‘Akdeniz’in hasreti sona eriyor
Heykeli o zamanki adıyla Halk Sigorta’nın (daha sonra Yapı Kredi Sigorta) siparişi üzerine üretiyor ve 1980 yılında teslim ediyor.Şirketin Büyükdere Caddesi’ndeki genel müdürlük binasının önüne yerleştirilen heykeli hakkındaki düşüncelerini “İnsanın kucaklaşması, sevgisi anlatılırken Akdeniz aklıma geldi. Akdeniz büyüktü, bizden bir denizdi. Kucak açmayı bu adla anlatmak istedim. Sevgiyi ve kucaklaşmayı anlatırken bir kadının bütünlüğünden yararlanmak istedim” diyerek aktarmıştı daha sonra.Yıllar içinde gökdelenlerin arasında kalan, tahrip edilen bu anıtsal heykel şu anda Yapı Kredi Kültür Sanat binasının üçüncü katından Galatasaray Meydanı’ndan geçenlere kucak açıyor.Koman’ın bir konuşmasında dostu, fotoğraf sanatçısı Güneş Karabuda’ya “Şöyle güneyde bir Akdeniz kentinin liman girişine konsa, gelen geçen gemiler ona düdük çalsa, selam etse güzel olurdu” demesi üzerine zaman zaman bu yönde kampanyalar yapılsa da arzusu şimdiye kadar yerine getirilememişti.Bir vasiyet niteliğindeki bu dilek İlhan Koman’ın ölümünden 39 yıl sonra nihayet gerçekleştiriliyor.Antalya Kültür Sanat, İlhan Koman Vakfı işbirliğiyle sanatçının muhtelif dönemlerinden retrospektif bir seçkiyi ve en önemlisi ünlü eseri ‘Akdeniz’i Antalya’yla, Akdeniz’le buluşturuyor. Koman’ın 50 kadar eserinden oluşan ‘Akdeniz’e Doğru’ adlı sergi 16 Mayıs Cuma günü açılacak ve 10 Ağustos’a kadar ziyaretçilerini ağırlayacak.DENİZ KOKULU BİR İLAHESerginin küratörlüğünü üstlenen Ömer Faruk Şerifoğlu sanatçının eserlerini ve özellikle ‘Akdeniz’ heykelini, “İlhan Koman heykellerin esas formu, devinim halinde, mekânda kapladıkları boşluktur. ‘Akdeniz’ heykelinin yarısı metalden, diğer yarısı boşluktan yapılmıştır. Dolayısıyla içinde bulunduğu mekân onun organik bir parçasıdır. ‘Akdeniz’ heykeli, bu yüzden dalgalanan, titreşen, deniz kokulu bir ilahedir adeta. Onu izleyerek önünden geçen seyircinin hareketiyle rüzgârda savrulmaya başlar” diye anlatıyor.Çağdaş heykel sanatının büyük ustası, özellikle kinetik heykelin öncüsü İlhan Koman’ın ‘Akdeniz’ heykel çalışmasının üçüncü ve daha küçük boyutlu versiyonu sergilenecek Antalya’da. İlhan Koman Vakfı tarafından 2010 yılında düzenlenen Hulda Festivali kapsamında üretilen heykel 120 cm. boyunda. Metal plakalardan oluşan 4.5 ton ağırlığındaki orijinal heykelin bir diğer kopyası 2000 yılında Almanya’nın Hannover kentindeki Expo 2000 Fuarı’ndaki Türk pavyonunda sergilenmişti.TEKNESİ HULDA İLGİ BEKLİYOR- 1940 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin (İDGSA) resim bölümüne girdikten bir yıl sonra heykel bölümüne geçerek Prof. Rudolph Belling’in öğrencisi olan İlhan Koman, 1957’de EXPO Fuarı’ndaki Türkiye Pavyonu’nda heykel yapmak üzere aldığı çağrı üzerine Brüksel’e gitti. 1958’de İsveç’e yerleşen ve 1965’te iki direkli bir Baltık ticaret ve kargo gemisi olan M/S Hulda’yı alarak 1905 yapımı bu yelkenli gemiyi evi ve atölyesi olarak restore etti. Sanatçı 1986 yılında ölümüne dek Drottningholm’da bu gemide yaşadı ve üretti. Oğlu Ahmet Koman tarafından Türkiye’ye getirilen teknede sanatçının eserlerinden oluşan pek çok sergi açıldı. Türkiye sahillerini dolaşan teknenin sanat merkezi olacağı yönünde pek çok haber çıksa da bu bir türlü gerçekleştirilemedi. Hulda şu anda Haliç’te ilgi bekliyor.
Source: İhsan Yılmaz
İstanbul’da ‘karekod rehber’ dönemi
Bundan böyle İstanbul’un tarihi mekânları, dijital rehber ‘karekod’ eşliğinde gezilecek. ‘Dijital İstanbul’ projesi, İstanbul Valiliği tarafından hayata geçirildi. İlk etabı tamamlanan akıllı şehir uygulamasıyla, en çok ziyaret edilen tarihi 597 camiye 5 farklı dilde, uzaktan okunabilen karekod bilgilendirme panoları asıldı. Eserlerin girişine yerleştirilen karekod panoları, 60 metreden okunabilecek şekilde tasarlandı. Türkçe, İngilizce, Almanca, Rusça ve Arapça olarak hazırlanan içeriklerde eserlerin, tarihi, kültürel ve mimari özelliklerine ilişkin yazılı ve sesli bilgilendirmelerle, İstanbul’un tarihi ve kültürel hazineleri keşfedilecek. Karekod panoları sayesinde, eserlerin yapım yılı, mimarı, banisi ve kültürel özellikleri gibi detaylı bilgilere ulaşılabilecek. SIRADA TÜRBELER VARZiraat Katılım’ın katkılarıyla ocak ayında hayata geçirilen projenin ilk etap çalışmaları geçtiğimiz günlerde tamamlandı. İkinci etapta ise İstanbul’daki tarihi eser statüsünde bulunan 226 türbe yer alıyor. Projenin ilerleyen aşamalarında, İstanbul’daki tüm tescilli kültür varlıkları bu dijital platforma taşınacak. Gözden Kaçmasın Sahte ilaç tehdidi artıyor Haberi görüntüle
Source: Fatma Aksu
100 Güne 100 Kitap projesi yayılıyor
Avrupa’daki okulların iletişim ve işbirliğini teşvik eden eTwinning ağı içinde doğan proje, aileleri ve öğretmenleri de sürece dâhil ederek güçlü bir okuma ekosistemi oluşturuyor. Ağ dahilindeki projelerde katılımcı öğretmenlerle ilgili bir kota oluşurken, ‘100 Güne 100 Kitap’ projesinde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı 150 öğretmen paydaş olarak çalışmalarını sürdürüyor. Çalışmalar kapsamında 24 Mayıs’ta Ankara’da bir Çocuk Edebiyatı Zirvesi de düzenlenecek.PAYLAŞIM KÜLTÜRÜProje kapsamında, öğretmenler sınıfın tamamı için 100 kitap seçiyor. Sonrasında bu yüz kitap 100 gün içinde sınıftaki bütün öğrencilere dönüşümlü olarak dağıtılıyor. Akademisyenlerle ortak çalışılarak kitapların içeriği, görsel kalitesi, yaşa uygunluğu gibi kriterler dikkate alınıyor. Kitaplar, her öğrenciye sırayla evde ailesiyle birlikte okunmak üzere logolu özel çantalar ile veriliyor.Projenin İzmir yürütücüsü okulöncesi öğretmeni Neslihan Çermik, “100 Güne 100 Kitap’ projesi, sadece kitap okumayı teşvik etmiyor; aynı zamanda erken çocukluk döneminde toplumsal sorumluluk, kültürel erişim ve aile katılımını güçlendiren örnek bir eğitim modeli olarak öne çıkıyor” dedi.
Source: Zülal Atagün
Nemrut gece müzeciliğine eklendi
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca Türkiye’nin tarihi ve arkeolojik zenginliklerinin daha geniş kitlelere tanıtılması ve çeşitliliği artırmak amacıyla geçen yıl devreye alınan gece müzeciliği bu yıl da 1 Haziran-1 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilecek. Adıyaman’daki Nemrut ören yeri de gece müzeciliğinde ziyaretçilerini bekliyor olacak.Adıyaman’ın Kahta ilçesinde 2 bin 206 metre yükseklikteki Nemrut’un doğu, batı ve kuzey teraslarına yayılan eserler gece 04.00-09.00 saatleri arasında açık tutulacak. Yaklaşık 10 metrelik tahtlarda sıra hâlinde oturmuş kral ve tanrı heykellerinin yüzleri güneşe doğru bakarken turistlerin günün ilk ışıklarıyla bu eşsiz manzarayı görmesi sağlanacak.Gece gezginlerinin uğrak noktası olabilecek diğer rotalar şöyle: Antalya’daki Aspendos, Patara, Side ören yerleri, İstanbul’daki Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi, Galata Kulesi, Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Nevşehir’deki Derinkuyu Yeraltı Şehri, Kaymaklı Yeraltı Şehri, Aydın’daki Didim ören yeri, Denizli’deki Hierapolis ören yeri, İzmir’deki Müze İzmir Kültür Sanat Fabrikası, Efes ören yeri (Çarşamba-Perşembe-Cuma-Cumartesi), Muğla’daki Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi, Ankara’daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Etnografya Müzesi, Erzurum Müzesi, Samsun Müzesi, Şanlıurfa Müzesi, Haleplibahçe Mozaik Müzesi, Gaziantep’te Zeugma Mozaik Müzesi.Gece Müzeciliği kapsamında MüzeKart sahipleri, Müzekart geçiş hakkına ek olarak 100 TL karşılığında söz konusu ören yeri ve müzeleri ziyaret etme olanağına sahip olacak.
Source: Gazetevatan.com
Yaşlanmayanlara
�Cennete giden ve nimetlerini tadan hi� kimse tekrar d�nyaya d�nmek istemez, yaln�z �ehitler tekrar Allah yolunda canlar�n� teslim etmek i�in geri d�nmek ister.� Ya�lanmayanlar s�navlar�n� ge�tiler, ya geride kalanlar? E�er bir bor� varsa, fazladan ya�anan zaman�n vergisi varsa belki �ehit emanetlerini el �st�nde tutarak �denebilir.
Mehmet Yahya �i�ekli / Yazar
Kadim T�rk k�lt�r�nde en �erefli �l�m cenk edenlere aittir. Bin y�ldan eski devirlerde en g�zel mezar ta�lar�ndan baz�lar� muharip gaziler ve �ehitler i�in yap�lm��t�r. Onlar�n mezarlar� kahramanl�klar�ndan par�alar anlat�r. Bu mezarlar�n baz�lar� bug�nlere kadar ula�m��t�r. Eski T�rk edebiyat� da en �ok muharip kahramanlar� anlat�r. D�nyan�n en uzun s�zl� destan�, T�rk k�lt�r�n�n yakutu Manas Destan�”n�n kahraman� Manas dahi sava��� ve �ehit de�il midir? Bug�nk� T�rk devlet gelene�inde de �ehit, devlet ricalinde ilk s�radad�r. �ehit, devlet ba�kan� ve ba�komutana verilen selam ile selamlan�r. �ehit cenazesine bayrak �rt�l�r. �ehit yak�nlar� da devlet ricalinde �st amir �eklinde muamele g�r�r. Devlete ve millete kimlik kazand�ran geleneklerdir. Bu gelenekler bir tesad�f olabilir mi?
Yan yana askerlik vazifesini yapanlara asker arkada�� dendi�i gibi; bir vakitte ayn� cephede, ayn� orduda, ayn� muharebede beraber sava�anlara da silah arkada�� denir. Silah arkada�l��� e�siz bir olgudur. Kimini hi� tan�madan, kimini hi� g�rmeden ayn� dava u�runa elde silah, kelle koltukta gayret g�sterip fedak�rl�klar yapan say�s�z insan.
Ortak ama�, ortak duygu
Onlar� bir araya getiren yaln�z ayn� zamanda ayn� ama� i�in sava�malar� de�ildir; ayn� duygular, ya�am�n benzer zorluklar�, gurbet, hasret, �ark� ve t�rk�ler, sevin� ve h�z�nler de payla��l�r silah alt�nda. E�er sa� d�nmek varsa kaderde, aradan y�llar ge�tik�e aynadaki ki�i ya�lan�r; baz� silah arkada�lar� ise hi� ya�lanmaz, onlar hep ayn� ya�tad�r. Hep ayn� ya�ta kalan arkada�lar� d���n�p and�k�a ki�inin y�re�inde bir �eyler k�p�rdan�r ve onlara �deyemedi�i, onlarla beraber �deyemedi�i borcu d���n�r, d���n�r; durur.
Her biri sanki bir masal kahraman� kadar uzak, bir evlat veya baba kadar bizden, destanlar� k�skand�racak kadar yi�it o �ehitler yalan d�nyay� bizlere b�rak�p hakka y�r�m��t�r. Ayn� evin ferdi mi, karde� mi, kom�u mu fark etmez, her bir vatan evlad� i�in y�re�in par�as� kopar. Mehmet Akif”in “Ey �ehito�lu �ehit, isteme benden makber; Sana kollar�n� a�m�� duruyor Peygamber.” dizelerindeki “�ehit o�lu �ehit” s�z�n�n kerameti nedir? T�rk”�n bu bedel �deyi�i nesillerce, hatta as�rlarca s�rm��t�r de ondan b�yle yazm��t�r Mehmet Akif. Bu bedel �deyi� bitmemi�tir. Y�z sene �ncesinden Ezineli Yahya �avu�(1), Bo�azl�yan Kaymakam� Mehmet Kemal Bey(2), �ahin Bey(3) ve daha nicelerini hat�rl�yoruz ve evlatlar�m�za ��retiyoruz. Bug�n de Bayrak, ba��ms�zl�k ve g�venlik i�in yi�itler serden ge�iyor.
Kim �l�, kim diri?
Ge�en haftalarda �nder �zen ve Berat Mecit Day hakka y�r�d�. Yeni �ehitlerimizin de tarihe m�l olmu� di�er �ehitlerden a�a�� kal�r yan� yok. Hepsi bu vatan ve millet i�in �zveriden ka��nmayan babayi�itler. Peki geriye kalan ne?
Cenaze t�renleri asl�nda gidenlerden �ok kalanlar i�indir. �ehitlere �vg� de �yle. �ehide methiye d�zmek; avunmak ve avutmak i�indir. �ehide lay�k olmak lafla, nutukla olur mu? �ehidin u�runa serden ge�ti�i davaya adanmak, sanca�� yere d���rmemek, m�cadeleyi s�rd�rmekten ba�ka yol bulunur mu? Kim �l�, kim diri; hangimiz �l�, hangimiz diri? Diye diye derin muhasebelere girmenin anlam� yok; bir yanda “�lmeden �nce �l�n�z” tavsiyesi, di�er yanda “�ehitler i�in “�l�” demeyin, onlar diridirler” emri; h�k�m a��k de�il mi?
Onlar en y�ce makam ve mevk�nin sahipleri, geride kalanlar�n en b�y�k �vg�leri bile onlar i�in yetersiz. Bir �ehit,dini olarak en y�ce makama sahip oldu�undan, hepimizin muhta� oldu�u bir Fatiha”ya dahi muhta� de�il, zira �slam dininde cennetle m�jdelenmekle kalmay�p en b�y�k �vg�lere mazhar olan �ehitlik makam�d�r. �yleyse �ehitler ne ister?
�ehadete y�r�yen bir insan�n kayg�s� �l�m de�ildir. Akl�na tak�lan tek �ey geride b�rakt��� ailesi, bilhassa evlatlar�d�r. Ana babas�n�n, e�inin, �ocuklar�n�n ak�betinden emin olan birinin i�i rahatt�r. �ehit ailesi, hele ki �ehit �ocu�u �ehidin emanetidir. Bir vatan evlad� i�in �ehidin emanetlerine sahip ��kmaktan daha �nemli bir �dev yoktur. Ana babas�n� kaybeden �ocuklara �ks�z, yetim denir ancak hi�bir �ehit �ocu�u �ks�z, yetim de�ildir. Ne devlet, ne millet buna izin veremez, b�yle bir ihtimal olamaz. Zira �ehit �ocu�u �ks�z yetim kal�rsa o devlet bitmi�, y�k�lm�� demektir. �ehit �ocu�unu her vatan evlad�, kendi �z evlad� gibi ba�r�na basar. Lokmas�n� b�l�p verir, kendi giymese de �ehit �ocu�unu giydirir. Bayramlarda o ilin y�renin komutanlar�, y�neticileri �ehit ailelerini ziyarete gider, ana babas�n�n elini �per, �ocuklar�na hediyeler g�t�r�r. Filhakika bayramdan bayrama olup bitecek bir �dev de�ildir bu. 365 g�n �ehit emanetlerini el �st�nde tutmak gerekir. Yaln�z birilerinin gayretine b�rakmadan, millet�e bu sorumlulu�u sahiplenmek gerekir. E�er bir bor� varsa, fazladan ya�anan zaman�n vergisi varsa belki bu �ekilde �denebilir. Bu bir �eref ve namus s�nav�d�r. Ya�lanmayanlar s�navlar�n� ge�tiler, ya geride kalanlar?
“Cennete giden ve nimetlerini tadan hi� kimse tekrar d�nyaya d�nmek istemez, yaln�z �ehitler tekrar Allah yolunda canlar�n� teslim etmek i�in geri d�nmek ister.”
A��klamalar:
(1) Ezineli Yahya �avu�, Balkan Sava�lar�na kat�lm�� ve Rumeli”deki T�rklerin ya�ad��� felaketlere canl� tan�kl�k etmi� bir �anakkale k�yl�s�yd�. Birinci D�nya Sava�� ��k�nca Gelibolu”da g�revlendirildi. Komutan� �ehit olunca o komutay� �stlenerek kahramanca �arp��may� s�rd�rd�.Kar��s�ndaki �ok �st�n �ngiliz birliklerini durdurdu ve p�sk�rtt�. Sava��n ikinci g�n� vurulup, 40 g�n sava�t�ktan sonra �ehit olmu�tur. D�nyaya gelen o�lunu hi� g�rememi�tir.
(2) Bo�azl�yan Kaymakam� Mehmet Kemal Bey, fevkalade vatanperver bir memurdu. M�tareke devrinin kirli puslar� aras�nda 1919″da Payitaht”ta, hain Nemrud Mustafa divan�nda haks�z ve su�suz yere idama mahkum edilmi�ti. Veda ederken, “Benim sevgili karde�lerim! Asil T�rk milletine �ocuklar�m� emanet ediyorum. Bu kahraman millet, elbette onlara bakacakt�r.” dedi.
(3) �ahin (�ahan) Bey, ya�� gelip askere gitti�inde Yemen ��llerinde t�rl� m�cadeleler i�inde r�tbe kazand�, gedikli (assubay) oldu. Ard�ndan Trablusgarp”a g�n�ll� gitti, Balkan Sava�lar�na kat�ld�, sonra Gali�ya”da, Sina ve Filistin”de sava�t�. Er olarak girdi�i asker oca��nda te�menli�e kadar y�kseldi. Kuvay� Milliye”ye kat�ld�. Urfa ve Antep savunmalar�nda Frans�zlara kar�� sava�t�. Kahramanca �ehit oldu. Geriye iki k���k o�lu kald�.
Source:
Geçmişteki tarım aletlerini minyatür şeklinde günümüze taşıyor
Emekli olduktan sonra memleketi Mengen”e dönen ve burada tek yaşayan İrfan Sağlam, çocukken özendiği marangoz işlerine merak saldı. Çocukken marangoz komşusunu izleyerek büyüyen Sağlam, bahçesindeki samanlığı marangoz atölyesine çevirdi. Sağlam, burada babası ve dedesinin kullandığı tarım aletlerinin minyatürlerini yapmaya başladı.Tahtadan yapılan minyatürler ilçedeki festivallerde de sergilenirken, İrfan Sağlam, Bunlar, 1938″den dedelerimizin babalarımızın kullandığı tarım araçları. O zamanlar traktör yok, öküzle karasabanla tarım işleri yapılıyordu. Tarlalar bu araçlarla sürülüyordu. Bu yaptığım minyatür tarım araçlarını festivale götürüyorum. Hem sergiliyorum hem alan olursa satıyorum. Önümüzdeki günlerde Halk Eğitim Merkezi ile giyim şenliğinde sergilenecek dedi.
Source: Gazetevatan.com