Cultural Chronicles – Celebrating Turkey’s Rich Heritage and Artistic Encounters

Nasrettin Hoca”nın gülümsemesi 45 yıldır dünyayı dolaşıyor: Ödül Pedro Silva”ya

Karikatürcüler Derneği ile Akşehir Nasreddin Hoca Turizm Derneği’nin birlikte düzenlediği Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yarışması, bu yıl 45’inci kez dünya çizerlerini aynı masa etrafında topladı. 1974’te, hoşgörünün, barışın ve evrensel mizahın izinde başlayan bu yolculuk, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından sekiz yıl süren bir suskunluk dönemine girmişti. O günden bugüne geçen 45 yılda, yarışma yalnızca karikatürün değil, özgürlüğün, düşüncenin ve estetik muhalefetin de bir sahnesine dönüştü. Bu yıl da “Nasreddin Hoca ve Barış” temasıyla düzenlenen yarışmaya 62 ülkeden 650 karikatürist, 2 bin 50 eserle katıldı. Dr. Ahmet Nuri Köksal, Metin Peker, Nuri Koçak, İbrahim Tuncay, Akdağ Saydut ve Ahmet Öztürk Levent’ten oluşan seçici kurul, büyük ödüle Portekizli çizer Pedro Silva’yı değer gördü. EVRENSEL MİZAHIN SESİ Silva’nın çalışması, yalnızca çizgisel ustalığıyla değil, aynı zamanda evrensel bir duyguyu mizah yoluyla ifade edebilmesiyle öne çıktı. Yarışmada dikkat çeken bir diğer unsur ise Ukraynalı çizerlerin başarısı oldu. Üç ayrı sanatçı, üç farklı kategoride ödüle değer görüldü. Bu, yalnızca sanatsal başarıyı değil, savaşın gölgesindeki ülkeden gelen barış çağrılarının da bir yansımasıydı. BİR YARIŞMADAN FAZLASI Yarışmanın yalnızca bir ödül töreni değil, aynı zamanda görsel arşiv, hafıza mekânı ve kültürel diplomasi platformu olması, onu diğer uluslararası organizasyonlardan ayırıyor. Her yıl hazırlanan yarışma albümleri, basılan sergi katalogları ve Akşehir’de açılan sergiler bu kolektif belleği bir adım daha ileri taşıyor. Nasrettin Hoca’nın tersine binen eşeğiyle zamana meydan okuyan gülümsemesi, bu yıl da 650 sanatçının elinden barışın resmini çizdi. Dünyanın dört bir yanından gelen bu çizgiler, mizahın en evrensel ortak dil olduğunu bir kez daha gösterdi. KAZANANLARIN LİSTESİ – Oleg Dergachov – Ukrayna – Darko Drljevic – Karadağ – İgor Pashcenko – Rusya n Klaus Pitter – Avusturya – Karikatürcüler Derneği Özel Ödülü: Jean-Loic Belom – Fransa – Jüri Özel Ödülü: Sergii Riabokon – Ukrayna – TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülü: Konstantin Kazanchev – Ukrayna – Akşehir Belediyesi ve Nasreddin Hoca Özel Ödülü: Liviu Stanila – Romanya – Koç Holding Özel Ödülü: Ivailo Tsvetkov – Bulgaristan – Tüpraş Genel Müdürlüğü Özel Ödülü: Kürşat Zaman – Türkiye – Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Özel Ödülü: Oleg Gutsol – Belarus

Source: Güven Baykan


Popülerliği hiç geçmeyen dekorasyon stilleri

Rustik bir köy evinin o iç ısıtan doğallığı, İskandinav stilinin yalın ama ferah çizgileri ya da klasik detayların zarif ve asil havası… Her biri, farklı dönemlerde farklı yorumlarla karşımıza çıksa da özlerini asla kaybetmiyor. Renkleri, dokuları ve biçimleri yıllar içinde evrilse bile hissettirdikleri hep tanıdık kalıyor. Belki de bu yüzden, farkında bile olmadan onlara hep geri dönüyoruz. Çünkü bazı stiller yalnızca bir tasarım anlayışı değil aynı zamanda bir duygu, bir yaşam biçimi sunuyor. İşte bu duygusal bağ, onları yıllar geçse de vazgeçilmez kılıyor. Bazı trendler gelip geçerken, bu tarzlar hem evlerimizde hem kalplerimizde kalıcı bir yer ediniyor. Hadi gelin bugün benim de çok sevdiğim 3 zamansız dekorasyon stiline birlikte göz gezdirelim.RETRO-MODERN: ESKİ AŞKIN YENİ YORUMURetro-Modern dekorasyon stili, geçmişin sıcak dokunuşlarını günümüzün sade ve şık estetiğiyle harmanlayan, her daim dikkat çeken bir tarza dönüşmüş durumda. Özellikle 60’lar ve 70’lerin enerjisinden ilham alan bu anlayış, nostaljik detayları modern çizgilerle bir araya getirerek hem dinamik hem dengeli yaşam alanları sunuyor. Canlı turuncular, hardal sarıları, zeytin yeşilleri ve petrol mavisi gibi döneme özgü tonlar, minimal mobilyalarla ve çağdaş formlarla buluştuğunda göz yormayan ama karakter sahibi bir atmosfer ortaya çıkıyor. Mobilya seçimlerinde ise kıvrımlı hatlar, ince metal ayaklar ve kadife dokulu kumaşlar ön planda. Geometrik desenli halılar, desenli duvar kâğıtları ve retro tarzda aydınlatmalar ise bu stilin tamamlayıcı unsurları arasında. Retro-modern tarz, özellikle kişisel hikâyelere sahip objeleri seven ve dekorasyonda cesur seçimler yapmaktan çekinmeyenler için ideal bir tercih. Ancak bu tarzın en önemli püf noktası var. O da nostaljiyi ölçülü kullanmak. Aksi halde, eviniz keyifli bir mekân olmaktan çıkıp dönem dizisi setine dönüşebilir. Benden söylemesi.ÖZGÜRLÜĞÜN VE RUHUN YANSIMASIBohem (boho) stil, sıradanlığa karşı duran, kalıpları reddeden ve kişisel ifadeyi ön plana çıkaran özgün bir dekorasyon anlayışıdır. Renklerin cesurca kullanıldığı, dokuların iç içe geçtiği bu tarz, tam anlamıyla özgür ruhların yaşam alanlarını yansıtır. Kültürel çeşitliliği kucaklayan boho stil, farklı coğrafyalardan gelen desenleri, el yapımı objeleri ve vintage parçaları harmanlayarak hem davetkâr hem de samimi bir atmosfer oluşturur. Katmanlı dekor anlayışı ise bu stilin temelini oluşturur. Renk paletinde de genellikle sıcak toprak tonları ve canlı renkler ön plandadır. Bu nedenle dekorasyonda turuncular, kırmızılar, hardal sarısı ve yeşilin farklı tonları, sıkça kullanılır. Mobilyalarda ise yumuşak hatlı, rahat ve çoğu zaman ikinci el veya el yapımı parçalar tercih edilir. Hasır, bambu, keten ve makrome gibi doğal materyaller ise boho stilin vazgeçilmez detaylarındandır. Kısacası bohem stilin zamansızlığı, kuralsızlığında gizlidir. Kuralların yerini duygu, anı ve özgünlük alır. Ancak bu özgürlük içinde bir denge sağlanmazsa, ortaya çıkan karmaşa estetiğin önüne geçebilir.SADE, İŞLEVSEL VE ZAMANSIZ BİR ŞIKLIKİskandinav tarzı, kuzeyin doğayla iç içe yaşam kültüründen ilham alarak sadeliği, işlevselliği ve huzuru ön plana çıkaran bir dekorasyon anlayışıdır. Gereksiz her şeyden arınmış, sade ama etkili detaylarla donatılmış bu stil, günümüz şehir yaşamının karmaşasına karşı adeta bir nefes alanı yaratır. Özellikle beyaz, krem ve açık gri tonlarından oluşan açık renk paletleri, mekânlara ferahlık kazandırırken doğal ışığın tüm alana eşit şekilde yayılmasını kolaylaştırır. Ahşap yüzeyler ise bu stilin vazgeçilmezidir ve genellikle açık tonlarda, mat görünümlü ve doğal dokulu olanlar tercih edilir. Bu stilin mobilyalarında yalın çizgilere sahip, konforlu ama gösterişten uzak tasarımlar tercih edilir. Aksesuar kullanımı da minimaldir. Birkaç zarif seramik obje, basit bir tablo ya da yumuşak dokulu bir battaniye gibi parçalar, yaşam alanına hem sıcaklık katar hem de sadeliği bozmadan dekoru tamamlar. İskandinav stilin en belirgin gücü, estetik ve işlevselliği aynı anda sunmasıdır. Bu stil ile birlikte eviniz sadece güzel görünmekle kalmaz, aynı zamanda yaşanabilir ve pratik bir düzene de sahip olur. Temiz hatlar, sakin renkler ve doğal malzemelerle oluşturulan bu mekânlar, zihni dinlendirir, huzur verir. Bu yüzden İskandinav tarzı, modern yaşamın koşuşturmasında sadeleşmek ve dinginleşmek isteyenler için her zaman cazibesini korur.

Source: Süheyla Buyrukçu


“Samimi bir his vermek istedim”

Klasik ve modern pop müziği bir araya getiren İtalyan tenor Matteo Bocelli, Summer Nights turnesi kapsamında İstanbul da konser verdi. Babası dünyaca ünlü tenor Andrea Bocelli den aldığı müzik eğitimi ve özgün tarzıyla dikkati çeken genç sanatçı, Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu nda hayranlarıyla bir araya geldi. Konsere, For You şarkısıyla başlayan Metteo Bocelli; Luccica , Dimmi , Solo , Can t Help Falling Love , Besame Mucho , Quando Quando Quando , Can t Take My Eyes Off You , Tempo , Honesty , Anime Imperfette , Chasing Stars , Perfect Symphony , If I Knew , Fall On Me , To Get To Love You ve Caruso adlı şarkılarından oluşan bir repertuvarı seslendirdi. ÇOK HEYECANLIYIM Kendisini dinlemeye gelenleri, İyi akşamlar diyerek selamlayan Matteo Bocelli; İstanbul, nasılsınız? Bu benim burada ilk performansım. Çok heyecanlıyım. Umarım bu gece birlikte iyi zaman geçiririz dedi. SAMİMİ BİR HİS VERMEK İSTEDİM İtalyanca ve İngilizce şarkılardan oluşan repertuvarına değinen sanatçı; Bu tarzı seçtim. Çünkü Matteo nun çocukluğunu oluşturan o müziğin bir karışımı olacak. Samimi bir his vermek istedim. Tahmin edebileceğiniz gibi operanın çok fazla olduğu bir ailede büyüdüm. Herkesin bildiği birçok klasik eserin yanı sıra Frank Sinatra ve Whitney Houston gibi inanılmaz sesler vardı diye konuştu. Dinleyicilerin arasında da şarkı söyleyen ve dans eden Matteo Bocelli ye müzikseverler yoğun ilgi gösterdi.

Source: Habertürk


Yıllar sonra aynı karede! Beyazıt Öztürk ve Candan Erçetin'den sürpriz buluşma

Bir dönem ekranların en tatlı kavgasına imza atan Beyazıt Öztürk ve Candan Erçetin, yıllar sonra ilk kez yeniden buluştu. Sadece bir fotoğrafla nostaljiyi ayağa kaldıran ikili, hayranlarına “Acaba yeni bir atışma mı geliyor?” sorusunu sordurdu.Eğlence denince akla ilk gelen programlardan biri olan Beyaz Show, ekranlara veda etmiş olsa da hafızalardaki yeri hâlâ taptaze. Ve elbette, o unutulmaz anılar arasında Beyaz ile Candan”ın dillere pelesenk olmuş atışmaları ayrı bir yerde duruyor.Her şey, Beyazıt Öztürk”ün Candan Erçetin”in “Git” şarkısına ince ince dokundurmalar yapmasıyla başlamıştı. Ama karşısındaki sıradan biri değildi: Candan Erçetin. Öztürk”ün sözlü hamlesine “Sen kalk benim şarkımı programında meze yap!” diyerek sert ama zeki bir yanıt verdi. Böylece ekran tarihine geçecek o efsanevi sataşma başladı.Bir Beyaz, bir Candan derken… Her hafta izleyici yeni bir video bekler oldu. Ünlü isimlerin de dahil olmasıyla bu atışma, adeta mini bir diziyi aratmayacak kıvama geldi. 6. videoda Candan Erçetin”in stüdyoyu basmasıyla geçici bir barış sağlansa da, Beyaz yine boş durmadı; sezon finalinde bir kez daha atağa geçti ve Candan”a cevap hakkı bırakmadan programı kapattı.Ve tabii ki Beyazıt Öztürk… Onun sadece sunucu değil, aynı zamanda ince zekâsı, sempatik tavırları ve yeri doldurulamayan ekran karizması sayesinde Beyaz Show bir dönemin kalbine oturdu. Programdan çıkan her detay manşet oldu ama en çok konuşulanlar hep bu atışmalar oldu. 2015″te “Git” şarkısıyla başlayan klipli meydan okumalar, Türk mizah tarihine gülümseten bir iz bıraktı.Aradan geçen yıllara rağmen Beyaz Show geri dönmedi, ancak efsane ikili yıllar sonra ilk kez bir araya geldi. Yıllardır konuşulan “Beyaz Show yeniden başlayacak mı?” sorusu hâlâ ortada. Ancak bu kez bambaşka bir gelişme yaşandı: Beyazıt Öztürk, kadim dostu Candan Erçetin”le buluştu. O anı sosyal medya hesabından “Eski defterleri açtık 🙂 Candan bir sohbet :)” notuyla paylaştı.

Source: Haberler


Ayışığı Şiir Dinletisi usta isimlerin eşsiz dizelerini bir araya getirdi

Dinletide Türk edebiyatının güçlü isimlerinden Abdurrahim Karakoç, Cahit Zarifoğlu, Mevlâna İdris Zengin, Mevlana Celaleddin Rumi, Şükrü Erbaş, Osman Yüksel Serdengeçti, Ahmet Mercan ve Nurettin Durman’ın unutulmaz dizeleri yer alıyor.Klasik müzik eşliğinde sunulan bu özel seçkide, şiir tutkunları hem ruhlarını dinlendiriyor hem de Anadolu irfanına dair derin izler taşıyan dizelerle içsel bir yolculuğa çıkıyor.Şiirseverler, Ahmet Akif Yılmaz’ın yorumuyla hayat bulan bu anlamlı dinletiyi YouTube üzerinden dinleyebilirler.

Source: Fuat Öner


Mehmet Erenler kimdir? Mehmet Erenler kaç yaşında, nereli? Mehmet Erenler neden öldü?

Klasik bağlama virtüözü Mehmet Erenler uzun süredir tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Bu gelişmenin ardından Mehmet Erenler sosyal medyada araştırma konusu oldu. Peki, Mehmet Erenler kimdir? Mehmet Erenler kaç yaşında, nereli? Mehmet Erenler neden öldü? MEHMET ERENLER KİMDİR? Ankara”da 1946″da dünyaya gelen Erenler, 8 yaşında kendi kendine bağlama öğrenmeye başladı, 13 yaşında Muzaffer Sarısözen”in Yurttan Sesler programına katıldı. TRT”nin 1966″da açtığı sınavı kazanarak Ankara Radyosu”nda göreve başlayan sanatçı, sonraki yıllarda İstanbul Devlet Konservatuvarı”nda öğretim üyesi olarak çalıştı. MEHMET ERENLER”İN KARİYERİ Mehmet Erenler, 1980″de kendi isteğiyle atandığı İstanbul Radyosu”nda bağlama sanatçısı ve koro şefliği görevlerini üstlendi. Yurt içinde ve dışında birçok konser ve seminer veren sanatçı, çeşitli üniversitelerde dersler sunup çok sayıda sanatçı yetiştirdi. Otantik çalış biçimine sadık kalarak kendi üslubunu oluşturan nadir bağlama sanatçılarından Erenler, özellikle açış adı verilen serbest ölçülü doğaçlama çalış geleneğinin teknik hakimiyeti, duyarlılığı, yaratıcılığı ve birikimiyle dinleyicilerin beğenisini kazandı. TRT İstanbul Radyosu sanatçısı olarak da görev yapan Mehmet Erenler, 20″den fazla albüm hazırladı. MEHMET ERENLER NEDEN ÖLDÜ? Çocuk Vakfı Başkanı Mustafa Ruhi Şirin, bir süredir pankreas kanseriyle mücadele eden ve İstanbul Bahçelievler Devlet Hastanesi Palyatif Servisi”nde tedavi gören klasik bağlama virtüözü Mehmet Erenler”in organ yetmezliği sonucu hayatını kaybettiğini belirtti.

Source: Haber Merkezi


Türk turizmine ağır darbe! Skandal görüntülerin ardı arkası kesilmiyor

Türkiye”nin ve dünyanın gözde tatil beldelerinden biri olan Marmaris, bu kez sosyal medyada gündem olan görüntülerle eleştiri oklarının hedefi haline geldi. Eğlence mekanlarında “şov” adı altında gerçekleştirilen gösteriler için, “Bu dans değil, düpedüz teşhir” yorumları yapıldı. DENETİMLER SORGULANMAYA BAŞLANDI Tartışmaların fitilini ateşleyen ilk görüntülerin ardından, geçtiğimiz günlerde 14 işletme kapatılmış, 12 işletme ise geçici süreyle mühürlenmişti. Ancak buna rağmen benzer içerikli videoların sosyal medyada yayılmaya devam etmesi, denetimlerin yetersiz olduğu yönündeki eleştirileri beraberinde getirdi. “UCUZLUKLA TANITILMAK İSTEMİYORUZ” TEPKİSİ Çok sayıda kullanıcı ve yerel halk, bu tarz gösterilerin Türk kültürüne zarar verdiğini ve ülkenin ucuz turizm algısına hapsedildiğini savunarak, yetkilileri daha sert önlemler almaya çağırdı. Konuya ilişkin yapılan paylaşımlarda “Her şey cinselliğe endekslenmiş. Kültürümüzü ayaklar altına alan bu rezil tabloda payı olan herkes bu ihanetten sorumludur” ifadeleri dikkat çekti.Yetkililerden henüz yeni bir açıklama gelmezken, kamuoyunun beklentisi Marmaris”te benzeri işletmelere yönelik denetimlerin artırılması ve daha kalıcı önlemler alınması yönünde.

Source: Haberler