“Cultural Chronicles – Film Festivals & Global Insights”

Akdeniz Film Yapım Festivali’ne başvurular 20 Nisan’da sona eriyor: Güneyde ‘elmas keşfi’

Antalya, Altın Portakal’dan sonra yeni bir film festivaline hazırlanıyor: Akdeniz Film Yapım Festivali. Festival, Akdeniz Film Yapım ve Tanıtım Derneği ve Akdeniz Üniversitesi iş birliğiyle 13-16 Mayıs tarihleri arasında Akdeniz Üniversitesi’nde düzenlenecek. Oyuncu İpek Tuzcuoğlu’nun danışmanlığını yaptığı festivalin direktörü Doğacan Aktaş. Akdeniz Bölgesinin film üretim potansiyelini geliştirmeyi ve tanıtmayı amaçlayan festivale son başvuru tarihi ise 20 Nisan.Festival direktörü Aktaş ile konuştuk.Bu fikir nereden ve nasıl doğdu?Batı Akdeniz bölgesi, son yıllarda uluslararası sinema filmlerine ev sahipliği yaparak dikkat çekiyor. Filmciler arasında, bölgenin sahip olduğu doğal, kültürel ve lojistik potansiyel sıkça konuşuluyor. Ancak tüm bu güçlü yönlere rağmen, potansiyelin sistematik ve sürdürülebilir bir yapıya dönüşemediği de ortada. İşte bu yapısal eksikliği gidermek ve bölgeye kalıcı bir film üretim altyapısı kazandırmak amacıyla, son yıllarda burada yapımlar gerçekleştiren ve yatırımlar yapan bir grup film şirketi olarak bir araya geldik ve Akdeniz Film Yapım ve Tanıtım Derneğini kurduk.Derneğimizin ilk büyük projesi olan Plato Antalya çatısı altında hayata geçirdiğimiz ilk adım ise Akdeniz Film Yapım Festivali oldu. Bu festival ile hedefimiz yalnızca bölgenin potansiyelini görünür kılmak değil, aynı zamanda bu potansiyeli sistemli bir yapıya dönüştürerek Batı Akdeniz’i film yapım süreçlerinin merkezi haline getirmek. Sinema, reklam, video vd.Festivalimiz, bölgedeki tüm kurumları ve sektör paydaşlarını bir araya getiren, üretim odaklı bir platform olma vizyonunu taşıyor. Resmi kurumlar, markalar ve profesyonel yapılarla birlikte, film üretimini destekleyen kapsayıcı bir ekosistem kurmayı amaçlıyoruz. Özellikle pandemi sonrası dönemde, üretim kaynaklarına erişimde zorluk yaşayan projeler için Batı Akdeniz’i bir alternatiften öte, başlı başına güçlü ve sürdürülebilir bir yapım merkezi olarak konumlandırmak istiyoruz. Genç sinemacılar başta olmak üzere, İstanbul’un sınırlarında sıkışan yapımcıları ve yönetmenleri bu yeni merkezle buluşturmak önceliklerimiz arasında.Bu vizyon doğrultusunda, Akdeniz Üniversitesi ile imzaladığımız protokol kapsamında hayata geçen festivalimiz; çok değerli kurum ve yapıların katkılarıyla gerçekleşiyor:ATSO (Antalya Ticaret ve Sanayi Odası), Antalya Film Ekibi Yapım Şirketi (AFE), Film Alpha Ana Sponsorluğunda ve Akdeniz Tanıtım Vakfı, Fuji Film, Kurucan Holding, DopArt Creative, Riba Exclusive, Korkmaz Medya ve Antalya Belek Üniversitesi gibi bir çok kurum bizimle birlikte.‘HER SENARYOYA KARŞILIK VEREBİLİR’Niçin yalnızca “Batı Akdeniz”de geçen filmler ve senaryolar?Batı Akdeniz için belirlediğimiz tek koşul, çekimlerin bu bölgede gerçekleşmesi; içerikle ilgili herhangi bir sınırlamamız yok. Önceliğimiz, Batı Akdeniz’i sinema sektörünün yeni üretim merkezi haline getirmek. Bu bölge, sahip olduğu doğa, tarih, mimari ve kültürel çeşitlilikle her türden senaryoya karşılık verebilecek zenginliğe sahip. Bunun yanında bölgede yetişen filmcilerin, artan yatırımların ve yaratıcı insan kaynağının film üretimindeki potansiyelini görünür kılmak istiyoruz.Batı Akdeniz vurgusuyla; ulusal ve uluslararası birçok hikâyenin burada hayata geçmesi için gerekli altyapının hâlihazırda mevcut olduğunu biliyoruz. Festivalimiz bu sistemi kurma yolunda atılmış ilk adımdır. Bu sayede senaryoların bu bölgeye uygun güçlü karşılıklar bulabileceğini ve sürdürülebilir bir üretim kültürüyle desteklenebileceğini göstermek istiyoruz.Bir filmin hayata geçebilmesi için gerekli temel unsurlar; doğru ekip, teknik ekipman, uygun çekim alanları ve finansal kaynaklardır. Batı Akdeniz, tüm bu unsurların buluşabileceği bir potansiyele sahip.Türkiye’nin turizm başkenti olan Antalya ve çevresinin doğal güzelliklerini, film yoluyla dünyaya tanıtmak, sadece kültürel değil ekonomik anlamda da büyük bir katma değer yaratacaktır. Bu katma değer, ilerleyen yıllarda oluşacak film sektörüyle birlikte kendi kendine dönen bir fabrika gibi çalışacak; bölgeye hem turizmde hem sanatta yeni bir değer kazandıracaktır.Kaç kategori olacak? Biraz festivalin içeriğinden bahseder misiniz?Festivalimizin önemli bölümlerinden biri de senaryo geliştirme programımız. Bu bölümde, henüz yapım aşamasına geçmemiş projelerle başvurular kabul ediyoruz. İki ana kategorimiz var: Batı Akdeniz Öğrencileri ve Ulusal Kısa Metraj. Bölge öğrencilerine destek olmayı çok önemsiyoruz; bu nedenle Batı Akdeniz’den gelen projelere özel bir alan açarak, toplamda 10 finaliste ulaşmayı hedefliyoruz.Amacımız, bu süreci klasik bir yarışma anlayışından uzak, yapıcı ve geliştirici bir zemine taşımak. Finalistlerimizi, senaryo süreçlerinde birebir destekleyerek projelerini en iyi hale getirmelerine yardımcı oluyoruz. Jüri önüne çıktıklarında ya da diğer platformlara katıldıklarında projelerinin olabilecek en güçlü haliyle temsil edilmesini sağlamak istiyoruz.Senaryo geliştirme süreci sadece festival süresince sınırlı kalmıyor; bunun hemen ardından, finalistlerimizin büyük çoğunluğunu yapım desteğiyle buluşturuyoruz. Bu sayede projelerin hayata geçmesini doğrudan destekliyor ve çekimlerin Batı Akdeniz bölgesinde gerçekleşmesi için elimizden geleni yapıyoruz.Bizim için en büyük öncelik, genç filmcilerin ve bölgede film çekmek isteyen filmcilerin yanında olmak ve onların hayallerini, bölgenin yaratıcı potansiyeliyle buluşturmak. 13-16 Mayıs 2025 tarihleri arasında, Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi ev sahipliğinde gerçekleştireceğimiz festivalimizin dört günlük programı boyunca, bölgede film üretmiş önemli isimleri – yani bizim için “elmasları” – katılımcılarla bir araya getireceğiz. Bu buluşmaların, hem yapılan üretimlere ilham olmasını hem de yeni projelere yön verecek yaratıcı bir atmosfer oluşturmasını hedefliyoruz.YARATICI YETENEKLERSloganınız “Elması keşfet.” Felsefesini sizden dinlemek isteriz.Elmas, ancak işlenirse gerçek değerine ulaşan bir madendir. Onun potansiyelini ortaya çıkarmak ise emek, zaman ve yetenek gerektirir. Bu nedenle festivalimizin ve derneğimizin sembolü, elmas formudur. Yola çıkarken bu bölgenin de işlenmeyi bekleyen bir maden olduğunu düşündük; henüz keşfedilmemiş, ama içinde büyük bir potansiyel barındıran bir alan.Festival heykelimiz, yeşil, kırmızı ve mavi tonlarından oluşan bir elmas formunda tasarlandı. Bu renkler, hem bölgenin doğal dokusunu hem de kültürel çeşitliliğini yansıtıyor. Aynı zamanda bölgenin içindeki gücü ve yaratıcılığı simgeliyor.Bu projeyle hedefimiz, yakın gelecekte Batı Akdeniz’in elmaslarını – yani yaratıcı yeteneklerini – ortaya çıkarmak ve bu projelerin ulusal ve uluslararası düzeyde hayata geçirilmesini sağlamak. Böylece hem bölgesel potansiyeli görünür kılacak, hem de sinemanın doğasında bulunan ışığı bu bölgeden yayarak, yeni bir yaratıcı merkez inşa edeceğiz.

Source: Mehmet S. Aman


Londra neden şemsiyenin başkenti diye anılıyor?

Dünya genelinde yağmurlu hava denince akla ilk gelen şehirlerden biri hiç kuşkusuz Londra’dır. Filmlerde, dizilerde ya da kitaplarda geçen Londra sahneleri çoğu zaman gri bir gökyüzü ve elde bir şemsiye ile canlandırılır. Peki, gerçekten Londra bu kadar çok yağmur alıyor mu? Yoksa bu durum bir şehir efsanesinden mi ibaret? LONDRA VE YAĞMUR: BİR ŞEHİR EFSANESİ Mİ, GERÇEK Mİ? İngiltere nin başkenti olan Londra’nın iklimi okyanusal iklimdir. Bu da yıl boyunca sık sık yağmur geçişlerine ve değişken hava koşullarına yol açar. Ancak sanılanın aksine, Londra sürekli şiddetli yağış alan bir şehir değildir. Yağmur genellikle hafif, ince ince ve kısa sürelidir. Öyle ki bazı yıllarda İstanbul ya da Roma gibi Akdeniz kentleri bile Londra’dan daha fazla yağış alabiliyor. Ama Londra’nın havası sürprizlere açık olduğu için, şehirde yaşayanlar ya da ziyaret edenler yanlarında mutlaka bir şemsiye bulundurmayı tercih ediyor. ŞEMSİYENİN TARİHSEL YOLCULUĞU: MODADAN GÜNLÜK KULLANIMA Şemsiye aslında yalnızca yağmurdan korunmak için icat edilmiş bir araç değildir. Antik çağlarda, özellikle Mezopotamya, Mısır ve Çin’de güneşten korunmak için kullanılan lüks bir aksesuardı. O dönemde sadece zenginler ve soylular şemsiye taşıyabiliyordu. Ancak 18. yüzyıldan itibaren şemsiye, Avrupa’da daha yaygın hale geldi. Bu değişim, hem toplumdaki sınıf farklılıklarının azalmasıyla hem de pratik ihtiyaçların artmasıyla hız kazandı. İngiltere de şemsiyeyi sokakta ilk kez bir erkek olarak kullanan kişi Jonas Hanway oldu. LONDRA’DA ŞEMSİYE KÜLTÜRÜ: MODANIN YAĞMURLA BULUŞMASI Londra’da şemsiye sadece bir korunma aracı değil, aynı zamanda bir moda ifadesidir. Oxford Street’te ya da Camden Town’da dolaşırken birbirinden renkli ve farklı tasarımlardaki şemsiyeleri görmek mümkün. Özellikle klasik İngiliz tarzı, siyah ya da lacivert büyük şemsiyeler şehrin sembollerinden biri haline gelmiştir. Birçok Londralı için şemsiye, ceket gibi günlük kombinlerin bir parçasıdır. Hatta bazı lüks markalar özel koleksiyonlarında şemsiyelere yer verir. Bu durum, şemsiyenin Londra kültüründeki yerini daha da pekiştirir. Turistler de şehirden hatıra olarak üzerinde London yazan veya Big Ben, kırmızı otobüs gibi simgelerin bulunduğu şemsiyeler satın almayı tercih eder. YAĞMUR ALTINDA LONDRA: ROMANTİZMİN VE MELANKOLİNİN ŞEHRİ Londra’nın gri havası, ince ince yağan yağmurları ve sisli sabahları birçok sanatçıya ilham kaynağı olmuştur. Edebiyat dünyasında Charles Dickens’ın romanlarından, sinema dünyasında Notting Hill ya da Sherlock Holmes gibi yapımlara kadar pek çok eserde yağmurlu Londra sokakları başroldedir. Şemsiyenin bu şehirle özdeşleşmesi, biraz da bu sanatsal tasvirlerin etkisindedir. Yağmurun altında yürüyen âşıklar, taksi bekleyen insanlar ya da Thames Nehri kenarında sessizce yürüyen bir adam figürü, hep elinde bir şemsiye ile çizilir. Bu imgeler zamanla Londra’nın karakteristik bir parçasına dönüşmüştür. İKLİM GERÇEKLERİ: LONDRA’DA HAVA DURUMU NASILDIR? Resmi verilere göre Londra yılda ortalama 110-130 gün yağış alır. Ancak bu yağışların çoğu hafif ve kısa sürelidir. Toplam yağış miktarı ise Avrupa ortalamasına göre oldukça ılımandır. Almanya’nın bazı kentleri ya da Hollanda, İngiltere’den daha fazla yağış alabilir. Ama Londra’daki hava genellikle bulutlu olduğu için insanlar güneşli günleri nadir bir lüks olarak görür. Bu sürekli kapalı hava durumu, insanların zihninde Londra’yı yağmurlu şehir olarak kodlamıştır. Bu da şemsiyenin günlük hayatta daha görünür olmasına ve şehirle özdeşleşmesine neden olmuştur. Kaynak: Londonist, Bucklesbury, Quora

Source: Habertürk


Bir Türkiye markası: ADF

20″den fazla başkan ve başbakan, 50″nin üstünde dışişleri bakanı ve yaklaşık 60 üst düzey yabancı kuruluş temsilcisi katıldığı 4. Antalya Diplomasi Forumu”na (ADF). Cuma günü başlayan diplomasi trafiği dünkü kapanışla sona erdi. 4. düzenlenen ADF, uluslararası ilişkiler, ekonomi ve güvenlikle ilgili küresel ve bölgesel strateji ve sorunların konuşulduğu sadece ufuk açıcı değil belirleyici, yön verici bir misyona da kavuştu diyebiliriz.Medyadan takip edenlerin teneffüs edemedikleri bir atmosferde geçti ADF. Koridorlarda her yaştan ve konumdan diplomasini alanında yetişen yeni jenerasyonun üst düzey isimlerle de ayaküstü konuşabildiği adeta bir okul gibi. Başta Dışişleri Bakanlığı temsilcileri olmak üzere emeği geçen tüm kurum ve yöneticilerin vizyonunu da gözler önüne seren emek ve fikir yoğun bir iş çıktı ortaya.ADF Türkiye”ye değer katan bir Türkiye markası oldu diyebiliriz.Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın güçlü ifadeleriyle ve hemen hemen tüm katılımcıların katkılarıyla ADF, Filistin halkının, Gazze”nin gördüğü büyük zulmün ve İsrail”in uyguladığı soykırımın dünyaya bir kez daha en yüksek sesle iletildiği yer oldu.ADF süresince Cumhurbaşkanımızın hitapları ve mevkidaşlarıyla yaptığı görüşmelerin yanı sıra çok sayıda oturum icra edildi. En çok ilgi görenler üst düzey siyasetçilerin sunumları ve soru cevapları oldu. Küresel planda bir taraftan liberal düzenin sona erişine şahitlik ederken diğer taraftan gelecek olanın belirsizliğinin yol açtığı riskler herkesin birincil odağını oluşturuyordu. Ve tabii ki bölgesel gelişmelerin bölge ve Türkiye özelinde taşıdığı imkanlar ve riskler. Bir yerde fırsat varsa mutlaka risk de vardır!AYRIŞAN DÜNYADA EĞİTİMİN GÜCÜADF süresince gerçekleşen tüm oturumları izleme imkanınız olmuyor. Eş zamanlı çok sayıda oturum var; ancak ilginizi en çok çekenleri takip edebiliyorsunuz. İzlediğim tüm oturumları burada paylaşmam mümkün değil lakin elbette bence artık Türkiye çapında değil dünya çapında da diplomasinin Fist Lady”si konumunda olan Emine Erdoğan Hanımefendi”nin himayeleri ve Türkiye Maarif Vakfı”nın ev sahipliğinde gerçekleşen “Ayrışan Dünyada Geleceği İnşa Etmek: Eğitimin Dönüştürücü Gücü” başlıklı program ve panelden bahsetmek isterim.Programa Sayın Emine Erdoğan”ın davetlisi olarak çok sayıda başkan ve başbakan eşi ve Pakistan Pencab Eyaleti Başbakanı Maryam Nawaz Sharif”in katıldı. Emine Erdoğan konuşmasında Türkiye Maarif Vakfı okullarının çaba ve misyonunu; “Anadolu”da bir söz vardır, “Arı kovanından çıkmazsa bal yapamaz.” denir. İşte Türkiye Maarif Vakfı, gittiği her yere Türkiye”nin adil, kucaklayıcı ve barışçıl yaklaşımını da beraberinde götürüyor. İlmin, ruhu, aklı ve vicdanı besleyen balını, hiçbir fark gözetmeden tüm insanlığa sunuyor ki dünya herkesin rahat nefes aldığı bir yer olsun. İmkansızlıklar içindeki çocukları eğitim hakkına kavuşturarak onların da her çocuk gibi gelecek hayalleri kurabilmelerini sağlıyor. Biz bu çabayı, eğitimde fırsat eşitliğine olan inancımızın bir ürünü olarak ortaya koyduğumuz gibi insanlığın vicdan aynasını parlatmanın bir fırsatı olarak da görüyoruz. Ve gittiğimiz ülkelerde, sunduğumuz eğitim modelini oranın yerel değerleriyle buluşturuyoruz. İnsanları belli bir düşünceye ya da ideolojiye asimile eden, tek tip bir eğitim anlayışını icra etmiyoruz. Bilakis farklılıklarımızı zenginliğimizin en önemli kaynağı gören bir yaklaşımı sunuyoruz.” sözleriyle anlattı.Vakıf Başkanı Mahmut Özdil ise 55 ülkede 583 eğitim kurumu ile toplumun her kesiminden 70 binden fazla öğrenciye hizmet veren Maarif Okulları”nın başarısının sırrını şu sözlerle aktardı: “Gerçek büyümenin derin köklere ihtiyacı vardır ve toprağın birçok farklı kaynaktan beslenmesi gerekir. Bu yüzden toprağa, tarihine, dokusuna, ritmine dikkat etmek çok önemlidir. Bu nedenle faaliyet gösterdiğimiz ülkelerin sosyal yapısı bizim için çok önemli.”Maarif Vakfı Okullarından öğrencilerin Fransızca, İngilizce ve Türkçe seslendirdiği şarkıların ardından Milli Eğitim Bakanımız Yusuf Tekin, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı Başkanı Jeffrey Sachs ve UNICEF Eğitim ve Ergen Gelişimi Küresel Direktörü Pia RebelloBritto, “Ayrışan Dünyada Geleceği İnşa Etmek: Eğitimin Dönüştürücü Gücü” başlıklı panelde söz aldılar.Eğitim öyle bir şey ki bugünün dünyasında ihtiyaçlar hiyerarşisinin ilk basamağında. Savaş ve açlıkla sınanan ülkelerde bile ikinci plana itilemeyecek en temel ihtiyaç. Çünkü en önemli dönüştürücü unsur eğitim.Tam da bu yüzden eğitim ulusal değil uluslararası bir konu. Dayanışmayı gerektiren bir başlık.Dünyanın en önemli sorunu neslin yenilenmesi ve iyi eğitim.Türkiye artık eğitim alanında da küresel bir markaya sahip; Türkiye Maarif Vakfı Okulları

Source: Halime Kökce


Gaziantep Büyükşehir haftayı dolu dolu geçirdi

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi haftayı farklı branşlardaki etkinliklerle dolu dolu geçirdi.

Gaziantep Büyükşehir Belediyesine bağlı tüm birimler haftayı etkinliklerle ve çalışmalarla yoğun şekilde tamamladı. Kültürden sanata, spordan eğitimlere şehrin her bölgesinde çalışmalarını sürdürdü.

TOTEM FELSEFESİ SEYİRCİDEN BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından Şahin Ünal’ın kaleme aldığı, Kubilay Karslıoğlu’nun yönettiği Totem Felsefesi tiyatro oyunu seyirciler tarafından büyük ilgi gördü. 11-12-25-26 Nisan tarihlerinde Onat Kutlar Sahnesinde seyircilerle buluşmaya devam edecek.

GAZİANTEP GEZİ REHBERİ ADLI ÇALIŞMANIN İKİNCİ BASKISI YAYIMLANDI

Gaziantep Büyükşehir Belediyesine bağlı Gazi Kültür A.Ş.’nin Gaziantep Gezi Rehberi adlı çalışmanın ikinci baskısı yayımlandı. Gaziantep’in bilinen yönleri yanında pek bilinmeyen değerlerini de kapsamlı bir şekilde tanıttı. E-kitap dosyasına ulaşmak isteyen vatandaşlar http://gazikulturas.com/yayinlarimiz bağlantısından ulaşabilecek.

AKTOPRAK EĞİTİM VE SANAT MERKEZİ”NDE OFİS PROGRAMI EĞİTİMLERİ BAŞLADI

Gaziantep Sanat ve Meslek Eğitim Kursları’na (GASMEK) bağlı Aktoprak Eğitim ve Sanat Merkezi’nde ofis programları eğitimleri başladı. Excel, Word, PowerPoint gibi iş hayatının vazgeçilmez programlarını öğrenmek isteyen vatandaşlar www.gasmek.org.tr adresinden ücretsiz olan başvuru yapabilecek.

61. KÜTÜPHANE HAFTASI “ÜRETEN KÜTÜPHANELER” TEMASIYLA KUTLANDI

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Çocuk Kütüphaneleri’nde kitapların ilhamıyla çocuklara düşünmeye, hayal kurmaya ve üretmeye odaklı eğitimler verildi.

GASMEKLERDE EL SANATLARI YAŞATILIYOR

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitim Kursları’na (GASMEK) bağlı Kurbanbaba Kurs Merkezi”nde geleneksel el sanatları yaşatılıyor. Kursiyerlere usta eğitmenler eşliğinde yorgan dikme eğitimi verilerek hem el becerileri geliştiriliyor hem de meslek edindiriliyor. Ücretsiz kurslara başvurmak isteyen vatandaşlar www.gasmek.org.tr adresinden kayıt yaptırabilir.

BÜYÜKŞEHİR, ASFALT YAMA ÇALIŞMALARINI SÜRDÜRÜYOR

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Daire Başkanlığı, Nurdağı ilçesine bağlı Terken, İkizkuyu ve Kartal mahallesi ile İslahiye Örtülü Mahallelerinde asfalt yama çalışmaları devam ediyor. Bozulan satıhları ve hasar görmüş asfalt yolları kontrol ederek yama işlemleri uyguluyor.

U-12 KIZ TAKIMI TÜRKİYE YARI FİNALLERİ’NE KATILMAYA HAK KAZANDI

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi bünyesinde yetişen U-12 kız takımı, 23-27 Mart tarihleri arasında Elazığ’da düzenlenen Okul Sporları Bölge Şampiyonasında, 10 şehrin katıldığı turnuvada namağlup şampiyon olarak Türkiye Yarı Finalleri’ne katılmaya hak kazandı.

GASMEK ÖĞRENCİLERİNE TÜBİTAK DERGİLERİNİN NİSAN AYI DAĞITIMLARI YAPILDI

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Gaziantep Valiliği ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğinde Gaziantep ilindeki ortaokul ve lise düzeyindeki öğrenciler ile Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitim Kursları’nda (GASMEK) merkezlerinde eğitim gören öğrencilere TÜBİTAK Çocuk, Bilim ve Teknik dergilerinin Nisan ayı dağıtımları yapıldı.

GASMEKLERDE MEYVE TATLILARININ YAPIM KURSLARI BAŞLADI

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitim Kursları’na (GASMEK) bağlı Şıh Mehmet Sıdık Kökoğlu Eğitim ve Sanat Merkezi”nde, lezzetli ve sağlıklı meyve tatlılarının yapım kursları başladı. Ücretsiz kurslara www.gasmek.org.tr adresinden başvuru yapılabilecek.

GASMEK’TEN BİLGİSAYAR İŞLETMENLİĞİ (OPERATÖRLÜĞÜ) KURSU

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitim Kursları’na (GASMEK) bağlı Prof. Dr. Aziz Sancar Eğitim ve Sanat Merkezi”nde Bilgisayar İşletmenliği (Operatörlüğü) kursu başladı.

ÇİN BÜYÜKELÇİLİĞİ MÜSTEŞARI GALLE PARKI ZİYARET ETTİ

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Galle Park’ını ziyarete gelen Çin Büyükelçiliği Müsteşarı Sun Wei ve Ateşe Dang Guanglong’ı ağırlayıp Çin bahçesi olmak üzere tüm ülke bahçeleri tanıtıldı.

BÜYÜKŞEHİR’DEN 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI SPOR ETKİNLİKLERİ

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü iş birliğiyle çocukların fiziksel gelişmelerine katkı sağlamak, sporu sevdirmek ve eğlenceli bir bayram atmosferi oluşturmak amacıyla çeşitli spor etkinlikleri düzenlenecek. Görselde yer alan QR kodundan başvuru formu doldurulabilir.

BÜYÜKŞEHİR’DEN SAĞLIK VE MUTLULUK İÇİN HAREKETE GEÇ PROJESİ

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü iş birliği ile hayata geçirilen “Sağlık ve Mutluluk İçin Harekete Geç” projesi ile daha sağlıklı, fit bir beden için her Cumartesi günü Galle Park’ta buluşuyor.

GASMEK’TE OKUL ÖNCESİ ÇOCUK GELİŞİMİ EĞİTİMİ BAŞLIYOR

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitim Kursları’na (GASMEK) bağlı Mehmet Akif Ersoy Eğitim Akademisi”nde, geleceğin eğitimcileri için okul öncesi dönemde çocukların gelişimini daha yakından tanımak ve desteklemek için eğitim başlıyor. Programa başvurmak isteyen vatandaşlar www.gasmek.org.tr adresinden kayıt yaptırabilecek.

Source:


Hediyeleri hazırlayın! Anneler Günü yaklaşıyor

Her yıl düzenli olarak kutlanan Anneler Günü”nün 2025 yılında hangi güne denk geldiği merak konusu oldu. Anneler Günü sadece bir kutlama değil, annelerin sevgisinin ve sonsuz fedakarlığının hatırlandığı bir gündür.Anne sevgisi karşılık beklemeyen sevginin en saf halidir. Bu özel günde annelerine teşekkür etmek isteyen vatandaşlar arama motorlarında “Anneler Günü ne zaman?” sorusuna yanıt arıyor.ANNELER GÜNÜNÜN TARİHİ BELLİ OLDUAnneler Günü 2025 yılında 11 Mayıs Pazar gününü denk geliyor.

Source: Hakan Erdi Uludağ


Edirne”nin “fotoğraf çekim noktası” bakıma alındı

Karaağaç Mahallesi nde TÜ Güzel Sanatlar Fakültesi olarak kullanılan tarihi gar binasının yanındaki rayların üzerinde bulunan kara tren, turizm sezonu öncesi bakım ekipleri tarafından temizlendi ve boyandı. Tarihi Karaağaç Tren Garı, geçmişten bugüne taşıdığı mimari ve siyasi izlerle Edirne nin simge yapılarından biri olmayı sürdürüyor. Karaağaç Mahallesi nde yer alan ve 1873 yılında Rumeli Demiryolu hattı kapsamında inşa edilen ilk istasyon binasının yerine, 1914’te dönemin önde gelen mimarlarından Mimar Kemalettin Bey tarafından bugünkü tren garı binası neoklasik üslupta tasarlandı. Ancak I. Dünya Savaşı nedeniyle hizmete giriş tarihi gecikerek 1930 yılına sarktı. Edirne-İstanbul hattının değişmesi sebebiyle yapılan yeni gar binasına taşınılınca, Karaağaç’taki yapı 1971’de boşaltıldı. Tarihi bina, 1977 yılında Trakya Üniversitesine devredildi. 1998 yılında üniversitenin rektörlük binası olarak kullanılmaya başlandı. 2017 itibarıyla Trakya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesine ev sahipliği yapan Karaağaç Tren Garı, bugün de ziyaretçilerine açık bir kültür ve tarih durağı olma özelliğini koruyor. Tarihi tren garı ve kara tren kente gelen turistlerin uğrak noktaları arasında yer alıyor. Bu alanın en çok ziyaret edilen noktası ise TCDD ye ait 55020 numaralı iki vagonlu treni. Tarihi bina ile kadrajlara anı fotoğrafı olarak alınan tren pek çok fotoğraf severin en çok ziyaret ettiği yer olarak biliniyor.

Source: Habertürk


Osmanlı’dan günümüze uzanan tarihi miras: Haseki Sultan Camii ve Külliyesi

Haseki Sultan Camii ve Külliyesi, İstanbul’un Fatih ilçesinde yer alıyor. Osmanlı mimarisinin zarif örneklerinden biri olan yapı, Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi Hürrem Sultan tarafından yaptırılıyor.

1539 yılında inşa edilen külliye, Mimar Sinan’ın hassa başmimarı olduktan sonra yaptığı ilk eser olmasının yanı sıra, sadece bir ibadet yeri değil; ilim ve şifa merkezi olarak da Osmanlı tarihinde önemli bir yer tutuyor.

Mimar Sinan’ın ilk külliyesi

1538-39 yıllarında inşa edilen Haseki Sultan Camii, kare planlı ve ilk etapta tek kubbeli olarak planlanıyor. Zamanla cemaatin artmasıyla 1612’de Sedefkâr Mehmed Ağa’nın müdahalesiyle ikinci bir kubbe eklenerek cami genişletiliyor. Caminin iç mekânı kalem işi süslemelerle donatılırken, mihrap ve minberde zarif detaylar öne çıkıyor.

Eğitim ve şifa merkezi

Caminin hemen karşısında yer alan medrese, 1539-40 yıllarında inşa ediliyor. Medrese, kubbe ile örtülü dershaneleri, revaklı avlusu ve özgün çini panolarıyla dikkat çekiyor. Ayrıca yapı, uzun yıllar boyunca ilim tahsiline ev sahipliği yapıyor. Medreseye bitişik olan sıbyan mektebi ise küçük yaştaki çocukların eğitimi için özel olarak tasarlanıyor.

Külliyenin en özgün yapısı ise kuşkusuz dârüşşifâ. Bu yapı, 1550 tarihli kitâbesiyle günümüze ulaşıyor. Ayrıca, Osmanlı döneminde kadınlar için özel olarak sağlık hizmeti sunan ilk merkezlerden biri olarak bilinmekte. Sekizgen avlu planı, kubbeli odaları ve işlevsel tasarımıyla Osmanlı tıp tarihinin nadide örnekleri arasında kabul ediliyor.

Source: Özge Çelikbaşlı


Tlos Antik Kenti”nin tiyatrosu sahne için gün sayıyor

Yakaköy Mahallesi nde bulunan, Likya uygarlığının önemli yerleşim merkezleri arasında yer alan antik kentte, Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Korkut başkanlığında 12 aydır kazı ve restorasyon çalışması yürütülüyor. Tlos Antik Kenti, Antalya ve Muğla daki başka antik kentlerle birlikte Likya Uygarlığı Antik Kentleri adıyla UNESCO Dünya Kültürel Mirası Geçici Listesi nde yer alıyor. Yerinde tespit edilen orijinal parçalarıyla aslına uygun restore edilen Tlos Antik Kenti tiyatrosunun, bu yıl içerisinde açılması planlanıyor. Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Korkut, tiyatronun restorasyonunda çok hassas bir çalışma yürütüldüğünü, yapının neredeyse yüzde 100 e yakın kendi malzemesiyle restore edildiğini söyledi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Akdeniz Üniversitesi ortaklığıyla kentte 12 ay kazı ve restorasyon çalışması yürütüldüğünü belirten Korkut, Tiyatro restorasyonu tamamlanmak üzere. 2025 yılı sonbahardan sonra Tlos tiyatrosunda etkinlik yapabilecek durumdayız. Burada, yıkık halde olan blokları kaldırıp taş tarlasına götürüyoruz. Orada temizlik ve konservasyon sürecinden sonra restorasyon işlemini gerçekleştirerek orijinal yerine koyuyoruz dedi. Korkut, parçalanmış, restore edilemeyecek çok az sayıda blok yerine yeni malzeme kullanıldığını, bu parçaları da orijinaliyle bire bir örtüşen, aynı renkteki malzemeden seçtiklerini kaydetti. Tiyatronun restorasyonuna başladıkları 2023 te kendilerine hedef olarak 2025 i koyduklarını ifade eden Korkut, çalışmaların yüzde 90 ına yakın kısmının tamamlandığını dile getirdi. TİYATRO 8 BİN 500 KİŞİYİ AĞIRLAYABİLİYOR Kazı çalışmaları öncesi tiyatronun maksimum 4 bin kişilik olduğunu düşündüklerine işaret eden Korkut, şöyle konuştu: Tlos tiyatrosu, yaptığımız ölçüm ve değerlendirmeler sonucunda, yaklaşık 8 bin 500 kişinin rahatlıkla oturabildiği ve gösteri izleyebildiği büyük bir yapı. Belki de Muğla dan Antalya ya kadar olan sınır içerisinde gördüğümüz birkaç büyük tiyatrodan birisi diyebilirim. Bu da Tlos un önemini gösteriyor. Tlos, Batı Likya bölgesinde, Homeros un destanlarında bahsettiği ünlü Xanthos Vadisi ni görür noktada kurulu 6 büyük Likya kentinden bir tanesi. Likya nın 4 büyük kenti de Xanthos Vadisi nde bulunuyor. Bunlar, Patara, Xanthos, Pınara ve Tlos antik kentleri. Bu dört kentin Likya Parlamentosu nda 3 oy hakkı, yani 3 milletvekiliyle temsil edildiğini biliyoruz. Bu bakımdan metropolis gibi büyük bir kente yakışan bir tiyatro yapısı var diyebiliriz. Kazı çalışmalarına Kültür ve Turizm Bakanlığı, Muğla Valiliği, Akdeniz Üniversitesi ile Seydikemer Belediyesi’nin destek verdiğine değinen Korkut, tiyatronun açılışının ardından bölgeye gelenleri de cezbedeceğini ifade etti.

Source: Habertürk