70 metre yükseğe çıkıp hakikati yazıyorlar! Ustasını kış mevsimi de yıldırmıyor
Osmanlı Devleti”nde ilk defa Sultanahmet Camisi”ne asılmasıyla başlanan yaklaşık 400 yıllık mahya geleneği sürdürülüyor. Mahyacı Kahraman Yıldız oluşturduğu 3 kişilik ekibiyle, zorlu hava şartlarında Tarihi Ulu Cami”nin çıktıkları 70 metrelik 2 minare arasında asılı olan “Allah İyilik Yapanları Sever” yazılı mahyayı, Kelime-i Tevhid olan ‘Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah’ yazısı ile değiştirdi. Hazırlanan geleneksel mahya, akşam ezanıyla yakıldı. Zorlu hava şartlarına rağmen mahya yazılarını astıklarını söyleyen Kahraman Yıldız, “”50 yıldan fazladır mahya ustasıyım. 3 ilde yaklaşık 9 camiye yazı astık. Edirne”den Bursa”ya geldik. Orada yağmur vardı zorlandık. Bursa”ya geldik. Burada da yağmur var. Zorlu hava şartları bizi çok etkiliyor. Yağmurlara rağmen çalışmak zorundayız”” dedi. Mahya ustalarının sanatlarını işlediğini söyleyen Bursa Vakıflar Bölge Müdürü Haluk Yıldız, “”11 ayın sultanı ramazan ayını ortaladık. İlk 15 gün için “Allah İyilik Yapanları Sever” yazısı asmıştık. Şimdi de Kelime-i Tevhid”i asıyoruz. Usta ekibimiz sanatlarını işliyor. Mahya çalışmalarını birçok ilde yaptılar”” diye konuştu. (DHA)
Source: Gazetevatan.com
Kerem Alışık”tan duygu yüklü açıklama: Yokluğunda…
En son akıldan kalbe yapımıyla oyunculuk performansı sergileyen oyuncu Kerem Alışık, Türk sinemasının efsanelerinden biri olan babası Sadri Alışık hakkında yaptığı paylaşım ile sosyal medyada gündem oldu. 64 yaşındaki oyuncu Kerem Alışık, babası Sadri Alışık”ı, vefatının 30. yıl dönümünde de unutmadı. Sosyal medya hesabı üzerinden paylaşım yapan Alışık, babasını duygu dolu sözlerle andı. Orhan Gencebay”dan üzücü açıklama: Sanırım ölünce…Kerem Alışık”ın söz konusu sosyal medya paylaşımı şöyle: Yolculuk bir sıcak selam ile başladı. Ve o selam bir selamdan bir fazlası oldu. Sadri Alışık her selam verdiğinde yüreğimizden kuşlar havalandı gökyüzüne. Şimdi Sadri Alışık”a her selam verdiğimizde gökyüzü kuşları yolluyor yüreğimize… Yokluğunda 30″uncu yıl… Özlem, minnet, rahmet ve sevgiyle…
Source: Rabia Şekerci Güler
Hindu adam bir Türk vesilesiyle Müslüman oldu: Londra”da Osmanlı”yı anlatıyor
İnançlı bir Hindu olan Abdulmaalik Tailor, 17 yaşındayken merak edip ilk kez oruç tutmaya başladı ve İslam”a ilgi gösterdi. 18 yaşına geldiğinde ise Kıbrıslı bir Türk aracılığıyla Londra”nın kuzeyinde bulunan Shacklewell Lane”deki Ramadan Camisi”ne giderek Müslüman oldu.”EN AZ MARUZ KALDIĞIM DİN İSLAM”DI”Müslüman olduğu anı anlatan Tailor, “Sonsuz gibi gelen 5 saniyeydi. İnançlı bir Hindu olarak yetiştirildim. Hackney”deki Yahudi mahallesinde büyüdüm. İngiltere Kilisesi”ne bağlı okulda okudum. En az maruz kaldığım din İslam”a yöneldim.” şeklinde konuştu.Müslüman olduktan sonra ailesinden büyük bir tepki gördüğünü anlatan adam, önce sözlü sonra fiziki saldırıya maruz kaldığını belirtti ve “Hatta beni öldürmeye bile çalıştılar.” dedi.Yaşadığı saldırıların ardından ailesini terk etti. Kendisini İngiltere”deki İslam mirasını araştırmaya veren adam, bulduğu bilgileri turistlere ve çevresindeki insanlara aktarıyor.LONDRA”DA OSMANLI”NIN İZLERİLondra”da bilinen ilk bayram namazı 1894″te Chingford”da kılındı. Bu organizasyon ise Osmanlı”nın Londra Büyükelçiliği ve Anjuman-ı İslam adlı bir dernek tarafından organize edildi.Bu bilgiyi okuduğunda çok şaşırdığını ifade eden Tailor, konuyu Belediye Başkanı”na taşıyarak o noktayı bir turizm noktası haline getirdi. Günümüzde o noktada bir otel bulunuyor ve Tailor, bu otele bir mavi tabela asılarak bu tarihin hatırlatılmasını sağladı.Tailor”a göre dünyaca ünlü Trafalgar Meydanı”nın adı, Arapçada “Mağara Burnu” anlamına gelen “Taraf al-Ghar” kelimesinden geliyor.İngilizlerin İspanya kıyılarındaki Trafalgar”da kazandığı ünlü deniz zaferinin adının verildiği meydanda savaşın kahramanı Amiral Horatio Nelson”un da heykeli bulunuyor.LONDRA”DA KANUNİ SULTAN SÜLEYMANLondra”nın merkezinde, birkaç yüz metre mesafedeki 3 nokta, Osmanlıdan izler taşıyor. Bunların başında Kraliyet Atlı Muhafız Birliği”nin tören alanındaki Osmanlı topu geliyor.Kanuni Sultan Süleyman dönemi topunun üzerinde “Çağın büyük sultanı ve komutanı Süleyman. Ejderha gibi silahlar, gök gürültüsü gibi kükreyerek nefes aldıklarında düşman kaleleri yerle bir olsun. Hicri 931.” yazılı.Trafalgar Meydanı yakınlarındaki Charing Cross İstasyonu da Osmanlı izlerini barındırıyor. Bu istasyon, Avrupa”yı ziyaret eden ilk Osmanlı Sultanı Abdülaziz”in Londra”da indiği nokta özelliğini taşıyor.İNGİLTERE”NİN İLK MÜSLÜMAN LORDUTailor, topraklarını ve ünvanını alt soyuna aktarma yetkisine sahip “Kalıtsal soylu” Lord Henry Stanley”in hikayesini anlatıyor.İstanbul”da diplomat olarak görev yaparken İslamiyet”i seçen Lord Stanley, İngiltere”nin ilk Müslüman Lordu ve ilk Müslüman parlamento üyesi olarak tarihe geçti.”Abdul Rahman” adını alan Lord Stanley, bugün Galler”de bulunan ata topraklarındaki 3 meyhaneyi kapattı, topraklarındaki kiliselerin restorasyonu sırasında İslam sanatının izlerini taşıyan vitraylar kullandı.BİR TÜRK”ÜN SOYADI POLİSLERE LAKAP OLARAK VERİLDİTailor”ın araştırmalarına göre bir Türk”ün soyadı, Londra Polisi arasında “İngiliz olmayan polislere” verilen lakap haline geldi.Buna göre soyadı “Mısri” olan Kıbrıs Türkü, 1967″de ilk Müslüman ve Türk olarak girdiği Londra Metropolitan Polis Teşkilatında 1979″a kadar görev yaptı. İngilizce dışındaki bazı dilleri bildiği için yabancıların yaşadığı mahallelerdeki suçlara müdahalelerde görev aldı.KIbrıs Türkü”nün izini süren Tailor, ondan yıllar sonra teşkilatta görev yapan polislerin Mısri”yi tanıması karşısında şaşırdığını anlattı.Tailor, tanıştığı polis memurlarının kendisiyle paylaştığı anıyı aktararak, “Polis müdürleri, memurlardan siyahi ya da Asyalı bir polis getirmesini istediği zaman “Bir Mısri bul.” dermiş. Anısı böyle devam etmiş.” diye konuştu.
Source: Meryem Üstün
Baharın müjdecisi nevruz, geniş coğrafyada geleneksel ritüellerle yüzyıllardır kutlanıyor
Türk dünyasında zorlu geçen kış mevsiminin ardından doğanın baharla başlayan canlanması ve yeni bir başlangıcın simgesi olan nevruz kutlaması, binlerce yıldır kuşaktan kuşağa aktarılan renkli ritüellerle sürüyor.
Türklerde baharın gelişinin kutlanması geleneğinin, Çin kaynaklarına göre milattan öncesine dayandığı, bu kaynaklarda Hunların milattan önce 3. yüzyılda bahar aylarında şenlik düzenlediği belirtiliyor.
Nevruz ne kadar çok yardımlaşma, dayanışma ve coşkuyla kutlanırsa o yılın o kadar bolluk ve bereketle geçeceğine inanılıyor.
Günümüze kadar gelen kutlama adetleri
Başta Türkiye olmak üzere Balkanlar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Azerbaycan, İran, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Afganistan, Tacikistan, Kırgızistan ve Doğu Türkistan gibi ülkelerde 21 Mart”ta kutlanan Nevruz Bayramı”ndaki ritüeller, bölgesel değişiklik gösterse de kuşaktan kuşağa aktarılıyor, her yıl törenlerde uygulanarak yaşatılıyor.
Yeni yıla günahlardan arınarak girmek amacıyla evlerde temizlik yapılması, yeni ve temiz kıyafetler giyilmesi, hasar gören yapıların onarılması, fidan dikimi, suya selam verilmesi, soğuk suyla yüz yıkanması, üzerine su serpilmesi, ateş yakılıp üstünden atlanması geniş coğrafyada rastlanan ortak kutlama adetleri arasında bulunuyor.
Bugüne özel kurulan ve 7 çeşit yemeğin bulunduğu “nevruz sofrası”nda toplu halde yemek yeniyor, yemekler paylaşılıyor, suyun ve yağmurun bol, üretimin bereketli olması için dua ediliyor.
Nevruzda ecdatla evladın buluşması olarak kabul edilen önemli bir ritüel de mezarlık ziyareti olarak yaşatılıyor. Bu ziyaretlerle ataların unutulmadığı ve onlara saygının sürdüğü gösterilmek isteniyor.
Baharın gelişi fakirlere, engellilere, yetim ve öksüzlere yardım edilerek, küskünler barıştırılarak da kutlanıyor.
Nevruz Bayramı kutlamalarında yumurtaların bolluk için boyanarak tokuşturulması, spor müsabakaları düzenlemesi, şarkılar söylenip, dans edilerek, şairler şiir okunması da yaygın görülen ritüeller arasında bulunuyor.
Nevruzun tarihi Ergenekon Destanı”na dayandırıldığından o gün demir de dövülerek Ergenekon”dan çıkış kutlanıyor.
“Kardeşlik ve dostluğu pekiştirmede önemli bir güç”
Ege Üniversitesi (EÜ) Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Türk Halk Bilimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alimcan İnayet, AA muhabirine nevruzun Türk coğrafyalarında “Noruz”, “Navruz”, “Navrız”, “Mevriz”, “ulustın ulı küni” gibi isimlerle kutlandığını söyledi.
Nevruz Bayramı ve kutlamalarının, Anadolu”da sözlü kültürün, toplumsal uygulama ve ritüellerin, doğa ve evrene ilişkin bilgi ve deneyimlerin nesilden nesile aktarıldığı en uygun ortamlardan birini oluşturduğunu söyleyen İnayet, bu açıdan bakıldığında Nevruz”un nesiller arası iletişimin en güzel örneklerinden biri olduğunu belirtti.
Prof. Dr. İnayet, kutlamaların farklı dönem ve coğrafyaların kültürel unsurlarıyla zenginleşerek günümüze kadar geldiğini anlatarak, “Bize atalarımızın yaşam tarzları, inanç ve düşünce sistemleri, dünya tasavvurları, toplumsal değerleri, teknik, sanat, spor ve yetenekleri hakkında bilgi verir.” dedi.
Nevruzun yeni gün, yeni yıl ve bahar bayramı olarak Türkler”de eskiden beri kutlandığına değinen İnayet, şöyle konuştu:
“Nevruz günümüzde etnik, kültürel ve politik sınırları aşmış, Adriyatik”ten Çin”e kadar olan geniş coğrafya boyunca kutlanmaktadır. Nevruzun muhtelif ülkeler, milletler ve halklar arasındaki kültürel bağları güçlendirip kardeşlik ve dostluğu pekiştirmede önemli bir güç olduğu ortadadır.
Nevruz Türk boylarını birbirine bağlayan bir kültür bağı, Türk milli kültürü ve kimliğini besleyen bir kaynaktır. Nevruz Türk dünyasının ortak değerlerinden birisidir. Nevruz, doğanın uyanışını, baharın ve yeni yılın gelişini, bereket, huzur ve barışı, dayanışma ve birlik beraberliği simgeler. Bu bayramı yaşatmak, anlamlı ve zengin içerikle gelecek kuşaklara aktarmak durumundayız.”
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source: