Ergün Yıldırım yazdı: Yeniden yükselen mitoloji
Mitolojiden geçilmiyor. Yunan, Hint, Türk, Anadolu… Her gün yeni bir kitap yayınlanıyor. Dünya mitolojiye uyanıyor. Sadece kitaplar yazılmıyor. Filmler çekiliyor, belgeseller yapılıyor, seminerler veriliyor, resim ve sanat faaliyetlerinde mitoloji yaygınlaşıyor. Mitolojik isimler yeniden aramızda dolaşmaya başlıyor. Anka Kuşu, Simurg, Ab-ı Hayat, Şahmaran, Atena, Dyonysos…Oysa modernite mitolojiye başkaldırmıştı. Ona meydan okumuştu. Arkaik, karanlık, geçmiş, zamanı bitmiş bir anlatı olarak görüyordu. Modernliğin ideolojileri materyalizm, pozitivizm ve sekülerizm el birliği ile ona savaş açmışlardı. Sadece bu ideolojiler mi? Bütün bilim mitolojiyi gelişmeye engel görüyordu. Mitoloji, bilime göre insan zihninin gelişimi ve bilimsel ilerleme için engel oluşturuyordu. İnsan gelişiminin bilim öncesi ilk basamağına karşılık geliyordu. Bu nedenle ilkeldi. Büyü, din ve metafizikle karışıktı. İnsanın dünyayı objektif anlaması önünde büyük bir engeldi.Dinin mitolojik yorumları ve anlatılarına büyük savaş açıldı. Hem modernist İslamcılar hem de militan laikler el birliğiyle bu konuda dine hücum ediyorlardı. Hepsine bidat ve hurafe diyorlardı. Bundan dolayı geri kaldığımız şarkısını beraber okuyorlardı. Halan de öyledir. Bir bakıma bu da (yıllar önce dediğim) cumhuriyet selefiliği.Post-modernite ile bütün bu düşünceler yerle bir oldu. Mitoloji, yeniden ilgi görmeye başladı. Gelenek, irrasyonalite ve büyü de insan tecrübesi kabul ediliyor. Hakikaten mitoloji, insan varoluşunun bir anlatım biçimidir. Otuz yıl önce, Tanrının Maskeleri kitabını okuyunca bunu fark etmiştim. Benim de bütün geleneksel anlatılara karşı ön yargılarım tuz buz olmuştu. Yeniden Battal Gazi, Sarı Saltuk ve Hz. Ali Cenkleri okumaya başlamıştım. Ne kadar garip ki, modernlerin yeniden mitolojiyi keşfetmeleri beni de kendi dünyamın efsanelerini okumaya yöneltmişti.Efsaneler ve menakıbnameler artık toplum hafızamızı keşfetmenin metinleri. Grek trajedileri ve mitolojileri ile Batı dini tasavvuru ve toplumsal düşünceyi anlıyoruz. Mitoloji, sosyoloji açısından da önemli bir kaynak. Efsaneler ve menakıbeler, toplum belleğinin sembolik anlatımlarıdır. Onların insanlara, dine ve topluma sağladıkları özü öğreniyoruz.Mitoloji, edebiyatın ve şiirin en güzel kalıplarından biri. Aslında düşüncenin de denebilir. Düşünce daha üst bir bilince karşılık gelebilir. Fakat düşüncenin ruhu olan tahayyül masal, efsane ve mitoloji olmadan gelişemez. Belki de mitolojinin pabucunu dama atan modernite, boşluğu klasik romanlarla doldurmuştu. Her romancı büyük bir trajedi ve dramı anlatmıyor mu? İnsan hikâyesinin evrensel muhayyilesini ortaya koyuyor. Bu açıdan Diriliş, Karamazov Kardeşler ve Sefiller birer efsane değil mi? Gerçeği mitleştirerek anlatıyorlar. Artık gökte yaşayan veya yer altında yaşayan varlıkları mitleştirmiyorlar. Bunun yerine çiftçi, asker, fahişe, öğretmen gibi yerdeki varlıkları anlatıyorlar. Mitleşen bunlar. Aslında ne gök ne de yeraltı varlıklarının anlatımı var. Bunun yerine her zaman nesnel öznenin olağanüstü dünyası anlatılır.Sinema, tam manasıyla modern efsanedir. İçinde her çeşit varlıklar mitleşir. Mekanlar ve zaman başka mekan ve zamanlara dönüşür. İnsanlar da öyle. Bu nedenle modern bilim ve düşüncenin efsanesiz bıraktığı insanın imdadına sinema yetişir. Nitekim son kırk yıldır mitolojiyi bütün kadim zenginliğiyle yeniden topluma taşıyan sinema. Yüzüklerin Efendisi ya da Harry Potter böyledir.Bizim kimi ilahiyatçılar, İslam”ı mucizesiz ve kıssasız hale getirmeye dursunlar. Bütün dünya yeniden doğaüstü, şiirsel, sürrealist ve olağanüstü renkli dünyayı mitolojiler üzerinden keşfe koşuyor. Hatta buradan din bile icat edenler var. Arkaik politeist ve mabetler peşine düşüyor insanlar. Onu da başka yazıda ele alalım!
Source: Ergün Yildirim
“Bir Zamanlar İstanbul” seyircilerle buluştu
İki üniversite öğrencisinin İstanbul”da zalimlere karşı verdiği mücadeleyi anlatan dizinin ilk bölüm izlemesinde, TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı ev sahipliği yaptı.Programa, TRT yönetimi, dizinin yapımcısı Mehmet Bozdağ, yönetmen Metin Balekoğlu, başrolleri paylaşan Cihangir Ceyhan ve Alina Boz ile oyunculardan Hüseyin Avni Danyal, Didem Balçın, Şebnem Dönmez, Kaan Taşaner, Deniz Celiloğlu, Özge Özder, Ümit Kantarcılar ve İpek Karapınar katıldı.- “1990”LI YILLARDAKİ ATMOSFERİ İZLEYİCİLERİMİZİN ÖNÜNE GETİRMİŞ OLACAĞIZ”Mehmet Zahid Sobacı, programda yaptığı konuşmada, “Bir Zamanlar İstanbul”un bir dönem dizisi olduğuna işaret ederek, dönem dizilerinin izleyicinin tarihle bağ kurmasına ve toplumsal değişimi doğrudan gözlemlemeye imkan veren yapım türleri olduğunu söyledi.Dizide 1990″lı yılların İstanbul”unun ekranlara getirileceğini belirten Sobacı, “Dolayısıyla yakın bir tarihe odaklanacağız. Biraz siyasi ve ekonomik belirsizliklerle, asayiş sorunlarıyla, biraz güvenlik kaygılarıyla ön plana çıkan 1990″lı yıllardaki atmosferi izleyicilerimizin önüne getirmiş olacağız. Bu bağlamda aslında seyircilerimiz de o döneme ilişkin toplumsal hafızalarındaki izleri yeniden canlandıracak.” dedi.Sobacı, dizinin hikayesinde aile ve dost olmanın da anlatıldığını vurgularak, şunları kaydetti:”Başrol karakterlerimizden Ali, aslında haksızlığa meydan okuyan, haksızlık karşısında tutum sergileyen, tavır takınan bir karakter olarak dizimizin tanıtımında da vardı. Modern zamanların Köroğlu hikayesini anlatmaya çalışacak. Aynı üniversitede gazetecilik bölümünde okuyan Seher”le birlikte dizimizde nasıl yollarının kesiştiğini ve adaletsizlikler karşısında nasıl omuz omuza vererek bir mücadele yürüttüklerini göreceğiz. Dizimizin, aslında hem çekimlerinin yapıldığı mekanlar hem yakın döneme odaklanması hem de o dönemin ruhunu veren detayları itibarıyla şu anda mevcut dizi dünyasındaki bir boşluğu dolduracağına inanıyorum.”- “SEYİRCİ İZLEYİNCE DE O NAİFLİĞİ VE GERÇEKLİĞİ HİSSEDECEKTİR”Başrol oyuncusu Cihangir Ceyhan da dizide birbirinden değerli usta oyuncularla çalıştıklarını dile getirerek, “Hepsinden bir şeyler öğrenebileceğimiz bir setti. Sanki bayağıdır beraber çalışıyormuşuz gibiydi.” ifadesini kullandı.Oyuncu Alina Boz, ilk okuduğu andan itibaren senaryodan çok etkilendiğini belirterek, “Çok da güzel yazılmış bir senaryoydu. Seyirci izleyince de o naifliği ve gerçekliği hissedecektir. 1992 yılındaki teknolojinin az olmasıyla, o aile bağlarının gücü, o sırada yaşanan başka olaylar, o dönemin zorlukları, kolaylıkları ve güzellikleriyle beni çok etkileyen bir senaryo oldu.” diye konuştu.Oyuncu Şebnem Dönmez, heyecanlı olduklarını söyleyerek, “Seyircinin sevgisinin ve ilgisinin neler olabileceğini hayal ediyorum. İnşallah beğenilir. Bir dönem işinde olmak çok güzel, çok zevkli.” görüşünü paylaştı.- “YEŞİLÇAM”IN ÖZLEDİĞİMİZ, HANİ “NEŞELİ GÜNLER”DEKİ AİLEYİ SEYİRCİ TEKRAR GÖRECEK”Oyuncu Didem Balçın, 1990″lı yıllardan özlediği çok şey olduğunan bahsederek, şu değerlendirmelerde bulundu:”Çevirmeli telefonları, sarı rehberi çok özlüyorum. Buradaki herkes sarı rehberi biliyor diye düşünüyorum. Onun dışında da dizide izleyiciler çok sıcak bir aile izleyecek. Tabii ki dizinin kötü, karmaşık tarafları da var. Bu seyirciyi ayakta tutacak olan taraflar. Ama ben o sıcak aile tarafındayım. O yüzden de Yeşilçam”ın özlediğimiz, hani “Neşeli Günler”deki aileyi seyirci tekrar görecek.”Oyuncu Hüseyin Avni Danyal ise uzun zaman sonra bir dönem işinde yer aldığını ifade ederek, “Prodüksiyon ve yapım olarak zaten müthiş bir olanak sunulmuş. Arabalarından tutun mekanlarına kadar biz de oyuncu olarak mümkün olduğu kadar karakterleri inanılır ve yaşanılası bir hale getirmeye çalışıyoruz. Zannediyorum iyi de bir iş çıktı. Çünkü iyi bir ekip.” dedi.- DİZİ HAKKINDADizi, Cihangir Ceyhan”ın canlandırdığı “Ali” ile Alina Boz”un hayat verdiği “Seher” karakterlerinin okul koridorlarında başlayan adalet arayışını konu alıyor.Yönetmenliğini Metin Günay ve Volkan Keskin”in üstlendiği dizinin senaryosunu ise Mehmet Bozdağ, Birol Tezcan ve Kadir İlter birlikte kaleme aldı.”Bir Zamanlar İstanbul” dizisi için Riva”daki 50 bin metrekarelik arazide 1990″lı yılların İstanbul”u, caddeleri ve sokaklarıyla baştan kuruldu. 150 kişilik sanat ekibinin yaklaşık bir yıl çalıştığı projede, 30″dan fazla ev, apartman ve bina, döneme uygun olarak yeniden inşa edildi. Yine plato içerisinde tarihi Vezir Hanı 20 dükkanıyla baştan başa yapıldı.Dizi her cuma saat 20.00″de TRT 1″de ekranlara gelecek.
Source: Www.star.com.tr