Cultural Connections – Celebrating Heritage and Creativity in Turkey

Körfez ülkeleri seyahat acentelerinin temsilcileri Samsun”u gezdi

Türk Hava Yolları (THY) ve Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) işbirliğinde gerçekleştirilen tanıtım turuna Samsun Büyükşehir Belediyesi ve yerel paydaşlar da aktif katkı sağladı.

Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Katar, Bahreyn ve Suudi Arabistan”dan 23 turizm acentesi temsilcisinin katılımıyla gerçekleştirilen organizasyon, 2023 ve 2024 yıllarındaki başarılı turların ardından bu yıl kapsamını genişletti.

Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı (OKA) Genel Sekreteri Mehlika Dicle, 22 Mayıs”ta başlayan tanıtım programının üçüncü gününde Bafra”daki faaliyetleri değerlendirdi.

Bafra”nın, Körfez Bölgesi turizmcilerinin büyük ilgisini çektiğini belirten Dicle, “Bölgedeki bir tatil köyü tesisini ziyaret eden konuklarımız, Bafra”nın doğayla iç içe restoran ve konaklama seçeneklerine, pide, nokul ve kaymaklı lokum gibi yöresel lezzetlerine hayran kaldı. Tesiste sunulan ATV, elektrikli bisiklet ve macera parkuru aktiviteleri de büyük beğeni topladı. Ardından Derbent Baraj Gölü”nde, Batık Minare”nin mistik atmosferi eşliğinde gerçekleştirilen kano turu katılımcılar tarafından “eğlenceli ve unutulmaz” olarak nitelendirildi ve yoğun ilgi gördü.” diye konuştu.

Yamaç paraşütü deneyimine de değinen Dicle, “Programın en heyecan verici anlarından biri ise Kapıkaya Yamaç Paraşütü Tepesi”nde yaşandı. Heyetteki birçok acente yetkilisi, ilk kez yamaç paraşütü deneyimi yaşama fırsatı buldu. Eşsiz doğa manzaraları eşliğinde gerçekleştirilen kalkış ve kalkış noktasına geri iniş imkanı sunan parkur, bölgemizin benzersiz coğrafi avantajlarını gözler önüne serdi. Bafra Havacılık ve Spor Kulübü”nün lisanslı sporcularının profesyonel katkılarıyla güvenli bir şekilde organize edilen bu etkinlik, katılımcılara unutulmaz anlar yaşattı.” ifadelerini kullandı.

Gelecek günlerdeki program hakkında da bilgi veren Dicle, “Programın 4. gününde Ayvacık ilçesinde ekoturizm odaklı ziyaretler ve tekne turu yapılacak. Salıpazarı”nda ise Karacaören Şelalesi gezisi ve yöresel mutfak deneyimleri yer alacak.” dedi.

Programın son günü olan 26 Mayıs”ta, bölgedeki seyahat acenteleri, oteller ve sağlık turizmi tesisleriyle Körfez ülkelerinden gelen katılımcılar arasında B2B iş görüşmeleri gerçekleştirileceği bilgisini veren Dicle, “Bu görüşmeler, bölgemizdeki işletmelerin Körfez pazarına doğrudan açılması açısından önemli bir fırsat sunuyor. OKA, THY ve TGA işbirliğiyle düzenlenen bu tanıtım turu, bölgemizdeki turizm değerlerinin Körfez pazarıyla buluşmasını sağlayarak sürdürülebilir ve karşılıklı faydaya dayalı bir turizm ilişkisi kurulmasını hedefliyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Değişen teknoloji ve zevkler

Üç kişiydik ben, Hakan Eren ve Hakan Çelik.Önce teknolojideki değişimden söz edelim.LP’lerden sonra kasetler çıktı, bunu CD’ler izledi.Şimdi yine LP dönemini yaşıyoruz.Dijital ortam bugün önde. Ne var ki kitapçılarda bile artık LP’ler satılıyor; LP çalarları da o mağazalardan alabilirsiniz.Teknolojinin yanı sıra müzik zevkinin de tarihi birbirine eşlik eder.O dönemde ünlü plakçılar vardı, dükkânlarına gittiğinizde size danışmanlık yaparlardı.Eski dönemlerde, AKM’nin daha yapılmadığı dönemde klasik müzik üç mekânda gerçekleştirilirdi. Şan Sineması, Taksim Belediye Gazinosu, Saray Sineması.Bu salonlarda bir hafta Batı müziği, bir hafta Türk müziği çalınırdı.Başlıca kaynak da TRT idi.Festivaller de olmadığından yabancı solistler Saray Sineması’nda konser verirlerdi.Daha sonra Nevzat Atlığ’ın yönettiği Türk Müziği korosu bu alanda ilgili bir dinleyiciyi oluşturdu.Radyolarda dinlediğim önemli türlerden biri saz eserleri idi. Bunların birçoğunu dinleyebilir misiniz bilemiyorum.Radyo kayıtlarının birçoğu yayımlandı, satılıyor.Birçok önemli solistin kayıtları benim ve dostlarımın diskoteklerinde bulunuyor. Sesle görsellik birleştirilebilir.Bu kayıtlar konservatuvarların diskoteklerinde olmalı.Fasıllar da televizyon programlarından alınmalı.DİSKOTEĞİMDEN SEÇMELERNECLA ÖZMEN Türk Sanat MüziğiSolo Albümler SerisiTürkiye Radyo Televizyon KurumuUlus Müzik İstanbul Şarkılarıİstanbul SongsEmel Sayın ve Modern Folk ÜçlüsüSalât-ı ÜmmiyeAziz İstanbulBeykoz KonaklarıKüçüksu’da Gördüm SeniÇek Küreği GüzelimÇerağan VaktiKalamışBiz Heybeli’deBahar Geldi Gül AçıldıAdalardan Bir Yar GelirDün Göztepe’ninBeyoğlu’nda GezersinKız Sen İstanbul’un Neresindensinİstanbul’u Artık Hiç SevmiyorumKâtibimYapı Kredi Yayınları

Source: Doğan Hizlan


İki kardeş ülke

21 Mayıs Çarşamba günü Ankara’da önemli bir kongre düzenlendi. Azerbaycan Milletvekili Tenzile Rüstemhanlı’nın başkanlığındaki Azerbaycan Türk Evi’nin öncülüğünde; Azerbaycan ve Türkiye Dışişleri Bakanlıkları ile iki ülkenin milletvekillerinin ortak desteği ve katılımlarıyla Batı Azerbaycan konulu bir toplantı gerçekleştirildi. Batı Azerbaycan, Karabağ Hanlığı; buna tâbi hanlıklar ve Türk sakinlerinin doğuya sığındıkları topraklar demektir. Kurtuluştan sonra buralara dönüş söz konusudur. Azerbaycan’ın Ermenistan’a yönelik, Türkiye’nin de desteklediği açıklaması şudur: Sürgün insanların anavatanlarına dönüşleri, onların temel haklarıdır. Zira söz konusu olan topraklar işgal edilmişti ve son müdahaleden sonra kurtarılmış topraklardır. Kısacası; Zengezar bugün içi çözülmeyen ama çözülmesi gerekli sorunlu arazidir. ÇEVRE VE TARİHİ MİRAS AĞIR TAHRİP EDİLDİİkinci olarak, buralarda nüfusun yerleştirilmesi ve rehabilitasyonu kadar önemli olan bir diğer konu da hem çevre hem de tarihî mirasın ağır tahrip edilmiş olmasıdır; bu konudaki hukuki tebliğlerin tamamı yerindeydi. Söz konusu topraklarda, 1828 Türkmençay Antlaşması’na kadar, hatta I. Cihan Harbi’ne kadar olan durum tarihçiler tarafından ele alındı. Şu bir gerçektir ki Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan Cumhurbaşkanı Nikol Paşinyan’la uzlaşma konusunda yapıcı bir tutum sergilemektedir; Türkiye de bu politikaya paralel bir çizgide ilerlemektedir. Aslında Güney Kafkasya’da içtimaî hayatın güvenliği ve iktisadî hayatın gelişmesi açısından üç cumhuriyetin işbirliği, çevre ülkelerin selameti ve kalkınması açısından da önemli bir garantidir. Çünkü bu konuda yetenekli toplumlar, bu üç cumhuriyet halkıdır.‘TÜRKLÜK BİZİM MÜŞTEREK YURDUMUZDUR’Bu toplantıda Türkiye hükümetinin görüşlerini en kesin ve veciz şekilde Sayın Efkan Âlâ ifade etti. Bir gün süren bu kongrede bence hepimizi duygulandıran en önemli açıklama, Azerbaycan parlamentomuzdaki Tenzile Rüstemhanlı’nın veciz tebliğiydi: “Şah İsmail Safevî de bizimdir; 8 yıllık saltanatında 80 yıllık büyük işler başaran Yavuz Sultan Selim de bizimdir. 19. yüzyıla kadar büyük şairlerimiz, filozoflarımız, müşterek tarihimiz böyle devam eder.” Gerçekten de, Nazım Hikmet’in kendini en çok vatanda hissettiği yer Azerbaycan’dır. Tenzile Hanım, “Türklük bizim müşterek yurdumuzdur” dedi.Bu gibi toplantıların yalnızca üst düzeyde değil; başta akademiler, düşünce kuruluşları ve aydınların kurumları arasında sık sık seminerler ve görüşmeler şeklinde devam etmesi gerekir.AHMET MINGUZZI DAVASIMATTIA Ahmet Minguzzi’nin anne ve babası, pazar akşamı Zorlu’da son derece asil bir anma toplantısı düzenledi. İstanbul Valisi Sayın Davut Gül’ün toplantıya katılması, takdire şayan ve devletli bir davranıştı.Bir çocuğun böylesine aşağılık bir kinle, adeta bir pazaryeri ortasında bıçaklanması, ardından maktulün tekmelenmesi, mezarının tahrip edilmesi, ailesinin hasım tarafından tehdit edilmesi ve tüm bunların üzerine mahkemede sergilenen düşmanca tavır ve bakışlar… Manzara hem ürkütücü hem de son derece düşündürücüdür.DERİN BİR HÜZÜNKimsenin bu işin peşini bırakmasından yana değiliz. Bazı cürümlerin unutulması ya da ihmali söz konusu olamaz.O gece vakur, ölçülü ama derin bir hüzün taşıyordu. Anne ve babanın, sevgili dostlarımızın, büyükannenin ve yakınların durumu herkesi derinden sarstı.Türkiye’de mezar tahribi, mağdur ve maktulün tehdit edilmesi; bunlar alışılmış, tolere edilebilir davranışlar değil, ciddi birer sapkınlık ve edepsizliktir.Toplumumuzun vicdanı, kamusal huzuru ve gelecek nesillerin güvenliği açısından bu meş’um vakanın sıradan bir “suç vakası” gibi ele alınmaması gerekir. Araştırılmalı, takip edilmeli ve adalet mutlaka yerini bulmalıdır. Adalete güvenmek istiyoruz.Ahmet MinguzziCAN KIRAÇHAYATIMDA ne yazık ki geç tanıştığım, ancak büyük bir muhabbetle bağlandığım portrelerden biridir Can Kıraç. Rastlaşmalarımız dışında sürekli bir temas kuramadık. Onun son dönemdeki hastalığı ve benim yaklaşık 7-8 yıldır hastane ortamında geçirdiğim zaman, uzun uzun bir araya gelmemizi maalesef engelledi. Tıpkı hayatıma geç dahil olan ve her zaman eksikliğini hissettiğim Coşkun Kırca ve Kamuran İnan gibi dolu dolu insanlar arasındadır Can Kıraç.DÖNEMİN SEÇKİN TEMSİLCİSİBütün ömrüm boyunca yanlarında daha çok bulunmayı arzuladığım kişilerdendir. 1927 doğumlu Can Bey, Atatürk döneminde yurtdışında okuyan ve içeride kritik görevlerde değerlendirilen uzmanlardan biridir. O dönem sadece ziraatçı, mühendis, kimyager değil; iktisatçı, filozof ve arkeologlar da devlet tarafından eğitime gönderilir, dönüşlerinde ülkeye katkı sağlardı. Can Kıraç, bu kuşağın seçkin bir temsilcisidir. Babası Ali Numan Kıraç da aynı jenerasyondandır. Galatasaraylıların iftihar ettiği iki kardeşten büyüğüdür.Kendi yaşamım ve gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki, bu ailenin en dikkat çekici figürü bizatihi Can Kıraç’tır. Kaleme aldığı biyografisinden de açıkça anlaşılıyor. Bu konuda yalnızca kitabını tavsiye etmekle yetineceğim. Zira 97 yıllık bir ömrün her safhasını dolu dolu yaşamış bir insandan söz ediyoruz.Koç Grubu içinde, tıpkı Suna Kıraç, Semahat Arsel ve Rahmi Koç ile oğulları gibi, o da unutulmaz isimler arasında yerini almıştır. Türkiye’de girişimciliğin bronz yüzlerinden biridir. Eşi İnci Atar Kıraç ile kurduğu mutlu aile düzeni ortadadır. İyi bir işletmecinin düzgün bir özel hayatı olmalı; Can Bey bunu da başarmıştır.ÇOK İYİ BİR TARIM UZMANIDIRSanata ve gezilere olan ilgisi, Galatasaray’ın her branşına verdiği destek zaten malum. Çarşamba günü düzenlenen tören, doğum yıldönümüne denk geldi. Aynı zamanda bir anma vesilesi oldu. Hayatı, Türk sanayisinin gelişimi kadar, bu seviyeye gelmiş bir yöneticinin hikâyesini de renkli biçimde yansıtan bir filmle birlikte anıldı.Biyografisini okumak ve bu filmi izlemek, sadece bireysel merak değil, Türkiye’nin yakın tarihinde temayüz etmiş büyük adamları ve onları doğuran çevreleri tanımak açısından da önemlidir. Zira son yüzyılın tarihi bize özgüdür ve onu anlamak için bu tarihi şekillendiren grupları, zümreleri ve özellikle lider konumundaki şahsiyetleri iyi bilmemiz gerekir. Bu nedenle toplantıda dağıtılan, babası Ali Numan Bey’in biyografisinin de önemli bir kaynak olduğunu belirtmeliyim. Can Kıraç, bu memleketin tarihine geçecek bir yönetici ve tarım uzmanıdır.

Source: İlber Ortaylı


Hakikatin gür sesi, çağlar ötesinin şairi

Türk düşünce ve fikir hayatının sembol şahsiyeti üstad Necip Fazıl Kısakürek”in, vefatının üzerinden 42 yıl geçse de ardında bıraktığı eserleri ve düşünceleriyle bir millete istikamet çizmeye devam ediyor. Şiirde metafizik perdeyi açan ve kaleme aldığı eserlerle Türk milletinin ruh hamurunu yoğuran fikir ve aksiyon adamı Kısakürek, bugün Türkiye”yi yöneten kadroyu da derinden etkiledi. Türk Edebiyatı Vakfı tarafından 1980″de “Sultanu”ş Şuara” (Şairler Sultanı) unvanı verilen Kısakürek, 26 Mayıs 1904″te Çemberlitaş”ta dünyaya geldi. Kısakürek, dönemin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 1924″te açılan yurt dışı eğitim bursu sınavını kazanarak 20 yaşında Paris”teki Sorbonne Üniversitesi”ne Felsefe okumak üzere gitti. Paris”te bohem hayat sürdüğü için okulunu ihmal eden şair, 1925″te Türkiye”ye dönerek ilk şiir kitabı “Örümcek Ağı”nı çıkardı. ÜSTAD OLARAK ANILDI Kısakürek, kendisiyle özdeşleşen ve pek çok entekeltüel ismin yer aldığı Büyük Doğu Dergisi”ni 512 sayıya ulaştırdı. Birçok kez mahkemelik olan usta kalemin yönettiği “Büyük Doğu” dergisi, çeşitli nedenlerden 14 kez kapatılıp yeniden açıldı. Yazıları sebebiyle ilk defa 1949″da cezaevine giren Kısakürek, aynı yıl yapılan seçimlerin ardından Demokrat Parti iktidarının çıkardığı Af Kanunu ile serbest kaldı.Dergiyi Büyük Doğu Hareketi”ne dönüştüren Kısakürek, 1963″ten itibaren Türkiye”yi dolaşarak fikirlerini “Hitabeler”, “İman ve Aksiyon” “Komünist İhtilali”, “Dünya Bir İnkılap Bekliyor” ve “Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu” başlıklı konferanslar aracılığıyla yaymayı sürdürdü. Kısakürek, etkili konuşma yeteneği ve kalabalıkları coşturan hitabetiyle dönemin gençleri arasında “üstad” olarak anılmaya başladı. 100″e yakın eser sığdıran Kısakürek, Erenköy”deki evinde 25 Mayıs 1983″te vefat etti. Türkiye”nin her tarafından binlerce gencin katıldığı Fatih Camisi”ndeki cenaze namazının ardından usta edebiyatçı, Eyüp Sultan Mezarlığı”nda toprağa verildi. TALEBESİ ANLATTI SABAH”a açıklamalarda bulunan Necip Fazıl”ın talebesi, aynı zamanda eğitimci ve yazar olan Muazaffer Doğan, “Üstad Necip Fazıl devamlı hakikati söyleyen ve davasından bir milim sapmayan bir şahsiyetti. Bİrçok çileye ve zorluğa katlandı. Fakat asla yılmadı. Zor zamanlarda hakikati haykırdı. Bir nesli derinden etkiledi. Onun gibi bir isim çok az yetişir. Ben bu ülkenin yeni Necip Fazıllar çıkaracağına inanıyorum. Necip Fazıl”ı tanımak, onun eserlerini okumaktan geçer. O olmadan Türk düşünce tarihi eksik kalır. Necip Fazıl, gençliğin, irfan sahibi ve kararlı olmasını isterdi” ifadelerini kullandı. ARVASİ”YLE TANIŞMA VE BÜYÜK DEĞİŞİM İLK iki kitabındaki şiirleriyle yeni şiirlerini 1932″de “Ben ve Ötesi” adlı kitabında toplayan usta şair, hayatının en önemli dönüm noktasını 1934″te büyük İslam alimi Abdulhakim Arvasi ile tanışarak yaşadı. Şair Kısakürek, Arvasi ile tanışmadan önceki hayatını “Tam 30 yıl saatim işlemiş, ben durmuşum. Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum.” dizeleriyle özetlerken bundan sonraki edebi çalışmalarını maneviyat odaklı yaptı.

Source: Harun Sekmen


“İbn Haldun Akademi”nin kapanış töreni yapıldı

“Geliştiren Kültür ve İklim” temasıyla 19 Nisan”da başlayarak, 6 hafta boyunca farklı oturumlarla devam eden akademi kapsamında, kültürel iklim konusunu odağına alan çalışmalar gerçekleştirildi.Akademinin tamamlanmasının ardından üniversitenin Başakşehir”deki yerleşkesinde kapanış töreni düzenlendi.Törende konuşan İHÜ Mütevelli Heyeti Başkan Vekili Bilal Erdoğan, kültürün muhafazasında, kimliğin korunmasında ve ihyasında ailenin ne kadar kritik bir rol oynadığını bugüne kadarki çalışmalarda gördüklerini söyledi.2025″in “Aile Yılı” ilan edildiğini anımsatan Erdoğan, “Bu senenin Aile Yılı ilan edilmesi, hatta bu hafta “Aile 10 Yılı” olarak bir açılımın yapılmış olması, yaşadığımız demografik çöküşle tek başına ilgili değil. Gerçekten ailenin bu kültür aktarımı konusunda ne denli önemli olduğunun da konuşulması lazım. Demografik çöküş tehdidinin ülkemizin geleceğiyle ilgili ne kadar kritik önemde olduğu bu işin başka bir tarafı. Bunların hepsinin konuşulması lazım.” dedi.Bilal Erdoğan, İbn Haldun Akademi olarak her sene farklı bir gündemi değerlendirdiklerine işaret ederek, “Estetiği konuştuk, seyreltilmiş zamanları konuştuk, şimdi kültürü konuşmuş olduk. İbn Haldun Üniversitesinin sosyal bilimlerde Türkiye”nin en önemli mükemmeliyet merkezlerinden bir tanesi olması hedefimizde bu akademik çalışmamızın da ciddi önemi var. Çünkü üniversitemiz bünyesinde olmayan akademisyen ve akademisyen namzetlerinin üniversitemizin sunduğu araştırma imkanlarını, üniversitemizin başarmaya çalıştığı ekosistemi anlamasına, tanımasına ihtiyacımız var.” ifadesini kullandı.Ülkenin parlak fikir insanlarının bir araya geldiği ve geleceğin parlak fikir insanlarını yetiştirebilen bir kurum olmayı hedeflediklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:”Burası dışında Süleymaniye Medreselerinde yüksek lisans çalışmalarıyla ilgili yerleşke var. Onun devamında Unkapanı”nda çok büyük, çok özel bir proje yapıyoruz. Unkapanı değirmenleri, eski değirmenlerin olduğu yeri ihya ediyoruz. Orada da üniversitemizin hem sürekli eğitim merkezini hem de enstitü ve yüksek lisans, doktora çalışmalarıyla ilgili birimlerin olacağı, aslında eski İstanbul”a değer katacak bir çalışmayı tekrar İbn Haldun Üniversitesi olarak yapmış olacağız.”Üniversitedeki öğrencilerin yarıdan fazlasının yüksek lisans ve doktora öğrencilerinden oluştuğunu dile getiren Erdoğan, kültür ve kimliğin çok önemli olduğunu söyledi.Ülkenin kültürü ve kimliğinin yeni nesillere aktarılmasını, bunların konuşulmasını, tartışılmasını, akademik düzeyde daha derinlemesine çalışılmasını arzu ettiklerinin altını çizen Erdoğan, “Biz İbn Haldun Üniversitesini, toplumu bekleyen tehditlerle ilgili çalışmaların yapıldığı, dünyanın önemli mükemmeliyet merkezlerinden biri olarak düşünüyor, hayal ediyoruz. Türkiye”nin parlak dimağlarını, geleceğin fikir insanlarını, Türkiye”nin yeni aydın sınıfını inşa etmede, topluma önder olacak kişileri yetiştirmede rol oynamak istiyoruz. Bu akademiye katılan tüm arkadaşlarımızı, akademisyen ve akademisyen namzetlerini de bunun yapı taşları olarak görüyoruz.” diye konuştu.İHÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. İrfan Gündüz de üniversitenin 2017″de eğitim vermeye başladığını belirterek, “İbn Haldun Üniversitesinin esas tanımını yaparken, “Bu üniversite lokal bir üniversite.” diye yola çıktık. Yani lokal, yerel ve milli değerlere bağlı, kökü bu ülkenin topraklarında, Mevlana”nın buyurduğu gibi pergelimizin bir ucu bizim kutsal değerlerimizde ama diğer ucu 360 derece tüm dünyayı kucaklayacak kadar geniş bir yüreğe sahip üniversite. Böyle bir üniversiteyi hayata geçirmek üzere yola çıktık.” dedi.Kapanış töreninde, İbn Haldun Akademi bünyesinde düzenlenen makale yarışmasında dereceye girenlere ödülleri verildi.Törene, Afyonkarahisar Valisi Kübra Güran Yiğitbaşı, İHÜ Rektörü Prof. Dr. Atilla Arıkan ve çok sayıda davetli katıldı.

Source: Www.star.com.tr


Foto muhabiri Cem Özdel, Batı Afrika”nın ilk fotoğraf müzesinde sergi açtı

Özdel”in “Yükselişler, kutsal Senegal”e yolculuk” isimli sergisi, başkent Dakar”a yaklaşık 250 kilometre mesafedeki Saint-Louis”de sanatseverlerle buluştu.

Türkiye”nin Dakar Büyükelçiliği, Dakar Yunus Emre Enstitüsü ve MUPHO iş birliğinde düzenlenen sergide Özdel”in Senegal”de çektiği, din ve doğa temalı 11 fotoğraf yer aldı.

Açılışa, Senegal”in önde gelen üniversitelerinden Gaston Berger Üniversitesinden öğrenciler, sanatçılar ve fotoğraf meraklıları katıldı.

MUPHO”nun kurucusu Amadou Diaw, açılışta yaptığı konuşmada, Özdel’in fotoğraflarının Senegal toplumuna özgü güzellik ve ritüelleri öne çıkardığını belirtti.

Diaw, öğrencilerin sergiye gösterdiği ilgiden de çok etkilendiğinin altını çizerek, Özdel ile yollarının kesişmesine vesile olan Türkiye”nin Dakar Büyükelçisi Nur Sağman”a teşekkür etti.

Türkiye”nin Dakar Büyükelçisi Sağman da Senegal”e Özdel”in objektifinden bakmayı çok sevdiğini söyleyerek, “Cem”in fotoğrafları sadece hikaye anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda sizi bir kültür yolculuğuna çıkarıyor.” dedi.

Sağman, bu buluşmaya ev sahipliği yapan Diaw”a şükranlarını sundu.

Özdel de “Saint-Louis, yalnızca Senegal”in değil, Afrika”nın da kültürel hafızası. Fotoğraflarımın burada halkla buluşması benim için büyük bir onur. Fotoğraf bir belge olduğu kadar, bir yorum biçimi. Ben de kendi bakışımı, buradaki insanlara ve ritüellere duyduğum saygıyla birleştirerek yansıtmaya çalıştım.” ifadelerini kullandı.

Sergi, kasım ayına kadar gezilebilecek.

Cem Özdel kimdir

Erzincan”da 1977″de doğan Özdel, 1999″da Milliyet”te başladığı gazetecilik kariyerine 2001 yılında Anadolu Ajansı”nda devam etti.

Özdel, Suriye savaşı ve Darfur”daki kıtlık da dahil olmak üzere dünyayı ilgilendiren krizlere ilişkin yaptığı haberlerle uluslararası alanda tanındı.

Özdel”in 2012″de Zonguldak”ta çektiği madenci fotoğrafları ulusal ve uluslararası birçok ödüle layık görüldü.

2016-2023 yılları arasında eski Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu”nun resmi fotoğrafçısı olarak görev yapan Özdel, 2023″te Anadolu Ajansı”ndan emekli olarak Dakar”a yerleşti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


“G.Saray”da ne işleri var?”

Spor yazarları, Göztepe – Galatasaray maçını çarpıcı sözlerle değerlendirdi. MAÇIN KAHRAMANI ŞÜPHESİZ GÜNAY DI İbrahim Yıldız (Habertürk): Sezon sarı-kırmızılılar için bitmişti aslında. Yine de kazanmanın keyfini yaşamak istediler. Fakat, maçın üstün tarafı ev sahibi takım Göztepe ydi. Hatta, 70 dakika iyi oynayan gol fırsatları bulan İzmir ekibi son vuruşları yapabilse skor farklı olabilirdi. Maçın kahramanı ise şüphesiz kaleci Günay dı. 3 net gol pozisyonunda rakiplerine şans tanımadı. Sezonun büyük bölümünü yedek kulübesinde geçiren oyuncuların kazanma arzusu takımın bütünlüğünü ortaya koyan en önemli olguydu. G.SARAY IN LİDERİ GİBİ OYNADI Levent Tüzemen (Sabah): Ahmed Kutucu bal yapmayan arı gibi. Berkan ise sadece çalışkanlığıyla öne çıktı, oyuna yaratıcılık koyamadı. Jakobs böyle oynayacaksa Galatasaray ın hücumlarına hızıyla ciddi katkı sağlar. Frankowski soru işareti olmaya devam ediyor. Morata tam bir takım oyuncusu. Savunmaya yardım ediyor, çok çalışıyor, rakibi gücü yettiğince kovalıyor. Hızlı hücumlarda etkili değil. Kulübeden katkı sağlayabilir. Davinson Sanchez, Galatasaray ın lideri gibi oynadı. Savunmada müthiş müdahalelerde bulundu. Galatasaray adına gecenin güzelliği Kaan ın frikikten attığı jeneriklik goldü. NASIL CUESTA NIN ARKASINDA KALDI? Uğur Meleke (Hürriyet): Tabii ki Galatasaray ın dünkü maça şampiyon apoletiyle çıktığının ve Buruk un önceliğinin galibiyet olmadığının farkındayım. Ancak yine de Okan Hoca nın birkaç ay önce cesaretle 11 e koyduğu Metehan ın dün Cuesta nın arkasında kalmasına şaşırdım ben. Gürsel Aksel de dakikalar 70 i gösterdiğinde Kaan Ayhan ın olağanüstü frikik golü geldi. Galatasaray bu sezon tam 16 ncı kez 0-0 giden bir maçın düğümünü duran topla bozdu. Dünün kaderini belirleyen Kaan ve Günay ın yanı sıra patron Davinson ve sol bek Jakobs da çok iyi oynadılar. Özellikle Jakobs hem Romulo yu durdurduğu pozisyon, hem uzun taçları, hem de etkili hücum bindirmeleriyle dikkat çekti. Dünün Galatasaray adına kazananı Jakobs tu. 5. YILDIZ KADAR GÜZELDİ Bülent Timurlenk (Sabah): Kaan ın frikik golü, en az 3 yıl arka arkaya şampiyonluk ve 5. yıldız kadar güzeldi G.Saray için. Ciddiyetini kaybetmeyen Morata da tabelayı belirledi. Muslera sonrası, G.Saray yönetimi Barış ı satarsa 12 yabancılı kadronun mühendisliğinde büyük zorluk çıkartır hocasına. Günay dün de gösterdi ki, kaleyi bir yerliye verecekseniz o zaten kadronuzda var. AVRUPA DA G.SARAY IN İŞİ ZORLAŞIR Erman Toroğlu (Sözcü): Maçta yazılacak fazla bir şey yok. İki takım da işi bitirmiş okeye dönüyor. Yine de iki takım da topu almak için epey uğraştılar ama aldıkları topları Ben kullanamıyorum diye rakibe verdiler. Avrupa maçında bunu yapın sizi rezil ederler. Seneye eğer yeni Osimhen ve Muslera almazsa Galatasaray ın İşi zorlaşır. Ama kimleri alırlar ve ne kadar isim alırsan al aşı tutmayabilir. O da var. Günay iyi işler yapıyor ama uluslararası maçlarda ne yapar? Şampiyonlar Ligi nde oynayacaksın. AYAKLAR SAHADA, AKILLAR KUTLAMALARDA Mustafa Çulcu (Sabah): Büyük bir rotasyonla gelinen Göztepe deplasmanında Galatasaraylı oyuncuların belli ki ayakları sahada, akıllar şampiyonluk kutlamalarında. 4 gün ara ile gelen önce Türkiye Kupası, sonra Süper Lig şampiyonluğu sonrasında bu maça motive olmak elbette zor. Ancak keyif alarak çifte kupalı şampiyon takım öz güveniyle rahat oynuyor. G.SARAY DA NE İŞLERİ VAR? Osman Şenher (Milliyet): Okan Buruk bir çok futbolcusunu İzmir e götürmemesine rağmen, büyük rotasyonlu bir kadroyla da olsa, bu deplasmandan yine istediğini aldı. Dün geceki maçın bir tek artısı oldu. Hoca önümüzdeki sezonun kadrosunu kurarken, hangi futbolcuların üstünü çizeceğini çok net bir şekilde gördü. Bu kadar futbol çıtası yükselmiş bir takımda Kerem Demirbay ın, Ahmet Kutucu nun ve Cuesta nın ne işi var?

Source: Habertürk


Başarı kültürü!

Rüya gibi geçen sezon finaline yakışır bir 90 dakikaydı. İzmir”de, kendi sahasında çok iyi oynayan Göztepe”ye karşı Galatasaray şampiyon olarak sahaya çıktı. Okan Buruk, sezon boyunca fazla forma şansı bulamayan oyunculardan oluşturduğu kadroyla galip geldi. Günay ve Kaan Ayhan günün başarılı isimleri arasındaydı. Özellikle Günay”ın takıma geldiği ilk günden bu yana gösterdiği performans ve duruş saygıyı sonuna kadar hak ediyor. Deneyimli eldiven, Muslera gibi bir efsanenin arkasında hem hazır kaldı hem de süre aldığı her maçta elinden gelenin en iyisini sahaya yansıttı. Üstelik, maç sonrası yaptığı açıklamalarla örnek oldu. Kaan Ayhan ise kariyer gollerinden birini atarak unutulmazlar arasındaki yerini aldı.

Morata”nın kalitesi, beraber az oynamış bu oyuncu grubuyla dahi kendisini gösterdi. İspanyol golcü, organizasyon anlamında çok fazla pratiği bulunmayan takım arkadaşlarına hücumda yol gösterdi. Göztepe savunmasına zaman zaman zor anlar yaşattı.

Ev sahibi ekip ise ligin durumundan bağımsız olarak Galatasaray”a karşı iyi mücadele ederek maçı kazanabilecek pozisyonları da buldu. Ancak son vuruşlardaki etkisizlik, mağlubiyetteki önemli faktörlerden biriydi.

Galatasaray”dan ayrılmasına kısa bir süre kala Mertens”in pozitif enerjisi, onun neden bu denli sevildiğini anlatıyor. Takım arkadaşlarıyla kurduğu diyalog, Okan Buruk ile sezon boyu başarılı iletişimi; takım menfaatini her şeyin önüne koyması Mertens”i çok farklı bir oyuncu haline getiriyor. İyi bir aile babası olan yıldız futbolcu, belki de ilerleyen yıllarda yeniden Galatasaray”a dönüp teknik direktör olarak görev yapabilir.

Ligin bitmesine 3 hafta kala şampiyonluğunu ilan eden sarı kırmızılı ekipte oyuncuların ciddiyetini koruması da Okan Buruk”un takım üzerindeki etkisini gösteriyor. Ligin son düdüğüne kadar mücadeleyi sürdürecek olan Galatasaray, sonuna kadar hak ettiği bu özel şampiyonluğu günlerce kutlamaya devam edecek.

Tarihi bir zaferin ardından camianın haklı mutluluğu, oyuncuların yüzüne yansıyor.
Yönetim de bir yandan transfer görüşmeleri için kolları sıvadı bile. Başarıyı sürekli kılmak, başarıya ulaşmak kadar önemli. Galatasaray”ın bu anlamda tarihinde bulunan başarı kültürü de kulübün temelini oluşturuyor.

Evren Göz – Haber7

Source: Evren G


Bu kez yağmur duasına değil “Şükür” duasına çıktılar

Yozgat”ın Kadışehri ilçesine bağlı Gümüşdiğin köyü sakinleri bol ve bereketli geçen yağışların ardından şükür duasına çıktı. Yağışların hem tarım alanlarına hem de içme suyu kaynaklarına can verdiğini söyleyen köylüler, kurban kesti. Kur”an-ı Kerim tilaveti okunarak dua edilirken duaların ardından hayır yemeği ikram edildi. “İNŞALLAH RAHMET VE BEREKETLİ BİR YIL OLUR” Gümüşdiğin Köyü Muhtarı Süleyman Aslan “Şükür duamızı gerçekleştirdik. Yağmur yağmadığı zaman herkes yağmur duasına çıkar. Ama yağdıktan sonra şükür duasına çıkan az olur. Geçimimiz tarım ve hayvancılıkla olduğu için yağmurumuz çok güzel yağdı. Yağmaya devam ediyor. Allah”a şükretmek amacıyla bugün dua ettik. İnşallah rahmet ve bereketli bir yıl olur” dedi. EMEĞİ GEÇENLERE TEŞEKKÜR ETTİLER Programa katılan vatandaşlar, yağışların bereketiyle devam etmesi için temennide bulunurken emeği geçenlere teşekkür ederek duyduğu memnuniyeti ifade etti.

Source: Erdem Aksoy


Türkiye”nin Dakar Büyükelçisi Sağman”a göre Afrika ile kurulan ilişkiler hem kalbi hem akli

Büyükelçi Sağman, 25 Mayıs Afrika Günü vesilesiyle AA muhabirine, Türkiye”nin Afrika”ya yaklaşımını, kıta ülkeleriyle kurulan insani temelli işbirliklerini ve saha tecrübelerini anlattı.

“Türkiye”nin Afrika ile kurduğu ilişkiler hem akli hem kalbi” diyen Sağman, Türkiye”nin kıtada stratejik işbirliğinin yanı sıra insanı önceleyen bir bakış açısına sahip olduğunu belirtti.

Sağman, Türkiye”nin Afrika ortaklık modelinin oldukça “sağlıklı” olduğuna dikkati çekerek, bu modelin eşitler arası karşılıklı kazan-kazan prensibine dayandığını anımsattı.

Türkiye”nin “güvenilir ve sözünü tutan bir ortak” olarak değerlendirildiğini kaydeden Sağman, “Ülkemiz artık uluslararası arenada da sözü geçen önemli bir aktör. Dolayısıyla Afrika”nın bize ihtiyacı var ama bizim de Afrika”ya ihtiyacımız var. Afrika”daki varlığımız ise bir ekip işi. Şüphesiz büyükelçiliklerimiz buradaki varlığımızın belkemiğini oluşturuyor lakin başarımızı da tüm kurumlarımızla eş güdüm içinde çalışmamıza borçluyuz.” dedi.

Nur Sağman, Türkiye”nin Afrika”ya bakışının son 20 yılda büyük ölçüde değişip geliştiğini aynı şekilde Türk insanının da kıtayı artık klişelerin ötesinde görmeye başladığını vurguladı.

Bu algı değişiminde Afrika Günü dolayısıyla yapılan kutlamaların da payının olduğuna işaret eden Sağman, “Afrika Günü, kıtayla ilgili var olan klişeleri aşmak ve gerçek Afrika”yı anlamak, anlatmak için harika bir fırsat. Türkiye olarak bugünü devletin en üst kademesinden sivil toplum örgütlerimize kadar coşkuyla kutluyoruz. Afrika”yı konuştukça zihinlerde yer eden o algının ne kadar eksik ve yanlış olduğunu da görüyoruz.” ifadesini kullandı.

“Deprem döneminde Senegal halkının gösterdiği dayanışmayı asla unutamam”

Sağman, Dakar”a 1 Şubat 2023″te geldiğini ve 5 gün sonra da asrın felaketi Hatay ve Kahramanmaraş depremlerinin yaşandığını anımsatarak, oldukça ağır duygusal bir yükle başladığı görevinde unutulmaz anlar yaşadığını aktardı.

Büyükelçi Sağman, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ülkenizden binlerce kilometre uzakta hele ki yeni görevinize henüz başlamışken bu depremi yaşamak çok sarsıcıydı. Fakat o dönem Senegal halkının gösterdiği dostluk ve dayanışmayı asla unutamam. O kadar çok kalbe dokunan hadise yaşadık ki hala aklıma geldiğinde bile kalbimde ince bir sızı hissediyorum. Örneğin, TİKA”nın zamanında destek verdiği işitme engelliler okulu öğrencileri deprem sonrasında ziyaretime geldi, taziye defterimizi imzaladılar ve ne yaptılar biliyor musunuz; yardım için biriktirdikleri harçlıklarını verdiler. Böyle bir anıyı nasıl unutabilirim. Keza Hatay”a giden 30 kişilik arama kurtarma ekibinin çabaları da çok değerliydi. Hiç deprem yaşamadıkları halde arama kurtarma çalışmalarına katıldılar.

Yine unutamadığım başka bir dayanışma örneği de ressam Baba Ly”den geldi. Depreme ilişkin görüntüleri haberlerde görüyor, çok etkileniyor ve o an elinde boş tuval bile yok, eski tuvallerini beyaza boyuyor ve bir anda içinden geldiği gibi 3 eser çiziyor. Bizim tabi haberimiz yok, o zaman henüz birbirimizi tanımıyoruz. Ülkemize destek için Dakar”da yaptığımız bir açık artırmada bu 3 eseri bize bağışladı. Senegalli bir iş insanı da satın alarak elçiliğimize hediye etti. Kısacası ellerindeki imkanlarla ne yapabildilerse yaptılar ve yanımızda oldular. Toplumun her kesimi tarafından bu kadar sevilmek, çok gurur verici.”

“Bu sevgi Türkiye”nin Afrika”daki duruşuna duyulan güvenin sonucu”

Büyükelçi Sağman, ilk büyükelçilik görevi sırasında, Gine halkının kendisine verdiği “Mama” lakabının, yalnızca bir unvandan ibaret olmadığını, aksine derin bir insani bağın ve karşılıklı güvenin sembolü olduğunu söyledi.

Böyle anılmaktan gurur duyduğunu vurgulayan Sağman, “Beni çok motive eden, bunu hak etmek için beni daha fazla çalışmaya teşvik eden bir yakıştırma Mama. Mama kelimesi anne anlamına gelmesinin de ötesinde Afrika”da saygı ve şefkat de barındırıyor. Bir büyükelçi olarak, ülkemi temsil eden bir devlet memuru olarak, bir kadın ve elbette önce bir insan olarak beni çok mutlu eden bir lakap. Mesleğimizin insani boyutunun önemini de ortaya koyuyor. Hayatım boyunca Mama ismini taşımak isterim.” diye konuştu.

Sağman, Konakri”deki görev süresinin sonuna doğru kendisine bu konuda bir sürpriz de yapıldığını belirterek, şunları paylaştı:

“Gine”deki görevimin sonuna yaklaşmıştım. Birkaç ay sonra veda edecektim, öncesinde düzenlediğimiz 29 Ekim resepsiyonunda “size bir sürprimiz” var dediler. Gine”de ünlü Exploss isimli bir sanatçı “Mama” ismiyle bir şarkı yapmış ve resepsiyonda bir anda sahne alarak söylemeye başladı. Elbette hem çok şaşırdım, hem çok duygulandım. Şarkı İngilizce, Fransızca ve yerel dil Susuca yazılmış ve sonunda da Cumhurbaşkanımıza, beni Gine”ye gönderdiği için teşekkür ediyor. Bu kadar sevildiğimi görmek çok güzel ancak bu sevgiyi aynı zamanda Türkiye”nin Afrika”da yürüttüğü ortaklık politikasına da borçluyum. Onları dinleyen bir kulaktan, Türkiye”den bahsediyoruz. Elbette böyle bir ülkenin diplomatı olmak fark yaratıyor.”

Sadece devletle ya da üst düzey zevatla değil, toplumun her kesiminden insanla diyalog kurmaya gayret ettiğini, her ortama girmeye çalıştığını anlatan Sağman, Senegal İçişleri Bakanının güvenlik endişesiyle “sakın gitmeyin” dediği halde güreş müsabakalarını izlemek istediğini dile getirdi.

Dakar Büyükelçisi Sağman, “Çünkü Senegal”de güreş çok seviliyor ve çok önemli. Dolayısıyla o ülkeyi, toplumu daha iyi anlayabilmek adına onların kıymet verdiği her neyse merak ediyorum. Afrika insanı samimiyeti seviyor. Artık kendilerine üst perdeden bakılmasından, konuşulmasından öyle sıkılmışlar ki. Stratejik ortaklığımız sağlam temellerle ilerlerken kalpten kalbe bu bağı kurabilmeyi de çok önemsiyorum.” ifadesini kullandı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source: