Ne umdu ne buldu
Oraya buraya savurduğu tehditler, ayaklar altına aldığı değerler, sarstığı dengeler amansız bir Trump karşıtı yapıverir insanı birden.Zaten seçimlerden önce de dememiş miydik… Birçok konuda üzer ama Cumhurbaşkanı Erdoğan ile özel ilişkisi ve Türkiye için yapabilecekleri dolayısıyla Kamala Harris olmasındansa Trump yeğdir.Fakat bir de şöyle bir kusuru var demiştik… İsrail sevgisi de aşırı olacak desteği de.Peki bu sarsılmaz İsrail aşkı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile sahip olduğu özel ilişki karşı karşıya gelirse Trump nasıl sınanacaktı?4 Şubat’ta Netanyahu’nun Beyaz Saray’a ilk gelişinde İsrailli bir sözcü ile ayaküstü sohbet etmiştim.Türkiye’nin Suriye’de artan rolünden de Erdoğan’ın Suriye’deki etkisinden de rahatsız olduklarını açık açık anlatmıştı.Hatta daha sonra öğrendiğime göre Netanyahu Oval Ofis’te Türkiye’yi Trump’a basbayağı şikâyet etmiş.Geçen gün Netanyahu apar topar Beyaz Saray’a geldiğinde yine Türkiye’yi şikâyet edeceğini biliyorduk.Netanyahu Türkiye’yi Suriye’de istemiyor. Hatta Türkiye’nin Suriye’nin güneyinde askeri üsler kurma ihtimali Netanyahu’yu çıldırtıyor.Amerika’da devirdiğim 5 senede gördüğüm şey şudur…- İsrail Başbakanı bir taleple geldiyse yüksek ihtimalle eli boş dönmez.- İsrail Başbakanı bir ülkeye karşı baskı istiyorsa genelde alır.- İsrail Başbakanı “Yahudi devletinin güvenliği mevzu bahis” diyorsa akan sular durur.Yalan değil, biraz çekiniyordum.Yayınlarda ısrarla “Bu aralar Trump’ın aklına da diline de gelmesek iyi olur” diyordum.Hele hele Netanyahu’nun hususi olarak Türkiye’yi şikâyete geldiği bir Washington ziyareti her şeye gebeydi.Peki ne oldu? Trump…- Erdoğan’dan övgüyle bahsetti.- Geçmişe bir çizgi çektiğini söyledi.- Suriye artık Türkiye’nindir dedi.- Netanyahu’ya “Sorununu çözerim ama akıllı ol” dedi.Bakın… İsrail Başbakanının şikâyet ettiği ülkeden bir Amerikan başkanının övgü dolu sözlerle bahsetmesi, liderine toz kondurmaması, bir de üstüne üstlük konuğuna kameralar önünde “Makul olmak zorundasın” demesi tarihte eşsiz olabilir.Hadi gelin kabul edelim…Fikirden, partiden, görüşten bağımsız olarak 7 Nisan milattır, 7 Nisan umuttur, 7 Nisan değişen dünya düzeninde Türkiye’nin sahip olduğu yeni konumdur.TRUMP HAKLI MIPİYASALAR kan gibi kıpkırmızı…Trilyon dolarlar çay suyu gibi buharlaşıyor…Dünya panik içinde bir bilinmeze sürükleniyor…Geçen haftadan beri en çok aldığım soru şu: Trump ne yapmaya çalışıyor?Değişen dünya derken, artık yepyeni bir küresel düzen kuruluyor derken ekonomiyi ve ticareti es geçmek olur mu?Bir bakalım…- Amerika’nın borcu 36 trilyon dolar.- Yıllık dış ticaret açığı 1 trilyon dolar.- Sadece borcuna ödediği yıllık faiz devasa savunma bütçesini bile aşmış.- Dünya ürün imalatındaki payı 20 yılda yüzde 28’den yüzde 17’ye inmiş.Yani? Üretimden giderek uzaklaşan, sürekli borçlanıp ayağını yorganına göre uzatmayan, askeri ve teknolojik alanda Çin tarafından sollanan bir Amerika var.Trump ne diyor?- Burada üreteceğiz.- Masrafları kısacağız.- Çin’i dize getireceğiz.- Yeniden büyük olacağız.Adam haklı mı? Haklı.Endişelendiği şeyler Amerika’nın süper güç tahtını sallıyor mu? Sallıyor.Peki reçete doğru mu? Onu bilemiyorum işte. Bu küresel kapitalist düzen 80 yıldır Amerika’yı ihya etti. Dünyanın süper gücü yaptı. 7 kıtada at koşturmasını, ona buna parmak sallamasını, dünyayı kendine mahkûm etmesini mümkün kıldı.Amma velakin… Deniz bitti.Bu düzen yalnızca Amerika’ya çalışma dönemini arkasında bıraktı.Rakipler artıyor. Hem de bu rakipler Amerika’dan daha iyi ve daha çabuk olmaya başlıyor.Amerika ceketini alıp bu küresel düzenden ayrılıyor ama…Yerine ne koyacak? Bu kumar tutacak mı? Eğer yuvarlanırsa dünyayı da kendisiyle birlikte alaşağı edecek mi?ABD Dışişleri Bakanı Rubio ne diyor?”Üreten bir ülke olduğumuz zamanlara geri dönmemiz gerekiyor. Bunu başarmak için de küresel ticaret düzenini sıfırlamamız gerekiyor.”Rubio, Coşkun Sabah dinler mi?Gelmez o günler / Dönmez o günler / Mazide kaldı hep…CEBİN Mİ DAVAN MIFOTOĞRAF Trump’ın yemin töreninden. Üç kişiye dikkat.Elon Musk, Mark Zuckerberg ve Jeff Bezos.Dünyanın en zengin üç insanı.Bu üçlünün o günden beri kaybettiği para 200 milyar dolara dayandı.Bu üçüne ne yaparsan yap ama cebiyle sınama…Şimdi asıl soru şu… Yolun yolumuzdur Başkan deyip desteğe devam mı? Yoksa onlarca milyar dolar buhar olup uçarken homurdanmaya başlarlar mı?“Sıfır gümrük vergisi istiyorum” diyen Musk’ın gümrük vergisi eleştirilerine bir bakın… Dediğimi anlayacaksınız.KİRAZ ÇİÇEĞİ VE BAHAR1912 yılında başlıyor her şey,,,Tokyo Belediye Başkanı Yukio Ozaki, ABD ve Japonya arasındaki dostluğa binaen 3 bin kiraz çiçeği hediye ediyor Washington’a.O zamandan bu yana her mart sonu bu siyaset ve entrika dolu, hayatın hızla yitip gittiği, ‘an’ın değerinin bilinmediği şehirde bir şiir gibi açar kiraz çiçekleri.Her yer pembe beyaz bir örtüye bürünür. Lakin kısadır…Birkaç hafta içinde solar gider bu büyüleyici temaşa.Geçen pazar Sara ve Alperen ile kiraz ağaçlarını görmeye gittik.Kiraz çiçekleri Japon kültüründe hayatın gelip geçiciliğini, güzelliğin faniliğini temsil edermiş.Washington’ın en güzel detaylarından bu kiraz çiçekleri, bizim için hayatı birkaç saatliğine durdurdu. Bahşedilen güzelliğin farkına varmamıza vesile oldu.
Source: Yunus Paksoy
Lâl Denizli: Demokrasi ve adalet hepimizin teminatı
Çeşme Belediyesi Nisan Ayı Olağan Meclis Toplantısı, Belediye Meclis Salonu’nda Belediye Başkanı Lal Denizli’nin başkanlığında yapıldı. 2024 Yılı Çeşme Belediyesi Faaliyet Raporunun görüşülüp kabul edildiği meclis toplantısında, encümen ve ihtisas komisyonu üyeleri belirlendi. Toplantıda, ayrıca 2024 Yılı Denetim Komisyonu Raporu da görüşüldü. SU TASARRUFU İÇİN YENİ ADIMLAR!Önemli gündem maddelerinin görüşüldüğü toplantıda, Çeşme Belediye Meclisi’nin Belediye Emir ve Yasakları Yönetmeliği’ne su tasarrufu tedbirleri hakkında maddelerin eklenmesine ilişkin teklifin hukuk komisyonuna sevki kabul edildi. İlçede bulunan anne ve çocuklara verilecek eğitimler ile ilgili Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) ile iş birliği protokolü imzalanması konusu kabul edildi. Kampüs Alaçatı Projesi’nde, yürürlükteki imar planında park alanında yapılması planlanan yeniliklere ilişkin “Proje Tasarım Yarışması” düzenlenmesi konusu kabul edildi. ÇEŞME İLE HEKİMHAN KARDEŞ KENT OLUYORToplantıda, ayrıca ekonomik ve sosyal ilişkileri gerçekleştirmek amacıyla kültür, sanat ve spor gibi alanlarda faaliyetler ve projelerin gerçekleştirilmesi, toplumsal hizmetler, halkın sağlığı, eğitim ve kültürel varlıkların korunması gibi konularda belediyeler arasında yardımlaşma, dayanışma, iş birliği ve koordinasyonun güçlenmesi amacıyla Çeşme Belediyesi ile Malatya Hekimhan Belediyesi arasında “Kardeş Kent” ilişkisi kurulması ve Kardeş Belediyecilik kapsamında ortak iş birliği protokolleri imzalanmasına ilişkin madde kabul edildi. Toplantının dilek ve temenniler bölümünde konuşan Başkan Denizli, sosyal, şeffaf ve katılımcı belediyecilik anlayışı doğrultusunda çalışmalarını sürdürdüklerine dikkat çekerek, “Bir yılı geride bıraktık. Meclis’imiz Çeşme’nin en yüksek hayrına kabul ettikleri görev ve yetkileri çerçevesinde Çeşme’ye hizmet etti. Dolayısıyla bir yılı geride bıraktığımız bu mecliste, Çeşme’ye sunduğunuz tüm katkılar, Çeşmede yaşayan tüm vatandaşlarımız için ortaya koyduğunuz emekler için her birinize ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. FESTİVAL, ÜRETİCİYE CAN SUYU OLACAK17-20 Nisan tarihlerinde bu yıl 14’üncüsü düzenlenecek Alaçatı Ot Festivali’ne ilişkin açıklamalarda da bulunan Başkan Denizli, “Alaçatı Ot Festivali, mevsimsel bir festival. Dolayısıyla otların mevsimi geçemez. Geçerse bu yılı kapatmış ve kaybetmiş oluruz. Ülke ve sokağın gündemi böyleyken iptal etme durumunu tabii ki değerlendirdik. Hem yurttaşlar hem bizler adına zor yürütülecek bir süreçti. Fakat biliyorsunuz ki Alaçatı Ot Festivali’nin, temel birincil hedefi önce küçük üreticiler. Tarım üreticilerimizin bölgede koydukları emeği Türkiye’nin dört bir yanından gelen vatandaşlarımıza sunabilsinler. Kadın üreticilerimiz yine Nisan ayını büyük bir heyecanla bekliyor. Kadın üreticilerimiz bu olanaklardan ve tanıtımlardan faydalanması ve tabii ki aylardır iş yapmayan pazarcı esnafımızın kazanç sağlaması açısından çok kıymetli. Bu değerlendirmelerin sonucunda festivali iptal etmenin Çeşme’de yaşayan yurttaşlarımız ve bununla birlikte dayanışmayı burada birlikte göstereceğimiz vatandaşlarımız için olumsuz etkisi olacağını değerlendirdim. Bu yılki festivalimizde adalet temalı açık mikrofon forumu yapılacak. Festivali yapıyoruz her şeyi unuttuk değil. Olduğumuz her alanı ve her kürsüyü yaşadığımız mağduriyeti duyurmak ve yaşadığımız adalet ve demokrasi arzusunu anlatmak için kullanmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu kapsamda da zaten festivalimizde alanlarımız olacak. Ve tabii ki en büyük temennim, aylarca herkesin beklediği Alaçatı Ot Festivali’nin tüm esnafımıza, kadın üreticilerimize, çiftçilerimize bol bereket getirmesi. O yüzden festivalimizin şimdiden Çeşme’mize hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum” dedi.DENİZLİ’DEN ADALET VE DEMOKRASİ VURGUSU Gündeme ilişkin hatırlatmalarda da bulunarak sözlerine devam eden Denizli, CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu, CHP’li belediye başkanları ve siyasilerin tutukluluğuna yönelik eleştirilerde bulundu. Adalet, demokrasi ve seçme ve seçilme hakkının herkesin en büyük teminatı olduğunun altını önemle çizen Denizli, “Bugün Silivri Cezaevinde haksızca tutulan ve millet iradesinin seçmiş olduğu, Türkiyede yaşayan 15,5 milyon vatandaşın imzaları ile Cumhurbaşkanı adayı olarak seçilen Ekrem İmamoğluna, ülkemiz tarafından seçilmiş millet vicdanında yerleri olan ve milletimizin hangi görüşten olursa olsun sonuna kadar sahip çıktığı kıymetli belediye başkanlarımıza, yol arkadaşlarıma ve bununla birlikte yine bu davalar kapsamında tutsak edilen siyasilere selamlarımı göndermek istiyorum. Demokrasi ve adalet hepimizin teminatı. Bugün milletin seçme ve seçilme hakkı elinden alınırsa geriye dönük konuşabileceğimiz hiçbir şey kalmaz. Milletin vicdanında yeri olmayan hiçbir konunun ve adalet sorgulanabilir olduğu an itibarıyla ne yazık ki topluma geri dönüşü olmayan ekonomik ve sosyal zararlar verilir. Bu üzücü olayların yaşanmamasının ve ivedilikle bu durumdan geri dönülmesini temenni ediyorum. Seçilmiş insanların yeri milletin onları seçtiği koltuklardır. Adalet her görüşten her bir inançtan gelen insanımızın en büyük teminatıdır. Bundan şüphe edilmeye başladığı zaman da ne yazık ki toplum vicdanı geri dönüşü olmayacak yaralar alır. Çeşmede yaşayan yüzlerce vatandaşımızın bu meseleye kendi ailesi yaşamışçasına memleketine sahip çıkmış olmasından ötürü teşekkürlerimi sunuyorum. Bizim en büyük teminatımız adalet, demokrasi ve seçme ve seçilme hakkımız.”
Source: İzmi̇r / Cumhuriyet
Tasavvufta zirveyi yaşamış coğrafyadan izlenimler (2)
BUHARA/ÖZBEKİSTAN
Bir önceki yazımızda Maveraünnehir’in Harezm Bölgesi’ndeki tarihi Türk şehri Hive’yi… Hive ile birlikte bu bölgenin manevi mimarlarından Hoca Yusuf Hamadani’yi anlatmıştık.
Bugün Özbekistan’ın yine tarihi şehri Buhara’daki izlenimlerimizi aktararak devam etmek istiyoruz.
BATI’NIN ORTA ÇAĞ YAŞADIĞI YÜZ YILLARIN MEDENİYET MERKEZİ: BUHARA
Türk-İslam tarihinin çok önemli merkezlerinden biri Buhara. Özellikle 9-13’üncü yüz yıllar arası bilimde, sanatta, dini ilimlerde zirve yaşayan şehir birçok Türk hanedanına da başkentlik yapmış bir şehir.
Şehir iki kesimden oluşuyor. Eski Şehir, Yeni Şehir.
Elbette konumuz Eski Şehir ve o muazzam Horasan ateş tuğlalarıyla yapılmış muhteşem eserler.
Ama önce Moğol Hükümdarı Hülagü’nün kardeşi Emir Berke’nin Müslüman olmasına vesile olan bir ulunun türbesiyle başlamak isteriz.
Zira, İslam tarihi açısından çok önemli bir olaya vesile olan zat, Buhara’nın manevi mimarlarından.
MOĞOL EMİRİ’NİN MÜSLAMAN OLMASINA VESİLE OLAN VELİ: SEYFETTİN BUHARZİ
Seyfettin Buharzi. Hemen Buhara’nın girişinde mahalle arasında kalmış ancak Özbekistan Devleti tarafından yeniden ihya edilmiş işte bu türbede meftun.
Buharzi’nin Ahmet Yesevi’nin talebelerinden olduğu da rivayet ediliyor. Ama daha önemlisi, Moğollar arasında “Ulu Şeyh” olarak tanınan Buharzi’nin irşadı sayesinde Moğol Hükümdarı Hülagü’nün kardeşi, Emir Berke’nin Müslüman olması.
Yani, Moğol Hükümdarlığını İslamla tanıştıran ilk isim Buharzi.
İşte burada yatıyor.
İLK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETİ SAMANİLERİN KURUCUSUNUN 1000 YILLIK TÜRBESİ
Buhara’da ikinci durağımız, İlk Müslüman Türk Devleti Samanilerin çok sevilen ve saygı duyulan hükümdarı İsmail Samani’nin türbesi.
Samaniler Türklerin İslamı seçmesinden sonra kurdukları ilk devlet olarak kayıtlara geçmiş. İsmail Samani de ilk Müslüman Türk Sultanı. Türbesi ise İslam Tarihi açısından çok önemli. Zira, ilk yapılan Türk -İslam eseri.
Türbe bin yılı aşkın zamandır ayakta. Moğol istilası sırasındaysa anlatılan menkıbeye göre, çölden rüzgarla gelen kumların Buharayı ve türbeyi kapatması nedeniyle yağma ve yıkımdan korunmuş.
Buhara’daki 900’e yakın UNESCO Dünya Mirası listesine giren eserlerden biri işte burası ve ilk Türk-İslam Devleti Samanilerin kurucusu İsmail Samani burada meftun.
BUHARA’NIN TEK TEPESİNDEKİ SARAY VE EYVANLARI EN YÜKSEK CAMİİ BALA HAVUZ
Buhara kadim Türk kenti. İslam’ın en önemli alim, mutasavvıf ve bilim adamlarını bağrında yetiştirmiş bir şehir.
Şehrin bir tepesi var orada da Buhara Ark’ı yani sarayı. Şimdilerde tamamen müze olan bu kalede bir zamanlar 4 bin kişi yaşıyormuş. 18’nci yüz yılda Rusların işgaline kadar Buhara buradan yönetilmiş. Son Buhara Emir’i buradan Afganistan’a göç etmiş. Onun ailesi yılar sonra Türkiye’ye sığınmış.
Eski Şehre kaleden baktığınızda, Uluğ Bey ve Abdülaziz Han medresesinin turkuaz kubbeleri ve Karahanlılar döneminde yapılan bin yıldır ayakta duran Orta Asya’nın 42.5 metre yüksekliğiyle en yüksek minaresi göze çarpıyor.
Kadim Buhara’ya girmeden önce yine Orta Asya’nın en yüksek eyvanlı Bala Havuz Camii’nde soluklanıyoruz.
Kocaman bir havuzun başına yapılan camiden okunan ezan ise bizi Efendimiz’in şehri Medine’ye götürüyor. Mescid-i Nebevi’de duyduğumuz makam ve ses Bala Havuz’un minaresinden duyuluyor.
KALON CAMİİ, MİR-İ ARAP MEDRESESİ VE BİR ACININ HATIRASI
İşte Eski Buhara. Kadim Buhara. Açık kahverengi ateş tuğlaları ve turkuaz çinileriyle yapılmış binaları ile göz dolduruyor.
İlk ziyaret ettiğimiz mekan merkez camii de diyebileceğimiz Kalon Camii. Kalon Camii ile Mir-i Arap Medresesi karşı karşıya.
Cami, Maveraünnehir camilerinin en önemlileri arasında. Medrese ise hala öğrenci yetiştirmeye devam ediyor.
Buharadaki tarihi medreseler zaman zaman ara verilse de hiç kapanmamış. Önemli bir bilgi olarak kayıtlara geçirelim. Karahanlılar, Şeybaniler zamanında bile yani (9 ile 13’ncü yüz yıllar) Buhara’ya farklı ülkelerden yılda 20 bin öğrenci eğitim için geliyormuş.
Mir-i Arab Medresesi’nin önündeki bu yapı ise çok büyük bir acının hatırasına yapılmış. Moğal istilası sırasında tam 3 bin medrese talebesi işte burada katledilmiş ve o gençlerin hatırasına bu anıt yapılmış.
ULUĞ BEY VE ABDULAZİZHAN MEDRESELERİ KARŞI KARŞIYA
Burası da Emir Timur’un torunu Uluğ Bey’in medresesi. Uluğ Bey Medresesi, Buhara’nın ve Maveraünnehrin mimari şaheserlerinden. Ama daha önemlisi, Uluğ Bey’in kurduğu medreseden binlerce bilim adamının yetişmiş olması.
Uluğ Bey Medresesi’nin kapısının açıldığı meydanın hemen karşısından ondan yüz yıllar sonra yapılan Abdulazizhan Medresesi.
ÜZERİNDE OKUNAN EZAN BELH’TEN DUYULSUN İSTENEN KALON CAMİİ MİNARESİ
Akşam olup da ışıklar yanınca bambaşka bir renk cümbüşü var Buhara’da. Tıpkı Semerkant’taki gibi Registan Meydanı var burada da. Ve meydanın en çarpıcı yapısı Orta Asya’nın en yüksek minaresi. Karahanlılar zamanında 12’nci yüzyılın başında yapılan minareyle ilgili şu efsane konuşuluyor çarşıda; “Karahanlı Beyi Muhammed Aslan Han, ‘Öyle yüksek bir minare yapın ki ezan okunduğunda Belh’ten duyulsun’ demiş!”
Belki çok büyük bir abartı ama bundan bin (1000) yıl önce yapılan Kalon Camii minaresi bir şaheser olarak bin yıl daha ayakta duracak ihtişamda.
İPEK YOLU’NUN KESİŞİM NOKTASI VE BİLİM YUVASI: BUHARA
Gözünüzü nereye çevirirseniz bir tarihi yapıyla karşılaşıyorsunuz Buhara’da. Çarşısı, meydanı, medreseleri, minareleri, hanları, kervan sarayları yüzlerce yıllık.
Bu şehir, deniz yolları keşfedilmeden önce dünyanın en önemli ticaret yolu İpek Yolu’nun kesişti noktada.
O yüzden, kervanlar içen kervan saraylar, tüccarlar için hanlar yapılmış. Ama en çok da ilim, irfan için dönemin en büyük, en görkemli, en kullanışlı medreseleri yapılmış.
Batı’nın karanlık orta çağ karanlığında boğuştu dönemde, astronomiden tıbba, matematikten kimyaya kadar bilim insanlarının en büyük dehalarını yetiştiren topraklardayız.
İslam dininin, manevi önderlerinin büyüyüp yetiştiği aynı zamanda binlerce talebe yetiştirdiği topraklardayız.
Devam edeceğiz.
Source: M Yazilari
CHP”li belediyeden fiyasko! Atatürk heykelini depoya kaldırdılar
2020 yılında yaptırılan ve Mustafa Kemal Atatürk”ün kahve içerken tasvir edildiği heykel, yıllar içerisinde farklı alanlara taşındıktan sonra depo alanında görüldü. Kırşehir Belediyesi tarafından 2020 yılında yaptırılan Atatürk heykeli, ilk olarak Ahi Evran Külliyesi önüne yerleştirildi. Estetik açıdan eleştirilen heykel, daha sonra Neşet Ertaş Kültür ve Sanat Merkezi girişine taşındı. Burada da kısa süre sergilenen heykel, bir süre sonra ortadan kayboldu. En son depoda görüntülenen heykel, şehirde tepkiye neden oldu.
Source: Www.star.com.tr
10 yıl önce hobi olarak başladı, şimdi siparişlere yetişemiyor! Brezilya”dan getirtip işliyor: 100 bin liraya satılan var | Yurt dışındaki Türklerden yoğun talep
Erzincan”ın tek tespih işlemecisi Mehmet Aydın, Brezilya”dan getirttiği kuka ağacı meyvesini işleyip değerli taşlarla süsleyerek tespihler üretiyor. Aydın, Erzincan merkezde 10 yıl önce hobi olarak el sanatlarıyla uğraşmaya başladı. Daha sonra tespih üreten ve siparişlere yetişemez hale gelen Aydın, tespih sanatı ve nakkaşlıkla tespih üretiminin sevgi ve sabır istediğini belirtti. Aydın”ın elinde bir tanesi bin bir zahmet ve emekle işlenen rengarenk tespihler, göz kamaştırıyor. KUKA AĞACININ MEYVESİNDEN YAPILAN TESPİHLER İLGİ GÖRÜYOR Brezilya”da yetişen kuka ağacının meyvesinden Erzincan”da yapılan tespihler yurt dışından da ilgi görüyor. Atölyesinde ürettiği tespihleri yurt dışına da gönderdiğini belirten Mehmet Aydın, özellikle Almanya, İngiltere, Fransa ve Danimarka gibi Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkler ile koleksiyonerlerden talepler geldiğini anlattı. Aydın, Kuka, Brezilya”da yetişen bir ağacın meyvesidir. Bu meyve doğal bir üründür. Bu ağacı tercih etmemin sebebi de doğal ve antibakteriyel olmasıdır dedi. 100 BİN LİRAYI BULAN OSMANLI DÖNEMİNDEN KALMA TESPİHLER VAR Kukanın yanı sıra kehribar, Oltu taşı, gümüş tespihler üreten ve 3 bin ila 10 bin lira fiyat aralığında tespihler ürettiğini kaydeden Aydın, Osmanlı döneminden kalma çektikçe rengi değişen ve fiyatı 100 bin lirayı bulan tespihler de var. Genelde koleksiyonerler bu tespihlerin alıcısı oluyor. Osmanlı döneminde hekimler de Kuka ağacını sıkça kullanırlarmış ifadelerini kullandı.
Source: Hurriyet.com.tr
“Türkiye”yi üzdü ama beni daha çok…”
Hakan Altun, İstanbul daki bir mekânda sevenleriyle bir araya geldi. Altun, şarkılarını seslendirdiği sırada duygusal anlar yaşadı. Hakan Altun, sahnede Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nde, konseri sırasında geçirdiği kalp krizi nedeniyle 58 yaşında yaşamını yitiren Volkan Konak ı andı. KUZEYİN OĞLU TÜRKİYE Yİ ÜZDÜ Hakan Altun, kaybettiği yakın arkadaşıyla ilgili olarak; Kuzeyin Oğlu Türkiye’yi üzdü ama beni daha çok… ifadelerini kullandı.
Source: Habertürk
Bayram tatilinde milli parklar ve tabiat parklarını 1,9 milyon kişi ziyaret etti
Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre; 29 Mart-6 Nisan tarihlerini kapsayan bayram tatilinde vatandaşların tercihleri, DKMP Genel Müdürlüğü”nün yetki ve sorumluluğundaki tabiat parkları ve milli parklar oldu. Ülke genelindeki korunan alanları, söz konusu tarihlerde 1 milyon 921 bin 91 kişi ziyaret ederken 214 bin 269 ziyaretçiyi ağırlayan Ormanya Tabiat Parkı, listenin başında yer aldı. Listede ikinci sırayı Marmaris Milli Parkı 196 bin 941 ziyaretçi sayısıyla alırken, üçüncü sırayı ise Gaziantep”teki Burç Tabiat Parkı 167 bin 376 ziyaretçi sayısıyla elde etti.Ziyaretçi sayıları bakımından öne çıkan diğer korunan alanlar ise Beyşehir Gölü Milli Parkı (150 bin 342 kişi), Beydağları Sahil Milli Parkı (90 bin 378 kişi), Akyokuş Tabiat Parkı (88 bin 460 kişi), Ayvalık Adaları Tabiat Parkı (73 bin 481 kişi), Şamlar Tabiat Parkı (60 bin 152 kişi), Munzur Vadisi Milli Parkı (47 bin 175 kişi) ve Turgut Özal Tabiat Parkı (33 bin 44 kişi) oldu.Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, Ramazan Bayramı tatilini tabiatla iç içe geçirmek isteyenlerin, 9 günlük süreçte bakanlığın uhdesinde bulunan, korunan alanlara ilgi gösterdiğini belirterek, Ülkenin büyük bölümünde yağışlı bir hava hakim olmasına rağmen, vatandaşlarımızın Ramazan Bayramı”nda da rotası milli parklar ve tabiat parkları oldu. Bu bayramda da doğaseverleri ağırlamış olmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz ifadelerini kullandı.Korunan alanlara gösterilen ilgiyi karşılıksız bırakmamak adına, sürekli ziyaretçileri memnun edecek yeni projeler geliştirdiklerini vurgulayan Bakan Yumaklı, şunları kaydetti:49 milli park, 269 tabiat parkı, 111 tabiat anıtı, 32 tabiatı koruma alanı, 85 yaban hayatı geliştirme sahası, 14 ramsar alanı, 59 ulusal ve 58 mahalli önemi bulunan sulak alan olmak üzere 677 korunan alanımızda, 2024″te toplam 67 milyon 849 bin 852 ziyaretçiyi ağırlayarak bir rekora imza atmıştık. İnşallah yeni rekorlara imza atmak için tanıtım merkezleri, seyir terasları, tur güzergahları ve macera parkurları inşa etmek üzere yeni projelerimizi hayata geçiriyoruz. Ülkemizin sahip olduğu bu güzellikleri kararlılıkla koruyup geliştirirken ziyaretçilerin korunan alanlardan en iyi şekilde yararlanmaları da önde gelen arzumuzdur. Bu minvalde, korunan alanlarımızı geleceğe taşıma gayretimizde bizlere destek olan ve yalnız bırakmayan aziz milletimize teşekkür ediyorum. (DHA)
Source: Gazetevatan.com
Bayramda milli parklar ziyaretçi rekoru kırdı
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre, doğayla içi içe vakit geçirmek isteyen vatandaşların 29 Mart-6 Nisan tarihlerini kapsayan bayram tatilinde tercihi, DKMP Genel Müdürlüğü”nün yetki ve sorumluluğundaki tabiat parkları ve milli parklar oldu.
Ziyaretçilere eğlenme, dinlenme ve boş zamanlarını değerlendirme imkanı sunan korunan alanlar, 9 günlük tatil süresince ziyaretçi akınına uğradı. Ülke genelindeki bu parklar 1 milyon 921 bin 91 kişiyi ağırladı.
Ormanya Tabiat Parkı, 214 bin 269 ziyaretçiyle listenin başında yer aldı. Burayı, 196 bin 941 ziyaretçiyle Marmaris Milli Parkı ve 167 bin 376 ziyaretçiyle Gaziantep”teki Burç Tabiat Parkı izledi.
Söz konusu dönemde Beyşehir Gölü Milli Parkı 150 bin 342, Beydağları Sahil Milli Parkı da 90 bin 378 ziyaretçi sayısıyla öne çıktı. Ayrıca, Akyokuş Tabiat Parkı”nı 88 bin 460, Ayvalık Adaları Tabiat Parkı”nı 73 bin 481, Şamlar Tabiat Parkı”nı 60 bin 152, Munzur Vadisi Milli Parkı”nı 47 bin 175 ve Turgut Özal Tabiat Parkı”nı 33 bin 44 kişi ziyaret etti.
“Yeni projeler hayata geçirilecek”
Açıklamada görüşlerine yer verilen Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, bayram tatilini tabiatla iç içe geçirmek isteyen vatandaşların, Bakanlığın uhdesindeki korunan alanlara yoğun ilgi gösterdiğini belirterek, “Ülkenin büyük bölümünde yağışlı hava hakim olmasına rağmen vatandaşlarımızın Ramazan Bayramı”nda da rotası milli parklar ve tabiat parkları oldu. Bu bayramda da doğaseverleri ağırlamış olmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz.” ifadelerini kullandı.
Korunan alanlara gösterilen bu ilgiyi karşılıksız bırakmamak adına sürekli ziyaretçileri memnun edecek yeni projeler geliştirdiklerine işaret eden Yumaklı, şunları kaydetti:
“49 milli park, 269 tabiat parkı, 111 tabiat anıtı, 32 tabiatı koruma alanı, 85 yaban hayatı geliştirme sahası, 14 Ramsar alanı, 59 ulusal ve 58 mahalli önemi bulunan sulak alan olmak üzere 677 korunan alanımızda 2024″te 67 milyon 849 bin 852 ziyaretçiyi ağırlayarak bir rekora imza atmıştık. Yeni rekorlara imza atmak için tanıtım merkezleri, seyir terasları, tur güzergahları ve macera parkurları gibi yeni projelerimizi hayata geçiriyoruz. Ülkemizin sahip olduğu bu güzellikleri kararlılıkla koruyup geliştirirken, ziyaretçilerin korunan alanlardan en iyi şekilde yararlanması da önde gelen arzumuzdur. Korunan alanlarımızı geleceğe taşıma gayretimizde bizlere destek olan ve yalnız bırakmayan aziz milletimize teşekkür ediyorum.”
Source:
Kaloriferli ilk saray! 99 yılda tamamlandı: ilgi giderek artıyor
Osmanlı’nın Anadolu’da inşa ettiği en önemli eserlerden olan İshak Paşa Sarayı ve İslam alimi Ahmed-i Hani Türbesi, 9 günlük bayram tatilinde 17 bin ziyaretçiyi ağırladı.
Osmanlı’nın Lale Devri’nde inşa edilen İshak Paşa Sarayı, görkemli mimarİ yapısının yanı sıra yerleşkesinde cami, odalar, surlar, türbe, iç ve dış avlular, divan ile harem salonlarıyla yılın her dönemi ziyaretçi çekiyor.
UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan ve Osmanlı, Selçuklu, Barok ve Rokoko mimarilerinden izler taşıyan tarihi yapı, Ramazan Bayramı tatilinde ziyaretçi akınında uğradı.
Vatandaşlar 9 günlük bayram tatilinde İslam alimi Ahmed-i Hani Türbesi, Urartu Kalesi, Ahmed-i Hani Müzesi ve Eski Bayezid Camisi’ni de ziyaret etti.
İl Kültür ve Turizm Müdürü Fehim Altun, İshak Paşa Sarayı’nın 99 yılda inşa edildiğini söyledi.
Kaloriferli ilk saray
Altun, Osmanlı’nın en önemli mimari yapılarından biri olan İshak Paşa Sarayı’na olan ilginin her geçen yıl arttığını belirterek, “Bugün Osmanlı’nın şaheseri olan İshak Paşa Sarayı’ndayız. Sarayın yapımına 1685 yılında Çolak Abdi Paşa tarafından başlanmış ve yaklaşık 99 yıl süren inşaat süreci sonunda, 1784 yılında tamamlanmıştır. Bu muazzam yapı, Selçuklu ve Osmanlı sanatının izlerini taşımakla birlikte Avrupa etkisiyle Barok ve Rokoko sanat tarzlarının da birleştiği nadide bir eserdir, Sarayımız, Osmanlı döneminde kalorifer sisteminin uygulandığı ilk yapıdır. Kompleks bir yapıya sahip olan sarayda cami, imaret ve aşevi gibi bölümler de yer almakta. Topkapı Sarayı’ndan sonra Doğu Anadolu’daki en görkemli saraylardan biridir. Ziyaretçi sayımız her yıl artarak devam ediyor. Yılda 250 bini aşkın misafirimizi burada ağırlıyoruz” dedi.
Tarihi mekanın her yıl yaklaşık 250 bin ziyaretçi ağırladığını belirten Altun, “Ziyaretçi sayısı her yıl artmaktadır. Ülkenin her yerinden ziyaretçi geliyor. Ziyaretçiler burada adeta tarihi yaşıyor. Bayram tatilinde İslam alimi Ahmed-i Hani ve İshak Paşa Sarayı’nı yaklaşık 17 bin kişi ziyaret etti.” dedi.
Source: Ahmet Yavuz