Harcarsa AKP harcar
“Atabey Gençliği Ecdadın İzinde” programıyla gençleri İstanbul’da gezdiren ve 95 milyon lira harcayan Konya Büyükşehir Belediyesi, kesenin ağzını yine açtı.
AKP’li Konya Büyükşehir Belediyesi Mevlana’nın Konya’ya gelişinin 797. yıldönümü için 20 milyon lira ayırdı. Belediye, “Teşrif-i Mevlana Etkinlikleri ve Hazreti Mevlana Celaleddin Rumi İle Hazreti Ali Şir Nevai Sempozyumu ve Sufi Sinema Günleri” organizasyonu için 19 milyon 991 bin 900 TL ödedi. Belediye bu etkinlikler için 27 Mart 2025’te ihale düzenledi. Organizasyon için 25 Nisan 2025’te bir prodüksiyon şirketiyle 19 milyon 991 bin 900 TL’lik sözleşme yapıldı. 3-11 Mayıs arasındaki organizasyonda önce kortej yürüyüşü yapılacak.
Etkinliğe protokole mensup 90 kişi davet edildi. Protokol üyelerinin üç günlük ulaşım, konaklama gibi hizmetleri karşılanacak, 5 yıldızlı otellerde konaklanacak.
Etkinlikte 3 adet de VIP minibüs kullanılacak. Sosyal medya hesaplarından da reklam kampanyası yürütülecek.
Takma sakal, şalvar ve bileklik alacaklar
Etkinlikte kullanılmak için kavuk, kaftan, şalvar, takma sakal, deri börk, bileklik ve zırh gibi aksesuarlar da satın alınacak. Kalaycılar, Semerciler, Debbağlar, Körükçüler, Sarraflar, Attarlar, Çömlekçiler, Kılıççılar, Nakipler, Şairler, Neccarlar, Tacirler, Bektaşiler, Rıfailer, Medrese Hocaları, Selçuklu komutanları, askerleri ve mehter grupları da etkinliklerde yer alacak.
Source: Deniz Ayhan
Asla düşman olmamanız gereken 5 burç
1. Akrep Burcu (23 Ekim – 21 Kasım)
Bir Akrep”e zarar verdiyseniz… geçmiş olsun! Akrep burcu, su grubunun en derin ve en karanlık temsilcisidir. İntikam duygusu bir mit değildir, Akrep için gerçekliktir. Zarar gördüğünde geri çekilir, plan yapar, zamanı geldiğinde ise öyle bir darbe indirir ki şaşırırsınız. Onun zekası, sabrı ve içgüdüsel radarları sayesinde ne zaman hamle yapacağını çok iyi bilir. Akrep’le savaşmak, bir denizaltıyla satranç oynamaya benzer: Nereden saldıracağı asla belli olmaz. En iyisi onunla iyi geçinmek.
2. Oğlak Burcu (22 Aralık – 19 Ocak)
Bir Oğlak susuyorsa, sizi listesine çoktan yazmıştır. Oğlak burçları kinci değildir ama haksızlığa uğradıklarında sessiz bir soğuk savaş başlatırlar. İtibarlarına gölge düşürmek mi? Onlar bunu telafi eder ama sizi toplum içinde nokta atışı hamlelerle zor durumda bırakırlar. Sabırları, mantıkları ve güçlü sosyal stratejileri ile intikamlarını bir CEO edasıyla alırlar. En tehlikeli yanı mı? Sizi affettiklerini düşünürsünüz ama aslında sadece size ihtiyaç duydukları için sizi yanında tutuyorlardır.
3. Boğa Burcu (20 Nisan – 20 Mayıs)
Boğa sabırlıdır ama sabrı taşarsa, yer yerinden oynar! Boğa burçları genellikle sakin, huzurlu ve keyfine düşkündür. Ancak onları sinirlendirmek, bir volkanı harekete geçirmek gibidir. Sizi affetmiş gibi yapabilir ama bir gün hiç beklemediğiniz bir anda geçmişin hesabını önünüze koyar. Fiziksel dünyada köşeye sıkışan bir Boğa gibi savunmaya geçtiklerinde oldukça yıkıcı olabilirler. Bir Boğa ile düşman olmak, kendi sabrınızı test etmektir. Üstelik onlar kaybetmeyi hiç sevmezler.
4. Yengeç Burcu (21 Haziran – 22 Temmuz)
Onun gözyaşları silah olabilir. Yengeç burcu duygusaldır ama bu onun zayıf olduğu anlamına gelmez. Aksine, duygularını silah gibi kullanma becerisine sahiptir. Sezgileriyle sizi en savunmasız noktanızdan yakalayabilir. Onlara yaptığınız kötülüğü unutmaz, sürekli yeniden yaşar ve en kırılgan anınızda geçmişi yüzünüze vurur. Bu pasif agresif gücün karşısında durmak kolay değildir. Yengeç’i üzerseniz, onun sizi “ağlatması” an meselesi olabilir.
5. Başak Burcu (23 Ağustos – 22 Eylül)
Bir Başak sizi hedef aldıysa zihniniz huzursuzluk içinde kalır. Başak burcu kusursuzluğu sever ama düşmanına karşı bu yeteneğini zekice kullanır. Kusurlarınızı, zayıf yönlerinizi, zaaflarınızı tek tek analiz eder ve sizi psikolojik olarak yıpratır. Bu burç fiziksel değil, zihinsel savaş verir. Sizi olduğunuz gibi görür, ama size bunu hissettirmeden sizi çözümlemeye devam eder. Kendinizi onun karşısında eksik hissetmeniz an meselesidir. Başak’ın hedefinde olmak, sürekli denetleniyormuş gibi hissetmek gibidir.
Source: Haber Merkezi
Ünlü isimleri buluşturan tören… Yeni jön mü geliyor?
7. Müzikonair Ödülleri önceki akşam Maltepe Üniversitesi ev sahipliğinde sanat ve medya camiasından birçok ünlü ismin katılımıyla gerçekleşti.Gecenin sunuculuğunu Sevtap Gül ve Ceyhun Yılmaz üstlendi. Rıza Tamer, Bayhan ve Burcu Erkıvanç, sevilen şarkılarını seslendirdi.Müzikonair CEO’su Özcan Beylan, sanatçılara destek olmanın önemine vurgu yaptı. Maltepe Üniversite’si öğrencilerinin oylarıyla belirlenen yılın en iyileri ödüllerini aldı.Yeni jön mü geliyor Erkan Petekkaya, “meslekte 35. yıl özel ödülü”nün sahibi oldu. Ödül törenine oğlu Cem Cano Petekkaya ile katılan oyuncu, “Yeni bir jön mü geliyor?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Oğlum İngiltere’de okuyor ve onu zorlamayın. Bu sene başladı üniversiteye. Jön konusunda ben bir şey diyemem.”Tektaşımı kendim aldım Aleyna Tilki, “en iyi kadın pop müzik sanatçısı” oldu. Tilki, parmağındaki tektaş yüzük hakkında “Tek taşımı kendim almadım. Bir çocuk ‘Benimle evlenir misin’ dedi. Ben de ona teşekkür ettim ve ‘Seninle kalpten arkadaşlık edeceğim’ dedim ve yüzüğü aldım” dedi. Şarkıcı, Justin Bieber’ın kendisini sosyal medyadan takip etmesi hakkında ise şunları söyledi: “Takipleştik, meslektaşım.”10 lahmacun yerdik Alişan, “en iyi erkek tv program sunucusu” seçildi. Alişan, eski rol arkadaşı Çağla Şıkel’in vitamin ilaçlarını paylaşmasının ardından kavurmalı kahvaltısını paylaşmıştı. Şarkıcı, “Çağla ile ‘Cennet Mahallesi’ setinde 10 lahmacun yiyorduk. İnanılmaz yer ama spor yapar. Çağla hâlâ Türkiye’nin bir numaralı mankenidir” dedi.Alev atıyorlar Emir Can İğrek, “en iyi erkek alternatif müzik sanatçısı” seçildi. İğrek, “Sosyal medyada kızlardan mesajlar alıyorum, alev atanlar çok oluyor” dedi. Kenan Doğulu, “en iyi erkek pop müzik sanatçısı” ödülünü aldı. Hayko Cepkin, “en iyi rock müzik sanatçısı” seçildi. Aydilge, “en iyi viral şarkı” ödülünü aldı. Aydilge, “Depremden korkuyoruz. İstanbul’dan taşınana kadar bir çocuk yapmayı planlamıyoruz” dedi. Yılmaz Morgül, “Türk müziğinin ikonu” ödülünü aldı. Morgül gecede “10. Yıl Marşı”nı da seslendirdi. Ebru Yaşar, “en iyi kadın sanatçı” seçildi. Yaşar ile Siyam, “Yoksun” şarkısıyla da “en iyi düet” ödülünü de aldı. Melis Sezen, ‘en iyi kadın oyuncu’ ödülünü kazandı. Maltepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Edibe Sözen – Samsun Demir, “en iyi müzik yapımcısı” oldu. Motive, “en iyi rap müzik sanatçısı” seçildi. Selin Geçit, “en iyi çıkış yapan kadın sanatçı” oldu. Bayhan, “en iyi erkek arabesk sanatçısı” seçildi. M Lisa, “en iyi kadın alternatif müzik sanatçısı” seçildi. Ozan Doğulu, “en iyi DJ” seçildi.
Source: Hurriyet.com.tr
23 Nisan töreninde söylediği Emrah şarkısı ile viral oldu! Hacı Berke Sakallı”nın son yorumu dikkat çekti
Arif Nihat Asya İlkokulunda 2. sınıfta öğrenim gören Hacı Berke Sakallı (8) 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı”nda törende Emrah”ın “Götür beni gittiğin yere” şarkısını söyledi. Sakallı”nın törende şarkı söylediği anlar videoya alınıp sosyal medyaya yüklenince birden viral olup milyon izlendi.
“DÜĞÜNLERE GİDE GİDE ÖĞRENDİM”
Videonun çok izlenmesine şaşıran Sakallı, şarkı söylemeyi çok sevdiğini belirterek, “” dedi.
FERDİ VE EMRAH HAYRANI
Sakallı, genellikle Ferdi Tayfur ve Emrah şarkılarını söylediğini belirterek, “İki sanatçıyı da çok seviyorum” diye konuştu.
“BÖYLE OLACAĞINI BİLMİYORDUK”
Baba Mehmet Sakallı ise, ” dedi.
Source: Sevda Altunbaş
Kuruluş Osman”da Turgut Bey rüzgarı! Kuruluş Osman Turgut Bey kimdir, hangi savaşlara katıldı?
Diriliş Ertuğrul dizisindeki Turgut Bey karakteri Kuruluş Osman”a geliyor. Cengiz Coşkun”un canlandırdığı Turgut Alp, Kayı Boyu”nun son dönemleriyle Osmanlı”nın kuruluş yıllarında yaşamış önemli bir isimdir. Ertuğrul Gazi, Osman Gazi ve Orhan Gazi”ye sadakatle hizmet etmiş, bazı fetih ve kuşatmalarda yer almıştır. Kuruluş Osman dizisinde Turgut Bey karakterinin yer alması, olayların gidişatını değiştirecek. Yeni dönemde Osman Gazi”nin yanında mücadele edecek olan Turgut Bey, hem eski dostlukları hem de yeni düşmanlarıyla izleyiciyi ekran başına kilitleyecek. Peki, Kuruluş Osman Turgut Bey kimdir, hangi savaşlata katıldı? Diriliş Ertuğrul dizisinde sevilen bir karakter olarak öne çıkan Turgut Alp, tarihi gerçekliği ve savaşlardaki etkinliğiyle yeniden gündemde. Osmanlı”nın kuruluş yıllarına damga vuran bu kahraman, yeni sezonda dizinin seyrini değiştirecek gelişmelerin merkezinde yer alacak. İşte Turgut Bey”in tarihteki yeri ve savaşlardaki rolü…KURULUŞ OSMAN TURGUT BEY KİMDİR, HANGİ SAVAŞLATA KATILDI?Diriliş Ertuğrul dizisinde rol alan ve izleyici tarafından sevilen bir karakter olan Turgut Alp veya Turgut Bey, Kayı Boyu”nun son dönemlerinde ve Osmanlı Devleti”nin ilk dönemlerinde yaşadığı rivayet edilen bir kişiliktir. Ayrıca Ertuğrul Gazi ve oğlu Osman Gazi”nin de yakın arkadaşıydı. Ömrü boyunca Ertuğrul Gazi”ye, Osman Gazi”ye ve Osman Gazi”nin oğlu Orhan Gazi”ye hizmet etti. İnegöl”ü ele geçirdi. Bursa”nın Fethi”nde (1326) Orhan Gazi ile beraberdi.Turgut Alp, Osmanlı”nın kuruluş sürecinde önemli görevler üstlenmiş tarihi bir kişiliktir. Kayı Boyu”nun son dönemlerinden itibaren hem Ertuğrul Gazi”nin hem de Osman Gazi”nin en güvendiği alp”lerden biri olmuştur. Daha sonra Orhan Gazi”ye de hizmet eden Turgut Bey, üç kuşağa yayılan bu süreçte sadakati, cesareti ve başarısıyla tanınır.KATILDIĞI SAVAŞLAR VE FETİHLERTurgut Bey, Osman Gazi döneminde İnegöl”ün fethinde büyük rol oynamıştır. Daha sonra 1326 yılında Bursa”nın fethine katılarak Orhan Gazi ile birlikte savaşmıştır. Sadece savaşlarda değil, aynı zamanda bölgesel istikrarın sağlanmasında ve yeni kurulan beylikteki otoritenin güçlendirilmesinde de etkin rol oynamıştır.Kesin ölüm yılı bilinmemekle birlikte, Turgut Bey”in 100 yaşının üzerinde yaşadığı rivayet edilmektedir. Bu durum, o dönemin birçok alp”ında olduğu gibi onun da uzun ömürlü ve güçlü bir yapıya sahip olduğunu gösterir.TURGUT BEY”İN MEZARI NEREDE?Turgut Alp”in gerçek mezarı, Bursa”nın İnegöl ilçesinde bulunan Turgutalp (eski adıyla Genci) Köyü mezarlığında yer alıyor. Söğüt”te bulunan ve Ertuğrul Gazi Türbesi içindeki Turgut Alp mezarı ise onursal nitelik taşımaktadır.
Source: Www.star.com.tr
Aydilge ve Utku Barış Andaç çocuk sahibi olmaktan neden korktuğunu açıkladı
Geçen gün özel bir üniversitenin öğrencileri, Aydilge”nin “Hayat Şaşırtır” adlı şarkısını “Yılın En İyi Viral Şarkısı” seçti.
Ödül töreni sonrası muhabirlerle konuşan şarkıcı, “Çocuk sahibi olmayı düşünüyor musunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“İstanbul”da yaşıyoruz biliyorsunuz deprem de çok büyük bir risk. Biz depremden çok korkan bir aileyiz. O yüzden İstanbul”dan taşınana kadar bir çocuk yapmayı planlamıyoruz.”
Aydilge, eşinin de bu konuda aynı fikirde olduğunu açıkladı.
Source: Haber Merkezi
Şeytan Şehri görenleri ürkütüyor! Sivas”ta doğaseverlerin ilgi odağı oldu
Divriği ilçesi Maltepe köyü yakınlarındaki Şeytan Şehri Kayalıkları, yapısıyla dikkat çekerken, görenlerde hayranlık uyandırıyor. Suyla temas ettiğinde kolay aşınma özelliği bulunan kum taşı yapısının milyonlarca yılda sel ve erozyonla şekillendirdiği bölgedeki kayalıklarda ortaya çıkan insan yüzü ve hayvan görsellerine benzeyen şekiller, bölgedeki insanları korkuttuğu için, kayalıkların “Şeytan Şehri” olarak isimlendirildiği biliniyor. Bölge özellikle yaz döneminde doğa meraklılarından ilgi görüyor. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) Eğitim Fakültesi Coğrafya Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Fatih Kartal, Divriği ilçesinin farklı coğrafi yapısı olduğunu belirterek, İç Anadolu Bölgesi, her ne kadar düzlükleriyle adlandırılsa da Sivas ilimiz ortalama yükseltisi İç Anadolu Bölgesi”nden fazla olan bir ilimizdir. Divriği ilçesi ise tamamıyla Doğu Anadolu Bölgesi”nin hissedildiği çetin ve yüksek bir coğrafyaya sahip bir ilçemizdir. Buradaki birçok oluşumlar kendi içerisinde vadi sistemlerini de meydana getirmiş. Şeytan Şehri Kayalıkları da Divriği”de önemsenen ve ciddi boyutta doğal güzelliği olan, turizm çekiciliği çok yüksek olan yerlerden bir tanesidir. Bunun oluşumunu incelediğimiz zaman, yatay yapının faylanma neticesinde sıkıştırılmasıyla, yağışla ve akarsularla birlikte kısmi olarak bir kırgıbayır sistemi oluşturduğunu görüyoruz. Divriği”de de ciddi bir kırgıbayır sıklığı var. Bu kırgıbayır şeklinin oluşumu da tamamıyla halk tarafından Şeytan Şehri Kayalıkları profiline dönüştürülmüş. Burada tamamıyla kayaçların aşındırma profilleri ortaya çıkmıştır. Bu tür alanların oluşumu özellikle “Şeytan Şehri Kayalıkları”nın oluşumunun miyosen dönemine ait olduğunu görüyoruz. Bu dönemdeki oluşumlar kendisini hala ciddi boyutta yenileyebiliyor dedi. Dr. Fatih Kartal, bölgenin tarih ve doğa turizmi için elverişli olduğunu belirterek, Divriği ilçesi ciddi boyutta kendi içerisinde turizm potansiyeline ev sahipliği yapan bir yer. Özellikle Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası ile birlikte, Çaltı Çayı ve Şeytan Şehri Kayalıları gibi yerler, turizm potansiyeli olan yerlerdir. Ziyaretçilerimiz de Divriği ilçesine girişte bile kırgıbayır platformlarını çok fazla görür. Bunlarının tamamının toplu şekilde doğal turizme katılmasının çok büyük anlam kazanacağını düşünüyoruz diye konuştu.
Source: Gazetevatan.com
Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy 2025 yılı hedefini açıkladı: “65 milyon ziyaretçi, 64 milyar dolar”
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, turizm verilerine ilişkin yaptığı açıklamada hedefin 65 milyon ziyaretçi ve 64 milyar dolar gelir olduğunu açıkladı.
Atatürk Kültür Merkezi”nde gerçekleştirilen toplantıda sunum yapan Bakan Ersoy şu ifadeleri kullandı;
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Bu seneki ziyaretçi sayılarına baktığımızda ilk çeyrekte 2017″de 4.8 milyon ziyaretçi almıştık. 2024’te 9.1 milyona kadar çıktık. Bu sene ilk çeyrekte 8.9 milyon ziyaretçi ile kapattık. Yıl sonu ortalamasına baktığımızda hedefimizde yüzde 4.4’lük artış olduğunu düşünüyoruz. Ocak ayını çok başarılı bir şekilde kapattık. Şubat ayına geldiğimizde ilk çeyrekte ziyaretçi sayılarını etkileyen takvimsel faktörler oldu. Şubat ayı 28 çekiyor, bize yüzde 3.5’lik bir etkisi var. Mart ayında Ramazan ayı döneminde bölgesine göre rezervasyonlarda yüzde 20’ye varan azalışlar oluyor.
NİSAN AYINDA BÜYÜME
Geçen seneye baktığımızda Paskalya tatili mart ayına geliyordu. Bu sene 20 Nisan”a kaydı, ikinci bir takvimsel etki orada yaşadık. Nisan ayı çok iyi başladı. Tahmini sayılar var. Yüzde 6 büyüme ile kapatacak gibi gözüküyor.
“KALIŞ SÜRESİ BEKLENTİMİZİN ÜZERİNDE”
Rezervasyonlar yıl sonu ortalamasının üzerinde geliyor. Bu sene ilk çeyrekte ortalama kalış süresi beklentimizin üzerinde gerçekleşti. Yıl ortalamasında yüzde 3.5 daralma beklerken ilk çeyrekte yüzde 1 ile sınırlı kaldığını gördük. “
Kişi başı gecelik gelir beklentilerimizin üzerinde gerçekleşti. Burada kişi başı gecelik gelirde kendi içinde ikiye ayrılıyor. Yabancı turist kaynaklı kişi başı gecelik gelir, yurt dışı yerleşik kişilerden kaynaklı kişi başı gelir. Bundan sonra ziyaretçi sayısı kadar nitelikli turisti de önceliklendireceğiz. Bunun olumlu sonuçlarının rakamlara yansıdığını görüyoruz. 2017’de 75 dolarla devralmışız. Bu sene ilk çeyrekte 116 dolara çıkmış.
“REKOR GELİR”
2017’de 3.4 milyar dolar gelirmiş geçen sene 8.9’a çıkmış. Bu sene 9.5 milyar dolara çıkmış. Kişi sayısı azalmasına rağmen gelir yıl ortalamasının dahi üstünde. Ortalama kalış süresi beklentimizden daha yüksek geliyor artı kişi başı gecelik harcama yıl ortalaması beklentimizin üzerinde gerçekleşiyor. Otomatikman yansıması ilk çeyrek itibarıyla 2025 yılında rekor gelir olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye 9.5 milyar dolarla ilk çeyrekteki en iyi gelirini yakalamış oluyor. Özetle 2025 yılındaki 64 milyar dolar gelir hedefimize paralel bir sonuçla ilk çeyreği kapatmış olduğumuzu sevinerek söyleyebilirim.
DÜNYACA ÜNLÜ RESSAMLARIN SERGİLERİ
Türkiye Kültür Yolu Festivali kapsamında dünyaca ressamların sergilerine de yer verilecek. Bakanlıktan aktarılan bilgilere göre Salvador Dali ‘’Sürrealizmin Başyapıtları’’ sergisiyle, Henri Matisse ise ‘’Çizginin ve Çizimin Sadeleştirilmesine Doğru’’ sergisiyle Atatürk Kültür Merkezi’nde sanatseverlerle buluşacak. Bu isimlere ilave olarak Marc Chagall Ankara’da, Joan Miró İzmir’de, René Magritte Antalya’da, Henri de Toulouse-Lautrec, Edgar Degas ve Auguste Rodin ise Nevşehir ve Diyarbakır’da yer alacak. Öte yandan 2024’te İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya’da ağırladığımız Pablo Picasso bu yıl Anadolu’da tam 7 şehirde (Adana, Bursa, Van, Kayseri, Gaziantep, Mardin ve Diyarbakır) sanat severlerle buluşacak.
Salvador Dali (1904-1989): Sürrealizmin dünyadaki en önemli temsilcisi olan İspanyol ressam Dali, en ünlü tablosu, tüm Sürrealist tabloların en tanınmışı olan “Belleğin Kalıcılığı”nı 1931’de tamamladı.
Henri Matisse (1869-1954): Fransız ressam Matisse, Fovizm akımının öncüsüdür. Matisse’in sanat anlayışı, renk ve formun bağımsız ve güçlü bir şekilde kullanılmasına dayanır.
Marc Chagall (1887-1985): Sürrealizmin önemli temsilcilerinden olan Rus asıllı Fransız ressam. Resmin yanı sıra gravür, mozaik ve vitray eserleriyle de tanınır.
Joan Miró (1893-1983): İspanyol ressam ve heykeltıraş Joan Miró, aynı zamanda çinko levhalar üzerine yaptığı litografi eserleriyle de tanınır.
René Magritte (1898-1967): Gerçeküstücülük akımının en önemli temsilcilerinden sayılan Belçikalı ressamın düş ürünü temaları işlediği resimleri, komedi, korku, tuhaflık ya da ilginçlik kavramlarının bir karışımıdır. Bir dönem reklam çizimleri de yapmıştır.
Edgar Degas (1834-1917): Fransız ressam, heykeltıraş ve çizer Degas, İzlenimcilik akımının kurucularından biri kabul edilse de ressam bu terimi reddedip gerçekçi olarak tanınmayı tercih ettiğini açıklamıştır.
Auguste Rodin (1840-1917): Dünyada modern heykel akımının öncüsü olarak bilinen Fransız heykeltıraş Rodin, dünyaca ünlü Düşünen Adam heykelinin de yaratıcısıdır.
Pablo Picasso (1881-1973): İspanyol ressam, heykeltıraş, sahne tasarımcısı, şair ve oyun yazarı Pablo Picasso, Kübizm ve Gerçeküstücülük akımlarında 20. yüzyıl sanatının en iyi bilinen isimlerindendir.
STEVE MCCURRY
National Geographic Dergisi’nin 1985 Haziran sayısının kapak fotoğrafı olan ‘’Afgan Kızı: Şarbat Gula’’ ile dünyaca tanınan Amerikalı fotoğrafçı ve foto muhabiri Steve McCurry bu yıl festivalimizde yer alacak. McCurry İstanbul’da “The Haunted Eye” başlıklı sergisinin dünya prömiyerini gerçekleştirecek.
BOLŞOY TİYATRO OPERA VE BALESİ
Rus sahne sanatının dünyaca ünlü simgesi, dünyanın en köklü sanat kurumlarından Bolşoy Tiyatro Opera ve Balesi, Türkiye Kültür Yolu Festivali kapsamında, dünyaca ünlü bale gösterilerinden Kuğu Gölü Balesi ile Romeo ve Juliet’i İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde sahneleyecek.
ŞAKİR PAŞA AİLESİNİN BEŞ HARİKASI SERGİSİ
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan bir ailenin içinden çıkan beş büyük sanatçı Fahrelnissa Zeid, Aliye Berger, Nejad Melih Devrim, Füreyya Koral ve Cevat Şakir Kabaağaçlı ilk kez aynı sergide buluşuyor.
“Şakir Paşa Ailesinin 5 Harikası” sergisi, sadece eserleriyle değil, aile arşivinden alınan mektuplar, fotoğraflar ve belgelerle de Türkiye’nin sanat ve düşünce tarihine bir yolculuk sunuyor.
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU’NUN MÜZE EVİNİN ZİYARETE AÇILMASI
Anadolu’ya tutkulu, sanatıyla iz bırakan öncü bir sanatçı, yazar ve şair Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun mimar Turgut Cansever tarafından tasarlanan Kalamış’taki müze evi, 50. ölüm yıldönümünde özel bir ziyaretle halka açılıyor. Sadece Türkiye Kültür Yolu Festivali kapsamında gerçekleştirilecek bu özel ziyarette sanatçıya ait çok sayıda eser ve hatıralar görülebilecek. Proje sanatçının ilham veren sanat yolculuğunu keşfetmeye davet ediyor.
İZ VE BELLEK: BALKAN NACİ İSLİMYELİ SERGİSİ
Çağdaş sanatın önde gelen isimlerinden Balkan Naci İslimyeli’nin eserleri, uzun bir aradan sonra başkentli sanatseverlerle geniş bir koleksiyon eşliğinde buluşuyor. Mustafa Ayaz Müzesi’nde gerçekleşecek sergide, sanatçının düşünce ve sanatla örülü dünyasına bir yolculuğa çıkılacak.
MİRAS GORDİON SERGİSİ
Bu sergi, Türk çağdaş sanatının önemli temsilcilerini bir araya getirerek kültürel bellek, miras ve zamansız anlatılar üzerinden izleyicileri derin bir sanat yolculuğuna davet ediyor. Sergide, resimden heykele, seramikten enstalasyona, dijital sanattan farklı çağdaş tekniklere uzanan 30’dan fazla eser yer alacak. Sergi Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde gerçekleşecek.
ANDREA VANZO
Dünyaca ünlü besteci ve piyanist Andrea Vanzo, bu yıl Türkiye Kültür Yolu Festivali’nde İstanbul’da sahne alacak.
Sanatçı Gökhan Doğan tarafından geliştirilen, yapay zekâ destekli etkileşimli bir dijital sanat deneyimi olan Seyya isimli bu eser, izleyiciyi Göbeklitepe’den başlayarak günümüze uzanan bir zaman yolculuğuna davet eder. Lidar ve görüntü işleme teknolojileri sayesinde izleyiciyi algılayan sistem, izleyiciyi geçmiş medeniyetlerde yaşamış bir figür olarak yeniden kurgular. Yapay zekâ, izleyicinin duruşunu, hareketlerini ve varlığını analiz ederek kişiye özel bir deneyim oluşturur.
KÖKLERE YOLCULUK
Türk resim sanatının tarihsel yolculuğunu dijital sanatın olanaklarıyla yeniden yorumlayan Köklere Yolculuk sergisi, geçmişin izlerini günümüzün teknolojik ifadeleriyle birleştirerek sanatın zaman ve mekân ötesi gücüne vurgu yapıyor. Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi envanterinden seçilen 10 eser, 10 dijital sanatçıya iletilmiş, sanatçılar, bu eserleri hareketli görüntüler, yapay zekâ görselleştirmeleri, veri işleme teknikleri ve etkileşimli anlatımlar aracılığıyla dönüştürmüştür.
Sergilenen Eserler:
Hoca Ali Rıza – Manzara
Adnan Çoker – Türk Ücgeni
Abidin Dino – İsimsiz
Abdülmecid Efendi – Haremde Goethe
Osman Hamdi Bey – Silah Taciri
Şeker Ahmet Ali Paşa – Manzara
Mustafa Ata – Kompozisyon
Cemal Tollu – Atlar
Erol Akyavaş – Kompozisyon
Halil Dikmen – Portakal Toplayanlar
ESKİZDEN PİKSELE: ANATOLIAN EDITION
Eskizden Piksele Dijital Sanat Sergisi, 2022 yılından itibaren teknoloji ve sanatın birleşimiyle Türk sanat ekosistemine büyük katkılar sağladı. Gerçekleştirilen 27 sergi, 188 sanatçıyı bir araya getirerek, dijital sanatın gücünü ve etkisini geniş bir izleyici kitlesine ulaştırdı. Sosyal medyada büyük bir etkileşim yaratan sergi, 1.2 milyon izlenme, 780 bin beğeni ve 380 bin yorum ile dikkat çekti. 2024 yılında gerçekleştirilen Açık Çağrı süreciyle 240 başvuru arasından seçilen 27 sanatçı, serginin global sanat sahnesindeki etkisini güçlendirdi. Toplamda 239,048 ziyaretçi tarafından ilgiyle takip edilen etkinlik, 2025 yılı için sürdürülebilir bir yapıya dönüşerek daha fazla sanatçının katılımını hedefliyor. 2022″den itibaren her yıl artan ilgisi ve katılımcı sayısıyla Eskizden Piksele, dijital sanatın evrimini ve Türkiye”deki sanatçılara kazandırdığı uluslararası görünürlüğü gözler önüne seriyor.
Source: Ufuk Dağ
Asırlar önce dikildi, 92 yılında unutuldu! Baraj manzaralı asırlık musalla taşı ürkütüyor
Sivas kent merkezine yaklaşık 19 kilometre uzaklıktaki Kolluca köyünde, iki asır önce cenaze namazlarının kılınması amacıyla boş bir alana yerleştirilen musalla taşı, köy içerisinde farklı bir noktada inşa edilen caminin ardından yaklaşık 40 yıldır kullanılmıyor. Baraj manzarasına karşı sessizliğe gömülen taş, bugün unutulmuş bir tarihî yapı gibi köyün geçmişini yansıtıyor. Tarihe adeta meydan okuyan taş, ilk kez görenleri ürkütüyor. Eskiden, köydeki cenazelerin buradan uğurlanıp, ardından 300 metre mesafedeki köy mezarlığına defnedildiğini belirten köy sakinlerinden Selahaddin Diri, 1992 yılında köy mezarlığının baraj sularının altında kalmasıyla birlikte asırlık taşın kullanılmadığını söyledi. Musalla taşının ömrünün çok eskilere dayandığını ifade eden köy sakinlerinden Selahaddin Diri, Köyümüzün tarihi çok eskilere dayanıyor. Çok güzel yerleşim yerleri olup suyu ile meşhur bir köydür. Musalla taşı da daha önce köyde bulunan cami için yapılmış. Camiye gelen cenazelerin cenaze namazı burada kılınıp defnedilmiş. Mezarlık köyümüze ortalama 300 metre uzaklıktadır. Musalla taşının duyduğumuz kadarı ile ortalama iki asırlık bir ömrü mevcut. Köyümüzün mezarlığı baraj suları altında kaldığı için cenazelerimizi Yukarı Tekke Mezarlığına defnediyoruz. Buradaki musalla taşı atıl bir vaziyette duruyor. Tarihi eser gibi duruyor. 1992 yılından sonra bu bölgeye cenaze defnedilmedi. Musalla taşı da 1992 yılından beri atıl bir halde burada duruyor dedi.
Source: Gazetevatan.com
Sürgün dergisi, genç yazarları edebiyat dünyasına kazandırıyor
İnsan ve Medeniyet Hareketi (İMH) adına Kemal Özden”in imtiyaz sahibi olduğu, iki ayda bir yayınlanan kültür ve edebiyat dergisinin “Güneş” temalı yeni sayısı okuyucuyla buluştu.
Sürgün Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Bulayır, derginin kuruluş sürecini ve genç yazarlara sağladığı katkıyı AA muhabirine anlattı.
İMH”de genel sekreter olarak göreve başladığı 2013″ten itibaren gençlik dergisi çıkarmayı düşündüğünü dile getiren Bulayır, “Göreve başladığım zaman Allah rahmet eylesin Akif Emre ağabey, “Gençlere miras bırakabileceğin bir iş yapsan ve bu hayrın devam etse.” diye bir tavsiyede bulunmuştu.” dedi.
Bulayır, kadim gelenekte de sonraki nesillere bırakılan maddi ve manevi mirasların önemli yerinin bulunduğuna işaret ederek, “Akif Emre ağabeyin sözleri kulağıma küpe oldu. Bir edebiyat dergisi çıkartayım ve bu dergide yeni kalemler olsun istiyordum. Edebiyat dünyasına yeni şairler, hikayeciler ve deneme yazarları kazandırma amacıyla Sürgün Dergisi yayın hayatına başladı.” diye konuştu.
“Taze filizlere sürgün verilmesine işaret ediyor”
“Sürgün” kelimesinin iki anlamı olduğunu belirten Bulayır, “Birincisi yaygın, herkesin ilk aklına gelen anlamı, gönüllü veya zorunlu olarak bir yerden başka bir yere gitmeyi ifade ediyor. İkinci anlamı ise ışkın vermek diye tabir edilen, bitkilerin veya ağaçların taze filizlerine sürgün vermesi. Sürgün dergisi bu ikinci anlama daha çok işaret ediyor.” değerlendirmesini yaptı.
Mehmet Bulayır, sadece 35 yaş altı genç yazarlardan yazı aldıklarının altını çizerek, “Bu gençlerin büyük çoğunluğu ilk defa eser vermiş oluyor. Burada yazdıkça tecrübe kazanacaklar ve bizim hayalimiz inşallah gerçek olacak. Buradan yeni şairler, hikayeciler, yeni edebiyatçılar çıkacak.” ifadesini kullandı.
Yazar Akif Emre”nin hatırasını yaşatmak için de dergiyi önemsediklerini söyleyen Bulayır, gündeminde her daim İslam coğrafyası olan, gazetecilik ve yayıncılık alanındaki faaliyetleriyle yerli düşüncenin gelişimine katkılarda bulunan ve 23 Mayıs 2017″de vefat eden Emre”nin de kendisi gibi mühendislik okumasına rağmen yayın dünyasının farklı kademelerinde görev yaptığını anlattı.
“Gençlere teşvik anlamında telif ödüyoruz”
Bulayır, genç yazarların eserlerinin ilk defa bir dergide yer almış olmasının onlar için aynı zamanda manevi bir tatmin de olduğunu vurgulayarak, “Tabii ki gençlere teşvik anlamında telif de ödüyoruz. Bu, onları çok mutlu ediyor. Mütevazı da olsa bir telif ödeyerek onları ödüllendirmiş oluyoruz, onlar için de bir harçlık olmuş oluyor.” dedi.
İMH Kültür Sanat ve Yayınlar Komisyonunun faaliyetlerine de değinen Mehmet Bulayır, İnsicam dergisinin 4 yıldır her ay dijital olarak yayınlandığını, “Gazze”, “Rasim Özdenören” ve “Cahit Zarifoğlu” gibi temalı özel sayılar yaptıklarını ve derginin 50. sayıya ulaştığını aktardı.
Bulayır, şimdiye kadar 300″e yakın yazarın İnsicam dergisinde eserinin yayınlandığı bilgisini vererek, “Web sayfası ayda 3 bin kadar izleme alıyor ve bu oldukça iyi bir rakam. Dijital olmanın bir diğer avantajı da dünyanın her yerine ulaşması. İzleme verilerine baktığımızda Avusturya, Almanya, Yeni Zelanda, Kuzey Makedonya, Arnavutluk, ABD ve dünyanın farklı ülkelerinden dergiye ulaşıldığını görüyoruz. Bu, bizi mutlu ediyor. Basılı bir şeyi oralara ulaştırmak çok zor hatta imkansız ama dijital olarak dünyanın her yerine ulaşabiliyor.” görüşünü paylaştı.
Sürgün dergisinin de dijital olarak yayınlandığını, aylık 2 bin civarında izleme aldığını, yazarlara ve sponsorlara göndermek üzere çok az sayıda basıldığını belirten Bulayır, komisyonun bir diğer çalışma alanının da kitap yayıncılığı olduğunu, geçen yıl yayına başlayan Şecere Yayınlarının 6 eseri okuyucuyla buluşturduğunu kaydetti.
“Genç arkadaşların kalemleri çok güçlü”
Sürgün dergisi editörü Amine Kübra Coşkun, 9. sayıdan itibaren ekibe katıldığını dile getirerek, “Genç yazar arkadaşların kalemleri çok kuvvetli. Bir yazıyı okuduğumda, yazarın ismini görmeden kimin kalemi olduğunu anlayabiliyorum.” dedi.
Coşkun, dergide belirli bir yazar havuzu bulunmadığını, isteyen her genç yazarın yazı gönderebileceğini belirterek, “Genç arkadaşlarımız heyecanlılar, yeni sayımızın temasını paylaştığımızda özellikle öykü yazarlarımız hemen “Şunu mu yapsak, bunu mu yapsak?” diyorlar. Bir öyküyü kurgulamak, bir de sınırlı sayıda kelimeye onu hapsetmek çok zor bir süreç. Yazar arkadaşlarımızdan çok memnunum. Yeni gelecek arkadaşlara da kapımız sonuna kadar açık.” şeklinde konuştu.
Gençlerden karamsar değil, umut dolu eserler beklediklerini ifade eden Coşkun, “Gençlere güzel kapı açmak istiyoruz çünkü aydınlık gelecek bu gençlerin elinde olacak.” görüşünü paylaştı.
“Mayıs”ta 12. sayımızla “Güneş” açsın istedik”
Coşkun, derginin mayıs-haziran için yayınlanan 12. sayı temasının “Güneş” olduğunu, tema seçim sürecinin yazarlarla yapılan samimi sohbetlerde belirlendiğini söyledi.
Derginin tasarımcısı Hanne Nur Özden”in çalışmalarını da anlatan Coşkun, “Tasarımcı arkadaşımızı tasarım konusunda özgür bırakıyoruz. Eserleri veriyoruz, okuyor ve sanatını konuşturuyor. Sanat, en kuvvetli araç. Gençlerin sesini sanatla duyurması çok kıymetli.” değerlendirmesini yaptı.
“Sürgün”de yazmak beni geliştirdi ve dönüştürdü”
Derginin yazarlarından Gözde Çimen ise “Sürgün ile tanışmam Bahariye Yazarlık Atölyesi derslerine katıldığım dönemde oldu. Genç yazarlara yönelik yeni edebiyat dergisinin çıkartılacağı, dergide yer almak isteyenlerin yazılarını gönderebileceklerine dair duyuru yapıldı. Ben de bunun üzerine derginin ilk konusu olan Sürgün dosyası için “İstanbul”dan Sürgün” adlı öykümü gönderdim ve kabul aldı.” dedi.
Çimen, yazım sürecinin kendisine çok büyük katkılar sağladığını söyleyerek, “Sürgün”de yazar olmak benim için çok geliştiren ve dönüştüren bir süreç oldu. Öykü ve denemelerimde benim de henüz keşfetmediğim taraflarım ve duygularım ortaya çıktı. Bu anlamda Sürgün”e çok şey borçluyum.” ifadelerini kullandı.
Dergiye gönderilen yazıları beğendiğini dile getiren Çimen, “Genç yazarlarda dikkatimi çeken şeyler birçok arkadaşımın ismini görmesem dahi kimin yazdığını anlamak oldu. Artık herkesin öne çıktığı bir tarz, bir alan oluşmaya başladı ve bazen başlığı görür görmez bu yazıyı bu arkadaşım yazmıştır diyebiliyorum. Her bir arkadaşım zamanla ilerlemek istedikleri alanda kökleşmeye ve kendini bulmaya başladı.” diye konuştu.
Genç yazarların seslerini duyurabilmeleri için bir edebiyat platformu sunan Sürgün dergisi, “www.surgun.net” web sayfasında ve sosyal medya hesaplarında okuyucuyla paylaşılıyor.
Şehnaz Fındık İnan”ın yazı işleri müdürlüğünü, Musa Yaşaroğlu, Ebubekir Dilekçi ve Ceyhun Balcı”nın alan editörlüğünü yaptığı, iki ayda bir yayınlanan derginin her sayısında görseller eşliğinde 20 civarında eser yer alıyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source: