Dengesiz ve adaletsiz büyüme devam ediyor

Dengesiz ve adaletsiz büyüme devam ediyor

Dün açıklanan 2024 yılı büyüme rakamları, “Türkiye ekonomisinin büyüdüğünü ama bunun dengesiz ve gelir adaletini bozarak gerçekleştiğini” gösterdi.

Özetle; 23 yıllık AKP iktidarının çoğunluğunda yaşadığımız gibi; sağlıksız büyüdüğümüz bir yılı daha geride bıraktık. 2025 yılındaki büyümenin geçen yıl olduğu gibi yüzde 3-3.5 arasında olması bekleniyor. Ancak özellikle emeğin milli gelirden aldığı paya bakarak, “gelir dağılımı tablosunun daha da kötüleşeceği” rahatlıkla söylenebilir.

2024’ün ikinci ve üçüncü çeyreğinde, küçük oranlarda daralan ekonomi son çeyrekte 1.7 oranında büyüdü. Dolayısıyla “üç çeyrek üst üste daralma olmadığı için resesyondan yırttık” diyebiliriz ama bunun bedeli olarak da enflasyonla yeterince mücadele edemedik.

Ekonomi yönetimi kişi başına milli gelirin 15 bin 463 dolara çıktığını hep tekrarlayacak. Daha önce 2013’te 12 bin 500 dolara çıktığımızı ve son 4 yılda rakamın 4 katına çıktığını söyleyip, övünecek.

Bunun gelişmiş ülke seviyesi olup olmadığı tartışma konusu. Ancak “hem milli gelir rakamı içinde göçmenlerin yer almaması, hem de kurlardaki aşırı değerlenme bu rakamı yüksek çıkaran önemli unsurlar” oldu. Ayrıca “Türkiye’nin artık dolar bazında da pahalı bir ülke” haline geldiği de açık.

EMEKLİ VE ASGARİ ÜCRETLİNİN GELİRİ

İktisatçılar yaklaşık 15 bin 500 dolara çıkan kişi başına gelir rakamının, emekli için 5.500 dolar, asgari ücretli için 8.100 dolar olduğunu hatırlatıyorlar.

Bu durum ekonomi büyürken, çoğunluğun yoksullaşmaya devam ettiğini, üst gelir grubundaki gelirin ise çok daha fazla büyüdüğünü açıkça gösteriyor.

Ekonomideki büyümenin dengesiz olduğunu gösteren rakamlardan biri sanayi üretimindeki artış. Sanayide üretim artışı yüzde yarımda kalırken, finans sektöründeki büyüme yüzde 5’e çıktı.

AKP iktidarlarında hep olduğu gibi; inşaat sektörü yüzde 9.3 ile en fazla büyüyen sektör oldu. Özetle; konuta dayalı, sanayisiz yani üretimsiz bir yılı daha geride bıraktık.

İhracata dayalı büyüme modeli yine çalışmadı. İhracat yüzde 0.9 oranıyla sınırlı artarken, talep olmadığı için ithalattaki düşüş yüzde 4.1 oldu.

Emeğin milli gelirden aldığı pay 2024 3. çeyrekte yüzde 36.2 iken son çeyrekte yüzde 35’e geriledi. Buna karşılık sermayenin aldığı pay, aynı dönemde yüzde 45.1’ten 46.9’a yükseldi.

ASGARİ ÜCRET İLK AYDA AÇLIK SINIRININ ALTINDA

43.3 trilyon TL’ye çıkan milli gelirle övünülecek ama gerçek hayat çok başka. Asgari ücretli 22 bin 104 TL olan 2025 yılına ilişkin ilk maaşını, şubat başında aldı. Şubattaki fiyat artışları ile birlikte, daha ilk ayda açlık sınırı ise 23 bin 500 TL civarına çıktı.

Birleşik Kamu İş şubat araştırmasında, açlık sınırının asgari ücreti 2 bin TL aşarak 24 bin 210 TL’ye çıktığını açıkladı. Sendikaya göre yoksulluk sınırı da 75 bin 342 TL oldu.

Türk-İş ise Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapılması gereken aylık gıda harcaması tutarı olan açlık sınırını 23 bin 324 TL olarak açıkladı. Gıdada aylık artış yüzde 5.39 olurken, 12 aylık artış yüzde 43.47, yıllık ortalama artış yüzde 57.73 olarak hesaplandı.

4 kişilik ailenin gıda harcamasını gösteren bu rakamın üzerine, giyim, konut, eğitim, sağlık gibi zorunlu harcamalar eklendiğinde ihtiyaç duyulan aylık gelir rakamı, yani yoksulluk sınırı 75 bin 973 TL’ye çıkıyor.

Bu rakamlar dengesiz ve sağlıksız büyümeyi açıkça gösteriyor. İktidar enflasyonla mücadele yerine yine büyümeyi seçti. Bunu yaparken de gelir dağılımını bozmaktan yine geri durmadı.

Source: Erdal Sağlam