Devletten, Abdullah Öcalan imzalı istek belgesi

Devletten, Abdullah Öcalan imzalı istek belgesi

Bölücü terör örgütü PKK’nın, “Medya Savunma Alanları” olarak isimlendirdiği yer Irak’ın Kuzeyinde bulunan kamplarına verdiği isimdir. Yani bildiğimiz medya ile bir ilgisi yok. Örgüt, 5-7 Mayıs’ta kongrelerini başarıyla yaptığını açıkladı. Terör örgütünün silah bırakması da dahil olmak üzere ne kararlar aldığı bilinmiyor. Gelişmeleri yakından izleyen bazı kaynaklar, örgütün kongresini yapmadığını, gelişmeler hakkında onları bilgilendirdiklerini belirtiyor.

Örgütün önden duyurduğu pazarlıkvari ve tehdit içeren açıklamaları da iktidar kanadında hoşnutsuzluk yarattı. Örgütün, silah bırakma ya da örgütün feshedilmesi dahil hiçbir açıklama yapmaması da, “Pazarlığın kızıştığı” yorumlarına yol açıyor.

ÖCALAN’IN KOŞULLARI

Örgütün, söylemek isteyip de henüz açıklamadığı çok önemli istekleri var. Yani sanılmasın ki Örgüt adına hiçbir şey istenmiyor. Bu isteklerin neler olduğunu Doğan Kitap’tan çıkan “APO Olayının Perde Arkası” kitabımdan, Abdullah Öcalan imzalı belgeden aktarıyorum:

“Bana imkanlar tanındığında örgütü yasal çizgiye çekmeye hazırım. Bu konuda devletimizin de üzerine düşeni yapması gerekir. Devletin üzerine düşen, iç barışı sağlayabilmek için gerekli olan yasal düzenlemeleri yapmaktır.

Bunların başında af yasası, dağda ve cezaevinde olanlar için onların topluma karışmalarını sağlayacak bir af yasası gelir. Ben, bu konuda üzerime düşen her türlü katkıda bulunmaya hazırım. Bize bağlı halkım ve örgütümü demokratik devletin ülkemizin hizmetine uyumlu hale getirme imkan ve gücüne sahip olduğumu söylüyorum. Tüm gücümle bu yönde çaba harcamaya hazırım.

PKK, küçümsenecek bir örgüt değildir. Benim, PKK üzerinde otoritem vardır. Ayrıca halk da beni çok tutmaktadır. Bana imkan verilirse PKK’yı demokratik sisteme uyarlamak çabalarımı geliştiririm. PKK’yı yasal çerçeveye çekerim. Silahlı çatışmaları sona erdiririm. Hatta dağdaki elemanları yasal çizgiye çekerim. Bu da, devletin yasal imkan tanımasıyla olur.”

İMAMOĞLU’NA YASAKLANIRKEN

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 31 yıl önce aldığı diplomayı “Yatay geçişte kurallara uyulmadığı” gerekçesiyle üniversite yönetim kurulu tarafından iptal edildi. Cezaevine konulan İmamoğlu’nun sosyal medya paylaşımlarını durdurmak için yasak üstüne yasaklar getirildi. Yani, İmamoğlu adına sosyal medya kullanımı yasaklanırken, Abdullah Öcalan, örgütüne telefonla bağlanıp talimat veriyor!

Bu ilginç durumu iktidara yakın yayın organlarından öğreniyoruz. Haberlere göre Abdullah Öcalan, “Kuzey Irak’ta toplanan teröristlere hitap etmek için İmralı cezaevinden telefonla bağlanmış.” Cezaevinde kendisine ayrıcalıklı uygulamalar başlatıldığı, sekreteryasının oluşturulduğu, yönetmelikte öngörülenden daha fazla açık havada kaldığı belirtiliyor. Ziyaretçilerinin de çok olduğu belirtiliyor. Onların kim olduğunu bilmiyoruz.

Adalet Bakanlığı yetkililerine sorduğumuzda, bunların doğru olmadığını belirtiyorlar. Ancak Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, bu iddialarla ilgili açıklama yapmaması nedeniyle yazılanların doğru olduğu görüşü de yaygın. İmamoğlu susturulurken, Öcalan’a yönetmelikte olmayan ayrıcalıklar tanındığına ilişkin haberler de şaşırtıcı oluyor.

EVET, SORULAR ÇOK

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, silahların gömülmesini değil, teröristlerin silahlarıyla birlikte gelip teslim olmalarını istiyor. Kahraman Türk silahlı Kuvvetleri’nin, Irak Kuzeyinde bulunan üsleri var. Gidip oradaki askerlerimize silahlarıyla birlikte teslim olmaları da mümkün.

Geçmiş dönemde de, Devlet “Pişmanlık Yasası” çıkarmıştı. Bu yasadan yararlanma süresini sekiz kez uzatmıştı. Kanundan yararlanan teröristler çok ağır suç işlemediyse cezaevinde yatmadan tahliye ediliyordu. Şimdi de “Etkin Pişmanlık” hükümlerinden yararlanma yolu açılabilir. Evet, bunlar konuşuluyor ama örgütle ilgili sorular da eksik olmuyor.

Örgüt yalnız dağda değil, şehirlerde de “milis yapılanmaları” var. Örgütün en büyük gelir kaynaklarının da devletin resmi belgelerine göre uyuşturucu nakli ve dağıtımı olduğu belirtiliyor. Gelişmeleri yakından izleyen eski Milletvekili Aytun Çıray’ın soru listesinden de bazı alıntılar yapalım:

-YPG/PKKda silah bırakacak mı? Karşılığında Anayasa değişikliği için şartları ne?

-PKK’nın silah envanteri biliniyor mu? Nereye, kime teslim edecekler?

-Suriye’de YPG’ye katılan PKK’lılar ve YPG/PKK’lılar ne yapacak?

-Avrupa’da ticari zincirler kuran PKK ne yapacak?

-PKK dünyanın üçüncü büyük narko-terör örgütü. Bundan vazgeçecek mi?

-PKK’nın çatı örgütü KCK ne olacak?

-Bu iş madem bu kadar kolay çözülecekti yıllarca hiçin beklendi? Bu dönemde verilen şehitlerimiz boşuna mı?

-Batılıların Abdullah Öcalan’ı Mandela’ya dönüştürmesi nasıl önlenecek?

Altay Paşa’dan uyarı

Emekli Korgeneral Altay Tokat, Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı olarak görev aldı. Sınır ötesi operasyonları yönetti. Gelinen süreçle ilgili şu değerlendirmede bulundu:

“Son dönemde bazı insanlar PKK-PYD bölücü terörü hakkında yetersiz ve teorik bilgilerine dayanarak bilinçli ya da bilinçsiz PKK’nın siyasi uzantısı olan DEM Partiyi Kürt partisi olarak tanımlıyor. Bu mantıkla, Kürt kökenli vatandaşlarımızın tamamı terörist olarak töhmet altında bırakılıyor. Bu yaklaşım bölücü mihrakları sevindirmekten başka bir işe yaramıyor.

PKK, teröristlerden, milislerinden ve sempatizanlarından oluşur. DEM Partisine yakınlık duyanlar ve ilişki kuranlar, PKK ile savaşmış, şehit, gazi ve kahramanlardan meydana gelen dört milyonu aşkın seçmenden kesinlikle destek göremez. Bu ruhu herkes anlayamaz. Hatırlatıyorum.”

Geçmişte PKK sıkça “Ateşkes” ilan ediyor, bu süreci kadro, araç-gereç ihtiyaçlarını gidermek için kullanıyordu. İyice sıkışan örgütün benzer bir oyun içinde olup olmadığı üzerinde de geçmişten ders alıp önemle durulmalı.

Source: Saygı Öztürk