Dikkatini çekmek için en iyi yöntem
Viyana Veterinerlik Üniversitesi’nden araştırmacılar bize bu konuda önemli tüyolar veriyor.Proceedings of the Royal Society dergisinde yayımlanan yeni bir çalışma, köpeğinizin dikkatini çekmenin ve odaklarını yönlendirmenin en başarılı yolunu şöyle aktarıyor: İstenen nesneye işaret edin ve doğrudan köpeğinize bakın.Christoph J. Völter liderliğindeki araştırma ekibi, ödül bulma deneyi sırasında gözlerinin nereye yöneldiğini kaydetmek için toplam 20 köpeği kameralarla donatmış. 8 melez köpek, 4 terrier, 2 Avustralya çoban köpeği, 2 kaniş, 1 collie, 1 retriever, 1 Alman çoban köpeği, 1 de Rodezya sırtlan köpeği varmış.Yöntem şu: Bir kişi, iki kaptan birine bir ödül saklayacak ve ardından köpeğe ödülün hangi kapta olduğunu işaret etmek için farklı ipuçları kullanacak. İpuçları arasında işaret etme, kaba bakma, ona doğru bir top atıyormuş gibi yapma ve işaret etmeyi bakmayla birleştirme yer alıyor.Sonuçlar oldukça ilginç: Kişi hem doğru kâseye işaret ettiğinde hem de baktığında, köpekler ödülü bulmada önemli ölçüde daha başarılı olmuş.ELİNİZLE İŞARET EDİP ONA BAKINAraştırmacılar, köpeklerin bakışlarının genellikle kişinin yüzünden eline ve ardından doğrudan ödülün bulunduğu kâseye kaydığını belirtiyor. Bu net akış, birleşik ipuçlarının köpeklerin dikkatini etkili bir şekilde amaçlanan hedefe yönlendirdiğini gösteriyor.Sadece işaret etmek bile köpekleri ele doğru bakmaya yöneltmiş ama bakışlarını belirli kâseye yönlendirmede o kadar etkili olamamış. Benzer şekilde, sahte top atışı, köpeklerin genellikle o yöne bakmasını sağlasa da ödül içeren kâseye odaklanmış bir bakışa yol açmamış. Bunun yerine, pes edip kişiye geri dönmeden önce hızla görünmez topu aramışlar.Yani köpeğimize gitmesi gereken yönü işaret edip bir de ona doğru bakarsak bu onları yönlendirmede bizi başarıya ulaştırıyor.Bu da daha net iletişimin, daha etkili eğitimin ve daha güçlü bir bağın anahtarı olabilir. JAPON ROMANLARINDA NEDEN ÇOK KEDİ VAR Bu sorunun cevabını Japon dergisi Metropolitan aramış.Japon hikâye anlatımında benzersiz ve güçlü bir yere sahip olan kedilere, Japon romanlarının pek çoğunda denk gelmek mümkün. Haruki Murakami’nin ya da Hiro Arikawa’nın hangi kitabını karıştırsanız bir kediyle karşılaşırsınızDergiye göre bunun en önemli sebeplerinden biri Japonya’nın kedilerle olan köklü kültürel bağı. Yazıdan aktarayım: “Japon kültürel anlatımı doğaüstü kedilerin hikâyeleriyle doludur. Ülkenin dört bir yanındaki vitrinlerde görülen çağıran kedi maneki-neko, şans ve refahın sembolüdür. Kediler bağımsızlıkları ve gizemli auralarıyla saygı görürler ki bu özellikleri romanlara çok uygundur. Bunun da ötesinde, Japon kurgusunda kediler genellikle hafıza, kayıp ve rahatlık sembolüdür. Takashi Hiraide’nin Misafir Kedi’sinde kahraman, değişim ve belirsizlik döneminde teselliyi ziyarete gelen bir kedide bulur. Bu kitaplar, Japonların “mono no aware” kavramına, yani “yaşamın geçici doğasına karşı duyarlılığa” dayanıyor.”Biz de kedileri çok seviyoruz, edebiyatımızda da bu izi görmek mümkün. Umarım bu izler artar.OKUR FOTOSU ÇEVİK MELEK Okurumuz Banu Çakır, kedisi Melek’in fotoğrafını şu notla iletmiş: “Melek bir haftalıkken yağmurda sokakta bulduğum bir kedi. Sayısız oyuncağı varken, çoğu zaman bir üzüm ya da fındık ile oynamayı tercih ediyor, boyunun üç katı atlayarak topu tutabiliyor. Hayvan sevgisini yaymaya devam edin lütfen. Teşekkürler.” Melek’in güzelliği karşısında büyülendiğimi söyleyeyim en başta. Sonra da okurumuza teşekkür edeyim övgüsü için. Okurumuza ve Melek’e tüm sevdikleriyle upuzun sağlıklı bir ömür dilerken sizden de kedinizin, köpeğinizin fotoğrafını bekliyorum.NOT: Kediniz ya da köpeğinizin fotoğrafını #dünyagüzeli etiketiyle ve Hürriyet’ten bahsederek sosyal medyada paylaşın ya da sdemirel@hurriyet.com.tr adresine mail atın, seçip paylaşalım…
Source: Serhat Demi̇rel