Düşün çocukların yakasından!

Düşün çocukların yakasından!

İktidar zorunlu eğitimi kısaltma çabası içinde ya, MÜSİAD (Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği) durur mu, başkan Burhan Özdemir anında AKP’nin imdadına yetişti ve yeni bir model önerdi. Eh, ne de olsa AKP’nin eski Düzce milletvekili aday adayıydı! Özdemir, Yeni Şafak ’ta yayımlanan habere göre, çocukların işgücüne daha erken katılması gerektiğini ve böylece nitelikli eleman açığına çözüm bulunabileceğini söylemiş; “Her çocuk aynı akademik başarıyı gösteremez. 12 yıllık kesintisiz eğitim sistemi çok yanlış bir uygulama. Ülkeye herhangi bir faydası yok. Gençlerimiz işgücüne daha erken katılmalı. Eğitim zorunluluğu esnetilmeli, öğrenciler pratik becerilerle piyasaya daha hızlı adapte olmalılar” demiş. Yani diyor ki çocuklar okula gideceğine, “piyasaya” girsin! Eğitimin önemini yadsıyan, çocukları “işgücü” olarak sömürüye açık hale getirecek bir görüştür bu. Eğitimin kalitesizliği ve dincileşmesi çok ciddi bir sorun ancak çocuklara verilen eğitimin yalnızca “akademik başarı” ile ölçülmesi de ayrı bir sorun. İyi bir eğitim alan her çocuk, iyi bir insan olma yolunda gereken kültürü kazanarak hayata çok önemli bir adım atarak başlar. Çocuğun aile içinde aldığı eğitim kadar, okulda aldığı eğitim, öğretmenleri ve diğer öğrencilerle yaşadığı ilişkiler, sosyalleşme de bir çocuğun geleceğini tümüyle etkiler. ÇOCUK İŞÇİLİĞİ ARTARKEN… Üstelik temel bir çocuk hakları ihlali olan çocuk işçiliğinin, Türkiye’de giderek arttığı bir dönemin içindeyiz. Eğitim-İş’in 2025 tarihli raporuna göre, Türkiye’de 2015-2024 yılları arasında yani son on yılda en yüksek çocuk işçilik oranı yüzde 22.3 ile 2024 yılına ait. Yalnızca 15-17 yaş aralığındaki çocuk işçi oranlarını veren TÜİK’e göre, bu oran 2020-2024 arasında her yıl artış göstermiş. Raporda, TÜİK ve Milli Eğitim Bakanlığı verileri kullanılarak açıklanan bilgiye göre, 2024’te tüm çocukların dahil edilmesiyle ulaşılan çocuk işçi sayısı yaklaşık bir milyon! Mesleki eğitim adı altında piyasanın çocuk işçi sömürüsüne ortak olunan mesleki eğitim merkezlerindeki (MESEM) öğrencilerin dahil edilmediği çocuk işçilere (15-17 yaş), bir de halihazırda MESEM’e kayıtlı çocukların eklenmesiyle sayı bir milyonu geçiyor. Ekonomideki yıkımın insanları açlıkla sınadığı bu dönemde, çocuklar “evin gelirine katkıda bulunmak” için çalıştırılırken İSİG verilerine göre 2013- 2024 döneminde en az 742 çocuk; 2025’in ilk iki ayında ise 9 çocuk işyerlerinde çocuk işçi cinayetleri sonucu hayatını kaybetti. ÇOCUKLARI KORUMAYAN TOPLUMLAR AYAKTA KALAMAZ Zorunlu eğitimi kısaltarak çocukların “i‏şgücü olarak piyasaya girmesini” önermek, sınırsız sermaye birikimini öngören, ahlaki boyutu devre dışı bırakarak maksimum fayda ve sınırsız kazanç sağlamak isteyen kapitalistlerin savunacağı bir sömürüdür ve bunu da kapitalist ruha sahip MÜSİAD gibi iktidar payandası bir örgüt savunur ancak! Türkiye’deki temel sorun, eğitimdeki pespayeleşme ve tarikatların cenderesindeki dincileşmedir; çözüm ise derhal bilimsel, çağdaş ve laik bir eğitim sistemine geçilmesidir. Çünkü “Vatan‎ı korumak, çocuklar‎ı korumakla baş‏lar” diyen Atatürk’ün yolundan şaşanlar, piyasalaştırılan eğitimdeki yıkıcı faaliyetlerini sürdürürken çocukları da hunharca harcamaya niyetli!

Source: Zülal Kalkandelen