Yazı işçisi Orhan Kemal – OLCAY BAĞIR
Esmer, zayıf, orta boylu, bıyıklı, fötr şapkalı bir adamdır Orhan Kemal. Kendi deyişiyle “betonunda bile ot biten bereketli Çukurova toprakları”nda doğdu. Yıl 1914, eylülün 15’inde. Gerçek adı Mehmet Raşit Öğütçü’dür, beş çocuk babasıdır. Kaleminden başka kaybedecek bir şeyi olmayan bir yazı işçisidir. “SEN KİMDEN YANASIN DELİKANLI?” En iyi dostlarından biri olan, bir başka edebiyat devi, yazı ustası Yaşar Kemal’le hapis sonrası tanışırlar Adana’da, yıl 1943. Ortak bir arkadaşları tanıştırmıştır onları. Orhan Kemal düz yazıya yönelmiştir ancak o yıllar Yaşar Kemal şiire gönül düşürmüştür. Yazdıklarını Orhan Kemal’e okur sık sık. Bir keresinde yine okur bir şiirini. Anlatsın Yaşar Kemal: “Dinledi. ‘İyi, iyi… Güzel.’ dedi. Beni şöyle bir tepeden tırnağa süzdü. Gözleri yırtık ayakkabılarımın üstünde bir süre durdu. Keskin bıçak gibi sert bir sesle ‘Allah aşkına söyle delikanlı, sen kimden yanasın?’ diye sordu. O gün Adana istasyonuna gittik. Adana istasyonu bir yırtık pırtık insan pazarıdır. Binlerce insan gece gündüz, toprak gibi, o istasyonda kaynaşır durur. İstasyonun önü o zamanlar boştu. Her gün o düzlükte on beş, yirmi köy kalabalığı hasta sayrı, sıtmalı, kaynaşır dururdu… Üstleri başları paramparça binlerce insan… Hayvan hayatından daha aşağı bir durumda… Bir içimlik suya muhtaç insanlar… Orta Anadolu’dan dimdik gelmiş, Çukurova’da hastalanmış, sıtmadan zangır zangır titreyen insanlar… Orhan: ‘Bak’ dedi, ‘Şair arkadaş bunlardan yana mıyız, Temir Ağa’dan yana mı?’ Kimden yana olmalıydık? Orhan’ın sözleriyle her şey dank etmişti kafama. İşte o gün orada, Adana Garı’nın önünde kararımı verdim, kimden yana olmam gerektiğine. O gün bugündür de kararımdan hiç geri dönmedim.” O yıllarda Adana’da sürgünde olan Arif-Abidin Dino kardeşlerle de buluşur, sohbet ederler. Dino kardeşler kitaplar verir onlara, resimden, edebiyattan, sanattan, siyasetten, Çukurova insanından konuşurlar bir araya geldikçe. Nâzım’ın hücresinden sonra burası ikinci bir kültür okulu olur Orhan Kemal’e. İsim bile bulmuşlardır kendi aralarında: “Adana Akademisi.” “NASIL YAŞADIKLARINDAN HABERİM YOK” Orhan Kemal’e göre edebiyat, dünyayı değiştirmenin araçlarından biriydi. Kendi sözleriyle o “insanlığın, insanlık tarafından, insanlık için yönetilmesi çabası adına” sanat yapsa da edebiyatın çok işlevselliğini hiçbir zaman göz ardı etmemiştir. Onun kitapları okurunu biçimlendiren, onların dünyasında iz bırakan kitaplardır. Usta, eserlerinde hep yoksul insanları, işçileri, yaşam koşullarının zorluklarını anlatıp komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle 1956 yılında kovuşturmaya uğrar. Hâkim, Orhan Kemal’e bu durumun nedenini sorar. Usta ise “Ben gerçekçi bir yazarım. En iyi bildiğim konuları anlatırım. Varlıklı yurttaşların yaşayışlarını bilmiyorum, nasıl yaşadıklarından haberim yok” der ve beraat eder. “İNANDIĞIM DOĞRULARIN ADAMI OLDUM” Orhan Kemal, Bulgar Yazarlar Birliği’nin çağrısı üzerine gittiği Sofya’da, tedavi gördüğü hastanede 1970 yılında aramızdan ayrıldı, günlerden 2 Haziran’dı. Ustası Nâzım Hikmet gibi sıcak bir haziran günü ölmüştü. Yatırıldığı hastanede ölümünden bir gün önce hekimlerden aldığı kâğıda “İnsan dediğin birden ölmeli. Her şey birden bire olmalı… Böyle ölmek isterim, kimseye muhtaç olmadan… Eşe dosta selam. İnandığım doğruların adamı oldum, böyle yaşadım. Karınca kararınca bu doğruların savaşını daha çok sanatımda yapmaya çalıştım. Kursağıma hakkım olmayan bir tek kuruş dahi girmemiştir” yazmıştı. OLCAY BAĞIR YAZAR
Source: Olaylar Ve Görüşler
Yeni yönetime başarılar
Geçtiğimiz günlerde derneğin 26. Olağan Genel Kurulu, Yapı Kredi Kültür ve Sanat Merkezi’nde geniş katılımla gerçekleşti. Yayıncılık sektörüne ve Türkiye Yayıncılar Birliği’ne katkılarından dolayı yayıncı Erol Ulu, Erol Erduran adına Öner Ciravoğlu, İnci Asena adına Esra Alkan, Hüseyin Necip İnselel adına Cihan İnselel, Zeynep Tomurcuk Erzik ve Hasan Özer adına Kaan Özer’e onur plaketleri verildi. Genel kurulda dernek üyeleri tarafından, 2025-2027 yılları arasında görev yapacak yeni yönetim kurulu da seçimle belirlendi. 27’nci dönemde görev yapmak üzere Kenan Kocatürk, Servet Düz, Batu Bozkurt, Nazlı Berivan Ak, Gülgün Çarkoğlu, S. Baha Sönmez ve Erkan Akpınar Yönetim Kurulu’na seçildiler. Yeni yönetime başarılar diliyorum. Özellikle okuma kültürünün geliştirilmesi için yapacakları çalışmaları yakından takip edeceğim.Sofya’dan gelen “Elektra”Geçen perşembe akşamı Atatürk Kültür Merkezi – Türk Telekom Opera Sahnesi’ndeydim. Orada olduğum için şanslıydım.Bulgaristan’ın başkenti Sofya’dan gelen topluluk, Richard Strauss’un eseri “Elektra” operasını sahneledi. Yunan trajedisinin yer aldığı en güçlü eserlerden biri olan “Elektra”, intikam, adalet ve aile bağları gibi temaları büyük bir dramatik güçle işler.Hugo von Hofmannsthal tarafından kaleme alınan librettosu, Sophokles’in klasik tragedyasından uyarlanmış olup; besteci Richard Strauss’un modern ve etkileyici müzik diliyle birleşerek sahnede adeta bir psikolojik gerilim atmosferi yaratır. Eserin rejisörlüğünü, Plamen Kartaloff üstleniyor. Strauss’un katmanlı müziği, Kartaloff’un çarpıcı sahne yorumuyla birleşerek seyirciye unutulmaz bir opera deneyimi sunuyor. Sofya Opera ve Balesi Orkestrası’nı deneyimli şef Evan-Alexis Christ yönetiyor.Modası ve zamanı geçmeyecek bir kitapBahar Yılmaz’ın beş yıllık bir süreçte hazırladığı ve pastacılık konusunda Türkçe dilinde hazırlanmış en kapsamlı yayın olan “Pastacılık 101” Remzi Kitabevi’nden yayımlandı. Uzun yıllar gastronomi bölümlerinde aşçılık kategorisinin altında okutulan pastacılık, günümüzde başlı başına bir alana dönüşmesi nedeniyle artık ayrıca okutulmaya başladı. Ancak Türkiye’de bu konuda ciddi bir literatür ve başvuru kaynağı eksikliği bulunuyor. Bahar Yılmaz eğitimi, deneyimi ve araştırmaları sonucu hazırladığı “Pastacılık 101”le Türkiye’de pastacılık eğitimi alan öğrencilerin büyük literatür eksikliğini kapatmayı ve bu işin meraklılarına kapsamlı bir kaynak sunmayı amaçlıyor. “Pastacılık 101”, modası ve zamanı geçmeyecek bir kitap olmaya aday.“Emine Işınsu Roman Ödülü” Hülya Demir’eHülya Demir’in, “Bilinmeze Doğru” adlı eseri, “2025 Emine Işınsu Roman Ödülü”ne değer bulundu. Türk edebiyatının ünlü kalemi Emine Işınsu adına ikinci kez düzenlenen “Roman Ödülü” için başvuruda bulunan 269 eser değerlendirildi. Ödül Tertip Komitesi başkanlığını merhum Işınsu’nun eşi Prof. Dr. İskender Öksüz yaparken, komitede Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr. Bilge Ercilasun, Prof. Dr. Belkıs Altuniş Gürsoy, Prof. Dr. Nazım H. Polat ve şair-yazar A.Yağmur Tunalı yer aldı.Bilgiyle beslenen mutfak vizyonuİstanbul’un sofistike lezzet duraklarından biri olan Sapa İstanbul, yalnızca menüsüyle değil, arkasındaki bilgiyle de büyüyor. Mekân bünyesinde yer alan ve nadir eserlerden oluşan özel kitap arşivi, mutfak ekibine yalnızca tarif değil; ilham, tarih ve derinlik sunuyor. Bu arşiv, yemeğin ötesinde bir kültürü, bir coğrafyayı ve bir hafızayı taşıyor. Şef Ümit Dere ve ekibi, menülerini oluştururken yalnızca malzemenin değil, geleneğin ve anlamın da izini sürüyor. Sapa İstanbul’un fiziksel dokusu da sunduğu lezzetler kadar dikkat çekici.Kim Ne Okuyor?◊ Umur Talu, Francesca Rigotti’nin “Küçük Şeylerin Felsefesi” adlı eserini okuyor.◊ Tolga Gümüşay, Haruki Murakami’nin “Mesleğim Yazarlık” adlı eseri okuyor. ◊ Hale Soygazi, Nurcan Soysal’ın “Yok Zamanı” adlı eserini okuyor.◊ Ayşe Azizoğlu, Tuğba Şengül Lik’in “Ekranın Ardında Kaybolan İnsan” adlı eserini okuyor.
Source: Sayım Çınar