Ege ve Akdeniz’deki deniz yetki alanları için Atina ve Ankara eşzamanlı harita yayımladı: Mavi Vatan vurgusu
Doğu Akdeniz ve Ege’deki deniz yetki alanları konusunda uzun zamandır ihtilaf (anlaşmazlık) yaşayan Yunanistan ve Türkiye’de eşzamanlı olarak iki harita yayımlandı. Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Yunanistan tarafından AB mevzuatı gereği ilan edilen “Deniz Mekansal Planlaması”nda (DMP) belirtilen alanların bir kısmının, Ege Denizi’nde ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin deniz yetki alanlarını ihlal ettiği belirtildi. Türkiye’nin haritasında resmi bir deniz yetki alanı belirtilmese de Türkiye ile Yunanistan’ın ortay hat uyarınca deniz sınırı çizildi. Yunanistan’dan, Doğu Akdeniz ve Ege başta olmak üzere deniz yetki alanlarında uzun süredir Ankara ile devam eden tartışmaların ortasında yeni bir planlama hamlesi geldi. Dün kamuoyuna duyurulan ve “Ulusal Deniz Mekânsal Planlama Stratejisi” (?????) olarak adlandırılan girişimle birlikte, ülkenin tüm deniz sahaları kapsamlı bir haritalama ve kullanım planlamasıyla açıkladı. Avrupa Birliği’nin 2014/89 sayılı direktifine uygun olarak hazırlandığı belirtilen haritada Meis adası MEB (Münhasır Ekonomik Bölge) sınırları içerisinde yer aldı. Belgede Yunanistan’ın kıta sahanlığı ve MEB sınırlarına ilişkin vurgular dikkat çekti. Planın uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS) uyarınca hazırlandığı öne sürülerek, İtalya ve Mısır ile yapılan anlaşmaların dâhil edildiği görüldü. ‘HUKUKİ SONUÇ DOĞURMAYACAK’Dışişleri Bakanlığı, Atina’dan yayımlanan haritaya ilişkin açıklama yayımladı. Açıklamada Yunanistan tarafından AB mevzuatı gereği ilan edilen “Deniz Mekansal Planlaması”nda (DMP) belirtilen alanların bir kısmının, Ege Denizi’nde ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin deniz yetki alanlarını ihlal ettiği vurgulanarak, “Yunanistan’ın tek yanlı tasarruflarının ve iddialarının ülkemiz açısından hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağını bir kez daha vurguluyoruz. Ege ve Akdeniz gibi kapalı ya da yarı kapalı denizlerde tek taraflı tasarruflardan kaçınılması gerektiğini, uluslararası deniz hukukunun söz konusu denizlerde kıyıdaş devletler arasında çevre konuları dahil iş birliğini teşvik ettiğini, bu bağlamda ülkemizin Ege Denizi’nde Yunanistan’la iş birliğine her zaman hazır olduğunu hatırlatıyoruz. Söz konusu tasarruflar ve oldubitti teşebbüsleri ülkemiz açısından dün olduğu gibi bugün ve yarın da hiçbir hukuki sonuç doğurmayacaktır. Türkiye, Yunanistanla ilişkilerinde her iki tarafın da sürdürmek istediği ruhu yansıtan 7 Aralık 2023 tarihli Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk Hakkında Atina Bildirgesi çerçevesinde sorunların uluslararası hukuk, hakkaniyet ve iyi komşuluk temelinde çözümü için samimi ve kapsamlı bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğine dair tutumunu muhafaza etmektedir. Ülkemizin hazırladığı Deniz Mekansal Planlaması da UNESCO ile Birleşmiş Milletler’in ilgili birimlerine iletilmektedir” denildi. RESMİ DENİZ YETKİ ALANI SINIRI OLUŞTURULMADIYunanistan’ın Doğu Akdeniz ve Ege’deki hak iddialarını kurumsal belgelerle destekleme sürecinin bir parçası olarak görülen planla eş zamanlı bir şekilde ise Ankara’da Deniz Mekansal Planlama çalışmaları yürütülmeye devam ediyor. Türkiye’nin çevre denizlerindeki hak ve menfaatlerini korumak; denizlerdeki faaliyetlerinin çevresel etkilerini daha iyi değerlendirmek amacıyla yıllar önce başlatılan Deniz Mekansal Planlama (DMP) çalışmaları son aşamaya geldi. Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi (DEHUKAM), Türkiye’nin çevre denizlerinden azami yararlanmasını hedefleyen Deniz Mekansal Planlamasına (DMP) ilişkin ilk akademik çalışmayı önceki gün yayımladı. Haritada, Ankara’nın DMPsi kapsamında çevre denizlerinde karasularının da ötesine geçerek ekonomik, bilimsel ve askeri faaliyetler için planlamalar yapıldı ve bu faaliyetler için belirli alanlar tespit edildi. Çalışmaların, Avrupa Birliği’nin (AB) konuya ilişkin müktesebatıyla uyum kapsamında yürütüldüğü açıklandı. Haritada Yunanistan ile Türkiye’nin sınırı da çizilirken buna karşın haritanın ‘resmi bir deniz yetki alanı’ sınırı oluşturmadığı vurgulandı.‘ORTAY HAT SINIR ALINDI’Çalışmaya ilişkin Cumhuriyet’e değerlendirmede bulunan Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve DEHUKAM baş araştırmacısı Prof. Dr. Yücel Acer, DMP’nin denizlerde yürütülen turizm, enerji, araştırma ve savunma faaliyetleri de dahil olmak üzere tüm faaliyetlerin daha etkin yürütülmesini ve deniz çevresinin de korumasını amaçladığını belirterek, “Türkiye üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke. Karadeniz’de komşu ülkelerle MEB sınırlarımız belli. Türkiye, Doğu Akdeniz’de 2020 yılında Birleşmiş Milletler’e kendi kıta sahanlığının ne olduğuna ilişkin bir harita gönderdi. Ege’de Yunanistan ve Türkiye’nin üzerinde anlaştığı herhangi bir deniz sınırı yok ama Türkiye burada iki ana karanın ortay hattını esas alan bölgenin kara suları dışında geriye kalan bölgenin sınır olması fikrinde. Bu harita, açık deniz alanlarında ne tür faaliyetler yürütülebileceğini gösteriyor. Avrupa Birliği ve başka kurumlarda Ege ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye neredeyse hiç kıta sahanlığı ve MEB bırakmayacak şekilde, adalarla Türk karasının eşit uzaklık çizgisini esas alan haritalar yayımlanıyor. Oysa iki ülke de herhangi bir sınırda anlaşmış değil. Türkiye’nin talep ettiği deniz alanı aslında Ege Denizi’nin ortasından geçen, iki ana karadan geçen ortay hattın sınır olması yönünde. Türkiye’ye hiçbir alan bırakmayacak yaklaşımlar Türkiye’nin görüşlerini zayıflatmaya, sıkıştırmaya çalışan eylemler” dedi. ‘TÜRKİYE NEZDİNDE BAĞLAYICI DEĞİL’DEHUKAM Müdürü Dr. Mustafa Başkara ise, “Biz DEHUKAM olarak haritayı ilgili bakanlıklarla eşgüdüm içerisinde çalıştık. Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında ifade edilen harita çalışması da bizim çalışmamızla paralel bir düzlemdeki haritadır. Buna yönelik resmi girişimler Dışişleri Bakanlığımız aracılığıyla BM nezdinde yapılacaktır. Yunanistan, AB direktifleri çerçevesinde bu haritayı yayımladığını ifade ediyor. Türkiye’nin denizlerdeki egemenlik hak ve yetkilerini tamamen ihlal eden bir çalışma ortaya koyduğunu görüyoruz. Bu çalışma Türkiye nezdinde herhangi bir bağlayıcılık doğurmadığı gibi uluslararası hukuka uygun da değildir. Bizim çalışmamızda Ege Denizi’nde Yunanistan ve Türkiye arasında ana karalar arası ortay hat çalışması Türkiye’nin de on yıllardır savunduğu şekilde, uluslararası hukuk temelinde literatüre ve yargı kararlarına uygun bir şekilde yapılmıştır” ifadelerini kullandı. ‘YUNANİSTAN DENİZ YETKİ ALANI İLAN ETTİ ANLAMINA GELMEZ’DMP haritasının herhangi bir şekilde deniz yetki alanı belirtmediğini anımsatan Başkara, “Yunanistan böyle bir harita yayımladı diye deniz yetki alanı ilan etti anlamına gelmemektedir. Türkiye açısından da bizim yaptığımız çalışma akademik bilimsel temelli, denizlerdeki faaliyetlerin ortaya koyulduğu bir çalışmadır. Mavi vatanı somutlaştırma, derinlemesine inceleme ve bu alanlardaki faaliyetleri sürdürülebilir kılma öncelikleriyle sektörler arası eşgüdümün denizlere bir yansımasıdır. Ege Denizi’nde iki ülke arasındaki ortay hat çizgisi bu çalışmanın dış sınırını oluşturdu” değerlendirmesinde bulundu.AVRUPA BİRLİĞİ DE ÖYLE GÖSTERDİGeçen yılın Kasım ayında Avrupa Komisyonu, Yunanistan’ın deniz yetki alanlarını gösteren bir harita yayımlayarak Meis (Kastellorizo) Adası da dahil olmak üzere tüm adaların tam Yunanistan adına yasal yetkiye sahip olduğunu açıklamıştı. Buna karşılık Türkiye Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yayımlayarak, “Ege ve Kıbrıs’taki haklarımızı korumak için gerekli tüm önlemleri alacağız” ifadelerini kullandı.MEB’İN DEKLARE EDİLMESİ GEREKKıta sahanlığı kıyı ülkeleri için ilan edilmeksizin doğal bir hakken, MEB’in ise uygun biçimde ilan edilmesi ve BM’ye deklare edilmesi gerekir. Kıta sahanlığı deniz üzerinde ve altındaki cansız kaynakların haklarına ilişkin haklar sağlarken MEB tüm Kıta sahanlığı haklarına ek olarak kıyı devletine Kıta sahanlığı bölgesinde bulunan canlı doğal kaynakların araştırılması, işletimi, korunması gibi yönetimi konusunda ekonomik kazanç kazanım oluşturacak egemen haklar sağlamaktadır.
Source: Doğa Öztürk