Bakan Tekin: Atama yapacağız
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, özel okul ücretleriyle ilgili, “Enflasyon düşse de düşmese de enflasyon artı yüzde 5″ten ziyade enflasyona orantılı bir hale getirelim, daha doğru olacak. Bunun hazırlığını yaptık, yakında ilgili yönetmelik değişikliğini de yapmış olacağız.” dedi.
Bakan Tekin, Habertürk TV”de Mehmet Akif Ersoy”un gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Öğretmen alımındaki yeni döneme ilişkin soruları yanıtlayan Tekin, Milli Eğitim Akademisinin hayata geçiş sürecini anlattı.
Eğitime erişim arttıkça, aranılan niteliklerin değiştiğine ve farklılaştığına dikkati çeken Tekin, “Biz üniversiteler bilimsel anlamda eğitim versinler, biz de bakanlığımızın kendi uygulamaları açısından önceliklerimize göre kendi öğretmenlerimizi yetiştirelim istiyoruz.” diye konuştu.
Bakan Tekin, “Yeni öğretmen alırken artık yarım saatlik, bir ders saatine sıkıştırdığımız bir mülakat olmayacak. Öğretmen adayı arkadaşlarımızı Akademi Giriş Sınavı”yla aldık, aldıktan sonra eğittik. 14 ayın içerisinde bir miktar teorik eğitim var, kalan kısmı uygulamalı. Uygulamalı kısımları da kendi okul türlerimize göre yapacağız. Öğretmen adayı arkadaşımız, yıllardır öğretmenlik yapan bir uzman öğretmen ya da başöğretmen arkadaşımızın yanında aday öğretmen olarak derslere girecek, gözlem yapacak, pratik kazanacak. Öğretmen adayımızla ilgili atamaya esas puan ortaya çıkacak. O puana göre tercihte bulunacak. Akademiye gidip öğretmen olamayadabilir.” ifadelerini kullandı.
ATAMA OLACAK MI?
Eğitim kurumu yöneticiliği konusunda da akademinin profesyonelce eğitim vereceğini belirten Tekin, mevcut öğretmenlerin de beşer yıllık periyotlarla ihtiyaç duydukları konularda meslek gelişimlerini daha iyi hale getirmek için rutin eğitim alacaklarını dile getirdi.
Tekin, ihtiyaçlarını görecek kapasitede akademi inşa etmeye çalıştıklarını, Bakanlığa bağlı hizmet içi eğitim merkezlerinin akademiye dönüştürüldüğünü anlattı.
Gelecek günlerde 2024 KPSS ile öğretmen istihdamı yapacaklarını kaydeden Tekin, “2024 Temmuz ayında KPSS”ye giren arkadaşlarımızdan, Hazine ve Maliye Bakanlığımızla yapacağımız istişareler sonucunda elde edeceğimiz kadro kadar atama yapacağız.” bilgisini verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın 1381 engelli öğretmen atamasıyla ilgili verdiği müjde hatırlatılması üzerine Tekin, “Süreç bittikten sonra o arkadaşlarımız da aramıza katılacak. Bir an önce süreci yönetmek istiyoruz. Personel Genel Müdürlüğümüz takviminde ilan etmiştir.” ifadelerini kullandı.
ÖZEL OKULLARDAKİ FİYAT ARTIŞI
Bakan Tekin, özel okullardaki fahiş fiyat artışına ilişkin soruya, özel okullardaki artış oranlarının enflasyon artı yüzde 5 olarak belirlendiğini hatırlattı. Özel okul ücretlerinde bir skala olduğunu anımsatan Tekin, şöyle devam etti:
“Enflasyon yıl sonu itibarıyla yüzde 30″ların altında olacak, dolayısıyla artı yüzde 5 artış çok yüksek bir artış olacak. Mehmet Şimşek Bakanımızla yaptığımız görüşmelerde bu rakamı yönetmelikte tekrar bir değişiklik yaparak makul bir enflasyonla orantılı bir rakama dönüştüreceğiz. Enflasyon düşse de düşmese de enflasyon artı yüzde 5″ten ziyade enflasyona orantılı bir hale getirelim, daha doğru olacak. Bunun hazırlığını yaptık, yakında ilgili yönetmelik değişikliğini de yapmış olacağız.”
Bakan Tekin, Özel Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğünün elektronik ortamında, kıyafet ve yemek gibi, servis hariç diğer ücretleri takip etmeye başladıklarını kaydetti.
Velilere de uyarılarda bulunan Tekin, “Özel okula çocuklarını yazdıran herkes, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğümüz tarafından gözükebilecek şekilde, bankacılık işlemleri üzerinden bunun artışlarını bizim hesap edebileceğimiz şekilde ödemelerini yaparlarsa, şikayetlere konu olan başlıklar azalmış olacaktır.” diye konuştu.
Tekin, özel okullara da ücretsiz kitap gönderdiklerini ve okulların ders kitaplarını satmaya hakkı olmadığını belirtti.
PERSONEL YETERSİZLİĞİ
Bakan Tekin, “Okullarda istihdam edilen personelle ilgili talepler var. Bununla ilgili düzenlemeniz var mı?” sorusu üzerine, okullarda kadrolu personelin yanı sıra Toplum Yararına Çalışma Programı kapsamında çalışan görevliler ve İş Gücü Uyum Programı kapsamında kısmi zamanlı çalışma esasına dayanan çalışanlar ile geliri olan okul aile birlikleri üzerinden istihdam edilen temizlik ve güvenlik personeli olduğunu kaydetti.
Okullarda yaklaşık 50 bin kadrolu personel olduğunu ama bunun yeterli gelmediğini dile getiren Tekin, 2024″ün yaz aylarında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının kısmi zamanlı çalışmayı yaygınlaştırmak amacıyla Uyum Programı”nı hayata geçirdiğini, bunun belli ilerdeki okullarda çalıştığını ancak bazı illerde sorun yaşandığını, bunun üzerine Toplum Yararına Çalışma Programı üzerinden istihdam yapılarak sorunun çözüldüğünü anlattı.
Tekin, söz konusu programın normal şartlarda biteceğini ancak Bakanlıkla konuşarak eğitim öğretim yılı sonuna kadar uzattıklarını aktararak, şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız da dahil ilgili bakanlarımızla oturduk. Toplum Yararına Çalışma Projesi kapsamında, önümüzdeki şubat, yani 2025-2026 eğitim öğretim yılının birinci dönemin sonuna kadar okullarımızdaki temizlik hizmetlerinin bu şekilde devam etmesini kararlaştırdık. Yeni dönemde de Milli Eğitim Bakanlığına özgü bir hizmet alımı yöntemiyle sorunu çözmek üzere uzlaştık. Şimdi bunun hazırlıklarını yapıyoruz. Hizmet alımına benzer bir yöntemi – ilgili bakanlıklarla yasal altyapısını da çalışıyoruz – valilikler, kaymakamlıklar üzerinden hizmet satın alıp okullardaki temizlik ihtiyacını karşılayacağız.”
“Belediyelerin okulların içerisindeki eksiklikleri gidermesi sorun mudur?” sorusu üzerine Tekin, belediyelerin hangi konu, standartlar ve personelle okullara destek olacağının belirli bir protokol kapsamında yapılmasının, hiçbir sorun yaratmayacağına işaret etti.
ZORUNLU EĞİTİMDE DEĞİŞİKLİK YAPILACAK MI?
Bakan Tekin, zorunlu eğitimde değişiklik yapılacağı iddialarına ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:
“12 yıllık zorunlu eğitimle ilgili gündem şu şekilde. Özellikle mesleki ve teknik eğitimde kamuoyunda ara eleman diye tanımlanan, bizim aranan eleman diye tanımladığımız arkadaşların istihdamında sorunlar var. Dolayısıyla bunun sebeplerinden bir tanesinin ilgili kişilere göre zorunlu eğitim süresinin 12 yıl olması. Biz de onlarla yaptığımız toplantıda “O zaman buyurun tartışalım. Bundan mı kaynaklanıyor, başka bir şeyden mi kaynaklanıyor, beraber bulalım. Eğer bundan kaynaklanıyorsa buna ilişkin gerekli hukuki düzenlemeleri siyasal zeminde tartışırız ve karar alırız.” diye konuşmuştuk. Bu tartışılıyor kamuoyunda. Henüz kararlaştırılmış bir şey yok.”
Okullardaki ramazan ayı etkinlikleriyle ilgili tartışmalara ilişkin değerlendirmesi sorulan Tekin, insanların bir arada yaşamalarını sağlayan toplumsal değerler olduğunu, bunların bir kısmını da dini değerlerin oluşturduğunu, bu gelenekleri ve kültür ögelerini yaşatmak, gelecek kuşaklara aksettirmek için okullarda programlar yaptıklarını, ramazan etkinliklerinin de bunlardan biri olduğunu ifade etti.
İMAMOĞLU”NUN DİPLOMASI
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu”nun diplomasının iptal edilmesine ilişkin değerlendirmesi sorulan Tekin, yıllarca üniversitelerde yatay geçişle ilgili komisyonlarda görev aldığını belirterek, yatay geçiş sürecine ilişkin bilgi verdi.
Söz konusu olayda üniversitedeki komisyonun dönemin mevzuatına aykırı bir değerlendirme yaptığını dile getiren Tekin, “Neye göre değerlendirilecek? Orada iki tane kriterimiz var. Birincisi, üniversiteye giriş puanı, ikincisi de eğitim öğretime devam ettiğiniz üniversitedeki not ortalamanız. Medyaya intikal eden şeylere baktığımızda Sayın İmamoğlu”nun her iki açıdan da bu bahsi geçen İstanbul Üniversitesine yapılan başvurularda sıralamaya girecek derecelere sahip olmadığı gözüküyor. Bu net.” dedi.
Tekin, mevcut ÖSYM puanı ve akademik ortalamasıyla böyle bir geçişin zor olduğunu ve iltimas geçildiğini düşündüğünü kaydetti.
Yatay geçiş sürecinin yaşandığı 1990 yılında, ana sözleşmesinde özel okulculuk olan, İmamoğlu ailesinin kurduğu bir şirket olduğunu belirten Tekin, şöyle devam etti:
“Aynı şirket bir okul inşaatına başlıyor, ne zaman başladığını bilmiyoruz ama 1997 yılında Milli Eğitim Bakanlığına Özel Gülbahar Hatun Kolejleri”nin ruhsatı için başvuruluyor. “Bitirdik, eğitim öğretime açıyoruz.” diyorlar ve açıyorlar. Ekrem İmamoğlu”nun da hissedarı olduğu bir aile şirketi, 1997 yılında okul açıyor. Bu okul, FETÖ”nün Türkiye”de açılan ilk okullarından, en güçlü okullarından bir tanesi. 15 Temmuz sürecinde kapattığımız okullardan bir tanesi. Bir iltimas varsa eğer bu iltimasın gerekçesi bu ilişki olabilir. Birileri ciddi şekilde korunmuş ve böyle bir şey yapmış. Dönemin güçlü sermayedar bir ailenin çocuğu değil, çok önemli siyasi aktörün yakını değil, bir bağlantı olması lazım. Bu olabilir mi diye söylüyorum.”
Source:
Hasan Hüseyin Öz yazdı: Modern Pedagoji versus İmamoğlu ajitörleri Özgür Özel ve Ali Mahir
Bazı düşünürler modern pedagoji hakkında “insanları ergene hapseden sosyal mühendislik aparatıdır” derler.Gelenekten koparan ve Walter Benjamin”in deyimiyle insanın biricik hikâyesini tek tipe hapsederek yok eden sistemin “köle aparatı” bana göre de pedagoji.John Taylor Gatto da “Eğitim, Bir Kitle İmha Silahı” kitabında “Romalı pedagog her ne kadar ihtisaslaşmış olsa da köleden başka bir şey değildi.” diyerek, kelimenin kölelikle ilişkisinin altını net bir şekilde çiziyor.”Biraz anokranik bir akıl yürütme olmuş” deyip geçiştirmeyin.Manzaraya bakın ondan sonra karar verin.Önceki gün Özgür Özel”in ergene hapsolmuş kontrolsüz çatal sesiyle yaptığı “sokak çağrısı” ve LGBT muhibbi Ali Mahir Başarır”ın parti-cephecilerden ilham alarak Meclis”te gösterdiği devrimci refleksleri beni fikir tarihinin ta derinliklerine, hatta pedagojinin etimolojisine kadar sürükledi.Ah ah… ne günlere kaldık.Modern pedagoji ürünü bu yeni nesil iki devrimci ajitor, evet, Denizler”in, Mahirler”in, Ulaşlar”ın vesaire çizdiği strateji doğrultusunda kontrol edemedikleri sesleriyle devrimci şiddetin(!) söz taşlarını döşüyorlar.Ne hafızaları var ne sorumlulukları.Hakkındaki iddialardan dolayı Batı”nın bile düşük tonda açıklamalarla sahiplenmekten imtina ettiği Ekrem İmamoğlu”na bel bağlamış “yankı odası cemaatinin” devrimci ajitörleri de ancak bu kadar olur zaten.Sadece ikisi mi…Eski tüfek solcular, bed sesli sanatçılar, NATO”cu ulusalcılar ve Kemalistler, sol liberaller, eşcinseller, etnikçiler, üniversitede okumasına rağmen yankı odasından dışarı çıkamayan sözde öğrenciler de bu tuhaf sahnenin figüranları.Bölünmüş benliklerinden sızan sayıklamalarını topluma dayatan bir güruh!İnsan üzülüyor.Bir de İmamoğlu”nun beslemesi trollerin ürettiği sloganların sokaklara sürdüğü bu güruhun “irademize sahip çıkıyoruz” demeleri yok mu…Oysa, din de tarih de der ki; aklı olmayanın ne imanı olur ne de iradesi.”Biraz bekleyin, pis bir paylaşım kavgası bu, birbirlerini jurnallediler, hançerlediler, itirafçılar var” dedikçe, terlikçi yankı odası sakinleri hep bir ağızdan afazi sloganların şehvetiyle oraya buraya saldırıyorlar.Aşikar olana kör olmak bu olsa gerek. Sosyal medyadaki paylaşımlara bakın. Kurultay sonrası “sana çok verdiler, bana az verdiler” tartışmaları herkesin gözü önünde cereyan etmedi mi?Kayyım korkusuyla alınan kararla yapılacak kurultay bütün bu suçların kabulünden başka bir şey değil aslında. Elleri hançerlerinin kabzasında. Kim kimi hançerleyecek bekleyip görelim.Diğer yandan kitleler sokaklarda slogan atarken, Beşiktaş”ın tutuklu Belediye Başkanı Rıza Akpolat kumpasa geldiğini söyleyerek sayfalarca itiraf yazıyordu.Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler”in de isimler vereceğinden bahsediliyor.İmamoğlu ile tutuklananlar arasından da itirafçıların olduğu söyleniyor.CHP”lilerin kendi içlerindeki kirli paylaşım kavgasıyla ortaya saçılan belgelerle hukuki süreç başladı ve yine itiraflarla devam edeceğe benziyor.Ama… yakıtı kitleler olan devrimin metafiziği gerçeklerin değil yalanın üzerine yükselir.Nereye baksanız sahtekarlık!Diploma desen, kirli ilişkiler ağıyla alınmış.Rüşvet, irtikap, ihaleye fesat, dolandırıcılık…560 milyardan bahsediliyor. Modern pedagoji mamulü devrimcilerin ergen ayartan sloganları dururken bu hakikat kimin umurunda?
Source: Hasan Hüseyin Öz