“Eğitim Politikası Güncesi: Atanamayan Öğretmenlerin Çağrısı ve Güvenlik Sektöründe Yeni Düzenlemeler”

Atanamayan öğretmenler iktidara seslendi: “Hayallerimiz suya düştü, bunu hak etmiyoruz”

Yaşadıkları sorunlara çözüm bekleyen öğretmenler seslerini meydanlardan duyurmaya çalışıyor. Geçtiğimiz hafta Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, özel sektörde çalışan öğretmenlerin mağduriyetlerini ve taleplerini iktidara duyurmak amacıyla İstanbul”dan Ankara’ya yürüyüş düzenledi. Aldıkları KPSS puanlarına göre atanabilecek sıralamadayken, mülakat sonucuyla kontenjana giremediklerini ve mülakatlarda adaletsiz puanlamaların, şehir bazlı kayırmaların olduğunu söyleyen atanamayan ya da “mülakat mağduru öğretmenler” de eylemlerini aralıklarla sürdürüyor. Geçtiğimiz nisan ayında Milli Eğitim Bakanlığı’nın 15 bin yeni öğretmen ataması için açıkladığı kontenjan sayıları ise yeni bir mağduriyete neden oldu. KPSS’den aldıkları puanlara rağmen kontenjanların geçtiğimiz senelerin çok altında tutulması nedeniyle atama hakkı elde edemediklerini belirten öğretmenler, adil branş dağılımlı ek atama yapılması talebiyle İstanbul Milli Eğitim İl Müdürlüğü önünde eylem gerçekleştirdi. Açıklanan branş ve kontenjan dağılımına göre, 4 bin 378 kontenjanla Sınıf öğretmenliği, 3 bin 87 kontenjanla Özel Eğitim öğretmenliği, bin 802 kontenjanla Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği, bin 321 kontenjanla Okul Öncesi öğretmenliği ve 757 kontenjanla İngilizce öğretmenliği en fazla atama yapılacak ilk 5 branş olurken, Tarih (28), Türk Dili ve Edebiyatı (29), Kimya (49), Coğrafya (32) en büyük düşüşün gerçekleştiği branşlar arasında yer aldı. ERDOĞAN”A, BAHÇELİ”YE VE TEKİN”E SESLENDİ En yüksek kontenjanın açıldığı branşların kontenjanları geçen seneye göre de artış gösterirken Tarih, Türk Dili ve Edebiyatı, Kimya, Coğrafya gibi branşların kontenjanları geçen seneye göre olduğu gibi, son 22 yılın ortalamasının da çok altında kaldı. Öğretmenler eylemlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin başta olmak üzere yetkililere sesleniyor ve Söz konusu vatan, bu öğretmenler gerçekten vatanına aşık olan, ülkenin her yerinde çalışmaya hazır olan, öğrencilerin gönlüne dokunmaya çalışan, inşa etmeye çalışan öğretmenler, derece sahibi öğretmenler, liyakat sahibi öğretmenler lütfen sesini duyun. Adil bir kontenjan istiyoruz. Bizim yerimiz burası değil, burayı hak etmiyoruz. Bir an önce öğrencilerimize kavuşmak istiyoruz diyor. ALANIMDA TÜRKİYE 230’UNCUSUYUM VE ŞU ANDA MÜLAKATA DAHİ GİREMİYORUM 86 PUANIMLA Atanamayan o öğretmenlerden bazıları ise dertlerini şöyle anlattı: “Türk dili ve edebiyatı öğretmeniyim. Alanımda 35 bin kişinin arasında derece yapmış bir öğretmenim.. Eylül ayında okuluma giderim hayalleri kuruyordum… Sınavlara çalışırken hep bir önceki yılı esas alarak çalıştık. 2023-2024 öğretmen atamasında alanımızdan 796 kişi, 2022 atamasında bin 840 kişi alındı. Ben alanımda Türkiye 230’uncusuyum ve şu anda mülakata dahi giremiyorum 86 puanımla. İlçe milli eğitim müdürü, Türkçe ve Edebiyat olarak başvurduğum ücretli öğretmenlik için beni Müzik öğretmenliği için arıyorlar. Diyorum ki, ‘Hocam yapamam. Ben nasıl Müzik öğretmenliği yapayım’. ‘Hocam lütfen gel, harçlığın çıkar’ diyerek beni bu şekilde ücretli öğretmenliğe davet edenler oldu. Ben böyle istemiyorum. Ben, aidiyet sorunu yaşamadan, derecemle okuluma kavuşmak istiyorum. Hakkımın dilencisi olmak istemiyorum. GENÇLER ÇOCUK YAPMIYOR DEĞİL, GENÇLER ÇOCUK YAPAMIYOR Aile yılı deniliyor. ‘Gençler evlenmiyor, gençler çocuk yapmıyor’ deniliyor ya; 5 yıllık evliyim ve şu anda kendi hayatımın bile sorumluluğunu alamadığım için çocuk fikri düşünemiyorum. Gençler çocuk yapmıyor değil, gençler çocuk yapamıyor. Gençler evlenmiyor değil, gençler evlenemiyor. Bizler artık derecelerimizle atanmak istiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanım, lütfen bu mağduriyetimizi görün ve adil branş dağılımını, ek atamayı lütfen bize verin.” BÜTÜN EMEKLERİMİZ, HAYALLERIMIZ SUYA DÜŞTÜ “2024 KPSS”de kontenjan mağduriyeti yaşayan öğretmenlerden biriyim. Alanımda 35 bin kişi sınava girdi. Ben 650 gibi bir sıralama yaptım, 84 puan aldım. 84 puanla normal şartlarda, diğer yıllara göre, atanmam gerekiyordu ancak atanamadım. Şu an bir okulda ders ücretli öğretmenlik yapıyorum ve 84 puanla geçen ay hesabıma yatan para 17 bin lira. Ciddi manada bir mağduriyet var. Biz bu puanlarla neden bu kadar mağduriyet yaşıyoruz bilmiyorum. Çünkü biz son 22 yıla baktık. Dedik ki, son 22 yıl içerisindeki sayılara bakılırsa biz bu puanlarla atanıyoruz. Bize önceden bildirimiş olsaydı, tamam diyecektik, ona göre hazırlığımızı yapacaktık. Ama kontenjan açıklandı, Edebiyata verilen kontenjan 29. Dolayısıyla bütün emeklerimiz, hayallerimiz suya düştü. Biz, alın teri kurumadan emeğinin hakkı verilen bir mededniyetin, bir inancın mensupları değil miyiz? 9 ay biz bekletildik ve 9 ay boyunca atanacağız, acaba neresi olacak? Hangi çocuklarla karşılaşacağız diye hayaller kurarken şu an ciddi manada mağduriyet yaşıyoruz.” SESİMİZ BİR AN ÖNCE DUYULUR DA BU MAĞDURİYET GİDERİLİR “Türkiye 134’üncüsü oldum branşımda, Kimya öğretmeniyim. Kaymalarla beraber 122’inci sıradayım. Son 2 yıldır branşımda 450-500 bandında bir atama olurken, hatta 22 yıldır 200-300 bandında olurken bu yıl, 49 sayısıyla karşı karşıya kaldık. Bizler kesin gözüyle bakıyorduk atanmak için. Bundan dolayı da tekrardan bir sınava hazırlık gereksinimi duymamıştık. 7 aylık bir bekleyiş sürecinden sonra sayılar açıklandığında, kağıdı tekrar tekrar bakma gereksinimi duyduk. Hani, bir yanlışlık olmalı (diye). Çünkü son yirmi 22 yıldır hiç böyle bir durumla karşı karşıya kalmamıştık. Bizim için büyük bir hayal kırıklığı oldu açıkçası. CİMER etkinliklerimiz oldu mağduriyetimizi anlatacak, resmi ziyaretler de gerçekleştirdik. Ama sürecin sonu nereye varır bilmiyoruz açıkçası. Ümit ediyoruz ki sesimiz bir an önce duyulur da bu mağduriyet giderilir.” KARDEŞİM ÇOK GÜZEL BİR DERECE YAPTI, AMA… KPSS’de branşında Türkiye 67’incisi olan Türk Dili ve Edebiyatı branşından bir öğretmenin ablası: “Ben bir ablayım. Kardeşimin ne kadar çok emek verdiğini biliyorum. Onun için çok üzülüyorum gerçekten ve bütün bu gençlere de çok üzülüyorum. (Kardeşim) çok güzel bir derece yaptı. Bununla çok gurur duyduk, bayramımız oldu. Ama 18 Nisan’da tamamen yıkım oldu bu gençlere. Gerçekten çok üzgünüz. Aileler olarak çok üzgünüz. Gelecekle ilgili hayalleri kırıldı, hissediyoruz. İnşallah devlet büyüklerimiz bunu telafi eder” SAYIN CUMHURBAŞKANIMA SORMAK İSTİYORUM, USTALIK DÖNEMİ ESERİ 15 BİN OLABİLİR Mİ? “Bugün burada bulunan öğretmen meslektaşlarım Türkiye derecesi yapmasına rağmen, adaletsiz branş dağılımı sonucu mağdur edilen arkadaşlar, ben de onlardan birisiyim. Son 22 yılda hiçbir zaman asli atama olarak 15 bin atama verilmedi. Öncelikle Sayın Cumhurbaşkanıma sormak istiyorum, ustalık dönemi eseri 15 bin olabilir mi? Daha önce 40 bin, 55 bin atama yapılırken şu an 15 bini buradaki öğretmenler hak etmiyor. Bu yıl 86 bin ihtiyacı vardı. Önümüzde iki yıl akademi süreci var, 2026’nın sonuna kadar atama olmayacak. Bu yüz bin norm ihtiyacı demek… Sadece Urfa”da, sadece İstanbul”un diyelim ki Avrupa yakasında 100 tane Edebiyat öğretmeni ihtiyacı var. BU KUL HAKKINA GİRMEK DEĞİL MİDİR? Türkiye genelini söylemiyorum. Ama maalesef ki Sayın Yusuf Tekin ya da yetkililer bu kadar Edebiyat öğretmeni ihtiyacı olmasına rağmen (35 bin kişi içerisinde) 30’uncuyu, 40’ıncıyı atamıyor. Bu kul hakkına girmek değil midir? Bu yetkililer nasıl uyuyabiliyor? Vicdanları hiç mi sızlamıyor? Niye çözüm bulunmuyor? Ben burada Sayın Devlet Bahçeli”ye de seslenmek istiyorum. Sayın Devlet Bahçeli, söz konusu vatan, bu öğretmenler gerçekten vatanına aşık olan, ülkenin her yerinde çalışmaya hazır olan, öğrencilerin gönlüne dokunmaya çalışan, inşa etmeye çalışan öğretmenler, derece sahibi öğretmenler, liyakat sahibi öğretmenler lütfen sesini duyun. Adil bir kontenjan istiyoruz. Bizim yerimiz burası değil, burayı hak etmiyoruz. Bir an önce öğrencilerimize kavuşmak istiyoruz. Biliyoruz ki yani norm fazlası var diye algı yapılıyor da, gerçekten ihtiyaç var. Ücretli öğretmen (ile) gitmez. Türkiye Yüzyılı hedeflerini belirliyorsanız, bu şekilde gitmez. Öğretmen onların mimarı olur. Öğretmen olmadan ülkeler ayakta duramaz. O yüzden öğretmenin sesini duymaları lazım. Çözüm bulmalarını istiyoruz.”

Source: Anka


Özel güvenlik sektöründeki eğitimler için taban ücret uygulamasına geçildi

Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Resmi Gazete”de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Buna göre, özel güvenlik görevlileri için 60 saat olarak belirlenen yenileme eğitimi “en az 60 saat” şeklinde değiştirildi.

Özel eğitim kurumlarınca, her dersin sonunda adayların devam durumunu gösteren devam çizelgesi düzenlenecek. Her bir dersin yüzde 25″inden fazlasına devam etmeyenler dersi tamamlamamış sayılacak.

Özel güvenlik temel, yenileme ve alan eğitim programını bir yıl içinde tamamlamayanların kursla ilişiği kesilecek.

Taban ücret

Yönetmeliğe eklenen yeni maddeye göre, özel güvenlik eğitim kurumları için ders saati başına bir “taban ücret” belirlenecek.

Düzenlenecek eğitimin maliyeti ve bulunduğu il/ilçenin ekonomik koşulları da dikkate alınarak özel güvenlik alanındaki sivil toplum kuruluşu ile eğitim kurumu temsilcisinin katılımıyla komisyon tarafından taban ücret belirlenerek her yıl ocak ayı içerisinde duyurulacak.

Komisyon tarafından belirlenen taban ücretler 1 Şubat tarihinden itibaren bir yıl süreyle uygulanacak.

Eğitim kurumları komisyon tarafından belirlenen taban ücretin altında bir ücretle eğitim kaydı yapamayacak.

Sınav yapısı

Temel eğitim yazılı sınavı, 80 sorudan oluşan birinci kısım ile adayların silah bilgisinin ölçüleceği 20 sorudan oluşan ikinci kısımdan oluşacak.

Yenileme eğitimi yazılı sınavı ise 40 sorudan oluşan birinci kısım ile adayların silah bilgisinin ölçüldüğü 20 sorudan oluşan ikinci kısım olmak üzere çoktan seçmeli sorulardan oluşan iki kısım halinde yapılacak.

Yazılı sınavın birinci kısmı ve ikinci kısmı ile uygulamalı sınav ayrı ayrı 100 puan üzerinden değerlendirilecek.

Silahlı görev yapacak özel güvenlik adayları, yazılı sınavın her iki kısmından ve uygulamalı sınavdan ayrı ayrı en az 60 puan almaları halinde başarılı sayılacak.

Sınav puanı, yazılı sınavın birinci kısım puanının yüzde 50″si, yazılı sınavın ikinci kısım puanının yüzde 25″i ve uygulamalı sınav puanının yüzde 25″i toplanarak belirlenecek.

Sınavlarda yeterli başarıyı sağlayamayan adaylar, yeniden özel eğitim kursuna devam etmeksizin bir yıl içinde birbirini takip eden beş sınava daha katılabilecek.

Toplam altı sınav neticesinde de başarısız olan veya başarısız sayılan adaylarda tekrar özel eğitim kursuna devam şartı aranacak.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


MEB özel eğitimde ilk kez “etik ilkeler yönergesi” hazırladı

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Bakanlık tarafından ilk kez hazırlanan ve okullarda yürütülen özel eğitim hizmetlerinin etik ilkelerini belirleyerek bu hizmetleri yürüten personelin yetki ve sorumlulukları kapsamında görev süresince uymaları gereken etik ilkelere yönelik usul ve esasları düzenleyen Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Hizmetleri Etik Yönergesi yürürlüğe girdi.

Yönerge, özel eğitim hizmetlerinin planlanması, sunulması ile izleme ve değerlendirme sürecinde birçok kurum, yönetici ve öğretmenin görev alması dolayısıyla yetki ve sorumluluklar çerçevesinde görevlerini yerine getirirken uyulması gereken kurallarda uygulama birliğinin sağlanması amacıyla hazırlandı.

Hazırlanan yönergeyle, ilgili mevzuatlar ve tüm paydaşlara verilen görev, yetki ve sorumlulukların yerine getirilmesinde etik ikilemlerin ortaya çıkmaması amacıyla özel eğitim hizmetlerinde görev alan yönetici ve öğretmenlerin etik ilkeler kapsamında yerine getireceği görev, yetki ve sorumluluklar düzenlendi.

11 etik ilke belirlendi

MEB”in yönergesinde, özel eğitim hizmetlerinin planlanması, yürütülmesi ve izlenmesinde uyulması gereken etik ilke esasları belirlendi.

Buna göre “eğitim hakkı ve erişilebilirlik”, “adalet ve eşitlik”, “tarafsızlık ve dürüstlük”, “gizlilik ve mahremiyet”, “öğrencinin yüksek yararı”, “bireye ve özerkliğine saygı”, “kapsayıcılık ve bütüncül yaklaşım”, “bilimsellik”, “işbirliği”, “sorumluluk” ve “çıkar çatışmalarından kaçınma” olmak üzere 11 etik ilkeye yer verildi.

Yönergede, belirlenen etik ilkelere ilişkin özel eğitim hizmetlerinde görev alan tüm paydaşlara düşen görev, yetki ve sorumluluklar kapsamlı şekilde ele alındı.

Yönerge, tüm paydaşlar için özel eğitim hizmetlerinin sunulmasında uyulacak etik ilkelerle ilgili bağlayıcı ve önemli bir yol gösterici olma niteliği taşıyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source: