“Eğitim Politikasında Gelişmeler: Öğrenci Hakları, YKS Bilgileri ve Açık Öğretim Fırsatları”

Öğrenci tarikata emanet

2024-2025 eğitim öğretim dönemi bitti, yaz okulları için okullarda programlar hazırlanmaya başladı. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı yaz okulları ise birer birer dini derneklere devrediliyor. Hayrat Vakfı, İHH İnsani Yardım Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti, TÜGVA ve son olarak da HÜDA PAR ile bağlantılı Peygamber Sevdalıları Vakfı, yaz okulu açıyor.

MEB’e bağlı okullarda verilecek dersler, Kuran, Osmanlıca olacak. İHH İnsani Yardım Vakfı’nın yaz okulunun adı ise “Muhabbbet Okulu’’ oldu. İlim Yayma Cemiyeti ise yaz okullarında Kuran, ibadet, edab ve İslam Kültür-Medeniyeti dersleri verecek.

Tüm Öğretmenler Birliği (TÖBSEN) Genel Eğitim Sekreteri Serkan Bebek dini ağırlıklı yaz okullarına tepki gösterdi ve SÖZCÜ’ye şunları söyledi:

“Son yıllarda, yaz okulları kapsamında dernek ve vakıf görünümlü tarikat ile cemaat yapılanmalarının MEB üzerindeki etkisi giderek artıyor. İktidara yakın vakıf ve derneklerin düzenlediği yaz okulları, laik ve bilimsel ilkelerden uzak bir anlayışla faaliyet gösteriyor. Bu programlar adeta mürit devşirme aracı olarak kullanılıyor. Eğitim-öğretim, bir kamu hizmeti olmaktan çıkıyor.”

Source: Deniz Ayhan


Akran zorbalığında hakaret sözü ‘otistik’

Akran zorbalığı yıllardır okullarda görülen bir sorun olsa da, son dönemde dil değiştirerek tehlikeli bir boyut kazandı. Çocuklar, istedikleri tepkiyi alamadıklarında ya da karşısındakinin davranışını garipsediklerinde, birbirlerine “otistik misin?” diyerek hakaret ediyor. Uzmanlara göre bu söylem, yalnızca otizmli bireyleri değil, aileleri ve toplumu da olumsuz etkiliyor. SABAH”a konuşan Tohum Otizm Vakfı Genel Müdürü Burçak Karakaya, “Otizmli bireyler toplumun ayrılmaz bir parçası. Türkiye”de otizm tanısı almış yaklaşık 3 milyon çocuk var. Aileleriyle birlikte düşündüğümüzde, 10 milyon insan bu farklılığın bir parçası. Dışlayıcı dil, yalnızca bireyleri değil, tüm toplumu etkiliyor. Özellikle savaş ve şiddet içerikli video oyunları ile sosyal medya platformlarında maruz kalınan yoğun negatif içerikler, çocukların ve gençlerin empati becerilerini zayıflatabiliyor ve zorbalık davranışlarını tetikleyebiliyor. Bu tarz söylemler çocukların psikolojisinde derin izler bırakıyor. Çocukların okulda maruz kaldığı bu ayrıştırıcı dil, yalnızca hedef alınan bireyi değil, ailesini de etkiliyor. Aileler toplumdan soyutlanıyor, çocuklar özgüven kaybı yaşıyor, sosyal hayattan kopuyor. “Otistik” kavramı hakaret olarak kullanıldığında, farklılıklara karşı gösterdiğimiz hoşgörüsüzlük ortaya çıkıyor. Çözüm yalnızca çocukların eğitilmesiyle sınırlı değil. Farklılıklara saygı, erken yaşta öğrenilmeli. Ancak bu yükü sadece çocuklara yükleyemeyiz. Ailelerin, öğretmenlerin, hatta iş dünyasının bile bu konuda bilinçlendirilmesi gerekiyor. Çünkü otizm spektrumunda yer alan bireyler de büyüyor, eğitim alıyor ve iş hayatına katılıyorlar. Toplumun her kademesinde empati ve anlayış eksikse, bu kişiler sürekli dışlanıyor. Çocuklarımıza çeşitliliğin doğal ve değerli olduğunu öğretmeliyiz. Eğitim sisteminin temelinde saygı, empati ve bilinç yer almalı. Ancak bu şekilde zorbalığın, ayrımcılığın ve dışlayıcı dilin önüne geçebiliriz” dedi.

Source: Asli Toprak


YKS”ye giren öğrenciler dikkat: ÖSYM”den bilgi güncelleme uyarısı

2025 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (2025-YKS) değerlendirme işlemlerinde adayların ortaöğretim seviyesindeki eğitim bilgileri kullanıldığını hatırlatan ÖSYM, adaylara değerlendirme ve yerleştirme işlemlerinde kullanılmasını istedikleri eğitim bilgilerini kontrol etmeleri ve bu eğitim bilgilerini seçerek 1 Temmuz 2025 tarihi saat 16.00’ya kadar onaylamaları uyarısında bulundu. Eğitim bilgilerinde eksiklik/hata olduğunu düşünen adayların, mezun oldukları/olacakları ortaöğretim kurumları ile görüşerek eğitim bilgilerini Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) e-okul sistemi üzerinden düzelttirmeleri ve bu düzeltme işlemi sonrasında 24 Haziran-1 Temmuz 2025 tarihleri arasında https://ais.osym.gov.tr/ÖSS/2025/1/BasvuruEgitimGuncelle adresinden düzelttirdikleri eğitim bilgilerini seçerek 1 Temmuz 2025 tarihi saat 16.00’ya kadar onaylamaları gerekecek. Eğitim bilgisi e-okul’a eklenemeyecek durumda olan adayların ise eğitim bilgilerini ve varsa okul birinciliği durumlarını Kamu Kurumları İşlemleri Sistemi (KKİS) üzerinden okullarına işlettirmeleri ve sonrasında https://ais.osym.gov.tr/ÖSS/2025/1/BasvuruEgitimGuncelle adresinden bu eğitim bilgilerini seçerek 1 Temmuz 2025 tarihi saat 16.00’ya kadar onaylayacak.

Source: Anka


Açık öğretime nasıl kayıt olunur?

Açık öğretim sistemi, üniversite eğitimine zaman ve mekân engeline takılmadan devam etmek isteyenler için önemli bir kapı aralıyor. Özellikle son yıllarda hem lisans hem de ön lisans programlarına gösterilen ilgiyle birlikte, Açık öğretime nasıl kayıt olunur? ve Kimler açık öğretime başvurabilir? gibi sorular da sıkça soruluyor. Peki, açıköğretime nasıl kayıt olunur? AÇIK ÖĞRETİME NASIL KAYIT OLUNUR? Açık öğretime kayıt olmak isteyen öğrenciler için süreç oldukça pratik ve dijitalleşmenin etkisiyle her geçen yıl daha kolay hale geliyor. Öncelikle adayların, kayıt dönemi içerisinde Anadolu Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi veya İstanbul Üniversitesi gibi açık öğretim imkanı sunan üniversitelerin resmi web sitelerini takip etmesi gerekiyor. E-devlet üzerinden ya da üniversitenin öğrenci işleri sisteminden başvuru yapılabiliyor. Kayıt sırasında kimlik bilgileri, mezuniyet belgeleri ve varsa sınav sonuç belgeleri sisteme yükleniyor. Ardından harç ücretlerinin yatırılmasıyla birlikte kayıt işlemi tamamlanıyor. Bu süreçte dikkat edilmesi gereken en önemli unsur, her üniversitenin kayıt tarihleri ve sisteminin farklılık gösterebilmesi. AÇIK ÖĞRETİME KAYIT OLMA ŞARTLARI NELERDİR? Açık öğretim, çoğu zaman yaş, ikamet yeri ya da çalışma durumu fark etmeksizin geniş bir kesime hitap eder. Ancak yine de kayıt için bazı temel şartlar aranmaktadır. Lise mezunu olmak, açık öğretime kayıt olmanın en temel gerekliliğidir. Türkiye’de yapılan Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) girerek yeterli puanı almak, bazı lisans programları için zorunlu olabilirken, ön lisans programlarında sınavsız geçiş seçenekleri de mevcuttur. Ayrıca yurtdışında öğrenim görenlerin denklik belgesi alması gerekir. Açık öğretimde ikinci üniversite imkânı da sunulduğundan, halihazırda üniversite mezunu olan bireyler sınavsız bir şekilde ikinci bir bölüme kayıt yaptırabilirler. AÇIK ÖĞRETİMİN ÖRGÜN ÖĞRETİMDEN FARKLARI NELERDİR? Açık öğretim ile örgün öğretim arasındaki en temel fark, öğrenme modelidir. Açık öğretimde dersler fiziksel sınıflarda değil, çoğunlukla dijital platformlar üzerinden yürütülür. Öğrenciler, ders notlarını internetten indirip kendi hızlarında çalışabilirken; örgün öğretimde ise yüz yüze eğitim zorunludur ve ders takvimi daha katıdır. Ayrıca açık öğretimde devam zorunluluğu yoktur, sınavlar genellikle belirli merkezlerde yılda birkaç kez yapılır. Sosyal etkileşim ve kampüs hayatı açısından açık öğretim daha izole bir deneyim sunarken, zaman yönetimi ve bireysel disiplin gerektirir. Örgün eğitimde ise akademik danışmanlık, laboratuvar imkanları ve öğrenci kulüpleri gibi sosyal ve fiziksel avantajlar öne çıkar. AÇIK ÖĞRETİM MEZUNLARININ İŞ BULMA İMKANLARI YÜKSEK MİDİR? Açık öğretim mezunlarının iş bulma şansı, sanılanın aksine, sadece diploma türüne değil; bireyin sahip olduğu yetkinliklere, deneyime ve iş ağına da bağlıdır. Birçok kamu kurumu ve özel sektör kuruluşu, açık öğretim mezunlarına da eşit fırsatlar sunmaktadır. Özellikle kamu sektöründe KPSS ile yerleştirilen pozisyonlarda açık öğretim diploması geçerlidir. Öte yandan, açık öğretim mezunları genellikle çalışırken okuyan bireylerden oluştuğu için, mezuniyet sonrası iş deneyimiyle birleşen eğitim geçmişleri onları rekabette avantajlı kılabilir. Bu yüzden iş bulma süreçlerinde örgün öğretime oranla belirli bölümlerin öne çıktığı da söylenebilir.

Source: Habertürk