Eş seçeceklerdi seçemediler!
İzmir’in Torbalı İlçesi Kaymakamlığı, Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğü, bekar olan kamu personelinin isimlerinin belirlenmesini istedi, bunların “Evlilik Öncesi Eğitime” alınacağını duyurdu.
Askerlik şubesi, belediye, Gençlik ve Spor İlçe Müdürlüğü, Emniyet, Jandarma Komutanlığı, Milli Eğitim Müdürlüğü, müftülük, Sağlık Müdürlüğü, Tarım Müdürlüğü, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığı’na gönderilen 21 Mart 2025 tarihli yazıda şöyle denildi:
Torbalı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bekarların listesini istediği yazısı.
EŞ SEÇİMİ EĞİTİMİ
“2025 yılı Nisan ayı içerisinde ilçemizde görev yapmakta olan bekar kamu personellerine ‘Evlilik öncesi eğitim’ modülü kapsamında ‘Eş seçimi’ konulu eğitim verilmesi planlanmıştır. Yazımız ekindeki kurum ve kuruluşların listeyi bağlı kurum ve kuruluşlarıyla paylaşarak bekar ve eğitime katılabilecek personellerin bilgilerinin listeye işlenerek en geç 15 Nisan tarihine kadar iletilmesi gerekmektedir. Belirlenen personelin eğitim günü ve saati boyunca izinli sayılmaları hususunda kaymakamlık makamı oluru tarafımızdan alınacak ve kurumlarla paylaşılacaktır.”
Yoğun tepkiler üzerine ‘eş seçimi eğitiminden vazgeçildiğini belirten yazı.
YOĞUN TEPKİ GELDİ
Gelişmeye tepki gösteren Eğitim İş Sendikası Genel Başkanı Kadem Özbay, SÖZCÜ’ye şunları söyledi:
“Hangi hakla, hangi akılla insanların medeni durumları üzerinden veri toplanmakta ve ardından da ‘Eş seçimi’ gibi son derece mahrem ve kişisel bir konu başlığıyla eğitim düzenleyebiliyor. Devletin görevi, kamu çalışanlarının özel hayatına müdahale değil, onuruna yaraşır çalışma ortamı sağlamaktır. Karar çekilmelidir. Aksi halde uygulamaya karşı mücadele edeceğiz.”
Gelen tepkiler üzerine aynı kurumlara yeni bir yazı gönderilerek ‘eş seçim eğitimi’nin iptal edildiği duyuruldu.
Source: Saygı Öztürk
Milli müfredatımızla dünyaya örnek olacağız
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Türkiye”nin son 20 yıla kadar eğitimde Batı değerlerinin Doğu”ya transfer edildiği bir köprü mahiyetinde olduğunu söyledi. Bakan Tekin özellikle 27 Mayıs darbesinin ardından Türkiye”nin eğitim sistemine böyle bir misyon biçildiğini belirterek “”Bizim artık milli bir eğitim modelimiz var. Biz böyle bir köprü olmayacağız. Dünyaya farklı bir perspektifle, her konuda bize özgü bir modelle örnek olabiliriz. Kökeninde insani değerler olan bir modelle. Eğitimde emperyal bir mantıkla hareket edemeyiz”” dedi. Bakan Tekin, dün Enstitü Sosyal tarafından düzenlenen “İki Nokta Buluşmaları”” programında “Geleceğin Eğitimini Yönetmek: Riskler ve İmkânlar” konulu söyleşiye katıldı. Programda İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür, NUN Eğitim ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Esra Albayrak, öğretmenler ve çok sayıda lise öğrencisi katıldı. KÜLTÜRÜMÜZE SAHİP ÇIKMALIYIZ Enstitü Sosyal Genel Koordinatörü Dr. İpek Coşkun Armağan”ın sorularını yanıtlayan Bakan Tekin, Türkiye”nin son 20 yılda eğitimde geldiği noktayı, yeni müfredat çalışmalarını, Milli Eğitim Akademisi ve 12 yıllık zorunlu eğitim tartışmalarıyla ilgili bilgiler verdi. Bakan Tekin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde eğitim de dahil olmak üzere birçok alanda ciddi paradigma değişiklikleri olduğunu söyledi. Eğitimde çağı ıskalamak adına yenliklere açık olduklarını söyleyen Bakan Tekin, “Ancak bu değişiklikleri yaparken mutlaka kendi manevi kültürümüze sahip çıkarak yapalım. Yeni olan her şeyi kendimizi kaybetmeden alalım”” dedi. Okula başlama yaşından ders sürelerine kadar eğitimin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini belirtti.
Source: Ceyda Karaaslan
Doktorlardan kadın hastalar için çirkin ifadeler! Sapıkça mesajları ifşa oldu
Konya Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi”nde görev yapan doktorlardan oluşan bir Whatsapp grubu mesajları, başka bir doktor tarafından paylaşıldı. Mesajlarda kadın hastalara yönelik çirkin ifadeler yer aldı.Gazeteci İbrahim Haskoloğlu, kendisine bir başka doktor tarafından sızdırılan WhatsApp yazışmalarını paylaştı. DİĞER DOKTORLARI GÖREMEYE DAVET EDİYORLAR Yazışmalarda doktorların, tedavi için gelen kadınlarla ilgili yaptıkları çirkin yorumlar görülüyor. Hastaları hakkında yorumlar yapan doktorlar, diğer doktorları da kendi hastalarını “görmeye” davet ediyor. GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILDILAR Görüntüler sosyal medyada geniş yankı uyandırırken ilgili üniversiteden de açıklama geldi. Konya Selçuk Üniversitesi”nden yapılan açıklamada, konu hakkında soruşturma başlatıldığı ve “personellerin” görevden uzaklaştırıldığı belirtildi. Açıklama şöyle:”Sosyal medyada yapılan paylaşımlarda yer alan veÜniversitemiz Tıp Fakültesi Hastanesindeki bazı sağlık çalışanlarına ait olduğu iddia edilen yazışmalarla ilgili soruşturma başlatılmış olup iddiaya konu personeller görevden uzaklaştırılmıştır.”
Source: Abdullah Karlıdağ
Neden bazı ülkelerde soyadı kullanılmaz?
Pasaport başvurusunda bulunduğunuzu düşünün ve görevli sizden soyadınızı ister. Cevabınız sadece tek bir isimse, sistem hata verir. Oysa dünyada milyonlarca insan için bu tamamen normal. Endonezya’dan Tibet’e kadar birçok toplumda hala soyadı kullanmadan yaşam sürdürülüyor. Peki bu ilginç geleneğin ardındaki tarih ve anlam ne? YÜZYILLAR ÖNCESİNDEN GELEN BİR GELENEK Bazı toplumlarda bir kişinin yalnızca adıyla anılması, günümüz modern dünyasında ilginç bir farklılık gibi görünse de, aslında bu uygulama köklü tarihsel ve kültürel temellere dayanıyor. Japonya’dan Endonezya’ya, İzlanda’dan Tibet’e kadar birçok farklı coğrafyada soyadı kullanılmaması ya da çok sınırlı kullanılması, geleneklerin gücünü ve kimlik algısının toplumlar arasında ne kadar değişken olabileceğini gösteriyor. SOYADIN TARİHSEL KÖKENİ Soyadları, Batı dünyasında genellikle Orta Çağ sonrasında yaygınlaşmaya başladı. Avrupa da insanların artması, ticaretin gelişmesi ve vergi toplama gibi devlet işlerinin kolaylaşması için bireylerin birbirinden ayırt edilmesi gerekti. Bu da insanların sadece adlarıyla değil, aynı zamanda yaşadıkları yer, meslekleri veya aile bağlarıyla da anılmalarına yol açtı. Ancak bu sistem her yerde aynı şekilde işlemedi. DOĞU TOPLUMLARINDA İSİM KÜLTÜRÜ Çin, Japonya ve Kore gibi Doğu Asya ülkelerinde soyadı geleneği var olmakla birlikte, bu ülkelerde isimlerin sıralanışı Batı’dan oldukça farklıdır. Çin’de örneğin önce soyadı söylenir, sonra ad gelir. Ancak bazı Güneydoğu Asya ülkelerinde —özellikle Endonezya, Burma (Myanmar) ve Tibet gibi yerlerde— birçok insan yalnızca tek bir isim taşır. Bu isimler bazen anlam yüklü kelimelerden oluşur ve bireyin karakterini ya da doğduğu günü ifade eder. ENDONEZYA’DA SADECE BİR İSİM YETERLİ Endonezya, soyadı kullanılmayan ülkeler arasında en dikkat çeken örneklerden biri. Nüfusu 270 milyonu aşan bu ülkede, milyonlarca insan tek bir adla yaşıyor. Örneğin eski devlet başkanı Suharto’nun, ya da günümüzde futbol dünyasında tanınan isimlerden Egy Maulana Vikri’nin tam adı aslında yalnızca Egy Maulana dır. Aile soyadı yerine kişinin adı ya da dini-kültürel kökeni kimliğin bir parçası olur. BURMA’DA CİNSİYET VE NESİL BELİRTMEK İÇİN ÖZEL KODLAR Burma’da soyadı yerine kişisel adlara eklenen belirli ön eklerle bireyler tanımlanır. “U” erkekler için, “Daw” ise saygı ifadesiyle kadınlar için kullanılır. Kişinin ismine eklenen bu ön ekler onun yaşını, cinsiyetini ve toplumdaki yerini ifade eder. Dolayısıyla soyadı yerine kullanılan bu ekler, kimlik belirlemede toplumsal rollerin daha ön planda olduğunu gösterir. TİBET’TE LAMA TARAFINDAN VERİLEN ADLAR Tibet kültüründe ise isim verme süreci dini bir törenle başlar. Birçok çocuk, doğumlarından sonra bir Lama tarafından adlandırılır. Bu isim genellikle kutsal bir anlam taşır. Aile soyadı kullanılmaz; kişinin adı, ruhani bir rehber tarafından verildiği için zaten toplumsal bir bağlamda anlam taşır. Bu da bireyin kimliğinin aile bağlarından çok spiritüel bir yapıya dayandığını gösterir. İZLANDA MODELİ: BABANIN ADI YETER İzlanda, Batı dünyası içinde farklı bir örnek sunar. Burada soyadı yerine patronimik sistem kullanılır. Bu sistemde çocukların soyadları, babalarının adından türetilir. Örneğin bir babanın adı Jón ise, oğlu Jónsson , kızı ise Jónsdóttir soyadını alır. Yani aslında kalıcı bir soyadı yoktur, her nesilde değişen bir ad aktarımı söz konusudur.
Source: Habertürk
İyi dükkanı dediler kötülük dükkanı çıktı
“Öğrenciler, AKP’nin kitap listesini okuyacak” başlığıyla yayınlanan haber sonrası İstanbul Valisi Davut Gül, “Neresini düzeltelim” diyerek, haberimize tepki gösterdi.
Bu haberi okuyan veliler ise çocuklarına tavsiye edilen kitapları çocuklarından önce okuyunca skandal ortaya çıktı.
EĞİTİMCİLER İNCELEDİ
Vali Gül himayesindeki, “İstanbul Okuyor, Ben Okuyorum” projesi kapsamında önerilen VakVak Yayınları’ndan çıkan İyilik Dükkanı adlı kitap ilkokul öğrencilerine tavsiye edilmişti.
İslamcı Yazar Mevlana İdris’in kitabı, İstanbul’daki 6-10 yaş arası 5.6 milyon ilkokul öğrencisine okutuldu.
Velilerin, Eğitim İş 2 No’lu Şube Başkanı Kadir Toruş’a yaptığı şikayetler üzerine kitap, eğitim uzmanlarına inceltildi.
İyilik Dükkanı adlı kitapta; anne, baba, babaanne, öğretmenler ve sınıf arkadaşlarına karşı öğrencilerin kaba, saba ifadeler kullanması, yalan söylemesi, kurnazlık yapması, akranlarına ve hayvanlara karşı şiddetin sıradanlaştırıldığı saptandı.
Ortaokul öğrencilerine önerilen Mustafa Kutlu’nun, Uzun Hikaye adlı kitabı da incelendi.
Eğitimciler, “İntihar etme, kadına şiddet, alkol kullanımı, küfür, argo, kız kaçırma, ortaokul çağında kaçıp evlenme, sigara kullanımı, okulu değersizleştirme, kadına hakaret” içeren 36 ayrı suç unsuru tespit etti.
Türk Dil Kuralları’na aykırı olan kitapta, ‘tren’ yerine 10 ayrı yerde ‘tiren’ diye yazılırken, “Kıravat, filim, tüfenk’ gibi çok sayıda hatalı kelime belirlendi.
CİMER’E ŞİKAYET EDECEKLER
Diriliş, Dergah gibi dergilerde yazan Mevlana İdris’in, “İstanbul Okuyor, Ben Okuyorum” projesi kapsamında ilkokul öğrencilerine 11 kitabının tavsiye edildiği görüldü.
Aileler ve eğitimciler, ilkokul öğrencilerine İyilik Dükkanı ve ortaokul öğrencilerine de Uzun Hikaye kitaplarının okutulmamasının durdurulması için CİMER’e şikayet edeceklerini söyledi.
Source: Sultan Uçar
Liselerde “açığa alma” iddiası
İstanbul başta olmak üzere birçok ilde, 30’dan fazla proje okulda yapılan atamalarda muhalif olduğu belirtilen öğretmenlerin yerlerinin değiştirildiği öne sürüldü. Yeri değiştirilen öğretmenlerin boykot ve iş bırakma gibi eylemlere de katıldığı iddia edildi. 79 bin 286 öğretmen, 5 bin 318 yönetici görev yaptığı proje okullarına atanan yeni isimlerin ise kriterlerin aksine siyasi tercihlerle atandığı da konuya ilişkin bir başka iddia. ÖĞRENCİLER EYLEMDE Bu iddiaların ardından bazı liselerde öğretmenlerini geri isteyen öğrencilerin de eylem yaptığına ilişkin görüntüler sosyal medyada yer aldı. Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi de bu iddiaların ardından protesto gösterisi düzenlenen okullardan biri oldu. Öğrenciler 33 öğretmenin kadro dışı kaldığı iddiasının ardından okul bahçesinde tepkilerini dile getirdi. IRMAK: LİYAKATTAN UZAK BirGün gazetesine konuşan Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, 2025 yılı atamaları tıpkı geçmiş yıllarda olduğu gibi yine şeffaflıktan uzak, liyakat ilkesini hiçe sayan bir anlayışla gerçekleştirilmiştir. Proje okullarına yapılan atamalarda süreç; somut, ölçülebilir ve nesnel hiçbir kritere dayanmıyor. Tamamen siyasi ve idari takdirle şekillendiriliyor. Bakanlık; herhangi bir kriter ilanı yapmadan, kıdem, hizmet puanı ya da mesleki yeterlilik gibi objektif göstergelere bakmadan, istediği öğretmeni ya da eğitim yöneticisini proje okullarına atayabilmektedir. Emek, birikim ve mesleki yetkinlik yok, adalet yok, hakkaniyet yok dedi. BAKANLIK NE DİYOR? Milli Eğitim Bakanlığı konuya ilişkin doğrudan bir açıklama yapmadı. Ancak Anadolu Ajansı nın Teyit Hattı, Bakanlık kaynaklarına dayandırarak söz konusu iddiaların doğru olmadığına ilişkin bir haber yayınladı. Haberde iddia edildiği gibi bir açığa almanın söz konusu olmadığı belirtilirken Bakanlık kaynaklarına atfen şu ifadelere yer verildi: İddiaların sokak olayları veya muhalif olmak vs. saiklerle alakası yok. Her sendikadan her görüşten öğretmenler görev alıyor, kriter asla o değildir, olamaz. Proje okulları ile ilgili açığa alınma paylaşımları doğru değil. Devlet memurlarında açığa alınma, suç işleme sonunda soruşturma sonucunda yapılan bir işlemdir. Proje okulları görevlendirmeleri, dört yıl süreli bir iştir ve süre bitiminde yeniden değerlendirme sonucunda yapılır. Yeniden görevlendirilememesi durumunda da alanında bir eğitim kurumuna görevlendirilir. Yıllardır usul böyledir ve her zaman da bu usulden olmuştur. TOSU: YANLIŞ BİLGİ Haberde Eğitim-Sen İstanbul 3 No lu Şube Başkanı Hüseyin Tosu nun görüşlerine de yer verildi. Yanlış bir bilgi. Açığa alınma diye bir şey yok. dedi. Söz konusu gelişmeyle ilgili olarak temel itiraz noktasının şeffaflık olabileceğini belirten Tosu şu bilgileri paylaştı: Konu proje okullarla ilgili. Proje okullarda 4 yıl sonunda atama gerçekleşiyor. 2025 yılı itibariyle süre doldu. Öğretmenlerin aynı yerde ikinci kez 4 yıl daha devam etme ya da başka bir yerde görev alma talepleri olabiliyor. Önemli bir kısmı görev yaptıkları okullarda devam etmeyi tercih edebiliyor. Kıdem, performans, memnuniyet vb. kriterlerde bir sorun yoksa tercihleri yönünde bir beklenti oluyor. Mevcut durumda kadro fazlası oldular, yani il emrine verilmiş oldular. Şimdi norm kadro fazlasıyla ilgili atama gündeme gelecektir. Tayin, resen atama gibi işlemler…
Source: Habertürk