Eğitim ışığı:Yusuf Ziya Bahadınlı – Mustafa Gazalcı
19 Mayıs 2025’te Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutladığımız gün Eğit-Der’in danışma kurulu toplantısı vardı. Toplantıdaki öğretmenlerden biri, “Yusuf Ziya Bahadınlı’yı yitirdik, yarın İstanbul’da toprağa verilecek, ben bu akşam gideceğim” dedi. Pazarören Köy Enstitüsü 1944 mezunu, yazar, milletvekili Yusuf Ziya Bahadınlı’nın kaybını öğrenince büyük bir acı duydum. Çektiği çileler, ona yaşatılan sürgünler, savaşımları, kitapları, birlikte katıldığımız söyleşiler, insanın içini ısıtan gülümsemesi geldi aklıma. ÇOBANLIKTAN MİLLLETVEKİLLİĞİNE 9 Eylül’de 1927’de Yozgat Sorgun Bahadınlı’da doğan Yusuf Ziya, 20 Mayıs 2025’te Şişli Tiyatrosu’nda anma programından sonra Karacaahmet Mezarlığı’nda ailesi ve sevenleri tarafından toprağa verildi. Bahadınlı, 1940’ta kendi köyünde ilkokulu bitirdikten sonra yaşamını değiştiren Kayseri Pazarören Köy Enstitüsü’ne girdi. Yıllar sonra Türkiye İşçi Partisi Yozgat milletvekili olarak TBMM’de 19 Şubat 1966’ta yaptığı konuşmada, yoksul köy çocuklarını yetiştiren Köy Enstitülerine minnetini şöyle belirtti: “Yozgat’ın Bahadınlı köyünde ayağımda çarık, bacağımda şalvar mal güderken elimden tutup beni memleketimin geleceği üzerine söz sahibi eden Köy Enstitülerine şükranlarımı sunarak sözlerime başlıyorum.” Yalnız o değil, binlerce yoksul köy çocuğu Köy Enstitülerinin canlandırıcı, üretici eğitiminden geçerek ülke yönetimine katıldı. Öğretmen, yazar, milletvekili, bilim insanı oldu. Yusuf Ziya Bahadınlı, Köy Enstitüleri ile ilgili hazırladığım kitap için soruları yanıtlarken kitap sevgisiyle ilgili şunları söylemişti: “Pazarören Köy Enstitüsü’nde kitaplıkta o yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayımladığı dünya klasiklerinin yanı sıra Türk edebiyatının bütün yapıtları da vardı. Kitaplığın kapısını açıp da karşımda içi dolu kitaplar gördüğümde büyük heyecan duydum. Sırayla bütün kitapları okumaya başladım. Benim en büyük öğretmenim kitap oldu.” 1964″te “İtin Olayım Ağam” ilk öykü kitabını, 1965″te Gülliceli Kâzım adlı ilk romanını yazdı. Ardından anı, inceleme, deneme, öykü, roman alanında 30’dan fazla kitap yayımladı. Bahadınlı, 1944’te Pazarören Köy Enstitüsü’nü bitirdikten sonra 1947’ye değin köyünde ilkokul öğretmenliği yaptı. 1947- 1951 arasında Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’ne girdi, o okul kapanınca Balıkesir Eğitim Enstitüsü’ne gitti, ardından Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü’nü bitirdi. Daha sonra çeşitli okullarda Türkçe ve edebiyat öğretmenliği yaptı. Büyük uğraşlardan sonra Bahadınlı”da kendi adını taşıyan bir kültür evi açtı. DÜŞÜNCELERİNDEN ÖDÜN VERMEDİ 1979’da çağrılı olarak gittiği Almanya’da bir yıl kalıp dönecekken 12 Eylül 1980 darbesi sonucunda yapılan yargılamada 33 yıl mahkûmiyetle karşı karşıya kalınca, Almanya’da ve Fransa’da 11 yıl süren bir sürgün yaşadı. 1991’de ülkeye döndü. Yayınevi kurdu, dergi çıkardı. Düşüncelerinden dolayı TBMM’de, örgütlenme için dolaştığı yerlerde haksız yere suçlandı, saldırıya uğradı. Ancak o ilkelerinden, düşüncelerinden hiç ödün vermedi, insanı, barışı savunmayı sürdürdü. Son zamanlar hastaydı, evinden pek çıkmıyordu. Ara ara telefonla konuşuyorduk. IŞIKTAN KORKANLAR Söyleşimizde Köy Enstitülerini, kimler, niçin kapattı soruma şu yanıtı vermişti: “Köyün, köylünün kalkınmasından çıkarı bozulan toprak ağaları siyasilere baskı yaparak kapattılar. Köy Enstitülerini ışıktan korkanlar kapattı. Kapatılmaları ülkemiz için çok büyük bir kayıptır. 1951 yılında, ABD Florida Üniversitesi’nden Köy Enstitüsünü incelemek üzere gelen Prof. Wafferd bana, Beşikdüzü Köy Enstitüsü’nde bir sohbet sırasında aynen şöyle demişti, ‘Öğretmen yetiştirmek üzere sizin hükümetiniz, yeni akademi ve üniversiteler açacağına Köy Enstitülerine dört elle sarılmalıdır.’” (21 Köy Enstitüsü – Çınarlar Anlatıyor, 2021) ABD’li Prof. Wafferd’in yıllar önce Bahadınlı’ya söylediği sözler, önce Diyanet Akademisi’ni, sonra Öğretmen Akademisi’ni açan AKP için söylenmiş gibi. Işıklar içinde uyu sevgili Yusuf Ziya Bahadınlı. MUSTAFA GAZALCI 16. VE 22. DÖNEM DENİZLİ MV. / EĞİTİMCİ
Source: Olaylar Ve Görüşler
Yeni Türkiye’den manzaralar
Çankırı Karatekin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Harun Çiftçi, hakkındaki ciddi yolsuzluk suçlamaları nedeniyle görevden alındı. Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar ise görevden alınan rektör için veda yemeği düzenledi ve plaket verip ödüllendirdi.
4 YIL HAKSIZ PARA
21 Nisan 2021’de bu göreve getirilen Çiftçi’nin aylık 1 milyon 200 bin lira haksız kazanç sağladığı ve 60 milyon lira elde ettiği iddia ediliyor. Çiftçi’nin, üniversitenin Dil Eğitim Merkezi’nden her ay düzenli olarak “Yönetici payı” aldığı ve 10 yıl boyunca biriken ve dağıtılamaz nitelikte olan üniversite fonlarını kendi lehine kullanıp çıkar elde ettiği öne sürülüyor.
DOLARLAR UÇUŞTU
2018 yılından itibaren Yabancı Öğrenci Kabul Merkezi aracılığıyla yurtdışından yüksek lisans ve doktora öğrencisi kabul edilmesiyle üniversite döner sermayesine milyonlarca dolar girdisi sağlandığı ve Çiftçi’nin bu gelirlerden de haksız pay aldığı iddia ediliyor. Rektörün bu merkeze kendisini müdür olarak atayıp, her ay yasal dayanağı olmayan ödemeler aldığını savunuluyor.
YAVUZ SALTIK TUTUKLANMIŞTI
İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yapılan dördüncü operasyonda İBB Muhtarlık İşleri Daire Başkanı Yavuz Saltık tutuklanmıştı.
Gözaltındayken Saltık’a İBB’den aldığı 2 milyon 754 bin 523 bin liralık ödeme soruldu. Saltık’ın ise, “İBB’de çalışmamdan ötürü hak etmiş olduğum maaşım ve huzur hakkı ödemesidir” cevabını verdiği öğrenildi. Yapılan hesaplamaya göre; 6 yıldır Daire Başkanlığı yapan Saltık’ın aylara bölündüğünde aldığı maaş, aylık 38 bin 257 TL’ye denk geliyor.
RÜŞVET İFTİRASI PATLADI
İktidara yakın yandaş bir gazeteci ise, Saltık’ın İstanbul Ulaşım Hizmetleri ve Araç Kiralama AŞ’den 1 milyon 746 bin lira rüşvet aldığını iddia etti. Paranın da 58 taksit halinde ödendiğini de öne sürdü.
Yapılan araştırmada ise İstanbul Ulaşım Hizmetleri ve Araç Kiralama AŞ.’nin İBB’nin iştiraki olduğu tespit edildi. Ayrıca Saltık’a bu şirketin 4 yıldır yönetim kurulunda olduğu için aylık 36 bin TL huzur hakkı ödendiği aktarıldı. Yani Daire Başkanı Yavuz Saltık’ın maaşını ve huzur hakkını alması sebebiyle hapse atıldığı ortaya çıktı.
Source: Veli Toprak