“Eğitimde Yenilikler – Sözleşmeli Öğretmen Alımı ve Eğitimin Geleceği”

Emaneti koruma inceliği ve unutanların kirli dünyası

Analiz / İsmail S. Gülümser

Hizmet hareketi, dünyadaki birçok Müslüman topluluktan farklı olarak, dinin günümüze bakan yüzünü ortaya çıkarıp çağın ihtiyacına göre sürekli canlı ve diri tutacak yöntemler bulmasıyla öne çıktı. Onlar, dinin temel kaynakları ve Bediüzzaman’ın özgün yorumundan faydalanıp geleceğe ışık tutacak yollar geliştirdiler. Birçok grup, bağlılarını kötülükten korumaya çalışırken, onları hayatın doğal akışından kopardı. Halbuki gönüllüler üstadın “Dünyayı kesben değil kalben terk etmek evladır” düsturunu rehber edindi. Rahmet hazinlerinin kapısını çalmak anlamına geldiğini düşünerek, üzerlerine düşen görevi ince ayrıntısına kadar yaptılar. Başarı için gösterilen gayretle önce rekabet şansı yakaladı, ardından fark oluşturdular.

Hizmetin eğitimle başladığı yolculuk

İlk önemli adım, eğitim projeleriyle atıldı. Mali imkânın sınırlı güvenin eksik olduğu bir dönemde, diğerleri gibi isim yapmış öğretmenlerle işe başlama imkânı bulamadılar. Rekabetin yoğun olduğu dershanelerde acemi gencecik yeni mezunlarla hizmet verdiler. Yer edinmeye çalışırken, çoğunun aklına gelmeyen yeni yöntemler buldu ve bunları sabırla yıllarca sürdürüp geliştirdiler. Tecrübeli öğretmenler, 1-2 aylık yaz seminerinde konuları en ince ayrıntısına kadar anlatıp adayları titizlikle yetiştirdi. Öğretmenler arasında karşılıklı fedakarlığa dayalı dayanışma ağı kurdular.

Geliştirilen yöntem ve materyaller ortak bir havuzda toplandı. Hatalar ayıklanıp sistematik hale getirildikten sonra ortak birikimle ortaya çıkan güzel örnekler herkesin kullanımına sunuldu. Her yıl geniş katılımla geliştirilen bu ürünler, zamanla kitaplara dönüştü. Güven veren zengin içerikler çeşitlendi ve her alana yayıldı. Bireyselliği hâkim olduğu bir dünyada ilk kez özel sektörde bir grup eğitimci oluşturdukları zümreler ve güçlü eğitim kaynaklarıyla genç öğretmenleri desteklediği dayanışma modeli rekabette öne geçti.

Gönüllüler varlıklı insanları, maddi getirisi az, kimsenin ilgi duymadığı bir alanda, karşılık beklemeden yatırım yapmaya ikna etti. Toplumun farklı kesimlerinin kurduğu özveriye dayalı ilişkilerle oluşan yüksek motivasyon, projelerin dershane, okul, üniversite derken ülke sınırlarını aşıp dünyaya yayılmasını sağladı.

Etik ilkelere bağlı faaliyet modeli

Dayanışmayla sorun çözmede yakalanan ivme, toplumun ihtiyaç duyduğu diğer alanlara yayıldı. Acemilerin öncülüğünde başlayan medya kuruluşları yenilerin yetişmesine zemin hazırladı. Yardımlaşmayla ortaya çıkan basın organları, birbiriyle kenetlenince güvenilir ve saygın medya kuruluşları öne geçti.

Etik ve ahlaki değerlere bağlılık konusunda sürekli birbirini eğitenler, güçlü yardımlaşma anlayışıyla önce Türkiye’de ardından tüm dünyada birçok soruna el attı ve başarılı örnekler global boyuta taşındı. Yönetimi gasp etmek için gönüllülerin adını kirletenler, devlet gücüyle oluşturdukları kirli kampanyaya rağmen hala etkisini kıramadı. Onlar, yıllardır yaşadıkları zulme aldırmadan iyilik yaymaya devam ediyorlar.

Yeni nesillerin sağlıklı entegrasyonu

Bizim neslimiz, Hocaefendi’den aldığı ilhamla, Türkiye’den başlayarak tüm dünyanın geleceğini aydınlatacak büyük projelere imza attı. Onun, bizden sonra bu işi sürdürecek gençlere de çok önemli tavsiyeleri oldu. “Bulunduğunuz toplumdan kopup kabuğunuza çekilmeyin. Kendi değerlerinize bağlılığınızı koruyacak yöntemler geliştirdikten sonra o toplumla bütünleşmekten, sorumluluk almaktan kaçınmayın.”

Batıda gençlik dinden uzaklaşıyor ve gelişmiş ülkeler bu probleme çözüm bulmakta zorlanıyor. Böyle bir dünyada değerlerini koruyarak her toplumda yer edinmenin yollarını arayıp bulmak gerekiyor. Gönüllülerden, ülkede olduğu gibi dünya genelinde de başarılı örnekler ortaya koymaları ve rol model haline gelerek topluma entegre olmaları bekleniyor. Ancak toplumla kaynaşırken gençlerin öz değerlerinden uzaklaşıp erimesi riskine karşı da ek tedbir alınmalı.

Kendini koruma adına içe kapanan Müslüman gruplar, yıllar geçse de uyum sorunu yaşamaya devam ediyor. Yüksek motivasyona sahip bireyler belki kişisel gayretle asimile olmadan uyum sağlayabiliyor. Ancak dayanışmayla oluşan sinerjiden faydalananlar daha sağlıklı entegrasyon yolları bulabilir. Bunun için, önce bireyi koruyacak tedbirler alınmalı, sonra sorumluluk verip kendini yaşadığı yerin bir ferdi gibi hissetmeli.

Mesela entegrasyon ile asimilasyon arasında kalan bireyler; başörtüsü, namaz ve abdest ile entegre olunamayacağını düşünebilir. Şeytanın bu tür hilelerine kapılıp olumlu alışkanlıklarını terk edebilir. Halbuki onların değerlerine saygılı olduğunuz sürece, kimse sizin yaşam tarzınızı yadırgamıyor, aksine tutarlılığınız inandırıcılığınızı artıyor. Kendini saklayanlar ise daha çok kuşku uyarıyor, saygı ve güveni kaybediyor.

Sağlıklı entegrasyon için kampların rolü

Yeni neslin direncini artırmak ancak yaşıtlarıyla birlikte yapılacak ve hayatlarını etkileyecek faaliyetlerle mümkündür. Hiç kimsenin ilgi göstermediği dönemlerde küçük gruplarla yapılan kamplar sonradan tüm hizmetlerin motoru olan bireyler yetiştirdi. Bugün her ülkede çok daha fazla gençle yapılacak toplu programlar, onların bütün yaşamına yön verebilir, sağlıklı entegrasyonun kapısını aralayabilir. Ortak duygu ve heyecandan etkilenen gençlerin kazacağı donanım onlara toplumsal hayatta yol gösterici olur.

Geçmişte kır yerinde, imkânsızlık için de yapılan çadır kamplarında yemek ve bulaşığı katılanlar üstlenmek zorunda kaldığı halde onlarda üst düzey motivasyona vesile olmuştu. Bugün ise modern imkanlarla gün boyu maneviyatın ön planda olacağı otel kampları, her yaş grubu için cezbedici olacaktır.

Akran gruplarının birlikte geçireceği ruhani atmosfer, onların hafızasında unutulmaz izler bırakacaktır. Fikri derinliğe sahip büyüklerin içten gelen duygularla aktaracağı değerler, gençler için ilham kaynağı olacaktır.

Yaşantısıyla örnek olanların oluşturacağı sinerji ve kararlı duruş, şeytanın telkinlerine karşı koruyucu zırh görevi yapacaktır. Cemaatle kılınan namazlar, yüksek sesle okunan tesbihatlar. Omuz omuza saf bağlamış insanlar arasında kurulan sıcak bağlar bireyi yalnızlıktan kurtaracak asimilasyonu önemle de anahtar rolü oynayacaktır. Yaz döneminde kampla kazanılmış motivasyon, alınmış lezzetleri tazelemek için yapılacak; haftalık sohbetler, cemaat halinde kılınan namazlar, ramazanda teravih ve iftarlar, Cuma-bayram etkinlikleri gibi düzenli buluşmalarla devam ettirilirse asimilasyona karşı güçlü bir koruma sağlayacaktır.

Küresel sorunlara çözüm bulma kaygısı

Geçmişte olduğu gibi bugün de hizmet gönüllüleri, toplumların yaşadığı sorunlara duyarsız kalmadı. Küçük imkanlarla bulundukları yere faydalı olma yollarını arayıp buldu. Şimdiye kadar tüm dünyayı aydınlatmaya aday projeler ürettikleri gibi, bundan sonra da bu sorumluluğu gelecek kuşaklara aktarma çabası içindeler.

Mali kaynakları bir hırsızlar çetesi tarafından gasp edilmesine rağmen, yeni buldukları her kaynağı yine topluma hizmette kullanıyorlar. Küçük imkanlarla başlattıkları projelerin büyüyüp gelişeceğine inançları tam olduğu için, bugün basit gibi görünen her hizmete kaynak ayırmaktan çekinmiyorlar.

Kirli kampanyalar ve siyasilerin ayak oyunları

Atılan adımların hemen sonuç vermesini beklemiyor, özellikle son dönemde yaşadıkları acı ve ıstırabın devam etmesi onları yıldırmıyor, her gün yeni saldırılarla bölüp parçalamayı bekleyenlerin oyununu bozmak için sabrediyorlar. Şimdilerde de hassas insanların duygularını kullanıp gönül bağlarını kırmak için kurulan kirli çarkın farkındalar ve tüm tuzakları bozarak yola devam ediyorlar.

Onlar, yaşadıkları ağır mağduriyetlere takılmadan, dünyayı insanlık mesajlarıyla buluşturmak için çabalarken, ülke yönetimini ele geçirme dışında bir derdi olmayanlar, hizmetten sonra yeni muhalif gruplara saldırı peşinde. Yüz kızartıcı suçlarla ahlaki üstünlüğünü kaybeden ve toplum desteğini yitirenler, tüm muhalifleri sırayla şeytanlaştırarak iktidarda kalma yolu arıyorlar. Ülkenin en büyük partisinin temsilcilerini hapsederek “itlaf” etmeye çalıştığını itiraf ediyorlar.

Dürüstlük, adalet kul hakkı gibi en hayati değerleri bir çöp gibi buruşturup attıktan sonra, hala halkın kendilerine güven duyacağını sanıyor. Başaramayınca da halkın tercihleri zorla ya da yalan propagandalarla değiştirmeye çalışıyor. Allah’ın elçisiyle gönderdiği mesajları yok saydıkları için, ilahi desteği kaybettiklerini her yerde itibar kaybı yaşadıklarını görmezden geliyor.

Ancak “yalancının mumu yatsıya kadar yanar.” Medyaya servis ettikleri gizli talimatlar tek tek ortaya çıkıyor. İftiralarla sırayla muhalif kesimleri suçlu gösterme gayretlerine toplum prim vermiyor. MİT in yayın organına dönüşen medyada yaptıkları her suçlama kendi kirli işlerinin deşifresiyle sonuçlanıyor. Ülkeyi suç örgütlerinin desteğiyle yönetmeye çalışanlar, yüz kızartıcı suçlar ortaya döküldükçe daha da panikliyor. İfşaları önleyemeyince “Cemil Önal” ı öldürüp önemli bir tanığı daha susturuyorlar. Ancak aldıkları fetvalarla işledikleri suç o kadar çok ki birini kapatsalar diğeri açığa çıkıyor. Yalanla kalplerinin giderek taş gibi katılaştığını görmüyor, hiçbir ayıplı davranıştan yüzleri kızarmıyor, en çirkin fiillerinin açığa çıkmasına aldırmadan, pişmanlık duyacakları yerde, sahte bilgileri yayarak dürüstlük algısıyla halkı aldatıyorlar.

Source: aktifhabercom


Bilal Erdoğan”la 2 saat

Son dönemde Bilal Erdoğan’ın başkanlığını yürütmekte olduğu İlim Yayma Vakfı, 75 yıldır memlekete millete faydalı insanlar yetiştirme anlamında çok değerli işler yürütüyor.

Uzun soluklu, kalıcı izler bırakan, nesillere yatırım anlamında işler bunlar.

Cumartesi sabahı Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda, (Eski adıyla Yassıada) gazeteciler Ahmet Hakan Coşkun ve Vahap Munyar’la birlikte yaklaşık 2 saat boyunca sohbet ettiğimiz Bilal Erdoğan’ı dinledikten sonra, İlim Yayma Vakfı’nın bildiklerimizden çok daha ötelere geçen bir vizyona ulaştığını gördük.

Bizim Ada’da bulunduğumuz sırada, Vakfın daha önce ödül verdiği isimleri buluşturduğu ve sonunda, “Sağlıkta teknolojik istiklal” başlıklı bir bildirinin yayınlandığı toplantılar vardı.

“Sağlıkta teknolojik istiklal” kavramının öyle yüzeysel bir biçimde gündeme geldiği düşünülmesin.

Bilal Erdoğan’ı dinleyince, sağlık teknolojisinde yerli ve milli yönelime sahip arayışların, İlim Yayma Vakfı’nın radarında olduğunu, bu alanda yürütülen çalışmaların ödüllerle taltif edildiğini fark ettik.

Mesela, İlim Yayma Ödüllerinde büyük ödüllerden biri meme kanserini radyasyonsuz ortamda erken teşhis eden çalışmalar yürüten bir bilim adamına verilmiş.

BİLAL ERDOĞAN: MİSYONUMUZU KÜLTÜR İHYASI OLARAK GÖRÜYORUZ

Bilal Erdoğan’a “Bu çalışmaları yürütürken kendinize biçtiğiniz misyon nedir” diyor sordum.

Şöyle bir cevap verdi:

“Misyonumuzu kültür ihyası olarak görüyoruz. Kendi kimliğimizle geleceğe yürümek, kendi kültürümüzü geleceğe aktarmak. İrfan Gündüz Hoca’nın ifadesiyle istikbal sadece göklerde değil, aynı zamanda ‘köklerdedir’ anlayışla hareket ediyoruz.”

İkinci bir soru:

“Türkiye’nin yoğun siyaset gündemi motivasyonunuzu nasıl etkiliyor?”

Ve buna Bilal Beyin verdiği cevabın özeti:

“Siyasi ortam maalesef her şeyi zehirliyor. Sağduyu ile bir konuyu konuşma kabiliyetimizi kaybettik. Bizim işimiz uzun soluklu ve ikna odaklı.”

Peki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yürütülen bu çalışmalarla alakalı yaklaşımı nedir diye üçüncü bir soru daha yönelttim Bilal Erdoğan’a.

Erdoğan, “Cumhurbaşkanımız” diye söz ettiği babasının ta 2011’de TÜRGEV’in oluşumu ile başlayan süreçte hep kendisini destekleyici bir tutum izlediğini, bu işlere ön ayak olduğunu ifade ediyor.

“SOSYAL BİLİMLER, EĞİTİM BİLİMLERİ ÖKSÜZ KALIYOR. AMACIMIZ BU ALANI GÜÇLENDİRMEK…”

Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda geçirdiğim 24 saat boyunca Bilal Erdoğan’ın etrafında kendisinin yürüttüğü bu çalışmalara katkı veren ekibiyle de sohbetlerim oldu.

Onların söyledikleri şöyle şeyler:

“Bilal Bey durmaksızın çalışıyor. Yüksek bir motivasyonla her gün bir yerlerde bu çalışmaları ileri taşımak için koşturuyor.”

Çalışmalar derken, çeşitlilik arz eden bir faaliyet alanından söz etmeliyim.

Ama ana odak noktasında eğitim var bu çalışmaların.

Bir nevi insan yetiştirme odaklı faaliyetler.

Bir konuda konuşurken ‘hayıflanma’ diliyle konuşuyor Bilal Erdoğan.

Üniversite sınavlarına girip de ilk 100’e, ilk 500’e, ilk 1000’e giren öğrencilerin hep tıp ya da mühendislik bölümlerine yönelmelerinden:

“Doktor olacağım, mühendis olacağım diyorlar ama aralarında hiç öğretmen olacağım diyen yok. Buna üzülüyorum. Sosyal bilimler, eğitim bilimleri öksüz kalıyor.”

Hayıflandığı bir husus daha var kendisinin:

“Anket yaptık gençlerin yüzde 40’ı devlette, belediyede çalışmak istiyor. Kapasitenin üç katı. Garanticilik anlayışı bu. Oysa bu DNA’dan gelen bir şey değil. Toplum olarak bu anlayışı besliyoruz.”

Bu durumun ‘sonuç’ olarak ortaya çıkardığı bir başka problem de şu oluyor Bilal Erdoğan’ın ifadeleriyle:

“İŞKUR açıklama yaptı: 400 küsür bin açık pozisyon başvurusu var diye. Yani işveren bu kadar sayıda çalışana ihtiyacım var diyor ama bulamıyor.”

Bu dertlenmelerin memleket adına dertlenmeler olduğu, siyaset üstü dertlenmeler olduğu aşikâr değil mi?

Bilal Erdoğan, sosyal bilimlerin, eğitim bilimlerinin tıpkı Tıp, Mühendislik gibi alanlarda olduğu gibi cazip hale gelmesi için özel projeler yürütüyor.

Mesai yürüttüğü üniversitelerin bu alanlarda temayüz etmesine öncülük ediyor, üniversite sınavlarında dereceye giren öğrencilerin burslarla bu alanlara teşvik edilmesi için uğraşıyor.

Çok rahatça anlaşılabilecek birkaç cümle kuruyor niçin bunları yaptıklarını izah babında:

“İyi çocukların öğretmen olmasını istiyoruz. İbn Arabi, Gazali bu kadar eseri nasıl yazmışlar. Zamanlarının en iyi insanları bunlar. Biz de çok parlak çocukları sosyal bilimlere nasıl kanalize edebiliriz. Buna çalışıyoruz.”

İLİM YAYMA ÖDÜLLERİNE DAİR BİRKAÇ NOT…

Birkaç cümleyle İlim Yayma Ödülleri’nin konseptinden de söz etmek isterim.

Bu ödüllerin nasıl verilmesi gerektiğiyle alakalı olarak vakıfta uzun tartışmalar yapılmış.

Sonuçta Türkiye’nin en büyük akademik ödüllerinin organize edildiği bir noktaya erişilmiş.

Birinciye 150, ikinci ve üçüncüye 50 tam altın ödülü veriliyor.

Ödül sahiplerinin belirlendiği süreçlerde, başvuruları kıymetlendiren hakemlerin, komisyon üyelerinin birbirlerinin görüşlerinden haberdar olmadıkları, bu şekilde iltimasın önüne geçilen modeller geliştirilmiş.

Büyük ödüle ise kişiler kendileri baş vuramıyor. Başkalarının o kişiyi önermesi gerekiyor.

Erdoğan, bu konular üzerinde konuşurken gülerek, “Altınları ucuzken aldık Allah’tan, aldığımızda gram altın fiyatı 2700 lira civarındaydı” diyor.

Mehmet Acet / Haber7

Source: Mehmet Acet


Başvurular bugün saat 16.00″da sona erecek! MEB duyurdu

Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB), 15 bin sözleşmeli öğretmen alımı için başvurular bugün saat 16.00″da sona erecek.MEB”in yayımladığı, 15 bin sözleşmeli öğretmenliğe başvuru duyurusuna göre, 21 Nisan”da başlayan ve bugün saat 16.00″ya kadar sürecek başvuruların ardından sözlü sınava katılmaya hak kazanan adaylar, 7 Mayıs”ta “www.meb.gov.tr” adresinden ilan edilecek.Başvuracak adayların, 2024″te yapılan Kamu Personel Seçme Sınavı”nda (KPSS), KPSSP10, KPSSP121 ve KPSSP120″den 50 ve üzerinde puan alması gerekiyor.Adaylar, Türkçe, İlköğretim Matematik, Fen Bilimleri, Sosyal Bilgiler, Türk Dili ve Edebiyatı, Tarih, Coğrafya, Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, İngilizce, Rehberlik, Okul Öncesi, Sınıf Öğretmenliği, Beden Eğitimi ve İmam Hatip Lisesi Meslek Dersleri alanlarına KPSSP121 puan türünden, Almanca, Arapça ve Rusça alanlarına KPSSP120 puan türünden, diğer alanlara ise KPSSP10 puan türünden 50 ve üzerinde puan almış olmaları durumunda başvuruda bulunabilecek ve bu kapsamda başvurular, KPSS puan üstünlüğü esasına göre değerlendirilecek.Sözlü sınav merkezleri atama alanlarına göre belirleneceğinden adaylardan sözlü sınav merkezi için ayrıca tercih alınmayacak. Adayların sözlü sınava alınacağı sınav merkezi ile tarihi, MEB Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğünce duyurulacak.Adaylar, ön başvurularını, “ilkatama.meb.gov.tr” adresindeki elektronik başvuru formunu doldurarak yapabiliyor.Milli Eğitim Akademisi için belirlenen 10 bin atamaya ilişkin takvimin detayları ise 13 Temmuz”da yapılacak Akademiye Giriş Sınavı”nın sonuçlarının ilanından sonra kamuoyuyla paylaşılacak.

Source: Www.star.com.tr


Binlerce sözleşmeli öğretmen alınacak! Başvurular bugün sona eriyor

Milli Eğitim Bakanlığı “nın yayımladığı 15 bin sözleşmeli öğretmenliğe başvuru duyurusuna göre, 21 Nisan”da başlayan başvuru süreci bugün saat 16.00″da sona erecek. Başvuruların ardından sözlü sınava katılmaya hak kazanan adaylar 7 Mayıs”ta “www.meb.gov.tr” adresinden ilan edilecek. BAŞVURU ŞARTLARI Adayların 2024 yılında yapılan Kamu Personel Seçme Sınavı”nda (KPSS), KPSSP10, KPSSP121 ve KPSSP120″den 50 ve üzerinde puan alması gerekiyor. Adaylar, Türkçe, İlköğretim Matematik, Fen Bilimleri, Sosyal Bilgiler, Türk Dili ve Edebiyatı, Tarih, Coğrafya, Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, İngilizce, Rehberlik, Okul Öncesi, Sınıf Öğretmenliği, Beden Eğitimi ve İmam Hatip Lisesi Meslek Dersleri alanlarına KPSSP121 puan türünden, Almanca, Arapça ve Rusça alanlarına KPSSP120 puan türünden, diğer alanlara ise KPSSP10 puan türünden 50 ve üzerinde puan almış olmaları durumunda başvuruda bulunabilecek ve bu kapsamda başvurular, KPSS puan üstünlüğü esasına göre değerlendirilecek. Sözlü sınav merkezleri atama alanlarına göre belirleneceğinden adaylardan sözlü sınav merkezi için ayrıca tercih alınmayacak. Adayların sözlü sınava alınacağı sınav merkezi ile tarihi, MEB Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğünce duyurulacak. Adaylar, ön başvurularını, “ilkatama.meb.gov.tr” adresindeki elektronik başvuru formunu doldurarak yapabiliyor. Milli Eğitim Akademisi için belirlenen 10 bin atamaya ilişkin takvimin detayları ise 13 Temmuz”da yapılacak Akademiye Giriş Sınavı”nın sonuçlarının ilanından sonra kamuoyuyla paylaşılacak.

Source: Mahmut Ekinci


15 bin öğretmen alımı için başvurularda son gün

MEB”in yayımladığı, 15 bin sözleşmeli öğretmenliğe başvuru duyurusuna göre, 21 Nisan”da başlayan ve bugün saat 16.00″ya kadar sürecek başvuruların ardından sözlü sınava katılmaya hak kazanan adaylar, 7 Mayıs”ta www.meb.gov.tr adresinden ilan edilecek.Başvuracak adayların, 2024″te yapılan Kamu Personel Seçme Sınavı”nda (KPSS), KPSSP10, KPSSP121 ve KPSSP120″den 50 ve üzerinde puan alması gerekiyor.Adaylar, Türkçe, İlköğretim Matematik, Fen Bilimleri, Sosyal Bilgiler, Türk Dili ve Edebiyatı, Tarih, Coğrafya, Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, İngilizce, Rehberlik, Okul Öncesi, Sınıf Öğretmenliği, Beden Eğitimi ve İmam Hatip Lisesi Meslek Dersleri alanlarına KPSSP121 puan türünden, Almanca, Arapça ve Rusça alanlarına KPSSP120 puan türünden, diğer alanlara ise KPSSP10 puan türünden 50 ve üzerinde puan almış olmaları durumunda başvuruda bulunabilecek ve bu kapsamda başvurular, KPSS puan üstünlüğü esasına göre değerlendirilecek.Milli Eğitim Akademisi takviminin detayları 13 Temmuz”daSözlü sınav merkezleri atama alanlarına göre belirleneceğinden adaylardan sözlü sınav merkezi için ayrıca tercih alınmayacak. Adayların sözlü sınava alınacağı sınav merkezi ile tarihi, MEB Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğünce duyurulacak.Adaylar, ön başvurularını, ilkatama.meb.gov.tr adresindeki elektronik başvuru formunu doldurarak yapabiliyor.Milli Eğitim Akademisi için belirlenen 10 bin atamaya ilişkin takvimin detayları ise 13 Temmuz”da yapılacak Akademiye Giriş Sınavı”nın sonuçlarının ilanından sonra kamuoyuyla paylaşılacak.

Source: Mehmet Küçükkahveci


İŞKUR üzerinden Sağlık Bakanlığı 3.658 sürekli işçi alımı başvurusu nasıl yapılır? İşçi alımı kılavuzu …

Sağlık Bakanlığı, İŞKUR üzerinden 3 bin 658 sürekli işçi alacak. Başvurular bugün başlıyor. Binlerce kişi başvurular hakkında bilgi almak istiyor. Kılavuz için yoğun bir araştırma söz konusu…Adayların en çok yönelttiği soru “Sağlık Bakanlığı 3.658 sürekli işçi alımı başvurusu nasıl yapılır?” şeklinde işte ayrıntılar… Sağlık Bakanlığı 3 bin 658 sürekli işçi alımı başvurusu nasıl yapılır?Sağlık Bakanlığının resmi sitesinden yapılan açıklamada “Başvurular, Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) esube.iskur.gov.tr adresi üzerinden 05/05/2025 – 09/05/2025 tarihleri arasında elektronik (online) kullanıcı girişi yapılarak alınacaktır.” denildi.SAĞLIK BAKANLIĞI SÜREKLİ İŞÇİ ALIMI KILAVUZU İÇİN TIKLAYINIZBAŞVURU LİNKİ İÇİN TIKLAYINIZKADRO VE MESLEK DAĞILIM LİSTESİ İÇİN TIKLAYINIZSağlık bakanlığı sürekli işçi alımı başvuru şartları neler?657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesi ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarına İşçi Alınmasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in ilgili maddelerinde belirtilen genel şartlara sahip olmak. (Yabancı uyruklu adaylar başvuru yapamayacak.)Başvuru tarihinin son günü itibarıyla 18 yaşını doldurmuş, ilk günü itibarıyla ise 40 yaşını doldurmamış olmak. (Yani, 5 Mayıs 1985 ve sonrasında doğmuş olmak gerekiyor.)Başvurulan meslek için belirlenen okul, bölüm veya programdan, son başvuru tarihi itibarıyla mezun olmak ve istenilen belgeleri yine bu tarihe kadar temin etmiş olmak.Görevi sürekli yapmaya engel teşkil edecek bedensel, zihinsel ya da ruhsal bir rahatsızlığı bulunmadığını belgelemek. (Bu belge, sadece atanmaya hak kazanan adaylardan istenecek.)İşe alımda öncelik hakkı bulunan adayların, ilgili yönetmelikte belirtilen öncelikli durumlarını belgelemeleri gerekiyor.7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu kapsamında yapılan arşiv araştırması sonucunda, atamaya engel bir durumun bulunmaması şart.Silahsız özel güvenlik görevlisi olarak başvuru yapacak adayların, 5188 sayılı Kanun’un 10. maddesindeki ilgili alt bentlerde yer alan koşulları karşılaması gerekiyor.

Source: Dünya Gazetesi


“Çocuk Dostu Kitap” sayısı 1990″a ulaştı

Bakan Göktaş, yaptığı yazılı açıklamada, çocuğun üstün yararı ilkesi doğrultusunda çalıştıklarını, bu ilke çerçevesinde koruyucu ve önleyici hizmetler geliştirdiklerini belirtti.

Çocukları dijital dünyanın tehlikelerine karşı korumak, karşılaşabilecekleri risklere karşı farkındalık kazanmalarına yardımcı olmak için büyük bir kararlılıkla çalıştıklarını belirten Göktaş, “Bu kapsamda, Bakanlık olarak çocuklarımızı bir yandan dijital ortamların zararlı etkilerinden korumaya diğer yandan da çocuk dostu yayınlarla gelişimlerini desteklemeye devam ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

Çocukları dijital mecralarda karşılaşabilecekleri risklerden korumak için içerikleri takip ettiklerini ve olumsuz öğelere müdahalede bulunduklarını anımsatan Bakan Göktaş, şunları kaydetti:

“Bu kapsamda Bakanlık bünyesinde oluşturduğumuz “Çocuk İçin Dost Uygulamalar” (DUY) ile siber zorbalık, sanal dolandırıcılık, müstehcenlik, zararlı yazılımlar, çocukların yaş düzeylerine göre gelişimine zarar veren içerikler, çocuk hakları ve mahremiyetinin ihlali, sağlık için tehlikeli madde temini, kimlik hırsızlığı gibi çocukların gelişimini olumsuz etkileyecek zararlı içeriklere müdahale ediyoruz. Riske maruz kaldığı belirlenen çocuklarımıza, yaşadıkları şehrin Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü aracılığıyla ulaşarak, bu çocuklarımızın sağlıklı gelişimini temin için gerekli adımları atıyoruz. Ekiplerimiz DUY web sitesi ve ihbar hattı ile bugüne kadar dijital mecrada çocuklara yönelik 2 bin 569 zararlı içerik hakkında işlem yaptı.”

“Çocuk dostu olarak önerdiğimiz kitap sayısı 1990″a ulaştı”

Bakan Göktaş, çocuğun üstün yararı ilkesi doğrultusunda alanında uzman kişiler tarafından oluşturulan çalışma gruplarınca hazırlanan Çocuk Dostu Kitap Listesi”nin de geçen yıllarda kamuoyu ile paylaşıldığını hatırlattı.

Çalışma gruplarının, çocukların doğru kitap seçimine önderlik, ailelere de bu konuda rehberlik edecek çalışmalar yürüttüğünü aktaran Göktaş, “Çocuklara yönelik basılı eserler titizlikle inceleniyor. Komisyon tarafından çocuk kitapları listesine Nisan 2025″te 30 yeni yayın daha eklendi. Böylece 2018″den bu yana çocuk dostu olarak önerdiğimiz kitap sayısı 1990″a ulaştı.” bilgisini paylaştı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Sağlık Bakanlığı 3 bin 458 personel alacak: İşte iller ve kadro dağılımı

Sağlık Bakanlığı bünyesine 3 bin 658 personel alımı gerçekleştirecek. Bu kapsamda başvurular İŞKUR üzerinden 5 – 9 Mayıs 2025 tarihleri arasında yapılacak. Bu kapsamda adaylar kadro branş dağılımını ve personel alımının hangi illerde yapılacağını araştırıyor. İşte merak edilenler…SAĞLIK BAKANLIĞI PERSONEL ALIMI KADRO/BRANŞ DAĞILIMI BELLİ OLDUBakanlık bünyesine temizlik görevlisi, klinik destek elemanı, özel güvenlik görevlisi (silahsız) ve aşçı kadrolarında personel alımı gerçekleştirilecek.SAĞLIK BAKANLIĞI PERSONEL ALIMI HANGİ İLLERDE YAPILACAK?Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan listeye bu illerde personel alımı gerçekleştirilecek;Adana, Adıyaman, Afyonkarahisar, Ağrı, Amasya, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bilecik, Bingöl, Bitlis, Bolu, Burdur, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Giresun, Gümüşhane, Hakkari, Hatay, Isparta, Mersin, İstanbul, İzmir, Kars, Kastamonu, Kayseri, Kırklareli, Kırşehir, Kocaeli, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Muş, Nevşehir, Niğde, Ordu, Rize, Sakarya, Samsun, Siirt, Sinop, Sivas, Tekirdağ, Tokat, Trabzon, Tunceli, Şanlıurfa, Uşak, Van, Yozgat, Zonguldak, Aksaray, Bayburt, Karaman, Kırıkkale, Batman, Şırnak, Bartın, Ardahan, Iğdır, Yalova, Karabük, Kilis, Osmaniye, Düzce yapılacak.

Source: Hakan Erdi Uludağ