Helikopter hastaneye nasıl çarptı… 4 kişi öldü
Ancak kaza anının görüntülerinde, ambulans helikopterin, yoğun sise rağmen havalanmaya çalıştığını görüyoruz.Bu da kazanın, kesin olmamakla beraber, ‘sis’ ya da mekanik türbülans gibi meteorolojik bir nedenle olmuş olma ihtimalini güçlendiriyor.Tıpkı ünlü basketbolcu Kobe Bryant ile İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve hatta başka birçok helikopter faciasında yaşandığı gibi…Havacılık yazarımız Uğur Cebeci ve “Havacılık meteorolojisine giriş” kitabının da yazarı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ile konuştum.BASİT BİR ÖNLEMLE BU FELAKET ÖNLENEBİLİRDİKazadan hemen sonra yayımlanan helikopterin kalkış görüntülerinde yoğun sis olduğu, helikopterin geri gittiği görülüyor. Nedeni nedir sorusu ile Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’nu aradım.Diyor ki: “Acılar böyle tazeyken spekülasyon yapmak istemem ama bir sebebi motor kaybı gibi teknik bir aksaklık olabileceği gibi pilotun geriye doğru kalkış yapmak istemesi de olabilir. İnceleme sonucu netleşir.”“ACİL”- VIP BASKISIPeki ya yoğun sis. Videodan anladığım kadarı ile görüş koşulları ‘sıfır.’ Cevabı şu: “Normal koşullarda yani bu helikopter, ambulans değil de yolcu helikopteri olsaydı, böyle yoğun sis bulutunun olduğu, görüş mesafesinin sıfırlandığı bir havada, havalanmamalıydı derdim. Çünkü helikopter pilotlarının çoğu uçuşlarını, Görerek Uçuş Kuralları ile yapar. Yani pilotlar pencerelerden dışarı bakarak yeri ve/ veya ufku belirler ve bu sayede de nerenin yukarısı olduğunu, yönlerini anlarlar. Ancak kazayı yapan bir ambulans helikopteri. Demek acil bir durum var, sise rağmen uçmak zorunda. Bu kaza özelinde demiyorum ama genel bir bakış açısı ile konuşursak, bu ve benzeri ‘acil’ durumlar pilot üzerinde bir baskı yaratır. Buna ‘VIP baskı’ denir havacılıkta. Daha çok özel uçak- helikopterlerde, pilota, ‘buraya yetiş’, ‘şimdi kalk’ gibi emirler verilmesinin pilot üzerinde yarattığı stres, kazaya neden olabilir. Bazen de pilotların çok tecrübeli olması ve kendilerine fazla güvenerek hareket etmesi aynı şekilde kazaya sebep olabilir.”HASTANEYE IŞIK TAKILABİLİRDİHava şartlarının, helikopterin kabiliyeti dışında olduğu durumlarda uçmanın yolu yok mu peki? Şöyle devam ediyor: “Aletli Uçuş Kuralları altında uçabilir bir pilot. Ama bu, pilotun helikopteri, kokpitteki uçuş göstergelerine bakarak ve genellikle hava trafik kontrolörlerinin yönlendirmesi altında uçtuğu bir uçuştur. Bu helikopterde böyle bir aletli uçuş imkânı yok. Pilot görerek uçmak zorunda. Ama dedim ya ambulans helikopteri, can kurtarmaya gidecek. O noktada bir şey söyleyemem. Şunu söylemem mümkün; burada pilot tamamen referanssız bir kalkış yapıyor. Bina sağda mı solda mı… Konumunu ve görüş mesafesini değerlendirememiş, yön ve açısını da belirleyememiş durumda. Oryantasyonunu kaybetmiş. Oysa basit önlemlerle büyük felaketler önlenebilir. Bu hastaneye de yön belirlemede pilotlara yardımcı olması için siste görülebilecek bir ışık takılabilirdi mesela. Basit şeylerin ihmali beraberinde felaketleri getiriyor işte…”METEOROLOJİ EĞİTİMİNE EBELER GİRİYOR“Türkiye’de maalesef pilotların meteorolojik şartları değerlendirme bilgi ve yetenekleri çok zayıf. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün yönetmeliğinde meteoroloji derslerini herkesin verebileceği yazıyor. Meteoroloji mühendisi şartı yok! Dolayısıyla özellikle özel pilotaj okullarında meteoroloji derslerine ezberleyip yüksek puan alan ebeler, hemşireler, öğretmenler ya da herhangi biri giriyor. Bu da haliyle pilotların meteorolojik şartları doğru yorumlayamamasına sebep olmakta. Yönetmelik acilen değişmeli.”GÖREREK UÇUŞ ŞARTLARINI KAYBETMEK KAZA GETİRİYORHavacılık yazarımız Uğur Cebeci, helikopter kazalarının birçoğunun hava şartlarından kaynaklandığına vurgu yaparak, “Özellikle sisli havalarda… Görerek uçuş şartlarının ihlali sonucu yaşanıyor genellikle kazalar” diyor ve şu örnekleri veriyor:-7 yıl önce Türk şirketine ait Sikorsky S-76 tipi helikopter Atatürk Havalimanı’ndan günlük güneşlik havada kalkmış ama biranda çöken sisin içine düşen pilot, Büyükçekmece’deki TV kulesine çarpmış, kurtulan olmamıştı.-Yine 2 yıl önce, İtalya’da aralarında 4 Türk yöneticinin de olduğu bir helikopter pilotu, hem de haftanın en az üç günü aynı rota üzerinde uçuyor olmasına rağmen, sis duvarı ile karşılaşınca gidip dağa çarptı ve yine kurtulan olmadı.-İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin ölümüne neden olan helikopter kazasını hatırla. Büyük ihtimalle Reisi’nin geceyi Azerbaycan’da geçirmek istememesi, pilot üzerinde uçuş için bir baskı yarattı ve görerek uçuş yapan pilot, dağlık ve ormanlık bölgeye geldiğinde, sis duvarı ile karşılaşınca görüş açısını kaybederek, dağa çarptı. Helikopter kazalarında çok sık yaşanılan bir olay bu.“Görerek uçuş; helikopter pilotlarının en çok tercih ettiği uçuş yöntemidir. Ancak görerek uçuş yaparken, ‘Ben her koşulda giderim, her koşulda iner, kalkarım’ mantığı sisle beraber geçerliliğini kaybeder. Yine de helikopter pilotlarının çoğu, üstlerine, amirlerine, patronlarına karşı mahcup olmamak için koşullar ne olursa olsun mutlaka gidilecek yere varma, o uçuşu yapma niyetinde olurlar. Ancak kalkarken etrafı net şekilde görebiliyorken, yol boyunca bir sisle karşılaşılması halinde neresi yukarısı neresi aşağısı neresi kuzey neresi güney… Kaybetmek çok kolay. Bu da kazayı getirir. Meteorolojik nedenlerle kaynaklanan tüm kazaların ana nedeni budur. Bakım hatası falan hep sonradır.”
Source: Fulya Soybaş
Sakatlara yoğun tedavi
Fenerbahçe”de sağlık heyeti, Başakşehir maçında sakatlanan Oğuz Aydın ve Dominik Livakovic”e yoğun tedavi uygulamaya başladı. Oğuz Aydın ve Dominik Livakovic”in aradan sonra oynanacak Hatayspor karşılaşmasına yetiştirilmesi bekleniyor. Mert Hakan Yandaş da bu arada tam olarak hazır hale gelecek.
Source: Fotomaç
Böbrek tümörlerinin yüzde 80″ine robotik cerrahiyle müdahale ediliyor
Prof. Dr. Önal, yaptığı yazılı açıklamada, böbrek tümörlerinin ürolojide dördüncü sıklıkta görülen tümörler arasında yer aldığını belirtti.
Bu tümörlerin yaklaşık yüzde 80″inin rastlantısal olarak saptandığına dikkati çeken Önal, başka nedenle yapılan tetkikler sayesinde bunun erkenden belirlendiğini vurguladı.
Prof. Dr. Önal, “Bütün kanserlerde olduğu gibi çok net bir neden olmamakla birlikte aşırı kilo, hipertansiyon, sigara kullanımı yani genel sağlığımızı etkileyecek her türlü şey aslında birçok kanserde olduğu gibi böbrek kanserinde de risk faktörü olarak ortaya çıkıyor. Bir de ailesel olarak genetik geçişli olan böbrek tümörleri var. Eğer ailesel hastalık saptıyorsak , aile bireylerini de genetik olarak tarayıp onları da kontrol altında tutuyoruz.” ifadelerini kullandı.
Tümörler erken safhada saptandığı için böbrek koruyucu cerrahisinin uygulandığının altını çizen Önal, geçmişte neredeyse böbreğin tamamı tümörle kaplanan hastaların kendilerine geldiğini aktardı.
Önal, bu hastaların böbreklerinin tamamını almak zorunda kaldıklarından bahsederek, “Ama son dönemde hastalarımızın büyük bir çoğunluğu böbrekte sınırlı bir kitleyle karşımıza çıkıyor. Bu nedenle de böbrek koruyucu tümör cerrahisini uyguluyoruz. Böbreği koruyoruz, sadece tümörü çıkarmak istiyoruz. Bu tür ameliyatları yaparken tümörü etrafındaki sağlam böbrek dokusuyla birlikte alıyoruz. Tümör kapsülünün yırtılmamasına çok özen gösteriyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
“İyileşme sürecini oldukça kısaltıyor”
Robotik cerrahinin Cerrahpaşa Tıp Fakültesi”nde bulunmasının hastalara pek çok avantajının olduğuna işaret eden Önal, şöyle devam etti:
“Böbrek tümörüyle başvuran hastalarımızın yüzde 80″ini robotik cerrahiyle ameliyat ediyoruz. Böbreği koruyarak yaptığımız ameliyatların tamamını robotik olarak yapıyoruz. Robotik cerrahi bize birkaç olanak sunmuş oluyor. Çünkü 3 boyutlu olarak görebiliyoruz. Lezyonun yakınına yaklaşabiliyoruz. Lezyonu böbrekten ayırırken yakından görme fırsatımız oluyor. Böbrek tümörünün kapsülünde herhangi bir yırtılma olup olmadığını gösterebiliyor. Bunun yanında da 4 küçük delikten girerek yaptığımız için hastaların iyileşme süresi oldukça kolay oluyor. Yara iyileşme sürecini oldukça kısaltıyor. Açık cerrahide yaptığımız yara yeri iyileşme süresi biraz daha fazla oluyor. Tabii bir faktör de kozmetik avantajları var. Hastanın vücudunda belirgin bir iz kalmamış oluyor. Açık ameliyatlarda yaklaşık 10 santimetrelik bir kesi oluyor. Cerrahpaşa”da robotun olması da hastalarımız için büyük bir olanak.”
Prof. Dr. Önal, fakültede bir süredir böbrek tümörü ameliyatı öncesi bir yazılımla böbreğin 3D görüntüsünü çıkardıklarını belirterek, tümörün boyutunun ve böbrekteki yerinin en önemli parametreler olduğunu bildirdi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Ön çapraz bağ yırtığını teşhis edebilen yapay zeka destekli yazılım geliştirdiler
Hitit Üniversitesi tıp ve mühendislik fakültelerinden akademisyenlerin işbirliğiyle ön çapraz bağ yırtığını teşhis edebilen yapay zeka destekli yazılım geliştirildi.
Hitit Üniversitesinin makine ve imalat teknolojileri alanında ihtisaslaşmasının ardından kurulan Makine ve İmalat Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezinde (MİTAM) özellikle yapay zekanın farklı alanlarda kullanımına yönelik çalışmalar başlatıldı.
Üniversite bünyesinde, ön çapraz bağ yırtıklarının teşhisinde yapay zeka kullanılması için çalışma yapılmak üzere Hitit Üniversitesi tıp ve mühendislik fakültelerinden akademisyenlerden ekip kuruldu.
Yaklaşık 400 kişinin MR görüntüleri yapay zekaya öğretildi
Çalışma kapsamında ortopedi ve travmatoloji birimince ön çapraz bağ yırtığı bulunan yaklaşık 400 kişinin MR görüntüleri yapay zekaya öğretildi.
Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalından Doç. Dr. Taner Alıç, AA muhabirine, ön çapraz bağların dizin en önemli bölümlerinden olduğunu, özellikle sporcularda bu bölgede yaralanmalar yaşandığını söyledi.
Ön çapraz bağ yırtığının tedavisinde doğru teşhisin önemine vurgu yapan Alıç, “Ön çapraz bağ yırtıklarının doğru teşhisinde klinik muayene kadar MR görüntüleri de ciddi önem arz etmekte fakat bu MR görüntülerinin değerlendirilmesinde ister istemez insanın gözden kaçırabileceği çok ciddi detayları daha ayrıntılı şekilde fark etmemiz ve doğru tanı koymamız, doğru tedavi açısından önemli.” dedi.
“Yüzde 92″ye varan doğruluk oranı var”
Dünyada yapay zeka ve derin öğrenme modellerinin sağlık sektöründe, özellikle ortopedi alanında yer tutmaya başladığına dikkati çeken Alıç, şöyle devam etti:
“Çoğu çalışmalar buna doğru evrilmekte. Ön çapraz bağ yırtıkları için de bu süreç bu şekilde. Yapay zeka modelleriyle insanın gözden kaçırabileceği detaylı yırtıklara doğru ve çok hızlı şekilde, saniyeler içerisinde tanı koyabilmekteyiz. Bu tanıyı koyarken mühendislik fakültesinin değerli hocalarıyla birlikte çalıştık. Ön çapraz bağ yırtıklarını daha doğru, daha hızlı nasıl teşhis edebiliriz, bunun üzerine kafa yorduk ve yaptığımız çalışmalarda oldukça iyi sonuçlar elde ettik. Yüzde 92″ye varan doğruluk oranı var. Başlangıç için oldukça önemli rakamdı bu.”
Alıç, gelecekte menisküs, kıkırdak hasarı gibi farklı bölgelere yönelik yapay zeka destekli çalışmalar yapacaklarını, bu tür yazılımların hekimlere özellikle teşhis konusunda yardım ve destek sağlayacak teknolojik birer araç olduğunu sözlerine ekledi.
Farklı MR cihazlarından alınan görüntüler de işlenecek
Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölümü”nden Dr. Öğretim Üyesi Meryem Yalçınkaya ise MİTAM”da yapay zeka teknolojisine yönelik çok sayıda çalışma yürüttüklerini anlattı.
Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği ile yaklaşık 1,5 yıl önce yapılan istişarede, ortopedi ve travmatoloji bölümüne yönelik yapay zeka destekli çalışma yapmaya karar verdiklerini anlatan Yalçınkaya, Doç. Dr. Tamer Alıç ile yürüttükleri, iki ay süren teknik işlemlerin ardından ön çapraz bağ yırtığını yapay zekaya öğretmeyi başardıklarını söyledi.
Yalçınkaya, “Ondan sonraki süreçte burada dijital laboratuvarda model geliştirmeleri üzerine odaklandık. Çapraz bağın bulunduğu bölgede yırtık var mı yok mu şeklinde tespite yönelik derin öğrenme modelini geliştirdik. Birden fazla model geliştirdik ve en iyisinde yüzde 92″lik doğrulukta çapraz bağ yırtığı vardır yoktur diye tespit ettik.” şeklinde konuştu.
Yalçınkaya, yazılımı daha da geliştirmek için bundan sonraki süreçte farklı MR cihazlarından alınan görüntüleri de işleyeceklerini bildirdi.
Yapay zekanın gelecekte erken tanı ve teşhisin ayrılmaz bir parçası olacağını öngördüklerini ve buna yönelik yapay zeka destekli çalışmalar yaptıklarını belirten Yalçınkaya, şunları kaydetti:
“Sadece çapraz bağ yırtığını değil, daha önceki kanser hücrelerinin tespiti, bronskoskopi alanında yabancı cisim var mı yok mu, estetik operasyon sonrası insan yüzünde duygu kaybı var mı yok mu gibi alanlara yönelik çalışmalarımız da oldu. Bunların hepsini birleştirerek bir program içerisinde, farklı modüller altında bir ürüne dönüştürmeyi, bu ürünü de Hitit teknoloji şirketi bünyesinde sağlık sektöründe bir hizmet ürünü olarak sunmayı hedefliyoruz.”
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Kar fırtınasından AFAD ekiplerince kurtarılan yaşlı kadın kuzusuna kavuştu
Antalya”da yaklaşık 1 ay önce yayladan dönerken olumsuz hava koşulları ve kar yağışı nedeniyle kaybolan, 2 kuzusu ve horozuna sarılı bir şekilde bulunan 70 yaşındaki Naciye Akın ile eşi Mustafa Akın”ın Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi”ndeki tedavileri tamamlandı.
Yanık ünitesinde donmaya bağlı yanık ve hipotermiye bağlı kalp sağlığı tedavileri tamamlanan çift, hastaneden taburcu edildi.
Eşi Mustafa Akın ile Manavgat ilçesi Çeltikci Mahallesi”ndeki evlerine dönen Naciye Akın, sarılarak vücut ısısını koruduğu ve torununun adını verdiği “Fatih” adlı kuzunun öldüğü haberini alınca üzüntü yaşadı.
“Sultan” adlı diğer kuzusuna sarılarak moral bulan Akın, “Kendi sağlığım kadar sizi düşündüm.” diye sevdiği kuzusunu yanından hiç ayırmıyor.
“Eve gelir gelmez kuzularımın yanına gittim”
Naciye Akın, AA muhabirine, kocası ile 7 aydır Sülek Yaylası”nda olduklarını anlattı.
Yaylada yoğun kar yağışına rağmen hayvanları üşüdüğü için Çeltikci Mahallesi”ndeki evlerine dönmek için yürüyerek anayola çıkmaya çalıştıklarını kaydeden Akın, “7 inek, 1 koyun, 2 kuzu ve bir horoz ile Alacabel yoluna kadar yürümeyi planladık. Ancak kar yağışı nedeniyle yolda gidemez hale geldik. Büyükbaş hayvanlarımız kayboldu. Canımdan kıymetli “Fatih” ve “Sultan” adlı kuzularım ile horozumu kucağıma aldım. Öleceğimi düşünmüştüm. AFAD ekipleri kurtardı sağ olsunlar.” dedi.
Hastanede o günden bu yana tedavi gördüklerini dile getiren Akın, “Tedavi görürken de aklım hayvanlarımdaydı. 7 büyükbaş hayvanımın bulunduğunu söylediler. Çok mutlu oldum. Eve gelir gelmez kuzularımın yanına gittim. Torunumun adını verdiğim “Fatih” soğuk nedeniyle hastalanıp ölmüş. Ona üzüldüm ama “Sultan”ıma sarılarak hasret giderdim. Sultan”a gözüm gibi bakıyorum. Kendi canımın sağlığı kadar hayvanlarımın sağlığına da mutlu oldum, şükrettim.” diye konuştu.
Mustafa Akın da zor günleri devletin desteğiyle atlattıklarını belirtti. AFAD ekiplerinin özveriyle kendilerini kurtardıklarını, hastanedeki doktorların da tedavileriyle yakından ilgilendiğini anlatan Akın, “Herkesten Allah razı olsun. Büyükbaş hayvanlarımız da bulundu. Kuzumuzu kaybettik ama diğer hayvanlarla teselli bulduk.” ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
A’dan Z’ye katarakt
Medipol Bahçelievler Hastanesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Faruk Kaya, halk arasında sıklıkla görülen katarakt hastalığı hakkında önemli bilgiler paylaştı. Doç. Dr. Kaya, kataraktın gözdeki lensin şeffaflığını kaybedip yoğunlaşmasıyla ortaya çıktığını ve genellikle yaşlanmaya bağlı bir durum olduğunu ifade etti. Kataraktın tedavisinin yalnızca cerrahi yollarla mümkün olduğunun altını çizen Doç. Dr. Kaya, ameliyat sırasında bulanıklaşmış lensin temizlenip yerine şeffaf bir mercek yerleştirildiğini dile getirdi. Ayrıca, yeni nesil premium lens teknolojileri sayesinde hastaların uzak ve yakın görme problemlerinin aynı anda düzeltilebildiğini aktardı. Katarakt nedir ve nasıl gelişir? Kataraktın genellikle yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıktığını belirten Doç. Dr. Kaya, “Yıllar içinde gözdeki lens yoğunlaşır, kalınlaşır ve şeffaflığını yitirir. Bu durum, görme netliğinde azalma, uzağı bulanık görme ve ışıklara karşı hassasiyet gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Nadiren de olsa bazı hastalar yakını daha iyi görmeye başlar. Bu da kataraktın başka bir türüne işarettir. Katarakt, ilaçla tedavisi mümkün olmayan bir hastalıktır. Ameliyat sırasında bulanıklaşmış lensi temizleyerek yerine yeni, şeffaf bir mercek yerleştiriyoruz. Bu işlem, görme netliğini tamamen geri kazandırıyor. Ayrıca, hastaların 50 yaşından sonra düzenli göz muayenesi yaptırması çok önemlidir” diye konuştu. Premium lenslerle konforlu görüş Gelişen teknolojiyle birlikte hastaların görme sorunlarını daha kapsamlı şekilde çözebildiklerini belirten Doç. Dr. Kaya, “Premium lensler sayesinde astigmatı düzeltebiliyor, hastaların hem uzak hem de yakın görme problemlerini aynı anda çözebiliyoruz. Bu sayede gözlüksüz bir yaşam mümkün hale geliyor” dedi. Kortizonlu ilaçlar ve katarakt riski Doç. Dr. Kaya, katarakta yol açabilen dış etkenlerden biri olarak kortizon içerikli ilaçların uzun süreli kullanımını işaret etti. Bu tür ilaçların bazı hastalıkların tedavisinde kaçınılmaz bir şekilde kullanıldığını belirten Doç. Dr. Kaya, “Kortizonlu ilaçlar, özellikle bağışıklık sistemi hastalıklarının tedavisinde hayati önem taşıyor. Ancak uzun süreli kullanımlarda göz merceğinde opaklaşmaya neden olarak katarakt gelişimini hızlandırabiliyor. Hastaların bu tür ilaçları kullanırken düzenli aralıklarla göz muayenesi yaptırması büyük önem taşıyor. Katarakt oluşumu yalnızca yaşlanmaya bağlı olmamaktadır. Travmalar, bazı göz hastalıkları ve diğer sistemik rahatsızlıklar da katarakt gelişimine neden olabilir. İleri teknoloji sayesinde, ilaçların neden olduğu kataraktlar da başarılı cerrahi müdahalelerle tedavi edilebiliyor. Bu nedenle erken teşhis ve düzenli kontroller, hem tedavi sürecini hızlandırıyor hem de hasta konforunu artırıyor” ifadelerini kullandı.
Source: Internet Haber