“Finans Dünyası – Kişisel Tasarruflar ve Ekonomik Stratejiler”

Coğrafya alınyazımız mı? – Serpil Güleçyüz

Bazen düşünür kendimize bir soru sorarız: “Başka bir şehirde, başka bir ülkede doğmuş olsaydım acaba yaşamım nasıl olurdu?” İşte tam da bu noktada aklımıza şu soru gelir: Doğduğumuz yer alınyazımız mı? Kimilerine göre bu sorunun cevabı evettir. Çünkü bir kişinin doğduğu coğrafya, onun yaşam koşullarını büyük ölçüde etkiler. Bir ülkenin ekonomik durumu, eğitim sistemi, iş olanakları, sağlık hizmetleri gibi temel yaşam standartları bireyin geleceğini şekillendirir. Savaşlar, otoriter rejimler ve baskıcı sistemler ise bireylerin özgürlüklerini ve hayallerini sınırlar. Kültürel yapılar; kadınerkek rolleri, inanç sistemleri ve gelenekler yoluyla bireyin benlik algısını ve kişisel gelişimini derinden etkileyebilir. Örneğin, hâlâ bazı ülkelerde kız çocuklarının eğitim hakkı sınırlı. Bu durum onların hayallerini gerçekleştirmesini zorlaştırıyor. “ALINYAZISINI” DEĞİŞTİRENLER Dünya Bankası ve UNESCO verilerine göre bir bireyin doğduğu yer onun eğitime erişimini doğrudan etkiler. Bu da uzun vadede yaşam kalitesini belirleyen en temel faktörlerden biridir. Bu bağlamda bir insanın neyi isteyeceği, neyi başarabileceği hatta ne kadar hayal kurabileceği bile yaşadığı coğrafyaya göre şekillenebilir. Ancak bir başka görüşe göre ise doğduğumuz coğrafya alınyazımız değildir. Çünkü bireyin iradesi, azmi ve kararlılığı her şeyin önünde gelir. Günümüzde insanlar daha fazla hareket edebiliyor, farklı kentlere, ülkelere göç edebiliyorlar. İnternet sayesinde bilgiye, eğitime ve iş olanaklarına erişim artık küresel ölçekte gerçekleşebilir. Olumsuz koşullarda doğmuş ama olağanüstü işler başarmış pek çok insan var. Mustafa Kemal Atatürk, Güney Afrika’nın efsane lideri Nelson Mandela, Nobel ödüllü bilim insanı Aziz Sancar bu konuda dikkat çekici örneklerdir. Hepsi, doğdukları coğrafyanın ötesine geçip hem kendi yaşamlarını hem de bulundukları toplumu değiştirmeyi başarmışlardır. AZİM VE İRADE Ayrıca insan hakları örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve uluslararası destek ağları da bireylere kendi coğrafyalarının sunduğu sınırlamaların ötesinde olanaklar sunabiliyor. Yani alınyazısı, sadece başımıza gelenler değil, onlara nasıl cevap verdiğimizdir. Coğrafya başlangıç noktası olabilir ama yönü ve sonu bizim elimizdedir. Bazı insanlar gerçekten çok zor koşullarda doğar ama yine de yaşama tutunur, mücadele eder, hayallerinden vazgeçmeden seslerini dünyaya duyururlar. Gündüz çobanlık yapıp, gece mum ışığında ders çalışan ve en iyi üniversiteleri kazanan çocuklar bunun en güzel örneklerinden biridir. Bu çocuklar bize, irade ve azmin coğrafyadan daha güçlü olabileceğini gösteriyor. Sonuç olarak doğduğumuz yer önemlidir, bunu inkâr edemeyiz. Doğduğumuz coğrafya ilk adımı belirler ama yürüdüğümüz yolu biz seçeriz. Belki yol yokuş, belki taşlı, belki zorludur ama o yol bizim yolumuzdur. Bizim seçimimizdir ve yürümeye değerdir. Ve belki de birbirimize destek olduğumuzda, yardım eli uzattığımızda yalnızca kendi coğrafyamızı değil, başkalarınınkini de değiştirebilir, güzelleştirebiliriz. Ne dersiniz? Denemeye değmez mi? SERPİL GÜLEÇYÜZ EĞİTİM YÖNETİCİSİ

Source: Olaylar Ve Görüşler


30 aile eşyalarını evlerinin önüne serdi

Maddi Dünya: Global Bir Aile Portresi isimli kitapta foto muhabiri Peter Menzel ve 16 fotoğrafçı arkadaşı, sahip oldukları tüm ev eşyalarını evlerinin dışında sergileyen ailelerin portrelerini fotoğraflamıştı. Yaklaşık 30 aile, fotoğraflarda, farklı ülkelerdeki yaşamı gösteren bir zaman kapsülüne girmiş gibiydi. İnsanlığın sosyoekonomik ve kültürel yelpazesini çarpıcı bir şekilde fotoğraflarına yansıtan Peter Menzel ve arkadaşlarının peşine düştüğü soru, bir ailenin sahip olduklarının bize o aile hakkında neler anlatabileceğiydi… Menzel in çektiği fotoğraflarda bazı ailelerin eşyası çokken, bazı ailelerin çok daha mütevazı olduğu ve çok az eşyaya sahip oldukları görülüyordu. Eşyası az olan aileler de eşyası çok olan aileler gibi gayet mutlulardı. Bu çarpıcı görsel karşılaştırma, farklı kültürlerdeki yaşam biçimlerini, ekonomik uçurumları ve ihtiyaç ile sahip olma kavramlarının ne kadar göreceli olduğunu gözler önüne sermişti. Serinin her fotoğrafı, göreni kendi tüketim alışkanlıkları ve eşyalarla kurduğu ilişki üzerine düşündürtmüştü.Bu kitap geçen gün sosyal medyada gördüğüm biraz da iç acıtan türden bir paylaşımı görünce aklıma geldi. Faydası olandan bizim için değerli olanlara kadar irili ufaklı her eşyayı, dünyayı ve onun içindeki yerimizi anlamlandırmak için kullanırız. Bazılarını bizimle işi bitse bile atamayız, biriktiririz. Ölünce bu eşyalara ne olur? Sevdiklerimizle aramızdaki bağı canlı tutan eşyalar olabilir mi? Hayali bir insana uzanan gerçeklik bir eşya ile anılabilir mi? Bana bu kitabı hatırlatan paylaşımın linkini buraya bırakıyorum. Sizde nasıl hisler uyandıracak acaba? Materyal Dünya: Global Bir Aile Portresi nden bazı kareler Bhutan Bhutanlı Nalim ve ailesi, tüm eşyalarıyla birlikte. Geçimini çiftçilik yaparak kazanan aile Shingkhey köyünde 3 katlı bir toprak evde yaşıyor. Kambur bir sırtı ve çarpık bir ayağı olan Namgay devletten kiraladığı küçük bir değirmenle komşuları için tahıl öğütüyor. Köy 14 haneli.Küba Havana da yaşayan Costa Ailesi tüm eşyalarıyla birlikte evlerinin dışında.Japonya Tokyo da yaşayan Ukita Ailesi tüm eşyalarıyla birlikte evlerinin önünde.İzlanda Hafnarfjordur da yaşayan Thoroddsen Ailesi tüm eşyalarıyla birlikte evlerinin önünde poz verdiAmerika Kaliforniya da yaşayan Caven Ailesi, garajda sakladıkları kitap kutuları dışında tüm maddi varlıklarıyla… Amerika Pearland, Teksas tan Skeen ailesi, tüm eşyalarıyla birlikte evlerinin dışında. Güney Afrika Qampie Ailesi, 15 Mart 1993, tüm eşyalarıyla birlikte evlerinin önünde. Qampie ailesi Güney Afrika da Johannesburg un (Joberg) dışında, Soweto olarak adlandırılan Southwest Township in geniş bir bölgesinde 400 metrekarelik beton blok dubleks bir evde yaşıyor.Mali Natomo ailesi tüm eşyalarıyla birlikte Kouakourou daki evlerinin çatısında.Moğolistan Ulan Batur da yaşayan Regzen ailesi tüm eşyalarıyla birlikte evlerinin dışında….Meksika Guadalajara dan Castillo Balderas ailesi, tüm eşyalarıyla birlikte evlerinin dışında. Kuveyt Abdulla ailesi tüm eşyalarıyla birlikte evlerinin önünde poz veriyor.

Source: Habertürk


Bu sendrom tuzak gibi zihni esir alıyor!

Psikolojik bir tuzak gibi zihinleri etkisi altına alan İmposter sendromu, bireyin kendini yetersiz ve başarısız hissetmesine neden oluyor. İşte bu sendromun belirtileri, nedenleri ve çözüm yolları… İMPOSTER SENDROMU NEDİR? İmposter sendromu, bireylerin iş ya da eğitim hayatlarında elde ettikleri başarıları hak etmediklerini düşünerek kendilerini yetersiz hissetmeleridir. Bu kişiler, başarılarının şans ya da tesadüften kaynaklandığını düşünür ve kendilerini sorgulamaya başlarlar. Başarılarını içselleştiremeyip, adeta “sahtekar” gibi hissederler. İlk kez 1978 yılında psikolog Pauline Rose Clance ve Suzanne Imes tarafından tanımlanan bu durum, “sahtekarlık fenomeni” ya da “sahtekar sendromu” olarak da bilinir. Başlangıçta kadınlarda sık gözlemlense de, zamanla erkeklerde de yaygın olduğu tespit edilmiştir. İMPOSTER SENDROMU TÜRLERİ İmposter sendromu, kişiden kişiye farklılık gösterir ve beş ana türde incelenir: – Mükemmelliyetçi: Her şeyi kusursuz yapma isteğiyle hareket eder. En ufak hata onları başarısız hissettirir. – Süper Kahraman: Her alanda mükemmel olmaya çalışır, aşırı çalışır, dinlenmeye ve hata yapmaya tahammülü yoktur. – Uzman: Bilgi eksikliği olduğunu düşündüğünde kendini yetersiz hisseder, başarılarını şansa bağlar. – Doğuştan Yetenekli: Doğal yeteneklerine çok güvenir, zorlandığında hemen yetersiz olduğunu düşünür. – Solist: Her işi tek başına yapmak ister, yardım almak onları zayıf hissettirir. İMPOSTER SENDROMU BELİRTİLERİ Bu sendromun belirtileri şunları içerebilir: – Sahtekarlık döngüsü: Aşırı hazırlık yapma ya da son dakika erteleme alışkanlığı. – Mükemmeliyetçilik: Ulaşılamaz hedefler koyma ve sürekli rekabetçi olma. – Süper kahramanlık: Kapasitesinin üzerinde sorumluluk alma ve aşırı hazırlık. – Başarısızlık korkusu: Başarısızlık karşısında yoğun kaygı ve utanma hissi. – Yeterliliği reddetme: Başarılarını küçümseme ve şansa bağlama. – Başarı fobisi: Başarılı olmanın getireceği beklentilerden korkma. Diğer yaygın belirtiler arasında özgüven eksikliği, depresyon, utanç, kendini aşırı başkalarıyla kıyaslama, tükenmişlik, övgüleri reddetme ve çeşitli anksiyete veya kişilik bozuklukları bulunabilir. İMPOSTER SENDROMU NEDENLERİ İmposter sendromu ortaya çıkışında birçok faktör rol oynar: – Kişilik özellikleri: İçe dönük, mükemmeliyetçi ve özgüveni düşük kişilerde daha yaygındır. – Sosyal rol beklentileri: Toplumun ya da kültürün beklentilerine uymayan mesleklerde bu risk artabilir. – Cinsiyet: Kadınlarda ve erkeklerde farklı sosyal beklentiler nedeniyle etkileri değişebilir. – Aile: Aileden gelen baskılar, beklentiler ve yetiştirme tarzı kişinin kendini yetersiz hissetmesine neden olabilir. – Toplum: Toplumun cinsiyet rollerine yüklediği anlamlar, bireylerin başarılarını sorgulamalarına yol açabilir. İMPOSTER SENDROMU İLE BAŞA ÇIKMA YÖNTEMLERİ Bu durumla baş etmek için aşağıdaki stratejiler faydalıdır: – Kendine güven kazanma: Başarıları yetenek ve çabayla ilişkilendirmek ve küçük başarıların farkına varmak özgüveni artırır. – Başarıları kabul etme ve içselleştirme: Olumlu geri bildirimleri almak, başarılarını kutlamak ve bunların tesadüfi olmadığını kabul etmek önemlidir. – Profesyonel yardım alma: Psikoterapi ve danışmanlık, özellikle bilişsel davranışçı terapi ile olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmek mümkündür. İMPOSTER SENDROMU TEDAVİ YÖNTEMLERİ İmposter sendromu, zamanla kişinin hem iş hem de özel yaşamını olumsuz etkiler. Tedavi sürecinde: – Özgüven çalışmaları yapılmalı, kişi küçük hedefler koyarak bunları başarmalı ve kendini ödüllendirmelidir. – Olumlu geri bildirimler kabul edilmeli ve başarılar içselleştirilmelidir. UYARI: Eğer sendrom yaşam kalitesini ciddi şekilde etkiliyorsa, mutlaka uzman desteği alınmalıdır. Görsel Kaynak: istockphoto/shutterstock

Source: Habertürk


Alışveriş bağımlılığı ile başa çıkmanın 5 yolu!

Tüketim çağında yaşadığımız için alışveriş yapmak artık bir ihtiyaçtan çok, bir alışkanlığa hatta bağımlılığa dönüşebiliyor. Alışveriş bağımlılığı; kişinin ihtiyacı olmasa bile alışveriş yapma dürtüsünü engelleyememesiyle ortaya çıkar. Özellikle online alışverişin sunduğu kolaylık, sepete ekle butonunu tıklamakla başlayan bu süreç, kredi kartı ekstresinde büyük bir pişmanlığa dönüşebiliyor.NEDEN SÜREKLİ BİR ŞEYLER SATIN ALMAK İSTİYORUZ? Birçok kişi için alışveriş yapmak, stresle başa çıkmanın bir yolu haline gelmiş durumda. Dopamin salınımını artırdığı için alışveriş, kısa süreli bir mutluluk sağlıyor. Ancak bu mutluluk geçici; yerini çoğu zaman suçluluk, kaygı ve maddi zorluklara bırakıyor. Sosyal medya etkisi, kampanyalar, sınırlı stok uyarıları da bu dürtüyü tetikliyor.SEPETİ DOLDURMADAN ÖNCE KENDİNİZE SORMANIZ GEREKEN SORULAR Her sepete ekle hamlesinden önce durup kendinize şu soruları sormayı deneyin: Bu ürüne gerçekten ihtiyacım var mı? Hayatım bu ürün olmadan da devam edebilir mi? Bu ürünü neden almak istiyorum? Bu sorular alışveriş davranışınızı sorgulamanıza ve dürtüsel hareket etmekten kaçınmanıza yardımcı olabilir. Bu alışverişin ardından nasıl hissedeceğim?ALIŞVERİŞ BAĞIMLILIĞIYLA BAŞA ÇIKMANIN 5 ETKİLİ YOLU 1. HARCAMA TAKİBİ YAPIN Neye, ne kadar harcadığınızı düzenli olarak not alın. Mobil harcama takip uygulamaları bu konuda oldukça yardımcıdır. Harcamalarınızı görünce bazı gereksiz alışverişlerin farkına varmak kolaylaşır.2. LİSTE İLE ALIŞVERİŞ YAPIN Alışverişe çıkmadan ya da bir siteye girmeden önce ihtiyaç listenizi oluşturun. Liste dışındaki ürünlere yönelmemek için kararlı olun. Liste, sizi duygusal kararlar yerine planlı adımlar atmaya yönlendirir.3. KENDİNİZE BEKLEME SÜRESİ KOYUN Bir ürünü almak istediğinizde hemen satın almak yerine, 24 saat beklemeyi deneyin. Bu süre sonunda o ürüne olan isteğiniz azalmış olabilir.4. SOSYAL MEDYA VE REKLAMLARDAN UZAKLAŞIN Sosyal medya algoritmaları sürekli olarak sizi tüketime yönlendirir. Sponsorlu içerikler, influencer önerileri ve kaçırılmayacak fırsatlar psikolojik baskı oluşturur. Bu içeriklere daha az maruz kalmak, harcama isteğini azaltabilir.5. DUYGUSAL İHTİYAÇLARINIZI FARK EDİN Bir şey satın almak istemenizin altında genellikle başka duygular yatar. Can sıkıntısı, yalnızlık, mutsuzluk gibi duygularınızın farkına varın. Bu duygularla alışveriş dışı yollarla başa çıkmayı öğrenin: yürüyüş, meditasyon, bir arkadaşla konuşmak gibi.DESTEK ALMAKTAN ÇEKİNMEYİN Eğer alışveriş bağımlılığı hayatınızı kontrol ediyorsa, profesyonel destek almaktan çekinmeyin. Davranış terapileri bu konuda oldukça etkili olabilir. Alışveriş bir keyif aracı olmaktan çıkıp bir yük haline geldiyse, bu sinyalleri ciddiye almak gerekir.FARKINDALIKLA TÜKET, HUZURLA YAŞA Minimalist yaşam anlayışı son yıllarda daha fazla insanı etkisi altına alıyor. Az ama öz eşya, daha çok huzur anlamına gelebilir. Gerçekten ihtiyacınız olanlarla yaşamak, zihinsel ferahlık da sağlar. Tüketim yerine üretim odaklı bir yaşam tarzı, sizi maddi ve manevi olarak daha güçlü hissettirebilir.

Source: Habertürk


Emekli bayram ikramiyeleri bugün ödenmeye başlıyor

Milyonlarca emeklinin merakla beklediği bayram ikramiyeleri ödemelerinde tarih netleşti. Emeklilere müjdeli haberi sosyal medya hesabından veren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, toplam 57.4 milyar lirayı bulan bayram ikramiyesi ödemelerinin 31 Mayıs-4 Haziran arasında yapılacağını duyurdu. Işıkhan, paylaşımında, şunları kaydetti: “Emekli ve hak sahiplerimize toplamda 57.4 milyar TL bayram ikramiyesi ödemesi gerçekleştirilecek. 4 (b) (Bağ-Kur) kapsamında gelir-aylık alanların Kurban Bayramı ikramiyeleri 31 Mayıs tarihinde, 4 (c) (Emekli Sandığı) kapsamında aylık alanların Kurban Bayramı ikramiyeleri 1 Haziran tarihinde, 4 (a) (SSK) kapsamında gelir-aylık alanların Kurban Bayramı ikramiyeleri 2-3-4 Haziran tarihlerinde ödenecek. Ülkemizin emektarları, kıymetli emeklilerimiz ve aileleri için hayırlı, bereketli olmasını diliyorum.” 4 BİN LİRA YATIRILACAK Ramazan Bayramı öncesinde 4 bin lira bayram ikramiyesi alan emeklilere Kurban Bayramı öncesinde de yine 4 bin liralık ödeme yapılacak. Işıkhan açıklamasında, “Emekli vatandaşlarımızın bayram ikramiyesi ödemeleri Kurban Bayramı öncesinde 31 Mayıs ile 4 Haziran tarihleri arasında banka hesaplarına yatırılacak. Ülkemizin emektarları, kıymetli emeklilerimiz ve aileleri için hayırlı, bereketli olmasını diliyorum” dedi. Emekli ve hak sahiplerine toplamda 57.4 milyar TL bayram ikramiyesi ödemesi gerçekleştirileceğini belirten Işıkhan, ödeme tarihleri hakkında şu bilgileri verdi: 4 (b) (Bağ-Kur) kapsamında gelir/aylık alanların Kurban Bayramı ikramiyeleri 31 Mayıs tarihinde, 4 (c) (Emekli Sandığı) kapsamında aylık alanların Kurban Bayramı ikramiyeleri 1 Haziran tarihinde, 4 (a) (SSK) kapsamında gelir/ aylık alanların Kurban Bayramı ikramiyeleri 2-3-4 Haziran tarihlerinde ödenecek.

Source: Ankara


Altında son durum: Gram, çeyrek, cumhuriyet altını bugün ne kadar? (31 Mayıs altın fiyatları)

Hafta boyunca aşağı ve yukarı yönlü hareketleriyle dikkat çeken altın kapanışı negatif yaptı. Küresel piyasalarda ons altındaki oynaklığın etkisiyle iç piyasada da gram, çeyrek ve diğer altın türlerinde fiyatlar yeniden belirlendi.Yatırımcılar, özellikle altın fiyatlarındaki düşüşün devam edip etmeyeceğini ve yeni haftada nasıl bir yön izleneceğini merak ediyor.Güncel altın fiyatlarından haberdar olmak isteyen vatandaşlar Google ve benzeri arama motorları üzerinden “Gram altın kaç TL?”, “Altın fiyatlarında son durum ne?”, “Altın fiyatları bugün ne kadar?” gibi soruları aratıyor.31 Mayıs Cumartesi altın fiyatlarında güncel durumGram Altın: Alış 4.147,84 TL – Satış 4.149,16 TLOns Altın: Alış 3.288,72 dolar – Satış 3.289,59 dolarÇeyrek Altın: Alış 6.724,00 TL – Satış 6.878,00 TLYarım Altın: Alış 13.448,00 TL – Satış 13.757,00 TLTam Altın: Alış 26.509,55 TL – Satış 27.033,24 TLCumhuriyet Altını: Alış 26.766,00 TL – Satış 27.382,00 TLGÜNCEL ALTIN FİYATLARINI TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYIN

Source: Dünya Gazetesi


Emeklilerin hesaplarına bugün 4 bin lira yatırılacak

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, 30 mayıs 2025 tarihinde toplam 57.4 milyar lirayı bulan bayram ikramiyesi ödemelerinin 31 Mayıs-4 Haziran arasında yapılacağını duyurmuştu.

Konuyla ilgili paylaşımda bulunan Işıkhan, paylaşımında “Emekli ve hak sahiplerimize toplamda 57.4 milyar TL bayram ikramiyesi ödemesi gerçekleştirilecek. 4 (b) (Bağ-Kur) kapsamında gelir-aylık alanların Kurban Bayramı ikramiyeleri 31 Mayıs tarihinde, 4 (c) (Emekli Sandığı) kapsamında aylık alanların Kurban Bayramı ikramiyeleri 1 Haziran tarihinde, 4 (a) (SSK) kapsamında gelir-aylık alanların Kurban Bayramı ikramiyeleri 2-3-4 Haziran tarihlerinde ödenecek. Ülkemizin emektarları, kıymetli emeklilerimiz ve aileleri için hayırlı, bereketli olmasını diliyorum” açıklamasında bulunmuştu.

HESAPLARA NE KADAR YATIRILACAK?

Ramazan Bayramı”nda 4 bin bin lira ikramiye alan emekliler, Kurban Bayramı”nda da 4 bin lira ikramiye ödemesi alacak.

Source: Derleyen: Merve Kapan


Maaşlar erken yatacak mı? 2025 Haziran emekli ve memur maaşları ne zaman yatacak?

Her ay belirli bir takvime göre maaşlarını alan yurttaşlar, bayram öncesi bir değişiklik olup olmayacağını merak ediyor. Peki, Maaşlar erken yatacak mı? 2025 Haziran emekli ve memur maaşları ne zaman yatacak? HAZİRAN EMEKLİ MAAŞLARI BAYRAMDAN ÖNCE YATACAK MI? Emekli maaşlarının öne çekileceğine dair bir açıklama henüz bulunmuyor. Kurban Bayramı bu sene 6-9 Haziran arasında idrak edilecek, emekli maaşları ise 17″si ile 26″sı arasında ödeniyor. Ek olarak, bu sene Kurban Bayramı tatilinin uzatılmayacağı da açıklandı. Konuyla ilgili bir gelişme olursa haberimize ekleyeceğiz. HAZİRAN MEMUR MAAŞLARI BAYRAMDAN ÖNCE YATACAK MI? Memur maaşları, her ayın 15″inde hesaplara yatırılıyor. Bu sene Kurban Bayramı 6-9 Haziran arasında idrak edilecek ve İletişim Başkanı Fahrettin Altun”un açıklamasına göre bayram tatili uzatılmayacak. Şu an için memur maaşlarının erkenden yatacağına dair bir açıklama yapılmadı.

Source: Haber Merkezi


Memur borçlanmayla EYT’li olur mu?

MEMUR ASKERLİK BORÇLANMASI YAPARAK EYT’Lİ OLABİLİR Mİ? Memuriyete 2001 yılının ocak ayında başladım. Askerliğimi ise 1999 yılında 18 ay yaptım. Askerlik borçlanmamı ödersem memuriyete girişim yasanın çıktığı tarihten öncesine denk geliyor. Böyle bir durumda işçilerde olduğu gibi EYT kapsamına giriyor muyum? Bir başka sorum da şu: 2005 tarihinden önce veya sonra memuriyete girişimin EYT ile bir ilgisi var mı? (Cengiz Y.) SSK ve BAĞ-KUR’lular sigortalı çalışmaya başlamadan önceki askerlik sürelerini borçlandıklarında sigorta başlangıç tarihleri borçlanma yaptıkları süre kadar öne çekilir. Öne çekilen tarihteki koşullara göre emeklilik hakkı elde ederler. SSK ya da BAĞ-KUR kapsamında olsaydınız askerlik borçlanması yaptığınızda sigorta başlangıç tarihiniz öne çekilerek emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) düzenlemesinden yararlanarak emekli olabilirdiniz. SSK ve BAĞ-KUR kanunlarında, sigortalı çalışmaya başlamadan önceki askerlik sürelerinin borçlanılması halinde sigorta başlangıç tarihinin borçlanılan süre kadar öne çekileceği hususu açıkça düzenlenmiş bulunuyor. Ancak, 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununda böyle bir hüküm olmadığı için 5434 Sayılı Kanuna tabi memurlar sigortalı çalışmaya başlamadan önceki askerlik sürelerini borçlandıklarında prim günlerine sayılıyor fakat sigorta başlangıç tarihleri öne çekilmiyor. Konu zaman zaman Kamu Denetçiliği Kurumu’nun da gündemine geliyor. Nitekim Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç geçen yıl bir başvuru üzerine Sosyal Güvenlik Kurumu’na, başvuru yapan memurun borçlanma süreleri kadar sigorta başlangıcının öne çekilerek EYT’den yararlandırılması tavsiyesinde bulundu. Ancak, SGK’nın Ombudsmanın tavsiyesine uyma zorunluluğu bulunmuyor. EYT düzenlemesi, sigortalı çalışmaya 8 Eylül 1999 tarihinden önce çalışmaya başlamış olan kişilerin yaş dışındaki koşulları yerine getirmeleri halinde emekli olmalarına imkan sağlıyor. Bu tarihten önce SSK veya BAĞ-KUR primi bulunan kişiler sonradan memur olsalar dahi EYT kapsamında yer alırlar. Sonuç olarak EYT’li olmak için 2005 yılı değil 8 Eylül 1999 tarihinden önce herhangi bir statüde sigortalı çalışmaya başlamak önemlidir. ENGELLİ RAPORU İLE KIDEM TAZMİNATI ALINABİLİR Mİ? Sigorta girişim 2007 yılı. 2011 yılından bu yana bir işletmede çalışmaktayım. Bu zaman içerisinde bazı sağlık sorunlarım ortaya çıktı ve 2023 yılında şeker, astım, bronşit gibi farklı rahatsızlıklardan heyete girerek %45 süresiz engelli raporu oldum. Vergi indiriminden yararlanıyorum. 20 yıl sigortalılık süresini doldurmak için beklerken ocak ayında yasa değişti ama tam içeriğini anlayamadım. Tekrar rapor almam gerektiği ve tek rahatsızlıktan %40 engel teşkil etmesi gerektiği söyleniyor. Eğer raporum geçerli ise 18 yıl sigorta süresini doldurdum ve 5300 gün prim mevcut. Emekli engellilik hakkından yararlanabiliyor muyum? Raporum ile kıdem tazminatı alma hakkım var mı? (Ali Ç.) SSK’lı (4/a) çalışmaya 2008 / Ekim ayından önce başlayanlar daha önce engelli vergi indirimi raporuna dayanarak emekli olabiliyorlardı. 15 Ocak 2025 tarihinde yürürlüğe giren kanunla bu uygulama sona erdi. Vergi indiriminde kullanılan engelli raporlarında birden fazla hastalığı bulunanların tüm hastalıkları dikkate alınıyor ve bu hastalıklar üzerinden engellilik oranı tespit ediliyor. 2008 / Ekim tarihinden sonra çalışmaya başlayan SSK’lılar ile esnaf ve memurların engelli raporuyla emekliliğinde ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sağlık kurullarınca onaylanan rapor almaları isteniyor. Bu raporlarda ise çalışma gücünde en fazla kayba yol açan tek hastalık dikkate alınıyor. Elinizdeki engelli raporuyla vergi indiriminden yararlanmaya devam edersiniz ancak erken emeklilik hakkından yararlanamazsınız. Yeni kanunla birlikte engelli raporuna dayanarak emekli olma koşulları değiştirildi. Engellilik oranı yüzde 40 – 49 arasında olanlar için daha önce 20 yıl sigortalılık süresi aranırken şimdi 18 yıl sigortalılık süresi ve 4100 prim günüyle emekli olabilecekler. SGK’ya engelli raporu almak için başvuruda bulunun. Düzenlenecek raporda çalışma gücünde kayıp oranı yüzde 40-49 arasında tespit edilirse hemen emekli olabilirsiniz. Aksi takdirde eski raporla erken emekli olma hakkınız kalmamış bulunuyor. Engelli raporu ile kıdem tazminatı alma hakkı bulunmuyor. Kendi isteğinizle işten ayrıldığınızda kıdem tazminatı alabilmeniz için ya prim gününüzü 7000’e tamamlamalısınız ya da mevcut prim günüyle 2032 yılında 25 yılın tamamlanmasını beklemelisiniz. MEMURLAR EYT İLE EN ERKEN NE ZAMAN EMEKLİ OLUR? BAĞ-KUR’lu olarak işe giriş tarihim 29.12.1998. 360 gün prim ödedikten sonra dükkanı kapattım. Sonrasında 22.02.2013’e kadar 1260 gün SSK prim günüm oldu. Bu tarihten itibaren memur olarak çalışıyorum. Toplamda 5930 prim günüm var. Yaşım 45. Ne zaman ve nasıl emekli olabilirim? (Osman D.) İlk defa sigortalı çalışmaya 8 Eylül 1999 tarihinden önce başlayan memurlar kadınsa 7200, erkekse 9000 prim gününü tamamlamak şartıyla yaşa bakılmaksızın emekli olabilirler. Siz EYT kapsamında bulunuyorsunuz. Ancak, prim gününüzü tamamlamamışsınız. Prim gününüzü 9000’e tamamladığınız tarihte emeklilik dilekçesi verebilirsiniz. Daha erken emekli olamazsınız. 2004’TE İŞE GİREN SSK’LI KADIN 4673 GÜNLE NE ZAMAN EMEKLİ OLUR? 01.12.1965 doğumluyum. 2004 yılında 4/b ile çalışmaya başladım. 2489 günüm var. 2011 yılından sonra da 4/a’da çalıştım ve 2184 günüm de orada var. İki çocuğum var ama doğum tarihleri 1989 ve 1995. Maddi olarak zorluk içindeyim, en yakın emeklilik durumum nasıl olur? (Feray K.) Son 7 yılda en fazla SSK’lı çalışmış olmanız dolayısıyla SSK statüsünde emekli olabilirsiniz. Sigortalı çalışmaya 8 Eylül 1999 – 30 Nisan 2008 tarihleri arasında başlayan SSK’lılar 7000 prim gününü tamamlayarak kadınsa 58, erkekse 60 yaşında emekli olabilirler. Çocuklarınız sigortalı çalışmaya başlamadan önce doğduklarından doğum borçlanması yapamazsınız. Normal emeklilik için 6,5 yıl daha aralıksız çalışmanız gerekir. Ancak, prim günü sizin gibi normal emeklilik için yeterli olmayan SSK’lılar ise en az 4500 prim günü ve 25 yıl sigortalılık süresini tamamlamak koşuluyla yine aynı yaşlarda emekli olabilirler. Bundan sonra hiç çalışmasanız bile mevcut prim günlerinizle 25 yıllık sigortalılık süresini dolduracağınız 2029 yılında emekli olabilirsiniz. SON 7 YILDA ÜÇ AYRI STATÜDE ÇALIŞMIŞ OLANLAR NASIL EMEKLİ OLUR? Benim 1999 öncesi 500 gün sigortam var. 2003 sonrası memuriyete geçtim 2016 yılına kadar çalıştım. 2016 yılından sonra 550 gün BAĞ-KUR’lu çalıştım. 2023 yılında da 4/a’lı olarak çalışmaya başladım. 600 gün de buradan sigortam var. Toplam gün sayım 8200. E-Devlet’e baktığımda 4/a için 5825 gün ve 25 yıl şartı dolmuş görünüyor. 4/a’dan emekli olmak için son 7 yıl kuralına takılır mıyım? Bu şartlarda şimdi emekli olabilir miyim? (İrfan A.) Son 7 yıl kuralına takılırsınız. 2829 Sayılı Kanuna göre, birden fazla statüde çalışmış olanlar birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumun kurallarına göre emekliliğe hak kazanırlar. Son 7 yıl 2520 prim gününe karşılık gelir. Memuriyetten çıkartılmış olduğunuz için Emekli Sandığı kapsamında emekli olma şansınız bulunmuyor. SSK’dan emekli olabilmeniz için 400 gün daha SSK kapsamında çalışmanız gerekir. SSK kapsamındaki günlerinizi 1000’e tamamladığınız tarihte son 2520 gün içinde BAĞ-KUR günleriniz 550, Emekli Sandığı günleriniz 970 gün olacak. Böylece en fazla SSK statüsünde çalışmış olarak bu statüde gelecek yıl emekli olabilirsiniz.

Source: Habertürk


Ticaret Bakanlığından “banka hesaplarınızı üçüncü kişilere kullandırmayın” uyarısı

Bakanlıktan yapılan açıklamada, son dönemde bazı vatandaşların banka hesaplarını maddi menfaat karşılığında üçüncü kişilere kullandırdığı ya da hesap bilgilerini paylaşarak çeşitli yasa dışı faaliyetlere dolaylı olarak dahil olduğu vakalara sıklıkla rastlandığı aktarıldı.

Bu tür vakaların olası sonuçlarına dikkat çekilen açıklamada, “Bu tür uygulamalar, dolandırıcılık, kara para aklama ve benzeri suçların bir parçası haline gelmekte olup, hesap sahipleri ciddi hukuki ve cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalabilmektedir. Hesap sahibinin bilgisi dahilinde gerçekleştirildiği kabul edilen bu tür işlemler, ilerleyen süreçte ağır mağduriyetlere ve yargı süreci sonunda hapis cezası, idari para cezası ve bankacılık işlemlerine erişimin sınırlandırılması gibi sonuçlara yol açabilmektedir. “Ben sadece hesabımı verdim, işlemi ben yapmadım.” yönündeki açıklamalar, yasal sorumluluğu ortadan kaldırmamaktadır.” bilgisine yer verildi.

Açıklamada, banka hesaplarının şahsa özel olduğuna, her türlü işlemin yalnızca hesap sahibi tarafından ve şahsi ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekleştirilmesi gerektiğine işaret edildi.

Hesap bilgilerinin, IBAN numaralarının, banka kartlarının, dijital bankacılık şifrelerinin ve kimlik bilgilerinin hiçbir şekilde üçüncü kişilerle paylaşılmamasının önemine vurgu yapılan açıklamada, şu uyarılarda bulunuldu:

“Bu tür bilgilerin kötü niyetli kişi veya yapılar tarafından kullanılması, hesabın yasa dışı işlemlerde araç haline gelmesine neden olabilmektedir. Bazı kişiler kolay kazanç vaadiyle banka hesaplarını kullanmak isteyebilir. Bu tür tekliflere kesinlikle itibar edilmemeli, hesap sahibi bu işlemlerin hukuki sonuçlarından sorumlu olacağını unutmamalıdır. Bir hesap üzerinden gerçekleştirilen işlemler, ilk aşamada hesap sahibinin bilgisi ve onayı varmış gibi değerlendirilmektedir. Bu nedenle hesabın kim tarafından ve ne amaçla kullanıldığının bilinmesi ve gerekli kontrolün sağlanması, bireysel sorumluluğun bir parçasıdır.”

Şüpheli durumlarda yetkili kurumlar bilgilendirilmeli

Açıklamada, Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun”un ilgili maddesi uyarınca kendi adına ancak başkasının hesabına işlem yapan kişilerin bu durumu ilgili finansal kuruluşuna yazılı olarak bildirmemesi halinde hapis veya adli para cezasıyla karşı karşıya kalabileceğinin hüküm altına alındığı anımsatıldı.

Vatandaşların şüpheli durumlarla karşılaştıklarında derhal bankaları veya yetkili kurumları bilgilendirmesinin hem kendi güvenlikleri hem de toplumun huzuru açısından önem arz ettiğinin aktarıldığı açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Finansal güvenliğin sağlanmasının, her şeyden önce bireyin kendi sorumluluğunda olduğunun unutulmaması gerekmektedir. Bakanlık olarak vatandaşlarımızdan bilinçli, dikkatli ve sorumlu şekilde hareket etmelerini, kişisel finansal bilgilerini özenle korumalarını ve bu bilgilerin üçüncü kişilerle paylaşılmasına asla izin vermemelerini önemle rica ederiz.”

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source: