“Finans Günlüğü – Eğitim Yatırımları, Altın ve Konut Kredisi Fırsatları”

Ali yazar Veli bozar… – Deniz Öztürk

Eğitim, yalnızca bireyin değil, bir ülkenin kaderini belirler, uzun vadeli bir yatırım gerektirir. Ama ne yazık ki Türkiye’de eğitim, günü kurtaran kararlarla şekilleniyor. Her gelen iktidar, kendi hedefleri doğrultusunda sistemi değiştiriyor. Eğitim, kalkınmanın temel aracı yerine, siyasi hesapların malzemesi haline geliyor. Bir düşünün… Eğitim bir bina olsa, her gelen bakan bir duvarını yıkıyor, bir diğeri başka bir yerden bir şeyler ekliyor. Ortada sağlam bir yapı kalmıyor. Eğitim politikaları ise çoğu zaman sadece o günkü popülariteye göre belirleniyor. Oysa bir zamanlar öğretmen okulları vardı bu coğrafyada. Anadolu’nun yoksul köylerinden çıkan gençler, yalnızca öğretmen olmakla kalmaz, aynı zamanda yurttaşlık bilinci, toplumsal sorumluluk ve dayanışma ruhuyla yetişirdi. Bilime, sanata, toprağa değer veren bir nesil doğuyordu. Bugün durum çok faklı. Bir çocuğun nasıl bir eğitim alacağı, ailesinin gelirine bağlı. Kolejde okuyan çocuklar sabah kahvaltısında protein sayarken, devlet okulundaki bir çocuk kantin sırasına, harçlığı yetmediği için bakarak geçiyor. Üniversiteye giren bir öğrenci kalacak yer bulamazsa ya kaydını donduruyor ya da hem çalışıp hem okumaya çalışıyor. EĞİTİM ARTIK TİCARİ Dünyada ise bu iş başka yapılıyor. Güney Kore, Finlandiya, Kanada gibi ülkelerde eğitim bir devlet politikası, bir stratejik yatırım olarak görülüyor. Bugün bir öğrencinin başarısı, ailesinin ekonomik gücüyle orantılı. Özel okullar altın çağını yaşıyor. Aileler, çocuklarını kolejlere gönderebilmek için borçlanıyor. Hayatlarını ipotek altına alıyor. Bir yanda çift dilli eğitim alan çocuklar, diğer yanda bilgisayarı yılda birkaç kez gören öğrenciler var. Eğitim artık ticari bir sektör oldu. Sonunda “S” olan sınavlarla herkes bir yarışta ama biri spor ayakkabıyla, diğeri yalın ayak koşuyor. Meslek liseleri ise başarısız öğrencilerin park yeri gibi görülüyor. Almanya’da bir öğrenci marangozluk eğitimiyle yüksek gelirli bir iş bulurken bizde haftanın üç günü ucuz işgücüne dönüşmüş gençler mezun oluyor. Müdür atamaları ve liyakat değil, “yakınlıkla” yapılıyor. EĞİTİMCİNİN DEĞERİ YOK Eğitim fakültelerinden her yıl binlerce öğretmen mezun oluyor. Ancak mezunların bir kısmı henüz sahaya bile çıkamıyor. Üniversiteler öğretmen yetiştirmekten çok diploma vermeye odaklanmış durumda. KPSS ve mülakat engeline takılan gençler, düşük ücretle güvencesiz çalışmaya mahkûm oluyor. Ve… Aynı sınıfta, aynı dersleri anlatan öğretmenlerin bile değeri farklı. Ücretli öğretmeni bakan tanımaz, il, ilçe milli eğitim müdürü tanımaz, okul memuru bile tanımaz. Bazen müdürün keyfi yeter, öğretmeni kapının önüne koyar. PEKİ KİM BUNLAR? Mobbing (bezdiri) altında çalışan, mutsuz ama sınıfta özveriyle görev yapan isimsiz kahramanlar. “İdare ederiz” cümlesi ülkemizde adeta bir sistem haline getirildi. Eğitim sistemindeki eksiklikler saymakla bitmez ama mesele yamalayarak değil, yeniden inşa ederek çözülmeli. Kavga seslerinin arasında ders zilini duyan var mı? DENİZ ÖZTÜRK SİYASET BİLİMCİ

Source: Olaylar Ve Görüşler


Oya Başak ya da yaşama sevinci

Geçen cumartesi akşamından beri ülkemde hayat biraz daha renksiz, daha gri, daha acımasız, daha zor, daha hoyrat. Bin yıllık dostum, arkadaşım, o efsanevi hoca, Boğaziçi Üniversitesi’nin emeritus profesörü Dr. Oya Başak sonsuzluğa göçtü. 70 yıllık dostum, can yoldaşım Oya, direnen Boğaziçi Üniversitesi’nin simgesi, 22 yıl boyunca bu eğitim yuvasında İngilizce dil ve edebiyat bölümünün başkanlığını seçimle başa gelerek sürdürmüştü. Üniversitesinin nitelikten, laiklikten, insani değerlerden, özerklikten ödün vermemesi için amansız bir mücadele sürdüren, binlerce öğrenciye burs sağlamak için didinen, öğrencilerinin koruyucu meleği olan, ömrünü bu üniversiteye adamış hocaların hocasıydı. Son güne kadar liyakatsiz atanan kayyum rektöre direnmişti. Elinde bastonu, sırtında cüppesiyle o ikonik fotoğrafı bizleri asla terk etmeyecek. 2024 PEN Yazarlar Derneği Duygu Asena Ödülü’nü “Direnen Boğaziçi Üniversitesi hocalarına, öğrencilerine, çalışanlarına” verdiğimizde, sağlık sorunlarına karşın ödül törenine katılmış, konuşmasında her yaştan herkesi tepki göstermeye davet etmiş, öğretirken ne çok şey öğrendiğini anlatmıştı. ÜNİVERSİTE İŞGAL ALTINDA Bildiğiniz gibi Boğaziçi Üniversitesi nicedir işgal altında. Gericiliğin, karanlığın işgali altında. Vatan ve Atatürk sevdalısı Oya Başak, gericiliğe, yozluğa, yobazlığa karşı direnenlerdi. Cumhuriyetin devrim ilkelerinin yok edilmesine karşı mücadeleden son ana dek vazgeçmedi. Ve sonunda bu ilim yuvasını işgal edenler, üniversiteyi en nitelikli hale getiren kurucu hocalarla birlikte Oya Başak’ın da üniversiteye girişini yasakladılar. İki gün önce Bebek Camisi’nden onu sonsuzluğa uğurlarken, ellerinde büyütülmüş o direnç fotoğrafıyla, direnenlerin cenazeye katılmaları; Bebek Camisi’nin bugüne dek gördüğü en geniş kalabalık öğrenci kitlesi tarafından alkışlarla karşılanması, adeta Oya Başak’a verilmiş bir sözdü. “Hocam rahat uyu. Mücadeleye devam edeceğiz” sözüydü. İNSANİ DEĞERLER Oya Başak, Shakespeare uzmanı, tiyatro uzmanı, İngiliz ve Amerikan edebiyatı uzmanıydı. Ancak onun asıl uzmanlık alanı, yaşam sanatıydı. İnsanı “insan” yapan değerlerdi. Tüm öğrencilerinden en çok duyduğum sözler şunlardı: “Bize yalnız edebiyatı, tiyatroyu, müziği değil, yaşamı sevdirdi!” … “Bize hayattan zevk almayı öğretti”… “Bize yaşama sevinci verdi!” O, sadece bir eğitim neferi değildi. Her alanda güzelliğe, heyecana, coşkuya, neşeye, bilgiye, birikime, dünya nimetlerine doymak istemeyen bir çocuktu da… Hayata merakla sarılırdı. Dinmeyen bir öğrenme tutkusu, paylaşma tutkusu vardı. Tüm sanatlarla içli dışlı, haşır neşirdi. Bunların birbirini tamamladığını bilirdi. Ve tüm sanatlar onun için yaşama sanatına hizmet ederdi. Profesörlerin en dalgınıydı. Tüm dostlarının neşe kaynağıydı. Kahkahaların ve düşüncenin derinliğini hepimize bulaştırandı. “VEDA”SI BİLE GELECEĞE DÖNÜKTÜ Sevgili Oya, Canım arkadaşım, yol arkadaşım, sanata doymazım, bilgi, birikim tutkunum, Türkiye’mizden vazgeçmeyenim, “neşedaşım”, “keyifdaşım” , en özenli eleştirmenim, çocuklarımı doğururken elimi tutan anaç dost, denizde, karada yolculuklarımızın dinamosu… Dokunduğun her insan gibi beni de zenginleştirdin, çoğalttın. Sana sonsuz teşekkürler. Canım Oya’cığım muhteşem bir tören kaçırdın! Birbirinden değerli üç kızın, torunların, harika kardeşlerin, tüm sevenlerin ve çocuklarım dediğin tüm öğrencilerin sana öyle bir tören hazırlamışlar ki olacak şey değildi! Bebek Camisi avlusu, bugüne dek böyle bir şey yaşamamıştır. Biz vedalaşmaya geldik sanıyorduk! Ne vedası, geleceğe yatırım yapma günüydü. Çağdaş Eğitim Vakfı ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, senin aracılığınla yüzlerce gence eğitim bursu kazandırdı. Hepimiz, “İşte Oya Başak mucizesi” dedik. Ve senin o meşhuuur kahkahalarını duyduk.

Source: Zeynep Oral


Altında son durum: Gram, çeyrek, cumhuriyet altını bugün ne kadar? (29 Mayıs altın fiyatları)

Altın fiyatları, 29 Mayıs Perşembe gününe ABD federal mahkemesinin Başkan Donald Trump’ın “Kurtuluş Günü” tarifelerini durdurma kararı sonrası güvenli liman cazibesini yitirerek düşüşle başladı. Güçlenen doların da etkisiyle altın son bir haftanın en düşük seviyesine geriledi.Ons altındaki gerileme iç piyasada da gram, çeyrek, yarım ve tam altın fiyatlarındaki düşüş etkisiyle kendisini gösteriyor.Altın fiyatlarını yakından takip eden yatırımcılar, özellikle “Gram altın bugün kaç TL?”, “Altın fiyatlarında son durum ne?”, “Altın yükselecek mi?” gibi sorulara yanıt arıyor.Ons ve gram altında son durum (Gram altın kaç TL? Ons altın kaç dolar?)Uluslararası piyasalarda ons altın yüzde 0,7 düşüşle 3.268 dolara kadar çekilerek 20 Mayıs’tan bu yana en düşük seviyeyi gördü. ABD altın vadeli kontratları (GCcv1) ise yüzde 0,1 kayıpla 3.265 dolardan işlem gördü.Bu gelişmelerin ardından Türkiye’de gram altın fiyatı da geriledi. Yüzde 0,25’lik düşüşle gram altın 4.122 lira seviyesine indi.29 Mayıs Perşembe çeyrek, yarım, tam ve cumhuriyet altını fiyatlarıÇeyrek Altın: Alış 6.713,00 TL – Satış 6.777,00 TLYarım Altın: Alış 13.427,00 TL – Satış 13.556,00 TLTam Altın: Alış 26.619,10 TL – Satış 27.144,90 TLCumhuriyet Altını: Alış 26.769,00 TL – Satış 26.984,00 TL

Source: Dünya Gazetesi


Milli gelirden paylarını alamadılar

Türkiye’de bu yıl kamuda ve özel sektörde ücret pazarlığı yaşanacak. Kamu işçilerinin 2025- 2026 yıllarını kapsayan ücret zammı için toplu iş sözleşmesi görüşmeleri devam ediyor. Kamu işçilerini temsil eden TÜRK – İŞ ve HAK – İŞ ortak zam talebini açıkladı ama işveren kesimi henüz hiçbir karşı teklifte bulunmadı. Memurların 2026 – 2027 yıllarını kapsayan toplu sözleşme görüşmeleri ağustos ayında başlayacak. MEMUR – SEN üyelerden taleplerini toplamaya başladı. Bir yandan da asgari ücrete ara zam tartışmaları yaşanıyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, asgari ücrete ara zam için işçi ve işveren sendikaları ile görüşmeler yapacak. SORULARINIZ İÇİN: akivanc@haberturk.com Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı (SBB) işçi ücretleri, memur maaşları ve emekli aylıklarında 2002 yılından bu yana kaydedilen nominal ve reel artışları düzenli şekilde hesaplayarak yayımlıyor. SBB’nin hesaplarına göre, net asgari ücret 2002-2025 yılları arasında yaklaşık 119 kat, en düşük memur maaşı 111 kat, ortalama memur maaşı 85 kat, en yüksek memur maaşı 55 kat, en düşük SSK aylığı 60 kat, en düşük BAĞ-KUR esnaf emekli aylığı 95 kat, en düşük emekli memur aylığı 43 kat, ortalama emekli memur aylığı da 40 kat arttı. En düşük tarım BAĞ-KUR aylığında 219 kat, engelli aylıklarında 216 kat, 65 yaş aylığında da 180 kata varan artışlar yaşandı. Söz konusu dönemdeki enflasyondan arındırıldıktan sonra reel artış ise en yüksek yüzde 656 ile en düşük tarım BAĞ-KUR aylığında oldu. Onu yüzde 648 ile engelli aylıkları, yüzde 524 ile de 65 yaş aylığı izledi. Asgari ücretteki reel artış yüzde 313 olurken, onu yüzde 284 artışla en düşük memur maaşı izledi. Ortalama kamu işçisi ücretindeki artış yüzde 49’da, ortalama emekli memur aylığındaki artış da yüzde 41’de kaldı. SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıkları emekli memur aylıklarından daha yüksek oranda arttı. Görüldüğü gibi 23 yıllık dönemde tarım BAĞ-KUR’lusu, engelli ve 55 yaş aylıkları gibi düşük aylıklarda yüksek oranlı artışlar yaşandı. En düşük memur maaşı ve en düşük emekli memur aylığı da ortalama ve yüksek maaş/aylıklara göre daha yüksek oranda arttı. Buna karşılık en yüksek memur maaşındaki artış daha düşük oldu. En düşük kamu işçisine ilişkin bir karşılaştırma yapılmadı ama 2023 yılındaki artışla birlikte en düşük kamu işçisi ücreti ortalama kamu işçisi ücretinden daha yüksek arttı. ÇALIŞAN VE EMEKLİ MİLLİ GELİRDEKİ ARTIŞTAN PAY ALAMADI İşçi ücretleri ile memur maaşları ve emekli aylıkları fert başına gayri safi yurtiçi hasıla ile karşılaştırıldığında çarpıcı bir sonuç ortaya çıkıyor. Engelli aylıkları ve 65 yaş aylığı dışında diğer tüm ücret, maaş ve aylıkların milli gelirdeki artıştan aynı oranda pay alamadıkları görülüyor. Fert başına gayri safi yurtiçi hasıla 2002 yılında 5.486 TL iken, Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programına göre 2025 yılında 715 bin 366 TL olacak. Buna göre, fert başına aylık GSYH 2002 yılında 457,20 TL iken 2025 yılında 59 bin 513,80 TL olacak. En yüksek memur maaşı 2002 yılında fert başına aylık GSYH’nın 6,72 katı iken 2025’te 2,89 katına, ortalama memur maaşı 1,26 katı iken 0,83 düzeyine geriledi. En dramatik düşüş ortalama kamu işçisi ücreti ile emekli memur aylıklarında gözlendi. Ortalama kamu işçisi ücreti 2002 yılında fert başına aylık GSYH’nın 2,21 katı iken bu yıl 0,73’e, ortalama emekli memur aylığı 1,10 kattan 0,35’e, en düşük emekli memur aylığı 0,82’den 0,28’e düştü. Ortalama memur maaşı 1,26 kattan 0,83’e, en düşük memur maaşı da 0,86’dan 0,73’e geriledi. ASGARİ ÜCRETLİLER NİSPETEN DAHA AZ KAYIP YAŞADI Asgari ücret 2002 yılında fert başına aylık GSYH’nın yüzde 40’ı seviyesinde iken 2025’te yüzde 37 oldu. Asgari ücret artışı milli gelirdeki artışa göre düşük kalmakla birlikte ücret, maaş ve aylıklar içerisinde en az kayba uğradı. Dezavantajlı gruplardan engelli aylıklarının fert başına aylık GSYH’ye oranı 0,05’ten 0,09’a, 65 yaş aylığının oranı da 0,05’ten 0,07’ye yükseldi. BİLGİ: SBB memur maaşlarının hesabında eş ve 2 çocuk için yapılan aile yardımını dahil ediyor. En yüksek memur maaşı olarak 2002 yılında Başbakanlık Müsteşarının, 2025 yılında ise Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterinin maaşı alınıyor. BAĞ-KUR’da en düşük emekli aylığı için birinci basamak dikkate alınıyor.

Source: Habertürk


Konut kredisi faizinde yeni indirim! 1 milyon TL”nin güncel geri ödemesi…

TÜRKİYE GAZETESİ/Ö. Faruk Bingöl- Faizlerde son dönemde yaşanan yükseliş kredilere de yansımış, konut finansmanı oranlarında artışlar gözlemlenmişti. Son fiyatlamaların ardından geçen hafta en düşük konut kredisi oranı %3,09 seviyesinde gerçekleşmişti. Ev hayali kuran vatandaşlar konut kredisi aramalarını hızlandırırken, bu hafta bankalarca sunulan en düşük oran %2,95 seviyesine geriledi. Akbank tarafından “İlk Evim Konut Kredisi” kapsamında sunulan söz konusu finansmanın, çeşitli tutarlarda geri ödeme tabloları şöyle oluştu: 500 BİN TL KREDİ/120 AY VADE -Kredi Tutarı: 500 bin TL -Kredi Vadesi: 120 ay -Kredi Oranı: %2,95 -Aylık Taksit: 15 bin 215 TL -Toplam Geri Ödeme: 1 milyon 851 bin 14 TL #r-1119666# 1 MİLYON TL KREDİ/120 AY VADE -Kredi Tutarı: 1 milyon TL -Kredi Vadesi: 120 ay -Kredi Oranı: %2,95 -Aylık Taksit: 30 bin 215 TL -Toplam Geri Ödeme: 3 milyon 679 bin 268 TL 1,5 MİLYON TL KREDİ/120 AY VADE -Kredi Tutarı: 1,5 milyon TL -Kredi Vadesi: 120 ay -Kredi Oranı: %2,95 -Aylık Taksit: 45 bin 644 TL -Toplam Geri Ödeme: 5 milyon 507 bin 523 TL KREDİ HACMİ YÜKSELİYOR BDDK tarafından açıklanan son verilere göre; -16 Mayıs ile sona eren haftada konut kredilerinin hacmi 569 milyar 420 milyon TL oldu. -Bir önceki haftada kredi hacmi 566 milyar 658 milyon TL olarak kaydedilmişti. -Böylece söz konusu 1 haftalık süreçte kredi hacmi yaklaşık 2,76 milyar TL arttı. KREDİLİ SATIŞLAR %14,8 TÜİK tarafından açıklanan son verilere göre; -Türkiye genelinde nisan ayında 118 bin 359 konut satıldı. -Kredi kullanarak gerçekleşen ipotekli konut satışları ise 17 bin 465 adet olarak gerçekleşti. -Toplam konut satışları içinde kredili satışların payı %14,8 oldu.

Source: Ömer Faruk Bingöl


“Sağlığım yerinde”

Habertürk ten Nazif Şahin Karpuz un haberine göre; Kıvanç Tatlıtuğ, eşi Başak Dizer ile yakın arkadaşları Özge Özpirinçi – Burak Yamantürk çiftiyle birlikte bir doğum günü partisine katıldı. Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Kıvanç Tatlıtuğ, yeni sezonda bir projeyle ekranlara döneceğini açıkladı. Tatlıtuğ; projeyle ilgili olarak; Şu anda sürpriz, fazla açıklayamam dedi. Komedi türünde bir projeye hazırlandığını söyleyen Kıvanç Tatlıtuğ, dijital platformlarda da yeni işlerle yer alacağını belirtti. Kurt Efe adında bir oğlu bulunan Kıvanç Tatlıtuğ, gazetecilerin; Babalıktan dolayı mı dinleniyorsunuz? sorusuna ise Biraz dinlenmek istedim yanıtını verdi. Öte yandan geçtiğimiz günlerde yıllardır uyku apnesi ile mücadele ettiğini ve tedavi gördüğünü açıklayan Kıvanç Tatlıtuğ, sağlık durumunun sorulması üzerine; Sağlığım gayet yerinde ifadelerini kullandı.

Source: Habertürk


Zam sonrası güncel sigara fiyatları

Sigaraya zam haberi gündemdeki yerini aldı. Tekel Bayileri Yardımlaşma Derneği Başkanı Erol Dündar, sosyal medya hesabı üzerinden sigara zammına ilişkin açıklama yaptı. Sigaraya yeni zam açıklaması sonrasında, Sigaraya zam mı geldi? 29 Mayıs zamlı sigara fiyatları listesi ile en pahalı ve en ucuz sigara fiyatı ne kadar oldu? soruları yanıtlarını arıyor. İşte sigara zammı son dakika gelişmeleri…SİGARAYA ZAM MI GELDİ, HANGİ SİGARA GRUBUNA ZAM GELDİ? Tekel Bayileri Yardımlaşma Derneği Başkanı Erol Dündar, sosyal medyada yaptığı paylaşımla JTİ sigara grubuna zam geldiğini duyurdu.DİĞER GRUPLARA DA ZAM BEKLENİYOR Erol Dündar, diğer sigara gruplarına da zam yapılmasını beklediklerini ifade etti. Bu kapsamda, diğer firmaların da yakın zamanda fiyat listesini güncellemesi bekleniyor.EN UCUZ VE EN PAHALI SİGARA FİYATI NE KADAR OLDU? Yeni zamlı fiyat listesine göre JTİ grubun en pahalı sigarası 91 TL olurken, en ucuz sigara fiyatı 75 TL oldu. SİGARAYA ZAM NE ZAMAN GELECEK? Zamlı fiyatlar 27 Mayıs tan itibaren geçerli oldu.

Source: Habertürk