Doğa yürüyüşünde dev mantarlar buldu
Isparta nın Güneykent beldesi Baladız Mahallesi ndeki kırsal alanda ailesiyle yürüyüşe çıkan Yusuf Yalçın, gazetecilere, yürüyüş sırasında iki dev mantarla karşılaştığını söyledi. Mantarları koparıp evine getirdiğini belirten Yalçın, Mantarları tarttım, biri 2,5 kilogram, diğeri de 1,5 kilogram ağırlığında geldi. İlk defa böyle bir mantar gördüm. Komşularıma da gösterdim, onlar da oldukça şaşırdı. dedi. Yalçın, mantarları zehirli mi zehirsiz mi olduğunu bilmedikleri için yemediklerini kaydetti. *Haberin fotoğrafları AA tarafından servis edilmiştir.
Source: Habertürk
100 TL”lik ürünü bu sene bedava verecek! Hollanda”dan Adana”ya gelince işler değişti, talep patladı
11 Mayıs Anneler Günü öncesi çiçekçilerde yoğunluk yaşanıyor. Çiçekçiler, Anneler Günü”nde talepleri karşılamak için gece gündüz çalışırken gül üreticilerinde de hasat mesaisi sürüyor. Sabahın erken saatlerinde gül seralarına giden işçiler gülleri kesiyor, dikenlerinden ayırıyor ve paketleyip satışa hazır hale getiriyor. Adana”dan yurdun dört bir yanına gönderilen güller, dalında 5 liradan alıcı buluyor. Dönüme ortalama 6-7 bin gül alan üreticiler, verimden oldukça memnun. Ancak Anneler Günü için Hollanda”dan ithal edilen güller bahane edilerek üreticilerde fiyatların düşük seyrettiği ifade edildi. Bahçelerde 5 liradan satılan güllerin, kentteki ve diğer illerdeki çiçekçilerde ise ortalama 100 liradan vatandaşlara satıldığı belertildi. Ayrıca internetten çiçek satışının yapıldığı önemli bir internet sitesinde ise 11 kırmızı gülün normalde 999 liraya, ancak Anneler Günü”ne özel yüzde 20 indirim ile 799 liradan satılması dikkat çekti. Gül üreticisi Ogün Sever Okur, bu sene gülleri kendilerinin annelere hediye edeceğini anlatarak, Biz bu sene hasat etmeyeceğiz ve gülleri Anneler Günü”nde annelere hediye edeceğiz. Hollanda”dan ithal edilen güller nedeniyle bizim fiyatlar düştü. Bu sene o nedenle gülleri annelere hediye edeceğiz. Şu anda fiyatlar dalında 5 lira. Geçen sene de bu fiyat 5 liraydı ama bu sene maliyetler çok yüksek. Maliyetleri kurtarmıyor dedi. Üretici Ersen Okur ise, Dönüme şu anda 500-600 demet yani 6-7 bin adet gül alıyoruz. Ancak ithal gül nedeniyle fiyatlar çok düşük. Şu anda dalında gül 5 lira. Bizler üretici olarak devletimiz nasıl karpuz ve muzda ithalin önüne geçtiyse gülde de ithalin önüne geçmesini istiyoruz. Gülcüler şu anda dışarıda 100 liradan satıyor ifadelerini kullandı.
Source: Gazetevatan.com
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İÇSELLEŞTİRİLİYOR MU?
KOMİLİKTEN HOLDİNGEAli Akkaş’la altı yıl önce Kuruçeşme’de denizin hemen yanı başında açtığı Ali Ocakbaşı’nda buluşmuş babası ve abisiyle birlikte Sivas Zara’dan İstanbul’a gelme serüveninden yeni hayata geçirdikleri Sorumlu Restoran Hareketi’ne uzanan keyifli bir sohbet yapmıştık.Bu kez de Karaköy Griffin Han’ın üst katında babalarının yolundan giden oğullarının projesi olan ilk şube Karaköy Griffin Han’ın teras katındaki Ali Ocakbaşı’nda bir araya geldik.Aziz Ebay Holding Onursal Başkanı Ali Akkaş, Yönetim Kurulu Başkanı Volkan Akkaş ve Yönetim Kurulu Üyesi Okan Akkaş, Modern Ocakbaşı geleneğinin öncüsü Köşebaşı’ndan holdingleşmeye uzanan süreci ve yeni projelerini anlattılar.Yatırım, restoran ve catering gibi farklı alanlardaki faaliyetleri bir çatı altında toplayan bir oluşum olarak kurgulanan Holding’in merak ettiğim adının açılımı ise Ali Bey’in babasının adı Aziz ve torunlar Efe, Bal, Ali ve Yaman’ın isimlerinin baş harflerinden oluşuyormuş.Restoran yatırımları Akkomarka Restoran Topluluğu, yurt içi ve yurt dışındaki kurumsal yemek hizmetleri Akkol Catering Grup, sürdürülebilirliği hedefleyen enerji, teknoloji, eğitim, compost tesisi yatırımları ise AA Yatırım tarafından gerçekleştiriliyormuş.Bu senenin yeniliği ise alanının önde gelen eğitim kurumlarından, şeflik, barista, pastacılık ve ağırlama alanlarında kısa ve uzun dönemli eğitim programları sunan USLA Uluslararası Servis ve Lezzet Akademisi’ne ortak olmaları.2019 yılında başlattıkları Sorumlu Restoran Hareketi’nin USLA Akademi ile bir çıta daha atlayacak yeme-içme sektöründe çalışanların bu anlayışı içselleştirilmesine büyük katkı sağlayacacaktır.Ali Akkaş’ın içgüdüleriyle başlattığı gastronomik öncülükler, vizyoner duruşuyla yaptıklarının eğitimini bu yolda ilerlemek için almış ikinci kuşak tarafından daha ileriye taşınması, üçüncü kuşağa yol açması zaten başlı başına sürdürülebilirlik örneği…ENERJİSİ GÜNEŞTEN Kentin en zarif otelleri arasında olan Conrad İstanbul Bosphorus’un yatırımcısı Aksoy Holding CEO’su Batu Aksoy ve Genel Müdürü Rainer Gieringer ile hafta içinde göz alıcı Boğaz manzarası ve otelin sürekli konukları martılar eşliğinde kahvaltılı sohbette bir araya geldik. Türkiye’nin ilk “Sürdürülebilir Turizm Sertifikası’na” sahip otellerinden Conrad İstanbul bir adım daha atarak tüm enerji ihtiyacını tamamen güneş enerjisinden karşılayacak bir projeye imza atmış.Aksoy Holding iş birliği ile hayata geçirilen bu proje sayesinde otelin karbon ayak izini önemli ölçüde azaltacak, tüm enerji ihtiyacı 20 yıl boyunca güneş enerjisinden sağlanacakmış.Conrad Istanbul Bosphorus Genel Müdürü, 30 yıldır Hilton Grubu Otellerinde çalışan Rainer Gieringer grupta da bir ilk olan bu projeyle sadece otelin değil, tüm sektörün sürdürülebilir turizm anlayışını benimsemesine ilham vermeyi amaçladıklarını söylüyor. 2025 yılı sonuna kadar gerçekleştirecekleri enerji üretimi ve karbon emisyonu azaltımı hedefleri yaklaşık 428.814 adet ağaç dikimine eşdeğermiş.Aksoy Holding CEO’su ve Başkan Yardımcısı, ikinci kuşak Batu Aksoy, “Gümüşhane’nin Kelkit ilçesinde hayata geçirdiğimiz 4 milyon Dolar yatırım değerindeki Güneş Enerjisi Santrali (GES) kendi kullanacağımız enerjiyi güneşten karşılayacak olmanın yanı sıra temiz enerji kullanımını teşvik etmek amacını da taşıyordu” diyor.Cari açığın kapatılmasında, turizmin gelişmesinde otelcilik sektörünün payı büyük. Aynı zamanda turizm işletmeleri için bu yatırım karlı da. Geri dönüşü dört yılda oluyor ve yıllık enerji masrafını 1 milyon dolar azaltıyormuş.2024 yılında da sürdürülebilir gastronomi programı kapsamında Birleşmiş Milletler Çevre Programı ve Ticari Gıda Atığı için Akıllı Mutfak Teknolojisi iş birliğiyle kahvaltı operasyonlarında 14 ton gıda israfının önüne geçilmiş.Dünyada açılan ilk üç Conrad Oteli arasında olan İstanbul’un bir diğer fark yaratan yanı da 35 yıldır kesintisiz aynı mülk sahibi ve işletmeciyle birbirlerinin alanına müdahale etmeden, uyumlu iş birliğiyle yoluna devam etmesi…SERAF’IN BAHAR MENÜSÜHaftanın ilk gününe denk gelen Hıdırellez akşamı Seraf Vadi’de sevgili arkadaşlarım Sabiha Apaydın ve Gamze İneceli ile buluşup çalışkanlığına işini aşkla yapışına hayran olduğum Sinem Özler’in baharın tüm renklerini ve kokusunu yansıtan yeni menüsünü deneyimledik.Sinem Şef o akşam tüm konuklara Hıdırellez ritüeli için dileklerin yazılacağı, gece yarısı gül ağacına asılacak çok zarif kartlar hazırlamıştı. Yemeğimizse ortaya gelen pirpirim salatası, kuşkonmaz, Urla’da tarladan seçerek aldığı iç baklalı enginar ve zeytinyağlı taze bakla ile başladı.Ispanak ve tatlı biberli katıksız, haşlama içli köfte, Sinem şefin imza tabaklarından yanında yoğurtla çıtır mantıyı kaymaklı bulgurlu pazı muskayla devam etti. Ve ardından muhteşem lezzette köftesiyle, domates sosuyla ve çıtır ekmeğiyle bugüne dek yediğim en iyi tirit geldi.Sonra da yeter desek de yanında iç bakla ve enginarlı bahar pilavlı kuzu tandırı deneyimledik. Batıdan doğuya Anadolu’nun farklı mutfaklarının en özel yemeklerinin, en iyi şekilde yapılmış, her biri böyle bir lezzet yok dedirten resmi geçidi sütlaç, irmik helvası ve lor tatlısıyla sona erdi.Sürdürülebilirlik prensiplerine bağlı, Türk mutfağının en iyi temsilcilerinden biri olan Seraf sektörün yüz akı restoranlarından…
Source: Müge Akgün
Enrique Iglesias”tan Türkiye”ye duygusal mesaj: Ezan sesini özledim
Latin müziğinin dünya çapında tanınan ismi Enrique Iglesias, geçtiğimiz günlerde Mısır”ın gözde tatil merkezlerinden Rixos Radamis Sharm El Sheikh”te sahne aldı. Yaklaşık 6000 kişinin izlediği dev organizasyon, sadece müzikseverlerin değil, kültürel turizmle ilgilenen çevrelerin de büyük ilgisini çekti. BÖLGE TURİZMİNE KÜLTÜREL DESTEK Organizasyon, turistik destinasyonların kültürel etkinliklerle desteklenmesinin güzel bir örneği olarak öne çıktı. Iglesias”ın sahnesi, bölgedeki uluslararası etkinliklerin çeşitliliğini artıran ve Mısır turizmine canlılık kazandıran önemli bir adım olarak değerlendirildi. Katılımcılar, hem Iglesias”ın performansına hem de otelin etkileyici atmosferine hayran kaldı. EZAN SESİNDEN ETKİLENDİ, BESTE YAPMAYA ÇALIŞTI Konser öncesinde Hürriyet gazetesine özel açıklamalarda bulunan Grammy ödüllü sanatçı, Türkiye ziyaretine dair unutamadığı bir anısını da paylaştı. İlk kez duyduğu ezan sesinin kendisinde büyük bir iz bıraktığını dile getiren Iglesias, şu sözleri kullandı: Türkiye”ye ziyaretinde ezan sesinden çok etkilendiğini belirten sanatçı “Çırağan Sarayı”ndaki odamda uyurken sabah ezanını duydum. Hemen yataktan kalıp sabahın o vakti kalem kağıdı elime alıp duyduklarımı notalara döküp bestesini çıkarmaya çalıştım. Muazzam bir duyguydu. Ezandan çok etkilendim ve gerçekten bu sesi özledim” dedi. ENRİQUE IGLESİAS”TAN KÜLTÜRLER ARASI BAĞLANTIYA GÜÇLÜ MESAJ Konser sonrası oldukça enerjik ve keyifli görünen Iglesias, gastronomi konusuna da değindi. Özellikle Türk mutfağına duyduğu ilgiyi gizlemeyen sanatçı, Ortadoğu mutfağını beğendiğini sözlerine ekledi. Iglesias şu ifadeleri kullandı, “Türk ve Ortadoğu mutfağı birçok kültürün temsilcisi. Çocuklarım özellikle Türk lokumunu çok seviyor” dedi.
Source: Haberler
Damak çatlatan yüzlerce yıllık lezzet! Norveç”ten Erzincan”a, Erzincan”dan tüm Türkiye”ye…
Erzincan, sadece iki ilde üretimi yapılan özel deri tulumlarıyla hem geleneksel peynir üretimine katkı sağlıyor hem de ülke ekonomisine değer katıyor. Yüzlerce yıllık tulum peyniri geleneğini sürdüren Erzincan’da, Norveç’ten ithal edilen özel deriler, bölgedeki deri işleme tesislerinde özenle hazırlanarak tulum haline getiriliyor.
YÜKSEK KALİTELİ SAKLAMA İMKANI
İşlenen bu tulumlar, başta Erzincan tulum peyniri üretiminde olmak üzere, Türkiye’nin farklı illerinde kullanılıyor. Çorum, Erzurum, Tunceli, Elazığ, Malatya, Van, Bingöl, İstanbul, Mardin ve Adana gibi birçok şehre gönderilen tulumlar, hem üreticilere yüksek kaliteli saklama imkânı sunuyor hem de Erzincan ekonomisine doğrudan katkı sağlıyor.
“DERİLERİMİZ BİR KALİTE KONTROL SÜRECİNDEN GEÇİYOR”
Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan işletme sahibi Onur Eraslan; “Norveç’ten başlıyor bizim derilerimizin yolculuğu. Dünyanın en doğal beyaz koyunların derisini getiriyoruz. Erzincan’da önce bunları uzun tüylerinden arındırıyoruz, daha sonra pres makinelerimizde istenilen ebatlarda kesiyoruz, daha sonra bunları dinlendiriyoruz, mayalanıyorlar, sonra dikişe alıyoruz. Özel makinalarda derileri dikiyoruz, derilerimiz bir kalite kontrol sürecinden geçiyor, daha sonra paketlenip müşterilerimiz için hazır hale geliyor” diye konuştu.
Source: Mesut Şahin
Gıda arz güvenliğinde “kuraklık” tehdidi! Yeşil Kalkınma Vakfı Başkanı Birpınar yapılması gerekenleri tek tek sıraladı
Yeşil Kalkınma Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, iklim krizinin tarımı nasıl tehdit ettiğine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.Son yıllarda sıklıkla duyduğumuz kavramlardan biri “iklim krizi”. İklim değişikliğinin küresel ölçekteki etkileri nelerdir?İklim değişikliği, ya da halk arasında daha sık kullanılan adıyla iklim krizi, dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye”de de kendini hissettiriyor. Özellikle ani sıcaklık değişimleri, aşırı hava olayları, sel, kuraklık ve don olayları gibi meteorolojik afetlerin sayısı ve etkisi giderek artıyor. 2024 yılı, şimdiye kadar ölçülen en sıcak yıl olarak kayıtlara geçti. Dünya genelinde sıcaklık artışı sanayi öncesine kıyasla +1,55°C oldu. Bu değer Paris İklim Anlaşmasının öngördüğü +1,5°C değerini ilk kez geçmiş oldu.İklim değişikliği Türkiye”yi küresel ortalamadan daha fazla mı etkiliyor?Evet. Avrupa Copernicus İklim Servisi tarafından yayımlanan “2024 Avrupa İklim Durumu” Raporuna göre Avrupa kayıtlardaki en sıcak yılını yaşadı. Avrupa”da 2024 yılında gerçekleşen sıcaklık artışının sanayi öncesi döneme kıyasla +2,4°C olarak gerçekleşti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan “2024 Yılı İklim Değerlendirmesi” Raporuna göre de geçtiğimiz yıl ülkemizin kayıtlardaki – diğer bir ifadeyle son 54 yılın- en sıcak yılı oldu. Sıcaklık artışı 1990-2020 yılı ortalamalarına göre 1,7°C, sanayi öncesi döneme kıyasla da 2°C olarak gerçekleşerek küresel ortalama değerlerden daha yüksek bir ısınma ile karşı karşıya kaldı. Yine, Özellikle Akdeniz”de deniz yüzey sıcaklıkları küresel ortalamanın iki katı (1,3°C) arttı. Bu durum, kuraklık ve diğer ekstrem hava olaylarını tetikliyor.Ülkemizde yaşanan aşırı hava olaylarında nasıl bir artış var? Meteoroloji Genel Müdürlüğü raporlarına göre ülkemizde 1990-2000″de yılda 20 ila 150 arasında değişen sayıda aşırı hava olayı yaşanırken bu sayı geçtiğimiz 2024 yılında 1.257″ye ulaştı. Yaşanan aşırı hava olaylarının üçte biri ani yağışlar ve sellerden oluşuyor.Ekstrem veya diğer bir ifadeyle aşırı hava olaylarının temel etkeni ise hiç kuşkusuz iklim değişikliği. Elbette ki bu hadiseler tarih boyunca sürekli olagelmiştir. Peki iklim değişikliği bunu nasıl etkiliyor diye bakacak olursak, sayı, şiddet ve etkilerini giderek arttığını görüyoruz. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporları, Akdeniz Havzasındaki ülkelerin (Türkiye dahil) bu olaylardan en çok etkilenecek bölgeler arasında olduğunu vurguluyor.İklim değişikliklerinin ekonomik etkilerinden söz edebilir miyiz?Elbette. BM Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) değerlendirmelerine göre 2000-2021 yılları arasında doğal afetlerin neden olduğu tarımsal kayıplar, yıllık küresel tarımsal GSYH”nın %5″ine denk geliyor. Bu kayıpların %65″inin kuraklık kaynaklı olduğu belirtiliyor. Türkiye”de ise iklim kaynaklı afetlerin yıllık GSYH”ya etkisi %1,2 civarında. Ayrıca verimlilik düşüşü, gıda fiyatlarında artış ve enflasyonist baskı olarak da karşımıza çıkıyor.Son yıllarda yaşanan ani sıcaklık değişimleri, seller ve kuraklık gibi afetler Türkiye”de tarımı nasıl etkiledi?Cevap: 2025 yılının ilk döneminde; Şubat, Mart ve Nisan aylarında mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklıklar, bitkilerin erken uyanmasına yol açtı. Özellikle “yalancı bahar” olarak adlandırılan bu döngü, sıcaklıkların ani düşüşü ile birlikte birçok bölgede zirai don vakalarının yaşanmasına yol açtı. zirai don vakalarını tetikledi. En son gerçekleşen zirai don afetinde Tarım ve Orman Bakanlığı değerlendirmelerine göre 34 ilimizde 16 çeşit ürün doğrudan etkilendi.Akabinde Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan “Kuraklık Haritaları” ise tüm dikkatleri diğer önemli sorunumuz olan kuraklığa çevirdi. Trakya, batı, güney ve iç kesimleri orta ile aşırı kuraklık seviyelerinde.Kuraklığın tarımsal üretime etkilerini nasıl ifade edebilirsiniz?Meteoroloji Genel Müdürlüğü”nün son 2 yıllık haritalarına göre, Trakya, İç Anadolu ve Güney bölgelerimiz “şiddetli kuraklık” riski altında. Son 3 aylık haritalarda Karadeniz dışındaki tüm bölgelerde yoğun kuraklık hakim. Bu, tarımsal üretimin ve gıda arz güvenliğinin ciddi biçimde tehdit altında olduğunu gösteriyor.Aylık yağış raporlarına göre ise Mart 2025 son 35 yılın en kurak ayı olarak kayıtlara geçti. Normale göre yağışlarda yüzde 50″i aşan oranlarda azalmaların yaşandığı bu ayda en az yağış başkent Ankara”da gözlemlenirken oransal olarak en büyük düşüş yüzde 90″ı aşan oran ile Manisa ilinde görüldü. 2024 yılının tamamında ise yağışlar ülke genelinde yüzde 6, Edirne”de ise yüzde 35 azaldı.FAO raporları, kuraklığın küresel tarımsal kayıpların %65″inden sorumlu olduğunu ortaya koyuyor. Dolayısıyla gıda arz güvenliğinde kilit meteorolojik hadisenin kuraklık olduğunu söyleyebiliriz.Tarımsal verim açısından gelecekte bizi neler bekliyor?2024-2030 Dönemi için hazırlanan İklim Değişikliği Uyum Strateji ve Eylem Planına göre ülkemizde 2080 yılına kadar Türkiye”de buğday, arpa, yulaf, mısır, pamuk gibi ürünlerde %5 ila %16 arasında verim kayıpları öngörülüyor. Yine Tarım ve Gıda Bakanlığınca bölgesel bazda yürütülen çalışmalara göre Trakya özelinde buğdayda %76, ayçiçeğinde %66 gibi ciddi düşüşler söz konusu olabilir. Yayınlanan birçok sayıdaki uluslararası çalışmaya göre de küresel ölçekte her 1°C sıcaklık artışı buğday, pirinç ve mısır gibi temel mahsullerde %25″e varan verim düşüşleri anlamına geliyor.Bahsi geçen olası tehditlere karşı neler yapılmalı?Birincisi, tarımsal üretimde bilinçli planlama ve su yönetimi şart. Sisleme, rüzgar pervaneleri gibi don önleme yöntemleri ülkemizde yaygın değil. Aynı şekilde damla sulama, susuz tarım gibi sistemler daha fazla teşvik edilmeli. Örneğin obruklarla gündeme gelen Konya havzasında hâlâ çok su isteyen ürünler yetiştiriliyor; bu sürdürülebilir değil. Şeker pancarı, ayçiçek, mısır gibi çok su isteyen ürün gamının yerini yine baklagil alarak değişmesi gerekiyor. Ayrıca TARSİM gibi sigorta sistemlerinden yeterince yararlanılmıyor. Üreticilerin riskleri sigorta altına alması çok önemli.Meteoroloji Genel Müdürlüğü, kuraklık ve don riski gibi konularda düzenli olarak haritalar yayınlıyor. Hangi bitkilerin sıcak veya soğuğa dayanıklı olduğunu gösteren çalışmalar da bunlara ekleniyor. Bu bilgiler raporlarla desteklenip internet, sosyal medya ve diğer platformlarda çiftçilerle paylaşılıyor. Ancak asıl önemli olan, üreticilerimizin bu verileri yakından takip edip gerekli önlemleri zamanında alması. Örneğin, don riski varsa önceden tedbir almak (sisleme, rüzgâr pervaneleri, ısıtma vb), kuraklık haritalarına göre sulama planını ayarlamak gibi.Ayrıca, tarımın sürdürülebilir olması için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Devlet, özel sektör, üniversiteler, ziraat odaları ve diğer sivil toplum kuruluşları birlikte hareket etmeli. Çiftçiler bilgilendirmeli, sigorta gibi koruyucu uygulamalara teşvik etmeli. Üreticilerimiz de bu sürece aktif olarak katılmalı. Ancak bu şekilde iklimin olumsuz etkilerine karşı dirençli kalabilir, uzun vadede tarımı güvence altına alabiliriz.Türkiye”de tarımsal sigorta (TARSİM) kullanımı yeterli mi?Maalesef hayır. TÜİK verilerine göre Ülkemizde 234 milyon dekar tarım arazisi var. TARSİM kaynaklarına göre de bu arazilerin sadece 36 milyon dekarı sigortalı. Aynı şekilde, çiftçi kayıt sistemine kayıtlı çiftçilerin de yalnızca %22″si TARSİM”den faydalanıyor. Oysa zirai don, kuraklık, sel, dolu gibi sayı ve şiddetleri artan meteorolojik afet risklerine karşı sigorta, üreticilerin en önemli güvencesi olmalı.”Yeşil Kalkınma Hamlesi” bu süreçte nasıl bir rol oynayabilir? Cumhurbaşkanımızın desteklediği bu hamle, birçok alanda olduğu gibi tarımsal alanda da çevre ve iklim dostu uygulamaları (örneğin agroekoloji gibi) ve yenilenebilir enerji projeleriyle sektörü dönüştürebilir. Ancak, katılımcı bir yasal düzenleme ve çiftçilerin eğitimi kritik önem taşıyor. Aksi halde, bugün kuraklığı, yarın selleri konuşmak zorunda kalacağız.Son söz olarak ne söylemek istersiniz?Dün zirai donu konuşurken bugün kuraklık konuşuyoruz; yarın selleri, müsilajı ve yangınları konuşmamak için bugünden adım atmalıyız. İklim değişikliği artık uzak bir tehdit değil; tarımsal üretim, gıda güvenliği ve ekonomimiz için acil eylem planı gerektiren bir gerçek.İklim değişikliğini görmezden gelmek bu krizi yok sayamaz. Kendi ulusal çıkarlarımız için, insanımız için, doğamız için, doğal kaynaklarımız için bilimsel verilerle hareket ederek uyum stratejileri geliştirmeli, tarım gibi elzem bir alanda dirençli hale gelmek, gıda güvenliğimizin anahtarıdır.
Source: Www.star.com.tr
Kentin en büyük kurbanlığı! 1 ton 200 kiloluk “Paşa” için araba parası isteniyor
Kurban Bayramı”na günler kala, “Paşa” isimli danasına 380 bin lira isteyen Yıldız, “Özenle baktığımız ve Bursa”nın en büyüklerinden olan danamız 1 ton 200 kilogram ağırlığında. Alıcıları için özenle besledik. Artık ailemizden biri olan Paşa”nın canlı ağırlığı 1 ton 200 kilogram. Paşa”ya 380 bin lira gibi bir rakamı uygun gördük. Bu kurbanlığımız büyük bir hayvan olduğu için daha özel bir bakım istiyor. Her gün taramasını yapıyoruz, gerektiği günlerde yıkamasını yapıyoruz ve rahat ferah bir ortamda gayet sağlıklı besliyoruz. Veteriner hekimlerimiz ile çalışıyoruz. Bursa bölgesinin en büyük kurbanlığı” dedi.
Source: Mesut Şahin
Döner ayranı 1 TL yaptılar! İzdiham yaşandı
Düzce’de bir restoran, açılışa özel olarak döner ve ayranı 1 TL’ye sattı. Tavuk dönerin fiyatını duyan vatandaşlar restoran önünde izdiham yaşanmasına neden oldu. Yoğun kalabalıkta 1 TL’yi verenler tavuk dönerlerine kavuşurken almak isteyenler ise uzun kuyruklar oluşturdu. “YETİŞTİRMEKTE ZORLANIYORUZ” İşletme sahibi Fatih Kerim Cab, açılışa özel herkes yesin diye 1 TL’ye döner ayran sattıklarını belirterek, ” Döner ayran 1 TL. İnşallah ilerleyen zamanlarda yine yapacağız. Vatandaşlardan gelen talepti. Bizde yaptık. Yoğun bir kalabalık var. Yetiştirmekte zorlanıyoruz. Aslında daha tedarikli başladık. Öncesinde hazırlıklarımızı yapmıştık. Ama yine yetişmedi ” dedi. POŞET POŞET ALDILAR Döner ayran almayı başarabilen vatandaşlar ise “Ucuzdu aldık. Alması biraz zor oluyor ama başardık. 1 TL çok ucuzdu” dediler. Bazı vatandaşlar ise poşetleri doldurarak restorandan ayrıldı.
Source: Mahmut Ekinci
Akdeniz’in mavisine uzanan tarih: Mersin gezi rehberi
Doğası ve tarihiyle Akdeniz’in tüm güzelliklerini bir arada sunan şehir, seyahat tutkunlarının rotaları arasında bulunuyor. Verimli toprakları ve konumuyla, tarih boyunca farklı kültürlerin buluşma noktası olan Mersin’in, tarihi duraklarını sizler için derledik.MERSİN’İN TARİHİ DURAKLARI DOĞA VE TARİHİN BULUŞMA NOKTASI: CENNET- CEHENNEM OBRUKLARIMersin’de 70 metre derinliğindeki “cennet” ve 128 metrelik yapısıyla “cehennem” olarak adlandırılan obruklar, ziyaretçilerini tarihi yolculuğa çıkarıyor. Bölgeye gelenler, yeşil tabiatıyla “Cennet” olarak adlandırılan obruğu, asansör ve 452 basamaklı yürüyüş yolunun sonunda ziyaret edebiliyor. İnilmesi mümkün olmayan “Cehennem” obruğu da cam seyir terası sayesinde inceleyebiliyor.SAHİL ŞERİDİNİN SEMBOLÜ: KIZ KALESİDenizin ortasında bir adacığın üzerinde kurulan Kız Kalesi, şehrin sembol yapıları arasında bulunuyor. Kıyıya yaklaşık 600 metre uzaklıkta bulunan kale, 2014 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor. Turistler, tarih boyunca çeşitli medeniyetlerin hâkimiyetine giren Kız Kalesi’ni tekne turlarına katılarak da seyredebiliyor.İNANÇ TURİZMİNİN MERKEZİ: DANYAL PEYGAMBER KABRİ2. Babil Kralı Nebukadrezzar zamanında yaşamış ve Yahudileri Babil esaretinden kurtarmış bir peygamber olan Hz. Danyal’in kabri, kentin önemli inanç turizmi merkezlerinden biri olarak öne çıkıyor. Bölgede ortaya çıkarılan mezar, 2014’ten beri Danyal Peygamber’in kabri olarak ziyarete açık.OSMANLI MİMARİSİNİN İZLERİ: TARSUS EVLERİMersin’in Tarsus ilçesindeki tarihi Tarsus evleri, şehrin otantik dokusunun en güzel hissedilebileceği yerlerden biri. Filmlere ve dizilere konu olan, ahşap ve kerpiçten yapılan bu evler; klasik Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyor.ŞİFA KAYNAĞI: ASTIM MAĞARASIAstım Mağarası; toplam uzunluğu 200 metreyi bulan galerileri, sarkıtları ve dikitlerliyle ziyaretçilerine mistik bir yolculuk sunuyor. Yerin 15 metre altındaki Astım Mağarası’nın, duvarlardan akan suyun astım hastalarına iyi geldiğine inanılıyor. Mağara, bu yönüyle çeşitli kentlerden astım hastalarını kendine çekiyor.GÜNEŞİN ŞEHRİ: ANEMURİUM ANTİK KENTİMersin’in Anamur ilçesinde yer alan Anemurium Antik Kenti’nin ilk olarak ne zaman kurulduğu bilinmiyor. Yukarı ve aşağı kent olmak üzere iki bölümden oluşan Anemurium’un dikkat çekici yapıları arasında surlar, hamamlar, tiyatro ve odeon yapıları yer alıyor. Yaklaşık 350 mezarın bulunduğu nekropol alanı, bölgenin en iyi korunmuş alanlarından biri olarak öne çıkıyor.OBRUK ETRAFINDAKİ YERLEŞİM: KANLI DİVANE ANTİK KENTİAntik çağlarda Kanytellis adıyla bilinen Kanlı Divane Antik Kenti, Olba Hanedanı’nın yerleşimlerinden biri olarak öne çıkıyor. Yaklaşık 60 metrelik bir obruk etrafına kurulmuş olan yerleşim, Antik Dönem zeytinyağı üretim merkezi olarak öne çıkıyor. Günümüzde, ziyaretçiler bölgede yer alan farklı dönemlere ait tapınak, kilise, sarnıç, nekropol ve antik ev kalıntılarını keşfediyor.ŞEHRİN GÖRKEMLİ YAPISI: KLEOPATRA KAPISIÖnemli bir antik kent kapısı olarak bilinen Kleopatra Kapısı, efsanevi Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın izlerini taşıyan mimari bir yapı olarak öne çıkıyor. Devasa taş bloklarla inşa edilen bu kapı, dönemin mühendislik ustalığını yansıtan mimarisiyle kendine hayran bırakıyor.1500 YILLIK TARİH: MAMURE KALESİMersin’in Anamur ilçesindeki Mamure Kalesi, farklı medeniyetlerin izlerini taşıması ve görkemli yapısıyla dikkat çekiyor. Bugüne kadar korunan en büyük Orta Çağ kalelerinden biri olan Mamure, deniz manzarası, 39 kulesi, sarnıçları ve hamam kalıntılarıyla görenleri cezbediyor. Yıllara meydan okuyan duruşuyla 1500 yıllık kale, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor.ANTİK ÇAĞDAN GÜNÜMÜZE: ROMA YOLUMersin’in Tarsus ilçesindeki Roma Yolu’nun Romalılar tarafından 1. yüzyılda yapıldığı tahmin ediliyor. 1993’te temel kazısında tesadüfen bulunan yol, mimari açıdan önemli bir yere sahip.MERSİN’İN YÖRESEL LEZZETLERİTürkiye’nin önemli turizm merkezlerinden Mersin, tarihi ve doğal güzelliklerinin yanı sıra birbirinden farklı lezzetlere ev sahipliği yapan mutfağıyla da ziyaretçilerini cezbediyor. Anadolu’nun bereketli topraklarını sofralara taşıyan Mersin mutfağında;Ufak ufak doğranan etin önce haşlanması ve domates, soğan ve maydanozla kavurulmasıyla hazırlanan tantuni,Keçilerden elde edilen süt ile hazırlanan ve kendine has lezzetiyle tanınan Silifke yoğurdu,İçi fıstık veya cevizle dolu irmikten yapılmış bir tür kurabiye olan kerebiç,Türk kahvesinin bir çeşidi olan ve camdan yapılan ince belli çay bardaklarıyla servis edilen Tarsusi kahve,Fıstık veya hindistan cevizi ile kaplı tatlı havuçtan yapılan bir tür lokum çeşidi olan cezerye,şehre gelenlerin tatmadan dönmediği lezzetler arasında yer alıyor.
Source: Nergis Demir