“Girişimcilik Vizyonu – Kadın Liderler ve Yenilikçi Türk Mühendislik Başarıları”

Çeşme’nin ilk kadın belediye başkanı Lâl Denizli: Kimliğimizin değerlerinden biri

Öncelikle sizi biraz daha yakından tanımak isterim, Çeşme’nin ilk kadın belediye başkanısınız. Siyasi kariyeriniz nasıl başladı? Siyasete ilgim çok küçük yaşlarda başladı. 15 yaşında okuduğum bir kitap, ülkeme dair hayallerimi şekillendirmeme vesile oldu. Siyaset okumaya kesin bir şekilde karar vermeden önce arzum psikoloji okumaktı. 18 yaşımı doldurur doldurmaz partimin kapısından girdim ve o günden bugüne 15 yılı aşkın süredir partimin çeşitli yönetim ve birimlerinde aktif olarak görev aldım. Bugün, partimizin değişim vizyonunun bir parçası olarak, 33 yaşında baba ocağım Çeşme’nin ilk kadın belediye başkanı olmanın gururunu yaşıyorum. Çeşme Belediye başkanı olarak gastronominin kent kimliğiyle ilişkisini nasıl tanımlıyorsunuz? Gastronomi kent kimliğimizin ayrılmaz bir parçası. Ege mutfağının birçok zenginliği Çeşme’nin toprağında yetişiyor, yetişebiliyor. Bu nedenle hem gastronomi hem de tarımda geleneksel çiftçilik yöntemlerine yenilikçi bir bakış açısı kazandırmak istiyoruz. Çeşme, uzun yıllar deniz, kum ve güneş ile anıldı. Ancak bu topraklarda yetişen eşsiz otlar ve yerel ürünler, bizi farklı kılan bir başka değer. Bu değeri yaşatmak ana hedeflerimizden biri. Gastronomi sayesinde Çeşme’nin kültürel derinliğinin daha görünür olmasına ciddi mesai harcıyoruz. Dediğiniz gibi Çeşme denince akla deniz, güneş ve rüzgâr geliyor. Sizce artık gastronomi de bu üçlüye eklendi mi? Kesinlikle. Bugün gastronomi, Çeşme’nin deniz turizmi, doğal güzellikleri, tarihi, festivalleri kadar konuşulan bir değer haline geldi. Fakat hâlâ istediğimiz seviyelerde değil ne yazık ki. Yerel işletmelerimizle bu alanı nasıl büyütebileceğimiz konusunda toplantılar yapıyoruz. Dünyada uygulanmış başarılı modelleri adapte etmeye çalışıyoruz. Alaçatı Ot Festivali bunun en güzel örneği. Geçtiğimiz yıl “Öze Dönüş” temasıyla yola çıkmıştık ve gıda stantlarında ot ağırlıklı ürünlerin sergilenmesi kuralını getirmiştik. Tam istediğimiz verimi yakalayamamıştık. Bu yıl “Toprak, zaman, tat” temasıyla stant kurallarımızı daha sıkı tuttuk. Yer alabilecek ürünlerle, alamayacak ürünlerin net ayrımını yaptık ve ciddi bir denetim sergiledik dört gün boyunca. Çıkan sonuç oldukça başarılı oldu ve neredeyse tüm stantlarda yerel ürünlerimiz ve otlu yemekler vardı. Çeşme’nin artık sadece yaz turizminin değil; lezzetin de başkenti olma yolunda ilerlemesini arzu ediyoruz. ‘ESNAFA DESTEK’Başkanlığınız süresince Çeşme’nin gastronomi alanındaki dönüşümünü nasıl özetlersiniz? Göreve geldiğimiz günden itibaren yerel üreticileri, kooperatifleri, bölge esnafını ve turizmcilerimizi desteklemeye odaklandık. Festivallerimizi de bu şiara hizmet etmesi yönünde şekillendiriyoruz. Yerel ürünlerimizin daha geniş kitlelere tanıtılması, genç şeflerin bu süreçte yer bulması ve gastronominin sürdürülebilirlik perspektifiyle ele alınması en büyük vizyon projelerimiz arasında. Bu yıl Alaçatı Ot Festivali “Toprak, zaman, tat” teması ve kaya koruğu konseptiyle düzenlendi. Bu temayı seçmenizdeki motivasyon neydi? Toprak, zaman ve tat teması, geçmişten bugüne gelen üretim kültürümüzü ve bu kültürün geleceğe aktarımını anlatmak için seçildi. Kaya koruğu Alaçatı Ot Festivali komitemizde yerel paydaşlarımızla birlikte karar verildi. Ben toplantıda kaya koruğuna mesafeli yaklaşmıştım çünkü yalnızca limon ve zeytinyağ ile tükettiğim bir ot çeşidiydi, sıcak yemeklerde nasıl olacağını hayal edememiştim. Fakat komitemizde bulunan şefler güzel yorumlar çıkacağını söyledi. Haklı çıktılar ve festival boyunca şefler meydanımızda çok güzel yorumları tatma şansımız oldu. Önümüzdeki yıl Alaçatı Ot Festivali yemek yarışmasının uluslararası bir platforma taşınması planlanıyor. Bu süreç nasıl gelişti, ne gibi adımlar atılacak? Bu fikir başkan yardımcımın ve festival komitemizin üzerine düşündüğü bir konu. Bazı girişimlerimiz oldu, önümüzdeki yıl festivale bu alanda bir uluslararası statü kazandırmayı arzu ediyoruz. Festivalin bir gastronomi destinasyonu yaratma potansiyelini nasıl görüyorsunuz? Bu potansiyel çok yüksek. Festival artık sadece bir etkinlik değil, Çeşme’nin dört mevsim yaşanabilecek bir gastronomi destinasyonu olduğunu kanıtlıyor. Yerli ve yabancı turistlerin sadece yazın değil, baharda da bölgeye gelmesini sağlıyor. Çeşme’de henüz Michelin yıldızlı restoranımız yok ama yeşil yıldız ve Michelin Guide’a girmeyi başarmış işletmelerimiz var. Bu işletmelerin sayılarının artması için yapılabilecekler üzerine çalışıyoruz. Ot festivali gibi etkinlikler yerel üreticilere, çiftçilere ve esnafa nasıl bir katkı sağlıyor? Çeşme’miz ne yazık ki yılın 12 ayı boyunca iş yapılabilen bir kent değil. Mesela esnafımız neredeyse ekim ayından bu yana iş yapmıyor diyebileceğimiz kadar az bir düzeyde geçimini sağlamaya çalışıyor. Ekonomik koşullar da göz önünde bulundurulduğunda bu ne yazık ki üreticilerimizi, esnafımızı ve turizmcilerimizi oldukça zorlayan bir durum. Bu nedenle festival ve etkinliklerimizin sezon dışı mevsimlerde yapılmalarını özellikle önemsiyorum ki en azından ekonomik baskıları bir miktar üzerlerinden atabilsinler diye. Kendi mutfağınızda en sık pişirdiğiniz yemek nedir? Mutfağı çok severim. Yaptığım yemeklere genelde güzel yorumlar yapılır. Ancak göreve geldiğimden bu yana yoğun tempodan dolayı ne yazık ki mutfak için pek vakit bulamıyorum. Arada bu zamanı yaratmayı deniyorum. Tariflerimin neredeyse tamamı anneannemin tarifleridir. Zeytinyağlı barbunya, fasulye, kabak, enginar yapmayı çok severim. Pilav bunların yanında olmazsa olmazımdır. Bir de yine anneannemin tarifini kullandığım tas kebabı. Gastrodiplomasi denince aklınıza gelen ilk tat veya yemek nedir? Sizce Türkiye’yi temsil edecek en güçlü lezzet hangisi olurdu? Ege mutfağını uluslararası alanda temsil edecek en güçlü lezzet ise bana göre zeytinyağlılar ve mezelerle dolu bir Ege sofrası olurdu. Hem sağlıklı hem sade ama bir o kadar da derinlikli. n Son olarak Çeşme’ye gelen birine mutlaka tatması gereken üç şeyi sorsam neleri önerirsiniz? Mutlaka tatmaları gereken üç şey: Şevketibostan, enginar ve sakızlı muhallebi. DOĞAYA SAYGILI MUTFAK Sizce geleceğin mutfağı nasıl şekillenecek? Teknoloji, sürdürülebilirlik ve gelenekler bu süreçte nasıl bir rol oynayacak? Geleceğin mutfağı, doğaya saygılı, kaynakları gözeten ama bir yandan da kültürel mirası yaşatan bir yapıda olacak. Teknoloji, üretimde verimliliği artıracak ama gelenekler bu mutfağın ruhunu koruyacak. Biz Çeşme’de sürdürülebilir, onarıcı tarımı destekleyerek bu dönüşümün bir parçası olmayı hedefliyoruz. Modern mutfak teknikleriyle yerel ürünleri birleştirmek hem bugünü hem geleceği besleyecek.

Source: Burçak Şener


Kritik parçanın tek tedarikçisi Türk mühendis… F-35″leri görünmez yaptı!

İstanbul Atlas Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen “Yaratıcılık ve Girişimcilik” etkinliğinde, Amerikan F-35 uçaklarına görünmezlik sağlayan özel kaplama malzemesinin üreticisi Türk mühendis ve iş insanı Ergün Kırlıkovalı konuk oldu.Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, etkinlik, İstanbul Atlas Üniversitesi Vadi Kampüs Dr. Ralph A. DeFronzo Oditoryumu”nda gerçekleştirildi.Üniversitenin Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Engin Gülal”ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen etkinlikte akademisyen ve öğrencilerle bir araya gelen Kırlıkovalı, 46 yıl önce yerleştiği ABD”deki girişimcilik hikayesini ve 33 yaşında kurduğu şirketin yolculuğunu anlattı.Açıklamada etkinlikteki konuşmasına yer verilen Kırlıkovalı, 1988″de Northrop Grumman firmasından aldıkları davet üzerine ihaleye girdiklerini aktardı. Kırlıkovalı, aralarında Shell ve DuPont gibi firmaların olduğu şirketlerin ihaleye ekipleriyle katıldığını, kendisinin ise yalnız gittiğini belirterek, şunları kaydetti:”Pentagon şunu istiyor, çelik kadar kuvvetli bir malzeme ama bükebileceksiniz. Diğer şirketlerin yöneticileri kahve molasında “Bu saçmalık, bu ikisi birbiriyle çelişen istekler. Bu olmaz” diyorlardı. Dört-beş kişilik ekipler ihaleyi terk etti. Salona girdim, sandalyelerin bir kısmı boşalmıştı. O gün o dakikada kafamda şimşekler çaktı, ben bunu yaparım. İngiltere”deki master eğitimim sırasında bir derste kauçuk elastikiyeti dersi almıştım. Bunu kullanarak, onu yapabileceğimi düşündüm. 6 ay boyunca çok sıkı çalıştık, testler yaptık. 6 ay sonunda hazırladığımız malzemeleri gizli zarfla teslim ettik. Üçüncü yılın sonunda testleri geçen zarftaki malzeme bizim malzeme oldu.”Kırlıkovalı, gençlere tavsiyeler vererek, “Genç arkadaşlara mesajlarım şunlar; eğer ben orada “Bunlar çok büyük, milyar dolarlık firmalar ben onlarla yarışamam.” deseydim burada olmazdım, yani hayatta size zor projeler verebilirler ama çalışırsınız, öğrenirsiniz o konuda en iyisi olursunuz. Biraz da risk alırsınız. Ben orada risk aldım. Öz güven de önemli. “Ben bunu yaparım” dedim.” ifadelerini kullandı.”HEPİNİZ GİRİŞİMCİ OLABİLİRSİNİZ, YARATICI OLABİLİRSİNİZ”Başarının, kendilerine Lockheed Martin firmasının F-35 uçaklarındaki başarısının yolunu açtığını belirten Kırlıkovalı, “Orada çok değişik bir malzeme istiyorlardı. Uçağı radara görünmez yapan bir polimer istiyorlardı. Dedim “Ben bunu da yaparım.” Çünkü temel bilimler olarak prensipleri kafamda. 6-7 ay güzel bir çalışma yaptık. Yine bir prototip malzeme çıkardık. O da bütün testleri geçti. Şimdi bu iki uçakta B-2 ve F-35″te tek tedarikçiyiz. B-2″de 30 yılı geçtik, F-35″te de 2006″dan beri yani 19 senedir tek tedarikçiyiz.” değerlendirmesini yaptı.İnovasyon ve yaratıcılığın öğrenilebilen bir yeti olduğuna dikkati çeken Kırlıkovalı, yaratıcılığın öğretilebilir bir yeti olduğunu ifade etti. Kırlıkovalı, “Bizlere iyi öğretilememiş ki yapamıyoruz. Hepiniz girişimci olabilirsiniz, yaratıcı olabilirsiniz. Bir şey yarattınız diyelim. Girişimcilikle onu taçlandırmazsanız o yaratıcılık rafta durur. Tozlanır, gider ama o yaratıcılığı girişimcilikle pazarlarsanız ve satışı böyle yaparsanız o size refah getirir.” görüşlerini aktardı. Türk mühendisleri olmadan F-35″ler uçamazKırlıkovalı, refahın katma değerden geçtiğini belirterek, şu değerlendirmede bulundu:”Katma değer yaratıcılıktan geçer, yaratıcılık da girişimcilikten geçer yani bunları bu sırada yapmadıkça refah olmaz. Yaratacaksınız, onu AR-GE ile destekleyeceksiniz, testlerini yapacaksınız. Seri üretime geçip satacaksınız, o zaman refah gelir. Yalnız katma değer de olacak. Herkesin yaptığını siz de yaparsanız katma değer olmaz.”Etkinlikte, İstanbul Atlas Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Yusuf Elgörmüş de Kırlıkovalı”ya plaket takdim etti.

Source: Www.star.com.tr


Pentagon 30 yıldır B-2 ve F-35″ler için bu Türk ile çalışıyor: Gizli zarfla teslim ettik..

Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, etkinlik, İstanbul Atlas Üniversitesi Vadi Kampüs Dr. Ralph A. DeFronzo Oditoryumu”nda gerçekleştirildi.Üniversitenin Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Engin Gülal”ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen etkinlikte akademisyen ve öğrencilerle bir araya gelen Kırlıkovalı, 46 yıl önce yerleştiği ABD”deki girişimcilik hikayesini ve 33 yaşında kurduğu şirketin yolculuğunu anlattı.Açıklamada etkinlikteki konuşmasına yer verilen Kırlıkovalı, 1988″de Northrop Grumman firmasından aldıkları davet üzerine ihaleye girdiklerini aktardı.”GİZLİ ZARFLA TESLİM ETTİK”Kırlıkovalı, aralarında Shell ve DuPont gibi firmaların olduğu şirketlerin ihaleye ekipleriyle katıldığını, kendisinin ise yalnız gittiğini belirterek, şunları kaydetti:”Pentagon şunu istiyor, çelik kadar kuvvetli bir malzeme ama bükebileceksiniz. Diğer şirketlerin yöneticileri kahve molasında “Bu saçmalık, bu ikisi birbiriyle çelişen istekler. Bu olmaz” diyorlardı. Dört-beş kişilik ekipler ihaleyi terk etti. Salona girdim, sandalyelerin bir kısmı boşalmıştı. O gün o dakikada kafamda şimşekler çaktı, ben bunu yaparım. İngiltere”deki master eğitimim sırasında bir derste kauçuk elastikiyeti dersi almıştım. Bunu kullanarak, onu yapabileceğimi düşündüm. 6 ay boyunca çok sıkı çalıştık, testler yaptık. 6 ay sonunda hazırladığımız malzemeleri gizli zarfla teslim ettik. Üçüncü yılın sonunda testleri geçen zarftaki malzeme bizim malzeme oldu.”Kırlıkovalı, gençlere tavsiyeler vererek, “Genç arkadaşlara mesajlarım şunlar; eğer ben orada “Bunlar çok büyük, milyar dolarlık firmalar ben onlarla yarışamam.” deseydim burada olmazdım, yani hayatta size zor projeler verebilirler ama çalışırsınız, öğrenirsiniz o konuda en iyisi olursunuz. Biraz da risk alırsınız. Ben orada risk aldım. Öz güven de önemli. “Ben bunu yaparım” dedim.” ifadelerini kullandı.”B-2″DE 30 YILI GEÇTİK, F-35″TE 2006″DAN BERİ 19 SENEDİR TEK TEDARİKÇİYİZ”Başarının, kendilerine Lockheed Martin firmasının F-35 uçaklarındaki başarısının yolunu açtığını belirten Kırlıkovalı, “Orada çok değişik bir malzeme istiyorlardı. Uçağı radara görünmez yapan bir polimer istiyorlardı. Dedim “Ben bunu da yaparım.” Çünkü temel bilimler olarak prensipleri kafamda. 6-7 ay güzel bir çalışma yaptık. Yine bir prototip malzeme çıkardık. O da bütün testleri geçti. Şimdi bu iki uçakta B-2 ve F-35″te tek tedarikçiyiz. B-2″de 30 yılı geçtik, F-35″te de 2006″dan beri yani 19 senedir tek tedarikçiyiz.” değerlendirmesini yaptı.İnovasyon ve yaratıcılığın öğrenilebilen bir yeti olduğuna dikkati çeken Kırlıkovalı, yaratıcılığın öğretilebilir bir yeti olduğunu ifade etti.”HEPİNİZ GİRİŞİMCİ OLABİLİRSİNİZ”Kırlıkovalı, “Bizlere iyi öğretilememiş ki yapamıyoruz. Hepiniz girişimci olabilirsiniz, yaratıcı olabilirsiniz. Bir şey yarattınız diyelim. Girişimcilikle onu taçlandırmazsanız o yaratıcılık rafta durur. Tozlanır, gider ama o yaratıcılığı girişimcilikle pazarlarsanız ve satışı böyle yaparsanız o size refah getirir.” görüşlerini aktardı.Kırlıkovalı, refahın katma değerden geçtiğini belirterek, şu değerlendirmede bulundu:”Katma değer yaratıcılıktan geçer, yaratıcılık da girişimcilikten geçer yani bunları bu sırada yapmadıkça refah olmaz. Yaratacaksınız, onu AR-GE ile destekleyeceksiniz, testlerini yapacaksınız. Seri üretime geçip satacaksınız, o zaman refah gelir. Yalnız katma değer de olacak. Herkesin yaptığını siz de yaparsanız katma değer olmaz.”Etkinlikte, İstanbul Atlas Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Yusuf Elgörmüş de Kırlıkovalı”ya plaket takdim etti.

Source: Bahadır Alemdar


36 senelik usta uyardı! Sanayi ustalarıyla dost olmak isteyen bu araçları alsın

En Çok Görüntülenenler

Güncel

Siyaset

Ekonomi

En Çok Görüntülenenler

OTOREHBERİ”NE DÖN

HABER7″YE DÖN

Anasayfa

OTOMOBİL

36 senelik usta uyardı! Sanayi ustalarıyla dost olmak isteyen bu araçları alsın

29.04.2025

10:05

/ 21

Milyonlarca vatandaş araç alırken nelere dikkat etmesi gerektiğini araştırıyor.

/ 21

Bu kapsamda farklı görüşler olsa da 36 senelik oto tamircisi uzak durulması gereken araçları listeledi.

© 2025 Nokta Elektronik Medya A.Ş.

Source: