Günay Güvenç, Cumhuriyet”e konuştu: “Okan hocamın işini zorlaştıracağım”

Günay Güvenç, Cumhuriyet”e konuştu: “Okan hocamın işini zorlaştıracağım”

Galatasaray”ın çifte kupalı şampiyonluğunda sezonun kritik virajlarında rol oynayan isimler arasında kaleci Günay Güvenç’in önemli bir yeri var. 14 yıllık efsanenin arkasında bir gün eldivenlerini takıp kaleyi koruyacağına hep inanan, o fırsat geldiğinde de performansıyla başta Muslera olmak üzere Sarı-Kırmızılı camianın her ferdinin takdirini toplayan Güvenç şampiyonluğu Cumhuriyet’e anlattı. “Tarihi bir şampiyonluk ve 5. yıldız. Birçok hikâyesi var bu şampiyonluğun. Üstüne bir de Türkiye Kupası zaferi var. En çok taraftarımıza armağan ediyoruz. Oyuncu grubu olarak çok istedik ve bunu başardık” diyerek söze başlıyor Günay Güvenç ve sorularımızı şöyle yanıtlıyor: ‘G.SARAY’A GELEREK MEYDAN OKUDUM’ – G.Saray’dan ilk teklifi aldığınızda neler hissettiniz? Çünkü bir Muslera gerçeği var, onun arkasında yedek beklemeyi göze almak gerekiyor… G.Saray’ı tercih etmem ilk başta kendime bir meydan okumaydı. Buraların kalecisi olduğumun, bu yükü kaldırabileceğimin, büyük bir takımda oynayacağımın farkındaydım. Kendime meydan okudum, bunu da herkese göstermek istedim. Maç ve hayat tecrübemi de kazanmıştım. Doğru bir adım olacağını düşündüğüm için teklifi kabul edip G.Saray’a geldim. İyi ki de gelmişim. ‘LİDERLİK RUHU BENDE VAR’ – Takımda bir ağabey adeta bir gizli kaptan gibisiniz? Bu doğanızda olan bir şey mi? Bu özellik bende hep vardı. Beşiktaş yıllarımda biraz daha gençtim. Bana hiçbir takımda genç gözüyle bakılmadı. Hep oturmuş bir karakterim vardı. Göztepe’de bu biraz daha göz önüne geldi. Gaziantep’te 5 sene kaptanlık yaptım. Biraz içimde olan bir şeydi bu. Sonradan gelişen bir şey değil. Ben yönlendirmeyi, sahip çıkmayı, destek olmayı seven bir insanım. Liderlik ruhu bende var. ‘MUSLERA BANA ‘BURAYA GELEN EN İYİ KALECİSİN’ DEDİ’ – Muslera’yı 14 yıldır bu kadar zorlayan, formayı ondan alan, kalede onun kadar güven veren bir isim görmedik. Bu güveni nasıl sağladınız? Bu güven ilk başta performansla oldu. Antrenmanda bunu göstermem lazımdı. Oynadığım az maçlarda bile göstermem lazımdı. Muslera’nın bana “Keşke daha erken gelseydin” demesi beni inanılmaz motive etmişti. Bana “Erken gelseydin, daha uzun yıllar beraber götürseydik burayı” diyordu. “Buraya gelen belki en iyi kalecisin” demişliği de oldu. Hâlâ da öyle diyor. Bu beni daha çok mutlu ediyor. Her zaman antrenmanda, saha dışında, saha içinde duruşumla, karakterimle, hocaya, oyunculara “Ben de varım”ı gösterdiğimi, hissettirdiğimi düşünüyorum. Bugüne kadar benimle ilgili hiç negatif bir şey olmadı. Tabii ki kalecilikte yanlışlar, hatalar olur, bunlar sporun gerçeği. Ama ben her zaman disiplinimle, çalışma gücümle, kalitemle hocaya ve ekibimize bu pozisyonda oynayabileceğimi gösterdim. ‘14 SENE ÜST ÜSTE BUNU BAŞARMAK İNANILMAZ’ – Muslera’yı bize anlatır mısınız? Muslera’nın işi kolay değil. G.Saray camiasında 14 sene bu seviyede oynamak, hep bir baskı var. Hep bir performans beklentisi var kendisinden. 14 sene arka arkaya bunu göstermek inanılmaz bir şey. Çok nadir rastlanacak bir şey. Çünkü Türkiye’de fanatikliğin ve beklentilerin ne kadar çok olduğunu biliyoruz. Bu çizgiyi 14 sene tutması inanılmaz bir şey. Çok saygı duyuyorum. Karakterini zaten konuşmamıza gerek yok. Hep yardım sever. Genç kalecilere yardım etmek isteyen, onların daha iyi yerlere gelmesini isteyen bir insan. Muslera’yı tanıdığım için çok mutluyum. Burada başardıkları, onca kupa, onca maç, kaptanlık da var… Kaptanlığın çok büyük bir yükü var. Bu dışarıdan belli olmaz ama… Ben kaptanlığı şöyle anlatırım; işler iyi gidince başkaları, kötü gidince kaptanda oluyor. Hep kaptana sorulur o sorular… İyi gidince bana niye sormuyorsunuz? Kaptan hep bir duvar, bütün sorunları yaşayan, dengesini kurmaya çalışan, takımla yönetim arasında olan o ince çizgiyi de koruması lazım. Çok zor bir görev. Hepimiz Muslera’yı çok seviyoruz, böyle bir karar aldı. Bence de 25. şampiyonlukla beraber çok güzel bir karar oldu. Ailesi de artık burada değil. Yapacağını da yaptı zaten bence… Ama takım olarak kendisini çok seviyoruz. ‘2 KUPA, REKORLAR ÇOK YAKIŞTI’ – Muslera ile gitmemesi için konuştunuz mu? Konuştuk, onun için ne daha iyi olur diye düşünüyordum. Böyle bir son mu yoksa bunun üstüne bir şampiyonluk daha mı eklemeli? Bütün taraflardan bakmaya çalıştık. Benim açımdan kendisi için en doğrusu bu. Çok yakıştı 2 kupa, rekorları da kırdı. Bir de aile faktörü de var. Devam etmek istese hiç kimse hayır demez. Halen fit, çok iyi çalışıyor. ‘DEMEK Kİ KENDİMİ İSPATLAMIŞIM’ – Muslera “G.Saray kalesinde kimi görmek istersin?” sorusuna “Dünyada G.Saray kalesini koruyabilecek en iyi kaleci Günay Güvenç’tir” yanıtını verdi. Ne düşünüyorsunuz? Böyle bir açıklama beklemiyordum. Bunu Muslera’dan duymak gurur verici. G.Saray’da sadece 2 sene paylaştık. Demek ki 2 sene içinde kendimi ona göstermişim ve ispatlamışım. Yoksa benle ilgili böyle bir cümleyi kurmazdı. Demek ki kalbinden gelmiş, yapabileceğimi düşünmese böyle bir cümle kullanmazdı. Bunu hep bana söylüyordu ama kamuoyunda da paylaşmasından gurur duydum. Demek ki bazı şeyleri doğru yapıyormuşum. Ama hiçbir zaman bu kelimelerle tok olacak biri değilim. Devamını göstermek istiyorum. Muslera ayrıldığı için çok üzgünüz. Onun gibi güzel bir karaktere böyle bir ayrılık yakışırdı. Sözlerinden çok mutlu oldum. Artık Muslera’nın söylediği cümlenin de bir ağırlığı var üzerimde. Onu da ispatlamam lazım. Bir yandan güzel bir şey diğer yandan daha iyi yapmam gerektiğini söylüyor bana aslında. Ben de her şeyimi vereceğim. ‘OYNAMAK İSTİYORUM’ – Okan Buruk, “Gelecek yeni kaleci, Günay’la forma rekabetine girecek” dedi. 1 numara olmaya hazır mısınız, üzerinizde bir baskı oluşturur mu? Ben baskıyla beslenen bir insanım. Baskıyı çok iyi idare ettiğimi ve baskıdan pozitif yönleri çıkardığımı düşündüğüm için hocamın da böyle açıklamaları var. Bana karşı da düşüncelerini biliyorum. Hocamıza buradan da söyleyeyim, onun işini baya bir zorlaştıracağım. Sabırsızlıkla kamp dönemini bekliyorum. Kim oynarsa oynasın her zaman G.Saray’ın başarısı öndedir. Hepimiz G.Saray’a hizmet edeceğiz. Ben olurum, başka bir isim olur, başka pozisyonlarda başka isimler olur. Biz burada büyük bir camiayı temsil ediyoruz. En önemlisi başarı. Ama tabii ki kişisel olarak da oynamak istiyorum. ‘KUPADAKİ F.BAHÇE MAÇINDAN SONRA BAMBAŞKA BİR ÜSTÜNLÜK ELİMİZE GEÇTİ’ – Sezonun kırılma anı neresiydi? Kırılma maçı evimizde son dakikada kazandığımız Trabzonspor karşılaşmasıydı. Abdülkerim’in çizgiden çıkardığı top… Süper Lig’i ve Türkiye Kupası’nı almamızın en önemli sebeplerinden biri de Avrupa’dan elenmemiz oldu. Avrupa’dan elenmek bizim için kötü olan bir şey. O süreç bizi çok yordu, çok sakat verdik, yoğun maç fikstürü vardı. Kırılma noktamız Avrupa’dan elenmemiz oldu. Bu mutlu sona ulaşmamızın en büyük nedeni de kupada F.Bahçe’yi yendiğimiz maç. Skordan bağımsız aslında maçtan sonra olanlar… Soyunma odasında bizi 2 saat dışarı bırakmadılar güvenlik sebeplerinden dolayı. Hâlbuki hiçbir güvenlik problemi yoktu, F.Bahçe tarafından bize bir şey yoktu. Neden böyle yapıldı bilmiyorum ama soyunma odasında durmamız, beklememiz bizi daha da çok kenetledi. Normalde psikolojik üstünlük diyorlardı hâlbuki o maçtan sonra bambaşka bir üstünlük geçti elimize. Bunu kimse bilmez. Soyunma odasında birbirimizle konuşma fırsatımız oldu, o duruma düşmemiz bizi daha da hırslandırdı çünkü stattan çıkamıyoruz. ‘HEPİMİZ KENDİMİZE ÇEKİDÜZEN VERELİM’ – F.Bahçe Kulübü’nün, Ali Koç’un, Mourinho’nun G.Saray’a yönelik sezon boyu yaptığı açıklamalar size nasıl yansıdı? Olmaması gereken şeyler. Özellikle bir futbolcunun başkanla veya bir yöneticiyle hiçbir zaman diyaloğa girmemesinden yanayım. Geriye dönüp baktığımızda iki tarafta belki keşke yapmasaydım açıklamaları olmuştur. Biz futbolcuların sahaya konsantre olması lazım. Hiçbir şekilde yöneticilere veya başka birilerine cevap vermememiz lazım. Tersi de öyle olmalı. Biraz o raddeyi hep beraber aştık. Çok yazıldı, çizildi olmayan şeyler anlatıldı iddiaya göre diye diye… Çamur at izi kalsın şeylerine girildi. Bilgi sahibi olmayan insanlar konuşmaya başladı. Bir iddia varsa bunun altını dolduracaksın. Bir şeyi atıp atıp nereye kadar? Herkes istediğini konuşuyor ve hiçbir şey sorgulanmıyor. Kimse de “Dur” demiyor. Hepimizin kendine çekidüzen vermesi lazım. ‘İMKÂN VAR AMA YANLIŞ YÖNDE KULLANIYORUZ’ – Kupadaki F.Bahçe maçından önce rakibinize başarı dilediniz, derbide top toplayıcı çocukla güzel bir diyaloğa girdiniz ve TFF’den Fair-Play ödülü aldınız… Benim futbola bakış açım böyle. Futbolu seviyorum, bazen hata yapabiliyorum. Ağzımdan kötü bir şey çıkabilir. Ama bunların farkına varıp özür dilemesini bilirim. Ben hiçbir zaman kimseyi zan altında bırakmam. Ya da hakkına girmem. Bir şeyi de söyleyip bir insanı çaresiz bırakmak kötü bir şey. Futbolun daha güzel taraflarının ön plana çıkmasını istiyorum. Yıllardır Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor, Beşiktaş arasında Anadolu da dahil güzel bir rekabet var. Bunu daha çok ön plana çıkarmamız lazım. Statlarımız güzel, taraftarımız geliyor, bütün imkânlar var ama biz imkânları yanlış yönde kullanıyoruz. ‘ÇOK GÜZEL BİR TAKIMIZ BUNU HOCAMIZ YARATTI’ – Okan Buruk’la ağabey-kardeş, baba-oğul gibi bir diyaloğunuz var. Biraz Okan Buruk’u anlatır mısınız? Çok iyi bir hoca. Hoca, arkadaş, dost ilişkisine çok güzel bir çizgi koymuş. Ne fazla ne az. Bunu da başarmak çok zordur. Bazı hocalar çok yakın oldu mu otoritesini kaybeder. Bazıları çok az yakın oldu mu otoriter olur. Okan hoca tam onu yakalamış. Herkes çok seviyor. Ben hep şöyle söylüyorum; takımın çoğu hocayı sevmiyorsa, hoca dünyanın en büyük taktiğine sahip olsun olmaz. Takım, hoca için koştuğu an olur. Bu da sevmekle başlıyor. Bazen derler ya “Herkesin herkesi sevmesine gerek yok saygı duymamız lazım” diye. Evet doğru da sevmek de zorundayız birbirimizi. Çünkü sevince onu kalpten yaparsın. Saygıyla belki yüzde 5 sana ihtiyaç olur, herkesten yüzde 5 topladın mı yüzde 55’e gelir. Bence birbirimizi sevmek çok önemli ve takım olarak birbirimizi gerçekten seviyoruz. Bunu yakaladık Okan hocanın sayesinde… Tabii ki hocanın da kafasında yanlış yaptığı çok şey olmuştur kendi düşüncesiyle. Bu işin bir parçası. Takımın 11’i sahada en doğrusunu yaparsa rarip de böyle yaparsa o zaman gol olmaz. Biri bir yanlış yapacak ki bir şeyler olsun. Hocanın da bizim de yanlışımız var, bu işin bir parçası. Takım olarak hocamızı çok seviyoruz, son yıllarda Başakşehir dahil 4 şampiyonluğu var. İnanılmaz bir şey. Türkiye’de kaç hocanın 3-4 şampiyonluğu var? Çok güzel şeyler başardı, çok güzel bir takım olduk. Bunu da hocamız yarattı. Ona teşekkür ediyorum. ‘FLORYA HASTALIK GİBİ BİR ŞEY’ – G.Saray’da şampiyonluklardan, başarılardan sonra hep konuşulur, “Florya’nın havasında, suyunda bir şeyler var” diye. Florya’da gerçekten ne var? Bilmiyorum, hastalık gibi bir şey (Gülerek)… Tesislere geldim mi insana bambaşka bir his geliyor. Açıkçası bunun anlatılmaması daha iyi. Zaten insan anlatamıyor da… Kalsın bizde. Buraya gelen her futbolcu kendini iyi hissediyor. Değer görüyor. Gerçekten güzel bir aile ortamımız var. İnşallah böyle devam eder. ‘O MAÇ NASIL 3-3 BİTTİ?’ – Bu sezon en büyük hayal kırıklığınız hangi maç? Evimizde Kasımpaşa ile 3-0 öndeyken 3-3 biten maç. O maç öyle bir başladık ki Osimhen’le Icardi ilk defa beraber oynuyor, biri gol atıyor onun sevincini yapıyor, diğeri atıyor onun sevincini yapıyor. Dedim önümüzdeki 20-30 sene yaşayamayacağımız şeyler yaşıyoruz. Stat yıkılıyor, 20. dakika 3-0. Maç bitti herkes şok halinde. O maç çok üzüldüm. Çünkü öyle bir atmosfer vardı ki statta öyle güzel bir şey yaratmıştık ki bir anda nasıl 3-3 bitti herkes birbirinin yüzüne bakıyordu bu maç nasıl 3-3 biter diye. ‘KALİTEDEN ZİYADE KARAKTER ALMAK ÖNEMLİ’ – Icardi, Morata, Osimhen, Mertens, Muslera, Sanchez gibi dünyaca ünlü isimlerle oynamak sizde nasıl bir his yaratıyor? Bir kere onlar da normal insanlar (Gülerek)… Türkiye Kupası’nı aldık uçakta Morata öyle bir kutladı ki… İçimizden diyoruz “Avrupa şampiyonluğun var, Şampiyonlar Ligi’ni almış, Ziraat Türkiye Kupası’nı kutluyor”. Ama o kadar aç ki o kadar başarıyı istiyor ki, uçakta Türkiye Kupası’nı deliler gibi kutluyor. Biz yorulduk, Morata yorulmadı. Bana dedi ki “Günay her şeyin değerini bilmek lazım”. Gerçekten çok doğru. Zaten ben öyle biriyim de ama artık biz yorulduk. Osimhen de aynı. Bazen kaliteden ziyade karakter almak önemli. Bize öyle karakterler geldi ki bir de kaliteyle beraber… İnanılmaz bir takım oluşturduk, herkes birbirini seviyor, saygı duyuyor. Oynayan oynamayan hiçbiri üzüntülü değil. Oynamayanlara da bir parantez açalım. Genelde 11’imiz belliydi çoğu zaman tabii ki değişimler oldu. Ama oynamayan antrenmanda, soyunma odasında ortamı bozmayan, dediğim gibi doğru karakterler lazım. Çünkü oynamayınca, tepki gösterince, antrenman yapmayınca kimseye katkın yok ki… Ama daha da üstüne koydukça oynayan oyuncu da der “Bak bu kadar iyi ben kötü oynarsam beni kesecek”. O yüzden bu aldı bizi buralara taşıdı. Keşke Avrupa’da da daha iyi başarılar alsaydık. Yoğun maç trafiği, gitgeller, sakatlıklar, cezalılar bizi etkiledi. ‘AVRUPA’DA DA ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ’ – Şampiyonlar Ligi heyecan yaratıyor mu? Şampiyonlar Ligi bambaşka bir yer. Ben böyle güzel ve profesyonel bir organizasyon görmedim. Her futbolcunun göreceği bir yer olsun. Çok heyecanlıyız. 8 grup maçımız var. Taraftarımız da çok istiyor. Artık Avrupa’da da elimizden geleni yapacağız. Hocamızın önderliğinde inşallah Avrupa’da da başarılı oluruz.

Source: Cumhur Önder Arslan