Yasa dışı alkol satışını önlemek amacıyla düzenlemeye gidildi
Bakanlık tarafından hazırlanan “Tıbbi Kullanım Amaçlı Etil Alkolün Piyasaya Arzının, Kullanım Amacının ve Miktarının Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ” Resmi Gazete”de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Tebliğle tıbbi kullanım amaçlı etil alkolün iç piyasaya arzına, kullanım amacına, alanına, miktarına ve tebliğe aykırı davrananlara uygulanacak idari yaptırımlara ilişkin usul ve esaslar düzenlendi, yasal olarak piyasaya arz edilen etil alkolün yasa dışı ticarete konu edilmesinin engellenmesi amaçlandı.
Buna göre, kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan sağlık hizmet sunucuları faaliyetleriyle uyumlu olacak miktarda tıbbi kullanım amaçlı etil alkol alabilecek.
Sağlık hizmet sunucuları, hayvan sağlığı kuruluşları, kamu kurum ve kuruluşlarına ait hayvan barınağı bakım, rehabilitasyon ve tedavi merkezleri ile Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığınca (TADAB) uygun bulunan diğer sağlık kuruluşları satın aldıkları tıbbi kullanım amaçlı etil alkolü, bedelli veya bedelsiz olarak piyasaya arz edemeyecek ve tebliğle belirlenen kullanım alanları dışında kullanamayacak.
Toptan satıcılar için limit 50 bin litre
Etil alkol toptan satıcıları stoklarında hiçbir şekilde 50 bin litreden fazla tıbbi kullanım amaçlı etil alkol bulunduramayacak. Bugün itibarıyla stoklarında 50 bin litreden fazla tıbbi kullanım amaçlı etil alkol bulunduran toptan satıcılar, bu miktar 50 bin litrenin altına düşmediği sürece yeni ürün alamayacak.
Tıbbi kullanım amaçlı etil alkol kullanıcılarından kamu kurum ve kuruluşlarına ait olanlar hariç, eczaneler, veteriner hekim muayenehaneleri ile poliklinikleri aylık 5 litre, birinci basamak sağlık hizmet sunucuları 10 litre, hayvan hastaneleri 40 litre tıbbi amaçlı etil alkol sağlayabilecek.
İkinci ve üçüncü basamak sağlık hizmet sunucuları ise söz konusu üründen yıllık 1000 ve 2 bin litre alabilecek.
Tıbbi kullanım amaçlı etil alkol kullanımının zorunlu olduğu diğer sağlık kuruluşlarının başvuruları ve uygun bulunanların kullanım miktarları TADAB tarafından değerlendirilecek.
İkinci ve üçüncü basamak sağlık hizmet sunucularının daha fazla etil alkol talebi durumunda, Sağlık Bakanlığından uygunluk yazısı alarak TADAB”a ibraz etmeleri gerekiyor.
Düzenlemeyle tıbbi amaçlı etil alkol alarak kullanan sağlık hizmet sunucularına, hayvan sağlığı kuruluşları ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait hayvan barınağı, bakım, rehabilitasyon ve tedavi merkezlerine kullanım miktarları ve alanlarına ilişkin kayıt tutma zorunluluğu da getirildi.
Tebliğ hükümlerine aykırı davrananlara idari yaptırımlar uygulanacak.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Etil alkole stok sınırlaması! Ölümler arttı, bakanlık harekete geçti
Bakanlık tarafından hazırlanan “Tıbbi Kullanım Amaçlı Etil Alkolün Piyasaya Arzının, Kullanım Amacının ve Miktarının Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ” Resmi Gazete”de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Düzenleme ile tıbbi kullanım amaçlı etil alkolün yasa dışı ticarete konu edilmesinin engellenmesi amaçlandı. Buna göre, kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan sağlık hizmet sunucuları faaliyetleriyle uyumlu olacak miktarda tıbbi kullanım amaçlı etil alkol alabilecek. Sağlık kuruluşları etil alkol satışı yapamayacak Sağlık hizmet sunucuları, hayvan sağlığı kuruluşları, kamu kurum ve kuruluşlarına ait hayvan barınağı bakım, rehabilitasyon ve tedavi merkezleri ile Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığınca (TADAB) uygun bulunan diğer sağlık kuruluşları satın aldıkları tıbbi kullanım amaçlı etil alkolü, bedelli veya bedelsiz olarak piyasaya arz edemeyecek ve tebliğle belirlenen kullanım alanları dışında kullanamayacak. Toptan satıcılar için limit 50 bin litre Etil alkol toptan satıcıları stoklarında hiçbir şekilde 50 bin litreden fazla tıbbi kullanım amaçlı etil alkol bulunduramayacak. Bugün itibarıyla stoklarında 50 bin litreden fazla tıbbi kullanım amaçlı etil alkol bulunduran toptan satıcılar, bu miktar 50 bin litrenin altına düşmediği sürece yeni ürün alamayacak. Eczane ve veterinerlere litre sınırı Tıbbi kullanım amaçlı etil alkol kullanıcılarından kamu kurum ve kuruluşlarına ait olanlar hariç, eczaneler, veteriner hekim muayenehaneleri ile poliklinikleri aylık 5 litre, birinci basamak sağlık hizmet sunucuları 10 litre, hayvan hastaneleri 40 litre tıbbi amaçlı etil alkol sağlayabilecek. İkinci ve üçüncü basamak sağlık hizmet sunucuları ise söz konusu üründen yıllık 1000 ve 2 bin litre alabilecek. Tıbbi kullanım amaçlı etil alkol kullanımının zorunlu olduğu diğer sağlık kuruluşlarının başvuruları ve uygun bulunanların kullanım miktarları TADAB tarafından değerlendirilecek. Düzenlemeyle tıbbi amaçlı etil alkol alarak kullanan sağlık hizmet sunucularına, hayvan sağlığı kuruluşları ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait hayvan barınağı, bakım, rehabilitasyon ve tedavi merkezlerine kullanım miktarları ve alanlarına ilişkin kayıt tutma zorunluluğu da getirildi. Tebliğ hükümlerine aykırı davrananlara idari yaptırımlar uygulanacak.
Source: Dünya Gazetesi
Uzm. Dr. Oğuzhan Onultan: Alzheimer riski COVID sonrası artış gösteriyor
Haberler.com Stüdyosunda Nöroloji Hastalıkları Uzmanı Dr. Oğuzhan Onultan, Alzheimer ve Demans hastalıkları hakkında önemli açıklamalar yaptı. Özellikle COVID-19″un Alzheimer üzerindeki etkilerine dikkat çekti. Dr. Onultan, “Covid ne kadar çok geçirildiyse, ileri yaşlarda Alzheimer riski o kadar artıyor,” diyerek hastalığın uzun vadeli etkilerini vurguladı. Ayrıca, demansın %65 oranında Alzheimer ile eşleştiğini belirtti ve bu nedenle çoğu kişinin demans kelimesini Alzheimer ile özdeşleştirdiğini ifade etti. COVID-19 VE ALZHEİMER ARASINDAKİ BAĞLANTI Dr. Onultan, COVID-19″un uzun vadeli etkilerinden birinin Alzheimer riskini artırması olduğunu belirtti. “Virüs, beyin üzerindeki olumsuz etkileriyle nörolojik hastalıkları tetikleyebilir. Bu nedenle, özellikle birden fazla kez Covid geçirenlerin ileri yaşlarda Alzheimer”a yakalanma riski artıyor,” dedi. Bu açıklama, pandeminin sadece solunum yolları değil, aynı zamanda beyin sağlığı üzerinde de ciddi etkileri olabileceğini ortaya koyuyor. DEMANS VE ALZHEİMER KAVRAMLARINDAKİ YANILGI Demansın bir hastalık değil, bir semptomlar bütünü olduğunu açıklayan Dr. Onultan, “Halk arasında demans ve Alzheimer eş anlamlı olarak algılanıyor. Oysa demansın %65 oranla en yaygın görülen türü Alzheimer”dır. Bu yanlış algıyı düzeltmek, erken teşhis ve tedavi sürecinde önem taşıyor,” dedi. Özellikle yaşlı nüfusta sıkça görülen bu durumun, farkındalık artırılarak daha etkin bir şekilde yönetilebileceğini vurguladı.
Source: Haberler
Omurga ağrılarını hafifletmek için “stres yönetimi ve egzersiz” önerisi
Uzun süreli oturma ve hareketsizlik, omurga ağrılarının en yaygın nedenleri arasında yer alıyor. Gün boyu masa başında çalışan bireyleri ve hareketsiz yaşamı tercih edenleri sıkça etkileyen omurga ağrıları yaşam kalitesini de olumsuz etkiliyor. Omurga ağrılarının nedenleri ve çözümlerine dair açıklamalarda bulunan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Mert Sancar, uzun süre oturarak çalışan ofis çalışanlarının omurga çevresindeki kaslarının zayıfladığını ve bu durumun postür bozukluğuna neden olduğunu söyledi. Sancar, “Hareketsizlik nedeniyle omurlara binen yük artarak kronik ağrı riskini büyütür. Ayrıca boynun öne eğik tutulması ya da kambur oturma pozisyonu, zamanla kas spazmlarına ve omurga eğriliklerine sebep olabilir. Ergonomik olmayan masa ve sandalye kullanımı da omurga sağlığına zarar verir. Örneğin ekranın göz hizasında olmaması, boyun ve sırt kaslarında sürekli gerilim oluşturabilir. Stres ve psikolojik faktörler de omurga ağrılarını tetikleyen unsurlar arasındadır. Uzun süreli stres, kaslarda gerilime yol açarak omurga ağrılarının artmasına neden olabilir” dedi. MANUEL TERAPİ HAREKET KABİLİYETİNİ ARTIRABİLİYOR Omurga ağrılarından kurtulmak ve bu ağrıların tekrarını önlemek için birçok etkili yöntem bulunduğunu ifade eden Uzm. Dr. Sancar, “Fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları, omurga ağrılarında en sık tercih edilen tedavi yöntemlerinden biridir. Manuel terapi, elektroterapi, traksiyon ve sıcak-soğuk uygulamaları gibi yöntemlerle de kas spazmları azaltılıp hareket kabiliyeti artırılabilir. Bu tedavilere ek olarak kuru iğne tedavisi, kaslardaki tetik noktaların tedavisinde kullanılmaktadır. Boyun, sırt ve bel bölgelerindeki kas spazmlarını hafifleten bu yöntem, omurga ağrılarında etkili bir seçenek sunar. Bireysel egzersiz programları omurga sağlığını korumada büyük önem taşımaktadır. Omurga çevresindeki kasları güçlendiren plank, köprü gibi core (merkez) egzersizleri ve postür düzeltici hareketler, omurgaya destek sağlar” dedi. DÜZENLİ EGZERSİZ OMURGA SAĞLIĞINI KORUYOR Omurga ağrılarının önlenmesi için ilk olarak ergonomik bir çalışma ortamının oluşturulmasının önemli olduğuna değinen Sancar, “Sandalye ve masa, omurga sağlığını destekleyecek şekilde ayarlanmalı, ekran göz hizasında, klavye ise kolay ulaşılabilecek bir konumda olmalıdır. Her 30-45 dakikada bir kalkıp kısa yürüyüşler yapılmalı ve basit esneme hareketleri uygulanmalıdır. Tüm bunlara ek olarak stres yönetimi de omurga ağrılarının azaltılmasında büyük rol oynayabilir. Yoga, meditasyon ve nefes egzersizleri hem zihinsel hem de fiziksel olarak rahatlama sağlayabilir. Ofis çalışanları ve hareketsiz bireyler arasında yaygın olan omurga ağrıları, doğru tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleri ile kontrol altına alınabilir. Ergonomik düzenlemeler, düzenli egzersizler ve modern tedavi yöntemleri sayesinde sağlıklı bir omurgaya ve daha kaliteli bir yaşama kavuşmak mümkün” dedi.
Source: Habertürk
Kış diyetinin 9 püf noktası
Beslenme ve Diyet Uzmanı Sevihan Akbulut Azal, Kış mevsiminde vücudumuz kendi ısısını korumak için daha fazla enerjiye ihtiyaç duyar; bu durum ise daha fazla yemeye ve özellikle daha fazla karbonhidrat tüketme isteğine neden olur. Bu süreçte canınızın çektiği şeyleri hiç tüketmemek ise diyetinizin sürdürülebilir olmasını engelleyecek, bir süre sonra en başa dönmenize yol açacaktır. Bu nedenle canınız çektiğinde kendinizi bu yiyeceklerden mahrum bırakma veya cezalandırma gibi davranışlardan kaçınıp, sıklık ve miktar kontrolü yaparak kilo verme çabanızda başarıya ulaşabilirsiniz dedi. Beslenme ve Diyet Uzmanı Sevihan Akbulut Azal, kış diyetinin 9 püf noktasını anlattı:Beslenme alışkanlıklarınızı kalıcı şekilde değiştirin Hayatınız boyunca sürdüremeyeceğiniz, kilo vermek amacıyla sabır göstererek sadece birkaç ay uygulayabileceğiniz beslenme programları sizin o süre içinde kilo vermenizi sağlar ama ideal kilonuza ulaştıktan sonra eski beslenme alışkanlıklarınıza döner dönmez verdiğiniz kilolardan daha fazlasını almanızla sonuçlanır. Bu durum birkaç kez yaşandığında ise metabolizma hızınıza zarar vermiş olursunuz ve her zayıflama girişiminizde işinizin daha da zorlaştığını fark edersiniz. Bu nedenle diyet yapmak yerine, beslenme alışkanlıklarınızı kalıcı olarak değiştirin.Çok hızlı kilo vermekten kaçının Azal, sağlığa ciddi zararlar verebileceğinden dolayı şok diyetlerle çok hızlı kilo vermekten kaçınılması gerektiğini belirterek Kış aylarında diyete başlayan kişilerin hedefi genellikle yaza kadar kilo vermiş olmaktır. Ancak düğüne kadar veya tatile gidene kadar gibi dönemsel hedefler koymak bahsi geçen durumun sonrasında kişilerin kontrolünü hızlı bir şekilde kaybetmesine ve tekrar hızlı bir şekilde kilo almasına sebep olur. Oysa her ay sağlıklı bir şekilde 1-3 kg ağırlık kaybetmeniz toplamda oldukça tatmin edici bir rakama ulaşmış olacağınız anlamına gelir dedi.Bağışıklık sisteminize zarar vermemek için bu besinleri tüketin Bilinçsiz yapılan, yeterli miktar, renk ve çeşitlilikte besin öğesi içermeyen çok düşük kalorili diyetler bağışıklığınızı zayıflatır. Hastalıklarla daha çok mücadele ettiğimiz bu kış aylarında sağlıklı bir şekilde kilo verebilmek için beslenmenizde dengeli bir şekilde et, tavuk, hindi, yumurta, süt ürünleri, kuru baklagiller, turunçgiller, patates, balkabağı, pazı, brokoli, kuru kayısı, kivi, nar, yeşil biber, balık, ceviz, fındık, badem ve zeytinyağına yer vermelisiniz.Karbonhidrat alımınıza dikkat edin Kış aylarında artan karbonhidrat ihtiyacınızı lif içeriği yüksek, rafine edilmemiş; tam tahıllı ekmek, bulgur, yulaf, kuru baklagiller ve meyveler gibi sağlıklı kaynaklardan karşılamaya çalışın. Tatlı yeme ihtiyacı duyduğunuzda ise yemek istediğiniz şeyi tadımlık denebilecek kadar küçük miktarda tüketin. Zayıflayana kadar hiç tatlı yememek gerçekçi bir hedef olmadığı gibi, bu yaklaşım ideal kilonuza ulaştığınızda tekrar kontrolsüzce tatlı tüketmenize neden olacaktır. Bu süreçte beyninize ve bedeninize canınızın çektiği şeyleri sıklık ve miktar kontrolü yaparak tüketebileceğinizi öğretin, kendinizi mahrum bırakma veya cezalandırma gibi davranışlardan kaçının. Negatif kalorili besinler e yer verin Azal, Bazı yiyecekleri sindirmek için metabolizmamız o yiyeceğin içerdiği kaloriden daha fazla kaloriye ihtiyaç duyar. Yani bu yiyecekler size kilo aldırmak yerine, fazladan kalori harcamanıza yardımcı olur.Elma, portakal, greyfurt, limon, armut gibi kış meyveleri ile kereviz, ıspanak, kuşkonmaz, brokoli, pırasa, havuç, turp, maydanoz, acı biber gibi kış sebzeleri bu besinlerin başında gelir dedi.Yeterli miktarda su içtiğinizden emin olun Kış aylarında çok fazla terlemediğimiz için ve yaz aylarına göre daha az hareket ettiğimiz için susama hissimiz ve dolayısıyla su tüketimimiz azalır. Metabolizmamızı daha verimli çalıştırmak, böylece zayıflamayı kolaylaştırmak için her gün yeterli miktarda su içiyor olmak çok önemli. Kaç kilo ağırlığındaysanız bu rakamı 30 ile çarparak günlük su ihtiyacınızın kaç ml olduğunu kolaylıkla hesaplayabilirsiniz. Örneğin 80 kg ağırlığında iseniz, 80×30=2400 ml (yaklaşık 2,5 litre) su tüketmeniz gerekir.Bitki çayları ve baharatlardan destek alın Soğuk havalarda hem içinizi ısıtmak hem de metabolizmanızı canlandırıp kilo verme sürecinize destek olmak için kuşburnu, hibiskus, yeşil çay, beyaz çay, kekik, biberiye, mate gibi bitkilerle kendinize çaylar hazırlayın. Bitki çaylarını demlerken içine zencefil, tarçın ve karanfil ilave edin. Yemeklerinizde ise tuz miktarını azaltıp; pul biber, karabiber, zencefil, zerdeçal gibi baharatlara daha çok yer vererek baharatların metabolizmanızı hızlandırma etkisinden faydalanabilirsiniz.Haftada üç gün mutlaka yürüyün Sağlıklı kilo verebilmek için; sağlıklı beslenmenin yanı sıra egzersiz kritik önem taşıyor. Kış soğuklarında dışarı çıkmak her ne kadar zor gelse de, sağlıklı ve kalıcı bir kilo kaybı için mutlaka hareketli bir yaşam tarzı benimseyin; haftada üç gün 45 dakika tempolu yürüyüş yapın. Soğukta dışarı çıkmak zor geliyorsa veya spor salonuna gidemiyorsanız, temkinli bir şekilde spor eğitmenlerinin online olarak düzenlediği egzersiz programlarına katılabilir, zorlayıcı ve yanlış bir hareket yapmamaya özen göstererek internetten dans/aerobik videoları açıp evde onlara eşlik edebilirsinizD vitamini takviyesi alın Azal, Kış aylarında güneş ışınlarından daha az yararlanabildiğimiz için kişilerde D vitamini eksikliği daha sık görülür, bu da kilo alımını tetikleyen unsurlardan biridir. D vitaminini en iyi içeren gıdalar; balık, balık yağı, karaciğer, peynir, yumurta sarısı, süt ve süt ürünleridir; ancak besinlerle D vitamini ihtiyacımızın sadece yüzde 10 unu karşılayabildiğimiz için özellikle kış aylarında hekim önerisi doğrultusunda D vitamini takviyesi alması gerekir dedi.
Source: Habertürk
Türkiye”nin tarımı için 250 araştırmacı ve 110 öğrenci proje üretiyor
Erciyes Üniversitesinin yöneticisi olduğu TÜBİTAK 1004 Mükemmeliyet Merkezi Destek Programı tarafından desteklenen “Türkiye Tarımsal Üretiminde Küresel İklim Değişikliğine Uyumlu Sürdürülebilir Tarım Teknolojileri Platformu” kapsamında 250 araştırmacı ve 110 bursiyer öğrenci, Türkiye”de tarımın geleceğine yönelik çalışmalar yürütüyor.
Projede, ERÜ”nün yanı sıra Çukurova Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, TÜBİTAK-MAM Gıda Enstitüsü, ODTÜ-GÜNAM, Kayseri Şeker Fabrikası AŞ, Toros Tarım AŞ ve Tekfen Tarım AŞ gibi çok sayıda paydaş yer alıyor.
ERÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Altun, AA muhabirine, projenin 130 milyon lira gibi ciddi fona sahip olduğunu söyledi.
Projeyle yöresel tarıma katkı sağlamayı amaçladıklarını vurgulayan Altun, şöyle konuştu:
“Çünkü tarım süreçlerinde her yörenin kendi iklim koşullarına göre tarım yapma olanakları var. Rusya-Ukrayna savaşı, bize gıda arz güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Bu durumlarda kendine yeten ülkelerin rahat ettiğini gördük. Bizim amacımız da bu projeyle bunları ortaya koyabilmek. Ara değerlendirmelerimizle proje her aşamada devam ediyor, takipleri TÜBİTAK tarafından yapılıyor. Projeden çok güzel sonuçlar çıkacağını düşünüyorum. Erciyes Üniversitesi, bu tür projelerle kurumsal marka değerini artırarak kendisinden söz ettirmeye devam edecek.”
Yeni bitki ve ıslah çalışmalarıyla biyolojik ilaçlar üzerine çalışma yapılıyor
Proje Yöneticisi Araştırma Dekanlığı Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Özhan Şimşek ise TÜBİTAK”ın en büyük fonu olan 1004 projesinin araştırma üniversitelerine verildiğini belirtti.
Türkiye”nin tarımı için çok büyük konsorsiyum kurulduğunu ifade eden Şimşek, “Hedefimiz, Türkiye”nin tarımsal problemlerine çevreci ve yenilikçi yaklaşımlarla teknolojiler üretmek ve bu teknolojilere dayalı ürünler geliştirmek.” dedi.
Projenin çok geniş kapsamlı olduğunu ve birçok çalışmayı barındırdığını vurgulayan Şimşek, şöyle devam etti:
“Bitki ıslahı çalışmaları yürütüyoruz. Ülkemiz için ekonomik öneme sahip üzüm, çilek, buğday gibi türlerde hem modern, gelişmiş biyoteknolojik tekniklerle hem de klasik yöntemleri kullanarak küresel iklim değişikliğine uyumlu yeni çeşitleri geliştirmeye çalışıyoruz. Aynı zamanda bu çeşitlerin bitki beslemesi için kimyasal gübrelerden uzaklaşarak mikrobiyal gübreler geliştirilmesini hedefliyoruz. Ayrıca, biyolojik ilaç kısmı çok önemli. Kimyasal ilaçlardan uzaklaşarak biyolojik ilaçlar elde ederek bu bitkilerin ilaçlanması üzerine projelerimiz var. Bir yandan da bu bitkilerin çok fazla atığı var. Bu bitki atık ve artıklarını ülke ekonomisine kazandırmak adına çalışmalar yürütüyoruz. Hem gıda etken maddelerinin elde edilmesi hem de yeşil yapraklardan bitkisel protein elde edilmesi çalışmaları yürütüyoruz.”
“Dev araştırma ordusu kurmuş durumdayız”
Tarımda kullanılan enerjiye yönelik de projeleri bulunduğundan bahseden Şimşek, şunları kaydetti:
“Hem Erciyes Üniversitesinin arazilerinde hem de Türkiye”nin farklı lokasyonlarında meyve ve sebze bahçelerinin üzerine güneş enerji sistemleri kurarak, enerjiden tasarruf ederek bitki verimini artırmak istiyoruz. Tıbbi ve aromatik bitkilerden ilaç etken maddeleri elde ederek ülke ekonomisine katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Topraksız tarım teknolojisi çalışıyoruz. Bu projelerin hepsi birbiriyle iç içe girmiş durumda. Projemizde 250 araştırmacı ve 110 bursiyer var, dev araştırma ordusu kurmuş durumdayız. Projemizde yer alan 110 bursiyerin de yetişmesi, akademide, özel sektörde, ilgili kurum ve kuruluşlarda istihdam edilebilmesi için elimizden geleni yapıyoruz.”
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source: