Anne kız ipek böceği yetiştiricisi oldu: 45 günde hasat! Kilosu 3 bin lira…
Muğla”nın Seydikemer ilçesinde anne ile kızı, Tarım ve Orman Bakanlığı”nın verdiği hibe desteğiyle 4 yıldır ipek böceği yetiştiriciliği yapıyor. Girmeler Mahallesi”nde yaşayan 3 çocuk annesi Filiz Hanife Keleş (26) ile annesi Gülizar Gürhan (56), 4 yıl önce internette gördükleri ipek böcekçiliğini yapmaya karar verdi. Ev hanımı olan anne kız, Tarım ve Orman Bakanlığı”nın Arıcılık, İpek Böcekçiliği, Kaz ve Hindi Yetiştiriciliği Yatırımlarının Desteklenmesi projesine başvurdu. Keleş, asil listede yer alırken yedeklerde bulunan annesi de daha sonra hibe desteği almaya hak kazandı. Yüzde 100 hibe ile anne kıza 120″şer metrekarelik ipek böceği besleme evi yapıldı ve birer dönüme 300 dut fidanı dikildi. İpek böceği yetiştiriciliği yapmayı sürdüren ve bu yıl dördüncü kez hasat yapan anne kız, yılda yaklaşık 100 kilo koza üretiyor. KİLOSU 2-3 BİN LİRA Filiz Hanife Keleş, AA muhabirine, evinde çocuklarıyla ilgilendiğini hem de ipek böceği işi yapabildiğini söyledi. İpek böcekçiliği işine yüzde 100 hibeyle başladığını anlatan Keleş, Böcekler geldiğinde gözle göremeyecek kadar küçük oluyorlar, biz onları besleyerek yaklaşık parmak boyutuna getiriyoruz. Böceği ilk gördüğümüzde dokunmaya bile korkuyorduk. Şimdi alıştık ve elimize alıp sevebiliyoruz. Zararsız bir hayvan dedi. İlk başlarda hayvanların çok dut yaprağı tüketmediğini belirten Keleş, 15 günün ardından bir römork dut yaprağının neredeyse iki öğün ancak yettiğini dile getirdi. Bahçedeki dut yapraklarının yetmediğini, başka yerlerden istemek zorunda kaldıklarını aktaran Keleş, Muğla Büyükşehir Belediyesi, Çobanlar Mahallesi”ne büyük dut bahçesi yapmış. Mahallemize de bir dut bahçesi yapılmasını istiyoruz. Yeterli dut yaprağımız olsa belki 300 kilo koza elde edecek alanımız var. Geçen sene kilosu 1000 liraydı ama bu sene 2-3 bin lira olmasını bekliyoruz şeklinde konuştu. 45 GÜNDE HASAT EDİLİYOR Devletin verdiği yüzde 100 hibe ile kızıyla 4 yıl önce üretim yapmaya başladıklarını anlatan Gülizar Gürhan ise Koza Birlik”ten gelen böceklerin yaklaşık 45 gün sonra kozaya dönüşmesiyle hasat edildiğini kaydetti.
Source:
Yerel lezzetler yeniden pişiyor: Nine yemekleri dünya sofrasında
ORDU’nun Kumru ilçesindeki Şehit Sabri Eryeler Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğretmen ve öğrencileri, geleneksel tariflerle evrensel bir proje hayata geçirdi. Köy fırınlarında pişen mısır ekmeğinden, yaylalardan toplanan galdirik otuna; nenelerin kuşaktan kuşağa aktardığı reçeteler bu okulun mutfağında yeniden hayat buluyor. Ancak burada sadece yemek üretilmiyor. Bu mutfakta üretim disiplini, kültürel aidiyet ve girişimcilik de pişiyor. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayımlanan ÖğretmenİZ dergisine binlerce proje arasından seçilen “Yaylalar Diyarından Dünya Mutfağına” isimli çalışma, Türkiye’nin en iyi dört eğitim uygulamasından biri olarak gösterildi. Okuldaki bu özel mutfakta öğrenciler, geleneksel mutfağı çok iyi bilen kadınlarla birlikte Melocan Kavurması, Kara Lahana Çorbası, Galdirik Dolması gibi Karadeniz yemeklerinden New York Cheesecake’i, Napolitan Spagetti’si ya da Tokyo tatlılarına uzanan çok kültürlü bir menü hazırlıyor. Menünün öne çıkan yemekleri arasında Kumru Helvası, Pepeçura, Fındıklı Burma, Hamsiköy Sütlacı gibi özgün tatların yanı sıra Fransız Ratatouille, İtalyan Trileçe, Amerikan Pizza gibi dünya mutfağından örnekler de bulunuyor.TAŞIMALI EĞİTİME 2 BİN KİŞİLİK YEMEKAtölyede 80 öğrenci öğretmenleriyle birlikte ilçede taşımalı eğitim gören 2 bin öğrenci için her gün yemek hazırlıyor. Projenin mimarlarından okulun Teknik Müdür Yardımcısı Emre Şal şunları söyledi: “Öğrenciler sorumluluk alıyor, harçlıklarını kazanıyor ve yaşam pratiğiyle mesleki becerilerini harmanlıyor. Genç Şefler Ulusal Yarışmaları, Liseler Arası Aşçılık Turnuvaları, Uluslararası Gastronomi Festivali ve Aşçılık Yarışması, Uluslararası Gastronomi Akademileri için çok çalışıyorlar. Yerel yarışmalarda dereceye giren öğrenciler, şimdi projeyi uluslararası iş birliklerine taşımaya hazırlanıyor.” YAYLALAR DİYARINDAN DÜNYA MUTFAĞINA Köy fırınlarında pişen mısır ekmeğinden, yaylalardan toplanan galdirik otuna; nenelerin kuşaktan kuşağa aktardığı tarifler bu okulun mutfağında yeniden hayat buluyor. Öne çıkan arasında Kumru Helvası, Pepeçura, Fındıklı Burma, ve Hamsiköy Sütlacı gibi lezzetler var.
Source: Zülal Atagün
ÇILGIN TÜRK’ÜN ŞATOSU
40 DÖNÜMLÜK TARİHFransa’nın üzüm bağlarıyla meşhur şehri Bordeaux’daki Château de Courtebotte’e vardığımda beni otelin sahibesi Neşide Tas Anvaripour karşıladı. Mersinli 66 yaşındaki iş insanı, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezuniyeti sonrası ABD, Filipinler, Fas ve diğer birçok farklı Afrika ülkelerinde yaşamış. Afrika’da yenilenebilir enerji santralleri, köprüler ve birçok önemli altyapının hayata geçmesini sağlayacak projelere liderlik etmiş. Finansman imkanı yaratmış.Kıtadaki güçlü ilişkileriyle Türkiye’nin Afrika Kalkınma Bankası’na üye olmasını dahi sağlamış. Fiş Dişi Sahilleri’nde halkın yaşamına oldukça dokunan önemli bir köprü projesinin hayata geçmesini sağlayarak devlet nişanı almış. Bugün ise tüm bu global işlere devam ederken hayalindeki şato otelini hayata geçirmeyi, 40 dönümlük bir alanda bir masal dünyası kurmayı ihmal etmemiş.1700’DEN KALMA ODALARTHY ile uçtuğum Bordeaux–Mérignac Havaalanı’ndan 35 dakikalık bir araç yolculuğuyla vardığım şato otel beni, taş kuleleri, bahçesindeki asmalar ve ahşap kepenkleriyle karşıladı. 1700’te inşa edilmiş olan bina o dönemin tarihi dokusuna tam anlamıyla sahipti. Oteldeki kesme taş duvarlar, cibinlikli yataklar, dev şömineler, pembe şezlongların çevrelediği yüzme havuzu ve sayısız gül ağacı masalsı bir mekanda olduğumun emareleriydi. Binanın aslen, otelin hemen önündeki Dordogne Nehri’nden geçen şarap yüklü teknelerden vergi kesen memurların eskiden konakladığı bir yer olduğunu öğrendim. Malum her yer üzüm bağı. Château de Courtebotte’de konaklayanlar için hem otelde hem de civardaki bağlarda şarap tadım atölyeleri düzenlenmekte. Neşide Tas Anvaripour’un anlatımına göre Bordeaux’da 6 bin 102 farklı bağ sahibi var. Bölgedeki 17 hektarlık alanda 65’ten fazla türde toplam 960 milyon şişe şarap üretiliyor.ROLLS ROYCE’LU MİSAFİRLER12 odalı şato otele dünyanın birçok farklı yerinden üst düzey misafir geldiğini söyleyen Anvaripour, Rolls Royce kullanan Avrupalı otomobil hobi gruplarından Amerikalı teknoloji milyarderlerine kadar birçok üst düzey ismi ağırlamış. Neşide Tas Anvaripour “Esas hayalim bir mutfak şefi olmaktı. Bugün globaldeki tüm işlerimize devam ederken, otelimizdeki uluslararası misafirlere kendi mutfağımda şeflerimizle lezzetler ikram etmek ve Türk misafirliğini yaşatmak benim için ayrı bir gurur. Türk zeytinyağından Türk balına… Fransız lezzetleriyle ülkemizin gastronomik değerlerini buluşturmak büyük bir zevk. Zenginler Türk mutfağını ve Türk ürünlerinin kalitesini gayet iyi biliyor” dedi.
Source: Arda Sayıner
Günlük 800 lira, şartlar çetin! İşçi yetersiz buluyor, üretici “Pahalı” diyor
Hava sıcaklıklarının artmasıyla birlikte Hatay”da termometreler 40 dereceye ulaştı. Kavurucu sıcak en çok tarım arazilerinde zorlu şartlarda çalışan tarım işçilerini etkiliyor. Reyhanlı ilçesi Beşaslan Mahallesi”nde bulunan 25 dönümlük domates tarlasında yabani otları temizleyen tarım işçileri, 800 lira yevmiyeyle zorlu mesaiyi sürdürüyorlar.Kavurucu sıcaklılara rağmen zorlu şartlarda mesai yapan tarım işçileri, geçen yıl günlük 650 lira kazanırken bu yıl yevmiyelerin artmasıyla birlikte 800 lira kazanmaya başladılar.‘Bu mahsul sıcağı sever ama işçiler sıcağı asla sevmez’İşçibaşı İsa Kara, “Burada 25 dönümlük domates tarlasındayız. Burada işçiler domatesin içindeki yabani otları temizliyorlar. Temizlik yapmazsak ileride toplayamayız. Tarlada çok yabani ot olursa domatesi öldürür. Bugünlerde hava çok sıcak. Bu mahsul sıcağı sever ama işçiler çok sıcağı da sevmez” dedi.İşçi beğenimiyor, üretici “Pahalı” diyorSıcak da olsa çalışmak gerektiğini anlatan Kara, şöyle devam etti: * Bu yıl günlük 800 liraya çalışıyoruz ama işçiler yevmiyeleri beğenmiyor. Üretici de yevmiyeye pahalı diyor. 20 yıldır bu işi yapıyorum. 20 yıldan beri bu sıcağın altında çalışıyorum. Geçen yıl 650 lira olan yevmiye bu yıl 800 lira oldu. “Üretici de zorda”Beş yıldır tarım işçisi olarak çalıştığını fakat sıcaklara alışamadığını söyleyen Hasan El Ahmet şöyle konuştu:* Yevmiyemiz 800 lira ama bu ekonomiye göre az oluyor. Yevmiyenin daha çok olmasını isteriz ama üretici de zor durumda, bu yüzden o da fazla veremiyor. Bu şartlarda çalışmak zorundayız yoksa ekmek parasını çıkartamayız.
Source: Dünya Gazetesi