‘Halk yönetilirken içgüdülerin kullanımı gerekir’ Sigara neden bırakılamıyor
Hem sağlığını korumak hem de sigaraya ayıracağınız paradan tasarruf etmek ve de en önemlisi sigaranın vücudumuza vereceği (ölümcül hastalıklar dahil) zararları gidermek için harcayacağınız zamanı ve parayı sigarayı bırakmakla kazanırsınız.Diyoruz da raflar ile çeşit çeşit sigaralarla dolu. Alıcıların çoğu gençler; özellikle üniversiteli öğrenciler. Tayyip Bey’in o kadar uyarısına karşın sigara satışlarının artması şaşırtıcı, neden mi?Bir dönem daha geriye gidelim; 1920-30’lu yıllara. Bu yılların başında Edward Bernays, 1928’de ünlü kitabı ‘Propaganda’yı yayımladı. 1928’de iktidara gelen Başkan Hoover, “Tüketim, Amerikan yaşam tarzının motorudur” demişti. Seçildikten sonra da reklamcılara “İnsanlara satın alma arzusu yaratmakla sorumlusunuz” dedi.“Tüketin, tüketin! Her şeyi tüketin!”Bernays elitlerin yanındaydı. Toplumun zeki bir grup tarafından yönetilmesi gerektiğini savunuyordu. Cahil halk sürü gibiydi ve neyi nasıl yapacağı üst akıl tarafından belirlenmeliydi; emirler, elitlerin çıkarları doğrultusunda verilecekti. Halk güdülürken içgüdülerin kullanımı gerekirdi. “Bir ürün veya hizmetle halkın duygusal bağ kurmasını sağlayarak satışları arttırmak.” Bu fikir Amerikan elitlerini büyülemişti. “Halk artık ihtiyaçları için değil, arzularına göre satın almalı. İnançları ihtiyaç kültüründen arzu kültürüne doğru eğitmeliyiz. Amerika’da yeni bir zihniyet şekillendirmeliyiz. İnsanın arzuları, ihtiyaçlarını gölgede bırakmalıdır.”Bunun için kadın dergileri çıkartmaktan tutun da film yıldızlarını reklamlarda kullanmaya, filmlerde ürün yerleştirmeye, mağazalarda düzenlenen moda şovlarında ünlülere istediği cümleleri tekrarlatmaya kadar birçok teknik denendi.Duygular dahil her şey tüketilmeliydi!Batmakta olan sigara sanayisi canlandırılmalıydı. 31 Mart 1929, New York’ta Paskalya geçit töreninde bir grup genç kadın garip bir hazırlık içindeydi. Beklenen işaret verildi ve sigaralarını ağızlarına götürüp gösterişli bir hareketle çakmaklarını çaktılar. Ağız dolusu duman, her birinden göğe yükseldi.Gazeteciler fotoğraf almak için birbirleriyle yarıştı. Bu kadınlar zengin sosyetede adı bilinen New York’un elit ailelerine mensuptular ve sigara onların ‘Özgürlük Meşaleleri’ idi. Bernays feminizmle sigarayı böyle bir araya getirmişti. Olay, ABD’nin her köşesinde ve dünyanın dört bir yanında yankılandı. American Tobacco Company’nin ürünleri The New York Times tarafından övüldü. Manşet şöyleydi: ‘Bir grup genç kız sigarayı özgürlük hareketinin simgesi yaptı.’Sonra ne mi oldu?Kadınlar arasındaki sigara satışları fırladı, o dönemde sigaranın zayıflattığı ve boğazı rahatlattığı söylentileri de yayılmaya başlandı.Ünlü psikanalist Freud’un öğrencisi Abraham Brill, Amerika’daki ilk psikanalistlerden biriydi. Bernays’e sigaraların ‘erkek cinsel gücünün sembolü olduğunu’ söyledi.Elitler ne ister? Uyuyan halklar!(Sigarayı bırakma gününde bu yazıyı yazarken Banu Avar’ın ‘Alaycı Kuş’ (Remzi Kitapevi) kitabından yararlandım.)GÜNÜN SÖZÜ“Kendi geleceğinizi yazmak istiyorsanız, kalemi başkalarının eline vermeyin.” Aleksandr PuşkinBİR VEKİL DE İTİRAZ ETMEZ Mİ ESKİ ve yeni milletvekillerinin trafik cezasından muaf tutulmasına yönelik olan TBMM tasarısı kamuoyunda yarattığı tepki giderek artıyor. Milletvekillerinin trafik cezalarından muaf tutulması kamu vicdanını ciddi olarak yaralıyor. Anayasa’nın 10. maddesinde tanımlanan eşitlik ilkesine de tamamen aykırılık oluşturuyor. Ayrıca, bu yanlış ve adaletsiz uygulamanın hayata geçirilmesi halinde; trafik ihlallerinin önlenmesi amacıyla kanunla yetkilendirilmiş sivil görevliler olarak, –koruma kalkanına bürünmüş milletin vekilleri ayrı tutulmak suretiyle– sadece ve sadece kural ihlali yapan milletin kendisine yazılacak olan trafik cezasına aracılık etmeyi Fahri Trafik Müfettişleri (FTM) Derneği yönetimi olarak doğru bulmuyoruz.Adalet her alanda olduğu gibi trafikte de olmazsa olmaz bir unsurdur. Trafikte adaleti sağlamadan, sade vatandaşlarda ayrımcılık duygusu oluşturarak düzenli bir trafiğin olamayacağını, zira Azrail’in asil–vekil ayrımı yapmadan can aldığını da hatırlatmak isteriz.Halis KAHRAMAN FTM Basın SözcüsüPROF. DR. ERCAN DİYOR Kİ MANSUR Yavaş önseçimden çekilince bu durum, Türkiye için son derece sakıncalı bir ortam yarattı. CHP bana göre ikiye bölündü. Mansur Yavaş cumhurbaşkanı olmak istediğine göre, Türk kamuoyu onun arkasında. Aday olursa seçilebileceğini düşünüyor. Karşı tarafta ise İmamoğlu olacaktır. Böyle bir durumda Mansur Yavaş olasılıkla CHP’den ayrılıp ya başka bir partiden ya da bağımsız olarak aday olma olasılığı çok yüksektir. CHP oyları bölünmesi nedeniyle büyük bir olasılıkla Erdoğan yeniden cumhurbaşkanı olacaktır. Haydi uğurlusu. Prof. Dr. Övgün Ahmet ERCANLÜFER BELGESEL OLDU İSTANBUL’un simge lezzetlerinden lüfer, tarihi ve kültürel yolculuğuyla beyaz perdeye taşınıyor. İBB Medya AŞ tarafından hazırlanan belgesel, lüferin geçmişten günümüze serüvenini azalan popülasyonunun korunmasının önemini ele alıyor. Belgeselin anlatıcılığını Levon Bağış üstlenirken, Serço Ekşiyan Dr. Mert Gökalp, Oktay Kırış, Burçak Kazdal, Kaan Kayhan ve Nurullah Çakır gibi uzman isimler de projeye katkı sunuyor. İstanbul sofralarının baş tacı ‘Lüfer Devri’ belgeseli bu akşam 19.00 Beyoğlu Sineması’nda izleyici ile bulaşacak.KAR KURAKLIĞI KURTARMIYORBARAJLARDAKİ SU SEVİYESİ GEÇEN YIL YÜZDE 72 İKEN BUGÜN YÜZDE 57 CİVARINDAİSTANBUL’da kuraklık ‘korkutucu’ bir seviyede iken ocak ve şubatta aralıklı düşen yağmurla son kar yağışları durumu ‘durdurmaya’ başladı. Geçen yıl barajlardaki su seviyesi yüzde 72’ler seviyesinde iken dünkü yağışlar yüzde 57’yi buldu. Buna karşın su seviyesinin durumu gene de parlak değil. Yağışların geçen yılki seviyesine gelmesi için kar yağışının daha güçlü yağması bekleniyor.Etiler, Levent ve Sarıyer bölgelerinde eski kar yağışlarının güçlü olmadığını söyleyebiliriz. Geçmiş yıllarda 20-30 santimlik çok kar seviyesi görmüştük. Yağışların düşük olmasının nedeninin bölgede yeni gökdelenlerin yapılması ve asfalt oranının artması olarak gösteriliyor. Dün Silivri’de 20 santim kar yağarken, Etiler ve Levent’te kar yüksekliği 5 santim civarındaydı.Rahmetli mimar Aydın Boysan, Levent’te ev aldığında eşinin “Oralara kurt iniyormuş, nasıl oturacağız?” diye itiraz ettiğini hatırlarız..Su toplama havzalarını plan değişiklikleri ile imara açılan bölgeleri ‘beton şehir’ haline getiren geçmiş ve yeni dönem belediye başkanlarının İstanbul’un kuraklığında hiç sorumlulukları yok mudur? Hatta buna ‘suç’ demek gerekmiyor mu?
Source: Yalçın Bayer