Halka karşı ceza bombardımanı
Devletin paraya ihtiyacı var. Bütçenin önemli gelir kalemlerinden birisi de trafik cezaları. Bir yandan trafik ceza miktarları artırılırken bir yandan trafik polislerine “Her gün en az şu kadar araca trafik cezası keseceksiniz” talimatı veriliyor. Hatta, “Ne kadar ceza yazabiliyorsanız yazın” deniliyor. Ne yapsın trafik polisi, cezayı kesiyor. Az kesen ya da günlük sayıyı doldurmayanlara amirlerinin bakışı değişiyor.
Önceki dönem milletvekillerinden Ensar Öğüt bir trafik cezası makbuzu gönderdi. Dört şeritli yolda, aracının hızı 61 km. olmasına rağmen 50’yi geçtiği için ceza yazıldığını belirtiyor. Acaba dört şeritli yolda 50 ile giden var mı? Daha fazla ceza yazılması için radarlı denetim yapılıyor. 50’nin üzerinde hız yapan bütün araçlara trafik cezası uygulanıyor. Ankara’nın bulvarlarında da hız sınırının 50 olduğuna ilişkin uyarı levhaları var. Trafik sıkışıklığı hariç bu hız sınırına uyan var mı? Hele “çakarlı” araçların trafiği alt-üst etmesine ne demeli? İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın görevi çakarlı araçların da trafik düzenine uymalarını sağlamak değil mi?
ADI: GÖNÜLLÜ UYUM
Vergi borcu olan esnafın banka hesaplarına bloke konuluyor. Bugün binlerce esnaf bu durumda. Bu, vatandaşın halini ortaya koyuyor. Hele şu ramazan döneminde zaten sıkıntılı olan, işleri azalan esnafı bu durum iyice bunaltıyor. Denizli’den bir esnaf orijinal fatura gönderdi. Bunun ekinde gönderdiği notu okuyoruz:
“Burada tüm iş yerlerini denetliyorlar. ‘Sizi incelemeye alırız, istersek eksik buluruz. İşin büyümemesi için fatura keseceksiniz’ deyip, iş yerine yüksek miktarda, sözde gönüllü olarak fatura kestiriyorlar. Benim, şubat-mart ayları için kestiğim fatura 660 bin TL.”
Faturanın ne amaçla düzenlendiğine ilişkin bölüm var. Ne yapsın, esnafımız, oraya “Gönüllü uyum kapsamında düzenlenmiştir” diye yazmış. Bunun gönüllü olmadığını esnaf da ona “Sizi incelemeye alırız” diye uyaran görevli de biliyor.
Ceza işleri işte böyle kesiliyor, bütçe rakamlarındaki öngörülen ceza miktarları doldurulup böyle aşılıyor.
İhalelerde taşeron dönemi!
Büyük ihaleler denilince akla önce “5’li grup” geliyor. Dahası, acil olmamasına rağmen bütün ihaleler acilmiş gibi gösterilip 21/B maddesine göre davet edilen firmalardan birine veriliyor. İşin ilginç yönü, ihaleler sonuçlandıktan sonra bunların Elektronik Kamu Alımları Platformu’nda (EKAP) yayımlanması gerekirken buna da uyulmuyor. Öğreniyoruz ki o yayınlar bilerek geciktiriliyor. Firmaya yer teslimi yapıldıktan, işe başlandıktan sonra ihale sonucu yayımlanıyor. Yani iş işten geçtikten sonra…
Ulaştırma Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel müdürlüğü (AYGM) ihaleleri davet usulüyle (21-B) yapmayı alışkanlık haline getirdi. Son dönemlerde en az 15 büyük ihale için hep 5-6 firmayı davet etti. 21/B maddesi uyarınca elektronik ihale yapılıp işin yer teslimi yapılana kadar EKAP’ta sonuç ilanı yayımlanmadığı da oluyor. Yani ihale sonucu kamuoyundan gizleniyor.
ADRESE TESLİM İHALELER
İşi alacak firma ile öncesinde beraber çalışmalar yapılıp birim fiyatlar, teknik şartname, yaklaşık maliyet vb. şartların beraber hazırlandığı, böylece “Adrese teslim ihale” yapıldığı iddiaları çok yaygın.
Bunun en somut örneklerinden biri 28 Şubat 2025’te AYGM tarafından yapılan Adapazarı- Karasu Limanı ve Sanayi Tesisleri Demiryolu Bağlantısı yapım işi. Beş firma ihaleye davet edilmiş, bunlar kendi aralarında teklifleri oluşturmuş ve ihale sonuçlandırılmış. Proje için tüm hazırlıklar, büyük ihalelerin verilmesiyle, iktidara yakınlığı ile bilinen firma düşünülerek yapılmış.
ARKALARINDA AYNI FİRMA ÇIKIYOR
Ancak, bu ünlü firmanın sürekli büyük iş alması ve ihaleleriyle sürekli gündemde olmasının yarattığı tepkiler dikkate alınmış olacak ki ihale bu kez o ünlü firmanın bir taşeronuna verilmiş. İleride de o ünlü firma işi devralıp ihalenin sahibi olacağı öne sürülüyor.
Bilinen şu: “5’li grup” içinde yer alan firmalardan birinin şu anda devam eden hızlı tren hattı yapımında da yeni ihaleyi alan firmanın taşeron olarak çalıştığı. Yani, artık göz önündeki ünlü firmaların; sürekli büyük işleri davetiye usulüyle almalarının yarattığı rahatsızlık üzerine “ihale taşeronu” kullandıkları anlaşılıyor. Son işin 33 milyar 48 milyon liraya böyle ihale edildiği, bakanlıkta herkesin dilinde.
“5’li grubun” yeni yöntemi hayırlı olsun!
Yeni çıkan kitaplar
– Serra Menekay: Yazdığı tarihi olaylara dayalı kitaplarının bir yenisi Galeati Yayınları’ndan “İnci Kolye” adıyla yayımlandı. Kendisi de bir doktor olan Serra Menekay’ın yazdığı, Pınar Ayhan’ın sanat yönetmenliğini yaptığı “Ant İçen Hekimler” müzikli anlatımı da 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle 12 Mart’ta Ankara’daki Yenimahalle Nazım Hükmet Kültür Merkezi’nde sahneye konulacak. Gösteride, Dr. Reşit Galip, Dr. Refik Saydam, Tıbbiyeli Hikmet, Dr. Fazıl Doğan, Dr. Mustafa Şevket Bengisu gibi çok sayıda kahraman doktorun ibretlik öyküleri gün yüzüne çıkarılacak. Bu öyküler, geleceğimize de ışık tutuyor.
– Murat Ağırel: Belgelere dayalı kitaplar yayımlayan meslektaşımız Murat Ağırel’in yeni kitabı “Kirli Çark” Kırmızı Kedi Yayınlar’ından çıktı. Ağırel, kitabı için “İstedim ki bu kitap haykıracak bir nefesi bile kalmayanların sesi olsun” diyor.
– Ayşe Sevtap Uzun: Bartın’da, kadın mücadelesinin yereldeki yansımalarını Ayşe Sevtap Uzun, “Adım Kadın” kitabında topladı. Ütopya Yayınları’ndan çıkan kitapta, kadın kahramanlarımızla ilgili duyulmamış bölümlerde yer alıyor.
– Saygı Öztürk: Gündemden düşmeyen PKK’nın başı Abdullah Öcalan’la ilgili çok önemli ve belgeler, cezaevine girdikten sonra yazdığı mektuplar ve verdiği ek ifadeler Doğan kitaptan çıkan “Apo Olayının Perde Arkası” kitabında yer aldı.
Source: Saygı Öztürk