Halkın gündemi

Halkın gündemi

Ülkemiz yeni bir bayramı karşılamaya hazırlanırken toplumun önemli çoğunluğu ekonomik sorunların burgacında kıvranıyor. Özellikle dar ve sabit gelirli aileler için iş, aş ve geçim derdi gündemin tepesine oturuyor. Geniş tanımlı işsizlik 13 milyon sayısına ulaşıyor. Siyasi iktidar istediği kadar suni gündemler yaratmaya ve bunların çevresinde siyaseti kilitlemeye çalışsa da vatandaş çektiği sıkıntıları, yaşam güçlüklerini unutmuyor. Örneğin anayasa tartışması gibi zorlamalar halkın gündeminde yer bulamıyor. BAŞAT KONU EKONOMİ Başta emekçinin, emeklinin, işsizin, dar ve sabit gelirlinin başat gündemini ekonomi ile ilgili konular oluşturuyor. Yılbaşından bu yana, enflasyon karşısında maaşlarda ve ücretlerde önemli aşınma yaşanıyor. Açlık sınırı asgari ücreti aşıyor. Birleşik Kamu-İş’in araştırma kuruluşu KAMU-AR’ın yaptığı çalışmaya göre açlık sınırı mayıs ayında 26 bin 452 liraya yükselirken yoksulluk sınırı da 81 bin 602 liraya ulaştı. Bu rakamlar, markette, çarşıda, pazarda yaşanan fiyat artışlarını da çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. Halkın büyük bölümü bu fiyatlara yetişmekte zorlanıyor. Dolayısıyla banka ve kredi kartlarıyla günü kurtarmaya çalışıyorlar. Basına yansıyan bilgilere göre icra dairelerine UYAP üzerinden gelen dosya sayısı, son bir yılda 1.5 milyon artış göstermiş. Hemen her gün ortalama 26 bin yurttaş icralık oluyor. Ülkemizde her dört kişiden biri icralık haline gelmiş. ARA ZAM TALEBİ Bütün bu veriler, halkın büyük çoğunluğunun içinde bulunduğu ekonomik darboğazı çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. Durumun ayırdında olan CHP Genel Başkanı Özgür Özel ’in, son günlerde yaptığı hamleleri, doğru ve yerinde yapılmış çabalar olarak değerlendiriyoruz. Burada ikili bir hedef ortaya çıkıyor. Birincisi iktidarın muhalefeti sıkıştırmaya ve sınırlamaya çalıştığı alandan çıkmak. İkincisi de geniş kitlelerin gündemi ile bütünleşerek onların sesi ve sözcüsü olmak. Ana muhalefet lideri Özel’in sahiplendiği ve yükselttiği ara zam talebi; enflasyon karşısında aldıkları ücretler, maaşlar erimiş olan asgari ücretlinin, memurun ve emeklinin çığlığıdır. İktidar bu çığlığa kulak vermelidir. ÖRGÜTLENME SEFERBERLİĞİ CHP lideri Özel’in, sendika ve konfederasyonlarla görüşmeleri sırasında dile getirdiği sendikal örgütlenme konusunu da çok doğru ve yerinde buluyoruz. Ülkemizde bugün yaşanan sorunların önemli bölümünün temelinde örgütsüzlük vardır. Çağdaş ülkelerde ve toplumlarda örgütlülük önemli bir ölçüttür. O nedenle solun, sosyal demokrasinin, muhalefetin ülke çapında bir örgütlenme seferberliği başlatması anlamlıdır. Kentlerden kırsala, hayatın tüm alanlarında toplumun tepeden tırnağa örgütlenmesi gerekiyor. Başta sendikal alanda olmak üzere hemen her konuda sağlanacak örgütlülük, muhalefetin de gücünü büyütecek ve işini kolaylaştıracaktır. EKONOMİ YÖNETİLEMİYOR Bugünkü siyasi iktidarın en zayıf yanı ekonomidir. Yıllardır işbaşında bulunan siyasal anlayış, sıkça bakan ve kadro değiştirmesine karşın, başta ekonomi olmak üzere ülkeyi yönetmekte zorlanmaktadır. Basına yansıyan Metropol’ün araştırmasına göre, halkın yüzde 72’si özellikle ekonominin kötü yönetildiğini düşünmektedir. Öyle ki iktidar blokunu oluşturan AKP seçmeninin yüzde 43.5’i, MHP seçmeninin de yüzde 42.7’si bile bu düşünceyi paylaşmaktadır. Diğer partilerin seçmenleri göz önüne alındığında, neredeyse her 10 seçmenden 9’u ekonominin kötü yönetildiğini ifade ediyor. İşte son günlerde ekonomi yönetiminde görülen fırtınaların gerisinde, bu gerçekler yatıyor. Muhalefetin, CHP lideri Özel’in, halkın gündemine yönelmesini doğru ve yerinde bir hamle olarak değerlendiriyoruz. İZMİR”DEKİ GREV DİSK’e bağlı Genel-İş üyesi 23 bin belediye işçisinin İzmir’deki grevi devam ediyor. Bu grevin temelinde, önceki başkan döneminde Türk-İş’e bağlı Belediye-İş ile imzalanan sözleşmenin baz alınması yatıyor. Bu arada olan İzmirliye oluyor. İzmirliler, bir an önce uzlaşıya varılmasını istiyorlar. Biz de CHP ve DİSK yönetimlerini çözüme odaklanmaya ve sürece yardımcı olmaya çağırıyoruz. Çünkü bu süreçte yaşanan olumsuzluklardan, iki tarafta yara almakta ve yıpranmaktadır. Bu bağlamda, İzmir siyasetinin saygın isimleri Aziz Kocaoğlu (eski İzBB Başkanı), Alaattin Yüksel (eski CHP Genel Başkan Yrd.), Kani Beko (eski DİSK Genel Başkanı), Musa Çam (eski DİSK Genel Sek.) ve benzer konumdaki isimlerden, bir “çözüm grubu” oluşturulabilir. Taraflar üzerinde etkili olabilecek böylesi bir kurul, arabuluculuk işlevini üstlenebilir. Kısacası, İzmirli daha fazla mağdur edilmemelidir.

Source: Mehmet Şakir Örs