“Hastalık ve Durum Güncellemeleri – Sağlığınızı Koruyun!”

Düşük testosteron: Erkek sağlığının gölgesi

Libidodan fazlası: Testosteron nedir?

Testosteron, erkeklerin temel cinsiyet hormonudur. Ama sadece cinsel fonksiyonları değil; kas gücü, enerji seviyesi, kemik yoğunluğu, ruh hali ve metabolizma üzerinde de doğrudan etkilidir.Vücutta en yüksek düzeylerine 20’li yaşlarda ulaşır, 30 yaşından itibaren her yıl ortalama % 1–2 oranında düşmeye başlar. Bazı erkeklerde bu düşüş hızlanır ve “hipogonadizm” denilen tıbbi tabloya dönüşür. (Kaynak: Mayo Clinic – Testosterone therapy: Potential benefits and risks)

Düşüklük ne zaman sorun sayılır?

Sabah saatlerinde yapılan kan testinde total testosteron 300 ng/dL’nin altındaysa ve kişi yorgunluk, depresyon, cinsel isteksizlik gibi belirtiler yaşıyorsa bu durum “testosteron düşüklüğü” olarak tanımlanır. Ancak total değer tek başına yeterli değildir. Serbest testosteron düzeyi, SHBG (seks hormon bağlayıcı globülin), LH ve FSH gibi hormonlarla birlikte değerlendirilmelidir.(Kaynak: Endocrine Society Guidelines, 2018)

Antibiyotikler ağrı kesiciler antidepresanlar

Testosteron üzerinde etkili olan sadece tansiyon ve kolesterol ilaçları değildir. Bazı antibiyotikler (örneğin ketokonazol), opioid ağrı kesiciler (morfin, tramadol), SSRI tipi antidepresanlar ve kortizon içeren ilaçlar da testosteron üretimini baskılayabilir. Uzun süreli kullanımda bu ilaçların hormon düzeyleri mutlaka takip edilmelidir. (Kaynak: BMJ Open – Drugs and Endocrine Disruption, 2021)

Testosteron düşüklüğü tedavi edilmeli mi?

Her düşük testosteron değeri mutlaka tedavi gerektirmez. Ancak kişi yaşam kalitesinde belirgin düşüş yaşıyorsa, doktor kontrolünde testosteron replasman tedavisi (enjeksiyon, jel, bant) gündeme gelebilir. Tedavide asıl amaç hormon değerini değil, yaşam kalitesini düzeltmektir.(Kaynak: Endocrine Society Clinical Practice Guidelines)

Sonuç: Sessiz düşüş, büyük etki

Testosteron düşüklüğü, erkek sağlığında çoğu zaman göz ardı edilir. Oysa yorgunluk, kas kaybı, ruhsal dalgalanmalar gibi belirtilerle gelen erkeklerde hormon düzeyleri mutlaka incelenmelidir.Ayrıca kullanılan ilaçların hormon dengesi üzerindeki etkisi de göz önünde tutulmalı; gerekirse doz ve ilaç seçimi yeniden planlanmalıdır.

Libido ve testosteron aynı şey değil

Cinsel istekte azalma, her zaman testosteron eksikliğiyle açıklanamaz. Stres, depresyon, uyku bozuklukları, partner sorunları ve diğer hastalıklar da libido üzerinde belirleyicidir. Testosteron düşüklüğü tanısı koyarken sadece cinsel belirti değil, genel fiziksel ve ruhsal belirtiler de göz önünde bulundurulmalıdır. (Kaynak: Harvard Men’s Health Watch, 2022)

En çok risk altındaki grup: 50 yaş üstü kronik hastalar

Tansiyon, kolesterol, şeker gibi kronik hastalıkları olan erkekler hem bu hastalıkların kendisinden hem de kullanılan ilaçlardan dolayı testosteron düzeyinde belirgin düşüş yaşayabilir. Ayrıca yaşla birlikte hem kas kütlesi azalır hem de testosteron üretimi yavaşlar. Bu durum da “erkek menopozu” olarak bilinen andropoz belirtilerini tetikler. (Kaynak: European Urology – Age-related hormonal decline in men)

Kolesterol ilaçları testosteronu düşürür mü?

Statin grubu ilaçlar (atorvastatin, rosuvastatin, simvastatin) kolesterolü düşürürken testosteron seviyesini de baskılayabilir. Çünkü testosteronun hammaddesi kolesteroldür. Ancak bu etki her hastada belirgin değildir. Atorvastatin gibi karaciğerden metabolize olan statinler, testosteron sentezini bir miktar azaltabilirken; ezetimibe gibi bağırsak emilimini engelleyen kolesterol ilaçları bu etkiyi göstermeyebilir. Yani ilacın etken maddesi ve etki yeri belirleyici faktördür. (Kaynak: Journal of Sexual Medicine, 2021; Statin Use and Hormone Levels)

Tansiyon ilaçları erkeklik hormonunu etkiler mi?

Evet, bazı tansiyon ilaçları testosteron (erkeklik hormonu) seviyesini dolaylı olarak düşürebilir. Özellikle beta blokerler (örneğin: metoprolol), hem cinsel istekte azalma hem de sertleşme sorunlarına neden olabilir. Yine sık kullanılan ACE inhibitörleri (örneğin: enalapril) ve kalsiyum kanal blokerleri (örneğin: amlodipin) de bu etkiyi gösterebilir. Bazı tansiyon ilaçları vücuttan çinko atılmasına neden olur. Çinko eksikliği de testosteron üretimini azaltır. Yani “tansiyonum için kullandığım ilaçlar bana iyi geldi ama bir süredir kendimi halsiz, isteksiz hissediyorum” diyorsanız, bu ilaçların etkisi olabilir. Bu durumda kendi kendinize ilacı bırakmak yerine, doktorunuza danışarak hormon testi yaptırmanız faydalı olur. (Kaynak: American Journal of Hypertension, 2020)

Neden herkes aynı şekilde etkilenmiyor?

Aynı tansiyon ya da kolesterol ilacını kullanan iki kişi, farklı yan etkiler yaşayabilir. Bunun nedeni vücudun ilaçları işleme biçimidir. Karaciğerde bazı özel “temizleyici” enzimler vardır. Bu enzimler, ilacı parçalayarak vücuttan atılmasını sağlar. Ama her insanda bu enzimler farklı çalışır. Kimi ilacı çok hızlı parçalar, kimi ise yavaş. Yavaş parçalanan ilaçlar vücutta daha uzun kalır ve hormon dengesini daha fazla etkileyebilir. Ayrıca bazı kişilerde SHBG denilen bir protein fazla üretildiğinde, vücuttaki aktif testosteron seviyesi düşer. Yani yalnızca toplam hormon miktarı değil, vücudun onu nasıl kullandığı da önemlidir. (Kaynak: Cleveland Clinic – Hormone binding and metabolism pathways)

– Aşırı kilo testosteronu nasıl baskılıyor?- Verilen kilolar hormonları nasıl etkiliyor?- Et yemek mi soya mı?- Hangi besinler, hangi yaşta destek olur?

Source: Haber Merkezi


Orta sahaya Christian Eriksen

Tammy Abraham transferiyle birlikte büyük yankı uyandıran Beşiktaş, yine bir dünya yıldızı ile anlaşma zemini arıyor. İngiliz devi Manchester United ile sözleşmesi sona erdiği için yollarını ayıran 33 yaşındaki Christian Eriksen için siyah-beyazlılar harekete geçti. Hem orta sahada hem de 10 numarada forma giyebilen Danimarkalı yıldızı takımında görmeyi çok isteyen teknik direktör Ole Gunnar Solskjaer yönetime olumlu bir rapor sundu. Oyuncunun çok yönlü olması büyük bir avantaj olarak gösteriliyor. MENAJERİ İSTANBUL”A DAVET EDİLDİ Son 3 sezondur İngiliz devinde forma giyen Eriksen”e bonservis bedeli ödeyeceği için makul düzeyde bir imza parasını gözden çıkartan siyah-beyazlılar, oyuncuya ise 2 senelik bir sözleşme önerdi. Kendisiyle ilgilenen diğer takımları da dinleyen 33 yaşındaki futbolcunun Beşiktaş”a sıcak baktığı öğrenilirken ilerleyen günlerde Danimarkalı yıldızın menajeri İstanbul”a davet edilecek. Son detayları konuşacak olan siyah-beyazlılar oyuncuyu ikna etmeye çalışıyor. Eriksen geçen sezon 35 resmi maçta forma giyerken 5 gol ve 6 asist kaydetti. 259 GÜN FUTBOLA ARA VERMİŞTİ Eriksen futbol hayatının en iyi döneminde beklenmedik bir rahatsızlık geçirmişti. EURO 2020″de Danimarka”nın Finlandiya ile oynadığı mücadelenin 43. dakikasında bir süre kalbi duran ve hemen hayata döndürülen Eriksen, 259 gün futbola ara vermiş ve ardından sahalara dönmüştü.

Source: Fotomaç


Aile boyu kahramanlar

Ömer Faruk Çatal, Fetullahçı Terör Örgütü”nün (FETÖ) 15 Temmuz”daki hain darbe girişiminde gazi oldu. Gazi Çatal”ın 3 yıl önce de kardeşi Piyade Uzman Çavuş Hasan Çatal, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Irak”ın kuzeyinde yürütülen Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde el yapımı patlayıcının (EYP) infilak etmesi sonucu şehit düştü. Diğer iki kardeşi de polis ve eski asker olan Ömer Faruk Çatal, 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını SABAH”a anlattı. BİR AN TEREDDÜT ETMEDİM Konya”nın Karatay ilçesinde öğretmenlik yapan Ömer Faruk Çatal, 15 Temmuz hain darbe girişi sırasında Ankara Mamak”taki evinden çıkarak Genelkurmay Başkanlığı”nın önüne gitti. Burada helikopterden açılan ateş sonucu çenesine şarapnel parçası isabet eden Çatal, bir süre hastanede tedavi gördü. 6 ay pipetle beslenebilen, çene kısmına platin takılan Çatal, halen daha çenesini tam olarak açmakta güçlük çekiyor. Çatal, çenesindeki şarapnelin kendisi için gurur olduğunu ifade ediyor. Evli ve 3 çocuk babası olan Ömer Faruk Çatal, 15 Temmuz”da bir an bile tereddüt etmeden sokağa çıktığını belirterek, “Genelkurmay”ın önüne gittik. Yanımdaki bir vatandaş gözyaşlarını tutamıyordu. “Ağlama, daha önce de darbe oldu. Asker bizim polis bizim, bize kurşun sıkmazlar” dedim. Asker ve polis kardeşim olduğu için böyle düşünmüştüm. Ama bir süre sonra o hainler gözlerini bir an olsun kırpmadan helikopterden üzerimize mermi yağdırdı. Anladık ki bunlar onurlarını, gururlarını satmış hainlerdi. Bir sürü kişi vuruldu. Daha sonra darbeciler tankı halkın üzerine sürüp vatandaşları köprüden aşağıya attı. İnsanların o hali gözümün önünden gitmiyor. Ama o gece şunu gördüm ki din, dil, ırk, hangi partili olduğunun hiçbir önemi olmadan halkımız tek yürek oldu. Gençlerimiz o tankların üzerine çıkıp salavat getiriyordu. Hainler mermi sıktıkça insanlar Allah-u Ekber diye bağırıyordu. Amaçları bu vatanı o hainlere vermemekti. Çok şükür hep birlikte bunu da başardık” dedi. DEVLET YALNIZ BIRAKMADI Yetkililerin sık sık kendilerini arayarak başta sağlık olmak üzere her türlü sorunları ile yakından ilgilendiğini belirten Ömer Faruk Çatal, “Rabbim o günleri bir daha yaşatmasın. Hainler için kara, bizler için zafer gecesiydi. O anları düşündükçe gözyaşlarımı tutamıyorum. Biz böyle bir oldukça hiçbir hain güç amacına ulaşamaz, ulaşamayacak” ifadelerini kullandı. MİLLET HAİNLERE GEÇİT VERMEDİ 15 Temmuz gecesi hainler, tanklar, uçaklar ve helikopterlerle milletin üzerine bomba ve kurşun yağdırmıştı. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü”nde tarihe geçen bir direnişle hainlere geçit verilmemişti.

Source: Tolga Yanik


Ette tedbir var fiyat artışı yok

Tarım ve Orman Bakanlığı, Kurban Bayramı sonrası artış gösteren şap hastalığı nedeniyle harekete geçti. 81 il müdürlüğüne “acele” kodlu yazı gönderen bakanlık, tüm hayvan satış yerlerinin ikinci bir emre kadar kapatılmasını talep etti. 2024″te hastalık oranında yüzde 80 düşüş sağlandığını aktaran Tarım Bakanlığı, ancak Kurban Bayramı sonrası şap hastalığında yeni bir serotip olan SAT1″in tespit edildiğini duyurdu. Yeni aşının devreye alındığını ve hızla aşılamaların başladığını belirten bakanlık, aşılama sonrası bu pazarların açılacağı bilgisini paylaştı. YÜZDE 3″ÜNDE GÖRÜLDÜ Hayvan satış yerlerinin kapatılmasının ardından “Et fiyatlarında bir artış olur mu?” sorusu akıllara geldi. Karantinanın tedbir amacıyla uygulandığını belirten sektör temsilcileri, et fiyatlarını etkileyecek bir durumun olmadığını vurguladı. Türkiye”de 16 milyon büyükbaş hayvanın olduğunu belirten sektör oyuncuları, bunun yaklaşık yüzde 3″ünde yani yaklaşık 500 bin hayvanda şap hastalığının görüldüğünü aktardı. KESİM DEVAM EDİYOR Bu hastalığın bulaş yoluyla etkilendiğini belirten sektör oyuncuları, “O nedenle şehirler ve çiftlikler arası dolaşım yasaklandı. Ancak bu durum kesime engel değil. Virüsün olmadığı tespit edilen hayvanlar kesimhanelere gidiyor. Sadece çiftlikler arasında dolaşım yasak” ifadelerini kullandı. TALEP DÜŞÜK KALDI Nisan ayından beri fiyatların stabil gittiğini aktaran sektör oyuncuları, “Kurban Bayramı”nın ardından talep düşer. Genelde bu dönemde turizmdeki talep artışı fiyatları yükseltiyordu ancak bu sene turizm sektöründen de beklenen talep oluşmadı. O nedenle fiyat artmaz” dedi. Ulusal Kırmızı Et Konseyi”nin verilerine göre de ocak ayında ortalama 380 TL bandından gezen karkas et fiyatı, şubat ayında 400, mart ayında 420, nisan ayında 440 TL”ye yükseldi. Mayıs ve haziran ayı ortalama fiyatlar 440-450 TL bandında seyrediyor. YUMAKLI: SÜRECİ YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı, et ve süt ürünleri başta olmak üzere hayvansal gıda temininde herhangi bir aksama beklenmediğini söyledi. Yumaklı, “Mevcut stoklarımız ve üretim altyapımız bu süreci karşılayacak düzeydedir. Tarım ve Orman Bakanlığı olarak süreci tüm detaylarıyla yakından takip etmekte, veteriner sağlık personelimiz ve saha ekiplerimizle 7/24 görev başında bulunmaktayız. Tüm paydaşlarımızla iş birliği içinde hayvan sağlığına ve halk sağlığına yönelik tehditleri bertaraf etmeye kararlıyız” dedi. Şap hastalığının insanlara bulaşmadığını dile getiren Yumaklı, “Kırmızı et tüketiminde herhangi bir risk bulunmamakta olup, güvenle tüketilebilir. Bu süreçte vatandaşlarımızdan ricamız, resmi makamlarca yapılacak bilgilendirme ve yönlendirmeleri dikkate almalarıdır” diye konuştu. FİYAT ARTIŞI SPEKÜLATİF OLUR Kırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği (ETBİR) Başkanı Ahmet Yücesan, şap hastalığının bulaşıcı olması nedeniyle hayvan hareketlerinin kısıtlandığını belirterek, “Karantina geçici bir uygulama. Tarım Bakanlığı süreci çok yakından takip ediyor ve çok hızlı müdahil oldu” dedi. Hastalığın çok az hayvanda görüldüğünü anlatan Yücesan, “Karantina ile dağılım önlendi. Aşılama devam ediyor. Çiftlikler arası dolaşım yasak ancak hastalığın olmadığı tespit edilen hayvanlar kesime gidiyor yani kesim durdurulmadı. Et fiyatlarını artıracak bir durum söz konusu değil eğer bir artış görülürse bu spekülatif olur. Zaten talep de düşük” ifadelerini kullandı. ŞAP HASTALIĞI NEDİR? Şap hastalığı, daha çok hayvanlarda görülen bulaşıcı bir viral hastalıktır. Şap virüsü, hayvanların ağız, dil ve tırnak bölgelerinde yaralara neden olduğu için hayvanların genel sağlığını olumsuz etkilemektedir. Hızla yayılan bir hastalık olan şap hastalığı, çiftliklerde salgınlara neden olabilir. O nedenle böyle bir durumun tespiti halinde karantina tedbirleri uygulanır. İNSANA ETKİLERİ VAR MI? Daha çok hayvanlar arasında hızlı bulaşı olan şap hastalığı, bu virüsü taşıyan hayvana elle temas etme yoluyla nadiren de olsa insana bulaşır. İnsanlarda görülse bile genellikle hafif seyreder ve ciddi sağlık sorunlarına yol açmaz.

Source: Betül Alakent


İsrail”den 48 saatte 26 katliam! Yüzlerce şehit var

Gazze”deki hükümetten yapılan yazılı açıklamada, son 48 saatte Filistinlilere yönelik 26 “kanlı katliam” işlendiği ifade edildi. Açıklamada, İsrail ordusunun, kasten öldürme ve soykırım politikasına tam gaz devam ettiğini gösteren bu son saldırılarda 300″ü aşkın kişinin hayatını kaybettiği, yüzlercesinin yaralandığı aktarıldı. Saldırıların çoğunlukla yerinden edilen Filistinlilerin kaldığı barınaklar, çadırlar, evler, parklar, pazarlar ve insani yardım dağıtım noktalarına düzenlendiği vurgulanan açıklamada, ölenlerin çoğunun kadın ve çocuklardan oluştuğuna dikkat çekildi. Açıklamada, İsrail”in, bu saldırılarla “toplumun en savunmasız kesimini kasıtlı olarak hedef aldığını” göstermiş olduğu belirtildi. Hükümetin açıklamasında İsrail”in, hastaneleri bombalayarak, sağlık personelini hedef alarak ve hayati önem taşıyan malzemelerin girişini engelleyerek sağlık sisteminin geri kalanını da çökertmeye çalıştığı vurgulandı.Hamas”tan Ebu Şebab”a 10 gün süre: Teslim olYENİ SÜRGÜN TALİMATIİsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, X hesabından Gazze Şeridi”nin numaralandırılmış küçük bloklara bölündüğü ve “yasak bölgelerin” kırmızı renkle işaretlendiği bir harita paylaştı. Haritaya göre, Gazze Şeridi”nin kuzeyindeki Gazze kentinde bulunan 3 mahalledeki 602, 699, 715, 716 ve 717 numaralı blokların boşaltılması gerektiğini kaydeden Adraee, İsrail ordusunun bölgeye yoğun saldırılar düzenleyeceği tehdidinde bulundu. Adraee, işaretli bölgelerdeki Filistinlilerin güneydeki Mevasi bölgesine gitmelerini ve geri dönmemelerini istedi.İsrail”den Gazze için yeni sürgün emriBAZI YARALILAR TÜRKİYE”YE GETİRİLDİİsrail”in Gazze”ye yönelik saldırılarının ardından tedavilerine devam edemeyen 4 Gazzeli ve beraberindeki 7 refakatçi, Türkiye”ye getirilmek üzere Gazze”den tahliye edilerek Ürdün”e götürüldü. Amman Kraliçe Aliye Uluslararası Havalimanı”ndan kalkan Türk Hava Yollarına ait uçak, 4 hasta ve beraberindeki 7 refakatçi ile önce İstanbul Havalimanı”na geldi. Daha sonra Ankara Esenboğa Havalimanı”na refakatçi ve hastaların gelişi sağlandı. Uçaktakiler, havaalanında hazır bekletilen ambulanslarla Etlik Şehir Hastanesine sevk edildi.TRT ARACINA SALDIRIİsrail güçlerine ait tank ile yapılan atışın ardından yaralanan ve sağ bacağı ampute edilen TRT Arabi kameramanı Sami Mohammed Abdullah Shehada ile TRT ekibinin basın aracına silahlı insansız hava aracının yaptığı saldırı sonucu yaralanan muhabir Sami Fuad Mahmoud Barhoom da tedavi için hastaneye getirildi. Barhoom”un yaralandığı saldırıda, TRT”nin basın aracına 5 kurşun isabet etti.

Source: Erkan Talu


Şarjdaki telefonla oynarken yıldırım çarptı: Bu pozisyon hayatını kurtardı

ABD”nin Alabama eyaletine bağlı Russelville kasabasında yaşanan olayda 19 yaşındaki Lisa Henderson, pazar günü yaşanan şiddetli fırtına sırasında evinde, yatağında telefonuyla sosyal medyada gezinirken hayatının şokunu yaşadı. Fırtına sırasında evin elektrik hattına yıldırım düştü ve enerji, uzatma kablosu üzerinden telefon şarjına ulaştı. Genç kadın, telefonu elinde olduğu sırada elektrik akımına kapıldı.

“YATAĞIMDA GÜVENDEYİM SANIYORDUM”

Times Daily gazetesine konuşan Henderson, “Bir video izliyordum, sonra birden bir şey çarptı. Hemen ardından yüksek bir patlama sesi duydum. O andan sonra sadece kulaklarımda çınlama vardı” dedi.

Henderson, elektrik akımının ellerinde karıncalanma ile başladığını, ardından sağ koluna ve omzuna yayıldığını belirtti. Durumu fark ettikten sonra refleks olarak telefonunu fırlattığını söyleyen genç kadın, “Eğer elimde tutmaya devam etseydim çok daha kötü sonuçlar olabilirdi” dedi.

KİM OLDUĞUNU BİLE HATIRLAYAMADI

Olay yerine çağrılan ambulansla hastaneye kaldırılan Lisa Henderson, yolda kim olduğunu dahi hatırlayamadı. 19 News televizyonuna konuşan genç kadın, “İsmimi söylemeye çalıştım, zorlandım. Yaşımı sorduklarında önce 18 demek üzereydim, sonra 19 olduğumu hatırlamam biraz zaman aldı” ifadelerini kullandı.

Nişanlısı Conner Welborn, Lisa”nın hastaneye götürülürken panik içinde ağladığını belirtti. Ancak çift, olayın daha kötüye gitmemesini Lisa”nın yatağa sağ tarafı üzerine yatmasına bağlıyor. Doktorlara göre bu pozisyon, elektrik akımının kalbe ulaşmasını zorlaştırdı.

BU POZİSYON HAYATINI KURTARDI

“Doktorlar, eğer biraz daha zayıf olsaydım ya da sol tarafıma yatıyor olsaydım, sonucun daha ciddi olabileceğini düşünüyor” diyen genç kadın, olayı ucuz atlattığını belirtti.

Lisa Henderson, çocukken de benzer bir olay yaşadığını belirtti. Olayı ailesine mesajla esprili şekilde aktaran genç kadın, “Günümün nasıl geçtiğini merak ediyorsanız oldukça “sarsıcı” bir deneyimdi” ifadelerini kullandı.

Source: Sonuç Sürmeli


CHP’li Aşkın Genç’ten Bakan Memişoğlu”na: “İnternet üzerinden satış yapan sahte ilaç siteleri ve hesapları konusunda alınan tedbirler nelerdir?”

CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, Türkiye’de giderek artan internetten sahte ilaç satışlarına ilişkin Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu”nun yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı”na soru önergesi verdi. İnternet ve sosyal medya üzerinden pazarlanan reçeteli ilaçların hem yasa dışı olduğuna hem de halk sağlığını doğrudan tehdit ettiğine dikkat çeken Genç, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre internetten satılan ilaçların yüzde 50’sinin sahte olduğuna, bu ilaçlar yüzünden her yıl dünya genelinde 100 bin ila 1 milyon insanın hayatını kaybettiğini belirtti. Küresel ölçekte sahte ilaç ticaretinin 200 milyar dolarlık bir endüstri haline geldiğini vurgulayan Genç, Türkiye’de de sahte zayıflama hapları, cinsel performans ürünleri, doping takviyeleri ve hatta kanser ilaçlarının internet üzerinden satıldığını kaydetti. “YASAL İLAÇ ZİNCİRİ GÜÇLÜ, DİJİTAL SUÇLAR DENETİMSİZ”” Türkiye’de eczanelerin İlaç Takip Sistemi (İTS) ile denetlendiğini ve bu yolla sahte ilaçların eczane sistemine girmediğini belirten Genç, asıl sorunun internet ve sosyal medya platformlarında yaşandığını ifade etti. Genç, “Sosyal medya üzerinden rahatça pazarlanan sahte ilaçlar, halkı zehirliyor. Denetimsiz ortamlarda üretilen bu ürünler sterilite ve dozaj hatalarıyla doğrudan insan sağlığına zarar veriyor” dedi. “CEZALAR CAYDIRICI DEĞİL”” Türk Ceza Kanunu’na göre reçeteli ilacı yetkisiz satmanın cezasının sadece 2 aydan 1 yıla kadar hapis olduğunu hatırlatan Genç, bu düşük yaptırımların para cezasına çevrilebildiğini ve sahte ilaç ticaretinden elde edilen yüksek kazançlar karşısında hiçbir caydırıcılığı olmadığını belirterek “Sağlık Bakanlığı’nın Adalet Bakanlığı ile bu cezaları yeniden düzenlemesi ve bu suçu işleyenlere ağır yaptırımlar getirmesi gerekmektedir” dedi. Pangea operasyonu, BTK işbirliği, halkı bilinçlendirme… Ama yetmiyor Genç, Türkiye’nin INTERPOL Pangea Operasyonu gibi küresel çabalara katıldığını, Türkiye’de bu kapsamda web siteleri kapatıldığını ve sahte ilaçlara el konulduğunu belirtirken, bu çabaların günümüzde ne ölçüde sürdüğünün belirsiz olduğunu vurguladı. Ayrıca BTK iş birliğiyle erişime engellenen site ve sosyal medya hesaplarının sayısına dair güncel verilerin kamuoyuyla paylaşılmadığını söyledi. Halkın sahte ilaçlara karşı bilinçlendirilmesinin de büyük önem taşıdığını belirten Genç, kamu spotları, bilgilendirici kampanyalar ve analiz raporlarının artırılması gerektiğini ifade etti. Genç, Bakan Memişoğlu”na şu soruları yöneltti: “1- Son 3 yıl içinde internet veya kargo yoluyla ülkemizde satılan sahte/izinsiz ilaçlara karşı kaç operasyon düzenlenmiştir? Bu operasyonlarda ele geçirilen kaçak/sahte ilaç sayısı veya piyasa değeri ne kadardır? Yasa dışı ilaç ticareti yaptığı tespit edilen kaç kişi tutuklanmış veya hüküm giymiştir? Yıllar bazında bu veriler nedir? 2- İnternet üzerinden satış yapan sahte ilaç siteleri ve hesapları konusunda bugüne dek alınan idari tedbirler nelerdir? BTK ile iş birliği içinde son 3 yılda kaç web sitesi erişime engellenmiştir? Kaç sosyal medya hesabı kapattırılmıştır? Raporlara göre 2013’te tek seferde 475 site kapatılırken, günümüzde bu rakam nedir? Her yıl engellenen site sayısı artmakta mıdır? Bu sitelerin kapatılması sonrasında yeniden farklı isimle açılmasını önlemek için ne tür önlemler alınmaktadır? 3- Halkın sahte ilaçlar konusunda bilinçlendirilmesi amacıyla Bakanlık ne gibi çalışmalar yapmaktadır? Özellikle eczane dışından ilaç temin etmeme çağrıları, kamu spotları, bilgilendirici kampanyalar yürütülmekte midir? Son yıllarda TİTCK veya Bakanlık tarafından bu konuda yayımlanan uyarılar nelerdir? Yasa dışı yollarla satılan zayıflama hapları, doping ürünleri vb. hakkında kamuoyuna duyurulan analiz sonuçları var mıdır? 4- Yasal mevzuat ve cezalar bakımından bir düzenleme düşünülmekte midir? Mevcut TCK 193. maddeye göre reçeteli ilacı yetkisiz satmanın cezası 1 yıla kadar hapis olup, genelde para cezasına çevrilebilmektedir. İnternet gibi denetimsiz bir ortamda insan sağlığıyla oynayan sahte ilaç satıcılarına yönelik daha caydırıcı yaptırımlar gündemde midir? Bu konuda Bakanlığınızın Adalet Bakanlığı ile bir çalışma yapması düşünülmekte midir? 5- Uluslararası iş birlikleri kapsamında alınan önlemler nelerdir? Türkiye, INTERPOL’ün her yıl düzenlediği Operation Pangea gibi sahte ilaca karşı küresel operasyonlara aktif katılım sağlamakta mıdır? Sağlanmaktaysa bu operasyonlarda Türkiye’de elde edilen sonuçlar (ele geçirilen ilaç, kapatılan site, yakalanan şüpheli sayısı) nedir? Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa İlaç Ajansı ve diğer uluslararası kuruluşlarla sahte ilaçla mücadele konusunda bilgi paylaşımı yapılmakta mıdır? 2017’de Ankara’da düzenlenen İlaç Sahteciliği ile Mücadele Semineri gibi etkinliklerin çıktıları uygulamaya konmuş mudur? 6- Bakanlığınız, sahte veya kaçak ilaç kullanımından kaynaklanan sağlık sorunlarına dair bir kayıt tutmakta mıdır? Son 3 yılda sahte ilaç kullanımına bağlı zehirlenme vakaları veya ölümler tespit edilmiş midir? Örneğin hastanelerin acil servislerine başvuran veya Adli Tıp kayıtlarına giren vaka sayıları var mıdır? Eğer bu konuda bir veri yoksa, sahte ilaçların “görünmez” zararlarını ortaya koymak için bir izleme mekanizması kurulması düşünülmekte midir? Sahte ilaç mağduru hastaların tedavi ve tazmin süreçlerine ilişkin bir düzenleme gündemde midir?”

Source: Anka


Uzman Doktor Gümüşhane’de artan kene vakalarına karşı uyardı: 28 vaka, 3 can kaybı

Edinilen bilgilere göre, Gümüşhane genelinde en fazla vaka Kelkit ve Şiran ilçelerinde görüldü. Şiran”da 10, Kelkit”te ise 8 vaka tespit edildi. Uzmanlar, bu iki ilçede vakaların daha sık görülmesini iklim koşulları ve hayvancılığın yoğunluğu ile ilişkilendiriyor. Kenenin sıcak ortamları sevdiğini belirten Gümüşhane Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Ahmet Furkan Kurt, Kelkit”in iklim yapısının keneler için elverişli olduğunu, ayrıca bölgede yaygın olarak yapılan hayvancılık nedeniyle kenelerin konak hayvanlar (inek, koyun, köpek) aracılığıyla daha hızlı yayıldığını ifade etti. Kelkit”te kene vakalarının ilçe merkezinde ve köylerin genelinde görüldüğünü ifade eden Kurt; kenenin hayvanlar aracılığıyla taşınıp yayıldığını belirtti. Öte yandan kenelerle ilgili kamuoyunda sıkça karşılaşılan yanlış inanışlara karşı uyarıda bulunan Kurt, her kenenin aynı olmadığına dikkat çekerek, bazı türlerin diğerlerine göre daha zararlı, daha bulaşıcı ve daha tehlikeli olabileceğini ifade etti. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Ahmet Furkan Kurt, “Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), keneler tarafından taşınan bir virüs nedeniyle oluşan ateş, baş ağrısı, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır hastalık durumunda kanama gibi bulgular ile seyrederek ölüme neden olabilen bir enfeksiyon hastalığıdır. Ülkemizde ilk KKKA kesin tanısı 2003 yılında konulmuş olup, kenelerin aktifleştiği ilkbahar ve yaz aylarında vakalar görülmektedir. Gümüşhane ilimizin de içerisinde yer aldığı Kelkit vadisindeki keneler KKKA hastalığı için yüksek risk oluşturmaktadır. Hastalık genellikle insan vücuduna kenenin tutunmasından 1-3 gün (en fazla 9 gün) sonra, enfekte kan, vücut sıvısı ve diğer dokularla temas sonrasında ise 5-6 gün (en fazla 13 gün) içinde görülmektedir” diye konuştu. Uzm. Dr. Kurt, “Bu hastalıktan korunmak için etkinliği kanıtlanmış bir aşı veya hastalık sırasında kullanılacak spesifik bir tedavi bulunmamaktadır. Hastaların şikayetlerine yönelik destek tedavisi uygulanmaktadır. Kanıtlanmış etkin bir tedavi olmadığı için KKKA açısından riskli bölgelerde yaşayan kişilerin hastalık konusunda bilinçli olmaları, korunma önlemlerine dikkat etmeleri büyük önem taşımaktadır” ifadelerini kaydetti. Kırım-Kongo Kanamalı Ateşinden korunmak için yapılması gerekenleri anlatan Kurt, “Tarla, bahçe, orman, piknik alanları gibi kene açısından riskli alanlara gidilirken mümkün olduğunca vücudu örten açık renkli giysiler giyilmeli, pantolon paçaları çorapların içerisine yerleştirilmelidir. Riskli alanlardan döndükten sonra kişiler hem kendi hem de çocuklarının vücutlarında kene olup olmadığını kontrol etmelidir. Kene ne kadar erken çıkarılırsa bulaşma riski o kadar az olacağı için, kene vücuda tutunmuşsa hiç vakit kaybetmeden çıplak el ile dokunmamak kaydıyla kenenin vücuda tutunduğu en yakın yerinden uygun bir malzeme (bez, eldiven, naylon poşet gibi) aracılığıyla kene tutularak çıkarılmalıdır. Kene tutunan kişiler kendilerini ateş, baş ağrısı, halsizlik, kas ağrısı, bulantı, kusma, ishal gibi hastalık belirtileri yönünden 10 gün boyunca dikkatlice izlemeli ve şikayet gelişmesi halinde derhal sağlık kuruluşuna müracaat etmelidir. Eğer kişi keneyi kendisi çıkaramıyorsa en yakın sağlık kuruluşuna hızlıca başvurması gerekmektedir. Vücuda tutunan kene üzerine sigara basmak veya alkol, kolonya, gaz yağı, deterjan gibi maddeler dökmek kenenin kusmasına yol açarak virüsün kan emdiği kişiye daha kolay bulaşmasını sağlayacağı için yapılmamalıdır. Kene çıkarıldıktan sonra ise tutunma bölgesine antiseptik solüsyonlar sürülmelidir. Özetle kene hafife alınmamalı, tedbirli olunmalıdır” dedi.

Source: Dilara Firat