The Wall Street Journal yazdı: Zayıflama iğneleri sadece kilo verdirmiyor
GLP-1 nedir ve neden herkes konuşuyor?
OzempIc, Wegovy, Mounjaro ve Zepbound gibi GLP-1 sınıfı ilaçlar, bağırsakta doğal olarak üretilen bir hormonu taklit ediyor. Bu hormon, kan şekerini düzenlemeye ve tokluk hissini artırmaya yardımcı oluyor. Bu sayede hem şeker hastaları hem de kilo vermek isteyenler için etkili bir çözüm sunuyor.
Ancak bu ilaçların potansiyeli artık sadece bunlarla sınırlı değil. Kalp rahatsızlıklarından alkol bağımlılığına, uyku apnesinden Alzheimer’a kadar birçok alanda etkili olabileceği yönünde bilimsel işaretler var. Hatta bazı doktorlar arasında “Ozempic musluk suyuna mı katılsa?” esprisi bile dönüyor. Bu, ilaçların toplum sağlığı üzerindeki potansiyel etkisini abartılı ama anlamlı bir şekilde anlatıyor.
Bilim ne diyor?
ABD’de yapılan araştırmalara göre, GLP-1 ilaçlarının etkileri sadece kilo kaybından kaynaklanmıyor. Bazı faydaların arkasında iltihap giderici (antiinflamatuar) etkiler olduğu düşünülüyor.
Northwestern Üniversitesi’nden obezite uzmanı Dr. Robert Kushner, “Bu ilaçların vücuttaki organlar ve iltihap üzerinde ne tür etkiler yarattığını henüz tam çözemedik, ama bilim çok hızlı ilerliyor” diyor. Science dergisinde yayımlanan bir yazıda, ilaç araştırmacısı Derek Lowe şöyle yazdı: “Artık GLP-1 agonistlerinin neye yaramadığını merak etmeye başladık. Neredeyse her alanda fayda gösteriyorlar.”
Alzheimer ve sinir sistemi hastalıklarında umut
GLP-1 ilaçlarının sinir sisteminde koruyucu etkileri olabileceği düşünülüyor. İngiltere’de yapılan küçük çaplı bir çalışmada, Ozempic’in içerdiği semaglutid maddesinin, Alzheimer hastalarında beyin hacmi kaybını yavaşlattığı görüldü.
Novo Nordisk ilaç firması şu anda Alzheimer’ın erken evresindeki hastalarda bu etkinin daha net ölçülmesi için büyük çaplı bir Faz 3 çalışması yürütüyor.
Eğer bu sonuçlar onaylanırsa, GLP-1 iğneleri sadece şeker ve kilo değil, bilişsel yaşlanma gibi büyük bir sağlık sorununa da umut olabilir.
Fiyat, yan etki ve üretim sorunu
Sonuç olarak obezite iğnelerinin fiyatı çok yüksek. ABD’de liste fiyatı aylık 1000 doları geçiyor. Sigortası olmayanlar ya da ilaç firmalarının indirimlerinden yararlanamayanlar için bu neredeyse ulaşılmaz bir tedavi anlamına geliyor.
Ayrıca mide bulantısı, şişkinlik, kabızlık gibi yan etkiler nedeniyle birçok hasta bu tedaviyi yarıda bırakıyor.İki büyük üretici, Novo Nordisk ve Eli Lilly, yakın zamana kadar ilaç kıtlığı yaşıyordu. Üretim kapasitesi artırılsa da, talebin ancak küçük bir kısmını karşılayabiliyorlar.
Herkes için uygun mu?
Ne yazık ki hayır.
Atlanta’dan endokrinoloji uzmanı Dr. Scott Isaacs, bu ilaçların tıbbi olarak uygun olmayan kişilerde kullanılması durumunda, kas kaybı ve besin eksikliği gibi sorunlara neden olabileceğini söylüyor. Özellikle normal kilolu ya da zayıf kişilerde, bu iğnelerin fazla kilo kaybına yol açtığı gözlemlenmiş durumda. Doktorlar, bu kişilere özel diyet verilmesi gerektiğini vurguluyor. Ayrıca tiroit kanseri öyküsü olan kişiler, bazı baş-boyun tümörlerine sahip olanlar ve pankreatit geçiren hastalar için bu ilaçlar sakıncalı olabilir. Bu nedenle Amerikan sağlık otoriteleri, GLP-1 iğnelerinin yalnızca “tıbbi endikasyonu olan” kişilerde kullanılması gerektiğini sık sık vurguluyor.
Gelecek ne getirecek?
Şirketler, yeni nesil GLP-1 ilaçları üzerinde çalışıyor. Ağızdan alınan tablet formlar, daha az yan etki yapan moleküller, daha güçlü kilo kaybı sağlayan kombinasyon tedavileri şu anda laboratuvar aşamasında.
Doktorlar, bu yeni versiyonlarla birlikte tedaviye ulaşan hasta sayısının artacağını düşünüyor. Ancak fiyatlar düşmeden, sigorta sistemleri kapsamı genişletmeden ya da kamu sağlığı politikaları devreye girmeden büyük sıçrama beklenmiyor.
Romatizma, eklem ağrısı ve karaciğer
GLP-1’lerin artrit, psoriatik artrit gibi eklem hastalıklarında da etkili olduğu gözlemleniyor. Örneğin 58 yaşındaki Susan Abernethy, psoriatik artrit ve Tip 2 diyabet hastasıydı. 2023’te Mounjaro ilacını kullanmaya başladı. Kilo verdi, eklem ağrıları azaldı, yeniden koşmaya başladı. Şu an Eli Lilly şirketi, bu olumlu etkiyi belgelemek için Mounjaro ve Taltz kombinasyonunu test eden bir Faz 3 araştırması yürütüyor. Bir diğer alan ise karaciğer: Yaklaşık 15 milyon Amerikalı, MASH adı verilen karaciğer yağlanması hastalığından muzdarip. Bu hasta grubunda da GLP-1 ilaçlarının karaciğer fonksiyonlarını iyileştirdiği gösterildi. New England Journal of Medicine’da yayımlanan bir çalışmada, semaglutid obezite iğnesinin MASH hastalarında olumlu sonuç verdiği doğrulandı.
Kimler kullanabilir kaç kişi kullanıyor?
JAMA Cardiology dergisine göre, ABD’de 137 milyon yetişkin bu ilaçlar için “uygun” hasta kabul ediliyor. Bu, ABD yetişkin nüfusunun yarısından fazlası demek. Ancak şu an bu ilaçları kullanan kişi sayısı sadece 8.3 milyon. Yani her 15 kişiden sadece 1’i bu tedaviyi alabiliyor. Morgan Stanley’nin tahminine göre, 2035’e gelindiğinde bu sayı 29 milyona çıkabilir. Ama bu hâlâ potansiyel kullanıcıların sadece beşte biri.
Sonuç: Mucize var ama herkes için değil
GLP-1 iğneleri, modern tıbbın son yıllardaki en büyük buluşlarından biri olabilir. Ancak bu, onu herkesin kullanabileceği anlamına gelmiyor. Tıbbi uygunluk, maliyet, yan etki, erişim sorunu ve etik sınırlar hâlâ büyük engeller. The Wall Street Journal’ın özetlediği gibi:“Bu ilaçlar birçok hastalığı hafifletiyor olabilir. Ama bu onları sihirli çözüm hâline getirmez.”
– Alzheimer nasıl başlar, hangi belirtilerle kendini belli eder?- Normal unutkanlıkla hastalık arasındaki fark nasıl anlaşılır?
– Kimler risk altında? Genetikten yaşam tarzına risk haritası- Evde uygulaya-bileceğiniz iki bilimsel test: Mini-Cog ve SAGE
Source: Haber Merkezi
Baklavada büyük tehlike! 20 numuneden 5″inde çıktı
Kurban Bayramı öncesinde tatlıcılar yoğun mesai harcıyor,, siparişleri yetiştirmeye çalışıyor. Ancak bu tür ürünlerde hijyene dikkat etmek çok önemli.Adana”da Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Işıl Var, Kurban Bayramı öncesi satışa sunulan baklava çeşitlerini, mikrobiyolojik açıdan laboratuvarda inceledi.Kentte 20 işletmeden aldığı örnekler üzerinde çalışan Prof. Dr. Işıl Var, bunların 5″inde yaşlı ve çocuklarda ölüme bile neden olabilen dışkı kökenli koli basili E.coli ile karşılaştıklarını söyledi.E.COLİ, STAPHYLOCOCCUS AUREUS…Küf, maya ve koliform grubu bakteriler açısından 50’ye yakın tatlı ve şekerleme örneğini değerlendirdikleri çalışmanın detaylarını paylaşan Prof. Dr. Işıl Var, şöyle konuştu:“Cezerye örneklerinin birçoğu koliform açısından kirli bulundu. Lokum örneklerinde ise beklemediğim halde orada da çalıştığımız örneklerin 3’te 2’sinde koliform, maya ve küfe rastlandı. Esas sürprizi baklava yaptı. Baklavalarda yaptığımız çalışmada yine maya, küf ve koliformlar bulundu. Fakat baklavada 20 örneğin 5’inde dışkı kökenli koli basili E.coli ile karşılaştık.Özellikle çocuk ve yaşlıların bağışıklığı daha düşük olduğu için bu ürün çok tüketildiğinde ishal, kusma, bulantı gibi durumlarla kendini gösterebilir.Halka tatlılarda da koliformlarla karşılaştık ama insanlarda, üst solunum yolunda, bağırsak mukozasında ve deride normal mikrobiyotanın bir üyesi olarak mevcut olabilen ‘Staphylococcus aureus’ bakterisine rastladık.””YAPTIRIMLAR ARTMALI”Gıda zehirlenmeleri durumunda ürünün etiket bilgilerinin çok önemli olduğuna işaret eden Prof. Dr. Prof. Dr. Var, bakanlık tarafından da zorunlu tutulmasına karşın açıkta satılan ürünlerin çoğunluğunda etiket bulunmadığını, bu durumun daha sık denetlenmesi, yaptırımların artırılDHAması gerektiğini sözlerine ekledi.
Source: Özgür Bayrak
Önleminizi alın yazınız kabusa dönmesin!
Tatilde karşılaşılan alerjik reaksiyonlar, keyifli anları gölgeleyebilir. Yaz alerjilerinin belirtileri bazen hafif olsa da, ciddi sağlık sorunlarına dönüşebiliyor. Alerjilere karşı alınabilecek önlemlerle tatilinizi sorunsuz geçirmeniz mümkün. YAZ ALERJİSİ NEDİR? Yaz alerjisi, sıcak mevsimlerde çevresel faktörlere karşı bağışıklık sisteminin aşırı tepkisiyle ortaya çıkar. Genellikle polenler, güneş ışınları, böcek ısırıkları, deniz ve havuz suyu ile bazı yazlık yiyecekler bu alerjiyi tetikleyebilir. YAZ AYLARINDA SIK GÖRÜLEN ALERJENLER Polen: Özellikle çimen ve yabani ot polenleri yaz aylarında yoğun olarak havada bulunur. Güneş: Güneş ışınlarına karşı hassas olan kişilerde döküntü ve kaşıntı şeklinde reaksiyonlar görülebilir. Böcek Isırıkları: Sivrisinek, arı ve diğer böceklerin ısırıkları alerjik tepkilere neden olabilir. Havuz ve Deniz Suyu: Klor ve tuzlu su, cilt ve gözlerde tahrişe yol açabilir. Besinler: Dondurma, tropikal meyveler veya deniz ürünleri gibi yazlık yiyecekler bazı bireylerde gıda alerjisini tetikleyebilir. YAZ ALERJİSİNİN BELİRTİLERİ Yaz alerjileri genellikle şu semptomlarla kendini gösterir: – Burun akıntısı ve tıkanıklığı – Gözlerde sulanma, kızarıklık, kaşıntı – Ciltte kaşıntı, döküntü ve kızarıklık – Hapşırma, öksürük, boğazda tahriş – Nefes darlığı ve hırıltılı solunum – Yorgunluk, baş ağrısı, sinirlilik YAZ TATİLİNDE ALERJİYE KARŞI ALINABİLECEK ÖNLEMLER 1. POLEN ALERJİSİNE KARŞI KORUNMA – Tatil bölgesindeki polen yoğunluğunu takip edin. – Sabah saatlerinde dışarı çıkmaktan kaçının. – Dışarıda şapka ve güneş gözlüğü kullanın. – Eve geldiğinizde kıyafetlerinizi değiştirin ve duş alın. – Kapı ve pencereleri kapalı tutarak içeri polen girişini engelleyin. 2. GÜNEŞ ALERJİSİNE KARŞI ÖNLEMLER – SPF 30 ve üzeri güneş kremleri kullanın ve düzenli olarak yenileyin. – Açık renkli, uzun kollu ve hafif kumaşlı giysiler tercih edin. – Özellikle 10:00–16:00 saatleri arasında doğrudan güneşe çıkmaktan kaçının. 3. BÖCEK ISIRIKLARINA KARŞI KORUNMA – Böcek kovucu spreyler kullanın. – Çiçeksi kokulardan ve parfümlerden uzak durun. – Açık renkli kıyafetler tercih edin. – Alerjik reaksiyon durumunda antihistaminik ilaçlar veya kremler kullanın. Gerekirse acil yardım alın. 4. HAVUZ VE DENİZ SUYUNA BAĞLI ALERJİLERDEN KORUNMA – Yüzme sonrasında mutlaka tatlı suyla duş alın. – Cildinizi nemlendirici losyonlarla destekleyin. – Saçlarınızı koruyucu şampuanla yıkayın. – Gözler için yüzme gözlüğü kullanın. 5. GIDA ALERJİSİ RİSKİNE KARŞI TEDBİRLER – Restoranlarda yediğiniz yemeklerin içeriğini sorgulayın. – Çapraz bulaşmaya karşı dikkatli olun. – Ciddi gıda alerjiniz varsa yanınızda Epipen gibi acil müdahale cihazları taşıyın. ALERJİK REAKSİYONLARDA İLK YARDIM YÖNTEMLERİ – Hekim önerisiyle antihistaminik ilaçlar ve kremler kullanılabilir. – Burun spreyleri, göz damlaları ve soğuk kompres uygulamaları rahatlatıcı olabilir. – Ciddi alerjik reaksiyon (anafilaksi) durumunda vakit kaybetmeden acil sağlık hizmetlerine başvurulmalıdır. YAZ ALERJİLERİNDEN KORUNMA YOLLARI – Dışarıda maske kullanmak polenlerden korunmada etkili olabilir. – Polen yoğunluğunun fazla olduğu saatlerde dışarı çıkmayın. – Eve dönünce duş alıp kıyafetlerinizi değiştirin. – Evde hava filtreleri kullanın, pencereleri kapalı tutun. – Böceklerden korunmak için sprey ve koruyucu kıyafetler kullanın. – Hava durumu ve polen takvimi uygulamalarıyla günlük alerji riskini takip edin. Görsel Kaynak: istockphoto/shutterstock
Source: Habertürk
Dikkat! Ölümler başladı, Sağlık Bakanlığı uyardı kendinizi kontrol edin
Kene ölümleri artışa geçince Sağlık Bakanlığı alarma geçti. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vakalarının bulaşıcı olduğuna dikkat çeken bakanlık, hastalığın belirtileri ve alınması gereken önlemlere ilişkin birtakım uyarılar yaptı. TEMAS EDENLER 2 HAFTA KENDİNİ KONTROL ETSİN! Sağlık Bakanlığı, kene tutunan veya kene ile temas eden kişilerin en az 10 gün, hasta insan veya viremik dönemdeki hayvanların kan ve vücut sıvılarıyla doğrudan temas eden kişilerin ise kendilerini 2 hafta süreyle takip etmeleri uyarısında bulundu. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), kene tutunması veya keneyle temas sonucu bulaşabiliyor ve can kaybına yol açabiliyor. Türkiye”de 2002″de İç Anadolu Bölgesi”nde görülerek dikkat çeken ve 2003″te kesin tanısı koyulan KKKA vakaları, Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan “KKKA Vaka Bildirim Çizelgesi” ve 2011″de kullanıma sunulan “KKKA Bilgi Sistemi” ile aktif olarak takip ediliyor. Hastalığın tanısı Bakanlık tarafından belirlenen referans laboratuvarlarında konuluyor, hasta sevki ve hastalığın tedavisi için 19 bölgede merkezler görev yapıyor. Bakanlığın hazırladığı “KKKA Vaka Yönetim Rehberi” ise bu yıl yürürlüğe girdi. İNSAN VE HAYVANLARDAN DA BULAŞABİLİYOR Hastalık kene tutunması ya da keneyle temasın yanı sıra viremik (kanda virüsün dolaşması) dönemdeki hayvanlar ve hasta kişilerin kan, doku ve vücut sıvılarıyla korunmasız temas sonucunda da bulaşabiliyor. KKKA, hayvanlarda hastalık belirtisi göstermeden seyredebildiği için hastalığın sık olarak görüldüğü bölgeler başta olmak üzere hayvanların kan, idrar gibi vücut sıvılarına ve dokularına çıplak el ile temas edilmemesi gerekiyor. Hastalığın bulaşmasını engellemek için eldiven kullanımı gibi gerekli koruyucu önlemler alınması önem taşıyor. Kurban bayramlarında, özellikle kişisel korunma önlemlerine kurban kesiminden önce başlayarak, temizlik ve hijyen kurallarına dikkat edilmesi öneriliyor. KKKA BELİRTİLERİ NELER? Kene tutunan veya kene ile temas eden kişiler kendilerini en az 10 gün, hasta insan veya viremik dönemdeki hayvanların kan, vücut sıvıları ile doğrudan temas eden kişilerin ise kendilerini 2 hafta süreyle takip etmesi gerekiyor. Bu süreçte halsizlik, iştahsızlık, ateş, kas ve baş ağrısı, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtilerin görülmesi halinde, vakit kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması önem taşıyor. KENEYE KARŞI ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER Tarla, bağ, bahçe ve piknik alanları gibi kene yönünden riskli alanlara giderken, kenelerin vücuda girmesini engellemek maksadıyla mümkün olduğu kadar vücudu örten giysiler giyilmesi, pantolon paçaları çorapların içerisine sokulması ve ayrıca kenelerin elbise üzerinde rahat görülebilmesi için açık renkli kıyafetlerin tercih edilmesi öneriliyor. ÇIPLAK ELLE ÖLDÜRMEYİN! Vücuda kene tutunmuş ise hiç vakit kaybetmeden, uygun bir malzeme (cımbız, eldiven, bez ve naylon poşet gibi) ile kenenin çıkarılıp en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması gerekiyor. Vücuda tutunan veya hayvanların üzerinde bulunan kenelerin kesinlikle çıplak el ile öldürülmemesi ve patlatılmaması önem taşıyor. Hastalığa yakalanan kişilerin kan ve vücut sıvıları ile hastalık bulaşabildiğinden, hasta ile temas eden kişilerin gerekli korunma önlemlerini (eldiven, önlük, maske vb.) alması gerekiyor. Sağlık Bakanlığınca belirlenen stratejiler doğrultusunda, her yıl sağlık personeline ve topluma yönelik eğitim çalışmaları yürütülüyor. Toplumsal eğitimler son 3 yılda vaka görülen veya o yıl içerisinde yeni vaka bildirilen yerleşim birimlerinde (mahalle, köy vb.) yüz yüze ve toplu şekilde yapılıyor. Bu kapsamda her yıl yaklaşık 2 milyon kişiye KKKA konusunda eğitim veriliyor ve bilgilendirme faaliyetleri gerçekleştiriliyor.
Source: Internet Haber
Uzmanlardan kurban eti için “24 saat” uyarısı
Kurban Bayramı sofralarının vazgeçilmezi olan kırmızı etin bilinçsizce tüketilmesinin ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirten Köksal, “Kırmızı et, kolesterolün temel kaynaklarından biridir. Bu nedenle kalp, hipertansiyon ve diyabet hastaları günde 100 gramı geçmeyecek şekilde et tüketmelidir. Eti mutlaka yağsız seçin ve haşlama, ızgara ya da fırında pişirme yöntemlerini tercih edin” dedi. Köksal, etin kesildikten hemen sonra tüketilmemesi gerektiğine dikkat çekerek, “Yeni kesilmiş kurban eti normalden daha serttir ve sindirim sistemi için zorludur. Gaz, şişkinlik, kramp tarzı ağrılar ortaya çıkarabilir. Bu ağrılar, özellikle kalp hastaları tarafından kalp kriziyle karıştırılabilir. Bu nedenle en az 24 saat dinlendirilmiş et tercih edilmelidir. Kavurma gibi kızartma yöntemiyle pişirilen yemekler, sağlıklı pişirme teknikleri arasında yer almaz. Özellikle karaciğer, dalak ve böbrek gibi sakatatlar yoğun kolesterol içerir. Kalp hastaları bu tür gıdalardan kesinlikle uzak durmalı. İlaçlar aksatılmamalı, hafif tempolu yürüyüşler devam etmeli. Et tüketimi ise kontrollü ve dengeli olmalı. Tuz ve yağ tüketimi minimumda tutulmalı. Bu basit önlemler kalp sağlığınızı önemli ölçüde koruyacaktır” dedi.
Source: Www.star.com.tr