Halit Ergül”in diğer oteli Gazelle Resort SPA kapatıldı
Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi”nde bulunan Grand Kartal Otel”de çıkan yangında 78 kişi hayatını kaybederken otel yönetiminden yeni bir açıklama geldi. Grand Kartal Otel”in sahibi Halit Ergül”ün diğer oteli olan Gazelle Resort Spa Otel için kapatma kararı alındı. “İŞLEMLER EN KISA SÜREDE TAMAMLANACAKTIR” Gazelle Resort ve Spa Otel yönetimi tarafından yapılan açıklamada, “Son dönemde sosyal medya ve haberlerde yer alan yanıltıcı bilgiler ve bilgi kirliliğinin önüne geçmek amacıyla, Gazelle Resort & Spa, yönetiminin inisiyatifiyle geçici bir süreliğine kapatma kararı almıştır. Bu karar, otelin faaliyetlerinin durdurulması ve hukuki sürecin tamamlanması süresince, doğru bilgilerin kamuoyuna iletilmesi adına alınmış bir adımdır. Otelin kapalı olduğu süreçte, misafirlerin mağduriyet yaşamamaları için iptal, iade ve mevcut rezervasyon durumları ile ilgili tüm gerekli önlemler alınmaktadır ve bu işlemler en kısa sürede tamamlanacaktır” ifadelerine yer verildi. GAZELLE RESORT OTELİN MÜDÜRÜ DE TUTUKLANDI Öte yandan 78 kişinin yaşamını yitirdiği otel yangınıyla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında yanan otelin sahibi Halit Ergül”ün Bolu”nun Karacasu beldesinde bulunan Gazelle Resort Otel”in genel müdürü Ahmet Demir de tutuklandı. Böylece soruşturma kapsamında tutuklananların sayısı 19″a yükseldi. OTEL SAHİBİ ERGÜL”ÜN İFADESİ ORTAYA ÇIKTI Grand Kartal Otel”in tutuklanan sahibi Halit Ergül”ün ifadesi de ortaya çıktı. Halit Ergül, savcılıktaki sorgusunda, yangına karşı her türlü tedbiri aldıklarını öne sürdü. Ergül “Yangına karşı alarm sistemi vardı. Ancak büyük ihtimalle yangının başlangıcında bu sistem hasar aldığı için çalışmadı. Duman dedektörleri devreye girdi. Otelde 2 yılda bir, sezon açılışından önce yangın tatbikatı yapılır. Tatbikatlara bütün personel katılır. Otelde yangın hâlinde her odada kişilerin kaçacağı yeri gösteren kaçış planları vardır. Bu kaçış planları doğrultusunda ışıklı yol gösteren tabelalarımız da mevcuttur” dedi.
Source: Erdem Aksoy
Türk bilim insanları akciğer zarında sıvı birikmesinin tekrarını önleyecek yöntem geliştiriyor
Akciğer enfeksiyonları ve akciğerde sönme ile sıvı birikiminin tekrarlanmasını önleyecek yöntemde hayvan deneylerine başlandı.
İnönü Üniversitesi ile Malatya Turgut Özal Üniversitesinden bilim insanlarının geliştirdikleri yöntemin patenti de alındı.
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakan Parlakpınar, AA muhabirine, akciğeri saran ve plevna adı verilen iki zar arasında bulunan boşluktaki sıvının aşırı miktarda biriktiğinde ya da tekrarlayan birikimler olduğunda boşaltılması gerektiğini belirtti.
Çeşitli yöntemlerle bu sıvının boşaltıldığını anlatan Parlakpınar, “Akciğer sönmesi ve çökmesine pnömotoraks diyoruz. Pnömotoraksın engellenmesi ya da kronik hale dönüşmüşse bunların tedavi edilmesi amacıyla plevral boşluğu ortadan kaldırmak için akciğer zarını yapıştırmaya yönelik tedavilerden biri olan kimyasal mikropartikül ajan kullanılıyor buna tıbbi talk pudrası ismi veriliyor.” dedi.
Akciğer zarı yapıştırılıyor
Prof. Dr. Burhan Ateş ile Malatya Turgut Özal Üniversitesinden Öğretim Üyesi İdil Karaca Açarı ve ekibiyle yaklaşık 5 yıldır yeni yöntem üzerinde çalıştıklarını aktaran Parlakpınar, geliştirdikleri steril talk uygulamasına ilişkin şunları söyledi:
“Akciğerde sıvı birikimine yol açan hastalıklar, mezenkimal bölgeden kaynaklanan kanserlerde olabilir, akciğer zarının içerisine sıvı biriktiğinde akciğerler yeterince fonksiyonunu yerine getiremiyor. Kronik pnömotorakta yani akciğerde çökme oluyor. Akciğer boşluğundaki sıvı alındıktan sonra tekrarlamaması, akciğerlerin rahat çalışabilmesi için akciğeri saran zarın, plevranın yapıştırılması lazım. Biz kimyasal yapışma anlamında kimyasal ajan kullanarak bunu yapıyoruz. Bu işlem yapıldığında akciğer zarı tekrar sıvıyla dolmayacak, kullanılan steril talk maddesinin kayganlaştırıcı etkisinden dolayı akciğerler çalışırken rahat şekilde fonksiyonunu icra edecek.
Patentini aldığımız çalışmaya modifiye talk uygulaması diyoruz. Biz antibakteriyel ajan ekleyerek, modifiye ettik. Steril talk uygulaması bir yöntemken, antibiyotik uygulaması ikinci sırada uygulanan yöntemlerden. Biz ikisini bir arada kullanarak, aynı partikül içerisinde birbirilerinin etkisini artırmak suretiyle bir yapı elde ettik. Ortamda öldür ve ortamda temizle prensibiyle bunlar sağlandı, polimer yapıda mikro partikül elde edildi. Şu an deney hayvanları üzerinde çalışmamız devam ediyor. İnsanlarda kullanılmadan önce yapılması gereken zorunlu testler var. Yurt dışı patent sürecine geçtik.”
“Plöredez adı verilen enfeksiyonlarda rahatlıkla kullanılabiliyor”
İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Köytepe, akciğer zar iltihabında etkin kullanılabilecek bir partikül elde ettiklerine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
“Plöredez adı verilen enfeksiyonlarda rahatlıkla kullanılabiliyor. Partikül boyutu kendi özelliğini bozmadan sürekli antibakteriyel etki gösterebilecek yüzey kaplamasıyla geliştirildi. Elde ettiğimiz materyal kendi antibakteriyel özelliğini daha uzun süre tuttuğu için hem tedavi yaklaşımını kısaltmakta hem de daha etkili tedavi olanağı sunmakta. Şu an hayvan testleri devam etmekte, olumlu sonuç alındığında ilaç literatürüne girme şansı bulunmakta.”
“Çok düşük sayıda hayvan kaybı yaşandı”
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Öğretim Üyesi ve Deney Hayvanları Üretim ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Onural Özhan da bilimsel çalışmanın hayvan deneyleri kısmını yürüttüklerini dile getirdi.
Sıçanlar üzerinde yapılan deneylerin devam ettiğini söyleyen Özhan, şu bilgileri verdi:
“Çok az mortalite yani ölüm oranıyla hayvanlar yaşıyor. Çalışmayı sonlandırdıktan sonra devamındaki ileri analizleri yapacağız. Sıçanlarda model oluşturduktan sonra göğüs boşluklarına insanlarda kullanılacak doza paralel olarak sıçanlarda uygulanacak dozu tayin ederek uyguladık. Normalde bu model deneylerde, hayvan kayıp oranları çok yüksek, fakat geliştirdiğimiz ürünü uyguladıktan sonra çok düşük sayıda hayvan kaybı yaşandı. Çalışmalarımıza devam ediyoruz.”
İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Canbolat Gürses ise modifiye talk malzemesinin enfeksiyöz bakteriye 5. saatten sonra etki ettiğini gözlemlediklerini kaydetti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Uzmanından “Alışveriş sepetine en son et ekleyin” tavsiyesi
Gürbüz, konuya ilişkin AA muhabirine, önemli besin kaynaklarından olan kırmızı etin, uygun koşullarda muhafaza edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına sebep olabileceğini söyledi. Yüksek değerli protein, B grubu vitaminleri ve mineral kaynağı etin çok kısa sürede bozulmaya yatkın olduğunu dile getiren Gürbüz, “Etler, taşınma, muhafaza edilme, satın alınma, evlerden buzdolabına yerleştirilme süreçlerinde mikrobiyal kontaminasyona maruz kalabilmektedir ve etin doğal yapısı gereği de mikroorganizmalar için son derece elverişli bir ortam oluşmaktadır.” dedi. Gürbüz, etlerin hijyen koşulları sağlanmış market veya kasaplardan alınması gerektiğine dikkati çekerek, “Ayrıca et ve et ürünleri alımını, alışverişimizin en son aşamasında gerçekleştirmeliyiz. Etleri satın alıp ödeme yapıldıktan sonra oyalanmadan en kısa süre içerisinde evlerimize ulaştırmalıyız. Bu, mikroorganizmaların faaliyetlerinin azaltılması bakımından son derece önemlidir. Etleri soğuk ortamdan alıyoruz. Aldıktan sonra büyük marketlerde uzun süre dolaşmaya devam edersek, etlerde var olan mikroorganizmalar çok hızlı bir şekilde harekete geçer. Çünkü ortam ısısı mikroorganizmaların üremesi için elverişli hale gelir. Sıcak veya rutubet gibi birçok faktör bu mikroorganizmaların çok hızlı gelişmesine sebebiyet verecektir.” diye konuştu. Etin sıcak ortamda uzun süre tutulmasıyla gıda zehirlenmelerine neden olabileceğini ifade eden Gürbüz, alışverişte etlerin uzun süre market arabaları ile arabanın bagajında dolaştırıldığını, bu sürenin bazen 3-4 saati bulabildiğini gözlemlediklerini aktardı. Gürbüz, tüketicinin güvenilir ürün aldığını düşünürken, kendi hatalarından dolayı belli bir süre sonra etin evde bozulduğunu gözlemlediğini anlattı. – “Derin dondurucuda 6 aydan fazla bekletilmemeli” Etlerin evde buzdolabının soğutucu kısmında veya derin dondurucu kısmında saklandığını anlatan Gürbüz, “Etlerin soğutucu kısmında saklama süresi zaten kısadır. Özellikle kıyma satın almışsanız kıymadaki bozulma çok daha hızlı ilerleyecektir. Dolayısıyla kıymayı da burada çok fazla bekletemeden mutlaka tüketmemiz gerekir. Kıymanın dayanma süresi bu anlamda 1-2 günü geçmez. Buzdolabının soğuk kısmında 1-2 günden fazla bekletilmemesi gerekir.” bilgisini paylaştı. Gürbüz, endüstriyel sistemde etin -35 santigrat derece şok dondurma yöntemiyle dondurulduğunu, bu şekilde etin iç ısısının -18 dereceye getirildiğini belirterek, şunları kaydetti: “Endüstriyel anlamda etlerin muhafaza süresi 1 yıla kadar dayanabildiği halde evdeki etlerimizi 6 aydan fazla bekletmememiz gerekiyor. Çünkü etin iç ısısı evdeki derin dondurucularımızda hiçbir zaman -18 dereceye ulaşmaz. Onun için evdeki derin dondurucularımızda etin muhafaza süresi 6 ayı geçmemelidir. Kıyma ya da kuşbaşı şeklinde derin dondurucuya koymuşsak bunların dayanma süresi biraz daha kısadır. Buna da yaklaşık 3-4 ay gibi bir süreç biçebiliriz. Eğer geçen Kurban Bayramı”ndan etleri derin donduruculara koymuşsak bu etlerin bir an önce tüketilmesi gerekir. Aksi taktirde tüketim sırasında istenilmeyen halk sağlığı sorunlarıyla karşı karşıya kalabiliriz.”
Source: Internet Haber
Uzmanından “Alışveriş sepetine en son et ekleyin” tavsiyesi
Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Gürbüz, konuya ilişkin AA muhabirine, önemli besin kaynaklarından olan kırmızı etin, uygun koşullarda muhafaza edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına sebep olabileceğini söyledi.
Yüksek değerli protein, B grubu vitaminleri ve mineral kaynağı etin çok kısa sürede bozulmaya yatkın olduğunu dile getiren Gürbüz, “Etler, taşınma, muhafaza edilme, satın alınma, evlerden buzdolabına yerleştirilme süreçlerinde mikrobiyal kontaminasyona maruz kalabilmektedir ve etin doğal yapısı gereği de mikroorganizmalar için son derece elverişli bir ortam oluşmaktadır.” dedi.
Gürbüz, etlerin hijyen koşulları sağlanmış market veya kasaplardan alınması gerektiğine dikkati çekerek, “Ayrıca et ve et ürünleri alımını, alışverişimizin en son aşamasında gerçekleştirmeliyiz. Etleri satın alıp ödeme yapıldıktan sonra oyalanmadan en kısa süre içerisinde evlerimize ulaştırmalıyız. Bu, mikroorganizmaların faaliyetlerinin azaltılması bakımından son derece önemlidir. Etleri soğuk ortamdan alıyoruz. Aldıktan sonra büyük marketlerde uzun süre dolaşmaya devam edersek, etlerde var olan mikroorganizmalar çok hızlı bir şekilde harekete geçer. Çünkü ortam ısısı mikroorganizmaların üremesi için elverişli hale gelir. Sıcak veya rutubet gibi birçok faktör bu mikroorganizmaların çok hızlı gelişmesine sebebiyet verecektir.” diye konuştu.
Etin sıcak ortamda uzun süre tutulmasıyla gıda zehirlenmelerine neden olabileceğini ifade eden Gürbüz, alışverişte etlerin uzun süre market arabaları ile arabanın bagajında dolaştırıldığını, bu sürenin bazen 3-4 saati bulabildiğini gözlemlediklerini aktardı.
Gürbüz, tüketicinin güvenilir ürün aldığını düşünürken, kendi hatalarından dolayı belli bir süre sonra etin evde bozulduğunu gözlemlediğini anlattı.
“Derin dondurucuda 6 aydan fazla bekletilmemeli”
Etlerin evde buzdolabının soğutucu kısmında veya derin dondurucu kısmında saklandığını anlatan Gürbüz, “Etlerin soğutucu kısmında saklama süresi zaten kısadır. Özellikle kıyma satın almışsanız kıymadaki bozulma çok daha hızlı ilerleyecektir. Dolayısıyla kıymayı da burada çok fazla bekletemeden mutlaka tüketmemiz gerekir. Kıymanın dayanma süresi bu anlamda 1-2 günü geçmez. Buzdolabının soğuk kısmında 1-2 günden fazla bekletilmemesi gerekir.” bilgisini paylaştı.
Gürbüz, endüstriyel sistemde etin -35 santigrat derece şok dondurma yöntemiyle dondurulduğunu, bu şekilde etin iç ısısının -18 dereceye getirildiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Endüstriyel anlamda etlerin muhafaza süresi 1 yıla kadar dayanabildiği halde evdeki etlerimizi 6 aydan fazla bekletmememiz gerekiyor. Çünkü etin iç ısısı evdeki derin dondurucularımızda hiçbir zaman -18 dereceye ulaşmaz. Onun için evdeki derin dondurucularımızda etin muhafaza süresi 6 ayı geçmemelidir. Kıyma ya da kuşbaşı şeklinde derin dondurucuya koymuşsak bunların dayanma süresi biraz daha kısadır. Buna da yaklaşık 3-4 ay gibi bir süreç biçebiliriz. Eğer geçen Kurban Bayramı”ndan etleri derin donduruculara koymuşsak bu etlerin bir an önce tüketilmesi gerekir. Aksi taktirde tüketim sırasında istenilmeyen halk sağlığı sorunlarıyla karşı karşıya kalabiliriz.”
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source: