İsrail kaos için sivilleri vuruyor
İsrail”in “nükleer silah” yalanı ile 13 Haziran”da İran”a karşı başlattığı savaşta 11″inci gün geride kaldı. ABD”nin 21 Haziran”da İran”daki üç nükleer enerji tesisini hedef almasının ardından savaşın seyri farklı bir yöne evrildi. İran”ın misillemeleriyle köşeye sıkışan İsrail”in yardımına koşan ABD Başkanı Donald Trump, önceki akşam “Rejim İran”ı tekrar büyük yapmıyorsa neden rejim değişikliği olmasın?” dedi. Trump”ın bu açıklamasından sonra İsrail yönetimi dün İran”daki sivil yerleşim yerlerini hedef almaya başladı. İsrail”in hedefinin İran”da toplumsal kaos oluşturmak olduğu düşünülüyor. HAPİSHANEYE FÜZE ❱ İsrail drone saldırılarıyla İran”ın başkenti Tahran”da siyasi mahkûmların tutulduğu Evin Hapishanesi”ni hedef aldı. İran yönetimi Evin Hapishanesi”nde durumun kontrol altına alındığı bildirildi . ❱ İran”ın iç güvenliğinde önemli bir pozisyonda olan Besiç güçlerine ait bir merkez de vuruldu. ❱ İsrail”in, Tahran”daki Kızılay binasına saldırı düzenlediği bildirildi. Saldırı sırasında binada bulunan Kızılay çalışanlarından ölü ve yaralıların olduğu belirtiliyor. İsrail geçtiğimiz günlerde de İran”daki bir hastaneyi, 3 kez devlet televizyon kanalını ve üniversiteyi hedef almıştı. ❱ İsrail”in Tahran”a yönelik saldırısında şehrin ana elektrik sağlayıcısının hasar aldığı bildirildi. İran medyası, oluşan hasar sonucu Tahran genelinde elektrik kesintileri yaşandığını kaydetti. ❱ İsrail ordusunun önceki gün ABD”nin saldırı düzenlediği İran”daki Fordo Nükleer Tesisi”ne giden yolu ve tesisin giriş-çıkışlarını vurduğu ileri sürüldü. ❱ İsrail ordusu, 13 Haziran”dan bu yana İran”da 6 farklı havalimanına saldırı düzenlediğini, çok sayıda savaş uçağının da yer aldığı 15 hava aracını imha ettiğini bildirdi. SONUNA KADAR SAVAŞACAĞIZ İran, 23 Haziran Pazartesi sabahı İsrail”e en az 10 füze fırlattı. Bu saldırılardan birinde ülkenin güneyindeki binlerce kişi elektriksiz kaldı. Uzmanlara göre İran gündüz vakti de füzeler fırlatarak yeni bir misilleme stratejine geçti. İran, 13 Haziran”dan bu yana İsrail saldırılarında 130 insansız hava aracının (İHA) düşürüldüğünü duyurdu. Öte yandan İran”ın Gilan eyaletinde İsrail”le işbirliği yaptıkları iddiasıyla 36 kişi gözaltına alındı. İranlı yetkililer “sonuna kadar savaşacağız” açıklaması yaptı. “BİRKAÇ GÜN İÇİNDE SONLANACAK” İDDİASI ❱ İsrail tarafından bir yandan da İran”a yönelik saldırıların birkaç gün içinde bitebileceğine dair kamuoyuna yönlendirmeler gelmeye başladı. ❱ BBC muhabiri, İsrail”in Kanal 13″e konuşan üst düzey savunma yetkililerinin, “Hedefimiz birkaç gün içinde sonlandırmak” dediğini aktardı. ❱ ABD basınına konuşan Arap kaynaklar da “İsrail”in birkaç gün içinde hedefine ulaşarak saldırılarını sonlandıracağını düşündüklerini” söyledi. ❱ İsrail”in 11 gündür süren saldırılarında İran”da yaşamını yitirenlerin sayısı 400″ü aşarken 3 binden fazla kişi de yaralandı.
Source: Diş Haberler
Mutlu mu yoksa mutsuz musun? Cevabı ağzındaki bakterilerde…
Yapılan yeni bir bilimsel araştırma, depresyonun ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalmasıyla ilişkilendirilebileceğini ortaya koyuyor. Siz bu satırları okurken, ağzınızda 500 milyar ila 1 trilyon arasında bakteri bulunduğunu bilmek belki sizi şaşırtabilir. İnsan vücudunda bağırsak mikrobiyomundan sonra en kalabalık ikinci mikroorganizma topluluğu ağızda bulunuyor.
New York Üniversitesi”ne (NYU) bağlı Rory Meyers Hemşirelik Fakültesi”nden araştırmacılar, ağızda yaşayan bu mikroorganizmaların yapısının, depresyonun tanı ve tedavisinde kullanılabileceği fikrini ileri sürdü. Araştırmalarında, ağız bakterilerinin çeşitliliğindeki azalmanın, bireylerin ruhsal durumlarıyla bağlantılı olduğunu saptadılar.
Araştırmayı yürüten ekibin başında yer alan NYU Rory Meyers Hemşirelik Okulu Dekan Yardımcısı Dr. Bei Wu, şu ifadeleri kullandı:
“Ağız mikrobiyomu, bağışıklık sistemi ya da iltihaplanma mekanizmaları yoluyla depresif belirtileri etkileyebilir. Öte yandan, depresyon da beslenme düzeninde bozulmalar, ağız hijyenine gereken özenin gösterilmemesi, sigara ve alkol kullanımındaki artış ya da ilaç kullanımı gibi faktörlerle ağız mikrobiyomunu etkileyebilir.”
Bu ilişkinin hangi yönde işlediğini ya da iki taraf arasında simbiyotik bir bağ olup olmadığını anlayabilmek için daha fazla bilimsel çalışma yapılması gerektiği vurgulandı.
ARAŞTIRMAYA 15 BİNDEN FAZLA KİŞİ KATILDI
BMC Oral Health adlı akademik dergide bu hafta yayımlanan çalışmanın verileri, ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’nin (CDC) Ulusal Sağlık ve Beslenme İnceleme Anketi’nden alındı. Araştırma ekibi, 2009 ile 2012 yılları arasında 15 bini aşkın yetişkinden toplanan anket sonuçlarını tükürük örnekleriyle karşılaştırdı.
Ağız mikrobiyomundaki bakterileri tanımlamak ve çeşitliliği ölçmek için gen dizileme yöntemine başvuran bilim insanları, bakteriyel çeşitliliği düşük olan bireylerin depresyon belirtileri gösterme olasılığının daha yüksek olduğunu belirledi.
SİGARA, ALKOL VE AĞIZ BAKIMI GİBİ ETKİLER
Yapılan ek analizler, ağız mikrobiyomu ile depresyon arasındaki ilişkinin, bireylerin yaşam tarzına bağlı alışkanlıklarıyla da şekillendiğini ortaya koydu. Sigara ve alkol tüketimi, diş sağlığına verilen önem gibi unsurlar, ağızdaki bakterilerin yapısını doğrudan etkileyebiliyor.
Araştırmacılar, antidepresanlar ve diğer psikiyatrik ilaçların da bu dengeyi etkileyebileceğini ifade etti. Bu tür ilaçların tükürük üretimini azaltarak ağız içi ortamı değiştirebileceği, bunun da bakteriyel dengeyi etkileyebileceği belirtildi.
“Yani bu ilaçlar sadece depresyon belirtilerini hafifletmekle kalmıyor, aynı zamanda ağız sağlığında düzenleyici bir rol de oynuyor” şeklinde bir değerlendirme yapıldı.
Ancak halen net olmayan sorular mevcut. Ağızdaki bakteriyel yapı mı depresyonu tetikliyor, yoksa depresyon mu bu mikrobiyomda değişikliklere neden oluyor? Yoksa her iki yönde işleyen karşılıklı bir etkileşim mi söz konusu?
BAĞIRSAK MİKROBİYOMU İLE BENZERLİK GÖSTERİYOR
Araştırma ekibi, kısa süre önce yapılan bir çalışmada depresyonla bağırsaktaki bakteri çeşitliliği arasında da potansiyel bir bağlantı bulunduğunu hatırlattı. Ayrıca giderek artan sayıda bilimsel çalışmanın, ağız mikrobiyomu ile genel sağlık durumu arasında güçlü ilişkiler kurduğuna dikkat çekildi. Bu ilişkinin temelinde bağışıklık sistemi bozuklukları ve vücuttaki iltihaplanma süreçlerinin yer aldığı düşünülüyor.
Bilim insanları, bu bulguların ağız mikrobiyomunun ruh sağlığı üzerindeki etkilerine dair farkındalığı artıracağını ve gelecekte yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine katkı sağlayacağını umuyor. Zira 2021 yılında ABD’de yaklaşık 21 milyon yetişkinin en az bir kez majör depresif nöbet geçirdiği tahmin ediliyor.
Dr. Wu, şu değerlendirmede bulundu:
“Ağız mikrobiyomu ile depresyon arasındaki bağlantının daha iyi anlaşılması, sadece depresyonun altında yatan biyolojik mekanizmaları anlamamıza yardımcı olmakla kalmayacak, aynı zamanda yeni biyolojik belirteçlerin ya da tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine de zemin hazırlayacak.”
Source: Haber Merkezi
Meme kanseriyle mücadele eden Jessie J'den yeni haber
Ünlü şarkıcı Jessie J, meme kanseri tedavisi kapsamında geçirdiği ameliyatı ve yaşadığı süreci sosyal medya hesabından samimi bir şekilde paylaştı. Hastane yatağından çektiği fotoğrafları takipçileriyle paylaşan sanatçı, hem fiziksel hem duygusal anlarını olabildiğince dürüst bir dille aktardı. AMELİYATA HAZIRLIK SÜRECİNİ PAYLAŞTI Instagram”da paylaştığı görüntülerde, Jessie J”nin göğüs bölgesi bandajlı şekilde görülürken, partneri Chanan Safir Colman”ın kendisini ameliyata götürülmeden önce öptüğü anlar da yer aldı. Oğlu Sky”ın hastaneye gelmesine izin verilmesi ise şarkıcının yüzünde mutluluk ifadesine yol açtı.Ameliyata alınmadan önceki anlarda kendisine şarkı söylediği bir videoyu da yayınlayan Jessie J, “Hastanede altı buçuk saattir buradayım” diyerek bekleme sürecini esprili bir dille anlattı. “EVDEYİM VE TEST SONUÇLARIMI BEKLİYORUM” Ameliyatın ardından kısa bir iyileşme sürecine giren Jessie J, şu an evinde dinlendiğini ve test sonuçlarını beklediğini belirtti. Instagram”daki paylaşımında şu ifadeleri kullandı:”Kan uyarısı!? Bu gönderi son 48 saatte yaşadığım bazı iniş çıkışları içeriyor. Ben her zaman yaşadığım sürecin hem güzel hem de zor anlarını göstereceğim. Doktoruma, cerrahıma, tüm hemşirelere ve beni yalnız bırakmayan aileme, arkadaşlarıma teşekkür ederim. Şu anda evdeyim ve sonuçlarımı bekliyorum. Chanan hemşire kıyafeti giymedi ama giymiş gibi düşünmek komik oluyor. Zor zamanlardan geçen herkesi kucaklıyorum. Hep birlikte başaracağız!” WEMBLEY KONSERİNDE GÖZYAŞLARIYLA VEDA ETMİŞTİ Jessie J, geçtiğimiz hafta sonu Wembley Stadyumu”nda düzenlenen Capital Summertime Ball konserinde meme kanseriyle mücadelesine dair duygusal bir konuşma yapmıştı. 75 bin kişilik seyirciye seslenen şarkıcı, “Bugün bu konser, meme kanserini yenmeye gitmeden önceki son konserim” diyerek gözyaşlarını tutamamıştı.
Source: Haberler
Hatay”da bir vatandaşın ani ölümü Reyhanlı”da bir ilke sebep oldu! Baş ağrısı şikayetiyle gitti cenazesi çıktı
Reyhanlı ilçesi Bahçelievler Mahallesi”nde yaşayan 51 yaşındaki Mustafa Koçak, yaşadığı baş ağrısı sonrası Reyhanlı Devlet Hastanesi”nin yolunu tuttu. Hastanede tedavisinin devam ettiği esnada baş ağrısı artan ve kusma yaşayan Koçak”ın bilinci kapandı ve 18 Haziran tarihinde beyin ölümü gerçekleşti. Reyhanlı Devlet Hastanesi organ nakli ekipleri ve Koçak”ın ailesinin görüşmesiyle organ nakline karar verildi. Gaziantep”ten gelen doktorlarla birlikte Reyhanlı Devlet Hastanesi”nde ilk kez gerçekleştirilen organ alımıyla Koçak”ın karaciğeri başarılı şekilde alındı. Koçak”ın karaciğeri zaman kaybetmeden Gaziantep”te yaşayan farklı bir insana nakledilmek üzere ekipler tarafından yola çıkarıldı. Planlanan nakillerin gerçekleşmesiyle Koçak”tan alınan karaciğer organı 1 insana umut oldu. Organ nakliyle karaciğerin nakledildiği hastanın durumunun iyi olduğu öğrenilirken Koçak”ın cenazesi Reyhanlı ilçesi asri mezarlığına defnedildi.BİZ ORGAN NAKLİYLE BİR İNSANA CAN OLDUK, DAYIMIN BİR PARÇASINI ŞU ANDA BAŞKA İNSAN TAŞIYOR İbrahim Halil Kılıç, dayısının baş ağrısıyla gittiği acil serviste fenalaştığını ve beyin ölümünün gerçekleştiğini belirterek, 23 Mart 1974 Şanlıurfa doğumlu, Reyhanlı ilçesinde yaşayan Mustafa Koçak. Dayım Pazar sabahı kahvaltısı sonrasında baş ağrısı şikayetiyle hastaneye gidiyor. Reyhanlı Devlet Hastanesi”nin acil servisine gitti. Sırasının beklediği esnada aniden kustuktan sonra bayılıyor.”ORGANLARINI BAŞKA HASTANELERE GÖNDERDİLER”Bayıldıktan sonra doktorlar ellerinden gelen müdahaleyi yaptıklarını ama beynine oksijen gitmediğini bize söyledi. Organ bağışını bize anlattıktan sonra kabul ettik. Dayımın karaciğerini çıkartıp başka bir hastaneye ve diğer organların başka hastanelere götürdüler. Organ bağışı birçok hastaya umut olacağını doktorlar bize anlattı. Reyhanlı Devlet Hastanesi”nde ilk defa organ nakli ameliyat gerçekleştirildi. Dayımın bir karaciğeri, Gaziantep”te bulunan bir hastaya nakli oldu ve yoğun bakımda olan hastanın durumu iyi olduğunu söylediler. Hastanın en kısa zamanda iyileşip bizleri ziyaret edeceğini söylediler.”DAYIMIN BİR PARÇASINI ŞU AN BAŞKASI TAŞIYOR”Organ nakli ile insanlara hayat ve umut olduk. Mezarın altında olan sadece bir beden ve o da zamanla çürümeye başlayacak. Şu anda bizim acımız ve taziyemiz var ama organ nakliyle başkalarına hayat oldu. Organları bağışladığımız insanların hayatlarında bayram sevinci gibi seviniyorlardır. Bu duyguyu anlatamayız. Biz organ nakliyle bir insana can olduk, bu da bizi teselli ediyor. Dayımın bir parçasını şu anda başka insan taşıyor. Reyhanlı ilçesinde ilk defa gerçekleştirilen organ nakli ameliyatına vesile olan dayım Mustafa Koçak”ın isminin unutulmaması ve yaşatılmasını istiyoruz dedi.
Source: Gazetevatan.com
Kene ısırması belirtileri nelerdir? Kene ısırığı nasıl olur? Kene ısırığı nasıl anlaşılır?
Sıcak havaların başlamasıyla birlikte doğa yürüyüşleri, piknikler ve kamp aktiviteleri artar. Ancak bu keyifli zamanlar, kene ısırması gibi ciddi sağlık risklerini de beraberinde getirebilir. Peki, Kene ısırması belirtileri nelerdir? Kene ısırığı nasıl olur? Kene ısırığı nasıl anlaşılır? KENE ISIRIĞI NASIL OLUR? Kene, genellikle çimenlik, ormanlık veya nemli alanlarda yaşayan küçük parazit canlılardır. Deriye tutunduklarında genellikle ağrı yapmazlar ve bu yüzden fark edilmeleri zordur. Cilde tutunan kene, baş kısmını deri altına geçirerek kan emer. Bu işlem sırasında salgıladığı madde sayesinde ısırılan kişi çoğunlukla hiçbir şey hissetmez. KENE ISIRMASININ BELİRTİLERİ Kene görülmesi veya deriye yapışmış bir parazit Kene vücutta hâlâ varsa, genellikle siyah veya kahverengi bir nokta gibi görünür. Bacak, kol, ense, bel, kulak arkası gibi bölgelerde bulunabilir. Isırılan bölgede kızarıklık ve şişlik Hafif kaşıntılı ya da kaşıntısız olabilir. Çapı zamanla büyüyen yuvarlak kızarıklık (özellikle Lyme hastalığında) dikkat çekicidir. Ateş ve halsizlik (genellikle 3–7 gün sonra) Kene ısırmasıyla bulaşan virüs veya bakteriler, sistemik enfeksiyonlara yol açabilir. Ani başlayan yüksek ateş, titreme ve terleme görülebilir. Kas ağrısı ve baş ağrısı Yaygın kas ağrıları, bitkinlik ve şiddetli baş ağrısı eşlik edebilir. Bulantı, kusma, ishal Özellikle enfeksiyon kapılması durumunda sindirim sistemi semptomları gelişebilir. Kanama eğilimi (KKKA durumunda) Burun ve diş eti kanamaları, idrarda kan görülmesi ciddi uyarı işaretlerindendir. KENE ISIRIĞI NASIL ANLAŞILIR? Kene ısırığı genellikle acı vermez, bu nedenle kişi fark etmeden saatlerce hatta günlerce kene taşıyabilir. Aynada vücut kontrolü yaparken koyu renkli, hareketsiz bir cisim görülmesi fark edilmesini sağlar. Isırık sonrası oluşan belirgin kızarıklık, yuvarlak iz veya büyüyen leke dikkatle izlenmelidir. Her kene ısırığı hastalık bulaştırmaz; ancak semptom gelişirse acilen bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Source: Haber Merkezi
Kene hataları ölüm getiriyor
Tokat Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Bahadır Orkun Özbay, vücuda yapışan kene üzerine ateş basmanın ve kimyasal dökmenin Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) riskini artırdığını belirtti. Tokat Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Bahadır Orkun Özbay, yaz aylarında artan kene temaslarına karşı vatandaşları uyardı. KKKA hastalığının keneler yoluyla bulaşan tehlikeli bir virüs enfeksiyonu olduğunu belirten Özbay, özellikle kenenin çıkarılması sürecinde yapılan yanlışların hayati risk taşıdığını söyledi. “ÜZERİNE ATEŞLE BASMAK KESİNLİKLE YANLIŞTIR”Dr. Özbay, kene vücuda tutunduğunda en hızlı şekilde, çıplak elle temas etmeden ve ezilmeden çıkarılması gerektiğini vurgulayarak, “Kene üzerine kimyasal madde dökmek ya da üzerine ateş basmak kesinlikle yanlıştır. Bu tür uygulamalar, virüsün kana karışma ihtimalini artırır” dedi. KENEYİ ÇIKARTIRKEN CIMBIZ, ELDİVEN YA DA NAYLON POŞET KULLANINKenenin uygun bir cımbız, eldiven ya da naylon poşet yardımıyla çıkarılabileceğini ifade eden Özbay, çıkarılamaması durumunda en kısa sürede sağlık kuruluşuna başvurulması gerektiğini söyledi. Özbay, her kenenin hastalık taşımadığını, ancak KKKA virüsünün bulaşma riskine karşı temkinli olunması gerektiğini belirtti. İLK 10 GÜN KRİTİKKene tutunmasından sonraki 10 günlük sürenin önemli olduğunu ifade eden Özbay, “Bu süreçte ateş, kas ve karın ağrısı, ishal, kusma gibi belirtiler gözlemlenirse mutlaka doktora başvurulmalı” diye konuştu. Özbay ayrıca kenelerin zıplamadığını, tırmanarak vücuda ulaştığını hatırlatarak, özellikle saç dipleri, koltuk altı ve kasık gibi bölgelerin dikkatle kontrol edilmesi gerektiğini söyledi.
Source: Www.star.com.tr
Kalp krizi aniden gelmiyor: Belirtileri aylar öncesinden başlıyor
Kalp krizi, aniden gelişen ve çoğu zaman yaşamı tehdit eden ciddi bir sağlık sorunu. Ancak çoğu kişi, bu krizin “ansızın” geldiğini düşünür. Oysa son yıllarda yapılan çalışmalar gösteriyor ki, vücut krizi haftalar hatta aylar öncesinden küçük sinyallerle haber veriyor. Amerikan Kalp Derneği (AHA) ve çeşitli kardiyoloji merkezlerinin araştırmaları, kalp krizinden önce ortaya çıkan bazı belirtilerin, erken teşhis ve müdahale ile hayat kurtarabileceğini gösteriyor. AYLAR ÖNCESİNDEN ORTAYA ÇIKABİLEN BELİRTİLER 1. Sırt, boyun veya çene ağrısı Kalp damarlarında tıkanıklık başladığında, ağrı sadece göğüste değil; sırtın üst kısmında, çenede veya boyunda da hissedilebilir. Özellikle istirahat halindeyken bile devam ediyorsa önemlidir. 2. Sıklığı artan yorgunluk ve halsizlik Özellikle kadınlarda, kalp krizinden aylar önce açıklanamayan yorgunluk, enerjisizlik ve halsizlik hissi yaygındır. Günlük aktiviteler zorlaşabilir, merdiven çıkmak dahi yorucu hale gelir. 3. Nefes darlığı ve hafif eforla zorlanma Küçük bir yürüyüşte bile nefesin daralması, kalp kasının yeterince oksijen alamadığına işaret edebilir. Bu, kalp krizinin ayak seslerinden biridir. 4. Uyku bozuklukları Gece sık sık uyanma, terleme ya da sebebi açıklanamayan bir huzursuzluk hâli, kalp krizi öncesi dönemde bazı bireylerde gözlemlenmiştir. 5. Anksiyete benzeri belirtiler Sebepsiz bir “iç sıkıntısı”, kaygı ya da panik atak hissi kalp damarlarındaki problemlerden kaynaklanabilir. Kimi zaman bu his, krizden sadece günler önce belirginleşir. KİMLER DAHA RİSK ALTINDA? 40 yaş üstü bireyler Ailede kalp hastalığı öyküsü olanlar Hipertansiyon, diyabet veya kolesterol yüksekliği bulunanlar Sigara kullananlar Obezite problemi yaşayanlar Hareketsiz yaşam sürenler Bu kişilerde yukarıdaki belirtiler görülüyorsa, bir kardiyoloji uzmanına görünmeleri hayati önem taşır.
Source: Haber Merkezi
Kolonya dökmeyin, ateş basmayın! Kene çıkarırken yapılan hatalar ölümle sonuçlanabiliyor
Dr. Özbay, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığının keneler yoluyla bulaşan ciddi bir enfeksiyon olduğunu belirtti. Özellikle kenenin çıkarılması sırasında yapılan yanlış uygulamaların hastalık riskini artırdığını söyleyen uzman doktor, şu uyarılarda bulundu: “Kene üzerine sigara basmak, kolonya, alkol, deterjan gibi kimyasal maddeler dökmek doğru değildir. Bu tür uygulamalar, kenenin tükürük bezlerinden virüs salgılamasına neden olabilir ve virüsün kana karışma ihtimalini artırır.” KENEYİ NASIL ÇIKARMALI? Dr. Özbay, kenenin vücuda tutunduğu anda vakit kaybetmeden çıkarılması gerektiğini, ancak bunu yaparken çıplak elle dokunulmaması gerektiğini ifade etti. Keneyi çıkarmak için en uygun araçların cımbız, eldiven ya da naylon poşet olduğunu belirten Özbay, şu önerilerde bulundu: “Eğer kişi keneyi kendisi çıkaramıyorsa mutlaka en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalı. Keneyi ezmeden, tek hareketle ve vücuda dik açıyla çekerek çıkarmak gerekir.” HER KENE HASTALIK TAŞIMAZ AMA… Her kenenin KKKA virüsü taşımadığını hatırlatan Dr. Özbay, yine de dikkatli olunması gerektiğinin altını çizdi. Riskin tamamen ortadan kalkmadığını vurgulayan Özbay, olası belirtilere karşı tetikte olunması gerektiğini ifade etti. İLK 10 GÜN ÇOK KRİTİK Kene teması sonrası 10 günlük sürecin hayati öneme sahip olduğunu söyleyen Dr. Özbay, şu belirtilerin görülmesi durumunda zaman kaybetmeden doktora başvurulması gerektiğini belirtti: Yüksek ateş Kas ve karın ağrısı İshal Kusma “KENELER ZIPLAMAZ, TIRMANIR” Kenelerin halk arasında sanıldığının aksine zıplamadığını, ot ve çalılıklardan tırmanarak vücuda ulaştığını dile getiren Dr. Özbay, şu uyarıyla sözlerini tamamladı: “Özellikle saç dipleri, kulak arkası, koltuk altı, kasık gibi bölgeler sık sık kontrol edilmeli. Açık arazide bulunulduğunda eve dönünce mutlaka vücut detaylı şekilde gözden geçirilmeli.”
Source:
Sağlık Bakanlığı duyurdu: Bitki çayları artık marketlerde satılmayacak!
Zayıflamak isteyen kişilerin yaygın olarak kullandıkları bitki çaylarının marketlerde satışı artık yasaklanıyor.Sağlık Bakanlığı”nın yeni duyurusuna göre, bitki çaylarının kontrolsüz kullanımının önüne geçmek için alınan bu karar doğrultusunda söz konusu ürünler artık sadece eczanelerden temin edilebilecek.Aşırı Bitki Çayı Tüketimi Sonrası Karaciğer Yetmezliğine YakalandıAksaray’da 24 yaşındaki bir kadının aşırı bitki çayı tüketimine bağlı olarak gelişen karaciğer yetmezliği sonrası komaya girmesi, yetkilileri harekete geçirdi.Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ayar, “Bu ürünlerin denetimsiz şekilde piyasaya sunulması halk sağlığı açısından ciddi riskler doğuruyor. Çayların içinde iki bin civarında aktif kimyasal madde var. Çok önemli kısmı sinir sistemi ile damar hastalıklarına zemin hazırlıyor. Gen zararı da yapıyor. Sadece onaylı çaylar içilmeli” şeklinde konuştu.TİTCK Tarafından RuhsatlandırılacakÖzellikle kadınlar arasında çok popüler bir içecek olan bitki çayları, daha güvenli bir şekilde tüketiciye ulaşması adına artık eczanelerde satışına izin verilecek ve TİTCK tarafından, kantaron, kişniş, zerdeçal, safran, karanfil ve rezene gibi 190 farklı tıbbi bitki monografı hazırlayarak, ruhsatlandırılması hedefleniyor.İlginizi çekebilir;Kilo kaybı için sabah mı akşam mı yürüyüş yapmalı? Hangi zaman daha etkili?Diyet yaparken kilo almanın 4 yaygın sebebi ve uzman tavsiyeleriBinlerce şişe geri çağırıldı: Ünlü meyve suyu markasında toksin tespit edildi!
Source: Elif Kocalı
Sağlık Bakanlığı düğmeye bastı! Milyonlarca insan kullanıyor
Aksaray”da 24 yaşındaki bir kadının zayıflama amacıyla kullandığı poşetli bitki çayları nedeniyle karaciğer yetmezliği yaşayıp komaya girmesi, Sağlık Bakanlığı’nı harekete geçirdi. Son dönemde özellikle kadınlar arasında yaygın olarak tüketilen bitki çaylarının kontrolsüz ve bilinçsiz kullanımına dikkat çeken olay sonrası, yetkililer kapsamlı bir düzenleme için hazırlıklara başladı.
MARKETLERDE SATIŞI YASAKLANABİLİR
Türkiye Gazetesi’nin haberine göre, Sağlık Bakanlığı, bitki çaylarının “geleneksel bitkisel tıbbi ürün” kapsamında değerlendirilerek yalnızca eczanelerde ruhsatlı olarak satılması için çalışma yürütüyor. Bu kapsamda, şu anda market zincirlerinde kolaylıkla ulaşılabilen birçok bitki çayı markasının raflardan kaldırılması gündemde.
Amaç, bitki çaylarının içeriklerinin daha sıkı kontrol edilmesi, halk sağlığını tehdit edebilecek olası etkilerin önlenmesi ve özellikle zayıflama vaadiyle piyasaya sürülen ürünlerin denetim altına alınması.
İKİ BİN CİVARINDA AKTİF KİMYASAL MADDE
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ayar “Bu ürünlerin denetimsiz şekilde piyasaya sunulması halk sağlığı açısından ciddi riskler doğuruyor. Çayların içinde iki bin civarında aktif kimyasal madde var. Çok önemli kısmı sinir sistemi ile damar hastalıklarına zemin hazırlıyor. Gen zararı da yapıyor. Sadece onaylı çaylar içilmeli” dedi.
TİTCK tarafından kantarondan kişnişe, zerdeçaldan safrana, karanfilden rezeneye 190 adet tıbbi bitki monografı (bir bilim dalında özel bir konu üzerine yazılan inceleme yazısı) hazırlandığını kaydeden Ayar “Amacımız, geleneksel bitkisel tıbbi ürün kapsamında ruhsatlandırılan tıbbi çayların üretim kalitesinin artırılması, standardizasyon sağlanması, AR-GE faaliyetleri ve üreticinin desteklenmesi adına somut öneriler geliştirmek” diye konuştu.
Source: Çiğdem Sevinç