Rümeysa Öztürk: Kaçırıldığımı ve öldürüleceğimi düşündüm
Öztürk, Vermont Federal Bölge Mahkemesine sunduğu 7 sayfalık dilekçede, gözaltına alınma anında ve sonrasında yaşadığı “korku verici” tecrübeleri paylaştı.”ÖLDÜRÜLECEĞİ DÜŞÜNCESİNE KAPILDIM”Massachusetts”teki evinin yakınında iftara gideceği sırada yüzleri maskeli 6 Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi görevlisi tarafından gözaltına alınan Öztürk, arabayla bilmediği bir yere götürülürken “kaçırıldığı ve öldürüleceği” düşüncesine kapıldığını belirtti.”BENİ ÖLDÜRECEKLERİNDEN EMİNDİM”Öztürk, “Yanımızda bir kadın polis memuru olmasını istedim ama etrafta hiç olmadığını söylediler. Hepsi sivil kıyafetliydi. Bunun garip bir durum olduğunu düşündüm ve beni öldüreceklerinden emindim.” ifadesini kullandı.Kendisini gözaltına alanların “polis olduklarını düşünmediğini” belirten Türk doktora öğrencisi, çünkü polisin birine “bu şekilde yaklaşıp götürdüğünü hiç görmediğini” vurguladı.Öztürk, dilekçesinde, New Hampshire eyaletinde polis karakolu gibi görünen bir yerde durduklarında ilk defa ABD kolluk kuvvetleri tarafından gözaltına alındığını düşündüğünü yazdı.SÖZ VERDİKLERİ HALDE AVUKATIYLA GÖRÜŞTÜRMEDİLERTuft Üniversitesi öğrencisi Öztürk, mahkemeye sunduğu dilekçede, gözaltına alınmasının hemen sonrasında avukatıyla görüşmek istediğinde kendisine izin verilmediğini, ancak kendisine Vermont”a ulaştıklarında bunun mümkün olabileceğinin söylendiğini belirtti.Öztürk, “Vermont”ta tekrar bir avukatla görüşmek istedim ancak daha önce avukatımı Vermont”tan arayabileceğimi belirtmelerine rağmen bunu yapamayacağımı söylediler.” ifadesini kullandı.Vermont”ta geceyi “yatağı olmayan sert bir bankın bulunduğu hücrede” geçirdiğini belirten Öztürk, “Gece boyunca hücreme birkaç kez geldiler ve bana sığınma başvurusunda bulunmak isteyip istemediğim ve bir terör örgütünün üyesi olup olmadığım hakkında sorular sordular.” dedi.4 KEZ ASTIM KRİZİ GEÇİRDİFullbright burslusu olarak eğitim gördüğü ve ikamet ettiği Massachusetts”ten binlerce kilometre ötede bulunan Louisiana eyaletine götürüldüğünü ifade eden Rümeysa Öztürk, buradaki tesiste, farklı zamanlarda 4 defa astım krizine tutulduğu, ancak yeterli tıbbi desteğe ulaşamadığı bilgisine yer verdi.Buradaki insanların davranışlarındaki kabalığa dikkati çeken Öztürk, kendini güvende hissetmediğini ifade etti. Öztürk, şunları kaydetti:”Bana hala bir seccade veya Kur”an verilmedi. Ayrıca bir Müslüman din görevlisiyle görüşmek istedim. Bu talepleri iki haftadan uzun bir süre önce yaptım. Ayrıca hava durumu nedeniyle hafif uzun kollu giysiler istedim ama alamadım. Somerville”deki (Massachusetts) evime ve yaşadığım topluluğun arasına geri dönebilmek, her gün serbest bırakılmam için dua ediyorum.”Dilekçesinde, son 5 yıldır üzerinde çalıştığı doktorasını tamamlamak istediğini de belirten Öztürk, bunun için kefalet talebinde bulundu.ABD”de gözaltına alınmıştı: Türk öğrenci Rümeysa Öztürk için insanlık dışı uygulamaABD”de hukuksuz gözaltı! Rümeysa Öztürk”ün ilk duruşmasına damga vuran sözlerABD basınından çarpıcı “Rümeysa Öztürk” açıklaması… 2.400 km uzağa götürülmüş!
Source: Muhammet Binici
Tek öğün diyeti ile zayıflamak sağlıklı mı?
OMAD diyeti, dünya çapında binlerce kişi tarafından uygulanmaktadır. Ancak bu diyetin vücuda etkileri yalnızca kilo kaybı ile sınırlı mı? Yöntemin eksileri nelerdir? UYARI: Herhangi bir diyetin uygulanması için uzman bir hekim ya da uzman bir diyetisyenin kontrolü şarttır. Ayrıca diyetler kişiye özel hazırlanmalıdır. Haberlerde yer alan bilgiler bireysel uygulamalar için uygun değildir. Herhangi bir kronik rahatsızlığı olan kişiler, gelişigüzel uygulayacakları diyet nedeniyle sağlıklarını büyük riske atabilirler. Ayrıca sağlıklı bir kişinin de doktor kontrolü dışında uygulayacağı bir diyet, sağlığını bozmasına neden olabilir. GÜNDE TEK ÖĞÜN YEMEK (OMAD) NEDİR? OMAD, “One Meal a Day” anlamına gelen bir beslenme düzenidir. Bu yöntemde gün boyunca yalnızca tek bir öğün yemek tüketilir ve kalan saatlerde su, çay veya kahve gibi kalorisiz içecekler serbesttir. OMAD diyeti, genellikle kilo vermek, metabolizmayı düzenlemek ve insülin hassasiyetini artırmak için tercih edilir. Uygulama, tüm günlük besin ihtiyacını tek öğünde karşılamayı hedefler. Fakat bu durum, pek çok sağlık sorununu da beraberinde getirebilir. OMAD DİYETİ UYGULAMADAN ÖNCE BİLİNMESİ GEREKENLER GEÇİŞ SÜRECİ VE ADAPTASYON Tek öğün diyeti için geçiş süreci ve adaptasyon önemlidir. Bu süreçte vücut, alıştığı beslenme düzeninden tek öğüne geçmeye adapte olmalıdır. Başlangıçta küçük öğünlerle başlayarak zamanla tek bir öğüne odaklanmak önemlidir. Su tüketimi artırılmalı ve besinlerin dengeli bir şekilde seçilmesi sağlanmalıdır. Vücudun enerji ihtiyacını karşılamak için protein, lif, sağlıklı yağlar ve karbonhidratlar içeren besinler tercih edilmelidir. BESİN SEÇİMİ VE PORSİYON KONTROLÜ Günde tek öğün beslenmeyi hedefleyen OMAD diyetinde besin seçimi ve porsiyon kontrolü gereklidir. Dikkatlice seçilen besinler, vücudun ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde zengin olmalıdır. Protein, başta olmak üzere lifli gıdalar ile faydalı yağlar ile vitamin ve mineraller seçilmelidir. Porsiyon kontrolü ise yemek miktarını belirlemek ve aşırıya kaçmamak için önemlidir. YETERLİ SU TÜKETİMİ Günde tek öğün beslenme diyeti disiplininde su tüketimi büyük önem taşır. Bu önem iki farklı alanda olur. Öncelikle su kaybını engellemek ve vücudun su dengesini korumaya yarar. Diğer bir önemli detay ise tokluk hissidir. OMAD DİYETİNİN EKSİLERİ NELER? – Besin Eksiklikleri: Tek öğünde tüm vitamin ve mineralleri almak zor olabilir.- Sosyal Etkiler: Diğer öğünlere katılamamak sosyal zorluklara neden olabilir.- Açlık ve Yorgunluk: Uzun süreli açlık bazı kişilerde yorgunluk ve dikkat dağınıklığına yol açabilir. TEK ÖĞÜN DİYETİ İLE BİRLİKTE GÖRÜLEBİLECEK RİSKLER NELERDİR? – Açlık ve Yorgunluk: Günlük olarak bir kişi çok aç hissedebilir ve dengesiz enerji kaynağı nedeniyle yorgunluk yaşayabilir. Kan şekeri seviyeleri düştüğünde titreme, zayıflık ve sinirlilik gibi belirtiler ortaya çıkabilir. – Konsantrasyon Güçlüğü: Kişi konsantre olmakta zorlanabilir. – Aşırı Yeme Riski: Günde sadece bir öğün yemek, bazı insanlar için aşırı yeme riskini artırabilir. Kısıtlayıcı diyetlerin uzun süreli yeme bozukluğu geliştirme riskini artırabileceği bazı araştırmalarla belirtilmiştir. – Hızla Doyma: Kişi tek öğünde yemek yemeyi zor bulabilir çünkü çabuk doyduğunu hissedebilir ve alması gereken besin öğelerini tek öğünde alamayabilir. – Vücut Yağının Artışı: Vücut yağı azalmak yerine artabilir. – Besin Eksiklikleri: Diyet planını uzun süre uygulamak besin eksikliklerine yol açabilir. – Kas Kütlesi Kaybı: Kişi yarı açlık durumuna girdiğinde vücut kas kütlesini kaybetmeye başlayabilir. Görsel Kaynak: istockphoto/shutterstock
Source: Habertürk
İsrail’de soykırım bitsin isyanı
İsrail”de, yaklaşık 1000 Hava Kuvvetleri mensubunun, Gazze”ye yönelik saldırıları durdurma çağrısı yaptığı mektubuna, akademisyenlerden ve askeri doktorlardan da destek geldi. İsrail devlet televizyonu KAN”ın haberine göre, yüksek öğretim kurumlarındaki yaklaşık 1900 öğretim üyesi, Hava Kuvvetleri mensuplarının yayınladığı mektubu destekleyen bir dilekçeyi imzaladı. Protesto dilekçesinde, askerlerin mektubunda olduğu gibi Binyamin Netanyahu hükümetinin güvenlik yerine siyasi ve kişisel çıkarları öncelediği ifade edildi. Dilekçenin, Gazze”ye saldırıların durdurulması çağrısıyla başka bir mektup imzalayan İsrail askeri istihbarat birimi “8200”de görevli yedek askerlerin mektubuyla aynı cümleleri içerdiği ve dilekçede “Her ilave tereddüt anı bir utançtır” ifadesine yer verildiği aktarıldı. Hava Kuvvetleri mensupları mektubunun imzacılarından eski savaş pilotu Arnon Sharabi ise İsrail Genelkurmay Başkanlığı”nın mektubu imzalayanları görevden almasının, İsrail ordusunu zayıflatacağını söyledi. NETANYAHU İLE GERİLİM Öte yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, esir takası için Gazze Şeridi”ne yönelik saldırıların durdurulması çağrısı yapan muvazzaf ve emekli askerleri “bir avuç yabani ot” olarak niteledi ve lideri olduğu koalisyon hükümetini devirmeye çalışmakla suçladı. Söz konusu mektubun “İsrail askerleri adına yazılmadığını” ileri süren Netanyahu, bu çağrıyı KÜRESEL İLGİ AZALIRKEN AÇLIK KRİZİ DERİNLEŞİYOR İsrail”in Gazze”ye 7 Ekim 2023″ten bu yana düzenlediği saldırılarda can kaybı 50 bin 912″ye çıktı. İsrail”in 2 Mart”tan bu yana Gazze Şeridi”ne insani yardımlara izin vermemesi nedeniyle derin bir kıtlık krizi yaşanıyor. Ancak uzmanlara göre uluslararası arenada İsrail”in katliamlarına yönelik ilgi azalıyor. BM”ye bağlı UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini, Gazze”deki durumun “cehennem” gibi olduğunu ve ateşkesin bozulmasından sonra “daha da kötüye gittiğini” söyledi. SU ARITMA TESİSİNİ BOMBALADILAR İSRAIL ordusunun Gazze Şeridi”nin kuzeyinde bölgenin en büyük su arıtma tesislerinden Gabayin Deniz Suyu Arıtma Tesisi”ni üçüncü kez bombalamasıyla binlerce kişi susuz kaldı. İsrail ordusunun 18 Mart”ta saldırılarına yeniden başlamasının ardından Gazze Şeridi”nde yaklaşık 400 bin kişi yerinden edildi. Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus ise “Gazze”ye yardımların ulaştırılamaması nedeniyle yayılacak hastalıklar ölümleri artıracak” uyarısında bulundu.
Source: Sabah
Şenpiliç”e kesilen ceza tartışmalara yol açtı! Devede kulak kaldı
Son dönemde hem dışarıda satılan hem de market raflarında yer alan paketli tavuk ürünlerinde ciddi sağlık problemleri gündeme geliyor.
Özellikle döner satan küçük işletmelerde çiğ tavuğun pişmiş ürünün üstüne takılması, salmonella bakterisi oluşumuna yol açıyor.
Tüketici şikâyet sitelerinde şikâyetlerin büyük çoğunluğu, kanatlı et sektörünün önde gelen firmalarına ait ürünler hakkında. Üstelik problem yalnızca tavukla sınırlı değil; işlenmiş gıda grubuna giren şarküteri ürünlerinde de kötü kokular, renk değişimleri ve bozulma gibi ciddi şikâyetler mevcut.
Türkiye Gazetesi”nden Kaan Zenginli”nin haberine göre, son olarak sektörün pazar lideri konumundaki bir firmanın ürettiği dondurulmuş köfte ürününde “Listeria monocytogenes” bakterisi tespit edildi.
Uzmanlara göre bu bakteri, salmonelladan çok daha tehlikeli olup insan sağlığını doğrudan tehdit ediyor.
Bakteri özellikle hijyen şartlarının yetersiz olduğu ortamlarda ve çiğ kalan tavuk ürünlerinde gelişiyor.
Tüm bu risklere rağmen yetkili kurumlar tarafından firmaya kesilen ceza sadece 210 bin TL ile sınırlı kaldı.
Oysa bu firmanın yıllık cirosu 19 milyar TL seviyesinde. Bu da kesilen cezanın şirketin cirosunun yüz binde biri kadar olduğu anlamına geliyor.
Tüketici dernekleri ve sosyal medya kullanıcıları cezaların caydırıcı olmaktan uzak olduğunu ifade ederek tepki gösteriyor.
TESİSLER İYİ DENETLENMELİ
Gıda mühendisleri ise problemin temeline işaret ediyor: Birçok büyük üreticinin üretim tesisleri oldukça eski, makineler yenilenmemiş, gerekli hijyen tedbirleri de alınmamış. “İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı” diyen uzmanlar, Avrupa’daki uygulamalara dikkat çekiyor. Avrupa’da benzer durumlarda firmalara cirolarının yüzde 10’u kadar para cezası verilirken, ürünler toplatılıyor ve firma yöneticilerine 1 ve 5 yıl arasında hapis cezası uygulanabiliyor.
ÖLÜMCÜL BAKTERİ ÇIKTI
Gıda mühendisi Irmak Özden, yaşanan bu durumun sadece üretim kaynaklı olmadığını, denetim mekanizmalarının da zayıf kaldığını belirterek “Listeria monocytogenes gibi bakterilerin gıda ürünlerinde tespit edilmesi, üretim ortamında hijyenin yeterli olmadığını açıkça gösteriyor. Ancak bu durumun gözden kaçması, denetimlerin yetersizliğini de ortaya koyuyor. Özellikle büyük üretim tesislerinde makine parkuru oldukça eski. Bu da bakterilerin kolayca üremesine zemin hazırlıyor” dedi. Özden sadece para cezasıyla sınırlı kalınan yaptırımların firmalar üzerinde bir baskı oluşturmadığını ifade etti.
ÜRÜN İÇERİKLERİ PROBLEMLİ
Özden ayrıca “Paketli nugget, köfte ve benzeri ürünlerde etin sadece kas kısmı kullanılmaz. Maliyeti düşürmek için sakatat, tavuk derisi, hatta mekanik ayrıştırılmış et dediğimiz öğütülmüş kemik ve doku artıkları da bu ürünlere katılabiliyor. Bu katkı maddeleri ve düşük kaliteli içerikler, özellikle gelişme çağındaki çocuklar için yeterli protein ve mineral kaynağı sağlamaz. Ayrıca üretim sırasında hijyen şartlarına dikkat edilmezse, bu tarz ürünler bakteriyel bulaşmalara da açık hâle gelir” dedi.
Etiket okuma alışkanlığının önemini vurgulayan Özden, tüketicilerin ambalaj üzerindeki içerik listesine dikkat etmeleri ve “mekanik ayrıştırılmış et” gibi ibarelere karşı uyanık olmaları gerektiğini söyledi.
Source: Haber Merkezi
Yediği karayemiş sonu oluyordu! 66 yakındaki kadının akciğeri çürüdü!
Hastanın sık sık akciğer enfeksiyonu geçirmesi nedeniyle doktora başvurduğunu belirten Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Başhekimi ve Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Celal Tekinbaş, çekilen tomografi sonrasında akciğerinde yabancı bir cisim tespit edildiğini söyledi.KARAYEMİŞİN ÇEKİRDEĞİNİ YUTTUHastanın uzun zamandır çok sık akciğer enfeksiyonu geçirdiğini ve sık sık doktora başvurarak antibiyotik tedavisi gördüğünü belirten Tekinbaş, “Şikâyetleri geçmeyince hastaya tomografi çekildi. Tomografide sağ akciğerinde normal olmayan bir lezyon görüldüğü için hastanemize yönlendirildi. Biz de incelediğimizde, sağ akciğerin orta kısmında tümöre benzeyen bir lezyon tespit ettik. Gerekli tetkikler yapıldı, PET/CT çekildi ve problemli bir alan tespit edildi. Bronkoskopi yaptık, hava yolunun içinde bir tümör tespit edildi. Orta lob tamamen harap olmuştu, içerisi iltihapla doluydu. Bu nedenle hastaya operasyon kararı verdik” dedi.OPERASYONLA ÇEKİRDEK ALINDIAmeliyatla orta lobu çıkardıklarını kaydeden Tekinbaş, “Bronşun içini açtığımızda bir çekirdekle karşılaştık. Çekirdeğin üzeri doku benzeri bir yapıyla kaplanmıştı. Bronkoskopide tümör sanılmasının nedeni de buydu; çekirdek, tümöre benzer ve vücut dokusuna benzeyen bir görünüm kazanmıştı. Çekirdeği çıkardık, temizledik ve bunun bir karayemiş çekirdeği olduğunu gördük. Bu çekirdek akciğerin orta lobunu tıkamış, balgam bu bölgede birikmiş ve zamanla iltihaplanarak akciğer dokusuna zarar vermiş. Orta lob tamamen işlevini yitirmişti. Başarılı bir ameliyat geçiren hastamız şu an oldukça iyi, yakında taburcu edeceğiz” diye konuştu.”Bir şey yerken ani gülme, öksürme veya nefes alma sonucunda yabancı cisimler havayoluna kaçabiliyor”Yemek yeme esnasında ani öksürme ve gülme gibi durumlarda yabancı cisimlerin hava yoluna kaçabileceğine dikkat çeken Tekinbaş, “Yemek yerken ya da ağızda bir şey saklarken ani gülme, öksürme veya nefes alma sonucunda yabancı cisimler hava yoluna kaçabiliyor. Hava yoluna kaçtıktan sonra hastada ani öksürük başlar. Ancak yabancı cisim yerine oturup hareketsiz hale geldiğinde öksürük kesiliyor. Bu yüzden birçok hasta, ‘boğazıma bir şey kaçtı ama geçti” diyerek doktora başvurmuyor. Oysa bu ihmalkârlık ciddi komplikasyonlara yol açabiliyor. Bu hastamızda da öyle oldu. Eğer geç kalınsaydı, akciğerin tamamını almak zorunda kalabilirdik. Yabancı cisim aspirasyonları en çok çocuklar ve yaşlılarda görülse de her yaş grubunda olabilir. Yemek yerken ani öksürük başlarsa ve bu öksürük uzun sürerse, hatta başka belirti olmasa bile mutlaka bir hekime başvurulmalıdır. Bronkoskopi ile bronş ağacının detaylı değerlendirilmesi gerekir. Bu, kesin tanı için şarttır” şeklinde konuştu.”BİR DAHA ÇEKİRDEKLİ BİR ŞEY YEMEM”Yuttuğu karayemiş yüzünden akciğerinin bir bölümü ameliyatla alınan Fatma Karabacak ise eski sağlığına kavuşmanın mutluluğunu yaşadığını belirterek bir daha karayemiş yemeyeceğini söyledi. Fatma Karabacak, “Bir daha çekirdekli bir şey yemem. Hocam kurtardı beni” ifadelerini kullandı.
Source: Kadriye Ebrar Etirli
Maden kazalarının önlenmesi nasıl mümkün olur?
Madencilik özellikle elektrik enerjisi üretimindeki önemi nedeniyle ülkemizde önemli bir sektör olarak devam etmektedir. Gelişmiş bazı ülkelerde maden işletmeleri özellikle linyit istihsalini terk ederek sorunlu ve tehlikeli bu sektörden çekilmeyi tercih etmiştir,
İkame ettikleri diğer temiz enerji kaynakları, Nükleer, RES ve GES tipi üretim tekniklerine yönelmektedir. Maden sektörü ekonomik kalkınma açısından stratejik öneme sahip olmakla birlikte, barındırdığı yüksek riskler nedeniyle iş sağlığı ve güvenliği alanında özel önlemlerin alınmasını gerektirmektedir.
Türkiye’de ve dünyada yaşanan maden kazaları, yüzlerce can kaybı ve toplumsal travmalarla sonuçlanması, özellikle madenleri işleten özel sektöre olan güveninin de sorgulanmasına yol açmaktadır.
Soma, Ermenek ve Amasra gibi elim maden kazaları, yalnızca teknik eksikliklerin değil, denetim, eğitim ve sorumluluk konularındaki eksikliklerin de bir göstergesi olduğu görülmektedir.
Maden Kazalarının Nedenleri
Maden kazalarının en bilineni ve sıklıkla meydana gelen nedeni Grizu yani Metan gazı olmaktadır. Yer altında belli bir derinlikten sonra çıkmaya ve birikmeye başlayan uçucu yanıcı ve sıkıştığında etkisi artarak patlayan, kimyasal formülü CH4 (Karbon ve 4 Hidrojen atomu) olan tehlikeli bir bileşik.
Bu gaz maden ocakları galerilerinde birikmesiyle ve küçük bir Kıvılcım, ark vs. ile kolayca reaksiyona giren, sıkışma basıncına göre şiddeti ve yıkıcılığı artan tehlikeli bir gaz.
Bu gaz madenlerde neden birikiyor neden tahliye edilmiyor ya da edilemiyor?
Gerçekten neredeyse tüm maden kazalarının tek sorumlusu Metan. Elbette diğer faktörlerin varlığından da bahsedilebilir ancak diğerlerinin oranı çok düşük olduğunu maden mühendisleri dile getiriyor.
Peki sorun belliyse Metan neden anında uzaklaştırılamıyor?
Maden ocaklarının galerilerinde birikmeye başlayan metan gazının ortamdan uzaklaştırılması için galerilere yüksek basınçlı hava verilerek içeride biriken metanın konsantrasyonunun (ppm) ve yoğunluğunun ( kg/m3) düşürülmesiyle patlama ve yanma tehlikesi giderilmiş olduğunu maden işletmecileri ve mühendisleri iyi biliyor.
Bu biliniyorsa neden yapılamıyor?
Burada elbette maliyetler öne çıkıyor. Birikmiş olan bu gazı madenden uzaklaştırmak için yüksek tüketimli elektrikle çalışan dev fanlar bu işi ancak yapabiliyor.
Güvenlik sisteminin işleyişi:
Maden ocaklarında belli aralıklarla birçok gaz sensörlerinin olduğunu biliyoruz. Bunlardan Oksijen, Karbondioksit, Metan, Karbonmonoksit, Kükürt, Hava debisi gibi tehlikeli gaz çıkışları ölçülüyor. Sensör eşik değerleri aşıldığında işletme önleme tedbirlerini zaman geçirmeksizin alması gerekiyor.
Ancak pratikte bu işlemin tedbir alma inisiyatifi sadece maden işletmesinin sorumluğunda olması bazı sorunların yaşanmasına neden olduğu meydana gelen maden kazalarında ortaya çıkmıştır.
Eksik veya yetersiz havalandırma sistemleri-sensör ve uyarı sistemlerinin az oluşu-personel eğitimi- işletmelerin kar odaklı zihniyeti-yasal mevzuatın etkisi gibi konular maden kazalarının meydana gelmesinde esas faktör olduğu görülüyor.
Teknik ve Teknolojik Önlemler:
Maden işletmeleri gereken önlemleri ve tedbirleri ve müdahalelerini zaman geçirmeksizin yapmalı ilave sensörlerin çoğaltılması ile tehlikeli olabilecek etkileri en aza indirebilecektir.
İlave tedbir olarak, Enerji Bakanlığı, Maden ocaklarının monitör ettiği tüm gaz çıkış sensörlerinin verilerini Türksat uyduları, Gprs ya da mümkünse yedekli olarak internet üzerinden Ankara’da kurulacak bir merkezden takip etmesi teknik olarak mümkündür.
Bu merkezde Türkiye’de çalışmakta olan tüm maden işletmelerinin bu verileri 7/24 izlenmesi, görüntülerinin alınması, çıkarılan maden miktarları, çalışan personel sayıları gibi tüm verilerin ve log kayıtlarının silinemez şekilde kaydetmek ve madenlerde meydana gelebilecek tüm tehlikelerin önceden tespit edilerek anında işletmenin uyarılması ve müdahale edilmesi mümkün olabilir.
Kurulacak bu sistem ile, Maden işletmelerinin yılın belli zamanlarında yapılan rutin ve programlı denetimlerine ihtiyaç azalacak ve maden sahalarını uzaktan ve bir merkezden 7/24 denetlemek kolay ve ekonomik hale gelecektir.
Gelişen teknoloji, artan bilgi birikimi ve toplumsal bilinçle her kazanın önüne geçmek mümkün hale gelebilir. Ancak bunun için yalnızca teknik değil, aynı zamanda idari, hukuki ve kültürel bir dönüşümde faydalı olabilir.
Muzaffer Şafak / Haber7
Source: M Yazilari
Soluk borusundan, akciğerine gitti: Yuttuğu “karayemiş çekirdeği” az kalsın öldürüyordu!
Hasta Fatma Karabacak’ın sık sık akciğer enfeksiyonu geçirmesi nedeniyle doktora başvurduğunu belirten Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Başhekimi ve Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Celal Tekinbaş, çekilen tomografi sonrasında akciğerinde yabancı bir cisim tespit edildiğini söyledi.OPERASYON KARARI VERDİKHastanın uzun zamandır çok sık akciğer enfeksiyonu geçirdiğini ve sık sık doktora başvurarak antibiyotik tedavisi gördüğünü belirten Tekinbaş, Şikâyetleri geçmeyince hastaya tomografi çekildi. Tomografide sağ akciğerinde normal olmayan bir lezyon görüldüğü için hastanemize yönlendirildi. Biz de incelediğimizde, sağ akciğerin orta kısmında tümöre benzeyen bir lezyon tespit ettik. Gerekli tetkikler yapıldı, PET/CT çekildi ve problemli bir alan tespit edildi. Bronkoskopi yaptık, hava yolunun içinde bir tümör tespit edildi. Orta lob tamamen harap olmuştu, içerisi iltihapla doluydu. Bu nedenle hastaya operasyon kararı verdik dedi.Ameliyatla orta lobu çıkardıklarını kaydeden Tekinbaş, Bronşun içini açtığımızda bir çekirdekle karşılaştık. Çekirdeğin üzeri doku benzeri bir yapıyla kaplanmıştı. Bronkoskopide tümör sanılmasının nedeni de buydu; çekirdek, tümöre benzer ve vücut dokusuna benzeyen bir görünüm kazanmıştı. Çekirdeği çıkardık, temizledik ve bunun bir karayemiş çekirdeği olduğunu gördük. Bu çekirdek akciğerin orta lobunu tıkamış, balgam bu bölgede birikmiş ve zamanla iltihaplanarak akciğer dokusuna zarar vermiş. Orta lob tamamen işlevini yitirmişti. Başarılı bir ameliyat geçiren hastamız şu an oldukça iyi, yakında taburcu edeceğiz diye konuştu.BİR ŞEY YERKEN ANİ GÜLME, ÖKSÜRME VEYA NEFES ALMA SONUCUNDA CİSİMLER HAVAYOLUNA KAÇABİLİYORYemek yeme esnasında ani öksürme ve gülme gibi durumlarda yabancı cisimlerin hava yoluna kaçabileceğine dikkat çeken Tekinbaş, şöyle konuştu:Yemek yerken ya da ağızda bir şey saklarken ani gülme, öksürme veya nefes alma sonucunda yabancı cisimler hava yoluna kaçabiliyor. Hava yoluna kaçtıktan sonra hastada ani öksürük başlar. Ancak yabancı cisim yerine oturup hareketsiz hale geldiğinde öksürük kesiliyor. Bu yüzden birçok hasta, ‘boğazıma bir şey kaçtı ama geçti’ diyerek doktora başvurmuyor. Oysa bu ihmalkârlık ciddi komplikasyonlara yol açabiliyor.Bu hastamızda da öyle oldu. Eğer geç kalınsaydı, akciğerin tamamını almak zorunda kalabilirdik. Yabancı cisim aspirasyonları en çok çocuklar ve yaşlılarda görülse de her yaş grubunda olabilir. Yemek yerken ani öksürük başlarsa ve bu öksürük uzun sürerse, hatta başka belirti olmasa bile mutlaka bir hekime başvurulmalıdır. Bronkoskopi ile bronş ağacının detaylı değerlendirilmesi gerekir. Bu, kesin tanı için şarttır.Yuttuğu karayemiş yüzünden akciğerinin bir bölümü ameliyatla alınan Fatma Karabacak ise eski sağlığına kavuşmanın mutluluğunu yaşadığını belirterek bir daha karayemiş yemeyeceğini söyledi. Fatma Karabacak, Bir daha çekirdekli bir şey yemem. Hocam kurtardı beni ifadelerini kullandı.
Source:
Korkutan sakatlık! Bilinci kapalı hastaneye kaldırıldı
İtalya Ligi’nde oynanan Udinese-Milan maçında korkutan sakatlık… Milan kalecisi Mike Maignan, ikinci yarıda takım arkadaşı Alex Jimenez ile sert bir çarpışma yaşadı. Maignan çarpışma sonrası bilincini kaybetti ve hastaneye kaldırıldı.
Fransız kalecinin hastanede bilinci yerine geldi. Travma nedeniyle detaylı testler yapılacak.
Milan, Serie A”nın 4. haftasında deplasmanda Udinese”yi 4-0″lık skorla mağlup etti.
Source: Haber Merkezi
Cildiyenin diğer adı nedir?
Sağlık kurumlarında en çok başvurulan bölümlerden biri olan cildiye, özellikle cilt rahatsızlıkları, alerjik durumlar ve deri hastalıklarıyla ilgilenen uzmanlık alanıdır. Pek çok kişi bu bölüme yönlendirilse de, bazen tıbbi terimler veya farklı ifadeler kafa karışıklığına neden olabilir. Özellikle hastane panolarında ya da tahlil sonuçlarında farklı bir adla karşılaşmak, insanların cildiyenin diğer adı nedir sorusunu sormasına neden olur. Peki bu bölüm başka hangi isimlerle anılıyor ve bu isim değişikliği neye dayanıyor? CİLDİYENİN DİĞER ADI NEDİR? Cildiyenin diğer adı dermatoloji dir. Tıbbi literatürde kullanılan bu terim, Latin kökenli olup derma (cilt) ve logos (bilim) kelimelerinden türetilmiştir. Yani dermatoloji, cilt bilimi anlamına gelir. Hastanelerde veya üniversitelerin tıp fakültelerinde cildiye yerine bu terimle karşılaşmak oldukça yaygındır. Bu isim farklılığı, halk arasında kullanılan terim ile bilimsel literatürdeki terimin ayrımından kaynaklanır. Cildiye, daha çok halk arasında benimsenmiş bir ifadedir. Ancak resmi evraklar, raporlar ya da akademik metinlerde dermatoloji kelimesi tercih edilir. CİLDİYENİN DİĞER İSMİ NEDİR? Cildiyenin diğer ismi nedir sorusuna yanıt verirken, bazı durumlarda bölüme ait detaylı alt uzmanlık alanlarına da değinmek gerekir. Dermatoloji, kendi içerisinde farklı dallara ayrılabilir. Bu dallar şunlardır: Kozmetik dermatoloji Pediatrik dermatoloji (çocuk cilt hastalıkları) Dermatoimmünoloji Dermatopatoloji Bu alt branşlar da hastanelerde farklı uzmanlar tarafından yürütülmektedir. Dolayısıyla bir kişi cildiye bölümüne başvurduğunda, spesifik bir cilt hastalığına göre bu alt uzmanlık alanlarına yönlendirilebilir. Bunun dışında bazı yerlerde cildiyeye deri hastalıkları bölümü ya da sadece deri hastalıkları adı da verilmektedir. Bu da yine cildiyenin diğer ismi olarak kabul edilebilir. CİLDİYENİN EŞ ANLAMLISI NEDİR? Dilsel olarak bakıldığında, cildiyenin eş anlamlısı doğrudan dermatoloji dir. Bu iki terim aynı anlama gelir ve birbirlerinin yerine kullanılabilir. Ancak bağlamına göre bazen deri hastalıkları uzmanı , cilt doktoru ya da cilt hastalıkları polikliniği gibi ifadeler de eş anlamlı biçimde kullanılabilir. Bu terimler: Aynı tıbbi alanı tanımlar. Kullanıldığı bağlama göre değişiklik gösterse de anlam açısından birbirini tamamlar. Hem resmi hem de halk arasında kullanılabilir. Ayrıca hastane girişlerinde “deri ve zührevi hastalıklar” ifadesiyle de karşılaşmak mümkündür. Bu ifade, cildiyenin tarihi ve geleneksel kullanım şekillerinden biridir. DERMATOLOJİ HANGİ HASTALIKLARA BAKAR? Cildiyenin ya da dermatolojinin ilgi alanına giren hastalıklar sadece ciltle sınırlı değildir. Tırnak, saç, saç derisi ve bazı mukozal yapılar da bu uzmanlık alanına dahildir. Dermatoloji doktorları genellikle şu hastalıklarla ilgilenir: Egzama Akne (sivilce) Sedef hastalığı Mantar enfeksiyonları Alerjik cilt reaksiyonları Cilt lekeleri ve döküntüler Deri kanserleri Ayrıca estetik amaçlı botoks, dolgu ve lazer uygulamaları da dermatoloji uzmanlarının alanına girmektedir. Bu nedenle cildiyenin modern tıpta oldukça geniş bir uygulama alanı vardır. Cildiyenin diğer adı nedir sorusu, hem dilsel hem de tıbbi bağlamda açıklığa kavuşturulması gereken bir konudur. Halk arasında cildiye olarak bilinen bu tıbbi bölüm, resmi olarak dermatoloji ismiyle tanımlanır. Aynı zamanda deri hastalıkları bölümü ya da cilt doktoru gibi ifadeler de eş anlamlı olarak kullanılabilir. Ciltle ilgili her türlü sağlık sorununda başvurulan bu branş, günümüzde hem teşhis hem de estetik uygulamalar açısından önemli bir uzmanlık alanı haline gelmiştir.
Source: Habertürk