“Hastalıklar ve Durumlar: Kalp Sağlığından Erken Emekliliğe”

Bu oran çok önemli

Nedeni de çok açık: 50 yaş sonrası ölümlerin neredeyse yüzde 60’ından bu hastalıklardan biri sorumlu. Eğer dikkat edilmezse çoğu insan 60’ından 70’inden sonra hatta bazen 50’li yaşlara bile ulaşmadan “kalp krizi, aritmiler, kalp yetmezlikleri…” gibi sorunlar veya “inmeler/felçler ve diğer damar hastalıkları” nedeniyle hayatını kaybediyor. Diğer taraftan 60’lıkların muhtemelen en az yüzde 50’si, 70’liklerin yüzde 60’ı, 80’liklerin yüzde 70’i -bu rakamlar kişisel kanaatimdir- maalesef kalp, beyin ve diğer damarlarındaki plaklar/pıhtılar ile hayatını sürdürüyor. Peki bu talihsizlikler önlenemez mi? Yanıtım net ve açık: Önlenebilir! Önlenemeseler bile ertelenebilir veya hafifletilebilir. Peki, nasıl? Kalp damar hastalıklarını önlemek için dikkatli bir sağlık okur yazarı olmak özellikle damar sağlığını izlememizi kolaylaştıran bazı rakamların anlamını iyi bilmek gerekiyor. O rakamlardan biri de “TRİGLİSERİD-HDL ORANI”dır.ÖNEMLİ BİR SORUTRİGLİSERİD-HDL ORANINIZI BİLİYOR MUSUNUZ Çoğumuzun aklına kalp ve damar hastalıkları söz konusu olduğunda öncelikle “KOLESTEROL RAKAMLARIMIZ” gelir. Ne var ki trigliserid-HDL oranı toplam “kolesterol” veya “LDL/kötü kolesterol” rakamlarında çok daha önemli ve değerlidir. Özellikle “yeni çağın vebalarından biri” olarak bilinen “İNSÜLİN DİRENCİ” meselesini daha iyi anlamanın en etkili yolu trigliserid-HDL oranını izlemekten geçmektedir. Bunun için de “trigliseridinizi HDL’nize bölmeniz” yeterlidir. Araştırmalar net ve açık şekilde bu değerin/oranın altta yatan gizli ya da açık bir “İNSÜLİN DİRENCİ” sorunu ile de güvenilir korelasyon gösterdiğini kanıtlıyor. Dolayısıyla bu oranın takibi sadece damar sağlığı takibinin çok daha ötesinde anlamlar taşıyor. Mesela “karaciğer yağlanması, hipertansiyon, gut hastalığı, obezite” gibi güncel sağlık tehditlerini erken dönemde görebilmenin yolu da bu oranı dikkatle izlemekle yakından bağlantılı. Özetle trigliserid-HDL oranı insülin direncini kontrol etmek için de önemli bir kriter. Kişisel kanaatime göre bu oran “KALP KRİZİ RİSKİNİ TAHMİN ETMEK” söz konusu olduğunda da çok mühim bir parametre. Zira araştırmalara göre bu oran yüksekse kalp krizi riskiniz en az 10 kat artıyor. Kısacası bu oranı çok ama çok önemli bir “damar sağlığı biyobelirteci” olarak hepimizin dikkatle izlemesi gerekiyor. Peki, oranın rakamsal değeri ne olmalı? Bu sorunun yanıtını bir sonraki kutuda bulabilirsiniz…KESİP SAKLAYINBU RAKAMLARI EZBERLEYİN Trigliserid-HDL oranının “3’ün ÜZERİNDE” olması önemli ve tehlikelidir. Öncelikle de gizli veya açık bir insülin direncinin işaretidir. Trigliserid-HDL oranınız hiçbir şekilde 2’yi geçmemelidir. Çoğu uzman daha düşük tutulmasını “1.5’tan daha azını” hedefliyor. Bana gelince… Ben biraz daha gayrete gelmenizi, bu oranı “1’in altında” tutmanızı öneririm. Bunun yolu da “trigliserid rakamlarınızı 100 mg/dL altında, HDL rakamlarınızı ise 50 mg/dL üzerinde” tutmaktan geçer. Unutmayın! Söz konusu sağlık olduğunda da iyi bir sonuç almanın yolu “bilgili, gayretli, sabırlı” bir sağlık tutkunu ve okur yazarı olmaktan geçiyor.İYİ BİLGİOMEGA-3 KULLANIRKEN BUNLARA DİKKAT EDİN 1-Omega-3 haplarını yemekle birlikte almak daha iyi sonuç verir.2-Omega-3 desteklerini günün her saatinde almak mümkünse de sabah kahvaltıyla birlikte alınmaları tavsiye edilir.3-Omega-3 takviyeleri kilo aldırmaz, yaz-kış yılın her ayında kullanılabilir.4-Omega-3 zengini balık yemek imkanlar ölçüsünde omega-3 zengini yumurta, süt ürünü, etlere yönelmek takviye kullanmaktan daha iyidir.5-Ceviz, keten tohumu ve yağı, chia, semizotu gibi bilinen bitkisel omega-3 kaynaklarını da ihmal etmemek gerekir.AKLINIZDA OLSUNKİLO FRENİ 4 BAHARAT TARÇIN: İçindeki sinnamaldehit gücü ile insülin direnci olanlarda kilo kaybını desteklediği düşünülüyor.ZENCEFİL: Yapısındaki cinceroller sayesinde tokluk hissini arttırdığı ve mideyi rahatlattığı için tercih ediliyor.ZERDEÇAL: İçerdiği kurkumin ve türmeron zenginliği nedeniyle iltihap baskılayıcı etkileri yanında tokluk hissini güçlendirici faydaları olduğu da düşünülüyor.NANE: Mideyi rahatlatıcı ve tokluk hissini artırıcı etkileri nedeniyle tercih ediliyor.

Source: Osman Müftüoğlu


Engelli çocuk annesine erken emeklilik

2008 yılında yürürlüğe giren 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, emeklilik şartlarında önemli değişiklikler yaptı, emekli aylığında düşüşe yol açtı. Kanunun sosyal güvenlik sisteminde gerçekleştirdiği olumlu değişiklikler de oldu. Bunlardan biri de çalışmaya devam ederken engelli çocuğuna bakmak zorunda kalan annelerin erken emekliliği ile ilgili düzenleme. SORULARINIZ İÇİN: akivanc@haberturk.com Kanuna göre, başkasının bakımına muhtaç derecede ağır engelli çocuğu bulunan işçi, memur, esnaf statüsündeki anneler erken emekli olabiliyor. Hatta isteğe bağlı sigorta yaptıran engelli çocuk anneleri de bu haktan yararlanabilir. Ağır engelli çocuk annelerinin prim günleri dörtte bir oranında artırılır. Dört gün çalışırlarsa beş gün çalışmış kabul edilirler. Artırılan süreler emekli aylıklarının hesabında çalışmış gibi sayılarak daha yüksek aylık almaları sağlanır. Daha da önemlisi, ilave edilen prim günü kadar emeklilik yaş haddinden indirim yapılır. ENGELLİ ÇOCUK SGK’YA BİLDİRİLMELİDİR Engelli çocuk anneleri erken emeklilik hakkından yararlanabilmek için bakıma muhtaç ağır engelli çocuğunu Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) bildirmelidir. İşçi (4/a) ve esnaf (4/b) statüsünde çalışmakta olanlar ile isteğe bağlı sigorta primi ödeyen kadınlar çocuklarının ağır engelli olduğunun tespit edilmesi için bağlı bulundukları sosyal güvenlik il müdürlüklerine veya merkez müdürlüklerine başvurmalıdır. Kamu görevlileri (4/c) ise başvuruyu çalıştıkları kamu kurumlarına yapmalıdır. Çocuklar sağlık raporu düzenleme yetkisine sahip kamu hastanelerine sevk edilir. Hastanelerce düzenlenen raporun SGK Bölge Sağlık Kurulu’nca onaylanmasıyla tescil işlemi gerçekleşir. 2008 YILINDAN SONRAKİ PRİM GÜNLERİNE İLAVE EDİLİR Engelli çocuk annelerinin prim günlerine 4’te 1 oranında ilave edilir. İlave edilen bu süreler emeklilik yaşından indirilir. Örneğin 3600 (10 yıl) prim günü varsa 900 gün (2,5 yıl) ilave edilir. Emeklilik yaşı normalde 58 ise 55 yıl 6 aya çekilir. İlave prim günü hesabı 1 Ekim 2008 tarihinden sonraki prim günleri üzerinden yapılır. Daha önceki çalışmalar dikkate alınmaz. Kamu çalışanları için ise milat 15 Ekim 2008’dir. Bu tarihlerden sonra geçen prim günleri dikkate alınır. Söz konusu prim günlerinin dikkate alınabilmesi için o sürelerde bakıma muhtaç engelli çocuğun yaşıyor olması, ilgili dönemlerde çocuğun evlenmemiş olması, boşanmış ise çocuğun velayetinin annede bulunması gerekir. Çocuğun ölümü, boşanma durumunda velayetin anneden alınması, çocuğun evlenmesi ya da engelli çocuğun 2828 Sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kanunu kapsamında bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanmaya başlaması halinde prim günlerine ilave hakkı sona erer. O tarihe kadar kazanılmış ilave süreler emeklilikte dikkate alınır. EVLATLIK ÇOCUK ANNELERİ DE ERKEN EMEKLİ OLUR Kendisi veya eşiyle birlikte evlat edindiği ağır engelli çocuğu bulunan anneler de erken emeklilik hakkından yararlanır. Bunların erken emeklilik hakkı hesaplanırken, evlat edinme tarihleri dikkate alınır. Ağır engelli çocuğu bulunan anne aynı zamanda fiili hizmet süresi zammına (yıpranmaya) tabi bir işte çalışıyorsa, örneğin asker veya polis ise hem engelli çocuğundan dolayı erken emeklilik, hem de mesleğinden dolayı sağlanan yıpranma hakkından yararlanır. BİRDEN FAZLA ENGELLİ ÇOCUK ANNELERİ Birden fazla ağır engelli çocuğu bulunan anneler, her iki çocuk için de rapor almak zorundadır. Ancak yalnızca bir çocuk için erken emeklilik hakkından faydalanırlar. Çocuklardan biri yaşamını yitirirse hakkı diğer çocuk üzerinden devam eder. AĞIR ENGELLİ RAPORUNUN KOŞULLARI NEDİR? Başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede ağır engelli olunduğuna dair rapor şu kişilere verilir: – İki kol ve iki bacak felci – Belden aşağısının tutmaması – Sadece kolların ya da bacakların hareket ettirilememesi – Vücudun tek tarafının hareket ettirilememesi – Merkezi sinir sisteminin sfinkter bozuklukları ile birlikte olan diğer hastalık ve arızalar – Süreli veya sürekli ruh sağlığı ve hastalıkları kliniğinde kalmayı gerektiren ve tedavi edilemeyen psikotik hastalıklar – İki gözde yüzde yüz (tam) görme kaybı – İki elin kaybı – Bir kolun omuzdan ve bir bacağın kalçadan kaybı – Her iki bacağın alttan en az 1/3’ünün kaybı – Tedavisi olanaksız bir hastalıktan ileri gelen ağır beslenme bozuklukları ve kaşeksiler (Aşırı kilo kaybı) – Bu hastalık ve arızalar dışında kaldığı halde tedavi edilemeyen, başka birinin sürekli bakımına muhtaç olan ağır hastalık ve arızalar. *Haberin görseli Shutterstock tarafından servis edilmiştir. *Görsel temsili

Source: Habertürk


Çoğu kişi aynı sanıyor: “Son Tüketim Tarihi” ve “Son Kullanma Tarihi” arasında meğer büyük fark varmış

Gıda güvenliği için market raflarından satın alınacak ürünlerde ilk bakmamız gereken nokta, ambalaj üzerinde yer alan ibarelerdir. Türkiye”deki mevzuatlara göre, paketlenmiş ürünlerin üzerinde “Son Kullanma Tarihi” ve “Son Tüketim Tarihi” olarak ifade edilen farklı iki tarih kullanılabiliyor. Çoğu insan SKT ve STT olarak kısaltılan bu ifadelerin aynı anlama geldiğini düşünse de, iki ifadenin kullanıldığı gıda türleri arasında önemli farklılıklar bulunmakta.

SON KULLANMA TARİHİ (SKT) NEDİR?Gıda Bülteni”nin haberine göre; “Son Kullanma Tarihi” ibaresi, özellikle mikroorganizma üremesi açısından riskli olan gıdalarda bulunmakta. Et, süt, tavuk, balık, yoğurt gibi çabuk bozulabilen ürünlerde bu tarih geçtikten sonra gıdanın tüketilmesi sağlık açısından tehlikeli olabilir. Yani, bu tarihten sonra ürünün tüketilmesi kesinlikle önerilmez.

SON TÜKETİM TARİHİ (STT) NEDİR

“Son Tüketim Tarihi” ise genellikle daha uzun raf ömrüne sahip olan, ancak zamanla besin değerini kaybedebilen ürünlerde kullanılır. Bu, ürünün kalite açısından en iyi olduğu süreyi gösterir. Ürün, bu tarihten sonra bozulmamış olabilir ancak tat, koku, doku gibi özelliklerinde değişiklikler yaşanabilir. Gıda üreticileri, bu süreyi belirlerken hem kaliteyi hem de tüketici sağlığını göz önünde bulundurur.

İKİ İFADE ARASINDAKİ FARK NE?- Son Kullanma Tarihi geçtiğinde gıda tüketilmemeli, sağlık riski oluşturabilir.- Son Tüketim Tarihi geçen ürünler ise hala güvenli olabilir ancak tat ve kalite kaybı yaşanabilir.

Source: Derleyen: Mustafa Balcı


Evde çıkan yangında Alzheimer hastası adam hayatını kaybetti

Kalehisar köyünde Mustafa Topal”a (93) ait evde henüz bilinmeyen nedenle yangın çıktı.İhbar üzerine köye, jandarma, itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi.İtfaiye personelince yangının söndürülmesinin ardından eve giren ekipler, Topal”ın cansız bedenine ulaştı.Alzheimer hastası olduğu öğrenilen Topal”ın cenazesi, otopsi yapılmak üzere Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi”ne kaldırıldı.Yangın nedeniyle ev kullanılamaz hale geldi.

Source: Www.star.com.tr


Almanlar hep böyle yapıyor: Sadece 5 dakika yetecek

Küf ve yoğuşma evde zorluk yaratan problemlerden biridir fakat bu basit adımları izleyerek, küfleri kolaylıkla yok edebilirsiniz. Almanlar, evlerinde küf oluşumunu önlemek için sabah rutinlerine çok basit bir alışkanlık eklerler. Her gün pencereleri açarak, içeri temiz hava girmesini sağlamak. Bu yöntem, evdeki havalandırmanın doğru şekilde çalışmasına yardımcı olur ve neredeyse hiçbir çaba gerektirmez.

Eğer evinizde küf probleminiz varsa en kısa sürede müdahale etmeniz önemlidir çünkü küf yayılmaya başladığında sağlık riskleri de artar. Özellikle yemek pişirdikten veya banyodan sonra pencereleri açmak faydalıdır. Bu durum evdeki nemin artmasına neden olurken, sıcak hava nemi taşıma eğilimindedir ve küfün en hızlı geliştiği ortamı oluşturur.

KARBONATLA TEMİZLEYİN

Küf temizliği için kullanabileceğiniz basit bir malzeme karbonattır. Bir sprey şişesine ılık su ve çeyrek yemek kaşığı karbonat karıştırarak etkili bir çözüm elde edebilirsiniz. Bu karışımı iyice çalkaladıktan sonra küf bulunan alanlara püskürtün ve temizleme süngeriyle silin.

Source: Derleyen: Özge Sivas


Etimesgut”ta “aşı yok” iddiasını yanıt

Bakanlıktan yapılan açıklamada, bazı sosyal medya hesaplarında Ankara nın Etimesgut ilçesinde aşı bulunmadığı ve aşının eczanede 4 bin olduğu şeklinde yapılan paylaşımların kesinlikle gerçeği yansıtmadığı belirtildi. Açıklamada, Aşı Takip Sistemi kayıtlarımıza göre, Genişletilmiş Bağışıklama Programımız (GBP) kapsamındaki tüm aşılarımız yeterli düzeydedir. GBP kapsamında vatandaşlarımıza ücretsiz olarak hizmetini verdiğimiz herhangi aşının eczane ücreti 4 bin lira değildir. ifadeleri kullanıldı.

Source: Habertürk


157 tanesi kıyıya vurdu! Hepsi “yalancı”

Avustralya”nın Tazmanya eyaletinde sahile yalancı katil balinalar vurmaya çalıştı. 157 tanesi karaya vururken, sadece 90 tanesi hayatta kalabildi. Karaya vurmalarının nedeniyse henüz bilinmiyor.

KURTARMA ÇALIŞMALARI BAŞLADI

Kafatasının katil balinaya benzemesinden dolayı yalancı katil balina ismi verilen canlılar, Avustralya”da karaya vurdu. Avustralya Doğal Kaynaklar ve Çevre Birimi, balinaları kurtarmak için tüm yolların tükendiğini ifade etti.

ÖTENAZİ YAPILACAK

24 ila 48 saat önce kıyıya vuran balinalar için kurtarma çalışmaları devam ederken, koşulların elverişsizliğinden dolayı bu durumun zorlaştığı belirtildi. Balinaları okyanusla buluşturmanın yolunu arayan yetkililer, canlıların acı çekmemesi ötenazi yapılacağını da söyledi.

Kıyıya vuran 157 balinanın 90″nın hayatta olduğu tahmin ediliyor

Source: Haber Merkezi