Kapıya teslim kaçakçılık
Türkiye, yüksek vergiler ve düşük alım gücü ile vatandaşı her alanda güvensiz kaçak alışverişe yönlendiriyor. Kaçakçılık o kadar normalleşti ki, sigara kaçakçıları müşterilerin evine kadar kurye ile teslimat yapar hale geldi. Halk sağlığı uzmanları kaçak elektronik sigaraların vatandaşın sağlığını riske attığını söylerken tekel bayi dernekleri ise, devletin vergi kaybına dikkat çekti. Yaklaşık 20 milyon kişinin düzenli sigara kullandığı ve yıllık 15 milyar dolarlık pazarın oluştuğu Türkiye’de hemen her gün yeni bir sigara zammı haberi geliyor. 2020’de ortalama sigara fiyatı 16 lirayken bugün yüzde 400 artışla 80 liraya çıktı. İktidarın ‘sigara kullanımını azaltmak için’ yaptığını savunduğu bu zamlar, sigara kullanıcılarını kaçak sigara ve elektronik sigaraya yöneltti. Vazol, ıqos, puf gibi isimlerle bilinen bu sigaraların Türkiye’de satışı yasak ancak çok yaygın bir satış ağı var. Öyle ki kaçakçılar whatsapp üzerinden iletişim kurdukları müşterilerin evlerine ‘kurye’ aracılığı ile kapıya kadar ürün gönderimi yapıyor.
Pazar payı yüzde 20
Bu yöntemle Iqos adı verilen sigaradan alan Bahar K., “Kullandığım sigara 83 liraya çıktı. Her gün yeni zam duyunca artık bıktım buna geçtim” dedi. 2 yıl önce bu ürünlerin pazardan yüzde 5 pay aldığını söyleyen Tekel Bayileri Yardımlaşma Derneği Başkanı Erol Dündar, “Sadece geçen yıl sigaraya 7 kere zam geldi. Bu zamlarla birlikte kaçak elektronik sigaraların pazar payı yüzde 20’ye yükseldi” diye konuştu.
Vergiler çığırından çıktı
Elektronik sigaraların dünya ülkelerinde yasaklandığını söyleyen Erol Dündar şunları söyledi: “Talep o kadar fazla ki eve servis yapıyorlar. Bizim müşterimiz yüzde 30 düştü, kaçakçılarınki arttı. Bu elektronik aletler gençler arasında da çok popüler, biz yasal teamüllere uyup çocuklara satmıyoruz ama kaçakçı yasa dinlemiyor. Sigaradaki vergi politikası kaçakçılara müşteri kazandırıyor. 1 paket sigaradaki 20 dal sigaranın 16’sı vergi payı, vergiler iyice çığırından çıktı”
Source: Haber Merkezi
9 yaşında ve asla doymayacak: Kaç öğün yerse yesin yetmiyor
İskoçya”da yaşayan dokuz yaşındaki Mark Allepuz-Rico, nadir görülen Prader-Willi sendromu nedeniyle günde beş öğün yemek yemesine rağmen sürekli aç hissediyor. Bu genetik rahatsızlık, dünya genelinde her 30.000 kişiden birini etkiliyor ve fiziksel semptomlarının yanı sıra öğrenm güçlükleri ve davranışsal sorunlara yol açabiliyor.
AÇLIĞINI ASLA BASTIRAMIYOR
Daily Star”da yer alan habere göre Prader-Willi sendromunun tipik belirtileri arasında büyüme geriliği, kas zayıflığı ve aşırı iştah bulunuyor. Bu durum, kontrol edilmezse tehlikeli kilo artışına neden olabiliyor. Mark her gün düzenli olarak beş öğün yemek yemesine rağmen açlığını asla bastıramıyor.
Ebeveynleri Aga Cinari ve avukat Marc Allepuz-Rico, oğullarının açlığını hiçbir zaman tamamen doyuramayacaklarını kabullenmiş durumda… Onu obeziteden koruyan tek şey ise sıkı bir şekilde kontrol edilen diyet programları.
İskoçya”nın Aberdeenshire bölgesinde yaşayan anne Aga Cinari, “Yemek konusunda tamamen takıntılı. Bu hastalığı ilk duyduğumda her anımı internette Prader-Willi sendromuyla ilgili araştırmalar yaparak geçirdim. Daha önce hiç duymamıştım ve en kötüye hazırlanıyordum. Yeni anne olmanın tadını bile çıkaramadım…” dedi.
Source: Sonuç Sürmeli
Akraba evliliği yapan çiftler bu testlerden geçmeli
Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Kübra Boynukalın, TÜİK verilerine göre Türkiye’de 2024 yılında yapılan akraba evliliği sayısının 18 bin 619 olduğunu ve yapılan bilimsel araştırmaların bu tür evliliklerde anne ve babadaki benzer mutasyonların doğacak çocukta hastalık oluşturabileceğini söyledi. Prof. Dr. Boynukalın, “Akraba evliliği yapan çiftlerin bebeklerinde kalıtsal birtakım metabolik hastalıklar, kan hastalıkları, sinir sistemi hastalıkları, zihinsel ve fiziksel gelişim geriliği görülme ihtimali yüksektir. Bu çiftlerin gebelik planlamadan önce mutlaka bazı genetik tarama testlerinden geçmeleri gereklidir. Eğer çift bir genetik hastalık taşıyıcısı olarak belirlenirse tüp bebek tedavisine başvurulması gerekir. Genetik ayıklama yapılarak uygulanacak tüp bebek tedavisiyle sağlıklı gebelik elde edilir” ifadelerini kullandı.
‘AKRABA EVLİLİĞİ GEBELİKTE BİRÇOK RİSKİ ARTIRIR’
Anne ve babanın akraba olması durumunda ortak genetik mirasa sahip olduklarından bazı kalıtsal hastalıkların bebeğe geçme ihtimalinin artacağını belirten Prof. Dr. Boynukalın, “Akraba evliliğinin zararları arasında birçok hastalık yer alır. Ülkemizde en sık rastlanan akraba evliliği hastalıkları fenilketonüri, kistik fibroz, spinal müsküler atrofi (SMA) ve kontenjal adrenal hiperplazidir. Ayrıca normal olan evliliklerde yapılan doğumların yaklaşık olarak yüzde 1,4’lük kısmı ölü doğum olarak gerçekleşirken akraba evliliklerinde ise ölü doğum oranı yüzde 2,14’e çıkmaktadır. Bu da yaklaşık olarak normal evliliklerdeki ölü doğum oranının iki katıdır. Düşük riski de gebeliklerde görülen olguların başında gelir. Normal evliliklerde düşük riski yüzde 5,21’lerde iken akraba evliliklerinde bu oran yüzde 10,55’lere çıkar. Akraba evliliği risklerinden bir diğeri de yeni doğan kayıplarıdır. Yapılan araştırmalar normal evliliklerde gerçekleşen doğumların yüzde 10,76’sında yeni doğan kayıplarına rastlandığını göstermiştir. Bu oran yine akraba evliliklerinde artarak yüzde16,29’a çıkmaktadır. Akraba evliliklerinde doğumdan önce, doğum esnasında ve doğumdan sonra ortaya çıkan sorunların yüzdeleri artmaktadır ancak bu problemlerin akraba evliliklerinde mutlaka yaşanacağı anlamına gelmemektedir” diye konuştu.
‘GENETİK TARAMA İLE SAĞLIKLI EMBRİYOLAR SEÇİLİR’
Prof. Dr. Boynukalın, “Gelişen teknoloji sayesinde çiftlerden alınan basit bir kan örneğinde aynı anda yüzlerce genetik hastalık taranabilmektedir. Çiftlerde bu test ile tespit edilen bir genetik hastalık varlığında ise bu hastalığın doğacak çocuğa bir kalıtsal miras olarak aktarılmasını önlemek tüp bebek tedavisi ve PGT yöntemleri sayesinde mümkündür. Genetik tanı yaptırmayı düşünen çiftlerin karar vermeden önce çocuklarını etkileyebilecek genetik hastalık hakkında fikir sahibi olabilmeleri, kalıtım özelliklerini anlamaları ve hastalığa neden olan genetik problemin saptanabilmesi için genetik danışmanlık almaları son derece önemlidir” dedi.
‘PGT YÖNTEMİ İLE SAĞLIKLI GEBELİK SAĞLANIR’
PGT yöntemi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Boynukalın, “Önceden hastalık yapıcı etkisi bilinen genetik şifre bozukluklarının varlığında varsa hasta çocuk veya aile bireyinden, yoksa eşlerin ebeveynlerinden ve eşlerden kan alınarak bir hazırlık çalışması yapılır. Daha sonra tüp bebek tedavisi ile elde edilmiş embriyolardan alınan hücre örnekleri her bir embriyo için ilgili genetik bozukluk test edilir. Tanıdan sonra rahime transfer için sadece hastalık yapıcı gen bozuklukları içermeyen embriyolar seçilerek sağlıklı gebelik elde edilmesi sağlanır” ifadelerini kullandı.
‘BU ÇİFTLERDE DÜZENLİ GEBELİK TAKİBİ BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR’
Akraba evliliğinin bebek sahibi olmayı imkansız hale getirmediğini ancak bazı sağlık risklerini beraberinde getirdiğini belirten Prof. Dr. Boynukalın, şunları söyledi:
“Akraba evliliği yapan çiftler eğer genetik test yaptırmadan doğal yollarla gebelik planladıysa hamilelik sürecinde detaylı ultrason, fetal DNA testi ve amniyosentez gibi ileri tarama testleri ile bebeğin sağlığı yakından izlenmelidir. Erken teşhis, doğum öncesinde veya sonrasında uygun tedavi planlarının oluşturulmasına yardımcı olacaktır. Bu çiftler için sağlıklı bir neslin devamını sağlamak adına bilimsel yaklaşımlardan yararlanmak kritik önem taşımaktadır.”
Source:
Sürekli burnunu karıştıran adam, yüz atardamarının yırtılmasıyla acil ameliyata alındı
Çin”in Şensi eyaletinin Xianyang şehrinde akıllara durgunluk verecek bir olay yaşandı. İsmi açıklanmayan ve sürekli burnunu karıştıran bir adam, yüz atardamarının yırtılmasıyla acil ameliyata alındı. Adamın eşi yaşadıklarını video kaydına alarak, burnunu karıştıranları uyarmak amacıyla sosyal medya hesabından paylaştı. BURNU KANAMAYA BAŞLADI Karısı, adamın sürekli burnunu karıştırmayı sevdiğini, ayakta, otururken veya yatakta uzanırken her zaman bir parmağıyla burnunu karıştırdığını söyledi. Adamın burun karıştırma merakı başını yaktı. Adam burnunu karıştırırken durdurulamayan ciddi bir burun kanaması yaşadı. ACİL AMELİYATA ALINDI Oddity Central”de yer alan habere göre; çift, kanamanın önünü alamayınca hastaneye gitti. Doktorlar yırtık atardamar teşhisi koyarak adamı acil ameliyata adlı. Adamın eşi, tüm hastane deneyimini kayda aldı. Eşinin yaşadığı durumu tiye alan kadın, “Tatlım, neden burnunu karıştırmıyorsun? Kalk ve tekrar karıştır.” dediği videoyu sosyal medyada yayınladı. UZMANLAR UYARDI Uzmanlar, burun karıştırmanın ciddi enfeksiyon riski taşıdığını ancak alışkanlık haline geldiğinde burun mukozasına zarar vermek gibi daha büyük sorunlara yol açabileceğini, yukarıda anlatılan gibi aşırı durumlarda ise burun boşluğundaki kan damarlarına veya dokulara zarar verebileceğini, hatta atardamar yırtılmasına bile yol açabileceğini söyledi.
Source: Çağla Taşçı
Aşılanan kişilerde pıhtılaşma ve emboli gibi durumlar daha az görülüyor
Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu rahatsızlıkların aşılarla ilişkilendirilmesinin bilimsel bir temele dayanmadığını belirtti. Son yıllarda geleneksel tıp bilgileriyle çelişen bir şekilde, birçok hastanın sağlık sorunlarını doğrudan aşıya bağladığını dile getiren Prof. Dr. Akkoyunlu, “Özellikle sosyal medyada ve halk arasında, aşı olan kişilerin kalp krizi, beyin kanaması gibi sağlık problemleri yaşadığına dair yaygın bir görüş var. Neredeyse her üç hastamızdan biri bu tür soruları bize soruyor. Bu, aynı zamanda sosyal medyada da sürekli karşılaştığımız bir konu. Yapılan bilimsel çalışmalar bu iddiaları çürütmektedir” dedi.
ARAŞTIRMALARDA BİRÇOK VERİ ELDE EDİLDİ
“Başta 10 milyon kişi üzerinde yapılan çalışma, daha sonra 8 milyon, 45 milyon ve nihayetinde 100 milyon kişiyi kapsayan araştırmalara kadar birçok veri elde edildi” diyen Prof. Dr. Akkoyunlu, “Bu çalışmalarda, aşı olan ve olmayan gruplar arasında ölüm oranları, kalp krizi, beyin kanaması gibi sağlık sorunları açısından ciddi bir fark yok. Hatta aşı yapılan kişilerde bu olasılıklar daha az görüldü” diye konuştu.
Yapılan bu çalışmaların sonucunda, aşıların beyin kanaması ve kalp krizini doğrudan engellediği sonucunun çıkmadığını, ancak Kovid-19 gibi viral hastalıkların oluşturabileceği komplikasyonlardan korunmada etkin olduğunu belirten Prof. Dr. Akkoyunlu, “Kovid-19 gibi hastalıklara karşı oluşan komplikasyonları azaltmada oldukça etkili bir koruma sağlıyor. Aşılanan kişilerde pıhtılaşma ve emboli gibi durumlar daha az görülüyor” ifadelerini kullandı.
Source:
Binlercesi plajı istila etti! Ne olduğunu görenler şoke oldu
İspanya”da bulunan adalardan biri olan Mallorca’nın ünlü plajlarından biri, binlerce denizanası tarafından istila edildi. 7 Mart cuma günü, Cala Millor’un Mavi Bayraklı plajı, ‘velella velella’ türü denizanasıyla kaplandı.
Plaj, denizanasının yoğunluğu nedeniyle tamamen mavi renge bürünurken, etkileyici görüntüler ortaya çıktı. Velella velella, Mallorca’nın doğu kıyısında rüzgar ve deniz akıntılarının etkisiyle gelen küçük deniz canlılarıdır. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, bu mavi denizanası türünün kumların üzerinde dağılmış halde güneşte parlayan minik yelkenleriyle yaratığı olağanüstü manzaralar dikkat çekti.
CİLT TAHRİŞİNE NEDEN OLUR
Bu denizanaları aslında zararsızdır ancak dokunulduğunda hafif bir cilt tahrişine yol açabilir. Diğer denizanası türlerinden çok daha küçük olan bu canlılar, sokma yapmazlar. İlkbahar aylarında sıklıkla rastlanan bu tür istilalar, plaj ziyaretçileri için genellikle sürpriz bir durum yaratabilir.
İspanya”nın kıyılarında özellikle ilkbahar aylarında, denizanası popülasyonu artar çünkü bu dönemde bol miktarda plankton bulunur. Velella velella genellikle büyük kümeler halinde deniz yüzeyinde görülürken, mavi renkleri sağlıklı olduklarının bir göstergesidir. Geçtiğimiz yıl, Mallorca”nın Manacor bölgesindeki Cala Mandia plajı da denizanası istilasına uğramış ve yetkililer halkı uyarmıştı.
Source: Haber Merkezi
Türkiye”nin en sağlıklı illeri açıklandı! İlk sırada yer alan şehir şaşırttı…
İller bazında ortalama yaşam süreleri ve en uzun ömürlü şehirler… ADANA Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,1 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,6 Ortalama: 78,3 BURSA Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,0 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,5 Ortalama: 78,2 ÇANAKKALE Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,9 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,6 Ortalama: 78,7 ERZİNCAN Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 82,3 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 76,9 Ortalama: 79,6 ADIYAMAN Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 80,5 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 74,9 Ortalama: 77,7 ÇANKIRI Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 80,6 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,2 Ortalama: 77,8 ÇORUM Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,6 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 76,2 Ortalama: 78,8 DENİZLİ Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,3 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,7 Ortalama: 78,5 AFYONKARAHİSAR Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,7 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 76,9 Ortalama: 79,3 DİYARBAKIR Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,5 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,5 Ortalama: 78,5 EDİRNE Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,4 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 74,8 Ortalama: 77,9 ELAZIĞ Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,4 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 76,11 Ortalama: 78,7 AĞRI Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 79.6 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 74,1 Ortalama: 76,8 ERZURUM Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 79,8 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,4 Ortalama: 77,6 ESKİŞEHİR Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,3 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,8 Ortalama: 78,5 GAZİANTEP Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 79,0 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 73,8 Ortalama: 78,5 AMASYA Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,8 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 76,3 Ortalama: 79,0 GİRESUN Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 83,5 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 76,6 Ortalama: 80,0 GÜMÜŞHANE Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 83,5 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 78,1 Ortalama: 80,8 HAKKARİ Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 80,1 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 74,3 Ortalama: 77,2 ANKARA Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,8 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 76,5 Ortalama: 79,3 HATAY Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 80,0 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,4 Ortalama: 77,7 ISPARTA Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,5 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,4 Ortalama: 78,7 MERSİN Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,6 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 76,3 Ortalama: 78,9 ANTALYA Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 82,4 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 77,3 Ortalama: 79,7 İSTANBUL Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 82,0 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 76,2 Ortalama: 79,1 İZMİR Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 82,0 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 76,0 Ortalama: 79,0 KARS Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 80,8 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,1 Ortalama: 77,8 ARTVİN Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 82,4 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 77,3 Ortalama: 79,7 KASTAMONU Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,2 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,0 Ortalama: 78,0 KAYSERİ Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 80,9 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,7 Ortalama: 78,2 KIRKLARELİ Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,4 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 74,9 Ortalama: 78,0 AYDIN Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,8 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,5 Ortalama: 78,6 KIRŞEHİR Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 80,8 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 74,9 Ortalama: 77,8 KOCAELİ Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,1 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,8 Ortalama: 78,4 KONYA Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 80,8 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,5 Ortalama: 78,1 KÜTAHYA Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 79,9 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,0 Ortalama: 77,5 BALIKESİR Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,8 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,5 Ortalama: 78,6 MALATYA Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 82,0 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 76,2 Ortalama: 79,0 MANİSA Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 80,4 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 74,5 Ortalama: 77,4 KAHRAMANMARAŞ Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,3 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 76,6 Ortalama: 78,9 MARDİN Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,8 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 76,7 Ortalama: 79,3 BİLECİK Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,2 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,5 Ortalama: 78,6 MUĞLA Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 84,0 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 77,7 Ortalama: 80,7 MUŞ Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 80,6 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,4 Ortalama: 78,0 NEVŞEHİR Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 80,8 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,0 Ortalama: 77,9 NİĞDE Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,3 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,4 Ortalama: 78,3 BİNGÖL Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 82,1 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 76,5 Ortalama: 79,2 BİTLİS Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,0 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 74,8 Ortalama: 77,8 BOLU Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 82,0 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 77,0 Ortalama: 79,5 BURDUR Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 82,4 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 76,0 Ortalama: 79,1 ORDU Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 83,0 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 77,2 Ortalama: 80,0 RİZE Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 83,3 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,5 Ortalama: 79,4 SAKARYA Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 80,7 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,2 Ortalama: 77,9 SAMSUN Kadınlarda ortalama yaşam süresi:81,7 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,5 Ortalama: 78,6 SİİRT Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,6 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 74,7 Ortalama: 78,0 SİNOP Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,8 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,7 Ortalama: 78,6 SİVAS Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,2 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,9 Ortalama: 78,5 TEKİRDAĞ Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 80,8 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,0 Ortalama: 77,8 TOKAT Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 80,7 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,5 Ortalama: 78,1 TRABZON Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 83,8 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 76,8 Ortalama: 80,3 TUNCELİ Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 84,1 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 77,0 Ortalama: 80,3 ŞANLIURFA Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 80,6 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 74,5 Ortalama: 77,6 UŞAK Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 79,3 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 74,9 Ortalama: 77,1 VAN Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 79,3 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 74,9 Ortalama: 77,1 YOZGAT Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 80,7 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 74,8 Ortalama: 77,7 ZONGULDAK Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,0 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,5 Ortalama: 78,2 AKSARAY Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,5 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,5 Ortalama: 78,5 BAYBURT Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,4 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 77,0 Ortalama: 79,2 KARAMAN Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,6 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 76,0 Ortalama: 78,8 KIRIKKALE Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 80,8 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,2 Ortalama: 77,9 BATMAN Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,5 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,4 Ortalama: 78,5 ŞIRNAK Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 82,3 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 74,4 Ortalama: 78,3 BARTIN Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,4 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,7 Ortalama: 78,5 ARDAHAN Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 80,9 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 74,8 Ortalama: 77,6 IĞDIR Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 82,0 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 76,4 Ortalama: 79,1 YALOVA Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 82,3 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 76,3 Ortalama: 79,2 KARABÜK Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 82,0 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 76,2 Ortalama: 79,1 KİLİS Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 78,8 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 73,5 Ortalama: 76,1 OSMANİYE Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 80,9 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 76,1 Ortalama: 78,5 DÜZCE Kadınlarda ortalama yaşam süresi: 81,1 Erkeklerde ortalama yaşam süresi: 75,2 Ortalama: 78,0
Source: Sabah
Telefonla konuşurken ortaya çıkıyor! Çoğu kişi gözden kaçırıyor
Bir nörolog, demansın erken uyarı işaretlerinin telefonda konuşurken ortaya çıkabileceğini belirtti. Demans, beynin sürekli bir şekilde gerilemesiyle ilgili bir grup semptomu tanımlar ve genellikle 65 yaş ve üzerindeki bireylerde görülür. Bu durum hafıza sorunları, davranış değişiklikleri ve hareket kabiliyetinde zorluklar gibi problemlere neden olabilir.
Erken dönemde fark edilen semptomlar, tedavi ve destek için büyük avantajlar sağlarken, bazı uyarı işaretleri her zaman belirgin olmayabilir. Nörolog Dr. Baibing Chen, sosyal medyadan yaptığı açıklamalarla bu durumu daha ayrıntılı şekilde ele aldı. Bir videosunda ise insanların fark etmeyebileceği üç demans belirtisini paylaştı.
TELEFONLA KONUŞURKEN ORTAYA ÇIKIYOR
Doktor Chen, bu belirtilerden birinin telefonda konuşurken ortaya çıkabileceğini belirtti. Demans hastalarının, kötü muhakeme veya karar verme yeteneği gösterebileceğine dikkat çekti. Bu durum, telefonla para verme gibi yanlış kararlar almasına neden olurken, “Bu sadece bir şeyi unutmakla ilgili değil, aynı zamanda kişilerin alışılmadık, çok riskli seçimler yapmasıyla ilgili. Örneğin, tele pazarlamacılara büyük miktarda para gönderebilirler ya da dürtüsel olarak gereksiz alışverişler yapabilirler. Ayrıca, hava koşullarına uygun giyinmemek, kişisel hijyen kurallarını unutarak duş almayı ihmal etmek ya da günlerce aynı kıyafetleri giymek gibi davranış değişiklikleri de gösterebilirler” şeklinde konuştu.
Source: Derleyen: Özge Sivas
Uzmanlardan İstanbul”a çöl tozu uyarısı! Etkisi 1 hafta sürecek
Toros, AA muhabirine, bahar aylarının gelmesiyle Sahra Çölü, Kuzey Afrika ve zaman zaman Arap Yarımadası”nda atmosfere karışan tozların hava akımlarıyla başka yerlere taşındığını söyledi.Bu durumun normal bir doğa olayı olduğunu belirten Toros, özellikle ısınan çöl bölgelerinden havalanan tozların, rüzgar akımlarıyla Avrupa ve Türkiye”ye kadar ulaşabildiğini ifade etti.Toros, yüksek basınç sistemleri ve rüzgar akımlarıyla taşınan bu tozların, hava kalitesinde değişikliklere yol açarken, atmosferin renginde de belirgin bir değişime neden olabileceğini dile getirdi.İstanbul”un bugünden itibaren Kuzey Afrika”dan gelen çöl tozunun etkisi altına gireceğini vurgulayan Toros, “Sayısal hava tahmin modellerine göre, İstanbul”da bir hafta boyunca çöl tozunun etkisi devam edecek. Çöl tozlarını araçların üzerinde ve yüzeylerde görebiliriz. Çöl tozu olayları, bölgesel yağış gibi sadece küçük alanlarla sınırlı kalmaz. Şu anda çöl tozları Güney Avrupa ve Doğu Avrupa”yı kaplamış durumda. Aynı şekilde, Türkiye”nin büyük bir kısmında da etkili olacak.” dedi.Prof. Dr. Toros, çöl tozunun atmosferde farklı seviyelerde bulunabileceğini aktararak, “Bazen yer seviyesinde daha az hissedilirken bazen de özellikle güneşin doğumu ve batışı sırasında havanın sarımtırak, turuncu ve kırmızı tonlarında görülmesine neden olabilir. Gökyüzünün daha puslu ve kızılımsı görünmesi çöl tozunun etkili olduğunu gösterir. Bazı günlerde bu etki daha belirgin hale gelebilir.” diye konuştu.- “AÇIK HAVADA YAPILACAK AKTİVİTELERİN AZALTILMASINDA FAYDA VAR”Çöl tozlarının insan sağlığı üzerindeki etkilerine de dikkati çeken Toros, bu tozların içeriğinde ince kum, kil ve mineral parçacıkları bulunduğunu kaydetti.Toros, parçacıkların atmosfere karışarak hava kalitesini düşürdüğünü, bu nedenle özellikle solunum yolu hastalıkları olan bireylerin dikkatli olması gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:”Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının hava kalitesi izleme istasyonlarının verilerine göre, PM10 ve PM 2.5 seviyelerinde artış gözlemleniyor. Çöl tozları, özellikle astım ve bronşit gibi solunum yolu hastalıkları olan bireylerde olumsuz etkilere neden olabilir. Yaşlılar ve kronik rahatsızlığı bulunan kişilerin, dışarıda uzun süre vakit geçirmemeleri ve gerekli önlemleri almaları gerekiyor. Yoğun çöl tozu dönemlerinde açık havada yapılacak aktivitelerin azaltılmasında fayda var. Özellikle spor yapanlar ve dış mekanda çalışanlar, bu süreçte hava kalitesine dikkat etmeli. Çöl tozunun yoğun olduğu günlerde dış ortamda uzun süre kalınması, göz ve cilt tahrişine, solunum sıkıntılarına yol açabilir.”- DOĞAL GÜBRE GÖREVİ GÖRÜYORProf. Dr. Toros, çöl tozlarının olumsuz etkilerinin yanı sıra doğaya faydalı bazı yönleri de olduğunu belirterek, bu tozların özellikle bahar aylarında tarımsal ekosistemler için önemli bir besin kaynağı olduğunu söyledi.Sahra Çölü”nden gelen tozların fosfor ve demir gibi mineraller açısından oldukça zengin olduğunu anlatan Toros, bahar aylarında bitkilerin en çok ihtiyaç duyduğu dönemde bu tozların bir nevi doğal gübre görevi gördüğünü, toprak üzerine çöken bu mineral yüklü tozların bitkilerin besin ihtiyacını karşılamalarına yardımcı olduğunu kaydetti.
Source: Www.star.com.tr
Ünlü baharat markası “alerji” nedeniyle acilen raflardan toplatılıyor
Tesco marka sarımsak tozları tek tek geri çağrıldı. İçerisinde fıstık izleri olduğu için alerjik reaksiyon gösterebileceği bildirildi. Etiketlerde alerjen belirtilmemesine rağmen bir parti baharatın fıstık içerdiği tespit edilince alışveriş yapanlara baharatı iade etmeleri de söylendi.
ALERJİK SEBEPTEN DOLAYI TOPLATILIYOR
İrlanda Gıda Güvenliği Kurumu”nun geri çağırma açıklamasında “etikette belirtilmeyen fıstık içerdiği” belirtildi. Yapılan açıklama ise şu şekilde:
“Bu durum, fıstığa alerjisi veya intoleransı olan tüketiciler için partiyi güvensiz hale getirebilir ve bu nedenle bu tüketiciler söz konusu partiyi yememelidir. “
45 gramlık paketin son kullanma tarihi gelecek yılın şubat ayında doluyor. Fıstığa alerjisi olan alışverişçilerin baharat alıp almadıklarını kontrol etmeleri tavsiye ediliyor.
Source: Haber Merkezi
İstanbul 1 hafta boyunca çöl tozunun etkisinde kalacak
İstanbul, bugünden itibaren Kuzey Afrika”dan gelen çöl tozlarının etkisi altına girecek. Prof. Dr. Hüseyin Toros, çöl bölgelerinden havalanan tozların, rüzgar akımlarıyla Avrupa ve Türkiye”ye kadar ulaşabileceğini belirtti. Toros, bu tozların atmosferdeki renk değişimlerine yol açabileceğini ve hava kalitesini olumsuz etkileyebileceğini söyledi.
BİR HAFTA BOYUNCA ETKİLİ OLACAK
Sayısal hava tahmin modellerine göre, İstanbul”da bir hafta boyunca çöl tozunun etkisi devam edecek. Çöl tozu olaylarının sadece küçük alanlarla sınırlı kalmadığını vurgulayan Toros, bu durumun Güney Avrupa ve Doğu Avrupa”yı da kapsadığını, aynı zamanda Türkiye”nin büyük bir kısmında etkili olacağını ifade etti.
Toros, çöl tozunun atmosferde farklı seviyelerde bulunabileceğini ve bu durumun özellikle güneşin doğuşu ve batışı sırasında havanın sarımtırak, turuncu ve kırmızı tonlarında görünmesine neden olabileceğini belirtti.
KRONİK HASTALAR DİKKAT
Çöl tozlarının insan sağlığı üzerindeki etkilerine dikkat çeken Toros, bu tozların içeriğinde ince kum, kil ve mineral parçacıkları bulunduğunu ve bu parçacıkların hava kalitesini düşürdüğünü söyledi. Özellikle solunum yolu hastalıkları olan kişilerin dikkatli olmaları gerektiğini vurgulayan Toros, hava kalitesinin kötüleştiği günlerde açık havada yapılacak aktivitelerin azaltılması gerektiğini belirtti.
Prof. Dr. Toros, çevre verilerine göre PM10 ve PM2.5 seviyelerinde artış gözlemlendiğini ve çöl tozlarının astım, bronşit gibi solunum yolu hastalıkları olan bireylerde olumsuz etkiler yaratabileceğini ifade etti. Ayrıca, yaşlılar ve kronik rahatsızlığı olan kişilerin dışarıda uzun süre vakit geçirmemeleri gerektiğini vurguladı.
Source: