Önce ekmekler bozuktu, şimdi hem daha pahalı hem de daha bozuk!..
Yaklaşık 30 yıl önce, İl Sağlık Müdürlüğü ekiplerinin yaptığı “gıda terörü” denetimlerini kameramızla izlerken fırınlarda hâlâ gözümün önünden gitmeyen görüntülere tanık oldum.
Örneğin neredeyse her fırında, sanki kadrolu elemanlarmış gibi fare görmeye alıştım!
Fareler, haşeratın tüm çeşitleriyle buluştukları fırınlarda geçinip gidiyorlardı!..
Çalışan işçilerin çoğu sigortasız oldukları için periyodik sağlık kontrolleri de yapılamıyor, bu nedenle bulaşıcı hastalık taşıyıp taşımadıkları bilinemiyordu.
Sonradan bu denetimler Sağlık Bakanlığı yetkisinden alınarak Tarım ve Ormancılık Bakanlığı’na bağlandı.
Aradan yaklaşık 30 yıl geçtikten sonra geçen çarşamba akşamı, Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı Kerem Kolivar’ı, ARENA’ya konuk ettik.
Kolivar’ı dinledikçe ne diyeceğimi bilemedim.
Çünkü anlattıkları, aradan onca zaman geçmesine rağmen yediğimiz ekmekle ilgili gerçeklerin değişmediğini hatta daha da kötüleştiğini gösteriyordu.
İstanbul’da yaklaşık 4.500 fırın var.
Bunların sadece 1.700’ünün ekmek üretim ruhsatı bulunuyor.
Diğerleri kaçak!..
Zira 1999’daki Büyük Marmara Depremi’nde, çok katlı binaların zemininde bulunan fırınların, o yapılara büyük zarar verdikleri ve yıkılmalarını kolaylaştırdıklarının belirlenmesi üzerine, bunların ruhsatları iptal edilmiş. Fırınlar, yerleşim alanlarının dışındaki bölgelere taşınmış ve ancak bu özelliğe sahip ekmek üretim yerleri ruhsatlandırılmış.
Kaçak fırınlar ise halen şehrin göbeğindeki fırınlarda ekmek üretmeye devam ediyorlar. Zira bunlar ruhsatlarını “unlu mamuller üretimi” için yani börek, çörek imalatı için alıyorlar. Gerçekte ise günde 2.400-4.000 arasında ekmek yapıp satıyorlar.
Bunların ekmek için olmasa da hiç olmazsa “unlu mamuller ruhsatı” bulunuyor.
Hiçbir ruhsata tabi olmadan işlerini sürdüren fırınların sayısının ise, 800 civarında olduğu belirtiliyor.
Ruhsatsız oldukları için çoğu sığınmacı olmak üzere sigortasız işçi çalıştırılıyor.
Aslında buralarda en az 7 çalışan ekmek üretiyor. Bunların sayısı bazı iş yerlerinde 11’i buluyor.
Ekmek üretim ruhsatı alamadıkları için denetlenme gibi bir kaygıları da olmuyor!
Denetim yapılmayınca, hijyenden de söz edilemiyor.
Dolayısıyla bu mekanlar, her türlü zararlı ve mikrop yuvası olarak faaliyetlerini sürdürüyor.
Şimdi sıkı durun:
Sağlığımızla oynayanlarla mücadele etmesi gereken İstanbul Fırıncılar Odası Başkanı bile -Kerem Kolivar’ın iddiasına göre- 8 adet kaçak fırın işletiyor. (Başkan ise, Kolivar’ın iddiasını ispatla yükümlü olduğunu belirtiyor.)
Bunlar da “unlu mamuller” ruhsatı altında bol bol ekmek üretiyor.
Dedim ya, önceleri ekmekler bozuktu. Şimdi hem daha bozuk, hem de daha pahalı!..
Toplumun sağlığını doğrudan etkileyen ekmek konusunu bu akşam da Cem Özkeskin, Gökmen Ulu, Fırat Fıstık ve Hazar Dost’un çarpıcı haberlerinin yer alacağı, İYİ Parti Grup Başkanvekili Dr. Turhan Çömez’in de konuk olarak katılacağı ARENA’da devam ettireceğiz.
Source: Uğur Dündar
Uğultu kâbusu
Tam 3 senedir kulak uğultusu nedeniyle sosyal hayatı olumsuz etkilenen, bu nedenle mesleği olan felsefe öğretmenliğini bile bırakmak zorunda kalan 37 yaşındaki Duygu Uçak”a toplardamar anevrizması teşhisi konuldu. Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Özgür Kılıçkesmez”e ulaşan Uçak”ın anevrizması tıbbi literatürde tedavi örneği birkaç adet olan anevrizma, “koil” denen metal sarmallarla doldurularak tedavi edildi. Türkiye”de bu tedavi ilk defa yapılmış oldu. Uçak, kulak uğultusundan kurtularak sağlığına ve sosyal hayatına yeniden kavuştu. DIŞARIDAN DUYULUYORDU Uçak yaşadıklarını şöyle anlattı: “Önce bu uğultulara anlam veremedim, geçici bir şey olduğunu düşündüm. Sonra her geçen gün sesin ritmi daha da arttı. Öğretmenliği bırakmak zorunda kaldım. Uyuyamıyordum, sosyal hayatımdan vazgeçmek zorunda kaldım. Sürekli motor sesi gibi bir ses duyuyordum. Dışarıdan da duyulduğu için yanımda oturan herkes şaşkındı. En çok da eşim, yanımda olduğu için bu sesi duyuyordu. Şimdi bu dayanılmaz kâbustan kurtulduğum için çok mutluyum.” ANJİYOYLA SES KESİLDİ Prof. Dr. Özgür Kılıçkesmez, tıbbi literatürde son derece nadir olan bu anevrizma ile ilgili uyguladığı tedaviyi şöyle anlattı: “Kulak çınlaması, uğultusu birçok sebepten kaynaklanabilir. Bunun altında kulak içi anomaliler, bazı hastalıklar, damarsal anomaliler, tümörler var olabilir. Bu sorunlar görüntüleme ile teşhis edilebilir. Ancak damarsal durumlarda girişimsel radyoloji bölümüne başvurulur. Girişimsel radyolojide atardamar ve toplardamarlar detaylı incelenir. Bu vakaların da çok az bir bölümünde düzeltilebilir nedenler saptanabilir. Hastamıza anjiyo uygulandı. Anjiyoda alınan üç boyutlu tomografide bir toplardamar anevrizması tespit ettik. Türkiye”de ilk defa uyguladığımız tedavi ile “koil” denilen metal sarmallarla dolduruldu ve işlem sonlandırıldı. Bu bulgular yayınlandıkça benzer durumda olan daha çok hasta fayda görecektir.
Source: Gül Ki̇reklo
Ahmet’in mucizesi
Konya”da Ahmet Yılmaz, sol bacağında ve sağ kolunda kemik eksikliği ve şekil bozukluğu ile dünyaya geldi. Ailesi oğullarının ayağa kalkabilmesi için 2 yaşındayken doktora götürdü. Hayatının büyük bölümü hastanede geçen Ahmet, Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi”nde Doç. Dr. İsmail Hakkı Korucu ve ekibi tarafından bu zamana kadar 16 ameliyat geçirdi. Ahmet”in vücudunun başka yerinden alınan kemikler, özel bilgisayar destekli cerrahi cihazlar, özel cerrahi teknikler ve çok ince hesaplamalarla bacağına nakledildi. Ahmet büyüdükçe kemik uzatma operasyonları da gerçekleştirildi. Ahmet yıllar sonra yeniden ayağa kalktı, yürümeye hatta koşmaya başladı. 2 MİLYONDA BİR GÖRÜLÜYOR Ahmet ile birlikte aynı şekilde 24 hastalarının olduğunu, onların da tedavilerinin sürdüğünü belirten Doç. Dr. İsmail Hakkı Korucu, çocuk ortopedisinin nadir yapılan yerlerden biri olduklarını söyledi. Doç. Dr. Korucu, Ahmet”in rahatsızlığının 2 milyonda bir görüldüğünü belirtti. Artık kendi ayakları üzerinde durabildiği için çok mutlu olduğunu söyleyen Ahmet Yılmaz, “Kendimi bildim bileli hastanedeyim. Boyumdan büyük acılar çektim ama hep sabredip direndim. Şimdi çocukluğumda yapamadıklarımı yapıp gezip dolaşıyorum” dedi.
Source: Tolga Yanik
Havacılık devinde ‘ceset’ skandalı! Sizin başınıza gelse ne yapardınız…
Katar Havayolları uçuşunda hayatını kaybeden bir yolcunun cesedinin yanıbaşında yolculuk etmek durumunda kalan Avustralyalı bir çift, dünya medyasına haber oldu.
Tatil için Venedik’e seyahat eden Mitchell Ring ve Jennifer Colin, Australya’nın Channel 9 kanalına verdiği demeçte, Melbourne-Doha uçuşu sırasında yanlarındaki koridorda bir kadının hayatını kaybettiğini anlattı.
Çift, kabin ekibinin battaniyeye sarılı cesedi yanlarına koyduğunu ve geri kalan dört saatlik uçuşu bir cesetle yapmak zorunda kaldıklarını söyledi.
BBC”nin haberine göre; Ring-Colin çifti uçakta boş koltuklar olmasına karşın kendilerine yer değişikliği teklifi yapılmadığını ifade etti.
Katar Havayolları “Olayın neden olabileceği herhangi bir rahatsızlık veya sıkıntı” için özür diledi.
Business Class”a taşımak istediler ama…
Channel 9’da yayınlanan Current Affair programına konuşan Mitchell Ring, kabin ekibinin yere yığılan kadına anında müdahale ettiğini fakat kadının ‘ne yazık ki’ kurtarılamadığını ve bu süreci izlemenin ‘yürek parçalayıcı’ olduğu söyledi.
Ring, kabin ekibinin kadını uçağın business class bölümüne taşımaya çalıştıklarını fakat kadının oldukça iri olduğunu ve onu koridordan geçiremediklerini aktardı.
Mitchell Ring kabin ekibinin yanında boş koltuk olduğunu gördüğünü söylerken şöyle devam etti:
* Bana “Biraz yana kayabilir misiniz lütfen” dediler. Ben de “Evet, sorun değil” dedim. Sonra bayanı benim oturduğum koltuğa yerleştirdiler.
“Boş koltuk vardı ama teklif etmediler…”
Partneri Colin’in yakındaki boş koltuğa oturabildiğini söyleyen Ring, kendisine ise boş koltuk olmasına karşın kabin ekibi tarafından böyle bir seçenek sunulmadığını belirtti.
Jennifer Colin bu deneyimi “travmatik” olarak nitelendirdi ve şunları söyledi:
* Zavallı kadının ölümünden havayolu şirketini sorumlu tutamayacağımızı tamamen anlıyoruz, ancak uçaktaki müşterilerle ilgilenmek için bir protokol olması gerekiyor.
Qatar Airways tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:
* Her şeyden önce düşüncelerimiz, uçuşumuzda üzücü bir şekilde hayatını kaybeden yolcumuzun ailesiyle birlikte.
* Bu olayın yol açmış olabileceği her türlü rahatsızlık veya sıkıntı için özür dileriz ve politikalarımız ve prosedürlerimiz doğrultusunda yolcularla iletişim kurma sürecindeyiz.
Bir Katar Havayolları sözcüsü ise şunları söyledi:
* Uçakta meydana gelen bu tür olayların ele alınmasına ilişkin süreç, işletmeci havayolu tarafından yönetilmektedir ve bu durumda Qatar Airways söz konusudur.
Source: Dünya Gazetesi