“Hastalıklar ve Durumlar: Sağlıkta Son Gelişmeler ve Öne Çıkan Olaylar”

Kaşarlı pidede yeni uygulama! Tarım ve Orman Bakanlığı harekete geçti

Milliyet”te yer alan habere göre pide ürünlerinde artık ‘kaşar mı, yoksa eritme peyniri mi?’ kullanıldığı açıkça belirtilecek. Peki detaylar neler? Eritme peyniri ile kaşar peyniri arasındaki fark ne? Eritme peyniri sağlığa zararlı mı? Konuyla ilgili tüm merak edilenleri gıda denetim uzmanı, milliyet.com.tr’ye açıkladı.Tarım ve Orman Bakanlığı”nın “Türk Gıda Kodeksi Gıda Etiketleme ve Tüketicileri Bilgilendirme Yönetmeliği Kılavuzu”nda düzenlemeye gidildi.Buna göre içeriğinde kaşar peyniri yerine eritme peyniri kullanılan bir üründe tüketiciyi yanıltıcı bir şekilde “Kaşarlı” ibaresi yazılamaycak.‘ERİTME PEYNİRLİ PİDE, KAŞARLI PİDE OLARAK SATILAMAZ’Açıklamada Tüketicinin talepleri doğrultusunda toplu tüketim yerlerinde tüketiciye servis edilen veya toplu tüketim yeri veya satış yerlerinde paketlenerek tüketiciye arz edilen gıdaların içeriğinde yer alan tüketicinin satın alma tercihini etkileyecek ve/veya birbirinin yerine kullanılan bileşenler, tüketicinin görebileceği bir yerde gıdanın adıyla birlikte tüketiciye sunulur denilirken İçeriğinde kaşar peyniri yerine eritme peyniri kullanılan bir pide, “Kaşarlı Pide” olarak tüketiciye sunulamaz. “Eritme Peynirli Pide” olarak adlandırılmalı ve tüketiciye bu ad ile sunulmalıdır ifadeleri kullanıldı.KAŞAR PEYNİRİ İLE ERİTME PEYNİRİ ARASINDAKİ FARK NE?Peki kaşar ile eritme peyniri arasında fark ne? Eritme peyniri sağlığa zararlı mı? Düzenlemeye uymayan işletmelere ne tür cezalar kesiliyor? Hangi peynir türü daha kaliteli? Konuyla ilgili merak edilenleri milliyet.com.tr’ye değerlendiren Gıda Denetim Uzmanı Nurten Sırma’nın açıklamaları şu şekilde: “Etiketleri ve tüketicileri bilgilendirme yönetmeliği güncellendi. Tüketiciye şeffaf davranılıyor. Kaşarlı tost söylediyseniz içinde kaşar olmalı, bir de eritme peyniri diye bir şey var. Sahada tost peyniri diye satılıyor.Peynir çeşitleri üzerinden sanki daha kaliteliymiş gibi satılan ürünler var. Kaşar peyniri ve eritme peyniri arasındaki fark yeni güncellenen peynir tebliğinde açıklandı. Bu tebliğe göre kaşar peynirinin ana ham maddesi süttür, eritme peynirinin ana ham maddesi yine peynirdir. Yani eritme peyniri ile ikinci nesil peynir üretiliyor gibi. İkisi de yasaldır, tüketilebilir. Vatandaş kaşar peynirine mi para veriyor, eritme peynire mi para veriyor? Buradaki bulanık yapının kalkması lazım. Bakanlık şeffaflık istiyor. Sen işletme olarak yine bu ürünü sat ancak şeffaflık ilkesine dayanarak sat. İçinde kaşar varsa kaşar peynirli pide, eritme peyniri varsa eritme peynirli pide diye satacaksın.DÜZENLEMEYE UYMAYAN İŞLETMELERE NE TÜR CEZLAR KESİLİYOR?Reklam Kurulu yanıltıcı beyandan dolayı idari para cezası kesiyor. Kurul inceleme yapıyor. İdari para cezasını da işletmenin kazancına göre kesiyor.Ticaret Bakanlığı denetimlerde etiket bilgilerine bakıyor, fahiş fiyat denetimlerini yapıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı da denetimlerinde etiketin içeriğine bakıyor.‘BAL AROMALI SOSLAR KALDIRILDI’Bal aromalı sos yasaklandı. Çünkü balı andırıyordu, vatandaşı yanıltıyordu. Halbuki içinde çok az bal vardı, geri kalan aromaydı. Bakanlık bal aromalı sosu kaldırdı.‘TERAĞI AROMALI MARGARİN, NAR EKŞİSİ SOSU KALDIRILDI’Tereyağı aromalı margarini kaldırdı. Nar ekşisi sosu, onu andıran sos kaldırıldı. Artık meyve aromalı gofretlerin üzerinde meyveli diye yazamaz.‘ERİTME PEYNİRİNİ TÜKETİCİ BİLMİYOR’Kaşarlı tost yapıyorsan kaşarlı diye satacaksın. Eritme peynirli tost diyorsan eritme peynirli tostu satacaksın. Etiketleri ve tüketicileri bilgilendirme yönetmeliği var. Klavuzda madde madde anlatıldı. İki ürünün ayrımını vatandaş bilmiyor. Eritme peynirini tüketici bilmiyor.ERİTME PEYNİRİN SAĞLIĞA ZARARI VAR MI?Eritme peynirlerine bakacak olursak, üreticinin elinde kalan birkaç çeşit peynir vardır, üretici değerlendirmek ister. Bu bir yöntemdir, satışı da yasaldır. Sağlığa herhangi bir zararı yoktur. Sadece kaşar peyniri ile farkı içerisine eritme tuzları girer. Emülsifiye edici tuzlar, eritme tuzlarıdır. Birkaç peyniri bu tozlarla eritiyorlar.HANGİSİ DAHA KALİTELİ?Hangisi daha kaliteli? Kaşar peyniridir. Ancak eritme peyniri de tüketilebilir. Yasal izinlidir.”

Source: Gazetevatan.com


Papa”nın odaları mühürlendi, cenaze töreni ne zaman?

Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus un dün sabah hayatını kaybetmesinin ardından Papa nın şahsi kullanımındaki odaları mühürlendi ve makamın boş olduğu ilan edildi. Papa Franciscus un 88 yaşında dün sabah yaşamını yitirmesinin ardından Vatikan da papalar öldüğünde kilise hukukunda öngörülen süreç de başlatıldı. Vatikan ın resmi yayın organı Vatican News un haberine göre, dün akşam 20.00 sularında ölüm ilanının yüksek sesle okunması ve cenazenin tabuta konulması safhaları gerçekleştirildi. PAPA NIN ODALARI MÜHÜRLENDİ Bu işlemin ardından Vatikan da papa öldüğünde ya da istifa ettiğinde bir sonraki papa seçilene dek geçiş sürecini yöneten Kamerlengo (Papalık Makam Vekili) Kardinal unvanına sahip Kardinal Kevin Farrell, Vatikan Devlet Sekreteri (Başbakan) Kardinal Pietro Parolin ve Başpiskopos Edgar Pena Parra ile beraber, Papa Franciscus un konutu ve Papalık Sarayı nda şahsi kullanımındaki odaları kapatıp, mühürledi. Kamerlengo Kardinal Farrell in gözetiminde, ayrıca papalık mührü olan balıkçı yüzüğü imha edildi ve kilise hukuku uyarınca Sede Vacante yani Latince makamın boş olduğu ilan edildi. resim#1246805# Vatikan, Papa Franciscus un ölüm nedeninin inme geçirme, komaya girme ve geri döndürülemez kalp yetmezliği olduğunu bildirdi. Papa nın buna ek olarak, daha önce geçirdiği akut solunum yetmezliği, polimikrobik çift taraflı zatürre, yüksek tansiyon ve diyabet gibi rahatsızlıklarının da söz konusu duruma eşlik ettiği belirtildi. VASİYETİ DE PAYLAŞILDI Vatikan dan yapılan bir başka açıklamada da Papa Franciscus un vasiyeti paylaşıldı. Papa nın vasiyetinde, Roma da her dış seyahati öncesi ve sonrasında gidip özel olarak dua ettiği Azize Büyük Meryem (Santa Maria Maggiore) Bazilikası nda defnedilmek istediği belirtildi. Papa Franciscus, mezarının toprakta, sade ve özel bir süsleme bulunmadan ve üzerinde sadece Franciscus yazacak şekilde olmasını istediğini kaydetti. CENAZE TÖRENİ NE ZAMAN? Kilise kurallarına göre Papa Franciscus un cenaze töreninin, ölümünden sonra 4. gün ile 6. gün arasında olması gerekiyor. Bu durumda Papa Franciscus için cenaze töreninin 25 Nisan Cuma ile 27 Nisan Pazar günlerinden birinde olması bekleniyor. Yine Kilise normlarına göre Papa Franciscus un ölümünden sonraki 15 ila 20. günde, bu durumda 6-10 Mayıs tarihlerinde Kardinaller Meclisi nin yeni Papa yı seçmek üzere ilk oturumunu yapması öngörülüyor. İtalyan basınında, tüm seçici kardinallerin Roma ya erken ulaşmış olması durumunda ise Papalık Seçiminin (Konklav) başlangıcının da öne alınabileceği belirtildi. TRUMP CENAZE TÖRENİNE KATILACAK ABD Başkanı Donald Trump, 20 Ocak ta başlayan ikinci başkanlık döneminin ilk yurt dışı seyahatinde Papa Franciscus un cenaze törenine katılmak üzere Roma ya gidecek. ABD Başkanı Trump, Truth Social daki hesabından yaptığı açıklamada, Papa nın cenaze törenine katılacağını açıkladı. Trump, açıklamasında, Melania ile ben, Papa Franciscus un Roma daki cenaze törenine katılacağız. Orada olmayı sabırsızlıkla bekliyoruz. ifadesini kullandı. PAPA BİR SÜREDİR SAĞLIK SORUNLARIYLA MÜCADELE EDİYORDU Şubat ayında geçirdiği şiddetli bronşit nedeniyle 14 Şubat ta Roma daki Gemelli Hastanesine kaldırılan, burada çift taraflı zatürre teşhisiyle 38 gün boyunca tedavi gören Papa Franciscus, 23 Mart ta taburcu edilmişti. Papa nın taburcu edildikten sonra 2 aylık nekahet döneminde kalması gerektiği belirtilmişti. Papa Franciscus un doktorlarından Prof. Sergio Alfieri, 25 Mart ta Corriere della Sera gazetesine verdiği demeçte, Papa nın hastanede yattığı dönemde 2 kez ölümden döndüğünü açıklamıştı. Kardinal Joseph Farrell, 21 Nisan sabahı yaptığı açıklamada, Papa Franciscus un yerel saatle 07.35 te yaşamını yitirdiğini duyurmuştu. Vatikan, dün akşam Papa Franciscus un ölüm nedeninin inme geçirme, komaya girme ve geri döndürülemez kalp yetmezliği olduğunu bildirmişti.

Source: Habertürk


Soykırımcı İsrail tam 50 gündür engelliyor! Gazze çağrısı: Suçlular hesap vermeli

BM Sözcüsü Stephane Dujarric, günlük basın toplantısında gazetecilere açıklamalarda bulundu.Dujarric, BM İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi”nin (OCHA), 50 gündür gıda, yakıt, ilaç ya da insanların yaşamı için gerekli olan tek bir malzemenin bile Gazze”ye sokulamadığını bildirdiğini aktardı.Bu süreçte gıda stoklarının tehlikeli bir şekilde azaldığını kaydeden Dujarric, erzak dağıtımının azaldığını, ilaç, tıbbi malzeme ve aşıların tükenmek üzere olduğunu bildirdi.Dujarric, “İsrail”in Gazze”ye her türlü yardım malzemesi girişini engellemesinin 50. günündeyiz.” bilgisini vererek, bu durumun Gazze halkı üzerinde korkunç etki yarattığını vurguladı.Çocuk ve yetişkinlerin aç, sağlık sisteminin ise çökmek üzere olduğunu ve yüz binlerce kişinin yerinden edildiğini kaydeden Dujarric, insani yardım ve sağlık çalışanlarına yönelik saldırıların tekrar arttığını belirtti.- “SUÇLULARIN HESAP VERMESİ GEREKİYOR”Dujarric, 23 Mart”ta Refah”ta 15 sağlık ve sivil savunma çalışanının öldürüldüğü olaya ilişkin İsrail”in soruşturmasını tamamladığına ve bir komutanı görevden aldığına dikkati çekerek, “Gazze”de çok fazla sivil ve insani yardım çalışanı öldürüldü. Hikayeleri manşetlere taşınmadı. Tekrar sivillerin korunması ve esirlerin serbest bırakılması çağrımızı yineliyoruz.” dedi.Soruşturma sonuçlarını “not ettiklerini” ve kendilerinin sürece dahil edilmediğini kaydeden Dujarric, soruşturma yürütebilmeleri için yetkilendirilmeleri gerektiğini kaydetti.Dujarric, “Son 1 yılda çok kez uluslararası hukuk ihlal edildi. Suçluların hesap vermesi gerekiyor.” diye konuştu.- ATEŞKES GÖRÜŞMELERİAteşkes görüşmelerine ilişkin de soruları yanıtlayan Dujarric, tek isteklerinin ateşkesin yeniden sağlanması olduğunun altını çizdi.Dujarric, bunun Gazze”ye engelsiz insani yardım akışı ile Gazze ve İsrail”deki esirlerin aileleriyle kavuşmalarını sağlaması ve iki halk için de barış sürecinin önünü açmasını umduklarını ifade etti.05.00 Gazze”deki hükümet, Gazze”deki Filistinlilerin “toplu göçüne ilişkin yanıltıcı söylentilerin yayılmasına karşı” uyarıda bulunarak, bunun Filistinlilerin kararlılığını zayıflatmak ve milli şuuru baltalamak amacıyla yapılan İsrail”in desteklediği bir kampanya olduğunu açıkladı.01.00 Birleşmiş Milletler (BM), İsrail”in 50 gündür Gazze”ye her türlü yardım malzemesi girişini engellediğini belirterek, bunun Gazze halkı üzerindeki etkisinin korkunç olduğu konusunda uyardı. BM Sözcüsü Dujarric, “Son 1 yılda çok kez uluslararası hukuk ihlal edildi. Suçluların hesap vermesi gerekiyor.” dedi.00.49 İsrail ordusunun, işgal altındaki Batı Şeria”da düzenlediği baskınlarda 3″ü çocuk 4 Filistinli yaralandı.00.00 Hamas, işgal altındaki Batı Şeria”da üniversite öğrencileri de dahil olmak üzere Filistinlilere, Gazze”ye destek olmak için yarın düzenlenecek protesto ve kitlesel etkinliklere geniş katılım çağrısı yaptı.İsrail ordusu, Gazze Şeridi”nde 19 Ocak”ta yürürlüğe giren ateşkesin ardından 18 Mart sabahı şiddetli saldırılarına yeniden başladı.İsrail ordusunun saldırıları yeniden başlatmasından itibaren çoğunluğu yaşlı, kadın ve çocuk olmak üzere 1864 Filistinli hayatını kaybetti, 4 bin 890 kişi yaralandı.İsrail”in Gazze Şeridi”ne 7 Ekim 2023″ten bu yana düzenlediği saldırılarda ise yaşamını yitiren Filistinlilerin sayısı 51 bin 240″a yaralıların sayısı 116 bin 931″e yükseldi.Ateşkesi bozan İsrail, yeni ateşkes tekliflerini reddettiği gerekçesiyle Hamas”a karşı “gittikçe artan askeri güçle” hareket edeceğini duyurdu.Hamas ise “İsrail”in verdiği sözlere uymadığını ve ateşkese arabulucu ülkelerin gözü önünde sorumluluklarını yerine getirmeyerek Gazze Şeridi”nde Filistin halkına karşı soykırımı yeniden başlattığını” açıkladı.İsrail”in Gazze”ye saldırıları, Başbakan Binyamin Netanyahu”nun iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet Direktörü”nü görevden alması gibi tartışmalı siyasi adımlarının gölgesinde başlatması dikkati çekti.

Source: Www.star.com.tr


Hamile eşini öldürüp cesetle aynı evde 10 gün boyunca kaldı! ‘Yakında her şey ortaya çıkacak’

Kastamonu’da 8 aylık hamile eşini öldürdükten sonra, cesediyle 10 günden fazla aynı evde kalan şahıs, çıkarıldığı adli makamlarca tutuklandı. Cinayet şüphelisi, adliye çıkışında eşini kendisinin öldürmediğini ve yakında her şeyin ortaya çıkacağını söyledi.
Olay, 21 Nisan’da Kastamonu’da sabah saatlerinde İnönü Mahallesi Arnavut Caddesi”nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, cadde üzerindeki apartmandan kötü kokuların gelmesi üzerine binada yaşayan vatandaşlar, 112 Acil Çağrı Merkezini arayarak ihbarda bulundu. İhbar üzerine apartmana itfaiye ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekipleri, yaptıkları çalışma neticesinde eve girdi. Ekipler, evde hamile bir kadının cesediyle karşılaştı. Bunun üzerine polis ve sağlık ekipleri ile olay yeri inceleme ekipleri evde incelemelerde bulundu. Cesedin, 23 yaşındaki 8 aylık hamile Elif Civil’e ait olduğu tespit edildi. Elif Civil’in, vücuduna aldığı bıçak darbeleriyle öldürüldüğü belirlenirken, cesedin 10 günden fazladır evde olduğu öğrenildi. Ekiplerin evde yaptıkları incelemelerin ardından Elif Civil”in cenazesi, Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesinin morguna kaldırıldı.

NASRULLAH MEYDANI”NDA ÇOCUĞUYLA GEZİNİRKEN YAKALANDI
Yaşanan olayın ardından harekete geçen Kastamonu İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri, ölen kadının kocası B. Civil’i (29) yakalamak için çalışma başlattı. Ekipler tarafından yürütülen çalışmalar neticesinde, B. Civil’in kent merkezindeki Nasrullah Meydanı”nda olduğu tespit edildi. Ekipler tarafından B. Civil, cinayet şüphelisi olarak gözaltına alındı. Şahıs yakalanırken, bebek arabasıyla yanındaki çocuğu İ. Civil (1,5) polis ekipleri tarafından İl Emniyet Müdürlüğü”ne götürüldü.
SEVK EDİLDİĞİ ADLİ MAKAMLARCA TUTUKLANDI
Emniyetteki işlemlerinin ardından adli makamlara sevk edilen B. Civil, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Adliye çıkışında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan B. Civil, “Eşinizi siz mi öldürdünüz?” sorusuna, “Eşimi ben öldürmedim” şeklinde yanıt verirken, “Pişman mısınız?” sorusuna da “Ben yapmadım, çıkacak yakında ortaya” şeklinde yanıt verdi.
Ayrıca B. Civil, “Aynı evde nasıl kaldınız?” sosunu ise yanıtsız bıraktı. B. Civil’in Cumhuriyet Savcılığındaki ve Emniyet Müdürlüğündeki sorgularında da benzer yanıtlar vererek, suçlamaları kabul etmediğini ve eşinin kendisinin öldürmediğini söylediği öğrenildi.
Öte yandan, 8 aylık hamile Elif Civil’in cenazesi de, otopsi yapılmak üzere Ankara Adli Tıp Kurumuna gönderildi. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.

Source: Taner Şahin


Vatikan Papa’nın ölüm nedenini ve vasiyetini açıkladı

Vatikan, Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Francis’in ölüm nedeninin inme, koma ve geri döndürülemez kalp yetmezliği olduğunu bildirdi.

Vatikan’dan yayınlanan rapora göre Papa dün sabah yerel saatle 07:35’te Vatikan’daki Santa Marta Konukevi’ndeki dairesinde vefat etti.

Akut solunum yetmezliği, polimikrobik çift taraflı zatürre, yüksek tansiyon ve diyabet gibi rahatsızlıklarının inme, koma ve kalp yetmezliğine eşlik ettiği söylendi.

Papa Francis, vasiyetinde defin yerini belirtti

Vatikan’nın bir başka açıklamasındaysa Francis’in vasiyeti paylaşıldı.

Her dış seyahati öncesi ve sonrasında gidip özel olarak dua ettiği Roma’daki Santa Maria Maggiore Bazilikası’nda defnedilmek istediği belirtildi.

Mezarının toprakta, sade ve özel bir süsleme bulunmadan ve üzerinde sadece ‘Franciscus’ yazacak şekilde olmasını istediği kaydedildi.

Papa, 2023’teki bir söyleşide de Santa Maria Maggiore bazilikasına gömülmek istediğini, ‘buranın en sevdiği’ ve ‘en sık ziyaret ettiği’ kilise olduğunu söylemişti.

Eğer geleneğin dışına çıkılır ve din adamı bu kiliseye gömülürse Francis bir asır sonra Vatikan dışına defnedilen ilk papa olacak.

Bu arada Vatikan’ın Aziz Petrus Meydanı’nda akşam saatlerinde Papa Francis’in anısına dua edildi. Meydanda toplananların, Papa Francis’i alkışladığı görüldü.

İtalya’da Papa’yı anmak için Roma’nın simge yapısı Kolezyum’un ışıklarını kapatıldı.

İspanya ve Lübnan’da üç gün, Arjantin ve Brezilya da yedi gün yas ilan edildi.

ABD’de Beyaz Saray’da ve tüm federal kurumlarda bayraklar yarıya indirildi. ABD Başkanı Donald Trump, eşiyle birlikte Papa’nın cenaze törenine katılacaklarını bildirdi.

Source: aktifhabercom


Ünlü oyuncunun ilk torunu yeni yaşına girdi: Acıyla yandık, aşkla kavrulduk… Gün eğlenme günüdür

Bu yüzden kariyerinden erken emekli olmak zorunda kaldı bu oyuncu ama her kötü durumda bir de güzellik olduğunu anlatan o deyiş yine de yerine geldi.Her ne kadar sağlığı artık eskisi gibi olmasa da hatta giderek bozulsa da ünlü oyuncu, ailesinin iki farklı kanadını bir araya getirdi.Yeni karısı ve küçük kızları bir yandan, eski karısı ve yetişkin kızları diğer yandan onu sevgiyle sarıp sarmaladı. Hatta şu andaki karısıyla yıllar önce boşandığı karısı iki kız kardeş gibi oldu bu süreçte.Bu ailenin hayatında da son günlerde bazı önemli gelişmeler yaşanıyor… Biri saf mutluluktan ibaret, diğeri de son üç yıldır yaşanan acıların damıtılmasından ortaya çıkan ve tarihe düşülen bir not.Bruce Willis ve onun geniş ailesinden söz ettiğimiz anlaşıldı büyük olasılıkla… İLK TORUNU YENİ YAŞINA GİRDİ2022 yılında önce afazi teşhisi alıp mesleğine veda eden Willis”in sonra da frontotemporal demansa yakalandığı açıklandı.Karısı Emma Heming ve eski karısı Demi Moore”un yanı sıra toplam beş kızının imzasıyla yayınlanan bu açıklamada Willis”in mesleğine veda ettiği ama hayatla bağlarını koparmayacağı ve sonuna kadar da durumun böyle olacağı belirtildi.Her ne kadar eski sağlığının yerinde yeller esiyor olsa da Bruce Willis”in geniş ailesi yine iki önemli gelişme nedeniyle bir araya geldi.Bunlardan ilki kelimenin tam anlamıyla herkese mutluluk veren bir gelişme. Willis ile eski karısı Demi Moore”un evliliğinden dünyaya gelen üç kızının en büyüğü olan Rumer Willis”in tek çocuğu Louetta iki yaşına girdi. Gözden Kaçmasın Evler satışa çıktı, söylentiler alevlendi: Artık karısı değil bakıcısı gibi oldu… 25 yıllık evlilik son noktaya geldi Haberi görüntüle KALABALIK AİLE MUTLULUKTAN UÇTURumer Willis ile eski sevgilisi Derek Richard Thomas”ın birlikteliğinden doğan Louetta için geçtiğimiz hafta bir araya geldi Willis”in kalabalık ilesi. O mutlu günde çekilen bir videoyu da Emma Heming kendi sosyal medya hesabından paylaştı.Görüntülerde minik Louetta başta olmak üzere bütün ailenin yüzünün güldüğü görüldü.Rumer Willis, bundan iki yıl önce kızını sevgilisiyle birlikte yaşadığı evde dünyaya getirmişti. Sonradan verdiği bir röportajda da o doğum anlarını, o anlarda neler hissettiğini anlatmıştı.Rumer ile partneri Derek Richard Thomas, 2023 yılının nisan ayında kız bebeklerine kavuştu. Çiftin, Louetta Isley Thomas Willis adını verdiği kızları dünyaya gözlerini açtı. Gözden Kaçmasın İlk adımlarını görünce mutluluktan ağlamıştı… Ünlü oyuncunun yüreği yangın yeri… Oğlunu bakımevine bırakmak zorunda Haberi görüntüle KENDİ EVİNDE SUDA DOĞUM YAPTIAradan geçen bu kısa zamanın ardından ilk kez anne olma mutluluğunu yaşayan Rumer Willis de konuk olduğu bir podcast yayınında, doğum heyecanını ve bebeğini kucağına aldığı ilk anı anlattı.Bir ebe eşliğinde, suda ve ağrı kesici kullanmadan doğum yapan Rumer Willis, o anlarda yaşadıklarını anlattı konuk olduğu programda.Willis, Instagram sayfasından da doğum yaparken çekilen fotoğraflarını paylaştı. Yeri gelmişken hatırlatalım, genç anne bebeğini dünyaya getirirken yanında iki kız kardeşi ile annesi Demi Moore da vardı.Alıntı Metni KARISI, DEMANSLA MÜCADELEYİ KİTAP HALİNE GETİRDİWillis ailesiyle ilgili bir başka gelişme de Emma Heming”in çıkardığı kitap.Daha önce Aramızda yaş farkı olduğu için onun sağlığının benden önce bozulabileceğini biliyordum. Ama yine de bunun bu kadar erken olmasını beklemiyordum diyen Heming, demans hastalığının hayatlarını nasıl değiştirdiğini konu alan bir kitap yazdı.46 yaşındaki Heming paylaşımında Kederden doğan, sevgiyle şekillenen ve amaç tarafından yönlendirilen bu kitap, Bruce”a ilk teşhis konulduğunda ve ben korku ve belirsizlikle donup kaldığımda ihtiyaç duyduğum kitaptı diye yazdı.

Source: Hurriyet.com.tr


Ağabeyi gözleri dolarak anlattı: Ülkücüler Sırrı Süreyya”ya kan vermek istedi

DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder”in hayati tehlikesi sürüyor. Kalp krizi ve aort yırtılması sonrası 12 saat süren zorlu bir ameliyat geçiren Önder, yoğun bakımda tutuluyor.Sırrı Süreyya Önder”in tedavi gördüğü hastaneden, Önder”in sağlık durumuna ilişkin yeni bir açıklama yapıldı. Açıklamada, yoğun bakımdaki tedavi sürecinin altıncı gününde sürdüğü kaydedildi. KALBİNİN SAĞ KISMI KASILMAYA BAŞLADI Hastanenin açıklamasında, Önder”in göğsünün yeniden açıldığı ve cerrahi alanın temiz olduğunun görüldüğü belirtildi. Açıklamada daha önce kasılmayan, kalbin sağ kısmının kasılmaya başladığı ifade edildi. “NÖROLOJİK ENDİŞELER SÜRÜYOR” “Ancak hastamızın ilk geldiği andan itibaren şuuru kapalı olup, refleksleri istediğimiz seviyede değil.” denilen açıklamada, doktorların nörolojik açıdan endişelerinin sürdüğüne dikkat çekildi. AĞABEY: DURUMU STABİL Yoğun bakımda tedavisi devam eden TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder”in durumu kamuoyunda geniş yankı bulurken, destek ziyaretleri de sürüyor. TELE1″e konuşan ağabey Ali Fuat Önder, kardeşinin sağlık durumunun şu an için stabil olduğunu ve bunun olumlu bir gelişme olduğunu belirtti. HASTANEYE AKIN VAR Önder, hastanede yalnız bırakılmadıklarını, çok farklı çevrelerden isimlerin ziyaretine geldiklerini ifade ederek, “Hastaneye akın var diyebilirim. Sadece yakın çevre değil, Türkiye”nin dört bir yanından gelen insanlarımız var” dedi. ÜLKÜCÜLER KAN VERMEYE GELDİ Ziyaretlerin çoğunun duygusal anlara sahne olduğunu belirten Ali Fuat Önder, yaşadığı bir olayı şöyle anlattı: “Ben bizzat görmedim ama bana hastane personeli anlattı. Bir grup ülkücü genç, buraya gelmiş. “Kan vermek istiyoruz” demişler. Bu, ikinci gündü. Hastane yetkilileri de o sırada böyle bir ihtiyaç olmadığını belirtmiş ama yine de onların bu duyarlılığı bizi duygulandırdı.” “MUHSİN YAZICIOĞLU”NUN KORUMA AMİRİ OLDUĞU SÖYLENDİ” Ülkücü hareketin sembol isimlerinden Muhsin Yazıcıoğlu”nun adının geçtiği bir diğer olay ise dikkat çekti. Ziyaretler arasında yaşanan dikkat çekici bir anı da paylaşan Önder, duygulanarak şu ifadeleri kullandı:”Yaşlıca biri geldi, beni çağırdılar. Elimi sıktı ve “Ben Trabzonluyum, buraya yakında oturuyorum” dedi. Sonra da kendisinin merhum Muhsin Yazıcıoğlu”nun koruma amiri olduğunu söyledi. 12 Eylül döneminde, Mamak Cezaevi”nde ağabeyimle Muhsin Yazıcıoğlu birlikte kalmışlar. Aralarında derin bir sevgi ve saygı varmış. Bu ziyareti unutmam mümkün değil.”

Source: Abdullah Karlıdağ


Anormal doğum tartışması!

Konuyu biliyorsunuz…

Sivassporlu futbolcular, Fenerbahçe ile evlerinde oynayacakları maç öncesinde, Sağlık Bakanlığı’nın yürüttüğü kampanya için hazırlanan “DOĞAL OLAN NORMAL DOĞUM” pankartını taşıyınca saçma sapan tepkiler geldi.

“Normal doğum”, hatta “evlilik” karşıtı feminist grupların başını çektiği kampanyalar işte…

Evet, doğal olan normal doğum.

Nesine karşı çıkmalıysa bunun!

Ne var bunda?

Kimilerinin Hazret-i Ali’ye, kimilerinin ise Mustafa Kemal’e atfettiği bir özdeyiş:

“Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir!”

Aynı zamanda bilimdir.

Hem ilim hem de bilim; “Doğal olan normal doğum” diyor.

İlim, bilim karşıtı zihniyet dünyası ise…

“Kim nasıl doğurursa doğursun, kime ne?”

“Kadınların nasıl doğuracağını kadınlara bırakın!”

“Köle miyim sana ben, ay sana ne sana ne!”

Pek Muhterem Özgür Özel de “laf ebesi” kıvamında girmez mi muhabbete:

“Kardeşim, kadının kaç çocuklu olacağı, doğuracaksa nasıl doğuracağı, nasıl büyüteceği, kadının nasıl giyineceği, ne yiyeceği, ne içeceği, ne kadar güleceği kadının bileceği iştir!”

Hoppalaaaa!

Kimsenin kimseye zorla doğum dayattığı filan yok.

Bununla birlikte “sağlıklı olanı” söylemek, hem insanlığın hem de hekimliğin gereği.
İsteyen istediği gibi doğurur ya da doğurmaz!

Taşınan pankart “normal” olanı gösteriyor.

İlmî olanı gösteriyor.

Bilimsel olanı gösteriyor.

Kadın sağlığı için yararlı olanı gösteriyor.

Bebek sağlığı için yararlı olanı gösteriyor.

Ülke sağlığı için yararlı olanı gösteriyor.

Hekimlerin dediği de bu:

Normal doğum birçok yönden avantajlı…
Doğum normal ise, anne daha çabuk toparlanıyor, ameliyat olmadığı için kanama ve enfeksiyon riski daha az oluyor.
Normal doğumda annede hastalık, sakatlık, ölüm riski sezaryenle doğuma göre çok daha az oluyor.
Bebek için faydalı olanı da normal doğum.
Bebeğin solunumu daha hızlı başlıyor, daha az nefes problemi yaşıyor.
Annenin doğum kanalında bulunan ve bağırsak, bağışıklık sistemi için çok değerli olan bakteriler bebeğe geçiyor.

Bebeği “normal” yolla dünyaya getirmek, annenin doğum sayısını sınırlandırmıyor!

-Normal doğumlar, “epidural anestezi” ile çok konforlu bir şekilde gerçekleştiriliyor.

Hem bebek, hem anne, hem aile, hem de ülke sağlığı açısından “normal doğum” çok daha iyi.

“Anormal doğum”, acil durumlar dışında tavsiye edilmeyen bir yöntem.

Şöyle bir sorumuz var.

‘Mecbur kalınmadığı halde bebek için daha riskli, daha az sağlıklı olan yöntemi seçmek gibi bir hak mı olurmuş?’

Gerçekler ortada ama birilerindeki dert başka.

Bir zihniyet ki, bize yıllar yılı “nüfus azaltmayı” tavsiye etti.

Bunun için bedavadan “kısırlaştırma” (vazektomi) kampanyaları düzenledi.
Bedavadan “malzeme” dağıttı!

O zamanın “bir kısım medyası ya da “kartel medyası” bu işe iyice abandı.
İstediler ki nüfus artış hızımız iyice yavaşlasın.

Durma noktasına gelsin.

Yaşlanalım.

Rekabet edemez hale gelelim!

Ne yazık ki…

Bugünkü tablo hiç parlak değil!

Sayın Cumhurbaşkanı’na “varoluşsal tehdit” dedirtecek kadar kötü hatta!

Birileri “nüfus artış hızımızı” frenlemek istiyordu ya…

Bugün karşımızda duran tablo, tam da onların istediği gibi.

Sayın Erdoğan, “En az 3 çocuk!” dedi, olmadı.

Tehditlere, tehlikelere dikkat çekti, olmadı.

Bir türlü olmadı.

Bugün artık…

Gençlerimizin büyük bölümü evlenmek istemiyor.

Evlenenler de çocuk yapmak istemiyor ya da bir, hadi bilemedin en fazla iki çocuk istiyor.

Boşanmalar da rekor üstüne rekor kırıyor.

Nüfus artış hızımızın normalleşmesinin önünde, “hane halkı geçim sıkıntısı” engeli var.
“Ev ekonomisiyle alâkalı” engeller var.

Aile hayatımıza dair mevzuatın “Anadolu Ruhu”na, “Anadolu İrfanı”na değil de…

Batıyı batma noktasına sürükleyen “AB Zihniyeti”ne yaslanması gibi bir büyük engel var.

“Kadın ille de çalışmalı, mutlaka çalışmalı, kadın istihdam oranı ille de arttırılmalı!” bakış açısı var.

Birçok olumsuzluk var.

Bunlarla birlikte “sezaryenle doğum” oranlarının çok yüksek olması da var.
O kadar ki…

İngiliz’in BBC’si, kendilerini gayet memnun eden bir haber koymuş:

“Sezaryenle doğumlarda dünya genelinde önemli bir artış görülüyor. Ancak, Türkiye hali hazırda dünyada en çok sezaryen ameliyatının yapıldığı ülke konumunda.”

Birinciymişiz yani, anormal doğum alanında…

ÖZEL HASTANELERDE NİÇİN BÖYLE?

Bizdeki doğumların üçte ikisi “anormal doğum.”

Bu, “tüm hastaneler”in oranı.

Peki, hangi hastanelerde ne kadar anormal doğum oluyor?

Devlet Hastanelerinde: Yüzde 61,

Üniversite Hastanelerinde: Yüzde 75,

Özel Hastanelerde: Yüzde 78.1!

Tablo ilginç değil mi?

Devlet hastanelerindeki “anormal doğum oranları”, ABD, OECD ve AB’dekilerin çok üstünde…

Üniversite hastaneleriyle özel hastanelerdeki durum ise büsbütün korkunç!

Bu nasıl oluyor dostlar?

Sizce, bilhassa özel hastaneler “anormal doğum”u niçin bu kadar abartıyor?
Bu durumun sebeplerinin tam olarak ortaya konulması gerekmez mi?

Devlet hastanesine düşersen, normal doğum yapma ihtimalin çok daha yüksek.
Öbür taraflarda ise…

Sezaryenle doğum “kesin” gibi!

Niçin böyle?

Bu işin sorumluları kimler?

Denetimler nasıl gidiyor?

Bir dolu soru var işte.

Neyse ki, bu “anormal doğum” işine bir fren koyuldu geçtiğimiz günlerde…

Ayaktan Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel sağlık Kuruluşları Hakkındaki Yönetmelik’te, “Tıp merkezlerinde plânlı sezaryen yapılamaz.” İfadesi yer aldı.

Bu sayede, normal doğum oranlarının biraz olsun artmasının yolu açıldı.

Amma da memlekette yaşıyoruz değil mi; azınlıkta kalan gürültücü bir grup, işi iyice köpürtüyor ve anormal doğumu sosuyla savunuyor!

Tıp otoritelerinin, kadın için de bebek için de “sıkıntılı” olduğunu ve ancak mecbur kalındığı takdirde başvurulması gerektiğini söylediği uygulamanın yaygınlaşmasını savunuyor!

Amma acayip insanlar, azizim!..

ESÂS TAMAM DA, YA USÛL?

Bir de söylemeden geçemeyeceğim…

Onca maç varken, mesela her yerde “kadınlar arası maçlar” varken, bu pankart işi için “Sivas’taki erkek maçının” seçilmesi pek de parlak fikir değildi galiba.

İyi işleri, istismarın önünü mümkün olduğunca kesecek yöntemlerle yapmakta fayda var.
Mecelle Kuralı:

“Usûl esâsa mukaddemdir.”

Yani, “Usûl esastan önce gelir!”

Bazı davalar “esastan” değil, “usûl”den kaybedilir malûm!

Serdar Arseven / Haber7

Source: Serdar Arseven


2 yaşındaki Mete pil ve mıknatıs yuttu, bağırsağı yandı!

2 yaşındaki çocukları Mete bir süredir karın ağrısı çekmeye başladı. Bunun üzerine İstanbul”da yaşayan Selen ve Kürşat Macit çifti oğullarını bir hastaneye götürmeye karar verdi.İddiaya göre, doktorlar filmler çekilmesine rağmen herhangi bir bulguya rastlamadı. Mete”nin ağrısının gazdan kaynaklandığını söyleyen doktorlar, küçük çocuğu taburcu etti. GİTTİKLERİ İKİ HASTANEDEN DE SONUÇ ÇIKMADI2 yaşındaki çocuğun ağrılarının dinmemesi ve ağzından köpükler çıkmaya başlaması üzerine aile büyük bir korku yaşadı. Çocuklarının ağrıları dinmemesi üzerine hastaneye götüren aileye burada Mete”nin apandisit olduğu söylendi. Bunun üzerine oğullarını Çam ve Sakura Şehir Hastanesi”ne götüren aile burada gerçeği öğrenince neye uğradığını şaşırdı. YUTTUĞU PİL VE MIKNATIKLAR BAĞIRSAĞINI YAKTIDoktor, 2 yaşındaki Mete”nin bağırsaklarında bir pil ve üç mıknatıs olduğunu söyledi.Operasyonla Mete”nin bağırsağındaki cisimler çıkarıldı. Pilin asidinden dolayı Mete”nin bağırsaklarının yandığı öğrenildi. Küçük çocuğun ailesi, ilk gittikleri hastane hakkında suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor.

Source: Kadriye Ebrar Etirli


Sırrı Süreyya Önder”in ağabeyi duyurdu: Ülkücüler gelip kan vermek istedi!

TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, 15 Nisan akşamı evinde geçirdiği kalp rahatsızlığının ardından acil olarak Şişli”deki Florence Nightingale Hastanesi”ne kaldırıldı.Kalpten çıkan ana aort damarının boydan boya yırtıldığı tespit edilen Önder, 12 saat süren ölüm riski yüksek bir ameliyatın ardından yoğun bakıma alındı.Durumu ciddiyetini koruyan Önder”in tedavi süreci, tüm Türkiye tarafından yakından takip ediliyor.Önder”in ağabeyi Ali Fuat Önder, TELE1″e kardeşinin sağlık durumu hakkında açıklamalarda bulundu.”HASTANEYE AKIN VAR”Tedavi süresince yalnız bırakılmadıklarını belirten Önder, çok farklı çevrelerden isimlerin ziyaretine geldiklerini ifade etti.Önder, “Hastaneye akın var diyebilirim. Sadece yakın çevre değil, Türkiye”nin dört bir yanından gelen insanlarımız var.” dedi.”ÜLKÜCÜLER İKİNCİ GÜN KAN VERMEYE GELDİ”Ziyaretlere ilişkin konuşan Önder, ülkücü bir grup gencin, hastaneye gelerek Sırrı Süreyya Önder”e kan vermek istediğini söyledi.Önder, hastane personelinden öğrendiğini belirttiği olayı şu sözlerle anlattı:“Ben bizzat görmedim ama bana hastane personeli anlattı. Bir grup ülkücü genç, buraya gelmiş. ‘Kan vermek istiyoruz’ demişler. Bu, ikinci gündü. Hastane yetkilileri de o sırada böyle bir ihtiyaç olmadığını belirtmiş ama yine de onların bu duyarlılığı bizi duygulandırdı.””MUHSİN YAZICIOĞLU”NUN KORUMA AMİRİ OLDUĞU SÖYLENDİ”Ziyaretler arasında yaşanan dikkat çekici bir anı da paylaşan Önder, duygulanarak şu ifadeleri kullandı:“Yaşlıca biri geldi, beni çağırdılar. Elimi sıktı ve ‘Ben Trabzonluyum, buraya yakında oturuyorum’ dedi. Sonra da kendisinin merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun koruma amiri olduğunu söyledi. 12 Eylül döneminde, Mamak Cezaevi”nde ağabeyimle Muhsin Yazıcıoğlu birlikte kalmışlar. Aralarında derin bir sevgi ve saygı varmış. Bu ziyareti unutmam mümkün değil.””OTOBÜSLERE DOLUŞUP GELDİLER”Destek ziyaretlerinin sadece Ankara veya İstanbul”dan olmadığını da vurgulayan Ali Fuat Önder, Hakkari”den otobüs tutarak ziyarete gelen vatandaşların olduğunu da söyleyerek şöyle konuştu:“Otobüslere, araçlara doluşup gelenler olmuş. Ülkenin dört bir yanından gönül dostları buraya geldi. Bu bize moral veriyor. Kardeşimin sağlık durumu stabil ama sevenlerinin duası ve desteğiyle daha da iyiye gideceğine inanıyorum.”

Source: Bahadır Alemdar