Afrika ülkesi Tunus’un Tarım Bakanlığı’na verdiği ders!..
Bu yazıyı okurken lütfen kendinizi adını açıklamayacağım ihracatçının yerine koyun.
Evet, ihracatçısınız ve Tunus’a patates göndereceksiniz.
Nevşehir bölgesindeki depoya yaklaşık 30 milyon TL ödeyerek temin ettiğiniz patatesleri ihraç edebilmek için, bunların insana ve toprağa zarar vermediğini gösteren bir analiz raporuna ihtiyacınız var.
Nevşehir İl Tarım Müdürlüğü’ne başvurarak ürünlerin analiz edilmesini istiyorsunuz.
Oradaki yetkililer de örnekler alıp Adana Gümrüğü Zirai Karantina Müdürlüğü’ndeki laboratuvarda analiz işlemini yapıyorlar.
Siz de buradan gelen “ürünler temizdir” belgesini aldıktan sonra gönül rahatlığıyla patatesleri gemiye yüklüyorsunuz.
Buraya kadar her şey normal görünüyor…
Ancaakkk…
Patatesleri taşıyan gemi Tunus’un Susa Limanı’na varınca, gümrükçüler “Durun bakalım, biz de bir analiz yapalım” diyerek örnekler alıyorlar.
Üç gün sonra beklenen rapor geliyor.
Ama sonuç ürkütücü çıkıyor.
Zira patateslerde “ralstonia solanacearum” ve “clavibacter michiganensis” bakterileri tespit ediliyor. Bunlardan “ralstonia”, patateste solgunluğa ve kahverengi çürüklüğe neden oluyor. Toprak kaynaklı olup, kök enfeksiyonu ile başlıyor. Diğeri ise “patateste halka çürüklüğü” olarak tanımlanıyor. Bu hastalık da enfekte olmuş tohumluk patateslerle yayılıyor. Bu bakterilerin görüldüğü topraklara karantina uygulaması yapılması gerekiyor.
Teknik bilgilerle kafanızı karıştırmadan bundan sonra yaşanılan ve Türkiye ile kıyaslandığında “inanılmaz” diyebileceğimiz gelişmeleri anlatayım.
Tunus makamları patatesleri hemen geri göndermeye karar verdikleri gibi, alıcı kişiyi de “ülke topraklarına zararlı bakteri sokma girişimi” nedeniyle tutukluyorlar!
Evet, yanlış okumadınız, Türkiye’den Tunus’a patates ithal eden kişi tutuklanıyor!
Bu olay kasım ayı sonlarında yaşanıyor.
Ve suçu ülkemizden patates almak olan ithalatçı, bir hafta öncesine kadar cezaevinde kalıyor!
Türkiye’deki ihracatçı ise elindeki “temiz” raporuna güveniyor ve “Bu işte bir yanlışlık var. Sizin resmi laboratuvarınızın yanı sıra bağımsız bir kuruluşa yeni bir analiz yaptıralım” diyerek itiraz ediyor.
Tunuslular bu öneriyi kabul edip bağımsız bir analiz kuruluşuna yeni bir inceleme yaptırıyorlar.
Şimdi sıkı durun.
Bu analiz sonucunda da ilk iki bakteriye ilaveten 3. bir bakteri türü daha bulunuyor!
Tabii patatesler gerisin geri Mersin’e gönderiliyor.
Bu işte toplam 2 milyon 200 bin dolar zarar eden (bu paraya gemi navlun ücreti dahil) ihracatçı mağduriyetini giderebilmek için yeniden bizim resmi makamlara dönüp “Bana temiz raporu verdiniz. Ama ürünler bakterili çıktı. Bu nedenle yeni bir analize ihtiyaç var” diyor.
Yine İl Tarım Müdürlüğü yetkilileri geliyor, yine örnekler alınıyor, yine Zirai Karantina Laboratuvarına gönderiliyor.
Şimdi yine sıkı durun!
Tunusluların 3 günde verdikleri rapor, Türkiye’de, aralık ayı sonlarından bugüne kadar bir türlü ihracatçıya ulaşmıyor!..
Sonunda 280 bin TL masraf yaparak patatesleri TIR’larla Tarsus İlçesi’ndeki TURYAM Geri Kazanım ve Bertaraf Tesisleri’nde imha ettiriyor.
Mersin Zirai Karantina Müdürü Şeref Kabaoğlu ise 12 Ocak günü basına açıklama yaparak -imha işlemini sanki kendileri gerçekleştirmiş gibi “8 Ocak’ta ürünün uygun olmadığı değerlendirilerek imhasına karar verilmiştir” diyor!..
Patates rezaleti, sağlık rezaleti, kısacası rezaletlerin hepsi bu akşam saat 20.05’ten itibaren SÖZCÜ Televizyonu’ndaki ARENA’da…
Değerli haberci kardeşlerim Cem Özkeskin, Gökmen Ulu, Fırat Fıstık ve Hazar Dost’un hazırladıkları çarpıcı haberleri kaçırmamanızı öneririm.
Source: Uğur Dündar
Başkanlar değişiyor zaferler değişmiyor
Süper Kupa”da G.Saray”ı 5-0 yendiği dönemde başkanlık koltuğunda Hasan Arat otururken, teknik direktör ise Gio van Bronckhorst”tu. Ligde F.Bahçe”yi 1-0 yendiği dönemi Hüseyin Yücel ve Serdar Topraktepe ile geçen Kara Kartal, Trabzon”u ise Serdal Adalı-Ole Gunnar Solskjaer işbirliği ile geçti. 3 başkan, 3 teknik direktör ve 3 farklı derbi galibiyeti alındı. Serdal Adalı hastanelik oldu BEŞİKTAŞ Başkanı Serdal Adalı hastanelik oldu. Geçirdiği ağır gribal enfeksiyonu bir türlü atlatamayan Başkan Adalı”nın hastaneye kaldırıldığı öğrenildi. Adalı”nın tedavisine bir an önce başlanırken, Eyüp maçına kadar iyileşmesi bekleniyor.
Source: Fotomaç
Devlet Bahçeli”nin sağlık durumuyla ilgili MHP”den açıklama: O iddialara sert yanıt
İstanbul”da 4 Şubat”ta kalp kapakçığı ameliyatı geçiren ve o tarihten beri basın karşısına çıkmayan MHP lideri Devlet Bahçeli”nin sağlık durumuyla ilgili MHP”den açıklama yapıldı.
MHP Genel Başkan Başdanışmanı Eyyup Yıldız, Bahçeli”nin 14 Şubat”ta taburcu olduğunu hatırlatarak, “Liderimiz nekahat sürecinin ardından Allah’ın izniyle kısa sürede mesaisine başlayacaktır” dedi.
Bahçeli’nin sağlık durumuyla ilgili Yıldız, şu ifadeleri kullandı:
-Daha önceden MHP Genel Merkezimizin resmi sayfasından kamuoyuna paylaşılan metni hatırlatarak diyoruz ki:
-Liderimiz, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli, 4 Şubat 2025’te daha önce planlanmış tetkik, tahlil ve check-up işlemleri için Kocaeli Gebze’deki Anadolu Sağlık Merkezi’ne giriş yapmıştır. Yapılan değerlendirmeler sonucunda daha önce operasyon geçirdiği kalp kapakçığında bir sorun tespit edilmiş ve başarılı bir girişimsel operasyon gerçekleştirilmiştir. 14 Şubat 2025 itibarıyla tedavi sürecini tamamlayan Sayın Genel Başkanımız taburcu olarak Ankara’ya dönmüş, nekahat sürecinin ardından Allah’ın izniyle kısa sürede mesaisine başlayacaktır.
-Ancak Türkiye düşmanlarının, ihanet şebekelerinin ve fitne odaklarının korkusu yine gün yüzüne çıkmıştır. Allah’tan, milletten ve adaletten nasibini almamış hainler, sosyal medya üzerinden iftira ve karalama kampanyalarıyla gerçekleri çarpıtmaya çalışmaktadır. Bu ihanet çeteleri, liderimizin dimdik duruşundan, milletine olan bağlılığından, vatanı için gösterdiği mücadeleden korkmaktadır. Çünkü bilirler ki, Liderimiz Devlet Bahçeli nefesi yettiğince bu milletin, bu vatanın ve Türk-İslam ülküsünün savunucusu olmaya devam edecektir!
-Bilinmelidir ki, Türkiye’nin istikrara yürümesi, terörsüz bir Türkiye hedefine adım adım yaklaşması ve yurtdışında yürütülen başarılı süreçler bazı odakları rahatsız etmiştir. Fitne çıkarmak, milleti yanıltmak isteyenlerin derdi budur! Ancak unutulmamalıdır ki, iftira atan diller, yalan yayan eller ve fitne tohumu eken hainler er ya da geç milletin tokadıyla yüzleşecektir!
-Sayın Genel Başkanımız, dualarla ve milletinin sevgisiyle ayağa kalkmıştır. Onun nefesi, sesi ve yüreği Türk milletinin her ferdinde yankılanmaktadır. Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi iftirayı atarlarsa atsınlar, imanı güçlü olanın iradesi de güçlü olur!
-“Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz!” Biz de unutmayacağız! Liderimizin sağlığı üzerinden yapılan bu alçakça kampanyaların tüm teknik ve hukuki süreçleri titizlikle yürütülmekte, bu fitneyi yayanlar tek tek tespit edilmektedir. Devletimize ve milletimize uzanan her kirli eli kıracak, bu iftira çetelerini saklandıkları deliklerden çıkararak hesap soracağız!
-Türk milleti, liderine sahip çıkmaya devam edecektir. Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin vizyonuna, vatanseverliğine ve inançlı duruşuna yönelik her türlü saldırıya karşı mücadelemiz kararlılıkla sürecektir. Çünkü biz biriz, beraberiz ve Allah’ın izniyle bu kutlu davanın yılmaz neferleri olmaya devam edeceğiz!
Source: Haber Merkezi
Ankara”da şüpheli ölüm: Hedef gösterilen Ülker Güleryüz yangında can verdi
Yangın, dün saat 19.50 sıralarında Altındağ ilçesi Gültepe Mahallesi 745″inci sokakta bulunan, mahalleli arasında Necla Teyze olarak bilinen ve baktığı sokak hayvanlarıyla tanınan Ülker Güleryüz”ün yaşadığı gecekonduda çıktı.
Gecekondudan yükselen alevlerin gören çevredekilerin ihbarı üzerine bölgeye itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi.
İtfaiye ekiplerinin çalışmalarıyla yangın söndürülürken, evde mahsur kalan Güleryüz, dışarı çıkartıldı.
Sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde Güleryüz”ün hayatını kaybettiği tespit edildi. Kadının cenazesi otopsi yapılmak üzere Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.
İtfaiye ve polis ekiplerinin yaptığı ilk incelemelere göre yangının evde bulunan elektrikli sobadan kaynaklı çıktığı belirtilirken, kundaklama ihtimali de araştırılmak üzere geniş çaplı soruşturma başlatıldı.
SABAH, KÖPEĞİNİ ALAN BELEDİYE EKİPLERİNE GÖSTERDİĞİ TEPKİ KAMERADA
Bu arada Ülker Güleryüz”ün, dün (18 Şubat) sabah saatlerinde beslediği köpeğini almaya gelen belediye ekiplerine tepki gösterdiği ve çevredekilerin yaşanan bu anları cep telefonu ile kaydettiği ortaya çıktı.
‘KUNDAKLAMA İDDİASI’
Yangını haber alan hayvanseverler ise bölgeye gelirken, komşu Yasemin Ünal, Güleryüz ile en son saat 17.00 sıralarında eve girmeden konuştuğunu ve evde tüp ya da ocak kullanılmadığını ifade etti. Bu yüzden evin kundaklanmış olabileceğini belirten Ünal, “Ben yangını gördüm, koştum kapısını kırdım. Bağırdım, “Necla Teyze çık” diye, belki o sırada kalktı, düşmüş. Dumandan mı zehirlendi yanarak mı öldü bilmiyorum, büyük ihtimalle yanarak öldü. Suyla söndürmeye çalıştım ama söndüremedim” dedi.
HAYVANSEVERLERDEN SORUŞTURMA ÇAĞRISI
Yangın haberini aldıktan sonra olay yerine gelen Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu Başkan Yardımcısı Haydar Özkan ise “Sabah Altındağ Belediyesi ekipleri teyzenin çipli köpeğini almışlar, akşam da sosyal medyada hayvan düşmanı hesaplar teyzeyi hedefe koymuşlar. 80 yaşında bir kadının hayvanlarını almak nedir? Bu hedef göstermelerin sonucunda teyzemiz burada yanarak can verdi. Teyzemizi hedef gösteren bütün hesaplar hakkında soruşturma açılmasını istiyoruz” dedi.
Source:
MHP”den Bahçeli ile ilgili iddialara cevap: Bu fitneyi yayanlar tek tek tespit edilmektedir
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Başdanışmanı Eyyup Yıldız, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli”nin sağlık durumu hakkında bilgi verdi.Yıldız sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Daha önceden MHP Genel Merkezimizin resmi sayfasından kamuoyuna paylaşılan metni hatırlatarak diyoruz ki: Liderimiz, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli, 4 Şubat 2025″te daha önce planlanmış tetkik, tahlil ve check-up işlemleri için Kocaeli Gebze”deki Anadolu Sağlık Merkezi”ne giriş yapmıştır. Yapılan değerlendirmeler sonucunda daha önce operasyon geçirdiği kalp kapakçığında bir sorun tespit edilmiş ve başarılı bir girişimsel operasyon gerçekleştirilmiştir” ifadelerine yer verdi. Bahçeli”nin kısa sürede mesaiye başlayacağını belirten Yıldız, “14 Şubat 2025 itibarıyla tedavi sürecini tamamlayan Sayın Genel Başkanımız taburcu olarak Ankara”ya dönmüş, nekahat sürecinin ardından Allah”ın izniyle kısa sürede mesaisine başlayacaktır” ifadelerini kullandı. Bahçeli hakkında çıkan haberleri eleştiren Yıldız, “Ancak Türkiye düşmanlarının, ihanet şebekelerinin ve fitne odaklarının korkusu yine gün yüzüne çıkmıştır. Allah”tan, milletten ve adaletten nasibini almamış hainler, sosyal medya üzerinden iftira ve karalama kampanyalarıyla gerçekleri çarpıtmaya çalışmaktadır. Bu ihanet çeteleri, liderimizin dimdik duruşundan, milletine olan bağlılığından, vatanı için gösterdiği mücadeleden korkmaktadır. Çünkü bilirler ki, Liderimiz Devlet Bahçeli nefesi yettiğince bu milletin, bu vatanın ve Türk-İslam ülküsünün savunucusu olmaya devam edecektir! Bilinmelidir ki, Türkiye”nin istikrara yürümesi, terörsüz bir Türkiye hedefine adım adım yaklaşması ve yurtdışında yürütülen başarılı süreçler bazı odakları rahatsız etmiştir. Fitne çıkarmak, milleti yanıltmak isteyenlerin derdi budur” dedi. Bahçeli hakkında çıkan haberlerle ilgili hukuki süreçlerin başlatıldığı belirten Yıldız, “Ancak unutulmamalıdır ki, iftira atan diller, yalan yayan eller ve fitne tohumu eken hainler er ya da geç milletin tokadıyla yüzleşecektir! Sayın Genel Başkanımız, dualarla ve milletinin sevgisiyle ayağa kalkmıştır. Onun nefesi, sesi ve yüreği Türk milletinin her ferdinde yankılanmaktadır. Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi iftirayı atarlarsa atsınlar, imanı güçlü olanın iradesi de güçlü olur! “Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz!” Biz de unutmayacağız! Liderimizin sağlığı üzerinden yapılan bu alçakça kampanyaların tüm teknik ve hukuki süreçleri titizlikle yürütülmekte, bu fitneyi yayanlar tek tek tespit edilmektedir. Devletimize ve milletimize uzanan her kirli eli kıracak, bu iftira çetelerini saklandıkları deliklerden çıkararak hesap soracağız! Türk milleti, liderine sahip çıkmaya devam edecektir. Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli”nin vizyonuna, vatanseverliğine ve inançlı duruşuna yönelik her türlü saldırıya karşı mücadelemiz kararlılıkla sürecektir” ifadelerine yer verdi.
Source: Www.star.com.tr
Sahte içki ölümlerine karşı sıkı denetim!
Ülkemizin en önemli sorunlarından biri olan sahte içki satışı ve tüketiminden kaynaklı olarak son dönemde sadece İstanbul’da 70 kişi, Ankara’da ise 59 kişi yaşamını yitirdi. Ankara’da 35 kişi ise yoğun bakımda tedavi görüyor. Cumhuriyet Başsavcılıkları sahte içki üreten ve ticaretini yapanlarla ilgili soruşturmalarını sürdürürken, Sağlık Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı ekipleri aralıksız denetim halinde. Bütün bu mücadeleye rağmen, ölümlerin önüne geçilemiyor. Konuyu araştırdım; hükümet kaynaklarına yeni bir adım atılıp atılmayacağını sordum. Yasal olarak herhangi bir eksiklik olmadığı ifade ediliyor. Tütün ve alkolün zararlarıyla mücadele kapsamında birçok dünya ülkesinde olduğu gibi tütün ve alkolden yüksek vergi alınıyor. Alkol tüketen vatandaşlar ise alkoldeki verginin çok yüksek olduğunu belirtirken, alkollü içki fiyatlarının dünya ülkelerine kıyasla yüksek olduğunu, düşürülmesi gerektiğini savunuyor. Fiyatların düşürülmesi sahte içki sorununu çözer mi? Kritik soru bu… AĞIR CEZALAR VAR Sahte içki dosyalarında başsavcılıklar, kaçakçılık ve olası kasıtla ölüme sebebiyet verme suçlarından soruşturmaları yürütüyor. Bu soruşturmalara sahte içki nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşların Adli Tıp Kurumu’ndan gelen metanol zehirlenmesine yönelik otopsi raporları ekleniyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturmada 28 şüpheli tutuklu yargılanıyor. Bazı içtihatlara göre; kimi dosyalarda, “olası kasıtla adam öldürme” yerine “bilinçli taksirle adam öldürme” yönünde kararlar da verilebiliyor. Türk Ceza Kanunu’nun 21’inci maddesinin ikinci fıkrasında, “Kişinin suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşeceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kasıt vardır” deniliyor. Yine TCK’nın 22’nci maddesinin üçüncü fıkrasında ise bilinçli taksir, “Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi” olarak tanımlanıyor. Cezai yaptırımlara gelince, TCK 85’inci maddeye göre; “Taksirle insan öldürme suçu işleyen kişi 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suç, birden fazla kişinin ölümüne veya bir kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuşsa, 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilir.” TCK’nın 22’inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre ise, “Bilinçli taksirle adam öldüren kişi, taksirle öldürme suçunda alacağı cezanın 1/3 ile 1/2 arasında arttırılması ile belirlenir.” Örneğin; taksirle adam öldürme neticesinde 2 yıl ceza alacak bir kişi, bilinçli taksir halinde 2 yıl 8 ay ile 3 yıl arası ceza alır. Olası kast ile işlenen fiillerde fail; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda ise 20 yıldan 25 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. MEVZUAT NE DİYOR? Etil alkolün satışı ve ticareti ülkemizde sınırlanmış durumda. Daha önce marketlerde bir litrelik şişelerde satılan etil alkol, sahte içki yapımında kullanımın artması üzerine önce acı madde, “denatonyum benzoat” katılarak üretilecek eklenerek engellenmeye çalışılmış ancak başarı sağlanamayınca daha sonra kanuni düzenleme yapılmıştı. Etil Alkol ve Metanolün Üretimi ile İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında 2020’de çıkarılan yönetmelik Aralık 2023’te yenilendi. Yeni düzenleme ile Etil Alkol Perakende Satış Belgesi sadece genel kullanım amaçlı etil alkolün perakende satışının yapılabilmesi için düzenlenebiliyor. Bu nedenle etil alkol perakende satıcılarının genel kullanım amaçlı etil alkolün perakende satışını yapabilen, etil alkol perakende satış belgesine haiz gerçek veya tüzel kişiler olabilecekler. 2020’de çıkarılan yönetmeliğe göre, etil alkol ve metanol toptan satıcıları ise daha önceden satışını yapabildikleri tıbbi kullanım amaçlı etil alkol, analiz amaçlı analitik saflıkta etil alkol ve analiz amaçlı analitik saflıkta metanol ile birlikte genel kullanım amaçlı etil alkol satışını yapmaya devam edecekler. Evsel kullanım amaçlı etil alkolün satışı, 01.10.2020 tarihinden itibaren 60 gün süreyle yapılabilecek ve söz konusu ürünler bu sürenin sonundan itibaren piyasaya arz edilemeyecek. Satış belgeli yerlerde bulunan ürünler, 30.11.2020 tarihinden itibaren üç ay içinde ithalatçısı veya üreticisine iade edilecek. Yeni düzenleme sonrasında etil alkol ve metanolün internetten satışı da yasaklandı. Aralık 2023’te değiştirilen yönetmeliğe göre; “Bakanlıktan üretim izni alınmış etil alkol veya distile alkollü içki üretim tesisindeki makine ve ekipmanın aynı firmaya ait etil alkol veya distile alkollü içki üretim tesisinde kullanılmasında, üretim izni iptal edilen veya yenilenmemek suretiyle geçerliliğini yitiren tesise yeniden üretim izni verilmesi ile bu tesisin devrinde Bakanlığın onayı aranır” düzenlemesi yapıldı. Yönetmelikle etil alkol ve metanolün depolanması, satışı, sevkiyat zincirinin takibi ve izlenmesi ve arz zincirinin elektronik ortamda yapılması konusunda sıkı tedbirler getirildi. Sanayi dışında tıbbi kullanım amaçlı etil alkol konusunda ise şu düzenlemeler yapıldı: “Eczaneler ve hastaneler gibi sağlık kuruluşları için 5 litre hacimli mat siyah plastik kap içinde ambalajlanır. Bu alkoller sadece etil alkol üretim tesisinde üretilerek ambalajlanır veya ambalajlı olarak ithal edilir. Üretilen veya ithal edilecek tıbbi kullanım amaçlı etil alkollerin etiketinde karekod bulunması zorunludur. Yetkili etil alkol dağıtım firmaları tarafından piyasaya arz edilen tıbbi kullanım amaçlı etil alkol, toptan satış belgesini haiz Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmış veya izin verilmiş beşeri ecza depoları ve ecza ticarethaneleri eliyle eczane ve hastane gibi sağlık kuruluşları ile hayvan sağlığı ile ilgili kuruluşların kullanımına sunulur. İlgili kuruluşlar ürün izlenebilirliğini sağlamakla yükümlüdür. Bakanlık, ilgili kurum ve kuruluşların görüşünü de alarak tıbbi kullanım amaçlı etil alkolün kullanım amacını ve miktarını belirlemeye yetkilidir.” DENETİMİN SIKILAŞTIRILMASI GEREKİYOR Görüldüğü gibi mevzuat sıkı ve önleyici cezalar da yüksek ancak buna rağmen, bu kadar ölüm yaşanıyorsa ve cezalar caydırıcı olmuyorsa belli ki bu alanda başta sıkı denetim olmak üzere alınması gereken tedbirler var. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu nun Türk Eczacıları Birliği ne iletilen yazısı ile eczanede majistral ilaç yapımında kullanılmak üzere tıbbi kullanım amaçlı etil alkolün ecza depolarından aylık azami 5 lt olarak temin edilebileceği bildirildi. Bu alkol, özel etiket ve hologramlı ambalajlarla takip ediliyor ancak elde kalanlar belli ki piyasaya sürülüyor.
Source: Habertürk
Gümrükte virüslü domates alarmı! 45 günde 6 kez yakalandı: Bakanlık harekete geçti
Gümrük kapılarında virüslü domates tohumu için son 45 günde 6 farklı operasyon düzenlendi. Yakalanan tohumların menşei de belli oldu.
Türkiye gazetesinde yer alan habere göre, analizlerde domates tohumlarında virüs tespit edildi. Virüslü tohumlar, ülkelerine iade edildi.
VİRÜSLÜ TOHUMLAR 2018 YILINDA ORTAYA ÇIKTI
Virüslü tohumlar ilk olarak 2018 yılında ABD”de ortaya çıktı. 2021 yılında İsrail”de görülmesinin ardından ülkedeki seracılık faaliyetini neredeyse durma noktasına getirdi.
BAKANLIK HAREKETE GEÇTİ
Sağlığı tehdit etmesinin yanından ülke tarımının da olumsuz yönde etkileyen virüslü domates için Tarım ve Orman Bakanlığı da harekete geçti. Bakanlık gümrüklerdeki önlemlerini artırdı.
10 Ocak”ta Çin menşeli, 23 Ocak”ta da Çin menşeli, 10 Şubat”ta Tayland menşeli ve Çin menşeli, 13 Şubat”ta Çin menşeli son olarak 15 Şubat”ta Çin menşeli virüslü domates tohumu gümrük kapılarında yakalandı.
Source: Haber Merkezi
Satış yöntemi deşifre oldu! Sahte içkiye temizleyici kamuflajı
Sahte içki ölümleri devam ediyor. Ankara”da sahte içkiden ölenlerin sayısı 59″a yükseldi, 35 kişinin ise yoğun bakımda tedavilerinin devam ettiği bildirildi. “Kaçakçılık” ve “olası kastla ölüme sebebiyet verme” suçlarından yürütülen sahte içki soruşturmalarında gözaltına alınan 28 kişi tutuklandı. İstanbul”da ise son iki ayda sahte içkiden 70 kişi hayatını kaybetti.”%100 TARIMSAL KÖKENLİ”Akşam Gazetesi”nin haberine göre, Türkiye genelinde sahte alkole yönelik operasyonlarda ele geçirilen “yüzey temizleyici” kimyasallar dikkat çekti. Sahte alkol için kullanılan etil alkole “yüzey temizleyici” kılıfı bulan zehir simsarları, piyasaya sürdükleri ürünlere büyük harflerle “içilmez” yazdı. Bu kişilerin ürünleri pazarlarken ise “içki yapımı için yüzde 100 tarımsal ve buğday kökenli” ifadelerini kullandıkları öğrenildi.Sosyal medyada “yüzey temizleyici” kılıfıyla sahte içki satışına ilginin büyük olması dikkat çekti.Ölü sayısı 59″a yükseldi
Source: Www.star.com.tr
Virüslü domates alarmı! Tarımı bitiriyor ve insan sağlığına da zararlı
Son 45 gün içerisinde, Türkiye”nin gümrük kapılarında yapılan denetimlerde, ülkeye sokulmaya çalışılan virüslü domates tohumları ele geçirildi. 6 operasyon yakalanan tohumlardan 4″ü Çin, 1″i Tayland ve 1″i Hindistan menşeli. Yapılan incelemeler sonucu, bu tohumlarda “benekli mozaik virüsü” ve “kahverengi buruşuk meyve virüsü” tespit edildi. Her iki virüs de dünya genelinde tarım sektörü için büyük tehdit oluşturmakta ve en tehlikeli salgınlar arasında ilk 5″te yer almakta. TARIM BAKANLIĞI ALARMA GEÇTİ Türkiye gazetesinden Kaan Zenginli”nin haberine göre; Tarım ve Orman Bakanlığı, konuya ilişkin oldukça hassas davranıyor. Bugüne kadar sınır kapılarından virüslü tohumların geçişine izin verilmedi. Ancak, sınır kapılarına sürekli olarak bu tür tohumların gelmesi, tehdidin devam ettiğini gösteriyor. Bakanlık, gümrüklerdeki denetimleri sıklaştırarak, benzer vakaların önüne geçmeye çalışıyor. “RİSKLERE KARŞI HAZIRLIKLI OLUNMALI” Ziraat mühendisleri, virüslü tohumların Türkiye”ye girişinin engellenmesinin hayati önem taşıdığını vurguluyor. Türk tarımının bu tür salgınlara karşı korunması için hem sınır kontrollerinin artırılması hem de yerli tohum üretimine daha fazla yatırım yapılması gerektiği belirtiliyor. Aksi takdirde, benzer virüslerin Türkiye”de yayılması durumunda tarım sektöründe geri dönülemez kayıplar yaşanabileceği uyarısı yapılıyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Ziraat Mühendisi Ayşegül Aslan “Türkiye, tarım alanında kendi kendine yeterliliğini korumak ve gıda güvenliğini sağlamak için bu tür tehditlere karşı daha fazla tedbir almak zorunda. Virüslü tohumların sınırlarda yakalanması sevindirici olsa da bu tür vakaların sıklığı endişe verici boyutlara ulaşıyor. Tarım Bakanlığı”nın yanı sıra çiftçiler ve ziraat mühendisleri de bu konuda bilinçlendirilmeli ve olası risklere karşı hazırlıklı olunmalı. Bu kadar kısa sürede sınırlarımızda yakalanan bu ürünlerin iyi niyetli olmadığı aşikâr. Ülke tarımını tehdit eden bir durum” diye konuştu. TOHUMDAN YAYILIYOR, ÖNÜNE GEÇİLEMİYOR Virüslü domates tohumlarının en büyük tehlikesi, tohumdan yayılması ve kontrol altına alınamaması. Ekildiği bölgede sadece domatesleri değil, tüm bitkileri kısa sürede yok ediyor. İlaçlama ile çözüm bulunamayan bu virüs, bulaştığı toprakta 5 yıl boyunca kalıyor. Aynı toprağa ne ekilirse ekilsin, hastalık yeni ürüne de bulaşıyor. Ayrıca, virüslü domateslerin tüketilmesi durumunda insanlarda yüksek dozda gribal hastalıklara sebep olduğu belirtiliyor. Virüslü tohumların Türkiye”ye “verimli, kısa sürede yetişen ve uygun fiyatlı” olarak pazarlanmaya çalışıldığı öğrenildi. Ancak bazı ziraat mühendisleri, bu durumun iyi niyetli olmadığını, Türk tarımına yönelik bilinçli bir hareket olabileceğini iddia ediyor. Zira, bu virüsler tarım tarihinin en tehlikeli salgınları arasında gösteriliyor. Türkiye”nin tarım alanında kendi kendine yeterli bir ülke olması, bu tür tehditlere karşı daha hassas olmasını gerektiriyor. 45 GÜNDE 6 DEFA YAKALANDI 15 Şubat 2025: Hindistan menşeli 110 kg domates tohumunun İstanbul Havalimanı”ndan Türkiye”ye girişi yapılmak istendi. Bakanlık ekipleri müdahalesiyle ürünler geldiği ülkeye geri gönderildi.13 Şubat 2025: Antalya havalimanından girişi yapılmak istenen Çin menşeli 11,5 kg domates tohumundayapılan kontrol ve alınan numunelerde Tomato mottle mosaic virus (ToMMV) tespit edildi.10 Şubat 2025: İstanbul havalimanından girişi yapılmak istenen Çin menşeli 6 kilo 901 gr domates tohumunda Tomato brown rugose fruit virus (ToBRFV) tespiti sebebiyle mahrecine iade edildi.10 Şubat 2025: İstanbul havalimanından girişi yapılmak istenen Tayland menşeli 8 kilo 497 gr domates tohumunda Tomato brown rugose fruit virus (ToBRFV) tespit edildi.23 Ocak 2025: İstanbul”dan girişi yapılmak istenen Çin menşeli 33,5 kg domates tohumunda, Tomato brown rugose fruit virus (ToBRFV) virüsü belirlendi.10 Ocak 2025: İstanbul”dan girişi yapılmak istenen Çin menşeli 16,2 kg domates tohumu, Tomato brown rugose fruit virus (ToBRFV) tespiti nedeniyle mahrecine iade edildi.
Source: Haberler
İşte bu yüzden çamaşır makinenizin kısa programını kullanmamalısınız
Çamaşır makinesindeki kısa program hız ve kolaylık arayanlar için en cazip seçeneklerden biridir. 15 ila 30 dakika içinde temiz giysilere sahip olmak, zaman açısından büyük bir avantaj sunuyor gibi görünse de bu fonksiyonun uzun vadede çeşitli dezavantajları bulunuyor.
Öncelikle, kısa programın verimliliği genellikle sınırlıdır ve bu programlar az kirli çamaşırlar için tasarlanmıştır. Bu programlarda yıkama süresinin kısaltılması nedeniyle su ve deterjanın etkili bir şekilde giysilere nüfuz etmesine yeterli zamanı tanımaz. Sonuç olarak, derin lekeler veya inatçı kirler, çamaşır döngüsü tamamlandığında hala giysilerde kalabilir. Aynı zamanda yıkama süresi kısaldığı için deterjanın tamamen durulanmaması da olası seçeneklerden biridir. Bu kalıntılar, zamanla cilt hassasiyeti olan bireylerde alerjilere veya tahrişlere neden olabilir.
GİYSİLERİN ÖMRÜNÜ KISALTIR
Giysilerin ömrü açısından da kısa programlar problem yaratırken, Kısa yıkama döngüsü, kumaşları daha yoğun bir şekilde temizlemeye çalışırken, aslında liflerin hızla aşınmasına neden olabilir. Bu, çamaşırların daha çabuk yıpranmasına ve kalitesinin düşmesine neden olur. Çevresel etkiler açısından da kısa programlar verimsizdir çünkü bu tür programlar genellikle daha az zaman almasına rağmen makinenin suyu ısıtma ve yıkama sürecindeki elektrik tüketimi genellikle değişmez. Hatta makinenin hızla işlem yapabilmesi için daha fazla çalışması gerekir, bu da toplamda daha fazla elektrik ve su tüketimi anlamına gelir. Yapılan araştırmalar, standart uzun programların uzun vadede daha verimli ve çevre dostu olduğunu gösteriyor.
Source: Derleyen: Özge Sivas
Fazla tuz tüketmek vücutta hangi sorunlara yol açıyor?
Tuzun tüketmiş olduğumuz besinler arasında vazgeçilmez hale geldiğini dile getiren Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Fethi Kılıçaslan, fazla tüketiminin ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını belirtti. Türkiye’de tuz tüketiminin önerilen miktarın neredeyse iki katı olduğunu anlatan Prof. Dr. Kılıçaslan, özellikle hipertansiyon, böbrek yetmezliği, kalp damar hastalıkları ve inme gibi risklere karşı vatandaşları uyardı. Yemeklere tuz ekleme alışkanlığının değiştirilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Kılıçaslan, gizli tuz kaynaklarına da dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Dengeli tuz tüketiminin önemine değinen Prof. Dr. Kılıçaslan, fazla tuz alımını dengelemek için bol su tüketilmesi gerektiğini de hatırlattı.
‘FAZLA TUZ TÜKETİMİ HASTALIKLARA DAVETİYE ÇIKARIYOR’
Aşırı tuz tüketiminin birçok hastalığın temel nedeni olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kılıçaslan, “Türkiye’deki tuz tüketim miktarının endişe verici seviyede. Tansiyon yüksekliği, böbrek hastalıkları, kalp damar hastalıkları ve inme gibi birçok ciddi sağlık problemi fazla tuz tüketimiyle bağlantılıdır. Ülkemizde maalesef günlük tuz tüketimi 8-10 gram arasında bildiriliyor. Oysa Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği miktar 5 gramdır. Yani toplum olarak önerilen miktarın neredeyse iki katını tüketiyoruz” dedi.
‘GİZLİ TUZ KAYNAKLARI TEHLİKE SAÇIYOR’
Farkında olmadan gizli kaynaklardan fazla miktarda tuz alındığını söyleyen Prof. Dr. Kılıçaslan, “Bir çoğumuz sofrada tuza dikkat ediyoruz ama gizli tuz kaynaklarını gözden kaçırıyoruz. Turşu, salamura gıdalar, şarküteri ürünleri, çerezler, hatta tuzlu ayran ve şalgam gibi sevdiğimiz içecekler bol miktarda tuz içeriyor. Bu gıdalar farkında olmadan tuz tüketimimizi artırır. Bu yüzden beslenmemize dikkat etmeli ve mümkün olduğunca işlenmiş, tuzlu gıdalardan uzak durmalıyız” diye konuştu.
‘TUZU SOFRADAN KALDIRIN’
Tuz tüketimini azaltmanın en etkili yollarından birinin pişirme ve sofrada tuz kullanımından kaçınmak olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kılıçaslan, “Vatandaşlarımızın çoğu yemeğin tadına bile bakmadan tuz ekliyor. Oysa besinlerin içinde bulunan doğal sodyum, vücudun ihtiyacını karşılamak için yeterlidir. İlave tuz eklemek tamamen gereksiz ve sağlığa zararlıdır. Özellikle hipertansiyon, kalp yetmezliği, böbrek hastalığı olan bireyler için bu daha da önemlidir. Yemek pişirirken tuz eklememek ve sofrada tuz kullanmamak en pratik çözümdür” dedi.
‘BİR ÇAY KAŞIĞI KADAR TUZ YAKLAŞIK 5 GRAMDIR’
Prof. Dr. Kılıçaslan, özellikle yüksek tansiyon, kalp damar hastalıkları, böbrek yetmezliği ve kalp yetmezliği gibi rahatsızlıkları olan hastaların tuz tüketimlerini ciddi şekilde sınırlamaları gerektiğini belirterek şu bilgileri verdi:
“Tuzun belirli bir ölçümü yok ama kabaca ifade etmek gerekirse bir çay kaşığı kadar tuz yaklaşık 5 gramdır. Günlük tüketilmesi gereken tuz miktarı budur. Ancak birçok kişi yemek pişirirken de sofrada da ekstra tuz ekliyor. Bu alışkanlıktan vazgeçmek şart. Tuz vücudumuz için gereklidir. Özellikle yaşlı hastalarda tuz alımını tamamen kesmek sodyum seviyesinin tehlikeli derecede düşmesine neden olabilir. Hatta idrar söktürücü ilaç kullanan hastalarda bu durum daha da riskli hale gelir. Bu yüzden tuzu tamamen sıfırlamak yerine dengeli tüketmek gerekir. Biz hastalarımıza günlük 5-6 gramdan fazla tuz almamalarını öneriyoruz.”
‘SU TÜKETİMİ İHMAL EDİLMEMELİ’
Tuz dengesini sağlamak için su tüketiminin de artırılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Fethi Kılıçaslan, “Ne kadar tuz alırsanız, o kadar su içmeniz gerekir. Vücut, fazla sodyumu ancak yeterli su alımıyla dengeleyebilir. Ancak en doğru yaklaşım, tuz alımını minimal seviyede tutmak ve düzenli su tüketmektir. Dengeli beslenme, düzenli egzersiz ve rutin sağlık kontrolleri de genel kalp damar sağlığını korumada çok önemlidir” diye konuştu.
‘DÜZENLİ KONTROLLER HAYAT KURTARIR’
Tuz tüketimiyle ilgili bilinçlenmenin ve periyodik sağlık kontrollerinin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Kılıçaslan, “Tuz tüketimiyle ilişkili hastalıkları erken dönemde tespit edebilmek için düzenli kontroller şarttır. Kan testleri, tansiyon ölçümleri ve doktor muayeneleri ile sodyum seviyelerinin dengede olup olmadığını takip edebiliriz. Bu kontroller, olası sağlık risklerinin önceden fark edilmesini sağlar ve hastaların daha sağlıklı, kaliteli bir yaşam sürmesine yardımcı olur” dedi.
Source:
“Beni, Özcan dövmedi”
Bir süredir ailesiyle yaşadığı sorunlarla dikkat çeken Özcan Deniz, geçtiğimiz günlerde geçirdiği kalp spazmı nedeniyle hastaneye kaldırılmıştı. Yapılacak kontrollerden sonra Deniz e anjiyo yapılma ihtimali bulunuyor. ŞİDDET İDDİASI Özcan Deniz için çarpıcı bir iddia ortaya atıldı. Deniz in 2019 a boşandığı oğlu Kuzey in annesi Feyza Aktan ı darp ettiği ileri sürüldü. Feyza Aktan, konuyla ilgili iddiaların doğru olmadığını belirten bir açıklamada bulundu. ESKİ EŞİNE ARKA ÇIKTI Eski eşine arka çıkan Feyza Aktan; Darp izleri, bakıcı davasından kalma. Biz anne – baba olarak sorunsuz bir şekilde devam ediyoruz diyerek Özcan Deniz in kendisini darp ettiği yönündeki iddiaların gerçek dışı olduğunu dile getirdi. Bakıcı Davası Nedir? 2021 de Feyza Aktan, oğlu Kuzey in bakıcısı Gülnaz ile kavga etmiş, bunun sonucunda, ikilinin vücudunun çeşitli yerlerinde morluklar oluşmuştu.
Source: Habertürk