İBB’yi işlevsiz kılmak!
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik ilk operasyon 19 Mart’ta gerçekleşti. 26 Nisan, 20 Mayıs, 22 Mayıs ve 23 Mayıs’ta gözaltı dalgaları peşi sıra geldi; 237 kişi şafak operasyonlarıyla evinden alındı, 100’e yakın isim ya tutuklandı ya ev hapsi ile yargılanacağı günü bekliyor. Bir o kadar kişiye de kısıtlamalar getirildi. İBB’nin seçilmiş başkanı Ekrem İmamoğlu ’nun neredeyse tüm yönetim kadrosu çeşitli cezaevlerinde tutsak. Aralarında sonradan serbest bırakılan önceki genel sekreter, mevcut genel sekreter yardımcıları, danışmanlar, grup başkanları, ilçe belediye başkanları, daire başkanları, iştirak şirketlerinin genel müdürleri, özel kalem müdürü, hatta koruma müdürünün bile bulunduğu geniş bir üst kadro işlevsiz hale getirilmiş durumda. Üstelik belediyenin yönetim şemasındaki kritik isimlerin tamamı somut delil olmaksızın, “Düşünüyorum, duydum, tahmin ediyorum” gibi itirafçı beyanları ve soyut suçlamalarla görevden el çektirildi! Son olarak adliyede arkadaşlarının duruşmasını izlemek isteyen İBB Başkanvekili Nuri Aslan için “tehdit ve görevden yoksun kılma” gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. Empati yapın, kendinizi üst ve orta düzey İBB bürokratlarının yerine koyun. Rahat hareket edebilir misiniz? Belli ki sayıları sistematik olarak artan gözaltı ve tutuklamaların amacı İBB’deki idari zinciri kırmak; karar alma sürecini sekteye uğratıp koordinasyonu zayıflatmak, personelin moralini bozmak. Şu an için vekâleten görevlendirmeler ve yeni atamalarla ayakta durmaya çalışıyor İBB. Eğer İmamoğlu ve çalışma arkadaşları bırakılmazsa önümüzdeki günler İstanbul için uzun, sıkıntılı ve çok sıcak geçecek. Hele hele Erdoğan ’ın imar, kentsel yenileme ve bütçe gibi kalemleri, yerel yönetimlerden alıp ilgili bakanlıklara bağlama projesi hayata geçerse! KİM BU 10 KİŞİ? 1961 Anayasası’nı aralarında ünlü hukukçuların ve her yaştan kanaat önderlerinin bulunduğu 273 kişilik “Kurucu Meclis” yapmıştı. Sonrasında 1982 darbe anayasası geldi, şimdilerde de yeni bir hazırlık var ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa hazırlık çalışmaları için 10 hukukçu arkadaşını görevlendirdiğini açıkladı. 273 kişiden 10’a düşülmesi düşündürücü. Başka bir sorun da bu grubun kimlerden oluştuğu meselesi! Aralarında güçler ayrılığını savunan isimler var mı? Ya da kişisel hak ve özgürlüklerin savunulacağı maddeleri kim hazırlayacak? Bu açıklama satır arasında kalmamalı. SİLAHLARI NEREYE BIRAKACAK? PKK’nin fesih sözünün üzerinden 10 gün geçti ancak yıllardır Mehmetçiğe kurşun ve bomba yağdıran kirli silahların ne olacağı netlik kazanmadı. MSB ve MİT “Süreç sahada denetlenecek” diye iyimser tablo çizse de Washington’daki Kürt kuruluşlarına bakılırsa o silahların bir bölümü PKK’nin İran kolu Pejak’a gidecek, diğer bölümü ise henüz Suriye içindeki rolü kesinleşmeyen özerklik meraklısı PYD’de kalacak; ki bu olasılık bir kuş uçumu mesafedeki Türkiye toprakları için büyük sorun. Kâğıt üzerinde silah bırakıldı belki ama o silahların nereye bırakılacağı belli olmadı! YAPAY ZEKÂ FIRTINASI! Cumhuriyet’in düzenlediği “Geleceğin Eğitimi Zirvesi” 2025 yılının en kreatif etkinliğiydi yapay zekâ alanında. Katılımcılar toplumun her sorunu üzerinde görüş belirtti. TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ’ın, fırsat eşitliğine sözü getirip ilköğretim hakkının herkese en iyi şekilde ve ücretsiz ulaşması gerektiğini söylemesi dikkat çekiciydi. Barış Karakullukçu, Ufuk Tarhan, M. Ali Tombalak, Dr. Haluk Gürgen, Mutlu Doğuş Yıldırım hem yapay zekânın güncel zamandaki yerine hem de ülkemizin teknoloji ihracatında geri kalışına değindiler. 15-29 yaş arası her dört gençten birinin ne eğitimde ne istihdamda olduğu meselesi izleyenleri düşündürdü. İyi eğitim alan gençlerin yüzde 60’ının yurtdışında çalışma eğilimi de öyle! Yapay zekâya getirilen “Anlam üretmeden konuşur” tanımı özeleştiriydi. Opus adlı yapay zekâ platformunun kapanmamak için kaygıyla şirketin yöneticilerine mail attığı, hatta bir yöneticiyi özel hayatı ile tehdit ettiği söylendi. Eczacıbaşı topluluğundan Faruk Eczacıbaşı , geride kalan 100 yılın en büyük buluşunun asansör olduğunu ancak bu icadın dikey mimariye yol açtığını belirtti. Zirve, “İyi ki Cumhuriyet var” sloganı ile sona ererken, 101 yıllık gazetenin niçin yaşaması gerektiği de bir kez daha gözler önüne serildi. Dipnot: Muhalif medyanın Avrupa fonlu liberal maşaları CHP’yi karıştırmak istiyor. Partililer tuzağa düşmemeli. Kılıçdaroğlu ya da Özel fark etmez kimse CHP’nin genel başkanlarına, “duyduğuma göre” başlayan cümlelerle iftira atma hakkına sahip değil.
Source: Arif Kızılyalın