Utanç derbisi!
Günlerce konuşuldu, tartışıldı, gerginlik yaratıldı, sonra ne oldu?
Sonuç: SIFIR.
Pazartesi gecesi oynanan Galatasaray-Fenerbahçe maçının 0-0 berabere bitmesinden değil, sergilenen futbolun kalitesinden bahsediyorum: SIFIR…
Ortada futbol adına hiçbir şey yoktu!
Günlerdir yaşanan yüksek tansiyon, taraftarları saran büyük heyecan, sahaya yansımadı.
İnsanlar günler boyu boşuna tartışmışlar, boşuna çene yormuşlar!
Aslında ben tüm bu heyecanı yersiz bulanlardanım…
Elin yabancıları oynuyor, biz heyecanlanıyoruz. Milyonlarca Euro’yu onlar kazanıyor, biz çene patlatıyoruz!
Pazar günkü tatsız-tuzsuz derbide sadece stat ve seyirciler yerliydi…
– Hakemler yabancı…
– VAR hakemi yabancı…
– Futbolcuların çoğu (üçte ikisi) yabancı…
* Yabancılar oynuyor, biz heyecanlanıyoruz!
Maç boyunca sahada yer alan futbolcuların toplam sayısı 30 idi…
Bunlar arasında (5’i Galatasaray’dan, 5 Fenerbahçe’den olmak üzere) sadece 10 futbolcu Türk’tü… 20 futbolcu ise yabancı!
Milyonlarca Euro verilerek transfer edilen o yabancı futbolcular sahada ne yaptı? Sağa-sola koşuşarak kuru gürültü yaptı!
Onlara verilen milyonlarca Euro’ya yazık!
Bu maç için 245 bin lira ücret alarak sahaya çıkan Slovenyalı hakem Slavko Vincic’in yönetimi düzgündü. Tartışmalara yol açmadı. Bizim hakemler bundan ders çıkarırlar mı, bilemem…
Maç bittikten sonra Fenerbahçe Teknik Direktörü Mourinho hakem odasına gitti ve Sloven hakem Vincic’e “Buraya gelip, bu büyük maçı yönettiğiniz için teşekkür ederim” dedi sonra odadaki bir Türk hakemine dönüp “Eğer bu maçı bir Türk hakem yönetseydi, bir felâket olurdu!” diye utandırıcı bir söz söyledi.
Mourinho, Türk hakemlerini acımasızca kötülemekte haklı mı, haksız mı, buna spor çevreleri karar versin…
Konuyla ilgili olarak, Futbol Federasyonu’nun eski efsane başkanlarından Mustafa Kemal Ulusu’nun bana gönderdiği bir mesajı sizlerle paylaşmak istiyorum.
M. Kemal Ulusu mesajında aynen şöyle diyor:
“Ben eski bir Başkan olarak UTANDIM… Acaba şu an görevdekiler utanmadılar mı? Bu yozlaşmanın sorumlusu başta Türkiye Futbol Federasyonu olmak üzere tüm kulüp başkanlarıdır. Federasyonu siyasetin etkisine sokan seçim kanunu ve genel kurulun yapısı değişmedikçe, başta hakem sorunu olmak üzere, futboldaki problemlerin çözülmesi mümkün değildir. Futbola siyasetten uzak, tam özerklik şart oldu!”
“İslâm’ı hakkıyla yaşamak!”
Kısa bir süre önce “İslâm’ı en iyi yaşayan ülkeler arasında hiçbir Müslüman ülke yok” başlıklı bir yazı yayınlamış ve rahmetli din bilgini Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün düşüncelerine de yer vermiştim.
Bu konuda Mehmet Memiş Hoca’dan bir mektup aldım. O görüşleri destekleyen Memiş Hoca mektubunda (özetle) şöyle diyor:
“İslâm’ı en iyi yaşayan ülkeler arasında hiçbir Müslüman ülkenin olmadığı maalesef çok doğru… Son 40 yıldır İslâm ülkeleri Allah’ın kitabı Kuran-ı Kerim’den uzak, kendilerinin arzu ve heveslerine göre yaşıyor, nefislerinin hoşuna gidecek şeylere fetva veriyor.
Bugün İslâm ülkelerinde, ipleri başka ülke istihbaratçılarının elinde olan cemaatler var. Bunlar yok olmadıkça hiçbir Müslüman ülke, İslâm’ı hakkıyla yaşayamaz.
Benim çocukluğumda TRT’de perşembeyi cumaya bağlayan geceler 30 dakikalık inanç programları vardı. Mütedeyyin insanlarımız bu programları heyecanla beklerlerdi. Aydın hocalar, Kuran-ı Kerim’i ve Peygamber Efendimizin hadislerini, ana-baba hakkını, güzel ahlâklı, iyi niyetli olmayı, devletimizi ve milletimizi sevmemizin önemini anlatırlardı.
Günümüzde TV ekranlarında dini anlatan bu kadar çok hoca varken, insanlar neden dinden uzaklaşıyor? O hocaların çoğu, anlattıklarına kendileri de inanmıyor, hayatlarında tatbik etmiyorlar da ondan…
Mütedeyyin insanlarımız ve evlatlarımız art niyetli hocaların ve cemaatlerin eline düşürülmemelidir!”
GÜNÜN SORUSU
Source: Rahmi Turan