İran’ın Ortadoğu’daki paramiliter paradigması çöküyor
7 Ekim 2023 te Hamas ve İsrail arasında alevlenen çatışmalarda İsrail in İran ın bölgedeki inşa ettiği direniş ekseni güçlerine ve doğrudan İran a saldırıları, İran ın bölgedeki vekil kuvvetlerinin güç kaybına uğramasına neden oldu. İran’ın bölgedeki en kalabalık ve en organize milis gücü olan Irak’taki Haşdi Şabi’ye bağlı gruplar, ilk kez bu düzeyde silah bırakma eğilimi gösteriyor. Ketaib Hizbullah, Hareket en-Nuceba, Seyyidüş-Şüheda Tugayları ve Ensarullah el-Üfeyya gibi grupların, Donald Trump döneminde askeri baskılarla karşı karşıya kalmamak için silah bırakmaya ve sahadan çekilmeye hazırlandıkları belirtiliyor. Trump yönetiminin yeniden şekillendirdiği güvenlik ajandası, Irak hükümetine yöneltilen sert uyarılarla netlik kazanmış durumda. ABD’nin, silahlı grupların dağıtılmaması halinde hava saldırılarına başlayabileceği yönündeki mesajları, sahada karşılık bulmuş görünüyor. Bu grupların bazıları büyük şehirlerdeki üslerini boşaltırken, lider kadrolar da güvenlik önlemlerini artırmış durumda. Bu durum, yalnızca Irak sahasında değil, tüm Ortadoğu’daki İran etkisinin stratejik olarak zayıfladığına işaret ediyor. İran içeriye kapanıyor: Direniş dışarıda, refleks içeride Irak’ta yaşanan bu çözülme, İran’ın bölgede kurmaya çalıştığı güvenlik mimarisinin dramatik biçimde çöküşüne işaret ediyor. Tahran yönetimi, özellikle İsrail ve ABD’nin artan baskılarıyla birlikte, Ortadoğu’nun birçok bölgesinde savunma pozisyonuna çekildi. Lübnan’da Hizbullah’ın hareket kabiliyeti ciddi biçimde sınırlanmış, siyasi ve kurumsal aklı büyük ölçüde çökmüş durumda. Gazze savaşı boyunca İsrail’e beklenen karşılığı verememesi ve iç kamuoyuna dahi bu konuda güven verememesi, örgütün caydırıcılık kapasitesinin sona erdiğini gösteriyor. Yemen’de ise İran destekli Husiler, hava saldırıları ve deniz ambargoları nedeniyle ağır baskı altında. İran’ın bölgedeki diğer kollarına ulaşması da ABD öncülüğünde oluşturulan yeni savunma bloklarıyla ciddi şekilde kısıtlandı. Bu tablo, İran’ın artık dışa dönük askeri reflekslerden vazgeçip içe kapanan bir savunma psikolojisine sürüklendiğini gösteriyor. Irak hükümeti baskı altında: Egemenlik mi, denetimli dağıtım mı? Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, ABD’nin baskılarıyla eşgüdümlü olarak, silahlı grupların devlet denetimi altına alınması gerektiği mesajını net bir şekilde verdi. Irak hükümeti, İran’a bağlılık bildiren “Irak İslami Direniş” koalisyonunun tüm bileşenlerinin silahsızlandırılmasında kararlı. ABD ise bu grupların İran’a değil, Irak Silahlı Kuvvetleri Başkomutanı’na bağlanması gerektiğini vurgulayarak baskıyı sürdürmekte. “Irak’ı İran’dan Kurtarma Yasası” adı altında ABD Kongresi’ne sunulan yasa tasarısı da bu sürecin siyasi ayağını oluşturuyor. Yasa, yalnızca silahlı grupların dağıtılmasını değil, aynı zamanda İran’a yakın siyasi figürlerin yargılanmasını ve Haşdi Şabi’nin terör örgütü ilan edilmesini de öngörüyor. Bu durum, ABD’nin artık İran’ı yalnızca bir tehdit değil, doğrudan tasfiye edilmesi gereken bir yapı olarak konumlandırdığını ortaya koyuyor. İran-PKK ilişkileri de askıya alındı İran’ın terör örgütü PKK ile uzun süredir sürdürdüğü angajmanlar da hem ABD’nin hem de Türkiye’nin baskılarıyla büyük ölçüde askıya alınmış durumda. Suriye ve Irak sahasında, İran’ın PKK üzerinden geliştirdiği stratejik manevra alanı daralıyor. İran, doğrudan kendi güvenliğini tehdit eden bölgesel baskılar nedeniyle artık PKK gibi vekil unsurlara alan açma kapasitesini kaybediyor. Direniş ekseninin donu mu? İran’ın Ortadoğu’daki en güçlü askeri dayanaklarından biri olan Haşdi Şabi’nin sahneden geri çekilmesi veya silahsızlandırılması, yalnızca taktiksel bir adım değil, stratejik ve ideolojik bir geri çekiliştir. Bu adım, İran’ın “direniş ekseni” olarak adlandırdığı paramiliter doktrinin artık sürdürülemez olduğunu ortaya koyuyor. Lübnan’dan Yemen’e, Irak’tan Suriye’ye kadar uzanan bu yapı, ABD ve İsrail’in uyguladığı askeri, ekonomik ve diplomatik baskılarla büyük ölçüde felç olmuş durumda. Yeni dönemde İran, bölgesel değil, iç güvenliğini önceleyen bir savunma hattı kurmak zorunda kalabilir. Bu da Ortadoğu’daki dengeleri kökten değiştirecek yeni bir sürecin başlangıcına işaret ediyor.
Source: Habertürk