Kasabaya yeni şerif geldi

Kasabaya yeni şerif geldi

Trump’ın yardımcı JD Vance, Münih Güvenlik Zirvesi’nde müttefiklerinin alkışlarıyla kürsüye çıktı, “Umarım bu alacağım son alkış olmaz” dedi gülümseyerek.

Sonra onların gözlerinin içine bakarak konuştu: “Kasabaya yeni şerif geldi beyler… Ve şerifin kuralı basit: Ya bizimle olursunuz ya da başınızın çaresine bakarsınız.”

Avrupalı liderler masalarında şöyle bir kıpırdadı. Devam etti ‘Şerif’ yardımcısı:

“Kendi seçmeninizden korkarak (seçimlerde) yarışırsanız, ABD olarak sizin için bir şey yapamayız. Rusya’nın birkaç bin dolarlık sosyal medya reklamı ile seçimleri etkileyebileceğini düşünüyorsanız demokrasiniz en başında o kadar sağlam değilmiş.”

Haklı çıktı, konuşması bitince alkışlayan olmadı.

Zira Münih’te ‘demokrasi dersi’ vermeye gelen ‘Şerif’ yardımcısı, önce bir “Nazi torunuyla” yani Hitler hayranı ırkçı AfD partisi lideriyle otelinde bira içti. Tabii biradan sonra demokrasi dersi de kolay gelir.

Vance’ın, Nazi felaketini yaşamış Avrupalı liderlere azar çekmesi biraz ağır gelmişti.

Alman Şansölye Olaf Scholz kan beynine sıçramış halde söz aldı; “Dışarıdan gelenlerin bu parti lehine (ırkçı AfD) demokrasimize, seçimlerimize müdahale etmesini kabul etmeyeceğiz. Bu yaptığınız dostluğa ve müttefikliğe aykırı…”

Sonrasında konuşan Trump’ın Ukrayna özel temsilcisi Keith Kellogg, ise Ukrayna uyarısı yaptı. “Avrupalı dostlarıma şunu söylemek isterim: Masada şikâyet ederek değil; somut öneriler sunarak, mesela NATO savunma harcamalarını artırarak oturun” dedi.

Ve NATO’da derin çatlak böylece su üzerine çıkmış oldu.

Trump’ın kararıyla Amerika dün Ruslarla Riyad’da barış görüşmelerine oturdu. O görüşmelere Ukrayna ve Avrupalı yetkililer alınmadı. Ukraynasız, barış zirvesi yapıldı.

Trump geçen hafta adamlarını Kiev’e yolladı. “Amerikan halkının vergilerini sizin savaşınıza harcadık. Ukrayna’nın nadir yeraltı kaynaklarının yüzde 50’sini istiyoruz. Beni aptal yerine koymayın, yoksa silahı, cephaneyi unutun” dedi.

ABD, Ukrayna için neyi savunuyordu? Özgürlük mü? Demokrasi mi? Meğer derdi toprağın altındaki madenlermiş! Amerikan ruhu bu muydu! Önce özgürlük dersi verip, sonra kasayı açtırmak mı…

Münih Zirvesi’nde, Ukrayna lideri Zelenski’ye ABD tarafı apar topar “Madenlerin devri” anlaşması imzalatmaya kalkıştı. Zelenski, “Trump’tan yeterli güvenlik taahhüdü almadık, Avrupalı ortaklarımıza sormam lazım, parlamentonun da onayı gerekli” diyerek resmen kaçtı.

Görüşmeye şahit olan bir diplomat; “Avrupalıların 18. yüzyılda Afrika kolonilerini bölüştürmeleri gibiydi” diyerek şaşkınlığını gizleyemedi. (The Washington Post)

Sonrasında Zelenski çıkıp “Amerika’dan ayrı bir Avrupa Silahlı Kuvvetleri, Avrupa Ordusu kurulması şart” diye konuştu.

Trump’ın at pazarlığı, yangından mal kaçırması herkesi rahatsız etti.

Avrupalı liderler pazartesi Paris’te olağanüstü toplanarak ‘Trump vakasını’ konuştu.

Fransa lideri Macron, Trump’ın; 1945’te ABD, İngiltere ve Sovyetler Birliği tarafından birçok ülkenin onayı olmadan imzalanan Yalta Anlaşması’na benzer bir nüfuz alanı anlaşması yapacağından söz etti.

Amerika, yıllarca ‘özgür dünyanın lideri’ oldu. Sonunda gerçekten liderlik yaptı: Önce NATO’yu böldü, sonra Avrupa’ya sırtını döndü, en son da Putin’in yanına oturdu. Hollywood filmi gibi bir final!

Ukrayna halkı ise tam anlamıyla bir altın madeninin üzerinde oturuyor. Ve tarihten biliyoruz ki, Amerika’nın gözüne kestirdiği bir zenginlik varsa, onu ya ‘severek’ verirsiniz ya da yakıp alırlar. Trump’ın son tercihini Gazze’de gördük.

Source: Güney Öztürk