Katranı kaynatsan olmaz ki şeker…
Katran karası bir güruhla karşı karşıyayız…
Kalpleri, kin ve nefretle lebalep dolu.
Sadece bu kadar olsa, “zararı kendilerine” deyip görmezden gelirdik lâkin bu kin ve nefretin hedefinde Türkiye ve İslâm var!..
Kendilerini, şehit kanlarıyla yoğrulmuş bu memleketin asli sahibi sayıyorlar.
Bu o kadar böyle ki, muarız addettikleri bizlere layık gördükleri yegâne vasıf, hizmetçilik…
Öyle olmasaydı eğer, bu torakların asil çocuklarıyla ilgili; “toplu katliama maruz bırakılmalıdırlar” diyen mahlûku ayakta alkışlamazlardı.
Öyle olmasaydı eğer, neredeyse İstanbul’u kökünden söküp satacak noktaya gelmiş bir kanun tanımazı savunmak için her türlü rezilliğe tevessül etmezlerdi…
Bunlar, kendilerinde suç işleme imtiyazı gören ve dünyanın başka hiçbir yerinde benzeri bulunmayan bir sahte seçkinciler topluluğu…
Ciddi ciddi suçu savunuyorlar ve kendilerine hukukun uygulanmamasını istiyorlar.
Hiçbirisi, orta yerdeki iddialara “yalan” demiyor!
Dedikleri şu: “Biz çalarız çırparız, asıp keseriz ama bunları yaptık diye bize dokunamazsınız!”
Türkiye’ye düşmanlar zira tarihin gördüğü en sofistike soygunun failini savunmak adına bu memleketin ekonomisini doğrudan hedef aldılar ve “boykot” adı altında Türk Ticaret Kanununun hükümlerini açıkça ihlal edip milli sermayeyi hedef tahtasına koydular.
Bunlar ki, bir buçuk seneden beri Gazze’de soykırım yapan insaniyet düşmanı Siyonistlerle ilgili tüm boykot çağrılarına kulak tıkamakla kalmamış, bu kan içici sermayeye destek için ellerinden geleni arkalarına koymamışlardı.
Evet, Türkiye’ye düşmanlar, hem de hiç sıkılmadan Amerikan ve İngiliz televizyonlarına “bize sahip çıkın” diyecek kadar milli değerlerden uzaklar ve Türkiye’nin uluslararası platformda sıkıntıya girmesi için ülkelerini şikayet edecek denli milli şuurdan nasip almamışlar!..
İslâm’a düşmanlar zira İslâm’ın hayat verdiği tüm değerlerle her vesile ile kavga ediyorlar ve tüm hınçlarıyla saldırıyorlar.
Bu ülke halkının kahir ekseriyetinin 22 yıldan beridir iktidarda tuttuğu Sayın Cumhurbaşkanına ölesiye düşmanlar.
Bu düşmanlığın tek sebebi, Tayyip Erdoğan’ın İslâm’ın hayat verdiği medeniyetimizin yılmaz savunucusu ve adlı adınca Müslüman olması…
Böyle deyince hiç utanmadan ve sıkılmadan kızıyorlar, “biz neyiz?” diyerek…
Bu satırlar aracılığı ile açık açık söylüyorum!
Müslüman mısınız, değil misiniz bilmiyorum doğrusu!..
Bildiğim, Müslümanlık ve İslâm’la ilgili bir şey duyduğunuzda kırmızı görmüş boğa gibi saldırı vaziyeti aldığınız…
Siz nesininiz biliyor musunuz?
Cami duvarını kirleten, insaniyetten ve terbiyeden mahrum zavallılarsınız!
Türkçedeki bir deyimi fiilen yaşadınız ve yaşattınız, cami duvarını kirleterek…
Şehzadebaşı Camiinin duvarları buna şahit!
Siz, medeniyetimizin sanatkârane eserlerini tarihi vasfına bakmaksızın yerle bir eden Vandallarsınız!…
Şehzadebaşı Camii haziresi buna şahit!
Siz, cami bahçesinde içki zıkkımlanıp sağa sola saldıran medeniyetten ve ahlaktan yoksun gözü dönmüş bir kitlesiniz…
Siz, insanlar namaz kılarken cami önünde toplanıp gürültülü çalgılar eşliğinde halay çeken, son rekâta gelindiğinde de fareler gibi kaçan yüreksiz namertlersiniz!
Siz, öldürmek kastıyla polise balta fırlatan ve kezzap savurup yakan teröristlersiniz!
Siz, namazla dalga geçmek adına toplum önünde palyaçoluk yapan iğrenç mahlûklarsınız!
Üstelik zır cahilsiniz!
Kendilerini ‘İslâmî’ diye nitelendiren gruplar hakkında zerre kadar fikriniz ve bilginiz yok.
Bu yüzden gördüğünüz her sakallıya saldırıyorsunuz, her başörtülüye iğrenç muamelelerde bulunuyorsunuz.
Bunları yaparken en iğrenç işlere tevessül etmiş soysuzlara, “bıcır bıcır çocuklar” deyip onları suça ve ahlaksızlığa teşvik etmeyi maharet sanıyorsunuz.
Siz, bu ülkenin Cumhurbaşkanının merhume annesine aşağılık bir şekilde küfredecek kadar zıvanadan çıkmış, ahlaktan ve namus erdeminden zerre kadar nasip almamış bir güruhsunuz!
Bakınız, burası sözün bittiği noktadır!
Açık söylemek gerekirse bıçak kemiğe dayanmış, sabrımız tükenmiştir!
Cumhurbaşkanına, onun muhterem ve merhume annesine böylesine aleni bir hakaretin yapıldığı vasatın adı demokrasi ve özgürlükse, lanet olsun böyle demokrasiye, lanet olsun böyle özgürlük anlayışına!
Bundan sonrasında, “inceldiği yerden kopsun” yaklaşımıyla suça bulaşan, yolsuzluk ve hırsızlık yapan, millî ve İslâmî değerleri hedef tahtasına koyan, alçakça küfreden ve ekonomiye suikast düzenleyen kim varsa, adına, sanına, makamına ve mevkiine bakmadan hesap sorulmalı, yakasına yapışılmalıdır.
Yetti artık!..
Gerçekten de yetti artık!
Son bir söz de, “tatlı su” kahramanlığını kimselere bırakmayıp hiçbir şey olmamış gibi ıslık çalma pozisyonu alanlara…
Utanın biraz!
Çıkın Erdoğan”ın gölgesinden!..
Ne yani, tek tek isminizi vererek annenize küfretmelerini mi bekliyorsunuz?!.
Source: Nihat Nas