Ketina kahramanları ve komutanın son anları
Dağdaki teröristi indirmek için devlet, çıkardığı “Pişmanlık Yasası”nı 8 sekiz uzattı. Önemli sonuçlar da alındı. Bölücü örgüt ne zaman büyük güç kaybı yaşasa hemen sözde “ateşkes” ilan etti. Tam 9 kez kendine göre ateşkes uyguladı. Yeterli güce ulaşınca, eylemlere hazır hale gelince sözde uyguladığı “ateşkes”i bozdu.
Şimdi, daha çok MHP ile DEM Parti arasında yürütülen bir süreç var. Sözü edilen süreçle ilgili en net açıklamaları Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler yapıyor. Siyasilerin “silahları gömüp” teröristlerin teslim olmaları çağrısı yaparken Güler, teröristlerin silahlarıyla birlikte gelip adalete teslim olmaları çağrısı yapıyor. Yalnız PKK değil, diğer unsurları için de benzer çağrılarını yineliyor.
KETİNA’DA YAŞANANLAR
Yeni açılımın fiili olarak başladığı bugünlerde, “Nevruz Kutlamaları”, “Öcalan’ın doğum günü” bahane edilerek bölücü örgüt, sözde flamaları, Abdullah Öcalan’ın fotoğraflarıyla, Barzani’nin bayraklarıyla gövde gösterisi yapıyor, Diyarbakır’dan Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesine bağlı Ömerli köyüne yürüyorlar. Güvenlik güçleri de kendilerine verilen talimata uygun olarak onlara son derece hoşgörülü davranıyor.
Onlar giderken, Ketina’da bir dağın zirvesinde karakolun önündeki tabelada şehitlerimizin isimlerini okuyorum. Emekli Tümgeneral Rafet Kılıç’ın, anlattığı “Ketina” öyküsü yürekleri dağlıyor. Evet, çok şükür terör yurtta büyük ölçüde bitirildi ama bu terörün tamamen sonlandığı anlamına gelmesin. Rafet Paşa’dan, Ketina’yı ve orada yaşananları dinliyorum:
“Ketina, Türkiye’nin en güneydoğusundaki yeni ilçemiz Hakkari/Derecik’i Irak sınırına doğru Yeşilova Köyü’ne bağlayan boğazın adıdır. Boğazın içinde de kartal yuvası gibi bir tepe vardır. Üzerinde şu anda bir karakol konuşludur. Karakolun olduğu tepenin Derecik’e bakan tarafı yaklaşık 100 metrelik bir uçurumdur. 200 metre kadar yakınından da aynı zamanda Irak sınırımızı oluşturan Hacıbey Çayı akar.
KOMUTAN UÇURUMA ATLADI
PKK, 29 Eylül 1992 tarihinde Derecik’te konuşlu taburumuza yönelik, Osman Öcalan’ın komuta ettiği 600 teröristle yaptığı saldırıda, Derecik’ten önce boğazı kontrol altına alabilmek için tepede emniyet amacıyla konuşlu bulunan korucular ile takviyeli timimizi hedef aldı.
Tepeyi kontrol eden timimiz toplam 16 kişiydi. Başlarında da Tim Komutanı olarak Piyade Asteğmen Coşkun Davulcu vardı. Teröristlerin amansız saldırısına kahramanca karşılık verdiler ve çok sayıda teröristi etkisiz hale getirdiler. Ancak timin komutanı dışında tamamı, teröristlerle çatışırken şehit olmuştu. Tek başına kalan Asteğmen Coşkun Davulcu da, silahının mermisi bitene kadar, kanının son damlasına kadar çatıştı. Artık yapacağı bir şey kalmamıştı. Teröristlerin eline sağ geçmemek için sürünerek uçurumun kenarına yaklaştı ve kendisini boşluğa bırakı. Derecik saldırısında şehit olan toplam 28 asker ve 3 korucudan, 13 asker ve 3 korucu Ketina’da şehit olmuştu.
İSİMLERİ YAŞIYOR
Şehitlerimizin kanı yerde bırakılmadı. Teröristler bozguna uğratılarak yüzlercesi etkisiz hale getirildi. Ketina’da şu anda kale gibi inşa edilmiş bir sınır karakolu ve karakolun içinde de 16 şehidimizin adının yazılı olduğu bir ‘Şehitler Köşesi’ bulunuyor. Onlar, al yıldızlı al bayrağımızın ilelebet Ketina’da dalgalanması için hayatlarını feda ettiler.
Ketina, PKK ile mücadelede çok önemli bir semboldür. Ancak tek de değildir. 40 yıldan beri yürütülen amansız mücadelede Ketina gibi şehit kanı ile sulanmış onlarca sembol yer vardır. Emekli Tümgeneral Rafet Kılıç, Ketina’da kahramanca mücadele veren askerlerimizi anımsattıktan sonra şunları ekliyor:
“PKK, silahları ile birlikte koşulsuz olarak adalete teslim olup hesap vermediği sürece, açılım da, çözüm de olmaz. Bu topraklarda Türk Bayrağının olmadığı, PKK flamaları ve Barzani bayraklarıyla sloganlar atarak gösteri yapılması olsa olsa şehitlerimizin kemiklerini sızlatır, şehit yakınlarının ve gazilerimizin yüreklerini dağlar.”
Emekli müftüden, Çatalca Müftüsüne insanlık dersi
Çatalca Müftüsü Ahmet Mehmetalioğlu, ünlü sanatçı Volkan Konak’ın sahnede vefatı üzerine, yaptığı paylaşımda, bırakın din adamını, asla bir insana yakışmayacak biçimde “Sahnede gebermiş” dedi. İbrahim Sezer, yıllarca müftülük yaptı. Bursa Ulu Camii’nde vaazlar verdi. Atatürk’ü, şehitlerimizi hep andı, cemaatle birlikte onlar için dua etti. Meslektaşının sözlerini hatırlattığımda şunları söyledi:
“Hz. Peygamberimiz, yanından bir cenaze geçerken ayağa kalkmış. Orada bulunanlar, kendisine bu cenazenin Yahudi bir kişiye ait olduğunu söylemesi üzerine, tüm insanlığa evrensel bir mesaj verip şöyle buyurmuştur: O da bir insan değil miydi? Peygamberimiz, onun Yahudi cenazesi olduğunu biliyordu. Ölen kim olursa olsun bilerek saygı göstermeyi öğütlüyordu. Bir başka hadisinde Peygamberimiz, ‘Ölenin arkasından ya iyiliğini söyleyin ya da susun’ buyurmuştur.
İNSANLIK AYIBI
Şimdi vatan evladı kıymetli bir sanatçı, milyonlarca insanın sevgisini kazanmış Volkan Konak için, Çatalca Müftüsü Ahmet Mehmetalioğlu’nun ‘gebermiş’ demesi kabul edilemez. Yaptığı, hem Peygamberin emrine karşı gelmek, hem de insanlık ayıbıdır. Çok kötü bir örnek olmuştur. Din adamları topluma iyi örnek olmak zorundadırlar. Bu ülkemiz, devletimiz ve milletimiz için çok önemlidir.”
Bu sözleri söyleyen Çatalca Müftüsüne birileri, “Bravo, sen böyle söylemeye devam et” diyordur. Peki, Diyanet İşleri Başkanlığı bu kişi hakkında bir şey yapar mı? Bekleyelim, görelim…
Source: Saygı Öztürk