Kişisel Finans Güncesi – Emekli Maaşları, Altın Fiyatları ve Sosyal Yardımlar

Türkan ve Hayat: Tek kelimeyle aşk

Hayat bir mücadele… Sanat bir mücadele… Sinema oyuncusu olmak başlı başına mücadele… Bu ülkede kadın olmak ise çok fazla mücadele… Türkan Şoray, ben çoğu zaman sustum diyor. Söyleyecek ama sessizlik… Sessizliğin içinde kaybolmak hep yutkunmak… Buğulu ama parlak bakışları, utangaç elleri, koskaca bir dünyayı kucakladım ben der gibi… Bir soru sorsam koskoca bir hayatı anlatacakmış gibi… Yeni kitabında onu bize anlatan Bircan Silan ve karşımızda: “Türkan ve Hayat”… Filmlerinde, bize bizi anlatan bir yorumcu. Dile kolay 65 yıla sığan bir sinema öyküsü… Sözü Sultan’a bırakıyorum. – Nasılsınız bu aralar? Gayet mutluyum, mümkün olduğunca sade bir hayat yaşıyorum. Hayata şükrediyorum. Türkan Şoray olduğuma, anne olmama, her an Yağmur’umun dünyamın merkezinde olmasına, onun sevgisine ve aileme şükrediyorum. TÜRKAN VE HAYAT – Kitabın adı neden Türkan ve Hayat… Bu kitapta sinema oyuncusu, yönetmen Türkan Şoray’dan ziyade içini sevdiklerine şeffafça açan Türkan’ın duygusal dünyasını konuştuk daha çok. Bu benim hayat hikâyem değil, hayata bakışımla ilgili bir söyleşi. Ben de herkes gibi inişler, çıkışlar, kırgınlıklar, öfkeler, aşklar, varlıklar, yokluklar, özlemler, kıskançlıklar, derin sevgiler, nefretler yaşadım. Bu ismi Doğan Kitap önerdi, biz de sevdik. Bence güzel bir isim, öyle değil mi? – Uzun soluklu bir sinema hayatı. Hayal kırıklıkları, sevinçler, başarı, mutluluk, annelik ve sinema yıldızı Türkan Şoray’ı tüm şeffaflıkla okuyabileceğimiz bir çalışma diyebilir miyiz kitap için? Gerçekten de öyle oldu. Yıllarca filmlerde, sinemada izleyip seyircilerim sevdi beni. Bir de Hayat’taki Türkan’ı tanıyacaklar. Mücadele etmiş, hayal kurmuş, bazen susmuş, çoğu zaman susmuş… Ama konuşmaya başladığı zaman da içinde biriktirdiği ne varsa anlatmış bir Türkan Şoray var bu kitapta… Zaten yıllardır dostum olan Bircan Usallı Silan’la beraber bir dost sohbeti gerçekleştirir gibiydik. Bir söyleşiden çok iki dostun dertleşmesi gibi oldu. Hayata dair, sevgiye dair, duygulara dair her şeyi konuştuk. Sıradan bir sohbetimiz gibiydi, ben içimi açtım o yazdı. Zaman zaman benim konuşmaya zorlandığım şeyleri bile çekip çıkardı içimden. Bu yüzden şeffaflık doğru kelime. – Bugüne ulaşabilmek için yani Türkan Şoray olmak için nelerden vazgeçtiniz? Vazgeçmek diyemem buna. Türkan Şoray’la Türkan hep birbirini tamamladı. Belki birçok duyguyu yaşayamadım, bazı şeyler eksik kaldı, bunlardan kitabımda da bahsettim bol bol. Türkan olarak çok sevdiğim halde vapura çok az binebildim ama Türkan Şoray vapurda, adada film çekti. Sevgilimle sahilde el ele dolaşmadım ama Türkan Şoray bunu yaptı, hem de defalarca… Yine de sinemanın bana verdikleri yaşayamadıklarımdan çok daha fazlaydı. – Sinema sizin için ne ifade ediyor? Tek kelimeyle: Aşk. Sinema benim hayatım. Sinema sayesinde Türkan Şoray oldum, sinemaya hep minnettar olacağım ve sinemaya olan aşkım hiç bitmeyecek. Ayrıca sinemanın ne kadar kitleleri etkileyen bir sanat dalı olduğunu yıllar önce fark etmemle sinemaya karşı sorumluluğum çok daha arttı. Yıllarca bu sorumluluğu taşıyarak sinema hayatımda hep önceliğim oldu. Çevirdiğim filmlerin seyircime ulaşması, onların kalbine dokunması en büyük arzumdu. Bu bana yıllarca çalışma azmi verdi. Aşkla, şevkle, zorlu koşullara rağmen tutkuyla çalıştım. – Günümüzün Türk sinemasını nasıl buluyorsunuz? Genç oyuncularımızın hepsi pırıl pırıl, çok yetenekliler, çok cesurlar. Onları izlerken mutlu oluyorum. Çok güzel senaryolar olduğu gibi eleştirdiğim senaryolar da var elbette. Kadına şiddetin gösterildiği, nefretin ön planda olduğu projelerden hazzetmiyorum. Sinema en geniş kitlelere ulaşabilen sanatlardan biri. Anlatacak çok daha güzel hikâyelerimiz olduğunu düşünüyorum. – Bugün geçmişe dönüp baktığınızda en çok neyi özlüyorsunuz? Setleri çok özlüyorum, setler her zaman benim yuvam gibiydi, benim cennetimdi. Senaryo çalışmayı, yönetmenliği, oyuncu arkadaşlarımla bir arada olmayı, kameranın motor ve stop sesleri arasında çalışmayı, kameraya bakarken milyonlarca kişiye bakıyormuş gibi hissetmeyi… Bunlar benim her zaman özlediğim ve özleyeceğim şeyler… Bir de Yağmur’un her halini çok seviyorum elbette ama küçüklük hallerini de çok özlüyorum. SİNEMA TUTKUSU – Keşke… ile başlayan bir cümle kursanız ne söylemek istersiniz? Keşke kendimi daha çok sevseydim… Keşke daha çok okul yaptırabilseydim… Keşke üniversitede okuma şansım olsaydı… – Türkan Şoray’ı, Türkan Şoray yapan nedir? Sinema tutkusu mu? Çok çalışmak mı? Yoksa hırsı mı? Sinema tutkusu. Her zaman çok çalıştım. Sinema benim için hiçbir zaman bir “iş” olmadı çünkü. Hayatımın gerçeği oldu. Aşkla yapılan her iş de güzel olur. Türkan Şoray olmama sinemada özdeşleştiğim karakterlerimin seyircilerim tarafından benimsenmesinin de katkısı var herhalde. – Canlandırdığınız karakterlerden sizi yansıtan bir karakter var mı? Canlandırdığım her karakter benim için ayrı yerde duruyor. Hepsinden hem çok şey öğrendim hem de kendimden birçok şey buldum. Ama kendi kararlarını alan, sevdikleri ve inandıkları için mücadele eden, kendi kabuğunu kıran karakterlerle daha özdeş hissediyorum. Bu yüzden Mine, Dila Hanım, Bodrum Hakimi’ndeki Nevin, Sultan, Vesikalı Yarim’deki Sabiha gibi karakterleri sayabilirim… ÜLKEMİZDEKİ DERTLER, İNSAN OLAN HERKESİN DERDİ – Ülkemizin dertlerini dert edinir misiniz? Dert edinmemek mümkün mü? Gözü kulağı olan, vicdanı olan herkes dert eder. Depremde yitirdiklerimiz, şimdi yangında evlerini yitiren insanlar, hayatını kaybeden madenciler, geçim sıkıntısı çeken aileler, okuyamayan kız çocukları ve daha pek çok sorun… İnsan olan herkesin derdidir bunlar. Keşke elimizden daha fazlası gelse. Bunlara çare olamamak da yaralıyor vicdanımı. BELKİ KAMERA ÖNÜ, BELKİ ARKASI KİM BİLİR! – Gelecek projeler, belki yeni bir belgesel! İçime sinen, beni heyecanlandıran bir sinema filmi olursa neden olmasın? Ya da ben kamera arkasına geçerim yeniden, kim bilir… “DOST, ARKADAŞ SIRDAŞ VE YOLDAŞ…” Türkan Şoray’ın yakın arkadaşı gazeteci Bircan Silan bir dost sohbeti dediği kitap için; Türkan Şoray’ın nasıl bir insan olduğunu kaleme aldım, o anlattı ben anlattım diyor. – Türkan Şoray’ın hayatını yazmayı nasıl kabul ettiniz? Süreç nasıl ilerledi? Kitabın fikir ve oluşum sürecini bizimle paylaşır mısınız? Bu kitap, Türkan Şoray’ın hayatı değil; hayata nasıl baktığı, hayatla nasıl mücadele ettiği, olaylar karşısında nasıl tavır aldığı, duyguları, acıları, sevinçleri üzerine yazılmış bir kitap. Sevdiği yazarlar, etkilendiği şiirler, toplumsal olaylar karşısındaki tepkilerinin bir özeti. Türkan Şoray’ın hayatını değil, Türkan Şoray’ın nasıl bir insan olduğunu merak edenler için şiddetle önerebileceğim bir çalışma. – Türkan Şoray sizin için ne ifade ediyor? Türkan Şoray benim için öncelikle, sevgili Filiz Akın’ın deyimiyle “kandan değil, candan ablam”. Ancak bunun ötesinde, 110 yıllık sinemamızın 65 yılında adını hep en üstlere yazdırmış, filmleriyle eğitime, kadınlara ve genç kızlara verdiği destekle yaşamımızın bir parçası olmuş bir ikon. Ama benim için dost, arkadaş, sırdaş ve yoldaş. – Yeşilçam oyunculuğu diye bir şey var. Nasıl buluyor ve yorumluyorsunuz? Yeşilçam oyunculuğu, entelektüellerin hep burun kıvırdığı, küçümsediği bir kavram. Oysa 80’li yıllardan itibaren pek çok oyuncu, yönetmen ve yapımcı için hayatı gerçekleriyle, toplumsal olaylarla bütünleştiren bir ders kitabı. Ben Yeşilçam oyunculuğunu asla küçümsemiyorum, Yeşilçam’ı asla küçümsemiyorum. Bugünkü sinemamızın başlangıç noktası olarak görüyorum. Bu, ayrı bir tartışma konusu.

Source: Öznur Oğraş Çolak


En düşük emekli memur maaşı 22 bin 653 TL oldu

TÜİK 2025 Ocak-Haziran enflasyonunu açıkladı, emekli memurların maaş zamları da netleşti. Memur emeklileri temmuz ayında maaşlarını yüzde 15.57 zamlı alacaklar. Yeni zamla birlikte en düşük emekli aylığı 22 bin 653 liraya çıkacak. Emeklilere her ay yapılan ek ödeme tutarı da artacak.7. Toplu Sözleşme’ye göre 2025’in ikinci yarısında memur emeklileri yüzde 5 zam alacaklar. Enflasyonun bunun üzerinde çıkması halinde de enflasyon farkı maaşlara yansıtılacak. Enflasyon farkı ve toplu sözleşmeden kaynaklı yüzde 5 ile birlikte temmuz ayında memur emeklileri maaşlarını yüzde 15.57 zamlı alacaklar. 2025’in ocak ayında ise toplu sözleşmeden kaynaklı yüzde 6’lık zam ve enflasyon farkı ile birlikte maaşlarını yüzde 11.54 zamlı almışlardı. Böylece memur emeklilerinin 2025 yılı zam toplamı yüzde 27.11 oldu. 2024 yılının tamamında ise memur emeklileri yüzde 68.56 zam almışlardı.ZAM FARKI OLUŞTUGeçtiğimiz sene olduğu gibi 2025’in temmuz ayında da işçi ve Bağ-Kur emeklileri ile memur emeklileri arasında zam farkı oluştu. İşçi, Bağ-Kur emeklileri yılın ikinci yarısında maaşlarını yüzde 16.67 zamlı alırken, memur emeklilerinin yüzde 15.57 zamlı alması iki emekli kesim arasında 1.10’luk fark yarattı. Benzer durum, geçen senenin temmuz ayında da yaşanmış, her iki kesim arasında 5.42 puanlık memur emeklileri aleyhine fark oluşmuştu. 2025’in ocak ayında da memur emeklilerinin zam oranı yüzde 11.54, SSK, Bağ-Kur emeklilerinin zam oranı da yüzde 15.75 olduğu için yine memur emeklileri aleyhine 4.21’lik bir fark oluşmuştu.MEMUR EMEKLİLERİNİN 2025 TEMMUZ AYI ZAMLI MAAŞLARI (TL) NOT: Tabloda; 4 kademenin 1. derecesi ve ek göstergesi 9000 ila 6000 arasındaki memurların 30-25 hizmet yılına göre 205 Temmuz ayı zamlı maaşları yer almaktadır. Ayrıca 40-50 hizmet yılına göre 1/4 bazı memur emeklileri ile 25 ve 30 hizmet yılına göre; derece ve kıdemi 1/4, 4/1, 5/1, 3/1 olan emekli polis, öğretmen, akademisyen, hemşire, yargı üyeleri, kaymakam, müftü, teknisyen, mühendislerin 2025 Temmuz ayı zamlı maaşları da yer almaktadır. 2025 ocak ayı maaşı, ek ödeme hariç maaştır. Zam oranı, ek ödemesiz maaş üzerinden hesaplanır. Ek ödeme tutarı yüzde 4 üzerinden hesaplanmıştır.YARIN: GÖREVDEKİ MEMURLARIN ZAMLI MAAŞLARI

Source: Noyan Doğan


ÜÇÜNCÜ KUŞAK ŞİMDİ ÇIRAK AMA…

Kurucusu Osman Sezener’le OD’u açmadan birkaç yıl önce Urla Şarapçılık’ın bahçesinde bir davetin yemeklerini yaptığı sırada tanışmış, hazırladığı sofra ve yemeklerden daha o zaman etkilenip ayrılırken “Urla’da mutlaka bir restoran açmalısınız” demiştim.O da henüz üç yaşındayken babası Gunther Sezener’in bugün bir İzmir klasiği olan restoranında mutfağa adım atmasına, yurt içinde ve dışında turizm otelcilik ve şeflik eğitimi aldıktan sonra Ristorante Pizzeria Venedik’in mutfağının başına geçmesine karşın henüz erken olduğunu söylemişti.Tüm bunları iki hafta kadar önce son gidişimde yanında altı yaşındaki oğlu, üçüncü kuşak Gunter’i aşçı önlüğü üstünde ve babasına mutfakta bugün neler yaptığını anlatırken gördüğümde yeniden hatırladım…ŞEFİN YOLCULUĞUOD Urla’ya açıldığı günlerden bu yana neredeyse her yıl birkaç kez giderim ve her seferinde yemeklerini bir öncekinden daha yaratıcı, baharat, sebze, meyve bahçesini daha gelişmiş bulurum.Osman’ın başarısının ardında yeteneğinin yanı sıra öğrenme, kendini aşma, önüne hep bir hedef koyma, tutkusu yatıyor.Bu yaz menüsünde de Urla Özbek köyünden mavi kuyruk karides, dana kuyruklu pizzetta, olmazsa olmaz klasiklerinin yanı sıra kokteyl menüsü, Kekliktepe’de ürettikleri gauda, brie, camambert peynirler ve 15 çeşit zeytinyağı tadımı gibi yenilikler var.Ve mücver kroket, odun fırınında pişmiş alabaş ve arapsaçı eşliğinde kara midye, Urla sakız enginarı, taze bezelye ile odun ateşinde az pişmiş kalamar, küflü mağara peynir, armut ve kakaolu kuskus, kereviz saplı yeşil elma sorbet altında kum midyeli, istiridye sos, yanında patates püresi ile çıtır cipsle lagos’tan, fındıklı karamel gofret, bitter çikolatalı karamelize mısırlı tuzlu yanık dondurmaya uzanan yemekler…SPAGO İSTANBUL 10 YAŞINDA2015’te İstanbul’da ünlü Spago restoranın şubesini açan Wolfgang Puck yıllardır temmuz başında ailesiyle birlikte Türkiye’ye geliyor.Bu yıl da gelenek bozulmadı. Spago Genel Müdürü Deniz Zengin’in organizasyonuyla dostlarımız, arkadaşlarımızla birlikte hem Puck’ın ve küçük oğlu Oliver’ın 20’inci yaş gününü, hem büyük oğlu Byron’ın Yeme-içme grubunun başkanı olmasını, hem de restoranın 10’uncu yılını kutladık.Spago’nun mutfağının başında son dönemin önde gelen şeflerinden Deniz Otuk var. ‘Tarladan Sofraya’ konseptli kullanılan mevsimsel ürünlerin birçoğunun Cumhuriyet köyünde kurdukları bahçede yetiştiği, Puck’ın imza yemeklerinin de unutulmadığı tadım menüsünü deneyimledik.Domates gazpaço ve Osetya havyarlı Akya Crudo, yaz trüflü tatlı mısırlı agnoletti, Ege otları mücveri, tempura midye eşliğinde tereyağlı poşe deniz levreği ve çilekli dondurmalı 10’uncu yıl pastası başta olmak üzere hazırlanan tüm tabaklarda malzemeye saygı, yaratıcılık ve lezzet dengesi başarıyla harmanlanmıştı.Spago’nun hoşuma giden bir yeniliği de baş someliye Mustafa Zorluoğlu tarafından hazırlanan 20’ye yakın su çeşidinin yer aldığı su menüsü oldu. Benim favorilerim Munzur suyu ve Gürcistan’dan gelen maden suyu Borjomi de menüde yer almıştı.Spago İstanbul, yeme-içme sahnesine artı değer katan restoranlar arasında ve grafiğini her geçen yıl yukarılara taşıyor…ZEKERİYAKÖY’DE YENİ BİR RESTORANİstanbul’da şehirden kaçıp sakin bir yaşamı seçenlerin ilk duraklarından biri olan Zekeriyaköy’de restoran sayısı da her geçen gün artıyor.Bunlardan biri de birkaç ay önce açılan No 1 Culinaria.Mekânın ardında farklı mesleklerden gelen iki isim var.Zeynep Dayıoğlu 20 yılı aşkın süre sağlık sektörü, özellikle de turizmi için projeler üretmiş. Daha önce Zeynep Hanım’ın eşi Murat Dayıoğlu ve çocuklarının yaşam alanı olan, sonra restoran olarak hizmet veren binayı neden olmasın deyip kendileri işletmeye karar vermişler. Birlikte yola koyuldukları ortağı Dilek Yegül ise eğitim sektöründe uzun yıllar yöneticilik yapmış.O gecenin beni en mutlu eden yanlarından biri de çok sevdiğim ve saydığım yazar olan Gülten Dayıoğlu ile birlikte olmamızdı. Gülten Hanım’ın yaşam enerjisine, hayata olumlu bakışına hayran olmamak mümkün değil.Mutfağın başındaki isim Ufuk Evrim Karadağ da sonradan meslek olarak şefliği seçenlerden. Sevdiği işi yapmaya karar verip yurt içinde ve dışında aşçılık, restoran işletmeciliği eğitimi aldıktan sonra da sektöre giriş yapmış.Şimdi mutfak şefliğini üstlenmiş.Menü oluşumundan tedarik zincirine, ürün hikâyesinden mutfak ekibi eğitimine kadar tüm süreci yöneten Karadağ, aynı zamanda göç mutfakları üstüne de çalışmalar yapıyormuş.Ufuk Şef’in tarzın İtalyan ve Türk mutfakları ağırlıklı Akdeniz olarak özetleyebiliriz. Biraz da müşteri talepleri dikkate alınarak çok kapsamlı bir menü tasarlanmış.Zaman içinde yalınlaşıp sayılar azalacaktır diye düşünüyorum. Ama Napoli tarzı pizzaları, taze makarnaları ve mevsimsel döngüleri takip eden salataları ve sebze yemekleri restoranın klasikleri arasında olmalı…

Source: Müge Akgün


Zeynep Sönmez: “3. turu değil, şampiyonluğu hayal ettim”

Wimbledon”ın hemen hemen her sporcunun hayallerini süsleyen çim kortlarında bu yıl sadece bir maç kazanılmadı… Bir ulusun hayali gerçek oldu. Zeynep Sönmez, Wimbledon’da tek kadınlarda 3. tura çıkan ilk Türk kadın tenisçi oldu. Şimdi gözler, bugün oynanacak 3. tur maçına çevrildi. Çünkü bu başarı sadece kişisel bir seviye yükselişi değil… Bu, bir ülkenin spor kültüründe ritim değiştiren bir başlangıç oldu.TARİH YAZACAĞIMI BİLMİYORDUMWimbledon”da 3. tura yükselerek Türk tenis tarihinde bir ilke imza atan Zeynep, başarısının ardındaki zihinsel yaklaşımı şu sözlerle ifade etti: “Birinci tur, sonra ikinci tur… Üçüncü turu çıkarım, tarih olur gibi düşüncelerim yoktu. Sadece maçlarıma odaklandım.” Wimbledon’daki yolculuğun henüz başında olduğunu vurgulayan Sönmez, hedeflerinin ne kadar büyük olduğunu ise şu cümlesiyle ortaya koydu: “Burada 3. tur elbette büyük bir adım gibi görünüyor ama ben üçüncü turu değil, turnuvayı kazanmayı hayal ettim.” Sönmez’in bu sözleri yalnızca yüksek hedeflerini değil, aynı zamanda korttaki cesaretini, tevazu içindeki özgüvenini ve stratejik bakış açısını yansıtıyor. Turnuva boyunca maç maç ilerlemeyi tercih ettiğini belirten genç raket, şimdi üçüncü tur öncesinde fiziksel ve zihinsel olarak en iyi halinde sahaya çıkmaya hazırlanıyor.MAÇ BOYU SADECE SAKİN KALMAYA ÇALIŞTIMZeynep”in 3. tur bileti aldığı karşılaşma yalnızca skor anlamında değil, duygusal yoğunluğu açısından da zorluydu. Sönmez, maçın son anlarında yaşadığı çarpıcı gerilimi şu sözlerle anlatıyor: “Gerçekten çok stresli bir maçtı. Setler gidip geldi, 4-0’dan geri döndü, berabere oldu, her şey yaşandı. Maç puanlarında 0-40 gerideydim. Ne yapacağımı bilemedim, sadece sakin kalmaya çalıştım. Maç bittiğinde önce inanamadım, sonra çok mutlu oldum.” Gözden Kaçmasın UEFA”dan Beşiktaş”a para cezası! Haberi görüntüle EN İYİ İÇİN ÇABALIYORUM, İŞİM HENÜZ BİTMEDİZeynep Sönmez, Wimbledon’da Türk tenis tarihine adını altın harflerle yazdırırken, mütevazı ama kararlı duruşundan da ödün vermiyor. Kazandığı zaferin anlamının farkında ancak, bunun yalnızca bir başlangıç olduğunun da bilincinde: “Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. İşim henüz bitmedi.” Sönmez, üçüncü tura yükselmenin gurur verici olduğunu belirtse de, turnuvada hâlâ tamamlanmamış bir hikâye olduğunu vurguluyor. Sahadaki varlığını yalnızca bugüne değil, geleceğe de yazmak isteyen genç raket, yolculuğunun henüz en başında olduğuna inanıyor. Bu sözleri, yalnızca sportif hedeflerini değil, aynı zamanda profesyonel bilincini ve sarsılmaz kararlılığını da gözler önüne seriyor.GEÇMİŞİ UNUT, HER PUANI SON PUAN GİBİ OYNAZeynep Sönmez, korttaki başarısını yalnızca teknik becerilerine değil, güçlü zihinsel duruşuna da borçlu. Özellikle maç anlarında kendine sürekli tekrar ettiği bir cümleyle öne çıkıyor; “Geçmiş puanı unut. Ne olursa olsun, her puanı sanki son puanmış gibi oyna.” Zeynep, stresli anlarda sakinliğini korumasını, geriden gelip maçı çevirmesini ve baskı altında soğukkanlı kalabilmesini bu bakış açısına borçlu olduğunu ifade ediyor.NOTLARINDAKİ GÜÇ: SAKİN KAL “NEDEN BURADASIN”I HATIRLAWimbledon”daki karşılaşmalar sırasında Zeynep Sönmez’in kenarda çantasından çıkardığı küçük defter, dikkatli izleyicilerin gözünden kaçmadı. Mola anlarında hızlıca göz attığı notlar, onun korttaki en önemli destekçilerinden biri. Sönmez, bu notlarla yalnızca taktik hatırlatmalar yapmıyor; aynı zamanda kendi iç sesini diri tutuğunu söylüyor. “Her maçta farklı şeyler yazıyorum. Rakibe göre bir oyun planı belirliyoruz ve onu not alıyorum. Ama en çok kendime pozitif kalmayı, sakin olmayı ve burada, Wimbledon’da oynayabildiğim için minnet duymayı hatırlatıyorum.” Bu kişisel satırlar, genç bir sporcunun sadece fiziksel değil, zihinsel gücünü de nasıl yapılandırdığını ortaya koyuyor. Kortta yalnız olmadığını kendine sık sık hatırlatan Sönmez, bu iç motivasyonla en kritik anlarda bile soğukkanlı kalmayı başardığını söylüyor.BUGÜN BURADAYSAM ANNEM SAYESİNDE“Annem her zaman yanımdaydı. İnişler, çıkışlar, sakatlıklar… Ne olursa olsun hep yanımda durdu. Bugün buradaysam, onun sayesinde” diyen Sönmez, başarısını en çok annesi Esra Özdoğan’a borçlu olduğunu ifade ediyor. Zeynep’in tenise olan ilgisini ilk fark eden de yine annesi olmuş. Esra Özdoğan o günleri şöyle anlatıyor: “Kızımı küçükken yüzmeye götürüyordum. Ama o hep tenis kortlarına kaçıyordu. Daha 6 yaşındaydı. O gün bugündür raketi elinden bırakmadı.” Bugün Wimbledon’da kızının tarihi zaferine tanıklık eden Esra Özdoğan’ın gözlerindeki gurur, yıllar süren emeğin ve sabrın bir yansımasıydı.ÇOCUKLUK KAHRAMANI: LI NABir idolü olup olmadığı sorduğum Zeynep, belli bir isme hayranlık beslemediğini ama yıllar boyunca Çinli raket Li Na’yı büyük bir dikkatle izlediğini söyledi. Onu bu kadar etkileyen ise yalnızca başarıları değil, oyun anlayışıydı: “Ben de çok uzun değilim, büyük servislerim yok. Ama Li Na’nın kort içindeki zekâsı… Onu izleyerek çok şey öğrendim.”ŞİMDİ 3. TUR İÇİN KENETLENME ZAMANIZeynep Sönmez, bugün, Wimbledon 3. tur maçında Ekaterina Alexandrova ile karşı karşıya gelecek. Bu sadece bir tenis maçı değil; Türk tenisinin en büyük sahnedeki yükselişinde kritik bir viraj olabilir. Wimbledon’da bir Türk raketin varlığına tanıklık etmek, sadece kort kenarında değil, ekran başında da büyük bir heyecan ve birlik duygusu yaratıyor. Şimdi destek zamanı. Zeynep için, Türkiye için.MEHMET BAYRAKTAR: İNANANLAR KAZANIRZeynep”in yükselişinde saha içi performansı kadar, onu bu seviyeye taşıyan emeğin ve uzun soluklu çalışmanın da büyük payı var. Bu sürecin en önemli yapı taşlarından biri ise antrenörü Mehmet Bayraktar İkili, küçük turnuvalardan dün . yanın en prestijli tenis sahnesine – uzanan bu yolculuğu inançla ve kararlılıkla birlikte yürüttü. Bu başarı, yalnızca bir sporcunun değil, bir ekibin ortak emeğinin ve inancının sonucu olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Source: Hurriyet.com.tr


Emekli ve memur zamlarıyla birlikte değişti: 65 yaş aylığı, kıdem tazminatı, dul ve yetim aylıkları ne kadar oldu?

TÜİK”in Haziran ayı enflasyon rakamını 1.37 olarak açıklamasıyla birlikte gerçekleşen zam oranları, birçok ücret kalemi, maaş ve ödeneği değiştirdi. 2025 yılının ilk altı ayında enflasyonu doğrultusunda SSK ve Bağ-Kur”lulara yüzde 16.67 zam yapılması kesinleşti. En düşük emekli aylığı ise 16 bin 881 TL oldu. Memur ve memur emeklilerine ise yüzde 15,57 oranında zam yapılacak. Yeni zamlarla birlikte en düşük memur maaşı 43 bin 726 liradan 50 bin 503 liraya yükselirken, en düşük memur emeklisi aylığı ise 19 bin 617 liradan 22 bin 671 liraya yükseldi. 14 GÜNLÜK FARKI ALACAKLAR Memur ve memur emeklilerinin maaş ve aylıkları her ayın 15″inden itibaren hak edenlerin eline geçiyor. Temmuz ayının ilk 14 gününe ilişkin aylık farkı ödemesi önümüzdeki maaş döneminde gerçekleştirilecek. DUL VE YETİM MAAŞI Yeni zam oranlarıyla birlikte bir çok ücret kaleminde de değişiklik gerçekleşti. 2025 yılında 6 aylık enflasyon farkına göre yapılan zam ile birlikte dul ve yetim maaşları yeniden belirlendi. Aylık oranı yüzde 75 olanların 10.851 TL olan maaşı 12.540 TL oldu. Aylık oranı yüzde 50 olanlar da 7.234 TL yerine 8,360 TL maaş alacak. Aylık oranı yüzde 25 olanların ise 3.617 TL”lik maaşı 4,180 TL”ye yükseldi. KIDEM TAZMİNATI 53 BİN 510 TL Halen 46.653 TL olan kıdem tazminatı tavanı Temmuz 2025″ten itibaren 53 bin 919 lira 67 kuruşa çıktı. Damga vergisi kesintisi sonrası ise çalışanlar yıllık en fazla 53 bin 510 TL tazminat alacak. ENGELLİ MAAŞI Engel oranı yüzde 40-69 arasında olanların aylığı 3 bin 723 TL”den 4 bin 243 TL”ye, engel oranı yüzde 70 ve üzeri olanların aylığı 5 bin 585 TL”den 6 bin 363 TL”ye çıktı. 18 yaşın altında, en az yüzde 40 oranında engelli çocuğu bulunan yoksul ailelere verilen engelli yakını aylığı da 3.723 TL”den 4.303 TL”ye ulaştı. 10 bin 125 TL olan evde bakım maaşı da bin 413 TL”lik zamla 11 bin 538 TL”ye yükseldi. Altı aylık enflasyon artışıyla birlikte bedelli askerlik ücreti de 243 bin 13 TL”den 280 bin 850 TL”ye çıktı. KAZANMA GÜCÜNÜ KAYBEDENLERE YARDIM Kot taşlama işlerinde çalışırken silikozis hastalığına yakalanarak meslekte kazanma gücünü en az yüzde 15-34 arasında kaybedenlere verilen 8.045 TL”lik yardım, 9.297 TL”ye çıktı. Kazanma gücünü yüzde 35-54 arasında kaybedenlere 9.194 TL”den 10.625 TL”ye, yüzde 55 ve üzerinde kaybedenlere de verilen yardım 10.245 TL”den 11.840 TL”ye yükseldi. 65 YAŞ AYLIĞI Türkiye”de 65 yaşını doldurmuş, sosyal güvencesi bulunmayan ve maddi açıdan muhtaç durumda olan kişilere verilen yaşlılık maaşı zammı belli oldu. 65 yaş aylığını alabilmek için hane içinde kişi başına düşen aylık gelirin, asgari ücretin net tutarının üçte birinden az olması gerekiyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından hak sahiplerine ödenen 65 yaş aylığı Temmuz 2025 zammıyla birlikte yeniden hesaplandı. Yaşlılık maaşlarına her yıl ocak ve temmuz aylarında olmak üzere yılda iki kez zam uygulanıyor. 2022 yılının başında 1084 TL, 2023″te 1.997 TL ve 2024″te ise 4.181 TL olarak ödeniyordu. Temmuz 2025″te memur maaşlarına gelen zamla birlikte bu ücretlere de yüzde 15.57 oranında zam yapıldı. Bu zam oranıyla birlikte Ocak 2025″te 4 bin 664 lira olan 65 yaş aylığı Temmuz ayından itibaren 5 bin 390 liraya yükseldi. 65 yaş aylığı, üçer aylık veya aylık periyotlarla Ziraat Bankası ya da PTT aracılığıyla ödenmekte. Ödeme tarihleri, T.C. kimlik numarasının son hanesine göre belirleniyor. 65 yaş aylığı, kişinin vefat etmesi, engelli maaşı alması, 10 ay süresince maaşını çekmemesi, gelir düzeyinde yaşanan artış ve SSK kaydının bulunması halinde kesiliyor.

Source: Önder Yilmaz


Altın fiyatları ne kadar oldu?

İç ve dış piyasayı etkileyen altın ve döviz kurundaki değişimler merakla takip ediliyor. Vatandaşlar günün ilk saatlerinden itibaren “Gram altın, çeyrek altın, ons altın fiyatı bugün ne kadar?” araştırmaları yapıyor. İşte 5 Temmuz 2025 Cumartesi gününün ilk saatlerinde güncel altın fiyatları tablosu…Güncel altın satış fiyatları* Gram altın satış fiyatı: 4.274,34 TL* Çeyrek altın satış fiyatı: 7.013,00 TL* Yarım altın satış fiyatı: 14.027,00 TL* Tam altın satış fiyatı: 27.721,68 TL* Cumhuriyet altını satış fiyatı: 27.925,00 TL* Gremse altın satış fiyatı: 69.536,34 TL* Ons altın satış fiyatı: 3.335,28 dolar

Source: Emrullah Koçin


Evde bakım maaşı ne zaman yatacak?

Evde bakım maaşı yatacağı tarih temmuz ayı itibariyle araştırılıyor. Türkiye İstatistik Kurumu nun (TÜİK) haziran ayı enflasyon verilerini açıklamasının ardından, yılın ikinci yarısında uygulanacak memur maaş katsayısı da belli oldu. Temmuz zammıyla birlikte evde bakım maaşı arttı. Peki Evde bakım maaşı ne zaman yatacak? 2025 Temmuz zammı ile evde bakım maaşı ne kadar oldu, kaç TL? EVDE BAKIM MAAŞI TEMMUZ 2025 ZAMMI NE KADAR OLDU? Evde bakım maaşı memura yapılan 15.57 lik zammın ardından 10.125 TL den 11.702 TL ye yükseldi. EVDE BAKIM MAAŞI ŞARTLARI Evde bakım maaşı alabilmek için sağlık kurulu raporunda ağır engelli olduğunun belirtilmesi, günlük hayatın alışılmış, tekrar eden gereklerini önemli ölçüde yerine getirememesi nedeniyle hayatını başkasının yardımı ve bakımı olmadan devam ettiremeyecek derecede düşkün olması gerekir. Evde bakım maaşı bağlatılabilmesi için her ne ad altında olursa olsun her türlü gelirler toplamı esas alınmak suretiyle, hane içinde kişi başına düşen ortalama aylık gelirin net asgari ücretin 3 te 2 sinden az olması gerekiyor. 2025 yılı itibarıyla evde bakım maaşı bağlatılabilmesi için hane içinde kişi başına düşen ortalama aylık gelirin 14.736,45 TL nin altında olması şartı aranıyor. Hane içinde birden fazla bakıma ihtiyacı olan engelli bulunması halinde, ikinci engelli birey, iki kişi sayılıyor. Örneğin bir anne ve iki engelli çocuğunun yaşadığı ailenin kişi başına geliri hesaplanırken toplam gelirler 3 e değil, 4 e bölünerek kişi başına gelir hesaplanıyor. Bu yıl ocak-haziran döneminde 10.125,56 TL olan engellilerin evde bakım maaşı temmuz ayından itibaren 11.702,11 TL ye yükselecek. Bakıma muhtaç engellilerin özel bakım merkezlerinde bakımı için ödenen tutar da 20.251 TL den 23.404 TL ye çıkacak. EVDE BAKIM MAAŞI NE ZAMAN YATACAK? Evde bakım yardımı her ayın 15 nden sonra yatırılmaya başlanıyor.

Source: Habertürk