Kitapsız dinlenceler
Yaz geldi. Dinlenmek, çalışanın çalışmayanın en temel hakkı… Herkesin dinlence anlayışı değişiktir; kimi gece gündüz fıkır fıkır kaynayan yerleri, kimi sessiz sakin köşeleri yeğler. Çalışanların çoğu dinlenmek için yaz aylarını seçer. Kiminin usuna deniz gelir, kimileri dağda bayırda özgürce gezip dolaşmak ister de… Yaz kış yaşadığı yerin dışına adım atamayanlar çoğunlukta artık… İnsanlarımız dinlenceye nasıl hazırlanır? Denizle buluşmak isteyenler mayo, havlu, güneş yağı, terlik şapka derdine düşer. Doğup büyüdüğü yerlere gidecek, aile özlemi giderecek olanlar da alışverişe girişir. İnsanlar dinlence süresini ister evinde ister başka yerde geçirsin… Gönenç içinde yaşamak gibi dinlenmek de parası olanın harcıdır. Dünya bol olmuş neye yarar, pabuç dar olduktan sonra? Yola çıkacaklar için olduğu gibi postu eve serenler için de alışveriş kaçınılmazdır. Yolculuk varsa çarşı pazar, AVM’ler, mevsim sonu ucuzluklar güldürür usandırır… Evinde dinlenecekler alışılmışla yetinirler. Her durumda alışveriş için hiç gidilmeyen ya da en son uğranılan yer kitapçılardır. Kumsallarda elinde kitapla güneşlenenler; bir ulaşım aracında kitap okuyanlar çoğunca yabancılardır. Bizimkilerin kumsalda, yolda belden kitap okuyanı da yabancı sanılır. “Anan baban var mı, evli misin, çoluk çocuk var mı; ne iş yaparsın?” Yerli yabancı, kim olursa olsun bu soruları yanıtsız bırakan gerçekte kumsaldaki, lokantadaki, otobüsteki tüm insanlara yabancıdır. Kitap çok pahalı… Kitap okuyacak “boş” zamanımız yok… Dinlence sayılı gündür, okuyarak uyuyarak tüketilir mi? Kardeşim, dünden bugüne kitap senin temel gereksinimlerinden oldu mu? Duyarlı okur pahalı diye yakınmadan, zamansızlığa sığınmadan kitapla nasıl buluşuyor? Kitap pahalı mı? Temel beslenme maddelerinden peynir zeytin, et süt mü, meyve sebze, giysi… Otobüs tren, sinema tiyatro bileti mi, hangisi ucuz? Çoktandır toplumun büyük kesimi için özgürlükler de ekmek de askıda… Ancak küçücük yerleşme birimlerinde bile eğlence yerleri boş değil… Evet, eğlenmek de gereksinim… İki dizeli tek şarkısıyla ünlü olanların; yaratıcılığı su götürür “star” ların, dili bozarak alkış alan komedyenlerin, yazında basında çok okunan değil çok satan olmayı önceleyen kalemlerin, dinleti bileti “CD” si yok satan, magazinle parlatılan sanatçıların dünyasında… Gerçekten pahalı olan kitap mı? Hâlâ kitaplar yazılıp basılıyorsa duyarlı okurlara, yazmakta basmakta direnenlere ve yayın dünyasına çok şey borçluyuz. Kitapları pahalı bulan kardeş, bir kitabın serüvenini araştırıver… Kâğıt fabrikalarımız arsa oldu… Leblebinin nohudu gibi kâğıt da ithal… Kitap salt kâğıttan oluşan bir nesne mi? Her yazar aylar yıllar alan emekle üretiyor; yazarın emeğinden başlayarak tasarım, baskı, dağıtım, tanıtım… Onlarca insanın alın teri… Algılar vergilerle üretimi düşünüldüğünde kitap her şey kadar pahalı da… Okumaya gönlü olmayana kitap da ederi de diken… Emekle karnını, kitapla beynini doyuranlar içinse dikensiz bir dünya yaratma aracı… Yaz günleri kitapçıların işi azalır. Kitapçı ödenecek çeki senedi, evi barkı olandır. Dinlenmek yazan, basan gibi onun da hakkıdır. Kitap eğitim, ekin siyasasında özne değilse yazan, basan, satan üçlüsünü kim nasıl dinlendirecek? Sevgili okur, yaşadığınız yerde halk kitaplığı kaldı mı? Eş dost kitaplığından yararlanıyor musunuz? Hangi sıklıkta kitapçıya ya da “sahaf” a gidiyorsunuz? Çocuğunuz size öykünerek şiir, öykü, roman okumayı seviyor mu? Bu konu burada kalmamalı, bol kitaplı dinlenceler!
Source: Sevgi Özel