Resul Tosun yazdı: Âdil-i Mutlak
İnsanlık adalete her zaman muhtaçtır. Adaletsizliğin arttığı dönemlerde ihtiyaç daha fazla hissedilir.Günümüzde de hem ülkemiz içinde hem bölgede hem de dünyada adalete en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemden geçiyoruz.Ülke içinde adalet arayışı kesintisiz sürüyor. Fertler ve topluluklar adalet ararken yönetim de bu arayışa çare bulabilmek için çalışmalar yapıyor. Bugüne kadar 9 yargı paketi hazırlayan hükümet hafta içinde 10. Yargı Paketini de açıkladı.Ortadoğu”da, Asya”da, Afrika”da Amerika”da Avrupa”da adalet arayışları sürüyor.Savaşlar, hak ihlalleri, işgaller, sürgünler, göç hep adalet arayışının tezahürleri.Adalete bu denli ihtiyaç duyduğumuz günümüzde Tophane-i Âmire adalet temalı bir sergiye ev sahipliği yaptı.Sergi aslında hüsn-ü hat sergisi ama tema olarak adalet tercih edilmiş ve adalet konulu hat eserleri sergilenmiş.Salon olarak Fatih Sultan Mehmed Han döneminin top fabrikası olan Tophane-i Âmire seçilmiş isabetli de olmuş. Hem o dönemin ihtişamlı binasını görüyorsunuz hem de sergiyi.Sergi tasarımı da ziyaretçiyi anında etkileyici bir formatta yapılmış.Her eserin ustası/hattatının kısa hayat hikayesi ve hemen bitişiğinde adalet temalı bir eseri yer alıyor.Eserler ışıklandırılmış bir çerçeve içinde Arapça metni ve altında Türkçe İngilizce tercümesi yer alıyor.Sağdan gezmeye başlıyoruz. İlk eser 1986 doğumlu Seyit Ahmet Depeler”e ait.Bakara Suresi”nin “Aranızda bir yazıcı adalette yazsın.” mealindeki 282. ayetini yazmış.Onu 1963 doğumlu Davut Bektaş”ın hattı takip ediyor. Nisa Suresi”nin, “Siz hislerinize uyup adaletten ayrılmayın.” mealindeki 135. ayetini meşk etmiş.Peşinden 1982 doğumlu Abdurrahman Depeler”in yazdığı Maide Suresi”nin, “Bir topluluğa duyduğunuz kin sizi adaletsizliğe itmesin.” mealindeki 8. ayetin hüsnü hattını görüyorsunuz.Hemen sol tarafta Nihal Tezcan”ın altın zemin üzerine klasik tezhip gibi teknikler kullanılarak yaptığı bir istif görünüyor.Devamında 1989 doğumlu Nadir Tatar”a ait yine Maide Suresi”nin, “Eğer hüküm verirsen aralarında adaletle hükmet. Şüphesiz Allah adil olanları sever.” mealindeki 42. ayetin hüsn-ü hattını görüyoruz.Hattatlar sadece Türkiye”den seçilmemiş. Mesela 1986 Endonezya doğumlu Shahryanshah Siracuddin”in “Söz söylediğiniz zaman adaletli olun.” mealindeki Enam Suresinin 152. ayetini yazdığı hüsn-ü hattı görüyoruz.Serginin en tecrübeli ismi sayacağımız 1953 doğumlu Savaş Çevik hocanın, “Deki rabbim adaleti emretti” mealindeki Araf Suresinin 29. Ayetini, onun yanı sıra 12 tezhip eseri ile “Hat, Kübizm ve Yeni Tasarımlar” başlıklı eserlerini görüyoruz.Savaş Çevik hocanın eserlerini kendisi ikaz etmese desenli bir seramik zannedersiniz ama her birinde bir hat eseri gizlenmiş. Kendisi bu çalışma için, “Bu yeni tasarım biçiminde renk tonları ile oynayarak ve bazen hiç valörleşmeye gitmeden tek bir renk ile çalışmalarım oldu.” diye açıklık getiriyor.Sırada 1980 Şam doğumlu Sami Naddah”ın bir eseri var. “Yarattıklarımız arasında hakka götüren ve o yolda adil davranan bir topluluk da vardır.” mealindeki Araf Suresi”nin 181. ayetini meşk etmiş.1982 doğumlu Mustafa Parıldar”ın, “Aranızda adaletli olmam için emredildim.” mealindeki Şuara Suresi”nin 15. ayetini, 1960 doğumlu Ali Toy”un, “Muhakkak ki Allah adaleti emreder.” mealindeki Nahl suresinin 90. ayetini, 1981 Kerkük doğumlu Aydın Kızılyar”ın, “Adaleti emreden ve kendisi de dosdoğru yolda bulunan kimse bir olur mu?” mealindeki Nahl Suresinin 76. ayetini, serginin en genci olan 2009 doğumlu Arif Özdem”in, “Beraberlerinde kitap ve adalet terazisini de indirdik ki insanlar hakkaniyete uygun davransınlar.” mealindeki Hadid Suresinin 25. Ayetini, 1965 doğumlu Tahsin Kurt”un , “İnsanlar arasında adil bir hüküm ver.” mealindeki Sad Suresi”nin 26. Ayetini ve 1992 doğumlu İbrahim Sengül”ün, “Sulhu adaletle sağlayın.” mealindeki Hucurat Suresinin 9. Ayetini meşk ettiklerini görüyoruz.Sergiye mekânın atmosferi de yansıtılmış.Ayetlerde adaleti vurgulayan kelime büyütülerek, tavandan sarkan yuvarlakların bir yüzüne yerleştirilmiş, arka yüzlerine de tezhip eserlerinden detaylar konmuş. Sergi daha etkileyici hale gelmiş.Her biri ayrı bir sanat eseri olan bu hatların yanı sıra Gülsüm Güvercin”in dikdörtgen formda çok boyutlu zahriyesi, Ayşe Sayın, Halenur Bakkal, Selçen Belgin Balıkçı ve Simanur Uzuncihangir”in daire formunda zahriyeleri sergiye ayrı renk katmışlar.(Zahriye, yazma kitaplarda genellikle temellük kaydının tezhipli olarak yer aldığı esas metnin başladığı yaprağın arka yüzüne verilen süsleme sanatının ismidir.)Serginin küratörlüğünü benden iki sene önce Tokat İmam Hatip Lisesi”den mezun olan İbrahim Karaca ağabeyin gelini Yasemin Karaca”nın yaptığını öğrenmek de benim için bir sürpriz oldu.Yasemin Karaca 12 hat 12 tezhip eseri sergilerken Albayrak hat takvimindeki izleği devam ettirdiklerinden; mevsimleri, ayları baz alarak, kapak eseriyle birlikte başlayan Ocak ayından Aralığa kadar süren bir hat eserleri diziliminden bahsediyor.Albayrak ailesinin ikinci kuşağının kültür ve sanat alanında daha görünür olduğunu özellikle Mesud Albayrak beyin hüsn-ü hat tutkusunu ilgiyle ve beğeniyle takip ediyorum.Kültürün toplumda etkin olmasını sadece devletten beklemek sorumluluktan kaçmak anlamına da gelir. Özellikle varlıklı kesimin kendi kültürüne yönelik projelere yatırım yapması fevkalade önemlidir.Âdil-i Mutlak sergisi bu bağlamda güzel bir örnektir.Sergiyi düzenleyen Albayrak ailesini tebrik ederim.Sergide dikkatimi celbeden husus, ziyaretçilerin tamamına yakınının tesettürlü hanımlardan ve genç kızlardan teşekkül ediyor olmasıdır!”Muhafazakar erkekler hangi güzelliklerin peşindeler acaba?” dedim kendi kendime!13 hat eserinin ve tezhip sanatından örneklerin yer aldığı Albayrak 2025 Hat Eserleri Sergisi “Âdil-i Mutlak”, 27 Ocak”a kadar sanatseverlerle buluşacaktı ancak artan ilgi sebebiyle süresi 9 Şubat”a kadar uzatılmış.Tavsiye ederim.
Source: Resul Tosun
“Çekçek” arabasıyla dünyayı dolaşan Japon gezgin İstanbul”da
Yaklaşık 11 ay önce Japonya dan Paris e gitmek amacıyla kişisel eşyalarını yüklediği çekçek arabasıyla yola koyulan Japon gezgin Motoki Sato, Vietnam, Kamboçya, Tayland, Hindistan, Pakistan ve İran ın ardından Hakkari üzerinden Türkiye ye giriş yaptı. Kimi zaman eksi 30 dereceyi bulan dağlarda çadırıyla kamp kuran, kimi zaman karşılaştığı insanların evinde misafir olan Sato, 1 aylık yürüyüşün ardından ulaştığı Kayseri den Avrupa vizesinin geçerlilik süresinin dolması riskine karşı otobüsle İstanbul a geldi. Burada kendisini uzun süredir sosyal medya üzerinden takip eden Japonya hayranı Vedat Balkız ın bir hafta misafiri olan Sato, Harem arabalı vapuruyla Eminönü ne geçerek Avrupa ya ilk adımını atmış oldu. Sato, yaklaşık 2 bin 500 kilometre daha yürüyerek Paris e ulaşmayı hedefliyor. Zorlu macerasına İstanbul dan çekçek arabasıyla devam eden Japon gezgin Sato, Türkiye de yaşadıklarını anlattı. İNSANLARIN HAYAL ETTİĞİMDEN ÇOK DAHA NAZİK VE SAMİMİ OLDUKLARINI GÖRDÜM Sato, hayalinin çekçek arabasıyla Paris e ulaşmak olduğunu, yürüme amacının sadece eğlence olduğunu söyledi. Türkiye ye 10 aylık zorlu yürüyüşün ardından ulaştığını belirten Sato, Türkler çok arkadaşça ve nazik davrandı. Türkiye ye giriş yaptıktan sonra sürekli beni evlerinde kalmaya ve yemek yemeye davet ettiler. Ama özellikle Vedat bana çok yardımcı oldu. Tanıdığım en iyi insan. Beni yolculukta hiç yalnız bırakmadı dedi. Sato, insanların kendisine olan ilgisinden çok memnun olduğunu dile getirerek, Japonya bayrağı takıyorum. Türkler, Japonya dan geldiğimi duyduklarında çok şaşırıyorlar. Tanıştığım tüm insanlar Türkiye ve Japonya ilişkileri ve tarihleri hakkında konuşuyor. Türkiye ve Japonya ilişkilerini bildikleri için çok mutluyum şeklinde konuştu. Kış mevsiminde Türkiye ye geldiği için fiziksel açıdan en zorlu rotanın burası olduğundan bahseden Sato, Türkiye ye girdiğimde belki en soğuk dönemdi. Dağların arasından yürüyordum. Yükseklik 2 bin 500 metre civarındaydı ve gerçekten çok soğuktu. Bazen sıcaklıklar -15 derece civarındaydı. Suyum ve yağım da donuyordu, her şey donuyordu ifadelerini kullandı. Türkiye nin yolculuğundaki en önemli, unutulmaz rotalardan biri olduğunu anlatan Sato, şunları kaydetti: Türkiye ye ilk defa geldim. Türkiye hakkında en çok bildiğim şey döner kebaptı. Buraya geldikten sonra insanların hayal ettiğimden çok daha nazik ve samimi olduklarını gördüm. Misafirperverliklerinden çok etkilendim. Herkes Türkiye ve Japonya hakkında benim bildiğimden çok daha fazla şey biliyor, buna gerçekten şaşırdım. Japonya ve Türkiye çok iyi ilişkilere sahip, bu dostluğu sonsuza taşımalıyız. Burada olduğum için çok mutluyum. Burayı unutmayacağım. MOTOKİ Yİ ÇOCUKLARIMDAN AYIRT ETMEDİM Japon gezgini bir hafta evinde misafir eden Vedat Balkız, Motoki ye harika vakit geçirdiklerini dile getirdi. Balkız, Japonya yı çok sevdiğini belirterek, Daha önce Japonya ya gidip gelen biriyim. Motoki nin Türkiye ye giriş yaptığını gördüm ve hemen iletişime geçtim. Zor ve soğuk bir yolculuk geçirdi. İstanbul a geldiğinde hemen evime davet ettim. Arabayla Ayasofya Camisi civarına gittik. Motosikletimle İstanbul un tarihi mekanlarını ve Çamlıca tepesini gezdirdim. Evde ailemle birlikte kaldı. Onu kendi çocuklarımdan ayırt etmedim. Her türlü ihtiyacını giderdim. Gündüzleri ben çalışıyorken, o da sosyal medya içerikleri hazırlıyordu. Motoki yi çok sevdik diye konuştu. Motoki yle birlikte bir hafta vakit geçiren voleybolcu Ersin Durgut da şunları söyledi: Birlikte güzel vakit geçirdik. Tarihi yarım ada, Ayasofya Camisi, Sultanahmet civarı ve birçok tarihi mekana gittik. Hava çok kötü olduğu için çok fazla gezemedik. Karakter olarak gerçek anlamda çok iyi biri. Biz de ona Türk gelenek göreneklerini anlattık. O da bizi çok güzel karşıladı. Bir haftanın ardından tekrar yürümek istediğini söyledi. Bugün de Harem den onunla son kez vedalaşacağız. Japonya ya döndüğünde de onu ziyaret etmeyi düşünüyoruz.
Source: Habertürk
İran”da Türkçe sahnelenen “Settarhan Serdar-ı Milli” oyunu tiyatro salonlarını doldurdu
İran”ın modern tarihinde önemli bir yere sahip olan halk kahramanı Settarhan”ın hayatını, özgürlük mücadelesini ve fedakarlıklarını konu alan oyun, hem içeriği hem de Türkçe sahnelenmesiyle dikkatleri üzerine topluyor.
Bir tiyatro oyunu olmanın ötesinde, İran”ın kültürel çeşitliliğini ve tarihsel mirasını vurgulayan “Settarhan Serdar-ı Milli” adlı oyun, ilk olarak Tebriz”de sahnelendiğinde büyük bir izleyici kitlesi tarafından coşkuyla karşılandı. 20 gün boyunca Tebriz”de kapalı gişe oynayan oyun yaklaşık 25 bin kişi tarafından izlendi.
Oyun, Tebriz”den sonra Tahran”da da birçok kesimin ilgisini çekti
Tebriz”deki başarılı gösterimlerin ardından oyun, başkent Tahran”da da Uluslararası Fecr Tiyatro Festivali kapsamında sahnelenmeye başlandı. Tahran”daki ilk gösterim, tiyatroseverlerin yoğun ilgisiyle karşılandı. Oyun, Tahran”da hem Türkçe konuşan hem de Farsça konuşan izleyiciler tarafından büyük bir beğeni topladı.
Tahran”daki gösterimler, İran”ın kültürel başkentinde Türkçe tiyatronun ne kadar geniş bir kitleye ulaşabileceğini de gösterdi. Oyun, başkentteki tiyatro salonlarını doldururken, sanatseverlerin tarihsel bir figürün hikayesini Türkçe olarak izleme fırsatı bulması, kültürel bir köprü görevi gördü.
Oyun, Settarhan”ın Tebriz”de başlattığı direnişi, halkın özgürlük arzusunu ve bu uğurda verilen mücadeleyi anlatırken, aynı zamanda dönemin siyasi ve toplumsal koşullarını da gözler önüne seriyor. Oyun, Settarhan”ın halkın desteğiyle nasıl bir sembole dönüştüğünü ve bu mücadelenin günümüze kadar uzanan etkilerini anlatıyor.
“Şu anda biletler tükenmiş durumda”
AA muhabirine konuşan “Settarhan Serdar-ı Milli” adlı oyunun yazarı ve yönetmeni Yakup Sadık Cemali, “Bu oyun Settarhan adıyla bilinen bizim çok önemli ve saygın bir liderimizin hayat hikayesini ve zulme karşı mücadelesini anlatıyor.” dedi.
Oyunun, 96″sı oyuncu 180 kişiden oluşan bir ekiple 7 ay süren provalarla hazırlandığını aktaran Cemali, “Tebriz”de Büyük Salon”da 22 kez sahnelendi. Yaklaşık 25 bin kişi bu oyunu izledi ve ilk kez Tahran”da sergileniyor. Karakterin özel bir önemi olduğu için oyun büyük bir ilgiyle karşılanıyor. Şu anda bütün biletler tükenmiş durumda. Özellikle Azerbaycan bölgesine ait olan İranlılar çok iyi karşıladı oyunu ancak Fars izleyicilerden de oyun büyük ilgi gördü.” ifadelerini kullandı.
Settarhan”ın, meşrutiyete karşı çıkan Kaçar hanedanına karşı mücadele eden bir kahraman olduğunu anlatan Cemali, o dönemde savaşan şahsiyetlerin aksine Settarhan”ın uzun süre boyunca zorluklara rağmen mücadelesinden vazgeçmediğini ve bu yüzden onu anlatan bir oyun yazdığını belirtti.
“Türkiye ve Azerbaycan”da da sahnelemek istiyoruz”
Oyunu Türkiye ve Azerbaycan”da da sahnelemek istediklerini dile getiren Cemali, “2025 yılı İran-Türkiye”nin ortak kültür yılı kabul edildi. Biz de bu kapsamda İran”ın Kültür Müsteşarlığının desteğiyle Türkiye ve Azerbaycan”da bu oyunu sahnelemek istiyoruz. Oralarda da büyük ilgi görebilir çünkü dil sorunu olmaz. Kısmetse oralarda da bu oyunu oynayacağız.” diye konuştu.
Settarhan”ı canlandıran tiyatro oyuncusu Muhammed Zirek de Settarhan”ı oynamaktan büyük onur duyduğunu belirterek, “Settarhan”ı canlandırabilmek için 13 kilo verdim. Settarhan her ne kadar okuma yazma bilmeyen biri olsa da savaş bilgisi vardı, şerefi ve onuru vardı. O kadar şerefli biriydi ki kimse onun sözünden çıkmazdı herkes ona güvenirdi.” şeklinde konuştu.
“Türkler birdir, ayrı değildir”
Oyunun Tebriz”de çok büyük ilgi gördüğünü dile getiren Zirek, “Tahran”da da burada Fecr Tiyatro Festivali”ne katıldık. Yine millet bizi yalnız bırakmadı. Bu yüzden millete minnettarım, onların ayaklarını ellerini öpüyorum.” dedi.
Türkiye ve Azerbaycan”da oyunu sahneleme imkanı bulmalarının kendileri için iftihar vesilesi olacağını söyleyen Zirek, “Türkler birdir, ayrı değildir. Tebriz, Bakü, Urmiye, Ankara fark yoktur. Orada oyunu sahnelemek de bizim için şereftir.” ifadelerini kullandı.
Settarhan kimdir?
Settarhan (1868-1914), İran”ın modern tarihinde önemli bir yere sahip olan bir halk kahramanı ve özgürlük savaşçısı olarak tanınıyor. İran”ın Azerbaycan bölgesinde doğan Settarhan, 20. yüzyılın başlarında İran”da halkın siyasi haklarını savunmak amacıyla başlatılan Meşrutiyet Devrimi sırasında öne çıkan bir lider oldu.
Özellikle Tebriz”de başlattığı direnişle tanınan Settarhan, 1908 yılında İran”ın o dönemdeki şahı Muhammed Ali Şah”ın meşrutiyet yanlısı hareketi bastırmak için gönderdiği birliklere karşı Tebriz”de büyük bir direniş örgütledi. Settarhan”ın liderliğindeki halk, şehrin savunmasını üstlenerek, anayasal haklarını korumak için büyük bir mücadele verdi.
Settarhan”ın mücadelesi, yalnızca Tebriz”de değil, tüm İran”da büyük bir yankı uyandırdı. Settarhan, bugün İran”da özgürlük ve halkın hakları için verilen mücadelenin önemli bir sembolü olarak anılıyor. Onun hikayesi, tiyatro oyunları, kitaplar ve filmler aracılığıyla nesilden nesile aktarılmaya çalışılıyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source: